Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
45. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2023/2022
KARAR NO: 2023/1754
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2023/292 Esas
KARAR NO: 2023/673
KARAR TARİHİ: 06/07/2023
DAVA: TAZMİNAT (Kooperatif Yönetim Ve Denetim Kurulu Üyelerinin Sorumluluğundan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 06/12/2023
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacılar vekili dava dilekçesi ile; 26/06/2012- 16/09/2014 tarihleri arasında … Kooperatifinin yönetim kurulu üyesi olarak görev yapan davalıların görev süresi içerisinde kooperatifi zarara uğrattıklarını, 1163 Sayılı Kooperatifler Kanununun 62.maddesine göre yönetim kurulu üyeleri ve kooperatif memurlarının kendi kusurlarından ileri gelen zararlardan sorumlu olduğunu, TTK.nun 553.maddesinin de bu yönde hüküm içerdiğini, ayrıca kooperatif ana sözleşmesinin 48.maddesine göre yönetim kurulu üyesi olan davalıların kendi kusurlarından ileri gelen zararlardan müteselsilen sorumlu olup, kooperatife verdikleri zararları tazminle yükümlü olduklarını, yeminli mali müşavir … tarafından muhasebe kayıtları üzerinde yapılan incelemenin devam ettiğini, değerli kağıt ve nakit kasa devir teslimine ilişkin muhasebe kayıtlarına ilişkin raporun ise tamamlanarak 16/03/2015 tarihinde kooperatif yönetim kuruluna sunulduğunu, bu rapora göre 19/09/2014 tarihli değerli kağıt ve nakit kasa devir teslim tutanağıyla devredilen tutar ile devredilmesi gereken tutar arasında 109.890,53 TL kasa, 25.000,00- TL çekler, 18.754,00- TL senetler olmak üzere toplam 153.644,53 TL fark bulunduğu belirtilerek davalıların kooperatifi 153.644,53 TL zarara uğrattığının tespit edildiğini, mali incelemenin devam ettiğini, nihai raporun verilmediğini, nihai rapor verildiğinde davalıların başka hususlarda da kooperatifi zarara uğrattıklarının ortaya çıkması halinde, her türlü cezai ve hukuki talep ve başvuru haklarını saklı tuttuklarını, bu kapsamda davalılardan önceki dönem kooperatif başkanı … kooperatife yüklü miktarlarda borç verdiği gerekçesiyle kooperatifi borçlu gösterdiği ve keşide edilen çeklerle kendisini alacaklı olarak gösterdiğini, bu hususun hayatın olağan akışına aykırı olduğunu ileri sürerek fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydıyla şimdilik 153.644,53 TL nin zararın oluştuğu tarihlerden itibaren işleyecek ticari reeskont faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiliyle … Kooperatifine ödenmesini talep ve dava etmiştir. Davacılar vekili 21/03/2017 tarihli ıslah dilekçesiyle fazlaya ilişkin talep ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla 20.07.2016 tarihli bilirkişi raporu doğrultusunda dava dilekçesinde talep ettiği alacaklarının ıslah yolu ile 1.352.273,47-TL artırarak, toplamda 1.505.918,00-TL’nin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline ve zararın oluştuğu tarihten itibaren ticari reeskont faizi işletilmesine karar verilmesini talep etmiş, aynı tarihte ıslah harcını yatırmıştır.
CEVAP: Davalı … vekili cevap dilekçesi ile; davacıların asaleten davacı sıfatlarının bulunmadığını, bu nedenle davanın husumet yönünden reddini talep ettiklerini, davacıların denetçi sıfatı ile açmış oldukları davanın yasa ve ana sözleşmeye aykırı olduğunu, bu durumun dava dilekçesi ekinde sunulan ve yöneticilerin tamamı tarafından imzalanmayan 18/03/2015 tarihli yönetim kurulu kararından açıkça anlaşıldığını, yasa ve ana sözleşme uyarınca yönetim kurulu ve denetçilerin doğrudan sorumluluk davası açmasının mümkün olmadığını, davanın maddi temelden yoksun olduğunu, maddi delil olarak dayanılan yeminli mali müşavir … tarafından düzenlenen tespit tutanağı başlıklı mütalaada; dijital ortamdaki veriler üzerinde inceleme yapıldığı, yasal defterlerin incelenmediğinin açıkça yazılı olduğunu, her türlü müdahaleye açık bilgisayar kayıtlarının delil olamayacağını, kooperatif yönetimi tarafından alelacele, hiçbir maddi delile dayanmadan kötü niyetli olarak dava açılması kararı verildiğini, kaldı ki, sunulan yeminli mali müşavir mütalaasında bankalara tahsil için verilmiş senetlerin dahi kasa açığı olarak nitelendirildiğini, kooperatife ait senetlerin verildiği bankalara ait kayıtların celbi ile bu konunun açığa kavuşacağını, müvekkilinin görev yaptığı süre sonunda ve devir teslim esnasında herhangi bir kasa açığının olmadığını, kooperatif yasal kayıt ve defterleri üzerinde yapılacak inceleme sonucunda bu durumun sabit olacağını, davacının kötü niyetli olduğunu müvekkilinin kooperatifin kuruluşundan 16/09/2014 tarihine kadar yönetim kurulu başkanlığı yaptığını, bu davanın açılmasının sebebi ise müvekkilini 30 yıl hizmet ettiği kooperatif üyeleri nezdinde itibarsız hale getirmek olduğunu, öte yandan müvekkiline yönelik ödemelerin vadesi yaklaşırken böyle bir davanın açılmasının düşündürücü olduğunu belirterek haksız ve dayanaksız davanın reddine karar verilmesini istemiştir. Diğer davalılar cevap dilekçesi ile; usule ilişkin olarak öncelikle denetim kurulu üyeleri olan davacıların huzurda görülmekte olan davayı açma yetkilerinin bulunmadığını, 1136 sayılı Kooperatifler Kanunu ve 6102 Sayılı Yeni Ticaret Kanunu 553. maddesi uyarınca denetçiler tarafından iş bu davanın