Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 45. Hukuk Dairesi 2023/272 E. 2023/401 K. 14.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
45. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2023/272
KARAR NO: 2023/401
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ:İSTANBUL 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2022/327
KARAR NO: 2022/386
KARAR TARİHİ: 29/04/2022
DAVA: Tazminat
KARAR TARİHİ: 14/03/2023
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirket tarafından … nolu klasik yangın paket sigorta poliçesi ile 04/06/2009-04/06/2010 tarihleri arasında sigortalı bulunan … San. Tic. A.Ş.’nin kiracı olarak bulunduğu … Otoları Park Yeri No: … …/Bayrampaşa/İstanbul adresindeki işyerinde 18/12/2009 tarihinde … İnş. Tur. San. Ve Tic. A.Ş. tarafından İSKİ Genel Müdürlüğü’nün sorumluluğunda bulunan kanal hattı üzerine fazla toprak dolgusu yapılması ve bu dolgunun yoğun su alarak daha da ağırlaşması sonucu oluşan yağmur suyu hattının çökmesi ve tıkanması nedeniyle geri tepen suların iş yerinin bulunduğu otogarın alt kısmını basması neticesinde hasar meydana geldiğini, müvekkili şirket tarafından davaya konu hasarın meydana gelmesinden sonra Eyüp 2. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2009/298 değişik iş sayılı dosyasında üzerinden bilirkişi incelemesi yaptırıldığını, yapılan ekspertiz incelemeleri sonucunda 18/12/2009 tarihinde sigortalı iş yerinde meydana gelen su basması neticesinde sigortalı bulunan iş yerinde meydana gelen hasar miktarının 2.213.814,85-₺ olduğunun tespit edildiğini, müvekkili şirket tarafından davaya konu olay nedeniyle 19/01/2010 tarihinde 500.000,00-₺ ve 02/02/2010 tarihinde 1.700.000,00-₺ olmak üzere toplam 2.200.000,00-₺ sigorta tazminatı ödendiğini, 2009 yılı Eylül ayında meydana gelen ve İkitelli civarında büyük su baskınlarına sebep olan sağanak yağış esnasında sigortalının bulunduğu otogarda herhangi bir su basması sorunu yaşanmamasına rağmen daha kısa süreli ve daha düşük miktarda bir yağışın yaşandığı 18/12/2009 tarihinde otogara su basmasının davalı … İnş. Tur. San. ve Tic. A.Ş.’nin otogarın … girişine site şeklinde yapılmış olan inşaatın ön cephesindeki bahçe tanzimli alanın alt kısmından ana kolektör hattının üzerinin betonla kapatılması, bu betonun üzerine 10 metre yüksekliğinde beton yığılması, bu dolgunun yoğun su alarak ağırlaşması sonucu yağmur suyu hattının çökmesi ve tıkanması sonucu meydana geldiğini, bu sebeple hasarın meydana gelmesinde … İnş. Tur. San. ve Tic. A.Ş.’nin sorumlu olduğunu, davalı İSKİ’nin ise yağış sularının toplanması, yerleşim yerlerinden uzaklaştırılması ve zararsız bir biçimde boşaltma yerine ulaştırılması ve su, kanalizasyon hizmetleri konusunda hizmet alanı içindeki belediyelere verilen görevleri yürütmekle sorumlu olduğunu, davalıların anılan hasarın meydana gelmesinde müştereken ve müteselsilen sorumlu olduklarını belirterek fazlaya ilişkin talep ve hakları saklı kalmak kaydı ile 500.000,00-₺ sigorta rücu tazminatının sigortalıya ödeme tarihi olan 19/01/2010 tarihinden ve 1.700.000,00-₺ sigorta rücu tazminatının sigortalıya ödeme tarihi olan 02/02/2010 tarihinden itibaren ticari avans faizi ile birlikte davalılardan müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davaya konu hasarın müvekkili kurumun kusuru sebebi ile değil, diğer davalı …… A.