Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 45. Hukuk Dairesi 2023/1531 E. 2023/1355 K. 04.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
45. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2023/1531
KARAR NO: 2023/1355
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2021/210
KARAR NO: 2023/20
KARAR TARİHİ: 10/01/2023
DAVA: Sigorta (Hayat Sigortası Kaynaklı)
KARAR TARİHİ: 04/10/2023
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; murisin hayat sigortası bedelini peşin olarak ödediğini, kalp krizi sonucu 23/06/2013 tarihinde vefat ettiği ve davacıların mirasçı olarak kaldığını, kredi müracaatı esnasında sağlık beyanında herhangi bir sağlık sorununun bulunmadığını, murisin vefatı üzerine poliçe kapsamında tazminat talebinde bulunduklarını, ancak davalı sigorta şirketinin talepleri bilgi ve evrak eksikliği nedeni ile reddettiği, bunun üzerine resmi kurum ve hastane yazılarının da ibraz edilerek yeniden başvurulduğunu ancak kararın değişmediği, davalının sebepsiz zenginleştiğini, hastanelerden gerekli bilgilerin alındığını, hastanın Pnömonektomi ameliyatı olduğu 6 ay ara ile poliklinik tetkine gelindiği, kontrollerinin yapıldığı son kontrolünde Acca saptanmadığı, kür olduğunun tespit edildiği, tıbbi açıdan sağlık probleminin bulunmadığı, akciğer rahatsızlığının olmadığını, mirasçılarının hak kaybına uğradıklarını, ödemekle yükümlü olunan 26.318,00 TL bedelin riziko’nun gerçekleşme tarihi 13/06/2013 tarihinden itibaren en yüksek banka mevduat faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesi masraf ve ücreti vekalete hükmedilmesi talep ve dava olunmuştur.
CEVAP Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; murisin 23/06/2013 tarihinde akciğer kanseri nedeni ile vefat ettiğini, ölüm tazminatı isteme hakkının … Bankası A.Ş.’ye ait bulunduğunu, varisler tarafından talep edilmesinin yerinde olmadığını ayrıca ölüm sonrası ve başvurulardan sonra ölen sigortalıya ait dosyanın incelemeye alındığı, sigortalının sigortaya dahil olmadan önce var olan hastalıkları ile ilgili gördüğü tedavileri gösterir Ok Meydanı Eğitim ve Araştırma Hastanesi, Süreyya paşa göğüs hastalıkları … araştırma hastanesi, Balıkesir Kamu Hastaneleri Birliği Burhaniye Devlet Hastanesi Epikriz formunun sağlık müşavirliği tarafından incelendiğini, dolayısıyla bu tetkik ve tedaviler ile adı geçen muris sigortalının 2004 yılından beri konulan akciğer kanseri teşhisi nedeni ile tedavi gördüğünün belirlendiğini ve sonuç olarak sigorta başlangıç tarihinden önce teşhis edilmiş ve tedavi edilmekte olan bu rahatsızlığı nedeni ile vefatının olduğunu, başvuru formlarında buna ilişkin beyanların cevaplanması gerektiği ve hayır cevabının verildiği, belirtilerek davanın davanın reddine karar verilmesi talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI Mahkemece ”… Dosya nitelikli hesaplamalar konusunda uzman bilirkişiye tevdi edilmiş, bilirkişi sunduğu raporda seçenekli hesaplama yaparak takdiri mahkemeye bırakmıştır. Davaya konu poliçe azalan teminatlı olup, poliçe şartlarında azalan teminat miktarının her yıl için ne şekilde hesap edileceği belirtildiğinden murisin vefat tarihi itibariyle poliçe teminatı hesap ettirilerek davacılara verilebilecek olan tazminat hesaplanmıştır. Riskin gerçekleşmesi durumunda 23.06.2013 vefat tarihinde bakiye 28.332,09 TL olacağı ve dosya kapsamınca davalı tarafça yapılan itirazlar kapsamında terditli olacak şekilde proporsiyon hesabı da yapılarak rapor alınması istenilmiş, teminatının 23.06.2013 vefat tarihinde bakiye 28.332,09 TL olduğunun kabulü ile TTK 1439. maddesinin değerlendirilmesi sonucunda ödenen prim ile ödenmesi gereken prim arasındaki orana göre (proporsiyon hesabıyla) tazminatın hesabı 5.666,42-TL olacağı hesap edilmiştir. Bilirkişi raporunun denetime elverişli ve dosya kapsamına uygun bulunduğundan, davalının dava tarihinden önce temerrüte düşürüldüğü de ispat edilmediğinden kabul edilen tutara dava tarihinden itibaren faiz işletilmesine” dair karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ 1-Davacı vekili yasal süresi içinde sunmuş olduğu istinaf dilekçesinde özetle; Murisin kalp krizi nedeniyle vefat ettiği, sigortacının asgari bilgilendirme yapmakla yükümlü olduğu, murisin kastının bulunmadığı belirtilmiştir. 