Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 45. Hukuk Dairesi 2023/1540 E. 2023/1362 K. 04.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
45. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2023/1540
KARAR NO: 2023/1362
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2022/384
KARAR NO: 2023/199
KARAR TARİHİ: 24/02/2023
DAVANIN KONUSU: Sıra Cetveline İtiraz (İflas Tasfiyesinde Düzenlenen Sıra Cetveline Yönelik Kayıt Kabul ve Terkin Talebi (İİK 235))
KARAR TARİHİ: 04/10/2023
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müflis Davalı … A.Ş.’nin İstanbul Anadolu 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2016/810 Esas, 2019/922 sayılı dosyası ile İflas Erteleme Talebinde bulunduğunu bu talebinin kabul edilmediğini, 11.07.2019 tarihinde İflas etmiş olduğunu, İstanbul Anadolu … İflas Müdürlüğü’nün … sayılı dosyası ile İflasın açıldığını ve halen devam etmekte olduğunu, Müvekkil şirket, davalı/borçlu/Müflis şirket’ten olan 483.129,07 TL (Dörtyüzseksenüçbin yüzyirmidokuzlira yedi kuruş) alacağı İflas müdürlüğüne 18.11.2019 tarihinde 72 numara ile kayıt ettirilmiş ise de “… başvurucunun alacak kaydı talebi yargılamayı gerektirdiğinden ve talep ekinde kesinleşmiş mahkeme kararı ibraz edilmediği, müflisin ticari kayıtları ve envanterlerinde yer almadığından yargılamayı gerektirdiğinden” gerekçesi ile kayıt talebinin 02.12.2019 tarihli karar ile Red edilmiş olduğunu, alacağın şirketler arasında yapılan, kaşe ve imzalı Mutabakat Mektupları il e sabit olduğunu,, çek düzenlenerek ciro edilmiş olduğunu, Müflis şirket nezdindeki doğmuş 483.129,07 TL alacağı nedeniyle öncelikle 2.alacaklılar toplantısına katılması konusunda İhtiyati Tedbir kararı verilmesini, Müvekkil Şirket’in, ödenmeyen faturalar, irsaliyeler ve karşılıksız çek bedelleri karşılığı toplam: 483.129,07 TL alacağının TTK 1530 maddesi uyarınca işlemiş avans faizleri ile birlikte İflas Masasına kayıt ve kabulüne karar verilmesinin talep ve dava etmiştir.
CEVAP Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Dava şartı zorunlu arabuluculuk uygulaması kapsamında olan davada arabuluculuk başvurusu yapılmadan doğrudan dava açılması nedeniyle hiçbir işlem yapılmaksızın ve duruşma beklenilmeksizin davanın reddine karar verilmesi gerekmekte olduğunu, davacı tarafın iflas dairesine başvurmuş olduğunu ancak başvurusunun dayanak olabilecek yazılı belge aslı veya tasdikli sureti, senet veya belgeyi sunmamış olduğunu, Müflis’in ticari kayıtlarında da davacıya ilişkin bir kaydın bulunmamakta olduğunu, söz konusu alacak faturaya konu mal ve hizmetin yerine getirilip getirilmediğini, bedelin ödenip ödenmediği hususlarının yargılaması gerektiğini beyan ederek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI Mahkemece ”… Davacının davalı müflisten cari hesap alacağı sebebiyle İflas masasına başvurduğu ancak talebinin reddedildiği,süresi içinde mahkememizde kayıt kabul davası açtığı,Davacının ticari defterleri üzerinde yapılan incelemede, Davacı defterlerinin HMK 222 uyarınca sahipleri lehine delil niteliğinin bulunduğu, davacının sahibi lehine delil niteliği bulunan yasal defterlerine göre davacı şirketin 11.07.2019 iflas tarihi itibari ile davalı taraftan 483.129,07 TL’si alacaklı olduğundan bahisle mahkememizce davanın kabulüne karar verildiği ancak, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 45. Hukuk Dairesi’nin 06/04/2021 tarih 2022/419 Esas ve 2022/429 Karar sayılı ilamı ile bilirkişi incelemesi için ticari defter ve kayıtlarını sunması için müflis şirket yetkilisine uyuşmazlığa konu döneme ilişkin tüm ticari defter ve kayıtların ibraz etmesi için İstanbul Anadolu … İcra ve iflas dairesince 02.03.2021 tarihli kararda belirtilen muhtıranın sonucunun beklenilmesi ve gerektiğinde mahkemece müflis şirket yetkilisi …na 2017-2018 ve 2019 yıllarına ilişkin tüm ticari defter ve kayıtları ibraz etmesi yönünde muhtıra