Ş.’nin inşaat ve imalat kusurundan dolayı meydana geldiğini, davacının dava dilekçesinde örnek olarak gösterdiği üzere 08/09/2009 tarihli yoğun yağışlar neticesinde herhangi bir su basma sorunu yaşanmadığını, göçme nedeni ile tıkanan …’nde müvekkili kurum tarafından gerçekleştirilmiş bir çalışma bulunmadığını, derelerin bakım ve ıslahından İSKİ’nin sorumlu olmadığını, bu durumda müvekkiline husumet yöneltilemeyeceğini, davacı tarafın davalıların müşterek müteselsil sorumluluğu iddiasının yerinde olmadığını, müvekkili kurum ile diğer davalı şirket arasında hukuki ilişki bulunmadığını, müvekkilinin inşaatları denetleme ve kontrol gibi bir yükümlülüğü bulunmadığını, inşaat yapı ruhsatı verilmesi ve inşaatların denetlenmesinin yerel belediyelerin yetki ve sorumluluğunda olduğunu, derelerin taşkın sınırlarının DSİ Genel Müdürlüğü tarafından belirlendiğini, Ayvalıderesi deresinin taşkın sınırlarının sorularak bu yapıların taşkın sınırları içinde yapılıp yapılmadığı hususunun açığa kavuşturulması gerektiğini, anılan yapılara hangi kurum tarafından izin verildi ise sorumluluğun o kuruma ait olacağını, davacı tarafın ödeme tarihinden itibaren avans faizi istemesinin hukuka aykırı olduğunun müvekkili idarenin davacılara kesinleşmiş bir borcu bulunmadığını, temerrüdün söz konusu olmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI Mahkemece; hizmet kusuruna dayanılarak davalı aleyhine açılmış olan bu davada, HMK 114/1-b maddesi gereğince yargı yolu caiz olmadığından HMK 115/2 maddesi gereğince dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine kararı verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili yasal süresi içinde sunmuş olduğu istinaf dilekçesinde özetle; yerel mahkemenin davalı İSKİ aleyhine açılan davada idari yargının görevli olduğundan bahisle davanın dava şartı yokluğundan usulden reddine dair kararı usul ve yasaya aykırı olup, bu sebeple ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE GEREKÇE HMK’nin 355. ve 357. maddeleri gereğince istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle bağlı olarak ve kamu düzenine aykırılık hususlarını da gözetilerek yapılan inceleme neticesinde; Dava, yangın paket sigorta poliçesi gereği sigortalısına ödeme yapan davacının ödediği bedelin, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 1472. maddesine göre, zarardan sorumlu olduğu iddia olunan davalıdan rücuen tahsili istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesi, uyuşmazlığı idari yargıda çözümlenmesi gerektiği gerekçesi ile davanın usulden reddine karar vermiştir. Yargı yolu kavramı, bir hukuk sisteminde, herhangi bir davanın o hukuk sistemine dahil yargı kollarından hangisinde bakılacağını ifade eder. Uyuşmazlığın hangi yargı kolunda bakılacağı hususu, davanın genel koşullarından olup mahkemece resen dikkate alınması gereklidir. Dava, rücu talebine dayanmakta olup, rücu ve halefiyet Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kurulu’nun 22/03/1944 tarih E. 37, K. 9, R.G. 03/07/1944 sayılı kararında “Sigortacının sorumlu kişi aleyhine açacağı dava, sigorta poliçesinden doğan bir dava olmayıp; aynen sigortalı kimsenin sorumlu kişiye karşı açmış olduğu bir dava gibidir. Sigortalının muhtelif mahkemelerde dava açma hakkı varsa, aynı hak sigortacının halefiyet hakkına dayanan rücu davası içinde söz konusudur.” şeklinde vurgulanmaktadır. 6102 sayılı TTK’nin “Halefiyet” başlığı altındaki 1472.maddesinde ise “Sigortacı, sigorta tazminatını ödediğinde, hukuken sigortalının yerine geçer. Sigortalının, gerçekleşen zarardan dolayı sorumlulara karşı dava hakkı varsa bu hak, tazmin ettiği bedel kadar, sigortacıya intikal eder.” hükmüne yer verilmiştir. Buna göre; davacı sigorta şirketinin sigortalısı hangi görevli ve yetkili mahkemede dava açabilecek ise, sigorta şirketinin de halefiyet gereğince, aynen sigortalı gibi o mahkemede dava açabileceğine işaret edilmiştir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 2012/168 E. 2012/397 K. sayılı ve 15/06/2012 tarihli ilamında 23/11/1981 tarih ve 17523 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 