Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 45. Hukuk Dairesi 2023/1663 E. 2023/1576 K. 01.11.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
45. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2023/1663
KARAR NO: 2023/1576
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 20. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2022/20
KARAR NO: 2022/759
KARAR TARİHİ: 20/12/2022
DAVA: İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 01/11/2023
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesi ile; Davalı kooperatif üyesinin, müvekkil kooperatife üyelikten kaynaklanan birikmiş borcu bulunduğunu, icra dosyasına sundukları borç döküm belgesinde, davalı kooperatif üyesinin borcunun ayrıntıları net olarak listelendiğini, üyelik hak ve vecibelerini yerine getirmeyen ve bu çerçevede kooperatife borçlu olan üyelerin borçlarına aylık %5 gecikme faizi uygulanacağı yönünde müvekkil kooperatif genel kurullarında alınan kararlar doğrultusunda, üyelerin asıl alacaklarına aylık %5 gecikme faizi uygulandığını, arz ve izah edildiği üzere yargılama sırasında anlaşılacak ve re’sen guzönünde bulundurulacak sebeplere binaen, davalı-borçlunun İstanbul … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosya borcuna, faiz oranına, beyanlarına ve tüm ferilerine ilişkin itirazının iptaline, dosya konusu alacaklarının fer’ileri ile birlikte tahsili için takibin devamına, alacağımızın %20’den aşağı olmamak üzere icra-inkar tazminatının davalı-borçludan tahsiline, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalıya tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesi ile; Dava dilekçesinde dava konusu hakkında hiçbir açıklama olmadığını davalının ortaklığına ilişkin herhangi bilgi de verilmediğini, davalının davacı kooperatif ortağı olmadığına ilişkin kesinleşmiş yargı kararları bulunduğunu, İstanbul 7.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2018/588 E. 2019/194 K. 27.03.2019 tarihli ve Zonguldak 1.Asliye Hukuk Mahkemesinin 2017/202 E. 2019/2 K. 15.01.2019 tarihli kararlarla davalının davacı kooperatif ortağı olmadığı belirlendiğini, davalı, Kooperatifler Kanunu ve kooperatif ana sözleşme hükümlerine göre davacı kooperatife ortak olmadığını, davacı kooperatif, kanun ve ana sözleşme hükümlerine aykırı işlemler yapmak suretiyle davalıdan haksız kazanç elde etmek niyetinde olduğunu, davacı kooperatif, icra takibinde haksız ve kötüniyetli olduğunu, davanın reddine, takip miktarının %20 oranında tazminatın davacıdan alınmasına, davalıya verilmesine, yargılama giderlerinin davacıya yükletilmesine karar verilmesini beyan ve talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI ve DAİREMİZ KARARI: Mahkemece, ” Davacı taraf her ne kadar davalı aleyhin kooperatif aidat ve kooperatif genel kurul kararlarıyla üyelerden toplanması gereken ara ödemelerin tahsili istemi ile başlatılan icra takibinde davalı tarafından yapılan itirazın iptalini talep etmişse de; düzenlenen bilirkişi raporunun dosya kapsamına uygun ve denetime elverişli olduğu; davalı ile … arasında yapılan devir sözleşmesi ve davalının ortaklık kaydının yapılması için kooperatife verdiği dilekçe mevcut olmamakla birlikte, davalının … tarafından kooperatife verilen devir bildirimi dilekçesini ” tebellüğ ettim” notuyla imzaladığı, adına Ortaklık Senedi düzenlendiği, 08.06.2014, 30.05.2015 , 12.06.2016, 15.01.2017 tarihli genel kurul toplantılarının çağrı listesinde yer aldığı, 08.06.2014 ve 12.06.2016 