Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 45. Hukuk Dairesi 2023/2070 E. 2023/1683 K. 29.11.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
45. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2023/2070
KARAR NO: 2023/1683
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU. 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 07/11/2019
ESAS NO: 2014/1944
KARAR NO: 2019/1048
DAVA: Kayıt Kabul
DAVA TARİHİ: 31/12/2014
KARAR TARİHİ: 29/11/2023
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA Davacı vekilinin 31/12/2014 tarihli dava dilekçesinde özetle; davacının müflis şirkette 01/07/2009-27/02/2014 tarihleri arasında çalıştığı brüt 2.106,56 TL maaş aldığı, iş yerinde haftada 6 gün 08:00-18:30 arasında çalıştığı, bu duruma göre 1saatlik günlük ara dinlenmesi dışında haftada 9,5 saat x6 gün=57 saat çalıştığı, bu duruma göre de 45 saat olan haftalık yasal çalışma süresini 12 saat aşan fazla çalışmasının gerçekleştiği, 30.405,50 TL fazla mesai ücretinin iflas tarihinden itibaren hesaplanacak olan faiziyle birlikte iflas masasının kaydının kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili dava dilekçesinde özetle; davacının talibine karşı zamanaşımı defi ileri sürüldüğünü, davacının müflis şirket iflas masasına 50.540,77 TL tutarında alacak kaydı talebinde bulunduğu, bu talebin 13.362,57 TL bölümü kabul edildiği geri kalan 36.908,20 TL lik bölümünün red edildiği, davacının iddiası bakımından dava konuu iş yerinde fazla çalışma yapılıp yapılmadığının ve yapılıyor ise kaç saat yapıldığının tespitinin yargılamayı gerektiğirdiği bu nedenle iflas idaresinin ret kararının hukuka uygun olduğu ve zamanaşımı sebebiyle fazla çalışm ücreti alacakların dava tarihinden geriye doğru 5 yıllık kısmının talep edilebileceğini belirterek davanın reddine, yargılama gideri ile vekalet ücretinin davacıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI Mahkemece “Dava davacının işçilik alacağı nedeniyle müflis şirkete karşı açılan kayıt kabul davasıdır.Davacının iddia ettiği üzere işçilik alacaklarından fazla mesai alacaklarının kabul edilebilir olup olmadığı ve ne miktarda olduğunun tespiti gerekmektedir. Mahkememizce yapılan yargılama neticesinde alınan bilirkişi raporunun denetime elverişli olması nedeniyle işbu rapor hükme esas alınmıştır. Raporda da belirtildiği üzere … ünvanlı şirket ise müflis şirketin taşeronu olarak görev yapmakta olup davacının SGK primleri bu şirket tarafından ödenmektedir. Davacı tarafça iflas idaresine yapılan başvuru neticesinde davacının 36.906,20 TL lik fazla mesai ücreti alacağı dayanak belge bulunmaması nedeniyle reddedilmiş bunun haricindeki tüm alacak kalemleri kabul edilmiştir. Davacı şahsın 01/07/2009 – 27/02/2014 tarihleri arasında davacı şirket bünyesinde çalıştığı iflas idaresinin kabulündedir zira fazla mesai talepleri dışındaki tüm alacak kalemleri kabul edilmiştir. Bu açıklamaya binaen davacının talep edebileceği fazla çalışma ücreti miktarının hesaplanmasına geçilmiş ve sonuç olarak davacının talep edebileceği fazla mesai ücreti iflas idaresine başvurduğu tarihten 5 yıl öncesine kadar olan dönemi kapsayacak şekilde 19.811,38 TL olarak bulunmuştur. Fakat bu noktada yerleşik Yargıtay uygulamalarına göre bir kimsenin devamlı şekilde ve ara vermeden kesintisiz olarak fazla çalışma ve tatil çalışması yapmasının mümkün olmadığı ve bu nedenle hesaplanacak olan fazla çalışmalardan belli bir ölçüde hakkaniyet indirimi yapılması gerekmiş olup yerleşik