2560 sayılı İstanbul Su ve Kanalizasyon İdaresi Genel Müdürlüğü’nün Kuruluş ve Görevleri Hakkında Yasa gereğince İSKİ’nin; Genel Kurul, Yönetim Kurulu ve Genel Müdürlükçe yönetileceği, denetçileri vasıtasıyla denetim yapılacağı, yıllık faaliyet ve yatırımlarının bilançolarda belirlenip, Genel Kurulların tasvibine sunulacağı ve bütçesinin Kamu İktisadi Teşekküllerinde uygulanan formüle göre tanzim olunacağının belirtildiği, 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 18/1. maddesinde “Ticaret şirketleriyle, gayesine varmak için ticari bir işletme işleten dernekler ve kendi kuruluş kanunları gereğince hususi hukuk hükümleri dairesinde idare edilmek veya ticari şekilde işletilmek üzere devlet, vilayet, belediye gibi amme hükmi şahısları tarafından kurulan teşekkül ve müesseseler dahi tacir sayılırlar.” hükmünün yer aldığı, 6762 sayılı Türk Ticaret Kanununun 11, 12, 13. 18/1.maddesi dikkate alındığında İSKİ (İstanbul Su ve Kanalizasyon İdaresi) Genel Müdürlüğünün 2560 Sayılı Kanun ile kurulmuş olması TTK’nin 18/1.maddesinde özel hukuk hükümlerine göre idare edilen bir kamu kuruluşu olması, ticari şekilde veya iktisadi esaslara göre işletilmekte olup yaptığı işler itibariyle de ticarethane sayıldığından tacir sıfatı taşıdığı, tacir olduğu kabul edilen İSKİ’ye karşı açılan haksız fiilden kaynaklanan davaya adli yargı yerinde bakılacağı, bu nedenle dava konusu uyuşmazlıkta adli yargının görevli olduğu kabul edilmiştir. 6102 sayılı TTK’nin 16/1 bendinde; “Ticaret şirketleriyle, amacına varmak için ticari bir işletme işleten vakıflar, dernekler ve kendi kuruluş kanunları gereğince özel hukuk hükümlerine göre yönetilmek veya ticari şekilde işletilmek üzere Devlet, il özel idaresi, belediye ve köy ile diğer kamu tüzel kişileri tarafından kurulan kurum ve kuruluşlar da tacir sayılırlar.” düzenlemesi yer almaktadır. 2560 sayılı kanuna tabi olan İSKİ’nin gördüğü hizmetin kamu hizmeti olmasına rağmen, özel hukuk hükümlerine tabi olduğu, TTK’nin 16/1 maddesi anlamında tacir sayılacağı ve tacir olan davalı ile davacı arasındaki haksız fiilden kaynaklanan davaya bakma görevinin adli yargının görevine girdiği Yargıtay içtihatları ile benimsenmiştir. Açıklanan nedenlerle, tacir olan İSKİ’nin haksız fiili sonucu kaynaklanan tazminat davasının adli yargıda bakılması gerekirken hukuki yanılgı ile idari yargının görevli olduğu gerekçesiyle yargı yolu dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine karar verilmesi hatalı olduğundan, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile, kararın açıklanan gerekçeler doğrultusunda kaldırılmasına ve davanın yeniden görülmesi için 6100 sayılı HMK’nin 353/1.a.6 maddesi gereğince dosyanın mahkemesine iadesine karar verilmiş aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere; 1-Davacı tarafın istinaf başvurusunun KABULÜNE,2-İstanbul 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin, 2022/327 Esas, 2022/386 Karar sayılı ve 29/04/2022 tarihli kararının HMK’nin 353/1a.6 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA,3-Dosyanın, Dairemiz kararına uygun şekilde yargılama yapılamak ve yeniden bir karar verilmek üzere mahal Mahkemesine İadesine,4-Harçlar Kanunu gereğince davacı tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye GELİR KAYDINA, istinaf karar harcının talep halinde davacıya İADESİNE, 5-Davacının yapmış olduğu istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına,6-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,7-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine, Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 362/1-g bendi gereğince kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.
14/03/2023