Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 45. Hukuk Dairesi 2023/257 E. 2023/1034 K. 21.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
45. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2023/257
KARAR NO: 2023/1034
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2015/549 Esas
KARAR NO: 2018/187
KARAR TARİHİ: 23/02/2018
DAVA: İtirazın İptali
KARAR TARİHİ: 21/06/2023
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesi ile; taraflar arasında muhtelif tarihlerde kültür sanat kursları, personel alımı ve hizmet alımına ilişkin ticari ilişki bulunduğunu,davalı tarafın belediyeden bahse konu işi ihale yolu ile aldığını ve müvekkilinin de bu işleri yüklenici olarak yaptığını, müvekkilinin bu işlerden kaynaklanan ve ödenmeyen 191.605,93 TL bakiye alacak ve fer’ilerinin tahsili talebi ile Küçükçekmece … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası üzerinden takibe girişildiğini, borçlunun takibe ve borca itirazı üzerine takibin durduğunu beyanla itirazın iptali ile takibin devamını, davalı tarafın % 20 oranından az olmamak üzere icra/inkar tazminatı ile mahkumiyetini talep ve dava etmiştir,
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesi ile; Davacı tarafın Küçükçekmece … İcra Müdürlüğü’nün … E. Sayılı icra takip dosyasında alacağına dayanak olarak gösterdiği faturanın, taraflar arasında imzalanan 4 ayrı işe konu 25.12.2013 tarihli, 28.10.2014 tarihli, 30.09.2014 tarihli, 13.01,2015 tarihli Alt Yüklenici Çalıştırılmasına Dair Belirli Süreli İş Sözleşmesine istinaden davacı tarafından düzenlenmiş faturalar olduğunu, bu faturalara konu alacağın, davacının bu sözleşmelerde yazılı tüm yükümlülüklerini yerine getirmesini müteakip hüküm doğuracağını ancak davacının sözleşmelerde kendisine yüklenen edimleri yerine getirmediğini bu sözleşmelerin tümünde Hak edişler Maddesinde “Hak edişler, aylık çalışma süresinin sonunda, Alt Yüklenici Aylık Çalışma Raporu, çalıştırılan tüm personelin aylık SGK Primlerinin eksiksiz ödendiğini gösteren bordroların ve bir önceki aya ait personel maaş bordrolarının Alt Yükleniciye verilmesinden sonra düzenlenecektir.” , “Ayrıca Alt Yüklenici her ay vergi ve SGK borcu olmadığına dair yazıları, ana iş yükleniciye ve idareye sunmak zorunda olduğunu,Alt yüklenici vergi ya da SGK borcu bulunmadığına dair alacağından mahsup edilmesini peşinen kabul eder.”, hükmünün mevcut olduğunu, sözleşmenin bu maddesi aynen Kamu İhale Kanunu, Yönetmenlik ve Kamu Alacaklarının Tahsili Yönetmenliğinde de açıkça şarta bağlandığını, taraflar arasında düzenlenen bu sözleşmelerin, Kamu İhale Kanunu hükümlerine göre Avcılar Belediyesi’nce onaylanarak yürürlüğü girdiğini, 4 ayrı işin yapılan sözleşmelerle ilgili olarak davacı Alt Yüklenici çoğu zaman yükümlülüklerini yerine getir- mediği için SGK ve Vergi Borçlarının, davalı ana yüklenici müvekkil şirket tarafından ödenerek, davalının hak ediş tutarından mahsup edildiğini, davacı Alt Yüklenicinin son olarak davacı müvekkil şirkete verdiği ve hak ediş alacağından kesilerek ödenmesini talep ettiği Vergi Borcunun 119.589,83 TL, SGK Borcunun 98.485,00 TL ve 04.05.2015 tarihi itibariyle kamuya / idareye olan borcunun toplam 218.074,83 TL olduğunu, davacının icra takibinde talep ettiği alacağından daha fazla borcu bulunduğunu, bu sebeple davalı ana yüklenici müvekkili tarafından Bakırköy … Noterliği’nin 26.06.2015 tarih ve … Yevmiye numaralı ihtarnamesiyle davacı alt yükleniciye ihtarname çektiğini, bu sözleşme kapsamında ve davacının