Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 45. Hukuk Dairesi 2023/170 E. 2023/368 K. 08.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
45. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2023/170
KARAR NO: 2023/368
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2021/424
KARAR NO: 2022/810
KARAR TARİHİ: 12/10/2022
DAVA: Tazminat (Kooperatif Üyeliğinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 08/03/2023
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacının, davalı kooperatifin üyesi ve 30 nolu dairenin sahibi olduğunu, davalı kooperatifin 2007 yılı içerisinde, 2007 yılı sonuna doğru inşaatları bitirdiğini ve dairelerin üyelerine teslim ettiklerini, davacının dairesini başka bir kooperatif üyesinden üyelik hakkını devralmak suretiyle satım ve teslim aldığını, halen dairede davacının abisiyle birlikte oturduğunu, 2013 yılında kooperatifin üyelerine tapuları teslim ve tescil ettirmeye başladığını, tescil için gönderilen listede davacının adının da bulunduğunu, tüm yükümlülüklerini yerine getirdiğini, 30/05/2009 tarihli yönetim kurulu üyelerinin imzaladığı belgeleri ile tüm borcun ödendiğinin yer aldığını, daha sonra doğacak aidat borçları ile ilgili de 5.000,00 TL avans ödemesi yaptığını ancak müvekkiline tapu verilmediğini belirterek İstanbul İli Başakşehir İlçesi … Mah. Kartaltepe Vergi … Ada … nolu Parselde bulunan bağımsız bölümün tapu kaydının davacı adına tescilinin, olmadığı taktirde şimdilik 100.000,00-TL tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının usulen böyle bir dava açamayacağını, sadece tahsisten hareketle tescil davası açılmasının da hukuki yararının bulunmadığını, esasa ilişkin olarak da kooperatife karşı yükümlülüklerini yerine getirmediğini, üst birliğe karşı borçlarının bulunduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI Mahkemece “… davacının kooperatif üyeliği hususunda bir tereddüt bulunmamaktadır. Davacının üyelikten kaynaklanan borcu bulunup bulunmadığı hususuna gelince, davacı tarafından dosyaya sunulan 30/05/2009 tarihli belgede davacının da içinde bulunduğu şahısların kooperatife herhangi bir borçlarının bulunmadığı, daha sonra tahahhuk edecek aidatlara ilişkin de her birinin 5’er bin tl ödeme yaptığı yer almakta olup, yazının altında kooperatif yönetim kurulu başkanı ve üyelerinin imzaları bulunmaktadır. Aynı mahiyette olup bu yazıda ismi bulanan … tarafından mahkememizin 2013/541 Esas sayılı dosyasında 30/05/2009 tarihli belgedeki imzaların yönetim kurulu başkan ve üyelerine ait olup olmadığı hususunda, 19/08/2014 tarihli rapor ve 20/11/2014 tarihli adli tıp kurulu raporları alınmış, imzaların bu şahıslara ait olduğu tespit edilmiştir. İmzaların bu şekilde tespit edildiği söz konusu belge dikkate alındığında 30/05/2009 tarihinden öncesine ilişkin davacının kooperatife borcu bulunmadığı anlaşılmaktadır. Davalı taraf bu tarihten sonra da üyelere parasal yükümlülük yükleme yetkisine sahip genel kurul tarafından alınmış karar ibraz edememiştir. İbraz etmiş olsa dahi kooperatiflerde eşitlik ilkesi gereği tüm üyelerden tahsilatın yapılması, yapılmaması halinde ise hiçbir üyeye tapu tahsisisin ve devrinin yapılmaması gerekmektedir. Davalı kooperatifin bu şekilde genel kurulu kararlarına dayalı olarak diğer görevlerden