Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 45. Hukuk Dairesi 2023/1555 E. 2023/1428 K. 11.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
45. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2023/1555
KARAR NO: 2023/1428
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2021/607
KARAR NO: 2022/869
KARAR TARİHİ: 12/10/2022
DAVA: Alacak (Kooperatif Üyeliğinin Sona Ermesi Nedeniyle)
KARAR TARİHİ: 11/10/2023
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA Davacı asil dava dilekçesinde özetle; Davalı kooperatifin yapmış olduğu işyerlerinden 2 adet bağımsız bölümün maliki bulunduğunu ancak kooperatifteki yolsuzlukları ortaya çıkardığı için 2002 ve 2005 yıllarında 2 defa hakkında ihraç işlemi uygulandığını, müvekkilinin 10 nolu bağımsız bölüme 1986 yılında kooperatife ortak olmak suretiyle, 6 nolu bağımsız bölüme ise 2003 yılında devir almak suretiyle malik olduğunu, 1986-2003 yılları arasında kooperatifin amacına yönelik olarak ödenmesi gereken arsa, inşaat, altyapı, üstyapı, yönetim giderleri ve genel giderlerin tamamı için talep edilen bedellerin 10 nolu dükkan için 6.838,00 TL, 6 nolu dükkan için 13.256,00 TL olarak ödendiğini, bunun karşılığında kooperatifçe taşınmazların “anahtar teslim” şeklinde eksiksiz bir şekilde teslim edileceği hususu hem ana sözleşmede hem hazırlanan projeler, broşürler ve maket ile sabit hale gelmiş iken; ana sözleşmede herhangi bir değişiklik yapılmaksızın yalnızca genel kurulda alınan bir kararla taşınmazların “üç duvar mezbele” şeklinde tabir edilen herhangi bir elektrik, su tesisatı ile kapı pencere aksamı dahi olmayan şekilde 01/01/2000 yılında ortaklara verildiğini, müvekkili tarafından teslim alınan 10 no’lu bağımsız bölüme yaklaşık olarak 28.000,00 TL masraf yapılarak kullanılabilir hale getirildikten sonra 2001 yılında kiraya verildiğini, kiracı tarafından aidatların ödendiğini, 6 no’lu dükkan içinde yaklaşık olarak 28.000,00 TL masraf yapıldığını, site aidatlarının ödenmesine rağmen müvekkilinin aidat ödenmediği gerekçesiyle ve eşitlik ilkesine aykırı olarak ihraç edildiğini, davalının haksız ve hukuka aykırı sebeplerle ihraç ettiği müvekkilinin kemoterapi gördüğü süreç içerisinde davalar ile ilgilenemediğinden hak kaybına uğradığını, müvekkilinin kooperatife üyeliği sürecince ödemiş olduğu aidatların bugünkü güncel değeri ile birlikte iadesini talep etme zarureti hasıl olduğunu belirterek, her iki taşınmaz için ödenen 20.094,00 TL’nin güncel değerinin tespit edilmesini ve her iki bağımsız bölüm için yapılan toplam 56.000,00 TL masraf ile birlikte ihraç tarihinden itibaren işleyecek en yüksek ticari reeskont faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Görevli mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemesi olduğunu, talebin zamanaşımına uğradığını, kooperatif genel kurulunda alınan karar gereği bağımsız bölümlerin iç kısımlarının ortaklarca yapılması kararlaştırıldığından davacının yapmış olduğu masrafların iadesini talep edemeyeceğini, davacının kooperatif ortaklığından doğan borcu nedeniyle ihraç edildiğini ve ihraç işlemlerinin mahkeme kararları ile kesinleştiğini, davacının iddiasını kabul anlamına gelmemek üzere davacı bağımsız bölüm maliki olarak ortak giderden de öncelikle sorumlu olduğunu belirterek davacının tüm hukuka aykırı dayanaksız taleplerinin reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ’NİN VE DAİREMİZİN KARARLARI Bakırköy 6. Ticaret Mahkemesi’nin 27/01/2021 tarihli 2018/497 E. 2021/74 K. sayılı kararı ile; “Takip edilmeyen iş bu davanın daha önce işlemden kaldırılmış olması dikkate alınarak HMK 320,4 ve HMK 150. maddesi gereğince açılmamış sayılmasına” karar verilmiştir. Dairemizin 2021/675 E. 2021/684 K. sayılı 23/06/2021 tarihli kararı ile; “Davacının duruşmanın başladığı saatten önce adliyede bulunduğu, adliyeye gelmesine rağmen salgının getirdiği olağanüstü