açılmasının mümkün olmadığını, bir an için eski Ticaret Kanununda öngörülen usullere göre dava açılabileceği kabul edilse bile bu durumda öncelikle yöneticilerin sorumluluğu konusunda dava açılması için kooperatif genel kurulunda karar alınması gerektiğini, müvekkillerinin kooperatifin eski yöneticileri olması sebebi ile kooperatif belgelerine ulaşma imkanlarının bulunmadığını, açılan davanın gerek kanunlara gerekse ana sözleşmeye aykırı olarak açıldığını, bu nedenle davanın reddini talep ettiklerini, esasa ilişkin olarak ise davacıların kötü niyetle ve halen rakibi konumunda olan eski yöneticileri zor duruma düşürmek kastı ile hareket ederek işbu davayı açtıklarını, kooperatif yöneticilerinin basiretli bir tüccar gibi davranma yükümlülüğünün bulunduğunu, yeminli mali müşavir … tarafından düzenlenen raporda şirket defterlerini incelemediğini açıkça itiraf ettiğini, raporda tahsildeki senetler başlığı altında 18.754,00 TL lik senet kasa açığı olarak belirtilmiş ise de o an için bankada tahsilde olan senet veya senetlerin fiilen teslim edilmesi ve devir teslim tutanağına yazılması imkanı bulunmayacağından teslim tutanağında yer verilmediğini, kaldı ki kasa açığı olarak belirtilen ve bankada mevcut senetlerin teslim tutanağı tarihinden sonra tahsil edilmiş olma ihtimalinin de mevcut olduğunu, … Bankası İkitelli Şube Müdürlüğünden … nolu hesabından iş bu senetlerin bankada bulunup bulunmadığı veya ödenip ödenmediği incelenip buna göre rapor düzenlenmesi gerekirken bu basit araştırmaların yapılmadığını, kooperatifin defterleri üzerinde inceleme yapıldığında müvekkillerinin hiçbir sorumluluğu bulunmadığı davacıların iddia ettikleri hususların gerçek dışı olduğunun ortaya çıkacağını, yine dava dilekçesinde diğer zararların saklı tutulduğu beyanı ile davacı tarafça sanki başka zararlar varmış gibi bir görüntü verilmeye çalışıldığını ileri sürerek öncelikle davacıların taraf sıfatı bulunmadığından davanın reddine, aksi halde davanın esastan reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KALDIRMA KARARI ÖNCESİ VE SONRASI KARARLARI İLE DAİREMİZİN KALDIRMA KARARI: Mahkemece, ” …Davalıların yöneticisi olarak bulundukları döneme ilişkin … kooperatife borç verme ve çeklerle geri tahsil etme şeklindeki usulsüz muhasebe işlemleri yaptığı, davalıların 26/06/2012-16/09/2014 tarihleri arasında dava dışı kooperatifin yönetim kurulu üyeliklerini yaptıkları sabit olup yönetim kurulu üyeleri olarak 03/09/2014 tarih 16 sayılı yönetim kurulu kararında 2 nolu karar ile kooperatif vadeli borçlarının günü gelmesi, nakit sıkışıklığı ödeme güçlüğü sebebiyle davalı yönetim kurulu başkanından borç para alınması, alınacak borcun kooperatifin çekleriyle geri ödenmesine oy birliğiyle karar verildiği görülmüş, yine incelenen defter ve kayıtlara yönetim kurulu başkanı …’un kooperatife borç nakit para ve bankaya yaptığı havalelerle alacaklandığı, kooperatifi müşteri çekleriyle borçlandırarak kooperatif muhasebe kayıtlarından da anlaşılacağı üzere dava dışı … şirketine verilmiş olan çeklerin davalı … tarafından bankaya para yatırılarak … İnşaat’a yatırılına çeklerin davalı tarafından tahsil edildiği, yine kooperatifçe düzenlenen senetlerden dolayı kooperatif yönetim kurulu başkanının alacaklı olduğu, davalı yönetim kurulu başkanının banka hesabına yüksek miktarlarda para havale edildiği, kooperatifin yönetim kurulu başkanı aracılığıyla borçlandırıldığı, incelenen kayıtlarda birçok senedin iade edilmesi karşılığında … hesabına alacak kaydedilmemiş olup kooperatif hesaplarında şüpheli ticari alacaklar Bakırköy … İcra Müdürlüğünün … nolu icra dosyası ile takip edilen dava dışı … şirketinin alacağının kaydedilerek kooperatifin alacaklı olduğu … borcunun 1.205.918,00TL usulsüzce borcun azaltıldığı, kayıtların tamamen fiktif ve muhasebe esaslarına aykırı işlemler olduğu dikkate alındığında tüm davalıların 01/01/2014 ile 16/09/2014 tarihleri arasında görev faaliyetlerinden dolayı genel kurulca ibra edilmedikleri anlaşılmış olup ayrıca genel kurulun bilgisine sunulmayan yanıltıcı işlemlerle ilgili 2012-2013 yılı hesap yılında haklarında ibra kararının bulunması davaya konu işlemleri kapsamadığı dikkate alınarak davalıların sorumlu tutulmasında sakınca görülememiştir. Öte yandan savcılık soruşturmalarında alınan raporlar incelendiğinde davalı … ‘un yönetim kurulu başkanı olduğu dönemde kooperatifin sahibi olduğu 16 adet bağımsız bölümün 2.650.000,00 TL bedelle dava dışı … Ltd.