bu tarihten sonra tahsilat yaptığını sadece davacının kaldığını ispat edememiştir. Tüm bu hususlar dikkate alındığında diğer üyelere tahsis edilen dairelerin devri yapılırken davacıya yapılmaması üyelikten kaynaklanan hakların ve Kooperatifler Kanunu’nun 23. Maddesi gereğince eşitlik ilkesine aykırı teşkil etmektedir. Yine dosyadaki bilgi ve belgelerden anlaşıldığı üzere 30nolu dairenin davacıya tahsis edildiği anlaşılmaktadır. Tüm bu hususlar dikkate alınarak davaya konu taşınmazın davalı kooperatif adına bulunan tapu kaydının iptali ile davacı adına tesciline” dair karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ Davalı vekili yasal süresi içinde sunmuş olduğu istinaf dilekçesinde özetle; 30.05.2009 tarihli belge dışında makbuz veya ödeme belgesinin bulunmadığı, bu belge üzerindeki imzalardan .. .’a ait olanının sahte olduğu, istinaf kaldırma ilamındaki eksikliklerin giderilmediği, fotokopileri bakılarak inceleme yapıldığı, …’nin 2013/516 E. sayıda dava dosyasında …’a ait imzanın sahte olduğunun tespit edildiği raporun arasında ciddi çelişkinin bulunduğu, Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2014/610 E. sayıda dava dosyasında da imzanın sahte olduğunu ortaya çıktığı, herhangi bir aidat ödeme kaydının da ibraz edilemediği belirtilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE GEREKÇE HMK’nin 355. ve 357. maddeleri gereğince istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle bağlı olarak ve kamu düzenine aykırılık hususları da gözetilerek yapılan inceleme neticesinde;Dava, kooperatif üyeliğinden kaynaklanan tapu iptal, tescil olmadığı taktirde tazminat istemine ilişkindir.Yargılamayı yapan Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce 06.12.2017 tarih ve 2014/94 E. 2017/1241 K. sayılı ilam ile davanın kabulüne dair karar verilmiş olup davalı vekili tarafından istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine dairemizce yapılan inceleme sonucunda 24.03.2012 tarih ve 2020/210 E. 2021/312 K. sayılı ilam ile ”… Dava dilekçesi ile, kooperatif üyeliği nedeniyle İstanbul ili, Başakşehir ilçesi … Ada … no lu parselde kain 30 numaralı bağımsız bölümde davacının ikamet ettiği, davalının 2013 yılında üyelerine tapularının teslim ve adlarına tescil etmeye başladığını, davacının kooperatif üyeliğinden kaynaklanan tüm edimlerini ifa ettiği hususunu 30.05.2009 tarihli yönetim kurulu kararı ile sabit olmasına rağmen davalının davaya konu bağımsız bölümün davacı adına tescil ettirmekten imtina ettiği belirtilerek yargılamaya konu tapu iptal, bu mümkün olmadığı taktirde tazminat davası açılmış, davalı tarafça gerek cevap dilekçesinde ve gerekse istinaf yasa yoluna başvuru dilekçesin de iş bu belgenin sahte olduğu belirtilerek, davacının bu belgede belirtildiği gibi bir ödemesi olmadığı iddia olunmuştur. Taraflarca sunulan beyan dilekçeleri incelendiğinde davacının kooperatif üyesi olduğu konusunda bir uyuşmazlık bulunmadığı anlaşılmaktadır.Davaya konu taşınmazın tapu kaydının incelenmesinde 30 nolu bağımsız bölümün davalı adına kayıtlı olduğu anlaşılmaktadır.