tarihli genel kurul toplantılarına ait Ortaklar Cetvelinde imzasının bulunduğu, davalının ortaklığa kabulü için kararın bulunmadığı, İstanbul 7 Asliye Ticaret Mahkemesi ile Zonguldak 1 Asliye Hukuk Mahkemesinin davalının kooperatif ortağı olmadığına karar verildiği ve kararların kesinleştiği de anlaşıldığından davalının kooperatif ortağı olmadığı bu nedenle kooperatif aidat borcundan da sorumlu olmadığı anlaşıldığından davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine” karar verilmiştir. Dairemizin 29/12/2021 tarihli kararı ile ” …dayanak yapılan genel kurul kararların iptali davaların konusu ve sebebi farklı olduğu işbu davada kesin hüküm oluşturmadığı gibi red gerekçelerinde kesin delil teşkil etmediği anlaşılmıştır. Nitekim dosya kapsamına göre davacı tarafından e-mail ile bilirkişiye ibraz edilen belgeler arasında ” … adlı kişiye tarafından doldurulan “… Başkanlığına ” hitaplı form dilekçede; “kooperatifin 69 numaralı ortağı olduğu, ortaklık hakkını davalı … devretmek istediği” belirtilerek … adres ve kişisel bilgilerine yer aldığı aldığı, dilekçenin alt bölümüne de “Tebellüğ Ettim” ifadesinin altında davalı … isim ve imzasının, yönetim kurulu başkanı ifadesinin altında imzasının ve el ile yazılmış ” 36 nolu karar 1.9.2013 ” notunun bulunduğu, davacı tarafında davalı … adına düzenlenen Ortaklık Senedinde de adı geçen kişinin baba adı, doğum yeri, tarihi ve adresi ile “Yönetim kurulunun 01.09.2013 tarih ve 36 sayılı kararı ile kooperatif ortaklığına kabul edilerek 69 ortak no ile kaydınız yapılmıştır. ” cümlesi yer aldığı, ortaklar defterinin 262. sahifesinin davalı …’e ayrıldığı, bu sahifede nüfus hüviyet cüzdanı bilgilerinin, 01. 09.2013 tarihli 36 sayılı Yönetim Kurulu Kararı ile … aldığı ortaklığa kabul edildiğinin ve bazı ödeme tarih ve miktarlarının yazılı olduğu, 08.06.2014, 30.05.2015, 12.06.2016, 15.01.2017 tarihli genel kurul toplantılarının çağrı listesinde yer aldığı, 08.06.2014 ve 12.06.2016 tarihli genel kurul toplantılarına ait Ortaklar Cetvelinde imzasının bulunduğu anlaşılmıştır. Kooperatifler Kanunu 14/3 maddesinde, ortaklığın devredilebileceği, yönetim kurulu, ortaklığı devralan kişinin ortak nitelikleri taşıması halinde, bu kişiyi ortaklığa kabul etmek zorunda olduğu düzenlenmiştir. Bu sebeple ortalığı devralan kişinin yazılı dilekçe ile kooperatife başvurması zorunlu değildir. Yargıtay 23.Hukuk dairesi 2015/2728 Esas 2015/2508 Karar sayılı ilamında bu husus ” devir alanın kooperatif üyelik koşullarını taşıması halinde kooperatifin bu kişiyi 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 14/3. ve ana sözleşmenin 17/2. maddeleri uyarınca ortaklığa kabul etmesi zorunludur. Üyelik devir sözleşmesi yapıldığı tarih itibariyle sözleşmenin yanları arasında geçerli sonuç doğurmasına karşın, kooperatif bakımından ise 1163 Sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 14/3. ve ana sözleşmenin 17/1. ve 2. maddeleri hükümleri gereği, devrin kooperatife bildirilmesi ve yönetimin makul sürede yapacağı inceleme sonunda devir alanın ortaklık şartlarını taşıması durumunda devir alanı makul süre içerisinde üyeliğe kabulü kararı verdiği tarihte hüküm ifade eder. 17/1. madde hükmünde yer alan yazılı başvuru koşulu, devrin geçerliliğine ilişkin olarak değil, devrin kooperatife iletilmesi ve kabulü için ispat bakımından sevk edilmiştir. Bu nedenle, kooperatif üyelik hakkının devredildiğinin davadan önce davalı kooperatife bildirilmemesi, devir alanın hakkına olumsuz bir etki yapmaz.” şeklinde ifade edilmiştir. O halde mahkemece, davacı tarafından sunulan belgelerin aslı getirtilerek, devreden ortak … öncesinde kooperatif üyesi olup olmadığı, kooperatif üyesi ise ibraz edilen devir dilekçesindeki imzanın … ait olup olmadığı, dilekçenin … tarafından verilip verilmediği gerekirse … duruşmada alınacak ifadesi ile tespit edildikten sonra geçerli bir devir halinde 01. 