uygulamaya göre %30 oranında hakkaniyet indirimi yapılmıştır. Buna binaen davacının fazla mesai alacağı 13.867,97 TL olarak tespit edilmiştir.” gerekçesi ile davanın kısmen kabulü ile 13.867,97 TL alacağın davacı işçinin işçilik alacağı olarak masaya kayıt ve kabulüne karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili yasal süresi içinde sunmuş olduğu istinaf dilekçesinde özetle; ”Fazla mesai alacağında ispat külfeti davacı işçi üzerindedir. Davacı işçi tarafından gerek iflas masasına başvuru esnasında gerekse huzurdaki dava sürecinde fazla mesai yaptığına dair belge sunulmadığı gibi sadece davacı tanık beyanlarına itibar edilmesi mümkün değildir. Rapora etki eden söz konusu davacı tanıkları davalı işverene karşı aynı mahiyette dava açmış kimselerdir. Sayın mahkemeye sundukları beyan tarafsızlıktan yoksundur. Menfaat ortaklığı bulunan işçiler, birbirleri lehine tanıklık yapmış olup bilirkişi raporu sadece tanık beyanlarına dayanılarak hazırlanmıştır. Yerel Mahkemece alacağın işçi alacağı olarak iflas masasına kayıt ve kabulüne karar verilmiş olup kabul edilen miktarın kaçıncı sıraya kaydedileceğini hükümde belirtmemiştir. Bilindiği üzere İcra ve İflas Kanununun 206. maddesine göre; birinci sırada, “işçilerin, iş ilişkisine dayanan ve iflâsın açılmasından önceki bir yıl içinde tahakkuk etmiş ihbar ve kıdem tazminatları dahil alacakları ile iflâs nedeniyle iş ilişkisinin sona ermesi üzerine hak etmiş oldukları ihbar ve kıdem tazminatları” ve dördüncü sırada ise, “imtiyazlı olmayan diğer bütün alacaklar” şeklinde alacakların sırası belirlenmiştir. Bu hükme binaen davacının alacaklarının (kabul manasına gelmemekle birlikte) 1. ve 4. sıraya kaydı gereken tutarların ayrı ayrı hüküm altına alınması gerekirdi. Bu sebeple verilen karar yasaya ve hukuka aykırıdır. Fazla mesai yapıldığının kabulü anlamına gelmemekle birlikte; fazla mesai alacağı taleplerinin dava tarihinden geriye dönük olarak 5 yıl öncesi zamanaşımına uğramıştır. İş K. 32 Md. göre ücret alacaklarında zamanaşımı 5 yıldır. Dava tarihinden itibaren geriye dönük olarak 5 yıldan önceki alacaklar için zamanaşımı yönünden hesaplama yapılmamış olup zamanaşımı def’i değerlendirilmeden kurulan hüküm kurulmuştur.” şeklinde beyanda bulunarak kararın kaldırılmasını ve davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.Davacı vekili, istinafa cevap dilekçesinde; hükmün ”alacağın tamamının 1.sıraya kaydedilmesi” şeklinde düzeltilmesini talep etmiş, dairemizce davacının istinaf karar harcını ve istinaf kanun yoluna başvurma harcını tamamlamak üzere gerekli işlemlerin yapılması için dosya geri çevrilmiş, mahkemece gerekli ihtaratlar yapılmasına rağmen davacı eksiklikleri tamamlamamış ve mahkemece davacının istinaf isteminde vazgeçmiş sayıldığına dair karar verilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE GEREKÇE: HMK’nın 355. ve 357. maddeleri gereğince istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle bağlı olarak ve kamu düzenine aykırılık hususlarını da gözetilerek yapılan inceleme neticesinde; Dava, İİK 235. maddesi gereğince açılmış olan sıra cetveline itiraz ( kayıt kabul) davasıdır. İİK 235. maddede, sıra cetveline itiraz edenlerin, cetvelin ilanından itibaren 15 gün içinde iflasa karar verilen yerdeki ticaret mahkemesine dava açmaya mecbur oldukları, 223’üncü maddenin üçüncü fıkrası hükmünün mahfuz olduğu belirtilmiştir. Maddede düzenlendiği üzere, sıra cetveline itiraz davası açma süresi 15 gündür. Süre, sıra cetvelinin