2-Katılma yoluyla davalı vekilinin yasal süresi içinde sunmuş olduğu istinaf dilekçesinde özetle; cevap dilekçesinde belirtilen nedenler tekrar edilerek davanın reddine dair karar verilmesi istenilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE GEREKÇE HMK’nin 355. ve 357. maddeleri gereğince istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle bağlı olarak ve kamu düzenine aykırılık hususlarını da gözetilerek yapılan inceleme neticesinde; Dava, kredili hayat sigortası kapsamında murisin kredi borcundan kaynaklanan sigorta teminatının sigorta şirketinden tahsili istemidir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda 06/12/2017 tarih ve 2014/84 E. 2017/1071 K. sayılı ilam ile davanın reddine dair karar verilmiş olup, iş bu karara yönelik davacılar vekili tarafından istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine dairemizce yapılan inceleme sonucunda 17/02/2021 gün ve 2020/282 E. 2021/173 K. sayılı ilam ile ”… Öncelikle; murise ait tüm tedavi ve hastane kayıtlarının, poliçe tanziminden önce teşhisi konulan kanser hastalığı konusunda uzman onkolog, dahiliye ve kardiyolog doktor bilirkişilerin de yer aldığı heyetten, kanser hastalığı teşhisi ile ölüm nedeni arasında illiyet bağı olup olmadığının tespiti için ayrıntılı, gerekçeli, denetime elverişli bir rapor alınması ve … Bankası kağıthane şubesine tekrar müzekkere yazılmak suretiyle 26/12/2012 başlangıç tarihli ve … poliçe numaralı tüketici kredisi için davacılar tarafından yapılan ödeme miktarının sorularak davacıların aktif taraf sıfatının (husumet) re’ sen göz önünde bulundurulup değerlendirilerek oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekmektedir. Açıklanan nedenlerle, somut uyuşmazlıkta mahkemece verilen kararın eksik incelemeye dayandığı anlaşılmakla davacılar vekilinin istinaf talebinin kabulü ile mahkeme kararının HMK 353 1/a6 maddesi uyarınca kaldırılmasına” dair karar verilmiştir. Mahkemece kaldırma kararına binaen tekrar yargılama yapılarak davanın kısmen kabulüne dair karar verilmiş ve davacı vekili, katılma yoluyla davalı vekili tarafından istinaf yasa yoluna başvurulmuştur. Sigortalı muris …’in, dava dışı … Bankası A.Ş. Kağıthane Şubesinden 26/12/2012 tarihinde 5 yıl vadeyle 30.000,00 TL bedelli bireysel kredi kullandığı, sigortalı murisin kullandığı kredi nedeniyle, davalı tarafından … numaralı … Sigortası Poliçesi düzenlendiği, poliçenin başlangıç tarihinin 26.12.2012 ve bitiş tarihinin 26.12.2017 olarak belirtildiği, murisin 23.06.2013 tarihinde vefatı ardından davalı tarafça murisin 2004 yılından beri Akciğer kanseri dolayısıyla tedavi gördüğü ve 26.12.2012 tarihinde muris tarafından doldurulan Tüketici Kredilerine Yönelik Hayat Sigortası Başvuru Formunun sağlık beyanı bölümünde yer alan bilgileri yanlış doldurduğu ve beyan yükümlülüğüne aykırı davrandığı gerekçesiyle ödeme talebinin reddedildiği anlaşılmakla sigortalı murisin yasal mirasçıları tarafından vefat tazminatının ödenmesi istemiyle iş bu dava açılmıştır. Dosya kapsamından, Hayat Sigortası Bilgilendirme Formunda özel şart ve sigortaya ilişkin bilgiler kısmında davalı sigorta şirketi tarafından düzenlenmiş poliçeye ilişkin sağlık beyan formunda murise teşhis edilmiş kanser hastalığı olup olmadığı, kanser şüphesi ile tetkik yaptırıp yaptırmadığı sorularına kendi el yazısı ile hayır cevabı verdiği ve imzaladığı anlaşılmaktadır. Emekli banka müdürü, sigorta denetleme aktüeri ve doktordan oluşan bilirkişi heyetince düzenlenen raporda özetle; sigortalının 20.12.2004 tarihinde ”mediastinoskopi+sol toraktonomi+pnömoneknomi ”sebebiyle ameliyat olduğu, sigortalının sigorta başlangıç tarihinden önce teşhis edilmiş Akciğer Kanseri olmasına rağmen bu hususu davalı şirkete bildirmediği ancak poliçenin başlangıç tarihinden sonra da 22.04.2013 tarihli Burhaniye Devlet Hastanesi raporuna göre, nefes darlığı şikayeti ile hastaneye başvurduğu, yoğun bakım ünitesine yerleştiği ve akut miyokard enfarktüsü ve kronik iskemik kalp hastalığına ilişkin ilk teşhisin sigorta başlangıç tarihinden sonra konulduğu, bu tarihten 2 ay sonra 23.06.2013 tarihinde vefatın gerçekleştiği, ölüm tarihindeki epikriz raporunda da ”ICD: bronş ve akciğer maling neoplazmı C34, Kardiyak Arrest 146” şeklindeki ifadeden ölüm nedeninin Kardiyak Arrest olduğu sonucuna varıldığı ve iş bu nedenle ölüm nedeni ile beyan edilmeyen hastalık arasında illiyet bağı bulunmadığı, TTK 1439/2 maddesi uyarınca hesaplanan 13.636,36 TL’nin davacılara ödenmesi gerektiği tespitinde bulunulmuştur.