icra takibine konu ettiği alacağından mahsup edilmek üzere davacı alt yüklenici ödemediği SGK’ya 425,00 TL, 450,00 TL, 59.467,84 TL ve 38.946,52 TL olmak üzere toplamda 99.289,36 TL SGK borcunun Ana Yüklenici durumundaki müvekkil şirket tarafından ödendiğini, İş Kanunu’na göre çalıştırılan işçilerin tüm işçilik hak ve alacaklarından ve bu şekilde kıdem tazminatın Alt Yüklenici tarafından ödenmek zorunda olduğunu, bu borçlarından ana yüklenicinin de çalıştırılanlarla birlikte sorumlu bulunduğunu, bu sebeple davacı Alt Yüklenici bünyesinde çalışan işçilerin kıdem tazminatlarının ödenmesi için davalı ana yüklenici müvekkili şirkete ihtarnameler çektiklerini, sonuç olarak müvekkili şirketin alacaklı olduğunu iddia eden davacı alt yükleniciye borcunun bulunmadığını, yapılan takibin ve açılan davanın kötü niyetli olduğunu beyanla davanın reddini davacının %20 oranından az olmamak üzere tazminat ile mahkumiyetini talep ve dava etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI Mahkemece, “SMM Bilirkişi … tarafından düzenlenen gerekçesi ve delillere uygunluğu nedeniyle itibara layık bulunan 04/12/2017 tarihli rapor ile dosyadaki bilgi ve belgelere göre yapılan yargılama sonunda: -Dosyaya …Ltd. Şti’nde çalışan personel çizelgesi ve hesaplanan tazminat tutarlarının 57.928,26 TL olduğu, taraflar arasında imzalanan sözleşmenin 7. Maddesinin “e” maddesi “Alt Yüklenici çalıştırdığı Personelin ilgili kanunlarda, yönetmelik ya da genelgelerde belirtilen tüm haklarını vermek ve gerektiğinde hak eden Personelin Kıdem ve İhbar Tazminatlarını ödemek zorundadır. Personelin bu haklarından doğan alacaklarından Ana iş Yüklenici kabul eder.” hükmü gereği kıdem tazminatının ödenmesinden alt taşeronun/yüklenici olan davacının sorumlu olduğu, -Davalı tarafından dosyaya mübrez banka dekontuna göre 04.06.2015 Tarihinde “… Tazminat ödemesi” açıklaması ile 2.627,48 TL tutarında tazminat ödemesi yapılmış olduğu, -…’nın Davacı … İnş. Tic. Ltd. Ştı’ne ait SGK Hizmet dökümünde çalışan personel olarak görülmediği, fakat çalışan listesinde … adına rastlandığı, …’nın sonradan soyadı değişikliğine gidilmiş olabileceği ,bu itibarla davalı tarafından yapılan 2.627,48 TL tutarındaki tazminat ödemesinin davacının sorumluluğunda olduğu ve alacak tutarından tenzilinin gerekeceği, -Buna karşın gerek sözleşme gerekse 4857 sayılı İş Kanunu gereği davacı şirketin çalıştırmış olduğu personellerin Kıdem Tazminatı ödemeleri davacının sorumluluğu altında olduğu, bu itibarla … (…)’e davalı tarafından yapılan Kıdem Tazminatı ödemesi haricinde davalının bilirkişi raporunda listelenen diğer davacı personellerine ödeme yaptığına dair somut bir belge bulunmadığı gibi davalının da böyle bir ödemeye ilişkin iddiasının olmadığı, … (…) e yapılan 2.627,48 TL Ödemenin davacının davalıdan olan alacağından tenzilinin gerekeceği, ancak bu personel haricindeki kıdem tazminatlarının davacı tarafından ödenip ödenmediği, ödendi ise ne kadarının ödenmiş olduğu belli olmadığından salt davalının sunmuş olduğu kıdem tazminatı listesine istinaden davacının alacağından başkaca bir mahsup yapılmasına mevcut verilerle imkan olmadığı hususu değerlendirilmiştir. Tarafların ticari defter ve belgeleri, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda davacının takip tarihi itibariyle davalıdan tahsili gereken alacağının 191.605,93 TL olduğu, takip tarihinden önce davalıya tebliğ edilmiş bir temerrüd ihtarı bulunmadığından takip öncesi işlemiş faiz talebinin yerinde olmadığı, takip