Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 45. Hukuk Dairesi 2023/212 E. 2023/263 K. 15.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
45. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2023/212
KARAR NO: 2023/263
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2015/1265
KARAR NO: 2017/1141
KARAR TARİHİ: 07/11/2017
DAVA: İTİRAZIN İPTALİ
KARAR TARİHİ: 15/02/2023
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA Yargılamanın yenilenmesini talep eden davacı … Ltd. Şti. vekili 0707/2022 tarihli talep dilekçesinde özetle;2015/1265 E. Sayılı dosyasında taraflar arasında 16.01.2014 ve 20.01.2014 tarihli sözleşme akdedildiği, 16.01.2014 tarihli sözleşmeden 11.800 TL ve 20.01.2014 tarihli sözleşmeden 13.500.43 TL’nin ödenmemesi üzerine davalı aleyhine Anadolu …lcra Müdürlüğü’nün … E sayılı dosyası üzerinden takibe geçilmiş ise de itiraz üzerine takibin durduğunu öne sürerek, itirazın iptali amacıyla huzurdaki dava ikame edildiğini, mahkemece talebimizin haklı görülerek davanın 14.300 TL üzerinden kabulüne karar verildiğini, ancak istinaf mercince, hukuka aykırı olacak şekilde inceleme yapılarak somut olay ile ilgisiz mevzuat hükümleri ile gerekçe oluşturarak durum ve koşullar ile ilgisiz karar tesis edildiğini, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 45 HD. 2020/211 E., 2021/512 K. Sayılı ilamı ile davalı tarafın yukarıda belirtilen sözleşmelerde her nasılsa taraf olmadığı ve husumetin yapı sahiplerine yöneltilmesi gerektiğini ifade ettiğini, bu sonuca varılmasının tek gerekçesi ise “davacı tarafından dava dışı arsa sahiplerine hizmet verilmesi” olup sözleşmede yararlanan tarafın sözleşmeden sorumlu olacağına kanaat getirdiğini, öncelikle belirtmek gerekir ki her iki sözleşmede de davalının bizzat imzası bulunduğunu ve vekil adına hareket edildiğini gösterir hiçbir ibare olmadığı gibi sözleşmeye herhangi bir vekalet de eklenmediğini, istinaf merci tarafından yapı denetim mevzuatına atıfta bulunularak huzurdaki sözleşmenin müteahhitle imzalanamayacağı iddia edilse de mezkur sözleşmelerin konusu ilgili maddelere ilişkin olmadığını, istinaf merci söz konusu alacağı yapı denetim hizmet bedel alacağı ile karıştırdığını, yapı denetim hizmet sözleşmelerinden kaynaklı olarak başlatılan bir takip bulunmadığını, dava dosyasındaki sözleşmeler riskli yapı tespitine ilişkin hizmet sözleşmeleri olduğunu, istinaf merci hatalı bir şekilde Yapı Denetim Kanunu 2. ve 5. maddeden bahsederek yapı denetim bedelinin ödenmesinden arsa sahibinin sorumlu olduğunu belirterek kesin olmak üzere bir karar verdiğini, dosyaya sunulan sözleşmelerde de bu dilekçemiz ile yeni çıkan delilimizde de görüleceği üzere müvekkil şirketten hizmeti alan davalı taraf olduğunu, kaldı ki olayımızda sözleşmenin ifasından yararlanan sadece arsa sahipleri olmadığını, davalının da sözleşmenin ifasında açıkça menfaati bulunduğunu, riskli yapıya başvuru dilekçelerinde görüldüğü üzere direkt … İnşaat yetkilisinin imzası olduğunu, bu başvuru ile müvekkil aracılığla binaları riskli yapıya sokup tüm teşviklerden yararlanıp tüm vergilerden muaf olduğunu, taraflar arasındaki sözleşme incelendiğinde yapı sahipleri için ne bir hak ne de bir yükümlülük tanınmadığını, bedelin ödenmesinden davalının sorumlu olduğu açıkça görüldüğünü, dava dosyasında yeni elden edilen davalı şirket yetkisi … tarafından imzalanıp müvekkile deprem risk raporlarının hazırlanması