Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
45. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2023/1684
KARAR NO: 2023/1514
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2022/754
KARAR NO: 2023/184
KARAR TARİHİ: 07/03/2023
DAVA: Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 25/10/2023
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 29.12.2016 tarihinde Sigortalı Şirketin yapmış olduğu ihbar neticesinde; İstanbul İli, Kağıthane İlçesi, … Mahallesi, … Caddesi, … İş Merkezi No:… adresinde bulunan İş Merkezinin Bina Çatı Katından kopan yaklaşık 20,00 m genişliğinde ve 30,00 m uzunluğundaki membranın sigortalı Hastane Binasının Çatısında ve binanın dış cephesini oluşturulan kompizitten aşağı doğru sarkarak hasara sebep olduğunun tespit edildiği, çatıda bulunan kırtasiye deposundaki evrakların, çatının bir kısmının çökmesi sonucu kullanılamaz hale gelmiş olduğu, bina dışını aydınlatan Led Lambaların, binanın bazı odalarının klima dış ünitelerinde hasar meydana gelerek kullanılamaz hale geldiğinin görülmüş olduğu, dava dışı sigortalının hasarının 21.105,89 TL olduğu tespit edildiği belirtilerek ödenen hasar bedelinin ödeme tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesi talep edilmiştir.
CEVAP Davalı vekili cevap dilekçesi sunmamıştır. Fer’i müdahil tarafından sunulan beyan dilekçesinde; somut olayda dava konusu hasardan davalının sorumlu olduğuna dair iddiaların hukuka aykırı olduğu, mebranın usulüne uygun şekilde sabitlendiği, yapıştırma olduğu yönündeki tespitlerin dayanağının bulunmadığı, olayın fırtına nedeniyle oluştuğu ve teminat kapsamı dışında olması sebebiyle sorumluluklarının bulunmadığı belirtilmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI Mahkemece ”… getirtilen icra dosyası, yapılan bilirkişi incelemesi sonucunda düzenlenen rapor ve tüm dosya kapsamından anlaşıldığı üzere; davacı sigorta şirketi dava dışı sigortalısında meydana gelen hasar nedeniyle 21.105,89TL ödeme yaptığı, anılan bedelinin davalı şirketten tazminini talep ettiği, yargılama sırasında alınan bilirkişi raporu ve ticari paket sigortası hasar ekspertiz raporu ile davacı şirketin sigortalısında meydana gelen hasarın 29/12/2016 tarihinde meydana gelen fırtınada davalı şirketin dış cephesini oluşturan kompozitlerin sabitlenmemesinden ve yapıştırma olmasından kaynaklandığı, kaldı ki davalının yapı malikinin sorumluluğu hükümleri uyarınca kusuru olmasa dahi sorumluluğunun bulunduğu, davacı tarafından dava dilekçesi ekinde sunulan banka dekontundan sigortalısına 21.105,89 TL ödeme yaptığı, yapılan ödemenin hasar bedeli ile uyumlu olduğu anlaşıldığından davanın kabulüne” dair karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ 1-Davalı vekili yasal süresi içinde sunmuş olduğu istinaf dilekçesinde özetle; davalı tarafa isnat edilecek bir kusur bulunmadığı, şiddetli fırtına nedeniyle çatı kaplaması olan mebranın alınan tüm tedbirlere rağmen uçtuğu, bilirkişi raporunun denetime elverişli olmadığı, mücbir sebep bulunduğu, davalının yapı maliki olarak kusursuz sorumluluğunu kabul edilemeyeceği belirtilmiştir. 2-Fer-i müdahil … Sig. A.