Şti.’ne genel kurul kararı olmadan ve ödemelerin çekle yapılacağı dikkate alındığında çek bedelleri tahsil edilmeden dava dışı şirkete 16 adet taşınmazın devredildiği ve şirkete bu taşınmazların tahsis edildiği 250.000,00 TL’nin dava dışı şirket tarafından peşin ödendiği, geri kalan bedelin ise 9 adet çekle ödeneceğinin kararlaştırıldığı, 9 adet çekin ise karşılıksız çıktığı anlaşılmış olup dava dışı şirkete icra takibi yapıldığı, ancak tahsis bedeli tahsil edilmemiş olup genel kurul kararı olmadan yapılan bu satış sonunda kooperatif kurulunca 2014 yılında 10 ve 16 sayılı yönetim kurulu kararıyla daha sonradan satış bedelleri tahsil edilmeden ve ortada genel kurul kararı olmadan dava dışı şirketin bu defa malik olduğu bağımsız bölümlerin davalı …’a satıldığı, davalı … ‘un ise bu taşınmazları daha sonra dava … Şirketine devrettiği ve davalı … ‘un kooperatif üyelik kaydının kapatıldığı anlaşılmıştır. Zararın, taşınmazlar karşılığında dava dışı … şirketinden alınan karşılıksız çekler sebebiyle oluştuğu anlaşılmıştır. Kooperatifler Kanunu 42/6.maddesi uyarınca gayrimenkul alım satımıyla ile almaya yetkili karar organı kooperatif genel kurulu olduğu tartışmasızdır. Davalıların ileri sürdüğü Çarşı Blokta bulunan atılı ve Çarşı Blokta meydana gelen yağmur suyu ve izolasyon problemiyle ilgili kararın bu taşınmazlarla ilgili olmadığı tespit edilmiştir. Bu faaliyet dönemlerinde kooperatife karşı sorumluluklarını gereği gibi yerine getirmeyen yönetim kurulu üyesi sıfatıyla üzerine düşen özen ve yükümlülüğüne aykırı davranarak kooperatifte meydana gelen zarardan yönetim kurulu üyelerinin sorumlu oldukları anlaşılmış olup davalı …’un 14/05/2013 tarihinde toplam 1.205.918,00 TL bedelli senetlerle kooperatiften tahsilat yaptığı ve karşılığında borçlandığı, anılı senetlerin 31.12.2013 tarihinde kooperatife iade edildiği ve dolayısıyla aynı miktarda … un alacaklı olması gerekirken senetlerin iade edilmesi karşılığında, … hesabına alacak kaydedilmeyip kooperatif hesaplarında 128.01.01.01 hesap kodu ile Şüpheli Ticari Alacaklar Bakırköy … İcra Müdürlüğünün … nolu icra dosyası hesabı ile takip edilen dava dışı … şirketinin alacağına kaydedilerek kooperatifin alacaklı olduğu … borcunun 1.205,918,00 TL usulsüzce azaltılmak suretiyle kooperatifin zarara uğratıldığı anlaşılmış olup, sonuç olarak davalı … ‘un Kooperatifler Kanunu 42.maddeye aykırı olan genel kurul kararı olmadan ve kooperatif üyesi bir şirketten 2.650.000,00 TL’yi tahsil etmeden dava dışı … şirketine tahsis edilmesine karar verilen 16 adet bağımsız bölümün 1.205.918,00 TL bedelle satın alınmış olması karşısında kooperatifin zarara uğratıldığı anlaşılmış olup 2012 yılından beri yasa, kanun ve ana sözleşmeye aykırı olarak kooperatif yönetim kurulu başkanı …’un kooperatife borç verme ve çeklerle geri tahsil etme şeklindeki usulsüz muhasebe işlemlerinden dolayı kooperatifin toplamda 1.255,918,00 TL zarara uğratıldığı ve kooperatif yönetim kurulu başkanıyla birlikte görevde bulunan diğer davalılarında bu zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu oldukları dikkate alınarak bu bedelden dolayı söz konusu davalıların sorumluluğu sebebiyle uğranılan zararın kooperatife ödetilmesi yönünde mahkememizde kanaat oluşmuş olup ek raporda da belirtildiği üzere incelenen kooperatif defter ve kayıtlarından dava dışı … ile kooperatif arasındaki ticari ilişki kapsamında bu çeklerin verildiği dikkate alındığında ve kooperatif tarafından da söz konusu ticari ilişkinin içeriği olan işlerin yapılmadığı iddiası da yapılmadığı dikkate alındığında davalı tarafından 250.000,00 TL ‘lik çekler yönünden tahsil edildiğine dair herhangi bir kayıt da olmadığı dikkate alınarak dava dışı … hakediş karşılığı verildiği dikkate alınarak incelenen defter ve kayıtlara göre 250.000,00 TL’lik kısım yönünden davalıların kooperatifi zararlandırıcı işlem yaptığı sabit olmadığından talep yönünden davanın reddine karar verilmiştir. üm bu nedenlerle; davanın kısmen kabulü ve kısmen reddi ile kooperatifin uğratıldığı zarar olarak tespit edilen 1.255,918-TL’nin 153.644,53-TL’si yönünden dava tarihinden itibaren başlamak üzere, 1.102.273,47-TL’si için ise ıslah tarihinden itibaren başlamak üzere yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak kooperatife verilmesine, davacıların fazlaya ilişkin tazminat talebinin reddine” karar verilmiştir.Verilen karar davalılar vekili ile davacılar vekilince istinaf edilmesi üzerine dairemizin 15/02/2023 tarih 2020/1218 E. 2023/259 K. Sayılı ilamı ile; “… mahkemece dava konusu edilen maddi vakıaya ilişkin zarar talebi yönünden karar verilmeden sanki davanın hükme esas alınan bilirkişi raporunda hesaplanan tazminat kalemleri yönünden açılmış gibi karar verilmesi hatalı olmuştur. 6100 sayılı HMK’nın 297/2 bendinde “Hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir.” düzenlemesi yer almaktadır. Yasa maddesinin bu açık hükmüne göre, mahkemelerce taleplerden her biri hakkında, açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde hüküm kurulması gerekmekte olup bu husus kamu düzenine ilişkindir.O halde, yukarıda Hukuk Genel Kararı’nda ifade edildiği gibi ıslahla kastedilen dava konusu edilen hususların genişletilmesi veya değiştirilmesi olup dava konusu edilmeyen bir şeyin ıslah yoluyla davaya dahil edilmesine ve dava konusu haline getirilmesine yasal açıdan olanak bulunmadığı gözetilerek dava konusu edilen maddi vakıaya ilişkin talep hakkında karar verilmeden dava konusu edilmeyen maddi vakıalara ilişkin bilirkişi heyetince hesaplanan tazminat kalemleri hakkında karar verilmesi usul ve hukuka aykırı bulunması ” nedeniyle kaldırma kararı verilmiştir.Dairemizin kaldırma kararı sonrasında mahkemece, dairemizin kaldırma kararı doğrultusunda, ” …iş bu davada kooperatif önceki dönem başkanın, kooperatife borç verdiği, kooperatiften alacaklı görüldüğü hukuki işlemlerle ilgili usulüne uygun açılmış bir dava bulunmadığı, dava konusu edilmeyen bir şeyin ıslah yoluyla davaya dahil edilmesine ve dava konusu