ilanından itibaren başlar. İİK 166. maddedeki gazetelerde yapılan ilanlardan en son ilan tarihinden itibaren işlemeye başlar. İflas masasına alacak yazdırırken, tebligatı kabulü elverişli adres gösterilerek, Adalet Bakanlığınca çıkarılan tarifede gösterilen yazı ve tebliğ giderlerini avans olarak vermek suretiyle, İflas idaresince alınacak kararların kendisine tebliğ edilmesini istemiş olan alacaklılara, alacaklarının kabul veya ret edildiği ayrıca tebliğ edilir (İİK 223. M). Bu alacaklılar için sıra cetveline itiraz davası açma süresi, sıra cetvelinin ilanından itibaren değil, bu tebligatın yapıldığı tarihten itibaren işlemeye başlar. Somut olayda, davalı müflis … San.ve Tic.Ltd.Şti hakkında, İstanbul Anadolu 10.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2013/272 esas sayılı dosyasında, 27.02.2014 tarihinde iflas kararı verildiği,kararın 05.04.2016 tarihinde kesinleştiği, dava konusu talebe ilişkin olarak davacı tarafın İstanbul Anadolu …. icra Müdürlüğünün … sayılı iflas dosyası üzerinden 22/05/2014 tarihinde, 01/07/2009-27/02/2014 tarihleri arasında müflis şirkette çalıştığını belirterek işçilik alacaklarına ilişkin olarak kayıt talebinde bulunulduğu, alacaklı vekilince tebliğ gideri verilmediği, talebin 13.632,67 TL sinin kabul edilerek 1.sıraya alınmasına , fazla mesai alacağına ilişkin 36.908,20TL’nin reddedildiği, tanzim edilen sıra cetvelinin 17/12/2014 tarihinde … Gazetesinde, 19/12/014 tarihide Türkiye Ticaret Sicili Gazetesi’nde yayınlandığı, Davacı vekili tarafından ilan tarihi olan 19/12/2014 tarihinden itibaren yasal 15 günlük hak düşürücü süre içerisinde 31/12/2014 tarihinde davanın açıldığının anlaşılması üzerine işin esasının incelenmesine geçilmiştir.Taraflar arasındaki uyuşmazlık, bilirkişi raporunun yeterli ve doğru olup olmadığı, fazla mesai ücretine dair delillerin yeterli olup olmadığı, alacağın zamanaşımına uğrayıp uğramadığıdır.Mahkemece dinlenen davacı tanığı …: ”Ben davacıyı aynı şirkette beraber çalışmamız sebebi ile tanıyorum. Ben müflis şirkette daha önceden çalışmaya başlamıştım. Davacı benden yaklaşık 3 yıl sonra aynı şirkette çalışmaya başladı. Şofördü. Haftanın 6 günü çalışırdık. Ben de aynı şekilde müflis şirkete karşı dava açtım. Halen derdesttir. Biz sabah 08:00′ den akşam 18:30′ a kadar çalışırdık. Yani müflis şirketteki bütün çalışanlar aynı mesai saatleri içerisinde çalışırdı. Davacı şoför bazı durumlarda sevkiyattan dolayı veya trafikten dolayı geç geldiği de oluyordu. Pazar günleri izinliydik. Genelde SGK ‘ ya bildirilen ücret düzeyinde ücret alırdık. Ekstradan herhangi bir ödeme almazdık. Davacının ne kadar maaş aldığını hatırlamıyorum, dedi. Olay hakkında başkaca bilgim yoktur” şeklinde beyanda bulunmuştur. Davacı tanığı …: ”ben müflis davalı firmada üretimde görevli işçi olarak çalışmaktayım. Ben 15 yaşımdan itibaren çalışmaktayım. Davacı daha sonra işyerine gelmiştir. Sabah 08:00 – akşam 18:30 olarak çalıştık. Sadece Pazar günleri izinliydik. Cumartesi de çalışıyorduk. Davacı şoför olduğu için ve ağır araç kullanması sebebi ile 18:30’ dan sonra gecikebiliyordu. Çünkü trafiğın sıkışık olduğu zamanlar oluyordu, ben de aynı şekilde davalı şirkete karşı dava açtım, henüz devam ediyor, başka bir bilgim yoktur” şeklinde beyanda bulunmuştur. Bilirkişi …; ”Davacı işçinin müflis şirkelin işyerinde 1.7.2009 – 27.2.2014 tarihleri arasında çalıştığını beyan ederek İflas İdaresi’ne kıdem ve ihbar tazminatı ve izin ücreti alacağı talebinde bulunduğu,bu