Ş. vekili yasal süresi içinde sunmuş olduğu istinaf dilekçesinde özetle; hasarın fırtına sebebiyle oluştuğu, davalının kusurunun bulunmadığı, sigortalının da kusurunun bulunup bulunmadığının incelenmediği, hastane binasının inşaat tekniğine uygun olup olmadığının incelenmesinin gerektiği belirtilerek mahkemece verilen kararın kaldırılması talep edilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE GEREKÇE HMK’nin 355. ve 357. maddeleri gereğince istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle bağlı olarak ve kamu düzenine aykırılık hususlarını da gözetilerek yapılan inceleme neticesinde; Dava, ticari sigorta poliçesi gereği sigortalısına ödeme yapan davacının ödediği bedelin, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 1472. maddesine göre, zarardan sorumlu olduğu iddia olunan davalılardan rücuen tahsili istemine ilişkindir. Yargılamayı yapan İstanbul 7. Sulh Hukuk Mahkemesi tarafından 24.03.2022 tarih ve 2018/1157 E. 2022/578 K. sayılı ilam ile Asliye Ticaret Mahkemesi’nin görevli olduğuna dair karar verilmiş ve davalı vekili tarafından vekalet ücreti takdir edilmesi itirazı ile istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine dairemizce yapılan inceleme sonucunda 21.09.022 gün ve 2022/929 E. 2022/963 K. sayılı ilam ile ”Yukarıda yer verilen yasal düzenlemeler gereğince, mahkemece görevsizlik kararı verilirken, HMK’nın 20. ve 331. maddeleri gözetilerek davalı lehine vekalet ücreti takdir edilmemesi isabetli olduğundan” davalı vekilinin bu konudaki istinafı yerinde görülmemiş ve yargılamaya İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2022/754 E. sayısı ile devam edilmiştir. TTK’nin “Halefiyet” başlığı altındaki 1472. maddesinde “Sigortacı, sigorta tazminatını ödediğinde, hukuken sigortalının yerine geçer. Sigortalının, gerçekleşen zarardan dolayı sorumlulara karşı dava hakkı varsa bu hak, tazmin ettiği bedel kadar, sigortacıya intikal eder.” hükmüne yer verilmiştir. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Genel Kurulu’nun 22.03.1944 tarihli 37, K. 9, R.G. 3.7.1944 sayılı kararında bu husus “sigortacının sorumlu kişi aleyhine açacağı dava, sigorta poliçesinden doğan bir dava değildir. Bu nedenle, halefiyet davası bir ticari dava sayılamaz. Bu dava, aynen sigortalı kimsenin sorumlu kişiye karşı açmış olduğu bir dava gibidir. Sigortalının muhtelif mahkemelerde dava açma hakkı varsa aynı hak, sigortacının halefiyet hakkına dayanan rücu davası için de söz konusudur” şeklinde vurgulanmaktadır. Poliçe; davacı sigorta şirketi ile dava dışı sigortalı … Ltd. Şti. arasında, 28/10/2016-2017 dönemlerini kapsar şekilde … nolu Ticari Paket Sigorta Poliçesi düzenlendiği ve iş bu poliçe ile ”… mah. … Cad. Kağıthane /İstanbul” riziko adresinde faaliyet konusu hastane olan yere ilişkin düzenlendiği anlaşılmaktadır. Davalı … A.Ş. ile feri müdahil … Sigorta A.Ş. arasında, 23/10/2016-2017 dönemlerini kapsar şekilde … nolu İş yerim Sigorta Poliçesi düzenlenmiş ve iş bu poliçe ile … No:… Şişli /İstanbul adresinin riziko adresi olarak yer almıştır.
Ekspertiz Raporu: Riziko mahallinde yapılan inceleme ve değerlendirmeler neticesinde beyan edildiği üzere 29.12.2016 tarihinde İstanbul il genelinde etkili olan şiddetli fırtına esnasında sigortalı hastane binasına yakın konumlu … İş merkezi (… A.Ş.) bina çatısından kopan yaklaşık 20 m genişliğinde 30 m uzunluğundaki sabitlendirilmemiş/yapıştırma olan membranın, sigortalı … Hastanesi binasına ve muhteviyatına çarpması sonucunda söz konusu hasarın meydana geldiği, fatura ve fiyat tekliflerine göre KDV hariç 32.316,14 TL tutarında tazminat talebinde bulunulduğu bina çatı ve dış cephe kaplama da onarımı, 4 adet led projektör, 4 adet klima, bakır borulama bedeli, xerox A4 fotokopi kağıdı bedeli olmak üzere poliçe şartlarına göre toplam 21.105,89 TL (KDV hariç) tazminat tutarı olarak belirlenmiştir.