için sunulan dilekçelerin yargılamada delil olarak değerlendirilmediği anlaşıldığını, bu belgelere ne yazık ki yargılama esnasında ulaşabilmek mümkün olmadığını, söz konusu yeni delillerin ve dosya kapsamının yeniden değerlendirilerek huzurdaki dosyada yargılamanın yenilenmesine, yenilenen yargılama kapsamında delillerimizin toplanmasına ve davalı tarafından İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğünün … E. Sayılı dosyasında ileri sürülen haksız ve kötü niyetli itirazın iptaline, davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP Davalı cevap dilekçesinde özetle; Yargılamanın yenilenmesi talebi HMK m.374 ve devamı hükümlerine açıkça aykırı olduğu gibi yüksek mahkeme uygulamalarına da açıkça aykırı olduğunu, yargılamanın yenilenmesi, olağanüstü bir yol olup ancak sayılı sınırlı hallerde, yeni bir delil yeni bir durum olması halinde müracaat edilebileceğini, bu halde dahi yasal süre içinde iddia ve talebin ileri sürülmesi gerekir. Oysa olayda ne yeni bir iddia olduğunu ne de yasal 3 aylık süre içinde iddia ileri sürüldüğü ortaya konulmadığını, davacı iddialarını istisnasız tamamı yargılama sırasında ileri sürülmüş iddialar olup yeni hiçbir şey olmadığını, davacının yeni diye dayandığı belgeler şirket adına değil malik/şahıslar adına yapılmış talepler olduğunu, ayrıca İstanbul BAM 45.Hukuk Dairesi’nin kararı usul ve yasaya uygun olduğunu, davacının kararı beğenmemesi ,maddi hukuka uygun bulmaması,uygun olmaması da davacının yargılamanın iadesini isteme nedeni olamayacağını belirterek davacı talebinin esasa girmeden reddini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI Mahkemece, yargılamanın yenilenmesi talep edilen dosya üzerinden verilen ek karar ile ” Davacı vekilinin yargılamanın iadesi için ileri sürdüğü İstanbul BAM 45.Hukuk Dairesi’nin kararının usul ve yasaya uygun olmadığı beyanının yargılamanın iadesinin konusu olamayacağı, diğer husus olan mahkemenin dava dosyasında yeni elde edilen davalı şirket yetkilisi … tarafından imzalanıp müvekkile deprem risk raporlarının hazırlanması için sunulan dilekçelerinin yargılamada delil olarak değerlendirilmediği gerekçesi ile yargılamanın iadesi talebinde ise yargılama sırasında, aleyhine hüküm verilen tarafın elinde olmayan nedenlerle elde edilemeyen bir belgenin, kararın verilmesinden sonra ele geçirilmiş olması şartını karşılamadığı, davacının yargılamanın iadesi sebebi olarak ileri sürdüğü belgeler elinde olmayan nedenlerle elde edilemeyen bir belge niteliğinde olmadığından yargılamanın iadesi koşullarının iş bu talepte oluşmadığı ” gerekçesiyle talebin reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekilince, talep dilekçesindeki nedenlen tekrarlanarak istinaf yasa yoluna başvurulmuştur.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında inceleme; 6100 sayılı HMK’nun 355.maddesi uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılmış, kamu düzenine aykırılık olup olmadığı ise re’sen gözetilmiş ayrıca HMK’nun 357. maddesindeki “İlk derece mahkemesinde ileri sürülmeyen iddia ve savunma istinafta dinlenemez ve istinafta yeni delillere dayanılamaz” kuralı nazara alınmıştır. Dava, yargılamanın iadesi istemine ilişkindir.Yargılamanın iadesi, yargılama hataları ve noksanlarından dolayı, maddi anlamda kesin hükmün bertaraf edilmesini ve daha önce kesin hükme bağlanmış olan bir dava hakkında yeniden yargılama ve inceleme yapılmasını sağlayan hukuki