çıkartılması, ayrıca bilirkişiye HMK 278/4 maddesi uyarınca yerinde inceleme yetkisi verilebileceği göz önünde bulundurularak ek rapor alınarak varılacak sonuç dairesinde karar ihdası yoluna gidilmesi gerekçeleriyle mahkememizce verilen kararın kaldırıldığı, sonrasında yapılan yargılamada davalı şirket temsilcisi …’na defterleri sunması için kesin süre verildiği, aksi takdirde davacının usulüne uygun tutulmuş ticari defterlerinin HMK. 2022/3 maddesi gereğince sahibi lehine delil teşkil edeceğinin ihtar edildiği, buna rağmen defterlerin ibraz edilmediği, ayrıca iflas idaresince şirket temsilcisine çıkarılan muhtıranın tebliği edilmesine rağmen işbu muhtıraya karşı herhangi bir beyanda bulunulmadığı, davalının defterlerini ibraz etmediği, dolayısıyla yasayla buna bağlanan sonuca katlanması gerektiği, davacının 11.07.2019 iflas tarihi itibariyle davalı taraftan olan 483.129,07 TL asıl alacağını talep edebileceği kanaatine varılmakla davanın kabulüne” dair karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ Davalı vekili yasal süresi içinde sunmuş olduğu istinaf dilekçesinde özetle; davanın süresi içerisinde açılmadığı, arabuluculuk dava şartının yerine getirilmediği, sadece davacı ticari defterlerinin incelenmesi ile hüküm tesisinin yerinde olmadığı belirtilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE GEREKÇE HMK’nin 355. ve 357. maddeleri gereğince istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle bağlı olarak ve kamu düzenine aykırılık hususlarını da gözetilerek yapılan inceleme neticesinde; Dava, İİK 235. maddesi gereğince açılmış olan sıra cetveline itiraz (kayıt kabul) davasıdır. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda 07.09.2021 tarih ve 2019/636 E. 2021/633 K. sayılı ilam ile davanın kabulüne dair karar verilmiş ve davalı vekili tarafından istinaf yasa yoluna başvurulmuştur. Dairemizce yapılan inceleme sonucunda 06.04.2022 gün ve 2022/419 E. 2022/429 K. sayılı ilam ile ”… Davaya konu somut olayda, davacı tarafın sunmuş olduğu ticari defter ve kayıtlar esas alınarak davanın kabulüne karar verilmiş ise de; bilirkişi incelemesi için ticari defter ve kayıtlarını sunması için müflis şirket yetkilisine uyuşmazlığa konu döneme ilişkin tüm ticari defter ve kayıtların ibraz etmesi için İstanbul Anadolu … İcra ve iflas dairesince 02.03.2021 tarihli kararda belirtilen muhtıranın sonucunun beklenilmesi ve gerektiğinde mahkemece müflis şirket yetkilisi …na 2017-2018 ve 2019 yıllarına ilişkin tüm ticari defter ve kayıtları ibraz etmesi yönünde muhtıra çıkartılmalı, ayrıca bilirkişiye HMK 278/4 maddesi uyarınca yerinde inceleme yetkisi verilebileceği göz önünde bulundurularak ek rapor alınarak varılacak sonuç dairesinde karar ihdası yoluna gidilmesi gerekmektedir. Açıklanan nedenlerle; davalı vekilinin istinaf başvurusunun bu yönden kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının HMK 353.1.a.6 maddesi gereğince kaldırılmasına,” dair karar verilmiştir. Yukarıda belirtilen kaldırma kararından sonra mahkemece, eksikliklerin ikmaline yönelik öncelikle 06.10.22 tarihli 1 no lu celsede davalı şirket temsilcisi …’na 2017-2018 ve 2019 yıllarına ilişkin tüm ticari defter ve kayıtları ibraz etmesi yönünde ihtaratlı muhtıra çıkartılmasına dair ara karar ihdas olunmuş ve duruşma zaptı davalı şirket temsilcisi …’nun mernis adresi doğrultusunda tebliğe çıkarılmıştır. Ancak, mahkemece ihtaratlı süre verilmesine rağmen ticari defter ve kayıtların tayin edilen gün ve saatte ibraz edilmediği anlaşılmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda davanın kabulüne dair karar verilmiş ve davalı vekili tarafından istinaf yasa yoluna başvurulmuştur. Sunulan istinaf sebeplerinin incelenmesi: -Davanın süre yönünden reddine karar verilmesi yönündeki itiraz: İİK 235. maddede, sıra cetveline itiraz edenlerin, cetvelin ilanından itibaren 15 gün içinde iflasa karar verilen yerdeki ticaret mahkemesine