İstanbul Valiliği Sanayi ve Ticaret İl müdürlüğünden davalı kooperatife ait kayıtlar dosya arasına alınmıştır.Bilirkişi heyetince düzenlenen kök raporda özetle; 30 numaralı dairenin davacıya tahsis edildiği, 30.05.2009 tarihli belgede, 29.06.2011 tarihli hazirun listesinde, 08.01.2013 tarihli noter tasdikli üye listesinde açıkça belirtildiği, davacının parasal yükümlülüğünün yerine getirildiğinin 30.05.2009 tarihli belgede belirtiliği, 3 numaralı dairenin fiilen de davacıya fiilen teslim edildiği, davacı tarafça tüm ödemelerin tarih ve miktarların gösterir bilgi belgelerin sunulmasından ve taşınmazın dava değerin teknik bilirkişi heyetince belirlenmesinden sonra yapılabileceği yönünde görüş ve tespitte bulunulmuştur.Bilirkişi heyetince düzenlenen ek raporda ise; kooperatif defter ve kayıtlarında yapılan incelemede 2014 yılına ait defter ve kayıtlar ibraz edilmediğinden dava tarihi itibariyle değerlendirme yapılamadığı, kooperatif kayıtlarında düzenlenen ödeme yapan herhangi bir üyenin cari hesabına da rastlanılmadığından düzenli ödeme yapan ortaklar ile davacının yaptığı ödemelerin karşılaştırılmadığı, ortakların kooperatife aidatları ödeyip ödemediği hususun kayıtlardan anlaşılamadığı, 30.05.2009 öncesi dönem için bu tarihli belge uyarınca bu tarihten önceki dönemle ilgili olarak borcu bulunmadığı kanaatine ulaşıldığı, 30.05.2009 sonrası dönem için ise Genel Kurul karalarına göre ortakların 7.450 TL ödemesinin gerektiği ancak incelenen muhasebe kayıtları ve belgelere göre, kooperatif G.K. kararları uyarınca ortaklar adına tahakkukları yapılmış olsa da, bu aidatların ortaklardan tahsil edildiğine ilişkin herhangi bir bilgi ve belge bulunmadığı tespitinde bulunulmuştur.Davaya konu taşınmazın değerin tespiti amacıyla düzenlenen keşif sonucunda bilirkişi heyetince düzenlenen raporda; dava tarihinde taşınmazın değeri 310.00 TL, keşif tarihinde taşınmazın değeri 400.000 TL olarak tespit edilmiş, davacı tarafça taşınmazın dava değeri nazara alınmak suretiyle (310.000TL) dava miktarının ıslah edildiğini belirtir ıslah dilekçesi ve ıslah harcı yatırıldığına dair sayman mutemedi alındısı sunulmuştur. 30.05.2009 tarihli belgenin fotokopisinin sunulduğu ve ilgili belgede aralarında davacının isminin de yer aldığı dava dışı kişilerin aidat borcu, çevre düzenlemesi, tapu masrafları, SSK giderleri gibi tüm ödemeleri yaptığı, kooperatife hiçbir borçlarının bulunmadığı, 30 ve 32 numaralı dairenin sahibinin davacı olarak belirtildiği, ayrıca kooperatif üyelerinin her bir daire için 5.000 TL ödeme yaptığı, kooperatifin feshi süresinde ödemelerin fazla olması halinde yapılan ödemelerin iade edileceğinin belirtildiği ve iş bu belgenin sağ alt kısmında davalı kooperatifin yönetim kurulu başkan ve 2 başkan yardımcısının isimleri yazılı olduğu ve imzaların mevcut bulunduğu anlaşılmaktadır.Davalı kooperatifçe gönderilen 16.12.2013 tarihli ihtarname de davacıdan kooperatife olan borçların ve yükümlülüklerin (toplam 104.489,00 TL borç belirtilmekle) yerine getirilmesini talep edildiği, Bakırköy …noterliği 30.12.2013 tarih ve … yevmiye sayılı davacı tarafça çekilen cevabi ihtarname de; davacının kooperatife herhangi bir borcunun bulunmadığını, yönetim kurulu üyelerinin imzaladığı belgede bunun belirttiği , davalı kooperatifçe Bakırköy … Noterliği’nin 15.01.2014 tarih ve … yevmiye sayılı ihtarnamesinde kooperatifin hiçbir şekilde ödeme yazısı düzenlemediği, dayanılan belgelerin sahte olduğu ve borçların ödenmesi gerektiği