haline getirilmesine yasal açıdan olanak bulunmadığı gözetilerek dava konusu edilen maddi vakıaya ilişkin talep hakkında karar verilmesi gerekmiş olup buna göre davacı kooperatif ticari defterlerindeki değerli kağıt ve nakit kasası toplamının örtüştüğü, diğer bir ifade ile devir edilen tutarla kooperatif ticari defterlerinde kayıtlı tutarlar arasında herhangi bir fark olmadığından 153.644.53.TL’lik tutar yönünden zarar oluşmadığı yönündeki bilirkişi raporu yerinde görülmüş sadece bu alacak kalemi bakımından yönetici sorumluğunu gerektirecek bir zarar oluştuğu ispat edilemediğinden davacının ıslah talebi yerinde görülmeyerek dava dilekçesi ile sınırlı olmak üzere talebe konu edilen müştereken ve davacı Kooperatif’in, davalılar tarafından Kooperatifin 153.644,53 TL zarara uğrattıkları iddiaları yönünden davalıların devrettiği Değerli kağıt ve Nakit kasası toplamı olan 128.209,12 TL ile davacı Koop. Tic. Defterlerindeki Değerli kağıt ve Nakit kasası toplamının örtüştüğü, diğer bir ifade ile devir edilen tutarla, Koop. Ticari defterlerinde kayıtlı tutarlar arasında herhangi bir fark olmadığından 153.644.53.TL lik tutar yönünden zarar oluşmadığı anlaşıldığından sübuta ermeyen davanın reddine ” karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ Davacılar vekili yasal süresi içinde sunmuş olduğu istinaf dilekçesinde; Yargılama sonucunda alınan bilirkişi raporlarından da görüleceği üzere ilgili tarihlerde kooperatif yönetiminde bulunanların kooperatife zarar verdiğinin sabit olduğunu, dava dilekçesinde dava konusu edilmeyen maddi vakıa olmadığını, işbu davada, davalı yöneticilerin kooperatifi uğrattığı zararların tazmini talep edildiğini, davalılar tarafından kooperatife verilen zararların tazmini noktasında yapılan inceleme neticesinde çıkan zarar miktarı tarafımızca ıslah edilerek davalılardan talep edildiğini, aynı hukuki ilişkiden doğan alacak kalemlerinin harcı yatırılarak ıslah dilekçesiyle talep edilebileceği yargıtay kararı ile sabit hale geldiğini, ıslahın amacı yargılama sürecinde ortaya çıkabilecek maddi hak kayıplarını ortadan kaldırmak olduğunu, bu itibarla dava dilekçemizde belirttiğimiz hususlar ve kooperatif yönetiminde bulunanların kooperatifi zarara uğrattıkları bilirkişi raporları ile sabit hale gelmesine ve tarafımızca usulüne uygun olarak 21/03/2017 tarihli ıslah dilekçesi verilmiş ve harcı da tamamlanmış olmasına rağmen mahkemece, kooperatif önceki dönem başkanının kooperatife borç verdiği , kooperatiften alacaklı görüldüğü hukuki işlemlerle ilgili usulüne uygun açılmış bir dava bulunmadığından ve ıslahla kastedilen dava konusu edilen hususların genişletilmesi veya değiştirilmesi olduğundan dava konusu edilmeyen bir şeyin ıslah yoluyla davaya dahil edilmesine ve dava konusu haline getirilmesine yasal açıdan olanak bulunmadığından bahisle davanın reddine karar verilmesi hukuka ve usule uygun olmadığını ileri sürerek mahkeme kararının kaldırılmasını, davanın kabulü ile dava ve ıslah dilekçemizde talep ettiğimiz ve dosyada mevcut bilirkişi raporlarında sabit hale gelmiş kooperatifi zararının davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE GEREKÇE HMK’nın 355. ve 357. maddeleri gereğince istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle bağlı olarak ve kamu düzenine aykırılık hususları da gözetilerek yapılan inceleme neticesinde; Dava, kooperatif eski yöneticilerinin 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nu 62. madde hükmü ve 98. madde yollamasıyla 6102 sayılı TTK’nın 553. (6762 sayılı TTK’nın 336/5.) madde hükmü uyarınca sorumluluğuna dayalı tazminat istemine ilişkindir. Davacılar vekili istinaf dilekçesinde, dava konusu edilmeyen maddi vakıa olmadığını, işbu davada, davalı yöneticilerin kooperatifi uğrattığı zararların tazmini talep edildiğini, aynı hukuki ilişkiden doğan alacak kalemlerinin harcı yatırılarak ıslah dilekçesiyle talep edilebileceğini ileri sürerek dosyada mevcut bilirkişi raporlarında sabit hale gelmiş kooperatifi zararının davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiş ise de dava dilekçesinde; davacı kooperatifin, önceki yönetim kurulu üyesi olan davalılar tarafından, 19.09.2014 tarihli yönetim devrinde, değerli kağıt ve nakit kasası devri ile muhasebe kayıtlarında görünen değerli kağıt ve nakit kasası arasındaki farktan dolayı, kooperatifin 153.644,53 TL zarara uğrattıldığı iddiası ile işbu davayı açtıkları, diğer zararlarla ilgili hakların saklı tutulduğu, mali müşavir tarafından incelemenin devam ettiği, nihai rapor verildiğinde, davalıların başka hususlarda da kooperatifi zarara uğrattıkları ortaya çıkması halinde, her türlü cezai ve hukuki talep ve başvuru hakları saklı tutulduğu, bu kapsamda, davalılardan önceki dönem Kooperatif Başkanı … kooperatife yüklü miktarlar da borç verdiği gerekçesiyle, kooperatifi borçlu gösterdiği ve keşide edilen çeklerle kendisini alacaklı gösterdiği göründüğü, bu hayatın olağan akışına aykırı olup, mali inceleme tamamlandığında, bu konuda da talep ve dava haklı saklı tutulacağı belirtilerek 153.644,53 TL’nin zararın oluştuğu tarihlerden itibaren ticari reeskont faizi ile birlikte kooperatifi zarara uğratan davalılardan tahsilini talep etmiş, 21/03/2017 tarihli ıslah dilekçesiyle