Kira Sözleşmesi: Dosyada mübrez 15.08.2003 başlangıç tarihli kira sözleşmesi ve 23.09.2008 tarihli ek sözleşmeden incelenmesinde, kira sözleşmesi taraflarının … (kiralayan), … Hastanesi Limited Şirketi (kiracı) olarak yer aldığı ve Kağıthane ilçesi … Mahallesi … Caddesi No:… adresindeki hastaneye uygun taşınmazın, eski kanal E binası ve ek listelerdeki tıbbi malzeme ,alet, edevat, makine demirbaş ile … İş merkezi ile müşterileri tarafından kullanılmak üzere otoparkın işbu kira sözleşmesi kapsamında olduğu belirtilmiştir. Dosyada mübrez … Bankası internet bankacılığı ödeme dekontunda davacı sigorta şirketi tarafından dava dışı sigortalısına 25.04.2017 işlem tarihinde 21.105,86 TL ödeme yapıldığı anlaşılmaktadır. 17.05.2021 tarihli inşaat mühendisi ve sigorta bilirkişisi tarafından düzenlenen raporla özetle: Davacı … A.Ş.’nin, sigortacının dava dışı sigortalısı … A.Ş.’ye ödediği hasar bedelinin, bu hasara neden olan binanın (… Caddesi No:… adresi deki) maliki olan …Ticaret A.Ş.’den T.T.K. 1472. maddesi uyarınca rücu hakkı bulunduğu, haklarında dava açılan davalı Mal Sahibi … Sanayi ve Tic. A.Ş. tarafından çatı izolasyon/yalıtımın bakımının yapılmamasından/yahut muhafazadaki kusurundan dolayı sorumlu olması gerektiği, dava konusu tazminat talebinin ilgili taraflar arasında münakit Yangın Sigorta Poliçesi Genel ve Özel Şartları uyarınca saptanan raporumuzda ayrıntıları belirtildiği üzere dava dışı … A.Ş.’ye ödendiği iddia edilen 21.105,89 TL’nin, tazminat ödemeye dair dekont belge dökümanın dava dosyasına ibraz edilmiş olduğundan, bu tutarın ödeme tarihinden itibaren işlemiş gecikme faizi ile halefiyet hakkı kapsamında davacı sigortacı tarafından talep edebileceği görüş ve tespitinde bulunulmuştur. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda davanın kabulüne dair karar verilmiş olup, davalı ve fer i müdahil vekilleri tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.Sunulan istinaf sebeplerinin incelenmesi: Yeni Türk Borçlar Kanunu’nda yapı malikinin sorumluluğu 69. maddede düzenlenmiştir. TBK 69. maddesinde “Bir binanın veya diğer yapı eserlerinin maliki, bunların yapımındaki bozukluklardan veya bakımındaki eksikliklerden doğan zararı gidermekle yükümlüdür.” denilmektedir. Görüldüğü üzere kanun hükmü, bina ve yapı eserleri nedeniyle sorumluluğu, bunların yapım bozukluğu veya bakım eksikliğine dayandırmaktadır. Burada yasa koyucu, her geçen gün artan yapılaşma nedeniyle, başkaların zarar görmesini engellemeyi amaçlamıştır. Bu sebeple, bu yapılar nedeniyle zarar tehlikesinin önlenmesi amacıyla yasa koyucu kusursuz sorumluluk ilkesini kabul etmiştir. “TBK’miz bu sorumluluğu “özen” ilkesine dayanan kusursuz sorumluluk halleri arasında saymıştır. Bina ve diğer yapı eseri sahibinin sorumluluğu bir kusursuz sorumluluk olduğundan, zarar gören kişinin, sorumlunun kusurunu kanıtlaması gerekmediği gibi, sorumlu kişi de kusursuzluğunu kanıtlayarak sorumluluktan kurtulamayacaktır.” (Ahmet M. Kılıçoğlu, Borçlar Hukuk Genel Hükümler, 23. Bası, Ankara 2019, S. 452-453) Kusura dayanmayan sorumlulukta; sorumluluğu doğuran olay, zarar ve zararla söz konusu olay arasında bir illiyet bağı bulunması sorumluluğu doğurmak için yeterlidir (Tandoğan Halûk, Kusura Dayanmayan Sözleşme Dışı Sorumluluk Hukuku, Ankara 1981, s. 3-10; Tekinay/Akman/Burcuoğlu/Altop, Tekinay Borçlar Hukuku, Cilt I, Beşinci Bası, İstanbul 1985, s. 671). Yani zararın yapımdaki bozukluktan veya bakımdaki eksiklikten dolayı meydana gelmiş olması gerekmektedir. İlliyet bağının varlığı ve kesilmesi, Hukuk Genel Kurulu’nun 24/02/2016 tarih 