taleplerinin İflas İdaresi tarafından kabul edildiği anlaşılmıştır. Bu duruma göre, davacı işçinin müfliş şirkettc 1.7.2009 – 27.2.2014 tarihleri arasında çalışlığı İftas İdaresi’nin de kabulündedir. Davacının işyerindeki çalışma saatlerini gösteren imzalı puantaj cetvelleri veya eşdeğerde çizelgeler dosyaya sunulmamıştır.Bu durum karşısında,zorunlu olarak tanık anlatımları değerlendirilerek davacının çalışma saatleri belirlenecektir. Dinlenen tanıklar,davacının müflis şirketin işyerinde haftada 6 gün 08.00 – 18.30 arasında çalıştığını söylemişlerdir. Bu duruma göre davacı işçi dava konusu işyerinde günde 10,5 saat ve haftada 6 gün çalışmaktadır. Buna göre,davacının 1 saat dinlenime araşı dışında günde 9,5 saatlen haftada 6 gün toplam 57 saat çalıştığı ( 9,5 saat x 6 gün=57 saat) ve bu şekilde 45 saat olan haftalık yasal çalışma süresini 12 saat aşan fazla çalışma yaptığı sonucuna varılmıştır ( 57 saat – 45 saat=12 saat) Bu değerlendirmeye göre davacının fazla çalışma ücretleri hesaplanacaktır. Bu hesaplamada: Davacının saat ücreti %50 zamlı olarak hesap yapılacaktır ( İş K.41 ) İş Kanununa göre yasal günlük çalışma süresinin 7,5 saat olduğu ve aylık ücretin 30 günlük ücreti kapsadığı ,buna göre bir aylık çalışma saati sayısının: 7,5 saat x 30 gün= 225 saat olduğu dikkate alınarak, Bir aylık ücret 225 sayısına bölünerek tespit edilen | saatlik ücret az yukarıda belirtildiği gibi %50 zamlı olarak hesaplanacaktır. Fazla çalışma ücretleri fazla çalışmaların gerçekleştiği dönemlerde işçinin aldığı ücretlere göre hesaplanacaktır. Bu konuya ilişkin olarak davacının ücretlerini gösteren ücret bordroları dosyada bulunmadığından S.G.K hizmet cetvelinde belirlenmiş olan ücreilere göre hesap yapılacaktır. Davalı taraf zamanaşımı def’i ileri sürdüğünden, fazla çalışma ücretleri hesaplanırken, davacının İflas İdaresi’ne başvurduğu 22.5.2014 iarihinden itibaren geriye doğru 5 yıllık dönemi kapsayan ücretler hesaplanacaktır.( B.K.126/3, Yeni B.K. 147 ,İş K.32) Yerleşen Yargıtay uygulamalarında ;bir kimsenin devamlı şekilde ve ara vermeden kesintisiz olarak fazla çalışma ve tatil çalışması yapmasının mümkün olmadığı ve bu nedenle hesaplanacak olan fazla çalışmalardan belli bir ölçüde hakkaniyet indirimi yapılmasının gerektiği belirtilmektedir. Bu duruma göre: Hesaplanacak olan fazla çalışma ücretlerinden belli bir oranda hakkaniyet indirimi yapılması hususu Yüksek Mahkeme’nin takdirindedir.” şeklinde mütalaada bulunarak 01/07/2009-27/02/2014 tarihleri arasındaki döneme ilişkin davacının fazla çalışma ücreti 19.811,38 TL olarak hesaplanmıştır.Mahkemece %30 oranında hakkaniyet indirimi uygulanılarak davanın kısmen kabulü ile 13.867,97 TL alacağın davacı işçinin işçilik alacağı olarak masaya kayıt ve kabulüne karar verilmiştir. Davalı vekilinin istinaf itirazlarının incelenmesine gelince; Davalı vekili, davanın ispatlanmadığını iddia etmektedir. Davacının işyerindeki çalışma saatlerini gösteren imzalı puantaj cetvelleri veya eşdeğerde çizelgeler dosyaya sunulmadığından mahkemece yeminli tanık beyanlarına itibar edilmiş ve Yargıtay uygulamalarına uygun olarak %30 hakkaniyet indirimi yapılmıştır. Bu durumda bir isabetsizlik bulunmadığından bu yöndeki istinaf itirazının reddi gerekmiştir.Davalı vekili, zamanaşımı definde bulunmuştur. 4857 sayılı Kanun’un 32/8 maddesinde, işçi ücretinin beş yıllık özel bir zamanaşımı süresine tabi olduğu açıkça belirtilmiştir. Ancak bu Kanun’dan önce tazminat niteliğinde olmayan, ücret niteliği ağır basan işçilik alacakları ise mülga 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 126/1 maddesi uyarınca beş yıllık zamanaşımına tabidir. 