09.2013 tarihli 36 sayılı Yönetim Kurulu Kararına istinaden, yönetim kurulu kararı bulunmasa dahi davalının zımmen kooperatif üyesi olarak kabulü gerekmektedir. Buna göre kooperatif ortaklığının devri halinde devreden ve devralan ortak kooperatif aidatları kooperatife karşı devir tarihine göre sorumlu olduğu gözetilerek kooperatifin ticari defter ve kayıtları getirtilerek bu konuda alınacak ek rapora göre karar verilmesi gerektiği” gerekçesiyle kaldırma kararı verilmiştir. Dairemizin kaldırma kararı sonrasında yapılan yargılama sonucunda mahkemece ” … istinaf bozması sonrası davacı vekili tarafından dosyada fotokopisi bulunan ve istinaf ilamında belirtilen ‘ … tarafından doldurulan ortaklık hakkının …’e devretmek istediğine dair dilekçe, … adına düzenlenen ortaklık senedi, 01/09/2013 tarihli 3b sayılı yönetim kurulu kararının asıllarını dosyaya sunduğu, dosya kapsamına göre davacı tarafından e-mail ile bilirkişiye ibraz edilen belgeler arasında ” … adlı kişiye tarafından doldurulan “… Başkanlığına ” hitaplı form dilekçede; “kooperatifin 69 numaralı ortağı olduğu, ortaklık hakkını davalı …’e devretmek istediği” belirtilerek …’in adres ve kişisel bilgilerine yer aldığı , dilekçenin alt bölümüne de “Tebellüğ Ettim” ifadesinin altında davalı … isim ve imzasının, yönetim kurulu başkanı ifadesinin altında imzasının ve el ile yazılmış ” 36 nolu karar 1.9.2013 ” notunun bulunduğu, davacı tarafında davalı … adına düzenlenen Ortaklık Senedinde de adı geçen kişinin baba adı, doğum yeri, tarihi ve adresi ile “Yönetim kurulunun 01.09.2013 tarih ve 36 sayılı kararı ile kooperatif ortaklığına kabul edilerek 69 ortak no ile kaydınız yapılmıştır. ” cümlesi yer aldığı, ortaklar defterinin 262. sahifesinin davalı … ayrıldığı, bu sahifede nüfus hüviyet cüzdanı bilgilerinin, 01. 09.2013 tarihli 36 sayılı Yönetim Kurulu Kararı ile … aldığı ortaklığa kabul edildiğinin ve bazı ödeme tarih ve miktarlarının yazılı olduğu, 08.06.2014, 30.05.2015 , 12.06.2016, 15.01.2017 tarihli genel kurul toplantılarının çağrı listesinde yer aldığı, 08.06.2014 ve 12.06.2016 tarihli genel kurul toplantılarına ait Ortaklar Cetvelinde imzasının bulunduğu, Mahkememizce tanık olarak dinlenen … beyanında kooperatif üyeliğinden kaynaklanan haklarını …’e devrettiğini, ortaklık hakkını … devrettiğine ilişkin tarihsiz ortaklık devir dilekçesindeki ve ödeme sözleşmesindeki imzanın kendisine ait olduğunu beyan ettiği anlaşılmakla davalının kooperatif üyesi olduğu ve pasif husumet ehliyetinin bulunduğu anlaşılmıştır. Ödeme emri ekindeki belge ile 32.500 TL’si tahkim kararı ile kesinleşen “ekstra borçlandırma” dan kaynaklanan toplam 40.652 TL tutarındaki anapara borcuna 15.467 TL gecikme faizi ilave edildiğinde davalının yaptığı 10.572 TL tutarındaki ödemenin indirilmesiyle 45.547 TL tutarın icra takibine konu edildiği, davalının kooperatif aidat alacağı ve icra takip talebinde“ Ekstra borçlanmalar” başlıklı listenin ilk satırında yer alan “ … Tahkim Ödemesi 2017 Ağustos, Eylül, Ekim, Kasım, Aralık.2018 Ocak, 3.000 TL 6 Taksit 