2014/11-289 E. 2016/163 K. sayılı ilamında “… Kanunda, bu illiyet bağının varlığı konusunda bir karine kabul edilmemiştir. Yapım bozukluğunu veya bakım eksikliğini ispat etmesi gereken zarar görenin, bir de illiyet bağının varlığını ispat etmesi gerekir. Ancak doktrindeki baskın görüşe göre, hakim, zarar görenin bu konudaki ispat külfetini değerlendirirken fazla katı olmamalıdır (Ataay Aytekin, Borçlar Hukuku Genel Teorisi, İstanbul 1995, s.348; Erten Ali, Türk Borçlar Hukukuna Göre Bina ve İnşa Eseri Sahiplerinin Sorumluluğu, BK.58, Ankara 2000, s.203; İmre Zahit, Doktrinde ve Türk Hukukunda Kusursuz Mesuliyet Halleri, İstanbul 1949, s.182; Tunçomağ Kenan, Borçlar Hukuku, İstanbul 1972, s.357; Baş Ece, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu Açısından Bina ve Yapı Eserlerinden Doğan Sorumluluk, XII Levha Yayınları, s.110; Tandoğan Haluk, Türk Mes’uliyet Hukuku, 1961, s:193). Bazen illiyet bağının ispatı çok zor olabilir. Bu tür durumlarda, zarar verici olgunun, bina veya yapı eserinin yapılışındaki bozukluğa veya bakım eksikliğine bağlanması, hayatın olağan akışına uygun ise, hakim illiyet bağının varlığına karar verebilir (Erten Ali, Türk Borçlar Hukukuna Göre Bina ve İnşa Eseri Sahiplerinin Sorumluluğu, BK.58, Ankara 2000, s.205). Burada sözü edilen illiyet bağı uygun illiyet bağıdır. Uygun illiyet bağı, olayların olağan akışına ve hayat tecrübesine göre, sebebin, meydana gelen sonucu yaratmaya elverişli olmasıdır. Uygun illiyet bağı, sorumluluğu, zarar veren bakımından öngörülebilir risklerle sınırlamaktadır. (Eren Fikret, Borçlar Hukuku Genel Hükümler, İstanbul 2009, s.611, s.617) Başka deyişle, hayatın olağan akışı ve hayat tecrübesi bakımından öngörülemez zararlar uygun illiyet bağı kapsamında sorumluluğu doğurmayacaktır. Bazı hallerde zararın ortaya çıkış biçimi, yapım bozukluğu veya bakım eksikliğinin varlığını gösteren fiili bir karine oluşturur. Yapının yapımı ile ilgili mevzuata ve teknik kurallara uyulmadığı, alışılmış tedbirlerin alınmadığı ve resmi makamlarca yapılan denetimler sonucunda, bina ve yapı eserinin teknik niteliklerinin uygun görülmediği ispatlanırsa, bunlar eksikliğin ve illiyet bağının varlığına birer belirti sayılır. Keza, daha önce aynı zararların ortaya çıkması, zarar verici olaydan sonra yeni güvenlik tedbirlerinin alınmamış olması da birer belirti oluşturabilir (Koç Nevzat, Bina ve Yapı Eseri Maliklerinin Hukuki Sorumluluğu (BK.m.58), Ankara 1990, s. 45 v.d.).” Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 2019/(19)11-58 E 2022/40 K sayılı ilamında ”… Sözleşmenin kuruluşundan sonra tarafların sözleşme ile düzenledikleri menfaatlerini etkileyen durumlarda değişiklik (“önemli değişiklik”) olabilir. Sözleşme içeriği (sözleşme muhtevası) ve önemli değişiklikler arasındaki uyumsuzluk sözleşme riski olarak adlandırılır (Antalya, Osman Gökhan: Borçlar Hukuku Genel Hükümler, C. III, İstanbul 2018, s. 359). Maddi imkânsızlık niteliğinde olan ve Türk Hukuk Lûgatı’ndaki tanıma göre öngörülemeyen ve bunun sonucu olarak önlenemeyen, giderilmesi olanağı bulunmayan ve bir dış etkiden ileri gelen mücbir sebep (zorlayıcı neden) bir yönüyle sözleşme riski sorunudur. Zira, mücbir sebep sürekli nitelikteyse borcun ifası imkânsızlaşır ve borçlunun sorumlu olmadığı sonraki imkânsızlık (TBK m. 136) meydana gelir (Tekinay/Akman/Burcuoğlu/Altop s. 1003). Bu hâlde taraflar arasında risk dağılımı yapılması gerekir. Bir başka deyişle, mücbir sebebin meydana getirdiği ifa imkânsızlığına kimin katlanacağı belirlenmelidir (Serozan, Rona: İfa, İfa Engelleri, Haksız Zenginleşme (Kocayusufpaşaoğlu, N./Hatemi, H./Serozan, R./Arpacı, A.: Borçlar Hukuku Genel Bolum C.3), İstanbul 2016, §15 N.4). 