koşullar nedeniyle duruşmaya zamanında yetişemediği açık olduğundan davacının istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının HMK 353/1.a.6 maddesi uyarınca kaldırılmasına” karar verilmiştir. Bakırköy 6. Ticaret Mahkemesi’nin 12/10/2022 tarihli 2021/607 E. 2022/869 K. sayılı kararı ile; “..davaya konu uyuşmazlığın kooperatife ödenen aidat bedellerinin ve taşınmazlara yapılan masrafların, kooperatif üyeliğinden ihraç nedeniyle tahsili istemine ilişkin olup 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 17. maddesine göre, çıkan veya çıkarılan ortaklar ile mirasçılarının alacak ve hakları bunları istiyebilecekleri günden başlıyarak beş yıl geçmekle zamanaşımına uğrayacağı, zamanaşımın kesilmesi ve durma sebeblerinin 6098 sayılı TBK 153 ve 154. Maddelerinde düzenlendiği, davacının 10 nolu işyerine ilişkin ihraç kararının iptal davasının İstanbul 2 ATM 2003/1077 esas, 2004/503 karar sayılı ilam ile hak düşürücü süreden reddedilerek Yargıtay’ın 11. Hukuk Dairesinin 2004/13204 esas, 2005/10637 karar sayılı ilamıyla onanarak 7.11.2005 ‘de kesinleştiği, davacı tarafın 10 ve 6 nolu işyerlerine ilişkin kooperatif kararının butlan talebine ve tazminat isteminin Bakırköy 3 ATM 2012/308 esas sayılı dosyasında asıl ve birleşen dosya yönünden açılmamış sayılma kararı verilerek 28.10.2013 tarihinde kesinleştiği, 10 nolu işyerine ilişkin taleplerin İstanbul 2 ATM kararının kesinleşme tarihi de dikkate alınarak 5 yıllık zamanaşımı süresinin dolması ve davalının zamanaşımı itirazın bu nedenle yerinde olduğu, 6 ve 10 nolu işyerine ilişkin Bakırköy 3 ATM 2012/308 esas açılmamış sayılma kararı ile bu davaya konu taleplerin maddi hukuk bakımından mevcut olmadığının kabul edilmesi sebebiyle ihraç kararlarının kesinleştiği ve açılan davanın zamanaşımını kesmeyeceği dolayısı ile davacının iş bu davaya konu taleplerinin zamanaşımına uğraması nedeniyle açılan davanın zamanaşımından reddine” karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı asil yasal süre içerisinde sunmuş olduğu istinaf dilekçesinde özetle; Davalı tarafça süre uzatım talebinde zamanaşımı itirazı ileri sürülmediği için sonradan ileri sürülen bu itirazın mahkemece dikkate alınamayacağını, mahkemece verilen kesin süreye rağmen davalı tarafça delillerin ibraz edilmediğini, Kooperatife karşı 2002 yılından itibaren onlarca zincirleme dava açtığını, 2012 yılında Yargıtayın yararına bozduğu Bakırköy 3.ATM’nin 2012/308 esaslı dosyasının devam ettiğini, 2013 yılında İstanbul 5.ATM’nin 2013/17 esaslı, yine Bakırköy 7. ATM’de 2014/640 esaslı davayı açtığını, TBK’da sebepsiz zenginleşme zamanaşımı 10 yıl olduğundan ve açılan her dava zamanaşımını kestiğinden huzurdaki davanın 2018 yılında süresinde açıldığını, dava dilekçesinde talebi olmadığı halde davalıya vekalet ücreti tayin edildiğini, vekalet ücretinin tarifenin hangi kısmına dayandığı maktu mu yoksa nispi mi olduğunun karardan anlaşılamadığını, Hakimlik mesleğinin gerektirdiği genel ve hukuki bilgiyle çözümlenmesi mümkün olan konularda bilirkişiye başvurulamayacağından hususunda HMK’da yer alan emredici düzenlemeye rağmen mahkemece avukat bilirkişilerden rapor alınmasına karar verilerek, bilirkişilere “davada zamanaşımı olup olmadığı” görevi verildiğini, davalı avukatının davayı uzatmak ve adaletin sağlanmasını engellemek için çeşitli yollara başvurduğunu, yıllarca ticari defterlerin sunulmadığını, bilirkişilerinde uzun süre raporu sunmayarak görevlerini ihmal ettiklerini, dosyaya sunulan ödeme belgelerini görmezden gelerek 13.256 TL talebe ilişkin “ispata muhtaç olduğu” şeklinde tespite yer verdiklerini, gerçeğe aykırı işbu rapora karşı bilirkişiden ek rapor alınmasına ve HMK kuralına aykırı olmasına rağmen davacının ilave bilirkişi ücreti yatırmasına karar verildiğini, ilave ücreti yatırmasına rağmen mahkemenin dosyayı bilirkişiye tevdi etmekten vazgeçip zamanaşımı