ve aralarında davacının da bulunduğu kişilerce Bakırköy … Noterliğinin 20.01.2014 tarih ve … yevmiye sayılı ihtarnamesi ile ödemeye ilişkin belge nazara alınmak suretiyle kooperatife herhangi bir borçlarının bulunmadığı yönünde cevabi ihtarname çekilmiştir. Davalı kooperatifin müşteki sıfatıyla aralarında davacının da bulunduğu kişiler aleyhine kooperatife ait borçların ödenmemesi, sahte ödeme belgeleri tanzim etmek ve ibrazla sahtecilik suçu işlemek ve bu haliyle sahtecilik, dolandırıcılık suçu işlediklerini belirterek suç duyurusunda bulunulmuş, K.Çekmece Cumhuriyet Başsavcılığınca 2014/14033 soruşturma numaralı dosyada yetkisizlik nedeniyle dosyanın Bakırköy C.Başsavcılığına gönderilmesine dair 09.04.2014 tarihinde karar verilmiştir. Bakırköy C. Başsavcılığı’nca da yetkisizlik kararı verilmesi üzerine İstanbul Anadolu 3. Ağır Ceza Mahkemesi’nce 2014/746 D.İş sayılı kararı ile soruşturma evrakının Bakırköy C.Başsavcılığı’na iadesine, Küçükçekmece C.Başsavcılığı’nın yetkisizlik kararının kaldırılmasına dair karar tanzim edilmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, davanın kabulüne dair karar verilmiş ise de; öncelikle Küçükçekmece C.Başsavcılığı’na müzekkere yazılarak 2014/14033 soruşturma dosyası ile birleşen 2013/4922 soruşturma dosyasının safahatı sorulup, kovuşturma aşamasına geçilmiş ise ilgili mahkemeden yargılamanın hangi aşamada olduğu, dosyanın karar çıkıp çıkmadığı, iş bu dosyada 17.07.2014 tarihinde İstanbul Emniyet Müdürlüğü Mali Suçlar Şube Müdürlüğüne 30.05.2009 tarihli belgede imzası bulunduğu belirtilen …, … ve …ın imza incelemesi amacıyla İstanbul Kriminal Polis Laboratuvarına inceleme yaptırılması yönünde yazılan müzekkere de nazara alınmak suretiyle yapılan inceleme sonucunda düzenlenen rapor/raporların da birer örneklerin istenmesi ve dosya arasına alınması, incelenmesi gerekmektedir.Ayrıca yapılan yargılama sırasında aynı zamanda uyuşmazlık konusu olan 30.05.2009 tarihli belgenin aslının taraflarda bulunuyor olması halinde taraflardan ya da kurumlarda bulunması halinde ilgili kurumdan istenmesi gerekmektedir. Nitekim bilirkişi raporlarında da sahte olup olmadığının uzmanlık alanları dışında kaldığından tespit edilmediği açıkça belirtilmiştir. Davalı yanca da sözleşmedeki imza inkar edildiğinden ve imza incelemesi ancak ıslak imzalı evrak üzerinden yapılabileceğinden bu eksikliğinde giderilmesi gerekmektedir. İş bu nedenle mahkemece, dava konusu belgenin düzenleme tarihlerine yakın tarihli, belgede ismi geçen davalı kooperatif yönetim kurulu başkan ve ve başkan yardımcılarının samimi imzalarını içeren belge asıllarının temin edilerek, Adli Tıp Kurumu’ndan 30.05.2009 tarihli belge üzerindeki imzaların kooperatif başkan ve başkan yardımcılarına ait olup olmadığı konusunda rapor aldırılması gerekmektedir. Mahkemece 2013/541 E. sayılı dava dosyasında alınan bilirkişi raporu hükme esas alınarak hüküm tesis edilmiş ise de; anılan bu dava dosyasının ve …’nin 2013/516 E. ve Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2014/610 E. sayılı dava dosyalarında verilen mahkeme ilamları ile bu dosyalarda düzenlenen bilirkişi raporları da incelenmelidir. Zira mahkemece 2013/541 E. sayılı dosyada yer aldığı belirtilerek bilirkişi raporu hükme esas alınmış ise de …’nin