dava açmaya mecbur oldukları, 223. maddenin üçüncü fıkrası hükmünün mahfuz olduğu belirtilmiştir. Maddede düzenlendiği üzere, sıra cetveline itiraz davası açma süresi 15 gündür. Süre, sıra cetvelinin ilanından itibaren başlar. İİK 166. maddedeki gazetelerde yapılan ilanlardan en son ilan tarihinden itibaren işlemeye başlar. İflas masasına alacak yazdırırken, tebligatı kabulü elverişli adres gösterilerek, Adalet Bakanlığınca çıkarılan tarifede gösterilen yazı ve tebliğ giderlerini avans olarak vermek suretiyle, iflas idaresince alınacak kararların kendisine tebliğ edilmesini istemiş olan alacaklılara, alacaklarının kabul veya ret edildiği ayrıca tebliğ edilir (İİK 223. M). Bu alacaklılar için sıra cetveline itiraz davası açma süresi, sıra cetvelinin ilanından itibaren değil, bu tebligatın yapıldığı tarihten itibaren işlemeye başlar. İstanbul Anadolu … İflas dairesinin … sayılı iflas dosyası ile mahkemeye göndermiş olduğu 01.04.2021 tarihli cevabi yazıda İstanbul Anadolu 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2016/810 esas sayılı dosyasında 11.07.2019 günü saat 14:04’ten itibaren iflasına karar verilen davalı müflis şirketin iflas tasfiye işlemlerine başlanıldığı, İİK’nin 219 maddesi gereğince adi tasfiye olarak tasfiyesi yapılmasına karar verildiği, iflas kararının henüz kesinleşmediği ve 2. alacaklar toplantısı yapılmasının söz konusu olmadığı, davacı şirket alacağı hakkındaki ret kararının tebliğ mazbatasının gönderildiği belirtilmiş ve yazı ekinde yer alan tebliğ mazbatasının incelenmesinde sıra cetveli ilanı ve alacak talebi hakkında verilen derece kararının davacı tarafa 18.12.2019 tarihinde tebliğ edildiği anlaşılmıştır. Aynı zamanda İstanbul Anadolu … İcra Dairesi’nin 30.12.2019 tarihli yazı cevabında, davacı tarafın müdürlük dosyasına tebliğ gideri depo ettiğine dair herhangi bir makbuz tespit edilemediği, tanzim olunan sıra cetveli ilanı ve alacak hakkındaki kararın alacaklı tarafa tebliğe çıkarıldığı ancak dosyanın İstanbul Anadolu 2. İcra Hukuk Mahkemesi’nin 2019/770 E. sayılı dosyasına gönderildiğinden tebliğ tarihi tespit edilemediği ve müflis masasında tanzim edilen sıra cetveli 12/12/2019 tarihli … gazetesinde yayınlandığı, Ticaret Sicil Gazetesine ise yayınlanmak üzere gönderilmiş olup henüz Ticaret Sicil Gazetesi ilan cevabı gelmediği belirtilmiştir. Uyuşmazlığa konu davanın 19.12.2019 tarihinde açılması nazara alındığında, daha önceki kaldırma kararımızda da belirtildiği üzere davacının cetveline yönelik itiraz davasını hak düşürücü süre içerisinde açıldığı anlaşılmakla, davalı tarafın davanın süresinde açılmadığı yönündeki itiraz sebebinin yerinde olmadığı görüş ve kanaatine varılmıştır. -Arabuluculuk dava şartı yokluğu nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmesi gerektiği yönündeki itiraz: 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu, 07/06/2012 tarihinde kabul edilerek, 22/06/2012 tarihli Resmi Gazetede yayımlanmıştır. Kanunun amacı ve kapsamı 1. maddede, hukuk uyuşmazlıklarının arabuluculuk yoluyla çözümlenmesinde uygulanacak usul ve esasları düzenlemek olarak ifade edilmiş, 2. fıkrada ise, bu kanunun yabancılık unsuru taşıyanlar da dahil olmak üzere ancak tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edebilecekleri iş ve işlemlerden doğan özel hukuk uyuşmazlıklarının çözümlenmesinde uygulanacağı, aile içi şiddet iddiasını içeren uyuşmazlıkların arabuluculuğa elverişli olmadığı belirtilmiştir. Yasanın, ikinci bölümünde “Arabuluculuğa İlişkin Temel İlkeler” üst başlığı altında, 3. maddede “İradi olma ve eşitlik” başlığı ile; tarafların, arabuluculuğa başvurmak, süreci devam ettirmek, sonuçlandırmak veya bu süreçten vazgeçmek konusunda serbest oldukları, dava şartı olarak arabuluculuğa ilişkin 18/A madde hükmünün saklı olduğu ifade edilmiştir. Yasanın 18/A bendinde “Dava şartı olarak arabuluculuk” düzenlenmiştir. İlk fıkrada, ilgili kanunlarda