3.000/6 Taksit 500 TL” açıklamasına konu 3.000 TL tutarındaki alacak talebi yönünden ticari defter ve kayıtlarını ve genel kurul kararını dosyaya sunmadığı, bu alacak kalemleri yönünden alacaklı olduğunu ispat edemediği, bu nedenle alacak talebinde bulunamayacağı, ancak dosyaya sunulan davacı kooperatifin 03.06.2018 günlü 2017 yılı olağan genel kurul gündeminin 8 maddesinde belirlenen ‘‘l5.08.2018 tarihinden başlayıp 10 ay devam etmek üzere aylık 3.700 TL ” tutarındaki borca ilişkin olarak icra takip talebine dayanak belgede ekstra borçlanmalar bölümünde yer aldığı, davalı tarafça söz konusu borcun ödendiğine ilişkin yazılı delil dosyaya sunmadığı, takibin 03/04/2019 tarihinde başladığı dikkate alınarak muaccel hale gelen 8 aylık ödemenin söz konusu olabileceği, bu miktarın bilirkişi ek raporunda tespit edildiği üzere 3.700,00×8=29.600,00 TL olduğu, davacı tarafça icra takip talebi ekinde “Ekstra Borçlanmalar” başlıklı listenin ikinci satırında belirtildiği üzere bu alacak kalemi yönünden 29.500,00 TL talep etmiş olmakla düzenlenen bilirkişi ek raporu dosya kapsamına uygun ve denetime elverişli olduğundan hükme esas alınmış ve davacının talebi ile bağlı kalınarak genel kurul kararı ile tespit edildiği anlaşılan 29.500 TL yönünden davacı kooperatifin davalıdan alacaklı olduğu Mahkememizce kabul edilmiştir.İşlemiş faiz alacağı yönünden; davacı tarafça her ne kadar takipten önce işlemiş faiz talep edilmişse de; somut olayda davacının davalıyı takip tarihinden önce temerrüde düşürmediğinden temerrüt şartları oluşmadığından işlemiş faiz talebinin reddine, ayrıca alacağın likit olması nedeniyle takibe haksız itiraz eden borçlu davalı aleyhine asıl alacağın %20’si(5.900,00-TL) oranında icra inkar tazminatı yüklenmesine, davacının kötüniyetli olduğu sabit olmadığından davalının kötüniyet tazminatı talebinin reddine ” dair davanın kısmen kabulü ile davacı tarafın başlattığı İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı icra dosyasında borçlu davalı tarafından 29.500,00 TL asıl alacağa yönelik yapılan itirazın iptaline, asıl alacak ödeninceye kadar takibin yasal faiz ile birlikte devamına, fazlaya ilişkin istemin reddine, hükmolunan asıl alacağın %20’si (5.900,00-TL) oranında icra inkar tazminatının borçlu davalıdan alınarak davacı tarafa verilmesine, kötüniyet tazminatı koşulları oluşmadığından kötüniyet tazminatı talebinin reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ Davalı vekili yasal süresi içinde sunmuş olduğu istinaf dilekçesinde; Dava konusu alacağını Kooperatifler Kanunu ve TTK hükümleri gereğince ticari nitelikteki defter ve kayıtları ile ispatla yükümlü olan davacı kooperatif, mahkemenin tüm ara kararlarına karşın süresinde defter ve kayıtlarını özellikle tahkim kararına dayalı ekstra borçlandırmaya ilişkin Genel Kurul kararını sunmadığını, mahkemenin hükme esas aldığı 30.08.2022 tarihli bilirkişi ek raporunda, kooperatif defter ve kayıtlarının ibraz edilmediğini, kooperatif defter ve kayıtlarının usulüne uygun düzenlenmediğini ve onaylanmadığını, resmi olmayan bilgisayar çıktıları ile rapor düzenlediğini açıkça izah ederek değerlendirmeyi ve takdiri mahkemeye bıraktığını, tüm bu gerçeklere ve özellikle 11.10.2022 tarihli ve 3 nolu celse kararına karşın mahkemenin, “düzenlenen bilirkişi ek raporunun dosya kapsamına uygun ve denetime elverişli olduğu” gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar vermesi, açık biçimde usul ve yasaya aykırı olduğunu, öte yandan, mahkemenin alacağı likit kabul etmesi, icra inkar tazminatına hükmetmesi bir başka hukuksal hata olduğunu, ancak yargılama ile çözüme kavuşacak hukuki uyuşmazlığa konu alacağın likit kabul edilmesi, usul ve yasa hükümlerine aykırı olduğunu ileri sürmüştür.