tarihinden sonra ancak davadan önce ödemesi yapılan 98.414,36 TL’lik alacak itibariyle dava açılmasında hukuki yarar bulunmadığı, davadan sonra ödenen 875,00 TL’lik alacağın ise infaz aşamasında değerlendirilmesi gerektiği, sonuç itibariyle davacının iş bu dava tarihi itibariyle tahsili gereken alacağının 90.564,09 TL olduğu sonucuna varılmakla davacının davasının kısmen kabulüne ” karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili yasal süresi içinde sunmuş olduğu istinaf dilekçesinde; borca mahsuben SGK’ya yapılan kısmı ödemenin dava açıldıktan sonra icra dosyasına bildirildiğini, bu hali ile davanın açılmasına davalı sebebiyet verdiğinden davalının kötüniyet, yargılama gideri ve vekalet ücreti taleplerinin reddine karar verilmesi gerektiğini borcun tamamına itiraz etmiş olan davalı aleyhine borcun tamamı üzerinden icra inkar tazminatına hükmedilmesi gerektiğini, ayrıca müvekkil şirkete bildirilmemiş olan ve ayrıca dosyaya dayanak evrakı sunulmayan “… tazminatı ödemesi” başlıklı 2.627,48 TL’lik ödemenin tenziline karar verilmesi hatalı olduğunu belirterek mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir. Davalı vekili yasal süresi içinde sunmuş olduğu istinaf dilekçesinde; taraflar arasında akdedilen 4 ayrı sözleşme kapsamında davacının alacağının doğmasının ön şartı davacının bu sözleşmelerde yazılı tüm yükümlülüklerini yerine getirmesi olup davacı bu sözleşme hükümlerine aykırı olarak hiç bir yükümlülükleri getirmeden hakedişleri için icra takibine başvurduğunu, davacı alt yüklenicinin SGK ve vergi borcu bulunduğunu, bu sebeple davalı ana yüklenici müvekkil tarafından davacı alt yükleniciye ihtarname çektiğini ve bu sözleşmeler kapsamında ve davacının icra takibine konu ettiği alacağından mahsup edilmek üzere davacı alt yüklenicinin ödemediği SGK’ya olan 425 TL, 450 TL, 59.467,84 TL, ve 38.946,52 TL olmak üzere toplamda 99.289,36 TL SGK borcu davalı ana yüklenici müvekkil şirket tarafından ödendiğini bununla birlikte İş Kanununa göre çalıştırılan işçilerin tüm işçilik hak ve alacaklarından ve bu şekilde kıdem tazminatını alt yüklenici ödemek zorunda olmasının yanı sıra bu borçlarından ana yüklenicide çalışanlara birlikte sorumlu olup bu sebeple davacı alt yüklenici bünyesinde çalışan işçiler kıdem tazminatlarının ödenmesi için davalı ana yüklenici müvekkil şirkete ihtarnameler çekildiğini, Diğer yandan davacıya sözleşmelerde bir çok yükümlülük yüklendiği ve var ise alacağı bu yükümlülüklerinin mali miktarına göre belirlenmesi gerekeceğinden alacağın likit olmasından sözedilemeyeceğini buna rağmen davacının alacağının likit olduğu düşünülerek aleyhimize %20 inkar tazminatına hükmedilmesi ve davacı kötü niyetli takip başlattığından kötü niyet tazminat taleplerinin reddine karar verilmesi hatalı olduğunu belirterek mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
DAİRE KARARI: Dairemizin 02/06/2021 tarih 2020/249 E. 2021/582 K. Sayılı ilamı ile; “Dosya kapsamına göre; taraflar arasında Küçükçekmece Belediyesi Kültür ve Sanat Kursları hizmet ihalesinden kaynaklanan 01/01/2014-28/02/2015 tarihleri arasında aralıksız dört ayrı hizmet alım sözleşmesi imzalandığı, ticari ilişkinin sözleşmelerin sona erdiği 28/02/2015 tarihinde son bulduğu, davacı ve davalının ticari defter ve kayıtlarına göre verilen hizmet karşılığında davacının, davalıdan 191.605, 93 TL alacağı bulunduğu ancak takip sonrasında davalı tarafından davacı adına SGK’ya 875,00 TL’si SGK idari ceza olmak üzere prim borcu olarak toplam 