arabuluculuğa başvurulmuş olması dava şartı olarak kabul edilmiş ise arabuluculuk sürecine uygulanması gereken hükümlerin devam eden fıkralarda düzenlendiği vurgulanmış, 2. fıkranın son cümlesinde ise, arabuluculuğa başvurulmadan dava açıldığının anlaşılması halinde herhangi bir işlem yapılmaksızın davanın dava şartı yokluğu sebebiyle usulden red kararı verileceği ifade edilmiştir. Söz konusu yasal düzenleme 06/12/2018 tarihinde kabul edilerek, 19/12/2018 tarihli Resmi Gazetede yayımlanmıştır. Yasal düzenleme, 7155 sayılı Abonelik Sözleşmesinden Kaynaklanan Para Alacaklarına İlişkin Takibin Başlatılması Usulü Hakkında Kanunun 23. maddesi ile getirilmiştir. Aynı yasanın 20. maddesinde ise, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunun 5. maddesinden sonra gelmek üzere “3. dava şartı olarak arabuluculuk” maddesinin eklendiği belirtilmiştir. 6102 sayılı TTK’nin 5/A maddesinde, bu kanunun 4. maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalardan, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabuluculuğa başvurulmuş olması dava şartı olarak kabul edilmiştir.Somut olayda dava bir alacak ya da tazminat davası olmayıp masaya kayıt davasıdır. Kayıt kabul davaları alacağın iflas masasına kaydı istemine ilişkin olup, belirli bir miktarın tahsiline yönelik olmadığından, alacağın iflas masasına kaydına karar verilmekle yetinilir. Alacağın ödenmesi ancak tasfiye sonunda masa mevcudunun sıra cetveline uygun biçimde dağıtımı aşamasında gerçekleşir ve alacakların tam olarak ödenip ödenmeyeceği ancak bu aşamada anlaşılabilir. Yargıtay uygulaması da aynı yönde olup, bu tür davaların maddi hukuk ilişkilerine etkisi olan bir takip hukuku davası olduğu, alacaklı ile borçlu arasında geçen gerçek anlamda bir eda davası olmadığı, dava sonunda verilen hükmün, yalnız derdest iflas davası bakımından, alacağın müflisin aktifinin paylaştırılmasında hesaba katılıp katılmayacağı veya ne miktarda sıra cetveline dahil edileceğini belirlediği, davanın bu niteliği gereği alacak davalarından farklı olarak, alacak tutarı üzerinden nispi harç ve vekalet ücretine değil maktu harç ve vekalet ücretine hükmedileceği ilkesi benimsenmiştir (Yargıtay 11. HD.’nin 08/02/1988 T., 1987/5894 E., 1988/605 K. sayılı kararı). Diğer yandan kayıt kabul davası sonunda verilecek hükmün sonucu sadece davacı alacaklı ile müflis borçlunun haklarını etkilemeyip, masada kayıtlı olan veya olacak olan ve işbu davanın tarafı da olmayan dava dışı alacaklı 3. kişilerin de haklarını etkileyeceğinden arabuluculuk görüşmeleri sonunda yapılacak anlaşmada yine dava dışı 3. kişi alacaklıların maddi hukuktan kaynaklanan hak ve alacaklarını yani masadaki paylarını doğrudan etkileyecektir.Kayıt kabul davası, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat taleplerini içermediğinden, kayıt kabul davası açılmadan önce zorunlu arabuluculuğa başvurulması yönünde bir dava şartı bulunmadığı gibi iflas idaresinin arabuluculuk görüşmesine katılma yetkisi de bulunmamaktadır. İş bu nedenle davalının arabuluculuk dava şartı yokluğu nedeniyle davanın reddine karar verilmesi yönündeki istinaf sebebi yerinde değildir. – Sadece davacı tarafın defterlerinin incelenmesi suretiyle düzenlenen bilirkişi raporunun eksik/hatalı incelemeye dayalı olduğu yönündeki itiraz: Dairemizce verilen kaldırma kararından önce Mali Müşaviri bilirkişi tarafından düzenlenen raporda özetle; davacı tarafın 2017-2018 ve 2019 yılları arası yasal defterleri birbirini doğruladığı ve kanuna uygun şekilde tutulduğu, tüm ticari defterlerinin eksiksiz ve usulüne uygun tutulduğu, defterlerin açılış onaylarının yapıldığı ancak yevmiye defterinin kapanış onayını yapılmadığı, davacının ticari defterlerinin incelenmesi sonucunda ticari ilişkinin 01.01.2016 tarihi öncesinde başladığı, sahibi lehine delil hüviyetine haiz bulunan ticari defterlere göre müflis şirketin 11.07.2019 iflas tarihi itibari ile