de ve 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nde görülen davalar da istinafa konu edilen uyuşmazlıkla ilgili olduğu anlaşılmaktadır. Aynı zamanda, davacı davaya konu dairesini başka bir kooperatif üyesinden üyelik hakkını devralmak suretiyle satım ve teslim aldığını belirttiğinden iş bu hisse devrine ilişkin kooperatife yapılan ödemeler ile davacı tarafça var ise yapılan ödemeler ve bu ödemlere ilişkin düzenlenen ödeme belgelerinin de incelenerek, gerekli olması halinde bilirkişi marifetiyle de tespit edilmelidir. Açıklanan nedenlerle mahkemenin yukarıda belirtilen eksikliklerin ikmal edilmesinden sonra oluşacak duruma göre karar vermesi gerektiği anlaşılmakla; davalının istinaf itirazlarının kabulüyle kararın HMK’nin 353/1.a.6 maddesi uyarınca kaldırılmasına” dair karar verilmiştir.Mahkemece yukarıda belirtilen kaldırma kararı uyarınca taraflara 30.05.2009 tarihli belge aslını ibraz etmek üzere, 30.05.2009 tarihli belgenin düzenleme tarihine yakın olmak üzere kooperatif yönetim kurulu başkan ve üyelerinin imzalarını içerir belge asıllarını ibraz etmek veya bu belgelerin bulunduğu kurumları bildirmek üzere süre verilmesine ve Küçükçekmece Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2014/14033 soruşturma numaralı dosyası ile birleşen 2013/4922 soruşturma dosyasının akıbetinin sorulmasına, …’nin 2013/516 E. Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2014/610 E. sayılı dosyalarının ise bir örneğinin istenmesine dair ara karar ihdas edilmiştir.Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2014/610 E. sayılı dava dosyası ait rapor ve gerekçeli karar evrak incelendiğinde, … tarafından tapu iptali ve tescil/tazminat istemli davalı kooperatif ile … aleyhine açılan davada mahkemece tazminat talebinin kabulüne dair karar verilmiş olup 30.05.2009 tarihli belgenin dava ile ilgisi bulunmadığı anlaşılmıştır. …’nin 2013/516 E. sayıda dava dosyasında düzenlenen bilirkişi raporunda 18 ve 24 nolu daireler için verilen 30.05.2009 tarihli ödeme belgesi değerlendirilmiştir. İstinafa konu iş bu davada ise kooperatifin 4 -11 -30 -32 -35 -39 nolu ortakları ve daire sahipleri hakkında düzenlenen belge olduğu nazara alındığında, her iki dava dosyasında dayanak kılınan 30.05.2009 tarihli belgelerin farklı olduğu anlaşılmıştır. Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2013/541 Esas sayılı dava dosyasında ise … (…) tarafından dava kooperatif aleyhine 11 numaralı bağımsız bölümün tapu iptali ve tescil istemli açılan davada mahkemece davaya dayanak teşkil eden 30.05. 2009 tarihli belge incelenmiştir. Anılan davada dosyada yer alan bilgi ve belgelerden Adli Tıp ve Belge İnceleme Uzmanı tarafından 19.08.2014 tarihli bilirkişi raporunda, üst kısmında kooperatif kaşesi olan 30.05.2009 tarihli belge aslında atılı imzalar ile kooperatif yönetim kurulu …, … ve …’ın dosyada mevcut mukayese imzaları arasında tersim biçimi, işleklik derecesi, istif, eğim, doğrultu, hız, baskı derecesi ve alışkanlıklar bakımından uygunluklar ve benzerlikler saptandığından, inceleme konusu belge aslındaki imzaların imza sahiplerinin eli ürünü olduğu ve 20.11.2014 tarihli Adli Tıp Kurumu Başkanlığı Fizik İhtisas Dairesi Adli Belge İnceleme şube raporunda, inceleme konusu, çizgisiz beyaz kağıda bilgisayar ve