fazlaya ilişkin talep ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla 20.07.2016 tarihli bilirkişi raporu doğrultusunda, davalıların 2012 yılından 16.09.2014 yılına kadar kooperatif başkanı … ile birlikte görevde bulunmaları ve 2012 yılından beri yasa ve ana sözleşmeye aykırı olarak … ’un kooperatife borç verme ve çeklerle geri tahsil etme şeklindeki usulsüz muhasebe işlemlerinden dolayı kooperatifin toplamda 1.505.918,00-TL zarara uğrattıkları ve bu zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olduklarından dava dilekçesinde talep ettiği alacaklarının ıslah yolu ile 1.352.273,47-TL artırarak, toplamda 1.505.918,00-TL’nin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline ve zararın oluştuğu tarihten itibaren ticari reeskont faizi işletilmesine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece bilirkişi incelemesi yaptırılmış olup iki mali müşavir, bir kooperatif uzmanından oluşan bilirkişi heyetinden alınan 20/07/2016 tarihli ek raporda ; ” Kooperatife temsile yetkili en son yönetim kurulunun düzenlediği vekalet ile davanın takip edildiği ve 27.05.2015 tarihinde yapılan 2014 hesap yılı genel kurulunda eski yöneticilere karşı sorumluluk davasının açılması hususunda yönetim kurulu üyelerine yetki verilmesine dair karar alındığından bu yöndeki usuli eksikliğin giderildiği, davacılardan …, … ve … 555/1 madde hükmünce kooperatifte pay sahibi sıfatlarının bulunması nedeniyle şahısları adına huzurda açtıkları bu davayı takip edebilecekleri, bu kişilerin kendi nam ve hesaplarına (şahısları adına) yürüttükleri davaya yönelik davalılarca yapılan husumet itirazının, bu nedenle yerinde olmayacağı, Davalıların görev yaptığı dönemlerde genel kurul bilgisine sunulmayan yanıltıcı işlemlerle 2012, 2013 hesap yılında haklarında alınan ibra kararının bu işlemler yönünden geçerli olmayacağı, bu faaliyet döneminde kooperatife karşı sorumluluklarını gereği gibi yerine getirmeyen, kooperatifin para ve malları üzerinde suç işleyerek onu zarara uğratan veya yönetim kurulu üyesi sıfatıyla üzerine düşen görevleri basiretli bir şeklide yerine getirmeyerek kooperatif tüzel kişiliğinin zarara uğramasına sebebiyet veren, davalıların yeni TTK’nun 553’üncü maddesine göre yönetim kurulu üyeleri, Kanun ve ana sözleşmeden doğan yükümlülüklerini ihlâl ettikleri takdirde, kusurlarının bulunmadığını ispatlamadıkça ilkesi gereği hem şirkete hem pay sahiplerine hem de şirket alacaklılarına karşı verdikleri zarardan sorumlu olacakları, Tüm davalıların 01.01.2014 ile 16.09.2014 tarihi arasındaki görev ve faaliyetlerinden dolayı genel kurulca ibra edilmedikleri,Kooperatif ana sözleşmesi ve 1163 savılı kanun çerçevesinde yönetim kurulu üyesi veya ortakların, şahısları adına, kooperatife borç verme, geri tahsil etme, ticari işlem v.b işlemler yapılamayacağından davalıların ibra edildikleri 2012, 2013 hesap yılı görev döneminde (bu dönemde ibra kararı alınmasına rağmen) ve ibra edilmedikleri 2014 hesap yılında kanun ve ana sözleşmeye aykırı olan yukarıda sayılan bu mail işlemlerden birlikte müteselsilen ve müştereken sorumluluğunun bulunduğu, yönünde bilirkişi görüş ve kanaatine ulaşıldığı, Kooperatif muhasebe kayıtlarında, 2012 yılında … şirketine verilmiş olan çeklerin; aynı gün … tarafından Bankaya para yatırılarak, … ve Kooperatif Üyesi … tarafından tahsil edilmesinin tamamen çelişki olduğu bu işlem sebebiyle kooperatifin 300,000,00 TL zarara uğratıldığı sonuç ve kanaatine ulaşıldığı, Davalı …’un 14.05.2013 tarihinde toplam 1.205.918,00 TL bedelli senetlerle kooperatiften tahsilat yaptığı ve karşılığında borçlandığı, anılı senetlerin 31.12.2013 tarihinde Kooperatife iade edildiği ve dolayısıyla aynı miktarda …’un alacaklı olması gerekirken senetlerin iade edilmesi karşılığında … hesabına alacak kaydedilmeyip, kooperatif hesaplarında 128.01.01.01 hes. kodu ile şüpheli tic. alacaklar Bakırköy … İcra Müdürlüğü … Nolu İcra dosyası hes. ile takip edilen dava dışı … Enerji şirketinin alacağına kaydedilerek, kooperatifin alacaklı olduğu … borcunun 1.205.918.00 TL usulsüzce azaltılmak suretiyle kooperatifin zarara uğratıldığı, kooperatif ana sözleşmesinin amaçlar ve faaliyetler başlıklı 6/6 maddesinde kooperatifin ancak finans kuruluşlarından kredi alabileceği, Kooperatif Ana sözleşmesinde ve dosyaya ibraz edilen genel kurul kararlarında kooperatifin özel kişilerden elden borçlanmaya olanak sağlayan bir düzenlemenin olmadığı, Kooperatif yönetim kurulu başkanı olan … 2012 ve 2013 hesap yılında kooperatif İle arasında borç alma ve verme İşlemlerinin yapılmış olması 2014 hesap yılında 03.09.2014 tarih 16 sayılı alınan yönetim kurulu kararı ile (bu kararı sadece … imzalamamıştır) … borç para alınması ve borcun kooperatifin çekleri ile geri ödenmesi yönündeki alınan karar hükümsüz (BATIL) olduğu gibi yasa ve ana sözleşmeye aykırı olarak 2012 yılından yeni yönetim kurulunun seçilmesine kadar yani 16.09.2014 tarihine kadar geçen sürede kooperatifle arasında süregelen usulsüz alacak borç ilişkisinin çek ve senet verilme ödeme kapama ve muhasebe işlemleri ile kooperatifin zarara uğratılmış olması nedeniyle bu mali işlemlerden …’un kooperatif başkanı olarak, diğer davalılarında başkanının yanında yönetim kurulu üyesi