Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 45. Hukuk Dairesi 2023/16 E. 2023/694 K. 03.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
45. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2023/16
KARAR NO: 2023/694
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2019/417
KARAR NO: 2022/471
KARAR TARİHİ: 31.05.2022
DAVA: Sigorta (Kaza Sigortası Kaynaklı)
KARAR TARİHİ: 03/05/2023
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; … isimli şahısın davacı şirketin sağlık sigortası güvencesi kapsamında bulunduğunu, …’nun 09.06.2017 tarihinde trafik kazası sebebi ile yaralandığını ve tedavi gördüğünü, söz konusu tedavi giderleri davacı şirket tarafından karşılandığını, bu esnada …’nun yaralanmasına sebep olan … plakalı aracın davalı şirket nezdinde zorunlu mali mesuliyet sigortası bulunduğunu, davacı şirket tarafından tespit edildiğini, …’nun 20.825,38-TL’lik tedavi masrafının davacı şirket tarafından ödendiğini, 21.03.2019 tarih ve 22-2019-56 sayılı yazı ile davalıya bildirildiğini, söz konusu yazı ile SUT kapsamı dahilinde kalan 8.691,94-TL’sinin SGK tarafından ödendiğini; bakiyenin 20.825,38-TL’sinin ise zorunlu mali sorumluluk sigortası kapsamında ve 2918 sayılı Kara Yolları Trafik Kanunu’nun 98. maddesi ve TTK’nin 1472. maddesi gereğince davalı şirket tarafından, bildirilen hesaba ödenmesi talep edildiğini, ancak davalı şirket tarafından davacı şirkete herhangi bir ödeme yapılmadığını, belirtilerek iş bu bedelin ödeme tarihi olan 14.09.2017 tarihinden itibaren ticari temerrüt faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; kazaya sebebiyet vererek, davacının malul kalmasına neden olduğu iddia edilen, … plaka sayılı aracın, davalı … Sigorta A.Ş. nezdinde Trafik Sigorta Poliçesi ile sigortalı olduğunu, davalı şirkete sigortalı aracın, 09.06.2017 tarihli trafik kazası neticesinde, davacının malul kalmasına neden olduğu iddiası ile maddi tazminat talepli bu davanın açıldığını, kusur ve sürekli sakatlık durumunun tespiti halinde maddi tazminat miktarının aktüer tarafından hesaplanması esnasında SGK tarafından davacıya yapılmış veya yapılmakta olan ödemelerin tenzili gerektiğinden, bilirkişi incelemesi öncesinde SGK’den davacıya herhangi bir ödeme yapılıp yapılmadığı hususunun sorulmasını talep ettiklerini, bilindiği üzere; 26.04.2016 tarihinde yürürlüğe giren 6704 Sayılı Kanun ile 2918 Sayılı Kanun 90. ve 92. maddelerine değişiklikler getirildiğini, Yargıtay uygulamaları da kazaya karışan araç ticari değilse yasal faiz uygulanacağı yönünde olduğunu, davalı şirket aleyhine avans faizi işletilerek hüküm kurulması talebi açıkça hukuka ve içtihatlara aykırı olduğunu, davanın esastan reddini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI Mahkemece ”… Yasal düzenlemeler ışığında somut davada SUT kapsamında bir değerlendirme yapılmaksızın, kaza ile illiyet bağı bulunan ve 6111 sayılı Yasa kapsamında kalan tüm belgeli tedavi giderlerinden trafik sigortacısı ile sorumluluğunu üstlendiği araç işleteni ve sürücüsünün sorumluluğu son bulduğu, 2918 sayılı Yasa’nın 98. madde kapsamına girmeyen belgesiz tedavi giderinden ise zorunlu mali mesuliyet trafik sigortacısı olan davalının sorumluluğu ise devam ettiği anlaşılmıştır. Hal böyle olunca somut olayda davacı sigorta şirketi tarafından dava dışı …’nun 09.06.2017 tarihinde trafik kazasında yaralanmasından dolayı Başkent Üniversitesi Adana Dr. … Uygulama ve Araştırma Merkezi’ne ödenen toplam 20.825,38-TL’nin, sigortalının kazadan kaynaklı yaralanması ile ilgili ve tıbben uygun ve tedavi giderlerinin yapıldığı