ekipmanı ile düzenlenmiş 30.05.2009 tarihli kooperatif kaşesi basılmış belge üzerindeki söz konusu imzanın …‘ın eli ürünü olduğu yönünde tespiti yapıldığı anlaşılmıştır. Mahkemece davanın kabulüne dair verilen kararın İstanbul BAM 17. Hukuk Dairesi.’nin 2020/2174 E. 2020/2056 K. sayılı ilamı ile istinaf talebinin reddine dair karar verilmiş ve bu kararın temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 6. Hukuk Dairesi’nin 02.03.2022 tarih ve 2021/1235 E. 2022/1129 K. sayılı ilamı ile onanmasına dair karar verilmiştir. Küçükçekmece Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2013/49422 soruşturma sayılı dosyasında müştekinin davalı kooperatif, şüphelilerin ise aralarında işbu dosya davacısı … olup Evrakta Sahtecilik ve Dolandırıcılık İddialarına ilişkindir. Dava konusu somut uyuşmazlıkta, 30.05.2009 tarihli belge ve bu belgeye ilişkin imza incelemesi sonucunda düzenlenen raporlar, uyuşmazlığa emsal teşkil edecek yargıtay ilamı ve diğer deliller bir bütün olarak birlikte değerlendirildiğinde 30.05.2009 tarihli belgeye istinaden davacının bu tarih (30.05.2009) itibari ile kooperatife hiçbir borçlarının bulunmadığı anlaşılmaktadır. Tamamı davalı adına kayıtlı 30 numaralı bağımsız bölümün kooperatif ortağı olan davacıya tahsis edildiği, 30.05.2009 tarihinden sonraki dönem için kooperatifin alacaklı olduğunu somut belgelerle ispat edemediği, diğer üyelerden aidatın tahsil edildiğinin belli olmadığı, Kooperatifler Kanunu’nun 23. maddesi gereğince eşitlik ilkesinin gözönünde bulundurulması gerektiği anlaşılmakla, mahkemece, terditli açılan bu davada tapu iptal ve davacı adına tescil isteminin kabulüne dair karar verilmesinin dosya kapsamına uygun olduğu anlaşılmaktadır. HMK m. 359/3 uyarınca; dosya kapsamındaki yazı, belge ve bilgilere, hükme esas alınan ve denetime elverişli bilirkişi raporuna, yasaya uygun gerektirici nedenlere, İlk Derece Mahkemesi kararının gerekçesinde dayanılan delillerle, delillerin tartışılması sonucu maddi olay ve hukuki değerlendirmede usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına, HMK m. 355/1 gereği incelemenin istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılıp, re’sen gözetilmesi gereken, kamu düzenine herhangi bir aykırılığın da bulunmadığı, kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğunun anlaşılmasına göre; davalı vekilinin istinaf itirazları yerinde görülmediğinden HMK m. 353/1,b.1 gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine dair karar verilmiştir.Yargıtay 6. Hukuk Dairesi’nin 14/09/2021 tarihli 2021/10 E. 2021/61 K. sayılı ilamında; 492 sayılı Harçlar Kanunu’nun 2. maddesinde ifade edilen (1) sayılı tarifenin 1/e bendinde belirtilen işin esasının hüküm altına aldığı kararlardan anlaşılması gerekenin, ilk derece mahkemesi yerine geçilerek verilen ve icra kabiliyeti söz konusu olan kararlar olduğu, ilk derece mahkeme kararlarına dair istinaf başvurusunun esastan reddi yönündeki kararların ise icra edilebilir karar niteliğinde olmadığı için maktu harca tabi olduğu ifade edilmiştir. Somut dosya yönünden Dairemizce yapılan inceleme neticesinde verilen istinaf başvurusunun esastan reddi kararı icra edilebilir bir karar niteliğinde değildir ve ilk derece mahkemesi kararının geçerliliği devam etmektedir. İlk derece