99.289,36 TL ödeme yaptığı, ayrıca takipten sonra davalı tarafından, davacının eski çalışanı …’e 2.627,48 TL kıdem tazminatı ödemesi yapıldığı anlaşılmış olup davacı vekilince 26/09/2016 tarihli dilekçesi ile borca mahsuben SGK’ya yapılan kısmı ödemenin takip tarihinden sonra yapıldığını, halen ödenmeyen 92.316,57 TL asıl alacak yönünden davanın kabulüne karar verilmesini ancak SGK’ye yapılan kısmı ödemeye ilişkin bildirim yapılmaması karşısında 191.605,93 TL üzerinden itirazın iptali davası açılmasına davalı sebebiyet verdiğinden davalının kötüniyet, yargılama gideri ve vekalet ücreti taleplerinin reddini talep etmiştir. Mahkemece her ne kadar gerekçede; takip tarihinden sonra ancak davadan önce ödemesi yapılan 98.414,36 TL’lik alacak itibariyle dava açılmasında hukuki yarar bulunmadığı, davadan sonra ödenen 875,00 TL’lik alacağın ise infaz aşamasında değerlendirilmesi gerektiği, sonuç itibariyle davacının iş bu dava tarihi itibariyle tahsili gereken alacağının 90.564,09 TL olduğu sonucuna varılmakla davanın kısmen kabulüne karar verildiği ancak hükümde reddedilin kısmın hukuki yarar yokluğundan değil fazlaya ilişkin talebin reddine karar verildiği, gerekçe ile hüküm arasında çelişki oluştuğu görülmüştür.
Davacı alacaklı her ne kadar 191.605,93 TL asıl alacak + 4.204,83 TL faizden ibaret toplam 195.810,76 TL alacaklı olduğundan bahisle icra takibi başlatmış ise de taraflar arasında imzalanan sözleşmenin 13.Maddesi “Hak edişler, aylık çalışma süresinin sonunda Alt Yüklenicinin aylık çalışma raporu, çalıştırılan tüm personelin aylık SGK primlerinin eksiksiz ödendiğini gösteren bordrolarının ve bir önceki aya ait personel maaş bordrolarının (ilgililere imzalatılmış haliyle) ana iş yüklenici firmaya verilmesinden sonra düzenlenecektir. Ayrıca alt yüklenici her ay vergi ve SGK borcu olmadığına dair yazıları ana is yüklenici firmaya/idareye sunmak zorundadır. Alt yüklenici firma vergi ya da SGK borcu bulunduğu takdirde ana is yüklenici firmanın ya da idarenin bu borçlan doğrudan ilgili yerlere ödeyip hak edis alacağından mahsup edilmesini peşinen kabul eder” 7. Maddesi Alt Yüklenici çatıştırdığı Personelin ilgili kanunlarda, yönetmelik yada genelgelerde belirtilen tüm haklarını yermek ve gerektiğinde hak eden Personelin Kıdem ve İhbar Tazminatlarım ödemek zorundadır. Personelin bu haklarından doğan alacaklarından Ana iş Yüklenici firma ve idare kesinlikle sorumlu tutulamayacağını Alt Yüklenici firma peşinen kabul eder. ” hükmüne yer verilmiştir. Sözleşmenin 13. Ve 7. Maddesine gereğince çalıştırılan tüm personelin aylık SGK primlerinin ve ihbar ve kıdem tazminatların alt yüklenici davacı tarafından ödeneceği ve hak edişler, çalıştırılan tüm personelin aylık SGK primlerinin eksiksiz ödendiğini gösteren bordrolarının ve bir önceki aya ait personel maaş bordrolarının ana iş yüklenici davalı firmaya verilmesinden sonra düzenleneceği kararlaştırılmış olmasına rağmen aylık SGK primleri ödenmeden takip başlatılmıştır. Bu nedenle davacı alt yüklenici, hak ediş alacağını düzenleyebilmesi bir diğer ifade ile takibe dayanak alacağın muaccel olabilmesi için çalıştırdığı tüm personelin aylık SGK primlerini eksiksiz ödemesi gerekmektedir. Bu itibarla davacının, sözleşmede yazılı tüm yükümlülüklerini yerine getirmeden takibe dayanak yapılan hak ediş alacağını talep edemeyeceği anlaşılmakla davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olmuştur. Kabule göre de davacının takip tarihi itibariyle 191.605,93 TL takip tutarı alacağından