sıfatıyla üzerine düşen görevleri basiretli bir şekilde yerine getirmeyerek kooperatif tüzel kişiliğinin zarara uğramasına sebebiyet verdiklerinden şahsen sorumluluklarının bulunacağı, yeni TTK’nun 553’üncü maddesine göre yönetim kurulu üyeleri, Kanun ve ana sözleşmeden doğan yükümlülüklerini ihlâl ettikleri takdirde, kusurlarının bulunmadığını ispatlamadıkça, hem şirkete hem pay sahiplerine hem de şirket alacaklılarına karşı verdikleri zarardan sorumlu olmaları sebebiyle davalılardan …’ırı … İle birlikte kooperatifi temsil etmesi, diğer davalılar …, …, …, … , …’nın da 2012 yılından 16.09.2014 yılına kadar kooperatif başkanı … birlikte görevde bulunması ve 2012 yılından beri yasa ve ana sözleşmeye aykırı olarak … kooperatife borç verme ve çeklerle geri tahsil etme şeklindeki, usulsüz muhasebe işlemlerinden dolayı Kooperatifin uğratıldığı toplam 1.505.918,00 TL zarardan … ile birlikte müştereken ve müteselsilen sorumluluğu bulunduğu, davalılardan … ‘in görev yaptığı 09.01.2012 – 23.12.2013 dönemi itibari ile kooperatifin muhasip üyesi bulunması ve …’un kooperatife borç verme ve çeklerle geri tahsil etme şeklindeki, usulsüz muhasebe işlemlerinden dolayı Kooperatifin uğratıldığı toplam 1.505.918,00 TL zarardan … ile birlikte müştereken ve müteselsllen sorumluluğunun bulunduğu, …’nin görev yaptığı 09.01.2012 tarihi ile 19.09.2014 dönem itibari ile genel kurulun bilgisine sunulan işlemler yönünden genel kurulca ibra edildiği ancak …’nin 09.01.2012 tarihinden 31.12.2013 tarihine kadar olan dönemde kooperatif başkanı …la birlikte görevde bulunması, yasa ve ana sözleşmeye aykırı olarak …un kooperatife borç verme ve çeklerle geri tahsil etme şeklindeki, usulsüz muhasebe işlemlerinden dolayı Kooperatifin uğratıldığı toplam 1.505.918,00 TL zarardan … ile birlikte müştereken ve müteselsilen sorumluluğunun bulunduğu, davacı kooperatifin, davalılar tarafından kooperatifin 153.644,53 TL zarara uğrattıkları iddiaları yönünden ise; davalılann devrettiği değerli kağıt ve nakit kasası toplamı olan 128.209,12 TL ile davacı kooperatif tic. defterlerindeki değerli kağıt ve nakit kasası toplamının örtüştüğü, diğer bir ifade ile devir edilen tutarla kooperatif ticari defterlerinde kayıtlı tutarlar arasında herhangi bir fark olmadığından 153.644.53.TL’lik tutar yönünden zarar oluşmadığı” kanaati bildirilmiştir. Davalılar vekillerinin kök rapora itirazlarının değerlendirilmesi, kök rapordan sonra celp edilen soruşturma dosyası, çek suretleri, icra dosyalarının incelenmesi için alınan 08/02/2018 tarihli ek raporda ” … Bankasının 16.03.2017 tarihli yazısı eklindeki çeklerin incelenmesinde; … Bankası İkitelli San. Şubesine ait, keşidecisi …, lehdarı … A.Ş. olan, … nolu 31.03.2012 vad. 75.000,00 TL bedelli çekin arkasında … cirosundan sonra … cirosu, tahsil cirosunda da … olduğu, …. A.Ş. olan, … nolu 31.03.2012 vad. 75.000,00 TL bedelli çekin arkasında … cirosundan sonra … cirosu, tahsil cirosunda da … olduğu, 3205582 nolu 31.03.2012 vad. 50.000,00 TL bedelli çekin arkasında …. Cirosundan sonra …. cirosu, tahsil cirosunda da … olduğu, … nolu 31.03.2012 vad. 50.000,00 TL bedelli çekin arkasında … Cirosundan sonra …. cirosu, tahsil cirosunda da … olduğu, … nolu 31.03.2012 vad. 50.000,00 TL bedelli çekin arkasında …. Cirosundan sonra …. cirosu, tahsil cirosunda da … isim imzası olduğu görüldüğü, davalı vekill işbu çeklerin dava dışı … hakkediş karşılığı verildiği, … Alt taşeron olarak, Koop. üyesi … ortağı olduğu …’ya PVC doğrama işlerini yaptırdığı ve bu çekleri Koop. üyesi … ortağı olduğu şirkete yapılan işler karşılığında verildiği, 50.000,00 TL lik 1 adet çekinde hamiline elden ödeyerek aldığı çek olduğunu iddia ettiğini, öncelikle 50.000,00 TL gibi yüksek bir meblağın elden ödenip, sonrasında gidip çek bedelinin ayrıca Banka’dan tahsil edilmesi, gerek VUK hükümlerine gerekse ticari hayatın olağan akışına aykırılık içerdiğini, bu çek için …’un çek bedelini elden ödeyip sonrasında ise bedelini kendisinin Bankadan tahsil ettiği iddiaları ispata muhtaç olduğunu, davalı … dolaylı yollarla 3.kişi ve kişiler aracılığı ile ticari ilişkiler içinde bulunarak dolaylı yolla ve bunun ortaya çıkmasını önlemek için kooperatif tüzel kişiliği adına düzenlediği … nolu 31.03.2012 vad. 50.000,00 TL bedelli çekin (arkasında … Cirosundan sonra …. Cirosu,) tahsil cirosu ile davalı … tarafından çek bedeli tutarı olan 50.000.TL nin tahsil edilmesi nedeniyle o dönemde kooperatif başkanı oları davalı …’un dolaylı yolla ticari ilişki içinde bulunması ve/veya menfaat temin etmesi nedeniyle kusurlu olduğu yönünde sonuç ve kanaate ulaşıldığı, …. İle Koop. arasındaki ticari ilişkinin incelenmesinde ise işbu çeklerin Koop. tarafından dava dışı … ile olan cari hesap ilişkisi içerisinde verildiğinden, Koop. tarafında da bu işin yapılmadığı ileri sürülmediğinden, bu bağlamda, mali açıdan 250.000,00 TU lik çekler yönünden davalı …’un Koop aleyhine zararlandırıcı işlem yaptığından bahsetmenin doğru olmayacağı, ancak 50.000,00 TL lik çeki davalı …’un kendi adına muvazaalı olarak illiyet bağı olmaksızın tahsil etmesi nedeni ile Koop, 50.000,00 TL yönünden zarara uğrattığı kanaatine ulaşıldığı, Davalı …’un Kaop. Yön. Kur. Başk. olduğu dönemde dava dışı … 16 ad. Bağımsız