01.06.2012 tarihinden sonra yürürlüğe giren 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 147. maddesi ise ücret gibi dönemsel nitelikte ödenen alacakların beş yıllık zamanaşımına tabi olacağını belirtmiştir. Yukarıda da belirtildiği üzere, 7036 sayılı Kanun’un 15. maddesi ile İş Kanunu’na eklenen ek 3. maddesinde de yıllık izin alacağının beş yıllık zamanaşımına tabi olduğu öngörülmüştür. Buna göre yıllık izin alacakları fesihten itibaren 5 yıllık süre içerisinde talep edilebilir. (Yargıtay 9. Hukuk Dairesi 2021/2487 Esas 2021/7340 karar sayılı, 01.04.2021 tarihli ilamı). Somut olayda davacının talebi, iflas idaresine başvurduğu tarihten 5 yıl öncesine kadar olan döneme ilişkin olduğundan ve mahkemece de bu döneme ilişkin hesaplama yapılarak hüküm kurulduğundan davalı vekilinin zamanaşımı defiine itibar edilmemiştir. Diğer yandan, İİK ‘nın 206. maddesinde adi ve rehinli alacakların sırası düzenlenmiştir.Birinci sıra alacakları ise aynı maddenin dördüncü fıkrasında, A,B ve C bendelerinde sayılmıştır.İİK nun 206/4-A bendinde, ”işçilerin iş ilişkisine dayanan ve iflasın açılmasından önceki bir yıl içinde tahakkuk etmiş ihbar ve kıdem tazminatları dahil alacakları ile iflas nedeniyle iş ilişkisinin sona ermesi üzerine hak etmiş oldukları ihbar ve kıdem tazminatlarının” birinci sıraya kaydolunacağı, maddenin devamında dördüncü sırada ise, “imtiyazlı olmayan diğer bütün alacaklar” ın yer alacağı düzenlenmiştir. Somut davada, davacının alacağı fazla mesai ücretidir. Fazla mesai ücret alacağı da, İİK nun 206. maddenin birinci sırasında yer alan alacaklardandır. Zaten iflas masası da davacının başvurusundaki alacağı, işçi alacağı olarak kabul edip, kabul ettiği kısmı 1. Sıraya almıştır. Bu nedenle iflas tarihinden geriye doğru bir yıllık fazla mesai ücret alacağının birinci sıraya, geri kalan kısmının ise dördüncü sıraya kaydı gerekir. Mahkemece bu husus gözetilmeden alacağın tamamının işçi alacağı olarak masaya kayıt ve kabulüne karar verilmesi isabetsiz olmuştur. Mahkemece bilirkişi raporu alınarak iflas tarihinden geriye doğru bir yıllık fazla mesai ücret alacağı tespit edilerek 1. Sıraya kaydına; geri kısmının ise dördüncü sıraya kaydına şeklinde hüküm kurulması gerekmektedir. Açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne; kararın açıklanan gerekçeler doğrultusunda kaldırılmasına ve davanın yeniden görülmesi için 6100 sayılı HMK’nin 353/1.a.6 maddesi gereğince dosyanın mahkemesine iadesine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile İstanbul Anadolu 6. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/1944 E. 2019/1048 K. Sayılı ve 07/11/2019 karar tarihli kararının 6100 sayılı HMK’nrn 353/1.a.6 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA,2-Dosyanın, Dairemiz kararına uygun şekilde yargılama yapılarak yeniden bir karar verilmek üzere mahal mahkemesine İADESİNE,3-Davalı tarafça yatırılan istinaf başvuru harcının Hazineye irat kaydına,4-Davalı tarafından yatırılan istinaf karar harcının talep halinde ilk derece mahkemesince iadesine,5-Davalının yapmış olduğu istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına,6-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,7-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 362/1.g bendi gereğince kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.29/11/2023