kuruma göre kadri maruf olup 6111 sayılı Yasa ile değiştirilen 2918 sayılı Yasa’nın 98. maddesi kapsamındaki belgeli tedavi giderlerinden olduğu, nitekim davacı vekili tarafından da mahkememizin 18.01.2022 tarihli celsesinde rücu talebinin belgeli ancak sut kapsamında SGK tarafından karşılanmayan tedavi giderlerin ilişkin olduğunun beyan edildiği ve bu belgeli tedavi giderlerinin tamamından da 2918 sayılı KTK 98. maddesi kapsamında davalı sigorta şirketinin sorumluluğu bulunmadığı, dolayısıyla davalıya husumet yöneltilemeyeceği anlaşılmıştır. Açıklanan gerekçeler ile davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine” dair karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekilinin yasal süresi içinde sunmuş olduğu istinaf dilekçesinde özetle; davalı sigorta şirketinin dava konusu sağlık giderlerinden sorumluluğu bulunduğu ve bu nedenle mahkemece davanın kabulüne karar verilmesi gerektiği belirtilerek mahkemece verilen kararın kaldırılması talep edilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE GEREKÇE HMK’nin 355. ve 357. maddeleri gereğince istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle bağlı olarak ve kamu düzenine aykırılık hususlarını da gözetilerek yapılan inceleme neticesinde; Dava, “3 S Sağlık Sigorta Sistemi Grup Sertifikası Sigorta Poliçesi” kapsamında trafik kazası nedeniyle karşılanan tedavi giderinin rücuen tahsili istemine ilişkindir. Dosya kapsamından, davacı sigorta şirketi ile dava dışı sigortalı arasında 01.02.2017/2018 tarihleri arasında geçerli … no’lu sigorta poliçesinin düzenlendiği, sigortalının 09/06/2017 tarihli trafik kazası sonucu yaralandığı, tedavisinin gerçekleştirildiği hastaneye, davacı sigorta şirketinin poliçe kapsamında ödeme yaptığı ve ödediği bedelin rücuen tazmini istemiyle eldeki davayı açtığı anlaşılmıştır. 03.03.2022 tarihli bilirkişi heyet raporunda özetle, ”… Dosya muhteviyatında bulunan bilgi ve belgeler birlikte nazara alındığında, yukarıdaki hususlar muvacehesinde meydana gelen dava dışı sürücüler …, …’ın ve dava dışı yolcu …’ın yaralanması, araçların hasarlanmasıyla neticelenen trafik kazasında; dava dışı sürücü … sevk ve idaresindeki … plaka sayılı otosuyla; 2918 Sayılı Karayolları Trafik Kanunu 46. madde 47/d, madde 52/a, b, madde 56/A madde 73, madde 84/f ve 2918 Sayılı Karayolları Trafik Kanunu’na bağlı yönetmeliğin madde 94/b, c, f, g madde 95/d, madde 101/a, b madde 145/e madde 157/a,06 madde 157 b bentlerinde açıklanan hükümler gereği yukarıda açıklanan trafik kurallarını ihlal ettiğinden kazasının oluşumunda etkenlik arz ettiği için mevcut olan yaralamalı ve maddi hasarlı trafik kazasında %100 kusurlu olduğu, dava dışı sürücü … sevk ve idaresinde bulunan … plaka sayılı otosuyla; 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu ve 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’na bağlı yönetmelikte belirtilen sürücülerin uyması zorunlu kurallara riayet ettiği, kendisinin, yanında yolcu olarak bulunan …’ın ve dava dışı sürücü …’nun yaralanmasında, araçların hasarlanmasında alabilecek herhangi bir tedbirinin bulunmadığı, kazanın oluşumunda kendisine kusur izafe edinilmesi uygun görülmediği, mevcut olan yaralamalı ve maddi hasarlı trafik kazasında; kusur ve ihlalinin bulunmadığı, dava dışı …’ın … plaka sayılı oto içerisinde bulunan yolcu konumunda olduğu ve kusursuz olduğu, yapılan tedavilerin kazada yaralanması ile illiyetleri ve uygun olduğu, SGK’nin tedavi giderlerini SUT fiyatı esasıyla karşıladığından sorumluluğunun kalmadığı, davalının rücu talebinin yerinde