bölümün 2.650.000,00 TL bedelli satışı yapıldığı, satışın Yönetim Kurulu kararı ile gerçekleştiği, ayrıca Genel kurul kararının alınmadığı, akabinde dava dışı … 2.400.000,00 TL çek bedellerini ödemediği, dava dışı … bu 16 ad. Bağımsız bölümü dava dışı … İpotek verdiği, dava dışı … İpoteğin paraya çevrilmesi yolu ile icra takibi başlatması üzerine, davalı …’un bu bağımsız bölümleri icradan 1.205.918,00 TL bedelle satın aldığı, Koop. olan 1.205.918,00 TL alacağını … borcuna mahsup ettiği, sonrasında …’un bu bağımsız bölümleri dava dışı firmalara sattığı, davalı vekili izah edilen nedenlerle Koop. zarara uğratılmadığı gibi …’un Koop. 1.205.918,00 TL alacağını tahsil etmesine olanak sağladığını iddia etmiş olup burada Koop. 2.650.000,00 TL bedelil satış yaptığı 16 ad. bağımsız bölüm, davalı … tarafından 1.205.918,00 TL bedelle geri alındığı, geri alındıktan sonrada dosyadan tespit edilemeyen bir bedelle dava dışı firmalara satıldığı, Koop. kayıtlarında, 2.400.000,00 TL … Enerji borcuna 265.000,00 TL Protokol gereği faiz eklenerek 2.665.000,00 TL Borçlu olduğu, 847.826,40 TL si, Koop. dava dışı … olan borcuna mahsup edildiği, geriye …’nin 1.817.173,60 TL borcu kaldığı, bu borç rakamından da davalı …’un, kooperatiften 1.205.918,00 TL alacağına mahsup edilerek neticede dava dışı … Enerji’den 659.082,00 TL halen alacaklı gözüktüğü, neticede davalı …’un 1163 sayılı kanunun 42. Mad sine aykırı olarak genel kurul kararı olmadan ve kooperatif üyesi bu şirketten 2.650.000.00,TL’ yi tahsil etmeden bu şirkete satması, 2.650.000,00 TL bedelle tahsis edilmesine karar veriler 16 ad. Bağımsız bölümün 1.205.918,00 TL bedelle satın almış olması karşısında Koop. 1.205.918,00 TL zarara uğrattığı yönünde sonuç ve kanaate ulaşıldığı,Sonuç olarak; kök raporun 10,11,12 maddesinde de belirtildiği üzere, kök raporda belirtilen 1163 sayılı kanunun 42. Mad ne ve ana sözleşmeye aykırı olarak, aykırı işlemler sebebiyle davalıların birlikte kusurlarının bulunduğu, kök rapordaki 10,11,12 nolu değerlendirme bölümündeki mali değerlendirmelerin ise, ek rapor kapsamında sunulu bilgi ve belgeler çerçevesinde aşağıdaki şekilde değiştiği, yeni TTK’nun 553’üncü maddesine göre yönetim kurulu üyeleri, Kanun ve ana sözleşmeden doğan yükümlülüklerini kusurları ile ihlâl ettikleri takdirde, hem şirkete hem pay sahiplerine hem de şirket alacaklılarına karşı verdikleri zarardan sorumlu olmaları sebebiyle davalılardan …’ın … ile birlikte kooperatifi temsil etmesi, diğer davalılar …, …, …, … , …’mn da 2012 yılından 16.09.2014 yılına kadar kooperatif başkanı … birlikte görevde bulunması ve 2012 yılından beri yasa ve ana sözleşmeye aykırı olarak … kooperatife borç verme ve çeklerle geri tahsil etme şeklindeki, usulsüz muhasebe işlemlerinden dolayı Kooperatifin uğratıldığı toplam 1.255.918,00 TL zarardan … ile birlikte müştereken ve müteselsilen sorumluluğu bulunduğu, davalılardan …’in görev yaptığı 09.01.2012 – 23.12.2013 dönemi itibari ile kooperatifin muhasip üyesi bulunması ve …’un kooperatife borç verme ve çeklerle geri tahsil etme şeklindeki usulsüz muhasebe işlemlerinden dolayı Koop.’in uğratıldığı toplam 1.255.918,00 TL zarardan … ile birlikte müştereken ve müteselsllen sorumluluğunun bulunduğu, …’nin görev yaptığı 09.01.2012 tarihi ile 19.09.2014 dönem itibari ile genel kurulun bilgisine sunulan işlemler yönünden genel kurulca İbra edildiği ancak, …’nin 09.01.2012 tarihinden 31.12.2013 tarihine kadar olan dönemde kooperatif başkanı …’la birlikte görevde bulunması, yasa ve ana sözleşmeye aykırı olarak …’un kooperatife borç verme ve çeklerle geri tahsil etme şeklindeki, usulsüz muhasebe İşlemlerinden dolayı Kooperatifin uğratıldığı toplam 1.255.918,00 TL zarardan … ile birlikte müştereken ve müteselsilen sorumluluğunun bulunduğu, diğer kanaatler açısından kök rapordaki bilirkişi görüş ve kanaatinin değişmeyeceği” yönünde tespit ve görüşüne yer verilmiştir.Somut olayda görüldüğü üzere, davacılar, önceki dönem yöneticilerin sorumluluğuna dayalı açmış oldukları tazminat davasının konusunu, kooperatifin 19.09.2014 tarihli yönetim devrinde, değerli kağıt ve nakit kasası devri ile muhasebe kayıtlarında görünen değerli kağıt ve nakit kasası arasındaki fark oluşturmakta olup bundan kaynaklı toplam 153.644.53 kooperatif zararının tahsili talep edilmiş, davalıların başka hususlarda da kooperatifi zarara uğrattıkları ortaya çıkması halinde, her türlü cezai ve hukuki talep ve başvuru hakları saklı tutularak özellikle bu kapsamda, davalılardan önceki dönem Kooperatif Başkanı …’un kooperatife yüklü miktarlarda borç vermesi nedeniyle kooperatifi borçlu gösterdiği ve keşide edilen çeklerle kendisini alacaklı gösterdiği işlemlerle ilgili mali inceleme tamamlandığında, bu konuda da talep ve dava haklı saklı tutulacağı belirtilmiştir. Yani kooperatif önceki dönem başkanın, kooperatife borç verdiği, kooperatiften alacaklı görüldüğü hukuki işlemlerle ilgili usulüne uygun açılmış bir dava bulunmamaktadır. O halde, işbu davada talep ve dava hakkı saklı tutulan ve dava konusu edilmeyen maddi vakıanın (dava konusunun) ıslah ile eldeki davaya dahil edilmesi mümkün olup olmadığı tartışılması gerekmektedir.Dairemizin önceki kaldırma kararında ifade edildiği gibi bu