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE GEREKÇE HMK’nın 355. ve 357. maddeleri gereğince istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle bağlı olarak ve kamu düzenine aykırılık hususlarını da gözetilerek yapılan inceleme neticesinde; Dava, kooperatif üyeliğinden kaynaklanan alacağın tahsili amacıyla başlatılan takibe yapılan itirazın iptali istemine ilişkindir.İstanbul … İcra Müdürlüğünün … E. sayılı dosyası incelendiğinde; davacı tarafından, davalı aleyhine, kooperatif üyeliğinden kaynaklanan aidat ve ara ödeme borcuna istinaden 30.080,00 TL asıl alacak, 15.467,00 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 45.547,00 TL borcun ödenmesi amacıyla 05/04/2019 tarihinde icra takibi başlatıldığı, davalının yasal süresinde ödeme emrine itiraz ettiği, davanın yasal 1 yıllık süre içerisinde açıldığı anlaşılmıştır. Dairemizin kaldırma kararı sonrasında davalının, davacı kooperatif üyesi olduğuna ilişkin tespiti davalı tarafça kabul edilmiş olup bu husus istinaf edilmemiştir. Davalı vekilince, takibe dayanak yapılan tahkim kararına dayalı ekstra borçlanmaya ilişkin alacak talebi istinaf edilmiştir.Dosya kapsamına göre; toplam 40.652 TL tutarındaki anapara borcuna 15.467 TL gecikme faizi ilave edildiği, 10.572 TL tutarındaki ödemenin indirilmesiyle 45.547 TL tutarın icra takibine konu edildiği, ödeme emrine dayanak yapılan belgeler incelendiğinde; 32.500 TL’si tahkim kararı ile kesinleşen “ekstra borçlandırma” dan kaynaklandığı, bunun 3000 TL’si … Tahkim Ödemesi (2017 Ağustos, Eylül, Ekim, Kasım, Aralık 2018 Ocak, 3.000 TL 6 Taksit 3.000/6 Taksit 500 TL) 29.500,00 TL’si … Tahkim Ödemesi ( Toplam 37.000,00 TL, 10 taksit aylık 3.700,00 TL, 2018 Ağustos başlangıçlı ) açıklaması olduğu görülmüştür.Somut olayda; davacı kooperatif, davalı tarafça istinaf edilen alacağının dayanağını, Kooperatifin 03/06/2018 günlü 2017 yılı genel kurul gündeminin 8. Maddesine dayandırmıştır. Hükme esas alınan bilirkişi raporunda ifade edildiği gibi Kooperatifin 2016 yılı genel kurul kararı incelendiğinde; tahkim davasından kaynaklı ödemeye ilişkin bir karar alınmadığından Temmuz 2017- Haziran 2018 dönemine ait 3.000,00 TL’lik alacak talebinin yasal dayanağı olmadığı görülmüştür. Nitekim bu husus davacı tarafça istinaf edilmemiştir. Ancak kooperatifin 03/06/2018 günlü 2017 yılı genel kurul gündeminin 8. maddesinde, kooperatifin kaybettiği tahkim davasının sonucu ve buna bağlı olarak üyelerden para toplanması konusu görüşülmüş olup “15.08.2018 tarihinden başlayıp 10 ay devam etmek üzere aylık 3.700 TL ödeme yapılmasına, ödemelerin gününde yapılmaması halinde aylık %1.5 oranında vade farkı uygulanmasına ” karar verilmiştir. Yargıtay kapatılan 23. Hukuk Dairesi ile 11. Hukuk dairesinin emsal kararlarında ifade edildiği gibi genel kurul kararı iptal edilmedikçe genel kurul toplantısına katılan veya katılmayan tüm üyeleri bağlayıcı nitelikte olduğu gibi, tüm üyeleri ilgilendiren genel kurul kararlarının uygulanması için kararın üyelere tebliği de gerekmemektedir. Bu itibarla ilgili genel kurul kararının iptaline ilişkin açılmış bir dava olduğu ileri sürülmediğinden davacı kooperatifin, karara konu kaybedilen tahkim davasında