19. Mücbir sebebin en önemli unsuru kaçınılmazlık unsuruna değinmek gerekirse; mücbir sebep, mutlak ve kaçınılmaz olarak borcun ihlâline sebep olmalıdır. Kaçınılmazlık, objektif ve mutlak bir kavramdır. Sözleşmeye bağlılık ilkesine göre, sözleşmenin tarafları dürüstlük kuralı (4721 sayılı Türk Medeni Kanunu (TMK) m. 2/1) gereği borçlarını ifa etmek için gerekli her tür çabayı göstermelidir. Mücbir sebepte, mevcut her türlü tedbirin alınmasına ve her türlü imkân ve araca rağmen mücbir sebebin doğurduğu sonuçlar önlenememektedir (Tekinay/Akman/Burcuoğlu/Altop, s. 539). Belirtilmektedir. Davaya konu somut olayda, dosyada yer alan bilgi ve belgeler birlikte ele alındığında, poliçe dönemi içerisinde 29.12.2016 tarihinde hasarın meydana geldiği konusunda uyuşmazlık bulunmamaktadır. Dosya içerisinde bulunan ekspertiz raporunda hasar nedeni olarak, riziko mahallinde yapılan inceleme ve değerlendirmeler neticesinde , beyan edildiği üzere 29.12.2016 tarihinde İstanbul il genelinde etkili olan şiddetli fırtına esnasında sigortalı … Ltd Şti . binasına yakın konumunu … Mah. … Cad. No:… adresinde yer alan … İş Merkezi (… A.Ş.) bina çatısından kopan yaklaşık 20 m genişliğindeki 30 m uzunluğundaki sabitlenmemiş /yapıştırma olan mebranın, sigortalı … Hastanesi binasına ve muhteviyatına çarpması sonucunda hasarın meydana geldiği kanaatine varıldığı belirtilmiştir. Hükme esas alınan bilirkişi heyet raporunda ise, riziko adresinde vuku bulan hasarın yağmur sularının sigortalı iş yerinin bulunduğu binanın, çatı oluklarından alt katlara bina içinden ve dışından sirayeti neticesinde konu iş yerinin büro ve üretimhane bölümlerinde olması sonucunda meydana geldiği tespit edildiğinden, öncelikle uyuşmazlığa konu hasarın meydana gelme sebebinin ve tarafların iş bu hasarda sorumluluklarının bulunup/bulunmadığı konusunun hiçbir şüpheye mahal bırakılmaksızın açıklığa kavuşturulması gerekmektedir. İş bu nedenle, 17.05.2021 tarihli bilirkişi heyet raporunun hükme esas alınması doğru görülmemiştir. Bu durumda mahkemece, hasarın çıkış sebebi, tarafların kusur oranları, hasarın poliçe kapsamında olup olmadığı, zararın miktarı hususlarında hükme elverişli rapor alınarak oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerektiğinden, davalı ve feri müdahil vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının 6100 sayılı HMK’nın 353/1.a.6 maddesi uyarınca kaldırılmasına, Dairemizin kararına uygun şekilde yargılama yapıldıktan sonra yeniden karar verilmek üzere dosyanın mahkemesine iadesine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;1-Davalı ve fer-i müdahilin istinaf başvurusunun KABULÜNE,2-İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2022/754 Esas, 2023/184 Karar sayılı ve 07/03/2023 tarihli kararının HMK’nin 353/1a.6 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA,3-Dosyanın, Dairemiz kararına uygun şekilde yargılama yapılmak ve yeniden bir karar verilmek üzere mahal Mahkemesine iadesine,4-Harçlar Kanunu gereğince davalı ve fer-i müdahil tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye GELİR KAYDINA, istinaf karar harcının talep halinde davalı ve fer-i müdahile İADESİNE, 5-Davalı ve fer-i müdahilin yapmış olduğu istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına, 6-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, 7-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 362/1.a maddesi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 25/10/2023