davalı taraftan davacının 483.129,07 TL alacaklı olduğu, davalı iflas idaresine yapılan yerinde incelemeye karşın müflis şirketin defterlerinin sunulmadığı ve sunulan vesika içeriklerinin boş olduğu gibi davaya konu davacı alacağı dayanağı faturaların ödendiğine dair ispat edici mahiyette bulunmadığı, davacının müflis ile olan ticari ilişkisini hem dosya kapsamı, yapılan mutabakat tutanakları tutanaklarından anlaşılacağı üzere davacının alacağı dayanak olan cari hesaplarda kayıtlı faturalar ile ilgili müflisin itirazı veya ödediğine ilişkin bir bilgi ve belge bulunmadığı nazara alındığında 11.07.2019 iflas tarihi itibariyle davacının 483.129,07 TL alacağının bulunduğu, müflisin dava tarihi öncesinde temerrüdünün bulunmadığı ve yıllar süren ilişkide herhangi bir faiz talebinde de bulunulmadığı, bu itibarla davacının faiz talebinin reddinin gerektiği görüş ve kanaatine varılmıştır.
Dairemizce yukarıda belirtilen kaldırma kararında da ifade edildiği üzere, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun hukuki dinlenilme hakkı başlıklı 27. maddesinin birinci fıkrasında davanın taraflarının kendi hakları ile bağlantılı olarak hukuki dinlenilme hakkına sahip oldukları belirtildikten sonra maddenin ikinci fıkrasında bu hakkın yargılama ile ilgili olarak bilgi sahibi olunmasını da içerdiği vurgulanmıştır. Davanın taraflarının usul hukuku hükümlerine aykırı olarak itiraz yoluna başvurma hususunda bilgi sahibi olma hakkını kullanmalarının kısıtlanması, iddia ve savunma hakkının kısıtlanması sonucunu doğurur. Anayasanın 36. maddesinde ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6. maddesinde düzenlenen adil yargılanma hakkının en önemli unsuru olan hukuki dinlenilme hakkı, adil yargılanma hakkı içinde teminat altına alınmıştır. İş bu nedenle, davalı tarafın ticari defterlerinin incelenebilmesi için davalı şirket temsilcisine ihtaratlı tebligat çıkarılmış ise de, davalı tarafça defterlerinin ibraz edilmediği, davacı tarafın ticari defterlerinin incelenmesi sonucunda ise 11.07.2019 iflas tarihi itibariyle davacının 483.129,07 TL alacağının bulunduğu tespit edildiği, bu haliyle de davanın kabulüne dair verilen kararın dosya kapsamına uygun anlaşılmaktadır. HMK m. 359/3 uyarınca; dosya kapsamındaki yazı, belge ve bilgilere, İlk Derece Mahkemesi kararının gerekçesinde dayanılan delillerle, delillerin tartışılması sonucu maddi olay ve hukuki değerlendirmede usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına, HMK m. 355/1 gereği incelemenin istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılıp, re’sen gözetilmesi gereken, kamu düzenine herhangi bir aykırılığın da bulunmadığı, kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğunun anlaşılmasına göre; davalı vekilinin istinaf itirazları yerinde görülmediğinden HMK m. 353/1,b.1 gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine dair karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere; 1-Davalının istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nin 353/1-b1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince davalı tarafından yatırılan başvuru harcının hazineye GELİR KAYDINA, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 269,85 TL istinaf karar harcından, davalı tarafından yatırılan 179,90 TL harcın mahsubu ile bakiye 89,95 TL’nin istinaf eden davalıdan tahsili ile hazineye GELİR KAYDINA, 4-İstinaf yargılama giderlerinin davalı üzerinde bırakılmasına, 5-Yatırılan gider avansından kalan kısmın davalıya ilk derece mahkemesince iadesine, 6-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, 7-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine, Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 361/1 maddesi ve İİK nun 364/1. bendi gereğince karara karşı tebliğ tarihinden itibaren iki haftalık süre içerisinde Yargıtay nezdinde temyiz kanun yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi. 04/10/2023