yoldur. Yargılamanın iadesi, nihaî bir kararın (nihai kararlar içinde de kesinleşmiş bir kararın) gözden geçirilmesini, denetlenmesini sağlaması bakımından geniş anlamda bir kanun yolu olmakla ve Kanun’da sistematik olarak kanun yolları arasında düzenlenmekle birlikte, aslında kesinleşen kararı yeniden ele almaya yarayan ve dava şeklinde görülen bir hukukî çaredir…Yargılamanın iadesi yolu, kesinleşmiş hükümlere karşı başvurulan istisnaî bir yoldur. Bu sebeple yargılamanın tekrarlanmasının mümkün olmadığı, o konuda yeniden mahkemeye başvurulamayacak, şeklen ve madden kesinleşmiş hükümlere karşı yargılamanın iadesi istenebilir. Eğer mahkeme kararı henüz şeklen kesinleşmemişse veya şeklen kesinleşmiş olsa dahi maddî anlamda kesin hüküm oluşturmuyorsa yeniden ele alınıp incelenmesi mümkünse yargılamanın iadesi yoluna gidilemez. Çünkü ya henüz kesinleşmiş bir karar yoktur, bu sebeple başvuru imkânları tüketilmemiştir veya kesinleşse dahi kararın başka şekilde yeniden ele alınıp incelenmesi mümkündür. (Pekcanıtez Usul, Prof. Dr.Hakan Pekcanıtez, Prof.Dr. Muhammet Özekes, Doç.Dr.Hülya Taş Korkmaz, Doç.Dr.Mine Akkan, Cilt.III, s.2324,2325) Yargılamanın iadesi talebi, kendisine karşı bu yola başvurulan kararın verildiği mahkemeden talep edilecektir (m. 378/1). Yargılamanın iadesi talebi bir dava niteliğindedir. Bu sebeple yargılamanın iadesinin gerektirdiği özellikler dikkate alınarak bir davanın açılmasında verilmesi gereken dilekçe verilecektir. Yargılamanın iadesi bir dava açarak ileri sürülebileceğinden dava şartları ve davaya ilişkin genel hükümler geçerli olacak, yapılması gereken diğer işlemler yapılacaktır. Yargılamanın iadesi talebinin dava dilekçesi şeklinde düzenlenmesi gerekir. Bu dilekçede bulunması gereken unsurlara yer verilecektir. Ancak, içeriğinde talebin bir yargılamanın iadesi talebi olduğu belirtilmeli ve buna uygun açıklamalar yapılmalıdır. Dava açılmasına ilişkin kurallar uygulanarak, bu konudaki gerekli tüm işlemler yerine getirilmeli, gerekli harç ve giderler ödenmelidir. Mahkemece talep edilirse ayrıca bu konudaki teminat da yatırılmalıdır (m. 378/2). Yargılamanın iadesinde talepte bulunan, diğer tarafı karşı taraf olarak göstermeli, üçüncü kişilerin bu yola başvurması halinde ise ilk davanın tarafları karşı taraf olarak belirtilmelidir (Pekcanıtez Usul Cilt.III, s.2343,2344). Ayrıca 6100 sayılı HMK’nun 74.maddesi uyarınca vekil tarafından yargılamanın iadesi davası açabilmesi için, vekaletnamesinde açık olarak “yargılamanın iadesi yoluna başvurma yetkisinin” bulunması gerekir.Yargıtay 1. Hukuk Dairesi’nin 24/05/2021 tarihli 2021/1478 E. 2021/2748 K sayılı ilamında; “…Hemen belirtilmelidir ki, yargılamanın iadesi talebi, ayrı bir dava olarak açılır ve incelenir. Başka bir deyişle, diğer davalarda olduğu gibi harçlandırılmış bir dava dilekçesi ile açılır. Hakkında yargılamanın yenilenmesi istenilen davanın devamı niteliğinde olmayıp bilâkis yeni bir davadır. Bu itibarla mahkemece yargılamanın iadesi istenilen davanın son esas ve karar numarası ile dosya üzerinden “Ek Karar” niteliğinde hüküm kurulmasının isabetli olduğunu söyleyebilme olanağı yoktur. Yargılamanın iadesi, yargılama hataları ve noksanlarından dolayı, maddi anlamda kesin hükmün bertaraf edilmesini ve daha önce kesin hükme bağlanmış olan bir dava hakkında yeniden yargılama ve inceleme yapılmasını sağlayan olağanüstü bir kanun yoludur. Yargılamanın