mahkemesi kararı kaldırılarak esas hakkında yeni bir karar verilmediği için emsal ilamda açıklanan hususlar Dairemizce de uygun bulunarak, davalı yönünden istinaf karar harcının maktu olarak belirlenmesi gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere; 1-Davalının istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nin 353/1-b1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,2-Harçlar Kanunu gereğince davalı tarafından yatırılan 220,70 TL’nin başvuru harcının hazineye GELİR KAYDINA,3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 179,90 TL istinaf karar harcının, davalı tarafından yatırılan 5.295,00 TL harçtan mahsubu ile fazla yatan 5.115,10 TL’nin karar kesinleştiğinde ve istemi halinde davalı tarafa iadesine, 4-İstinaf yargılama giderlerinin davalı üzerinde bırakılmasına, 5-Yatırılan gider avansından kalan kısmın davalıya ilk derece mahkemesince iadesine, 6-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, 7-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine, Dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanun’un 361/1. fıkrası gereğince kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde Yargıtay nezdinde temyiz kanun yolu açık olmak üzere oy çokluğu (harç yönünden) ile karar verildi. 08/03/2023
MUHALEFET ŞERHİ 492 sayılı Harçlar Yasası’nın 2. maddesinde “Yargı işlemlerinden bu kanuna bağlı (1) sayılı tarifede yazılı olanların yargı harçlarına tabi olduğu” belirtilmiştir.Harçlar Kanunu Genel Tebliği, (1) Sayılı Tarife Yargı Harçlarının III- karar ve ilam harcı başlıklı 1/a maddesinde “Konusu belli bir değerle ilgili bulunan davalarda esas hakkında karar verilmesi halinde hüküm altına alınan anlaşmazlık konusu değer üzerinden binde 68.31 oranında nisbi harç alınacağı”, 1/e maddesinde “(değişik:5235/m. 52) yukarıdaki nisbetlerin Bölge Adliye Mahkemeleri, Bölge İdare Mahkemeleri, Danıştay ve Yargıtay’ın tasdik veya işin esasını hüküm altına aldığı kararları içinde aynen uygulanacağı” belirtilmektedir. Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 27.12.2021 tarih ve 2021/9035 E. 2021/7367 K. sayılı ilamında da ”… Bölge Adliye Mahkemesince verilen karara yönelik olarak yapılan temyiz başvurusu üzerine HMK’nın 344 maddesi uyarınca, Bölge Adliye Mahkemesince davalı vekiline usulüne uygun şekilde tebliğ edilen muhtıra kapsamında 1 haftalık kesin süre içerisinde gerekli harç ve giderlerin yatırılmadığı gerekçesiyle Bölge Adliye Mahkemesince HMK’nin 366/1 maddesi yollamasıyla aynı Kanun’un 344/1 maddesi uyarınca davacının temyiz başvurusunun yapılmamış sayılmasına ilişkin olarak verilen 05/11/2021 tarihli ek kararda hukuk kurallarına aykırı bir yön olmadığı gibi HMK’nin 369/1. ve 371. maddelerinin uygulanmasını gerektirici nedenlerin de bulunmamasına göre usul ve yasaya uygun Bölge Adliye Mahkemesi 05/11/2021 tarihli ek kararının onanmasına” dair karar verildiği nazara alındığında; nisbi değere tabi bulunan davalarda, davanın kabulüne/kısmen kabulüne ilişkin ilk derece mahkemesi kararı aleyhine davalı tarafça istinaf yasa yoluna başvurulması halinde Bölge Adliye Mahkemesi’nce davalının istinaf başvurusunun esastan reddi ile nisbi karar ve ilam harcına hükmedilmesi gerektiği düşüncesiyle, sayın çoğunluğun bu konuya ilişkin görüşüne katılmamaktayım.