davalı tarafından davacı adına SGK’ya yapılan toplam 99.289,36 TL SGK prim ve davacının eski çalışanı …’e yapılan 2.627,48 TL tazminat ödemeleri mahsup edildiğinde bakiye 89.689,09 TL alacağı bulunduğu bu miktar üzerinden davalının itirazın iptali ile takibin devamına karar verilmesi gerekirken hem gerekçe ile hüküm arasında çelişki oluşturacak hem de mahsubu gereken 875,00 TL ödemenin infaz aşamasında değerlendirilmesine şekilde karar verilmesi yerinde görülmemiştir. Kötüniyet tazminatı talebi yönünden yapılan incelemede; İİK 67/2.maddesine göre, alacaklı, takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse, diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir.” hükmü yer almaktadır. Buna göre alacaklının aleyhine tazminatına hükmedilmesi için takibinde haksız olmasının yanında kötü niyetli olması da gerekmektedir. Davacının takibinde kötü niyetli olduğunu gösteren bir delil dosyada bulunmamaktadır. Bu itibarla davacı aleyhine kötü niyet tazminatına hükmedilmemesi hukuka uygun bulunmuştur.” gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurusu yerinde görülmediğinden HMK 353/1.b.1 maddesi gereğince esastan reddine davalı vekilinin istinaf başvurusunu kabulü ile HMK 353/b-2 madde uyarınca davanın esası hakkında yeniden hüküm kurulmasına karar verilerek davanın reddine karar verilmiştir.
YARGITAY KARARI: Verilen kararın davacı vekilince istinaf edilmesi üzerine Yargıtay 6. Hukuk Dairesi’nin 2021/5288 E. 2022/5797 K. 13/12/2022 tarihli ilamı ile,” Mahkemece Vergi Dairesi ve SGK’ya yazılan müzekkere cevaplarında, davacının vergi borcunun ve sosyal güvenlik prim borcunun bulunduğu belirtilmiş ise de; dosya kapsamında alınan bilirkişi raporunda davalının davacı adına ödediğini belirttiği ve dosyaya sunduğu dekontlarda belirtilen SGK sicil numaralarının SGK’dan gelen müzekkere cevabındaki sicil numarası ile uyuşmadığını ayrıca Vergi Dairesinden gelen cevaptaki borcunda bu sözleşmeden kaynaklanıp kaynaklanmadığının belirtilmediği tespit edilmiştir. Bu durumda, davacının davasının reddedilme gerekçesi olan sözleşmenin 7. ve 13. maddelerinin koşullarının gerçekleştiğinin kesin olarak tespit edildiği sonucuna varılamamıştır. Bu açıklamalar çerçevesinde Mahkemece yapılacak iş, davacının hakedişlerden kaynaklanan alacaklarının belirlenerek, SGK ve Vergi Dairesine müzekkere yazılarak davacının bu sözleşmelerden kaynaklanan borcunun bulunup bulunmadığının sorulması, gelen yazı cevabına göre sözleşmenin 7. ve 13. maddelerinin değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmesi ” gerektiği gerekçesiyle bozma kararı verilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE GEREKÇE HMK’nın 355. ve 357. maddeleri gereğince istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle bağlı olarak ve kamu düzenine aykırılık hususlarını da gözetilerek yapılan inceleme neticesinde; Dava taraflar arasındaki Alt Yüklenici Çalıştırılmasına Dair Belirli Süreli İş Sözleşmesi’nren kaynaklanan bakiye iş bedelinin tahsili için başlatılan icra takibine yapılan itirazın iptali istemine ilişkindir. Dairemizce usul ve yasaya uygun bulunan Yargıtay bozma ilamına uyulmasına karar verilerek bozma ilamı doğrultusunda; söz konusu vergi borçlarının mahiyetleri/ dayanakları araştırılarak davacı … TİC LTD ŞTİ İle davalı … arasında kültür sanat kursları, personel alımı ve hizmet alımına ilişkin 2013-2015 tarihlerde imzalanan 4 adet hizmet alım sözleşmesi kapsamında davacı … İnşaat TİC LTD Şirketinin, Alt taşeronu olarak davalı … altında açtırmış olduğu işyeri dosyasından kaynaklanıp kaynaklanmadığı tespit edilerek mevcut vergi borcunun ve ödemeye ilişkin kayıtların celbi için SGK ve Vergi Dairesi’ne ayrı ayrı müzekkere yazılmıştır. Dosya kapsamına göre; taraflar arasında Küçükçekmece Belediyesi Kültür ve Sanat Kursları hizmet ihalesinden kaynaklanan 01/01/2014-28/02/2015 tarihleri arasında aralıksız dört ayrı hizmet alım sözleşmesi kapsamında, gerek davacının gerek davalının ticari defter ve kayıtlarına göre verilen hizmet karşılığında davacının, davalıdan 191.605, 93 TL alacağı bulunduğu görülmüştür. Davalı vekili mahkemeye sunmuş olduğu 11/03/2016 tarihli dilekçesinde; davacı alt yüklenici şirkete ait olan SGK prim borçların, davalı ana yüklenici müvekkil şirket tarafından ödendiğini, davacının icra takip dosyasındaki hak ediş tutarından mahsup edildiğini belirterek, SGK prim ödemlerine ilişkin Halkbank 03/06/2015 tarihli 38.946,52 TL ile 59.467,84 TL ve 10/06/2015 tarihli 450,00 TL ve 425,00 TL tutarlı 4 adet dekont sunmuş olup bunun dışında bu sözleşmeler kapsamında 20 işçinin toplamda 57.928,26 TL kıdem tazminatı alacağı olduğunu, bu alacaklardan da davacının sorumlu olduğunu iddia etmiştir.Davacı vekili mahkemeye sunmuş olduğu 26/09/2016 tarihli dilekçe ile; icra takibinden sonra davalının SGK pirim ödemesi olarak yaptığını iddia ettiği dört adet ödemeyi kabul etmiş, borca mahsuben SGK’ya yapılan toplam 99.289,36 TL ödemeden, ödeme emrine itiraz dilekçesinde bahsedilmediğinden ve müvekkile ödemeye ilişkin sözlü ve yazılı bir bildirimde bulunulmadığından müvekkilince 191.605,93 TL üzerinden itirazın iptali davası açılmasına davalı sebebiyet verdiğinden davalının, kötüniyet, yargılama gideri ve vekalet ücreti taleplerinin reddine karar verilmesini talep etmiştir. Somut olayda; davacıya ait vergi borcunun, davaya konu sözleşmeden kaynaklanıp kaynaklanmadığı tespit edilememiş ise de davacının vergi borcunun kendi sorumluluğunda olduğu, borcun ödenmemesi nedeniyle davalıya rücu edilmesini gerektirecek bir iddiada bulunulmadığı gibi buna ilişkin bir belgi belge de dosyaya sunulmadığı ancak SGK’ya yazılan müzekkere cevabında; söz konusu işyeri dosyalarından … sicil numaralı işyerinin takip tarihi olan 28/05/2015 tarihinde muaccel hale gelmiş 2014/12 aya ait prim borcunun olduğu, bu borcun toplam 38.769,15 TL olduğu ve söz konusu prim borcunun da 03/06/2015 tarihinde ödendiği, söz konusu idari para cezaların ise ( 450,00 ve 425,00 TL) 10/06/2015 tarihinde ödendiği bildirilmiş olmakla ödenen miktarın üzerinde davalı tarafça yapılan 03/06/2015 tarihli 38.946,52 TL ile 59.467,84 TL ödemeler davacı tarafça kabul edildiğinden bu miktarlar ile davacının çalıştırdığı … ‘ya(…) davalı tarafından yapılan 2.627,48 TL tutarındaki kıdem tazminatından davacı sorumlu olduğundan, sözleşmenin 13. ve 7. maddesine uyarınca davacının hak ediş alacağından düşülmesi gerekmektedir. Buna göre davacının takip tarihi itibariyle toplam 191.605,93 TL hak ediş alacağından mahsubu gereken 38.946,52 TL, 59.467,84 TL, 450,00 TL, 425,00 ve 2.627,48 düşüldüğünde davacının bakiye 89.689,09 TL alacağı hesaplanmış olup bu miktar üzerinden davalının takip dosyasına yaptığı itirazın iptali ile takibin devamına karar verilmiştir. Bununla birlikte davacı tarafça 191.605,93 TL asıl alacak yanında 4.204,83 TL temerrüt faiz talep edilmiş ise de davalının takip tarihinden önce TBK 117 maddesi uyarınca temerrüde düşürülmediği gibi mahkemece, davacının işlemiş faiz alacağı ile birlikte