yönünden davanın reddine karar verdiğini, yaklaşık 5 yıl süren ve haklarını ihlal eden bu mahkemede “adil yargılama” olmayacağından, dosyanın Bakırköy adliyesindeki başka bir mahkemeye gönderilmesini ve kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında inceleme; 6100 sayılı HMK’nın 355.maddesi uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılmış, kamu düzenine aykırılık olup olmadığı ise re’sen gözetilmiş ayrıca HMK’nın 357. maddesindeki “İlk derece mahkemesinde ileri sürülmeyen iddia ve savunma istinafta dinlenemez ve istinafta yeni delillere dayanılamaz” kuralı nazara alınmıştır. Dava, kooperatife ödenen aidat bedellerinin ve taşınmazlara yapılan masrafların, kooperatif üyeliğinden ihraç nedeniyle tahsili istemine ilişkindir. Mahkemece zamanaşımı nedeniyle davanın reddine karar verilmiştir. Davacının istinaf sebeplerinden ilki, zamanaşımı def’inin süresi içerisinde ileri sürülmediği yönündedir. Zamanaşımı def’inin hangi aşamaya kadar ileri sürülebileceği noktasında HMK’da açık bir düzenleme bulunmamaktadır. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 21/09/2021 tarihli 2017/11-2796 E. 2021/1038 K sayılı ilamında; “…Maddi hukuktan kaynaklanan bir def’i ve savunma aracı olan zamanaşımının yargılamanın hangi aşamasında ileri sürülmesi gerektiği konusunda ise gerek dava tarihinde ve ıslah dilekçesinin davalılara tebliğ edildiği tarihte yürürlükte olan mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nda (HUMK) olduğu gibi davalı … tarafından ıslah dilekçesine karşı itiraz ile ileri sürülen zamanaşımı def’ini içeren dilekçenin mahkemeye sunulduğu tarihte yürürlükte olan 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nda (HMK) da açık bir düzenleme bulunmamaktadır.Zamanaşımı, Kanun’da (HUMK m. 187, HMK m. 116) sınırlı olarak sayılan ilk itirazlardan olmadığından cevap dilekçesi ile ileri sürülme zorunluluğu söz konusu olmayıp zamanaşımının ileri sürülme zamanı daha çok savunmanın genişletilmesi ve değiştirilmesi yasağıyla ilgilidir. Öğreti ve uygulamada “savunmanın genişletilmesi ve değiştirilmesi yasağı” olarak adlandırılan bu yasak, davalının savunmasında ileri sürdüğü olgular, istemler ve itirazlarını sonradan genişletmesi ya da değiştirmesinin mümkün olmaması demektir. Kanunda gösterilen istisnalar dışında davacı davasını genişletip değiştiremeyeceği gibi davalı da savunmasını genişletip değiştiremez. Usul hukukunda benimsenen teksif ilkesinin önemli bir sonucu olan bu yasağın hangi anda başladığını belirlemek için yasal düzenlemelere bakmak gerekmektedir….” şeklinde açıklanmıştır. Dava 11/05/2018 tarihinde açılmış olup, 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 99. maddesi uyarınca basit yargılama usulüne tabidir.6100 sayılı HMK’nın 317/2.maddesinde; “Cevap süresi, dava dilekçesinin davalıya tebliğinden itibaren iki haftadır. Ancak mahkeme durum ve koşullara göre cevap dilekçesinin bu süre içinde hazırlanmasının çok zor yahut imkânsız olduğu durumlarda, yine bu süre zarfında mahkemeye başvuran davalıya, bir defaya mahsus ve iki haftayı geçmemek üzere ek bir süre verebilir. Ek cevap süresi talebi hakkında verilen karar taraflara derhâl bildirilir.” hükmünü içermekte olup, mahkemece verilen ek cevap süresi içinde yapılan tüm itirazlar ve ileri sürülen def’iler esasa cevap süresi içinde yapılmış sayılır.HMK’nın 319.maddesinde; “İddianın genişletilmesi veya değiştirilmesi yasağı dava açılmasıyla; savunmanın genişletilmesi veya değiştirilmesi yasağı cevap dilekçesinin mahkemeye verilmesiyle başlar.”, 320.maddesinde; “Mahkeme, mümkün olan hâllerde tarafları duruşmaya davet etmeden dosya üzerinden karar verir. Daha önce karar verilemeyen hâllerde mahkeme, ilk duruşmada dava şartları ve ilk itirazlarla hak düşürücü süre ve zamanaşımı hakkında tarafları dinler; daha sonra tarafların iddia ve savunmaları çerçevesinde, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususları tek tek tespit eder…” düzenlemesine yer verilmiştir. HMK’nın “Sürelerin Başlaması” başlıklı 91.maddesinde; “Süreler, taraflara tebliğ tarihinden veya kanunda öngörülen hâllerde, tefhim tarihinden itibaren işlemeye başlar.” “Sürelerin Bitimi” başlıklı 92.maddesinde; “(1) Süreler gün olarak belirlenmiş ise tebliğ veya tefhim edildiği gün hesaba katılmaz ve süre son günün tatil saatinde biter. (2) Süre; hafta, ay veya yıl olarak belirlenmiş ise başladığı güne son hafta, ay veya yıl içindeki karşılık gelen günün tatil saatinde biter. Sürenin bittiği ayda, başladığı güne karşılık gelen bir gün yoksa, süre bu ayın son günü tatil saatinde biter.” hükmü mevcuttur. Gün olarak belirlenen sürelerde ilk gün hesaba katılmamasına rağmen hafta, ay ve yıl olarak belirlenen sürelerde ise ilk gün hesaba katılır. Nitekim Yargıtay 4. Hukuk Dairesi’nin 26/05/2016 tarihli 2016/2317 E. 2016/6997 K. sayılı kararında ile; “…Sürelerin hesaplanmasında, süre hafta, ay veya yıl olarak belirlenmiş ise; başladığı güne son hafta, ay veya yıl içindeki karşılık gelen günün mesai saatinde süre biter. Diğer bir deyişle hafta, ay veya yıl olarak belirlenen sürelerde, ilk gün hesaba katılır. (Prof. Dr. Baki Kuru, Medeni Usul Hukuku Ders Kitabı, Kasım 2015 Birinci Baskı, syf: 645 dipnot:7)…” Bölge Adliye Ve Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri İle Cumhuriyet Başsavcılıkları İdari Ve Yazı İşleri Hizmetlerinin Yürütülmesine Dair Yönetmeliğin 5/10.maddesine göre elektronik ortamda yapılan işlemlerde süre, gün sonunda (saat 00:00) biter. Somut olayda, dava dilekçesinin 21/05/2018 tarihinde tebliğ edildiği, davalı vekilinin 22/05/2018 tarihinde süre uzatım talebinde bulunduğu, 23/05/2018 tarihli karar ile mahkemece tebliğ tarihinden başlamak üzere cevap süresine ek 2 hafta süre verildiği, kararın 28/05/2018 tarihinde tebliğ edildiği tespit edilmiştir. Davalı vekiline verilen 2 haftalık ek sürenin başladığı tarih, kararın tebliğ edildiği 28/05/2018 (pazartesi) tarihidir. HMK’nın 92.maddesi ve Bölge Adliye Ve Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri İle Cumhuriyet Başsavcılıkları İdari Ve Yazı İşleri Hizmetlerinin Yürütülmesine Dair Yönetmeliğin 5/10.maddesi uyarınca 2 haftalık ek süre 11/06/2018 (pazartesi) gün sonunda sona ermiştir. Ancak davalı tarafça cevap dilekçesinin UYAP Avukat Portal Uygulamasından 12/06/2018 salı günü saat 18:15:54’de oluşturularak mahkemeye gönderildiği tespit edilmiştir.Yapılan açıklamalar çerçevesinde, davalı tarafça yasal süre içerisinde zamanaşımı itirazının ileri sürülmediği tespit edilmekle, mahkemece davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmesi hatalı olduğundan, davacı asilin istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının 6100 sayılı HMK’nın 353/1.a.6 maddesi uyarınca kaldırılmasına, davanın esasına yönelik inceleme ve değerlendirme yapıldıktan sonra yeniden karar verilmek üzere dosyanın mahkemesine iadesine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere; 1-Davacı asilin istinaf başvurusunun KABULÜ ile Bakırköy 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2021/607 E. 2022/869 K. sayılı 12/10/2022 tarihli kararının 6100 sayılı HMK’nın 353/1.a.6 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, 2-Dosyanın, Dairemiz kararına uygun şekilde yargılama yapılarak yeniden bir karar verilmek üzere mahal mahkemesine İADESİNE, 3-Davacı tarafça yatırılan istinaf başvuru harcının Hazineye irat kaydına, 4-Davacı tarafından yatırılan istinaf karar harcının talep halinde ilk derece mahkemesince iadesine, 5-Davacının yapmış olduğu istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına, 6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine, Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 362/1.g bendi gereğince kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.11/10/2023