husus Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 29/06/11 tarih 2011/1-364 Esas 2011/453 Karar sayılı ilamında ” …Hiç dava konusu edilmemiş bir unsurun, başka dava konularına ilişkin davada ıslah yoluyla davaya dahil edilip edilemeyeceğinin; eş söyleyişle, sadece bir konu hakkında dava açılmışken, bu dava konusundan farklı dava konularının ıslah yoluyla eldeki davaya dahiline olanak bulunup bulunmadığının; böyle bir durumda, ilk dava konusu edilen yönünden açılan davanın kısmi dava, daha sonra başka dava konuları için ileri sürülen talebin de bunun ıslahı olarak nitelendirilip nitelendirilemeyeceğinin, ayrıca irdelenmesi gerekir. Hukuk Genel Kurulunda yapılan görüşmeler sırasında da, bu husus öncelikle ve özellikle tartışılmış; daha somut ifadeyle, ketmi verese iddiasına dayalı eldeki dava yönünden ilk önce tek taşınmaz dava edilmişken, sonradan dört parça taşınmazın ıslah yoluyla “dava konusu” haline getirilip getirilemeyeceği üzerinde durulmuştur. Vurgulamakta yarar vardır ki, kısmi bir dava açılmışsa, bu davanın kalan kısmı yukarıda açıklanan ilkeler çerçevesinde ıslaha konu olabilecektir. Ancak bir dava konusu bizatihi kendisi davayı oluşturuyor ise, burada kısmi dava bulunmadığından ıslah edilebilecek bir dava da bulunmamaktadır (Örn. Bir taşınmazın tamamı hakkında iptal ve tescil istemiyle açılan davada, davanın konusunu bu taşınmazın bizatihi kendisi teşkil etmekle, bu taşınmazdan başka bir taşınmaz davaya dahil edilmek istenirse bu halde ıslah söz konusu olamayacaktır) . Eğer bir davanın konusunu teşkil eden taleplerden sadece bir bölümü istenmiş ve kısmi davaya konu edilmişse daha sonra kalan bölümü için ıslah söz konusu olabilecektir (Örn.Bir taşınmaza el atma nedeniyle istenen tazminat miktarının kısmen talep edilip, daha sonra ıslaha konu edilmesi, bir taşınmazın bir bölümü dava edilmişken diğer bölümünün de ıslahen dava edilmesi gibi). Şu hale göre kural olarak; dava açıldıktan sonra sebebinde, konusunda, delillerde ve diğer hususlarda usulüne ilişkin işlemlerin ıslah yoluyla düzeltilmesi mümkün olduğu gibi davanın konusunda da ıslah mümkündür. Nitekim, HUMK’ nun 185. maddesinin 2. bendinde de davacının karşı tarafın rızası olmaksızın ıslah yoluyla davasının mahiyetini tebdil edebileceği kabul edilmiştir.Ne var ki, açıklanan tüm hükümler göstermektedir ki, ıslahla kastedilen dava konusu edilen hususların genişletilmesi veya değiştirilmesidir. Dava konusu edilmeyen bir şeyin ıslah yoluyla davaya ithaline ve dava konusu haline getirilmesine yasal açıdan olanak bulunmamaktadır.Açıklanan nedenlerle, heyetçe yapılan görüşmeler sonucunda; eldeki ketmi verese iddiasına dayalı iptal ve tescil davasında davanın konusunu sadece bir taşınmazın bizatihi kendisi oluşturmakla; dava konusu edilmeyen taşınmazların hukuken; dava konusu edilen taşınmaza nazaran ayrı birer müddeabih oldukları, bu nedenle de ıslahın konusu olamayacakları; eş söyleyişle eldeki davada başlangıçta dava edilmeyip, ıslahla davaya katılmak istenen parsellerin ayrı bir müddeabih olmakla, ayrı bir davanın konusunu teşkil edecekleri, kanaatına oybirliği ile varılmıştır.” şeklinde ifade edilmiştir. O halde ıslahla kastedilen dava konusu edilen hususların genişletilmesi veya değiştirilmesi olup dava konusu edilmeyen bir şeyin ıslah yoluyla davaya dahil edilmesine ve dava konusu haline getirilmesine yasal açıdan olanak bulunmamaktadır. Bu durumda bilirkişi raporunda tespit edilen zarara ilişkin kooperatif önceki dönem başkanın, kooperatife borç verdiği, kooperatiften alacaklı görüldüğü hukuki işlemlerle ilgili usulüne uygun açılmış bir dava olmadığı, dava konusu edilmeyen bir şeyin ıslah yoluyla davaya dahil edilmesine ve dava konusu haline getirilmesine yasal açıdan olanak bulunmadığı gözetilerek dava konusu edilen maddi vakıaya ilişkin, yani kooperatifin 19.09.2014 tarihli yönetim devrinde, değerli kağıt ve nakit kasası devri ile muhasebe kayıtlarında görünen değerli kağıt ve nakit kasası arasındaki farktan kaynaklanan zarara ilişkin açılan davada herhangi bir zarar oluşmadığı bilirkişi raporu ile tespit edildiği gibi bu husus davacılar vekilince istinaf konusu yapılmadığı, dosyada mevcut bilirkişi raporlarında tespit edilen kooperatif zararının davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesi talep edilmiş olmakla davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir. Açıklanan nedenlerle ilk derece mahkemesinin kararında usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığından, HMK 353/1.b.1 bendi uyarınca davacılar vekilinin istinaf başvusunun esastan reddine karar verilmiş aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;1-Davacılar vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1.b.l bendi uyarınca ESASTAN REDDİNE,2-Davacılar tarafından yatırılan istinaf başvuru ve karar harcının Hazineye irat kaydına,3-İstinaf yargılama giderlerinin davacılar üzerinde bırakılmasına,4-Yatırılan gider avansından kalan kısmın davacıya ilk derece mahkemesince iadesine,Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı HMK’nın 361/1 maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içerisinde Yargıtay nezdinde temyiz kanun yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi..06/12/2023