iadesi sonucu verilen karar eski hükmü kaldırdığından geçmişe etkili yenilik doğuran bir karardır. Kural olarak yargılamanın iadesine kararın tarafları başvurabilir. Yargılamanın iadesi olağanüstü bir kanun yolu olsa da, bir üst yargı organından değil aynı mahkemeden talep edilmektedir. Yargılamanın iadesi talebi bir dava niteliğindedir. Bu sebeple yargılamanın iadesinin gerektirdiği özellikler dikkate alınarak talebin dava dilekçeleriyle yapılması gerekir. Yargılamanın iadesi, dava açılarak ileri sürülebileceğinden dava şartları ve davaya ilişkin genel hükümler geçerli olacak, yapılması gereken tüm işlemler yapılacaktır. Gerekli tüm harç ve giderler ödenmelidir. Mahkemece talep edilirse teminat da yatırılmalıdır. Yargılamanın iadesi talebini inceleyen mahkeme tarafları davet ederek dinler ve bir ön inceleme yapar. Yargılamanın iadesi talebinin kabulü halinde, yenileme sebebine göre farklı kararlar verilebilecektir. Yargılamanın iadesi bir dava olduğundan bu davada haksız çıkan taraf, asıl davada olduğu gibi yargılama giderlerine ve vekalet ücretine mahkum edilir. Yargılamanın iadesi talebi bir dava olarak açılıp görüldüğünden, dava hakkında mahkemenin verdiği karara karşı süresi içinde diğer koşulların da bulunması halinde olağan kanun yollarına başvurulabilir.” denilerek, yargılamanın iadesi isteminin ayrı bir dava olduğu, bu nedenle harca tabi olduğu, taraf teşkili sağlanıp ön inceme duruşması yapılarak karar verilebileceğine, ek karar niteliğinde hüküm kurulamayacağına işaret edilmiştir. Somut dosya kapsamı değerlendirildiğinde ise; yargılamanın iadesi talep eden davacının yargılamanın iadesi talep edilen kararın verildiği dosyaya sunmuş olduğu dilekçe ile bu talebini ileri sürdüğü, başvuru harcı ve maktu karar harcı alınması gerekirken harç yatırılmadığı, ek karar niteliğinde dosya üzerinden karar verildiği anlaşılmaktadır. Mahkemece dilekçenin yeni bir esasa kaydedilmesi, başvuru harcı ve davanın niteliği itibariyle maktu harcın alınması, dava açılmasıyla birlikte HMK hükümleri uyarınca yapılması gereken tüm işlemlerin tamamlanması ve sonucunda yeni bir karar numarası üzerinden nihai karar vermesi gerekirken, bu usule uyulmadan verilen ek karar yasal düzenlemelere aykırı olduğundan, davacı vekilinin istinaf isteminin 6100 sayılı HMK’nun 355.maddesi uyarınca kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının 6100 sayılı HMK 353/1.a.6 maddesi uyarınca kaldırılmasına, dairemizin kararına uygun şekilde yargılama yapıldıktan sonra yeniden karar verilmek üzere dosyanın mahkemesine iadesine dair aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere; 1-Davacı tarafın istinaf başvurusunun 355.maddesi uyarınca KABULÜNE,2-İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin, 2015/1265 Esas, 2017/1141 Karar sayılı ve 07/11/2017 tarihli kararının HMK’nin 353/1a.6 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA,3-Dosyanın, Dairemiz kararına uygun şekilde yargılama yapılamak ve yeniden bir karar verilmek üzere mahal Mahkemesine İadesine,4-Harçlar Kanunu gereğince davacı tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye GELİR KAYDINA, istinaf karar harcının talep halinde davacıya İADESİNE, 5-Davacının yapmış olduğu istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına,6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 362/1-g bendi gereğince kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.15/02/2023