olmadığı” belirtilmiştir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; davacının belgelendirilmiş tedavi masraflarını talep ettiği ve bu husustaki talebinin sadece SGK’ye yöneltilebileceği belirtilerek davacı hakkındaki davanın husumet nedeniyle usulden reddine dair karar verilmiş olup iş bu karara yönelik davacı vekilince istinaf yasa yoluna başvurulmuştur. Rücu ve halefiyet, Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kurulu’nun 22/03/1944 Tarih E. 37, K. 9, R.G. 03/07/1944 sayılı kararında “Sigortacının sorumlu kişi aleyhine açacağı dava, sigorta poliçesinden doğan bir dava olmayıp; aynen sigortalı kimsenin sorumlu kişiye karşı açmış olduğu bir dava gibidir. Sigortalının muhtelif mahkemelerde dava açma hakkı varsa, aynı hak sigortacının halefiyet hakkına dayanan rücu davası için de söz konusudur.” şeklinde vurgulanmıştır. 6102 sayılı TTK’nin “Halefiyet” başlığı altındaki 1472. maddesinde ise “Sigortacı, sigorta tazminatını ödediğinde, hukuken sigortalının yerine geçer. Sigortalının, gerçekleşen zarardan dolayı sorumlulara karşı dava hakkı varsa bu hak, tazmin ettiği bedel kadar, sigortacıya intikal eder.” hükmüne yer verilmiştir. Dosya kapsamında yer alan sigorta sözleşmesi ve ödeme belgesi dikkate alındığında, davacının aktif dava ehliyetinin bulunduğu anlaşılmıştır. 6111 sayılı Yasa, 25.02.2011 tarihinde yürürlüğe girmiş olup somut olayda kaza 21/09/2018 tarihinde meydana gelmiş, dava 10/11/2020 tarihinde açılmıştır. 2918 sayılı Yasanın 98. maddesinde değişiklik yapan 6111 sayılı Yasanın 59. maddesinde, trafik kazaları nedeniyle üniversitelere bağlı hastaneler ve diğer resmi ve özel sağlık kuruluşlarının sundukları sağlık hizmet bedellerinin kazazedenin sosyal güvencesi olup olmadığına bakılmaksızın “Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından karşılanacağı”, Yasanın geçici 1. maddesi ile de “Bu Kanunun yayımlandığı tarihten önce meydana gelen trafik kazaları nedeniyle sunulan sağlık hizmet bedellerinin Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından karşılanacağı, sözkonusu sağlık hizmet bedelleri için bu Kanunun 59. maddesine göre belirlenen tutarın %20’sinden fazla olmamak üzere belirlenecek tutarın üç yıl süreyle ayrıca aktarılmasıyla anılan dönem için ilgili sigorta şirketleri ve Güvence Hesabı’nın yükümlülüklerinin sona ereceği” öngörülmüştür. Bu düzenlemeler ile trafik kazasından kaynaklanan ve KTK’nin 98. maddesi kapsamında kalan tedavi giderleri bakımından, trafik sigortacısı ile sorumluluğunu üstlendiği araç işleteni ve sürücüsünün sorumluluğu son bulmuştur. (Yargıtay 17 Hukuk Dairesi 22/10/2020 tarih 2020/28 Esas 2020/6095 Karar) Somut olayda, trafik kazasında yaralanan sigortalı olup davacı sağlık sigortacısı onun yerine ödeme yaparak halefiyete dayalı zarar sorumlusundan talep etmektedir. Diğer bir deyişle bu talebi halefiyetin gereği hak sahibi hangi usul ve esaslardan yararlanacak ise haklara halef olanda aynı haklardan yararlanacaktır. Bu durum, sigortalının trafik kazası nedeniyle üçüncü kişilere verdiği zararları karşılayan ZMMS ve …nın yasanın yürürlüğünden önce yaptığı ödemelerin SGK’ya rücu edemeyeceği kuralı ile karıştırmamak gerekir. (Yargıtay 17 Hukuk Dairesi 01/10/2019 tarih 2016/19531 Esas 2019/8790 Karar) Bu nedenlerle, davalı SGK, 6111 sayılı Yasaya göre talep edilen belgeli tedavi gideri bakımından sorumlu olduğu görülmüştür. Öte yandan, 27.08.2011 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan Trafik Kazaları Nedeniyle İlgililere Sunulan Sağlık Hizmet Bedellerinin Tahsiline İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmeliğin 4. maddesinin 1. bendinde de; “trafik kazaları sebebiyle üniversitelere bağlı hastaneler ve diğer bütün resmi ve özel sağlık kurum ve kuruluşlarının sundukları tedavinin gerektirdiği tüm sağlık hizmet bedellerinin, kazazedenin sosyal güvencesi olup olmadığına bakılmaksızın Kurum tarafından Sağlık Uygulama Tebliğinde (SUT) yer alan hükümler doğrultusunda karşılanır” düzenlemesi getirilmiştir. Söz konusu Sağlık Uygulama Tebliği’nin 4. maddesinin 1. fıkrasının iptali istemiyle Danıştay 15. Dairesi 2013/7713 Esas sayılı dosya ile dava açılmış, Danıştay 15. Dairesince “2918 sayılı Kanun’un 25.02.2011 tarihinde yürürlüğe giren değişik 98. maddesinde, trafik kazaları sebebiyle sunulan sağlık hizmet bedellerinin Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından karşılanacağının belirtilmesine rağmen, dava konusu Yönetmelik hükmüyle, tedavi giderlerinin, Kurumun sosyal güvenlik politikaları uyarınca belirlemiş olduğu Sağlık Uygulama Tebliği’nde yer alan hükümler doğrultusunda karşılanacağı yönünde kısıtlama getirilmesinde hukuka uyarlık bulunmamaktadır.” gerekçesiyle; Trafik Kazaları Nedeniyle İlgililere Sunulan Sağlık Hizmet Bedellerinin Tahsiline İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmeliğin 4. maddesinin 1. bendinde yer alan “Kurum tarafından Sağlık Uygulama Tebliğinde (SUT) yer alan hükümler doğrultusunda” ibaresinin 14/11/2013 tarihinde yürütmesinin durdurulmasına, 16/03/2016 tarihinde de Trafik Kazaları Nedeniyle İlgililere Sunulan Sağlık Hizmet Bedellerinin Tahsiline İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmeliğin 4. maddesinin 1. bendinde yer alan “… Sağlık Uygulama Tebliğinde (SUT) yer alan hükümler doğrultusunda” ibaresinin iptaline karar verilmiştir. O halde trafik kazalarına bağlı acil hal teşkil eden tedavi giderlerinden özel veya devlet hastanesi ayrımına gidilmeksizin ve SUT konusunda bir değerlendirme yapılmaksızın “tüm” tedavi giderleri Sosyal Güvenlik Kurumunca karşılanacaktır. HMK m. 359/3 uyarınca; dosya kapsamındaki yazı, belge ve bilgilere, İlk Derece Mahkemesi kararının gerekçesinde dayanılan delillerle, delillerin tartışılması sonucu maddi olay ve hukuki değerlendirmede usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına, HMK m. 355/1 gereği incelemenin istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılıp, re’sen gözetilmesi gereken, kamu düzenine herhangi bir aykırılığın da bulunmadığı anlaşılmakla; kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğunun anlaşılmasına göre; davacı vekilinin istinaf itirazları yerinde görülmediğinden HMK m. 353/1,b.1 gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine dair karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere; 1-Davacının istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nin 353/1-b1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince davacı tarafından yatırılan 220,70 TL başvuru harcının hazineye GELİR KAYDINA, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 179,90 TL istinaf karar harcından, davacı tarafından yatırılan 80,70 TL harcın mahsubu ile bakiye 99,20 TL’nin istinaf eden davacıdan tahsili ile hazineye GELİR KAYDINA, 4-İstinaf yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına, 5-Yatırılan gider avansından kalan kısmın davacıya ilk derece mahkemesince iadesine, 6-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, 7-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine, Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 362/1.a maddesi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 03/05/2023