fazlaya ilişkin talebin reddine karar verildiği, temerrüt faiz yönünden verilen karar davacı vekilince istinaf edilmediğinden kazanılmış haklar da gözetilerek işlemiş faiz yönünden talebin reddine karar verilmiştir. İİK 67/2 maddesinde “…borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir.” düzenlemesi yer almaktadır. Davacı tarafça talep edilen alacak miktarı hak ediş bedeli olup, hükmedilen alacak likit/belirlenebilir olduğundan davacı lehine icra inkar tazminatına hükmedilmiştir. Öte yandan reddedilen miktar yönünden davalı tarafça da kötüniyet tazminatı talep edilmiş ise de bozma öncesi dairemizce, davalının kötüniyet tazminat talebinin reddine karar verildiği, kötüniyet tazminat talebi yönünden verilen karar davalı vekilince temyiz edilmediği, hükmün davacı yararına bozulduğu anlaşılmakla kazanılmış haklar gözetilerek davalının kötüniyet tazminat talebinin reddine karar verilmiştir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 04/03/2021 tarih 2021/2-96 Esas 2021/205 Karar sayılı ilamında ifade edildiği gibi 5235 sayılı Kanun uyarınca bölge adliye mahkemelerinin denetim ve hüküm mahkemesi sıfatlarına haiz adli yargı ikinci derece mahkemeleri olduğu, ilk derece mahkemesi kararlarına karşı tarafların itirazları doğrultusunda istinaf kanun yolu incelemesi görevini yerine getirirken istinaf başvurusunun esastan reddi veya ilk derece mahkemesi hükmünü kaldırarak yeniden hüküm kurmak dâhil denetim ve hüküm mahkemesi olarak gerekli tüm kararları verebileceği, ancak ilk derece mahkemesi kararına dairemizce müdahale edilmesi ve Yargıtay’ın bozma kararı vermesi nedeniyle dosyanın karar verilmek üzere dairemize gönderildiği, bu noktada dairemizin alt derece hüküm mahkemesi olarak ilk derece mahkemesiyle aynı sıfatla yargılama yaptığı, denetim görevini kullanmadığı, temyiz incelemesi sonucunda verilen Yargıtay bozma ilamına yönelik karar vermek üzere alt derece hüküm mahkemesi olarak hukuki dinlenilme hakkı kapsamında aynen ilk derece mahkemesi gibi duruşma açmak zorunda olduğu, açılan bu duruşmada istinaf kanun yolu incelemesi yapmadığı, alt derece hüküm mahkemesi sıfatına uygun şekilde karar verildiğinden istinaf yargılama aşamasından taraflar yararına vekalet ücretine hükmedilmemiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 04/03/2021 tarih 2021/2-96 Esas 2021/205 Karar sayılı ilamında ifade edildiği gibi 5235 sayılı Kanun uyarınca bölge adliye mahkemelerinin denetim ve hüküm mahkemesi sıfatlarına haiz adli yargı ikinci derece mahkemeleri olduğu, ilk derece mahkemesi kararlarına karşı tarafların itirazları doğrultusunda istinaf kanun yolu incelemesi görevini yerine getirirken istinaf başvurusunun esastan reddi veya ilk derece mahkemesi hükmünü kaldırarak yeniden hüküm kurmak dâhil denetim ve hüküm mahkemesi olarak gerekli tüm kararları verebileceği, ancak ilk derece mahkemesi kararına dairemizce müdahale edilmesi ve Yargıtay’ın bozma kararı vermesi nedeniyle dosyanın karar verilmek üzere dairemize gönderildiği, bu noktada dairemizin alt derece hüküm mahkemesi olarak ilk derece mahkemesiyle aynı sıfatla yargılama yaptığı, denetim görevini kullanmadığı, temyiz incelemesi sonucunda verilen Yargıtay bozma ilamına yönelik karar vermek üzere alt derece hüküm mahkemesi olarak hukuki dinlenilme hakkı kapsamında aynen ilk derece mahkemesi gibi duruşma açmak zorunda olduğu, açılan bu duruşmada istinaf kanun yolu incelemesi yapmadığı, alt derece hüküm mahkemesi sıfatına uygun şekilde karar verildiğinden