kaynaklı alacak talebinde bulunmasında hukuka aykırılık bulunmamaktadır. Davalı vekili istinaf dilekçesinde, davacı kooperatifin usulüne uygun ticari defterlerini sunmadığını, karara dayanak yapılan genel kurul kararını ibraz etmediğini ileri sürmüş ise de davacı vekili dava dilekçesinde, kooperatif genel kurul kararları ile kooperatif kayıtlarına ve gerekirse bilirkişi incelemesine dayandığı görülmüştür. Bu nedenle ilgili genel kurul kararı ibraz edilmese dahi bilirkişinin, davacı delilleri arasında sayılan kooperatif kayıtları genel kurul kararları üzerinde inceleme görevi bulunmaktadır. O halde, ilgili genel kurul kararı davalı açısından bağlayıcı nitelikte olduğundan, davalının, söz konusu karara istinaden ödeme yaptığını ispatlaması gerekmektedir. Ne var ki bu husus davalı tarafça ispatlanamadığından davalı vekilinin bu yöndeki istinaf nedeni yerinde görülmemiştir.İİK 67/2.maddesinde “…borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir.” hükmü yer almaktadır. Takibe konu istinaf edilen alacak genel kurul kararına dayanmakta olup genel kurul kararları kesinleşmesi halinde katılmasalar dahi tüm üyeler için bağlayıcı olacağından ve bu kararların ortaklara ayrıca tebliği gerekmediğinden, alacağın miktarı davalı yönünden bilinebilir, hesap edilebilir, belirlenebilir yani likit nitelikte olduğu kuşkusuzdur. Mahkemece, dava konusu alacağın bu niteliği gözetilerek, yargılama sonunda itirazın haksızlığı belirlenen alacak tutarı üzerinden davacı yararına İİK’nun 67/2. maddesi uyarınca icra inkar tazminatına hükmedilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir. Açıklanan nedenlerle davalı vekilinin istinaf nedenleri yerinde görülmediğinden istinaf başvurusunun HMK 353/1.b-1 bendi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.Yargıtay 6. Hukuk Dairesi’nin 14/09/2021 tarihli 2021/10 E. 2021/61 K. sayılı ilamında; 492 sayılı Harçlar Kanunu’nun 2. maddesinde ifade edilen (1) sayılı tarifenin 1/e bendinde belirtilen işin esasının hüküm altına aldığı kararlardan anlaşılması gerekenin, ilk derece mahkemesi yerine geçilerek verilen ve icra kabiliyeti söz konusu olan kararlar olduğu, ilk derece mahkeme kararlarına dair istinaf başvurusunun esastan reddi yönündeki kararların ise icra edilebilir karar niteliğinde olmadığı için maktu harca tabi olduğu ifade edilmiştir. Somut dosya yönünden Dairemizce yapılan inceleme neticesinde verilen istinaf başvurusunun esastan reddi kararı icra edilebilir bir karar niteliğinde değildir ve ilk derece mahkemesi kararının geçerliliği devam etmektedir. İlk derece mahkemesi kararı kaldırılarak esas hakkında yeni bir karar verilmediği için emsal ilamda açıklanan hususlar Dairemizce de uygun bulunarak, davalı yönünden istinaf karar harcının maktu olarak belirlenmesi gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;1-HMK’ nın 353/1.b.1 Maddesi gereğince davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan REDDİNE, 2- Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden davalı tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 269,85 TL istinaf nispi karar harcının, davalı tarafından yatırılan 1.007,56 TL harçtan mahsubu ile bakiye 737,71 TL’ nin istemi halinde davalı tarafa iadesine, 4-Davalının yapmış olduğu istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerine bırakılmasına, 5- Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 362/1-a bendi gereğince kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.01/11/2023