istinaf yargılama aşamasından taraflar yararına vekalet ücretine hükmedilmemiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-Davacının davasının KISMEN KABULÜ İLE,2-Davalının Küçükçekmece 4. İcra Müdürlüğünün 2015/4818 Esas sayılı dosyasındaki 89.689,09 TL asıl alacağa ilişkin itirazının iptali ile takibin bu kısım üzerinden % 9 ve değişen oranlarda yasal faiz uygulanmak suretiyle takibin devamına, fazlaya ilişkin istemin reddine,3-Kabul edilen dava değeri olan 89.689,09 TL üzerinden taktiren % 20 oranında hesaplanan 17.937,81 TL inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 4- Reddedilen kısım yönünden davalının kötü niyet tazminatı talebinin reddine, a-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi gereğince hesap olunan 6.126,66-TL nispi karar harcından davacı tarafından peşin yatırılan 2.364,91-TL harcın mahsubu ile bakiye 3.761,75-TL harcının davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,b-Davacı tarafından peşin yatırılan 2.364,91 TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bunun dışında 31,80 TL başvurma ve vekalet harcı, 2.000,00 bilirkişi ücreti, 189,70 TL tebligat ve müzekkere gideri olmak üzere toplam 2.221,50 yargılama giderinden kabul red oranınına ( % 45,80 ) göre hesaplanan 1.017,54 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin yargılama giderinin davacı üzerine bırakılmasına, c- Davalı tarafça sarf olunan 50,00 TL yargılama giderinin red/kabul oranına göre 27,00 TL’sinin davacıdan tahsil edilerek davalıya ödenmesine, bakiye kısmın davalı üzerinde bırakılmasına, ç-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden kabul edilen miktar üzerinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Ücret Tarifesi gereğince hesaplanan 14.350,25-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, d-Duruşmalara bir taraf adına vekaletname sunarak katılan vekilin yargılama sürecinde her hangi bir nedenle ( vefat, yasaklanma, azil, istifa gibi ) vekillik görevinin sona ermesi ilgili tarafın yargılamada vekille temsil edildiği gerçeğini ve buna bağlı olarak hak etmesi halinde vekalet ücreti alacağını ortadan kaldırmayacağından reddedilen miktar bakımından karar tarihinde yürürlükte bulunun AAÜT uyarınca hesap ve taktir olunan 16.918,25 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, e-HMK 333. maddesi uyarınca karar kesinleştiğinde artan gider avansının yatıranlara resen iadesine, İstinaf Giderleri Yönünden; 5- Taraflarca yatırılan 98,10’ar TL istinaf başvurma harcının Hazineye irat kaydına,6-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 179,90 TL istinaf maktu karar harcından davacı tarafça yatırılan 35,90 TL harcın mahsubu ile bakiye kalan 144,00 TL harcın davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,7-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 179,90 TL istinaf maktu karar harcın davalı tarafça yatırılan 1.545,11 TL harçtan mahsubu ile arta kalan 1.365,21 TL harcın karar kesinleştiğinde davalıya iadesine,8-Davalı tarafça sarf edilen 278,00 TL istinaf harcı, 28,00 TL posta davetiye gideri olmak üzere toplam 306,00 TL istinaf yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilemesine, 9-Davacı tarafça temyiz aşamasında sarf edilen 261,10 TL posta davetiye giderinin davalıdan alınarak davacıya verilemesine, 10-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine, Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 362/1.a maddesi gereğince kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.21/06/2023