Mahkemece murisin ölüm nedeni ile hastalığı arasında illiyet bağının bulunup bulunmadığının tespitine yönelik ATK tarafından rapor düzenlenmesi yönünde verilen ara karar uyarınca dosyanın ATK’na gönderildiği ve 1.Adli Tıp İhtisas Kurulunca rapor tanzim edildiği anlaşılmaktadır. Düzenlenen 31.07.2017 tarihli raporda özetle; mevcut verilerle kişinin kesin ölüm sebebinin tespit edilemediği, Adli dosyada mevcut tıbbi belgelere göre, kişinin söz konusu akciğer CA tanısının Süreyyapaşa Göğüs ve Kalp Damar Cerrahisi Eğitim ve Araştırma Hastanesi 10.12.2004-28.12.2004 tarihleri arası yatışına ait tıbbi belgelerde tanısının konulduğunun kayıtlı olduğu, ancak kişinin kesin ölüm sebebi tespit edilemediğinden Akciğer Kanserinin ölüm üzerinde etki ve katkısı olup olmadığı konusunda değerlendirme yapılamadığı belirtilmiştir. Dairemizce verilen kaldırma kararından sonra düzenlenen bilirkişi raporları: Prof.Dr. …, Prof. Dr. … (Radyasyon Onkolojisi A.D.) Doç. Dr. … (kardiyoloji Uzmanı) tarafından düzenlenen raporda özetle: Mevcut verilerle murisin kesin ölüm nedeninin tespit edilemediği , 20.12.2004 yılında akciğer kanseri tanısı alan ve sol pnömektomi yapılan murisin 9 yıldır metastazı olmadığı ve tedavisiz izlendiği sonucunda akciğer kanseri hastalığının remisyonda (iyileşmiş) olduğu, bu nedenle murisin ölümünün akciğer kanseriyle ilgili olmadığı görüş ve tespitinde bulunmuştur. SGK nitelikli hesap, aktüerya bilirkişisi raporunda özetle; Muris … sağlığında … Bankası Kağıthane Şubesi’nden 26.12.2012 tarihinde beş yıl vadeyle 30.000,00 TL bedelli tüketici kredisi çektiğini, bu tüketici kredisine istinaden davalı sigorta şirketi … numaralı poliçe ile müvekkillerimin murisini hayat sigortası ile sigortalandığı, poliçeye göre sigortanın başlangıç tarihi 26.12.2012, bitiş tarihi ise 26.12.2017 olduğu, 2-06.12.2021 tarihli bilirkişi raporunda 20.12.2004 yılında akciğer kanseri tanısı alan ve sol pömektomi yapılan … “in 9 yıldır metastazı olmadığı ve tedavisiz izlendiği sonucunda akciğer kanseri hastalığının remisyonda (iyileşmiş) olduğu, bu nedenle …’in ölümünün akciğer kanseri ile illiyet bağının olmadığı bildirildiğini, davacının talebi ve hesaplanan tazminat miktarları 2. Seçenekli olarak: 1. seçenek: 23.06.2013 vefat tarihinde bakiye 28.332,09 TL olacağı ve dosya kapsamınca davalı tarafça yapılan itirazlar kapsamında tehditli olacak şekilde proporsiyon hesabı da yapılarak rapor alınmasının istenilmesine, karar verildiğini, mahkemece davalının itiraz dilekçesinde açıklamış olduğu üzere azalan sigorta kapsamında davalının beyanlarının kabulü halinde vefat teminatının 23.06.2013 vefat tarihinde bakiye 28.332,09 TL olduğunun kabulü ile TTK 1439. Maddesinin değerlendirilmesi sonucunda ödenen prim ile ödenmesi gereken prim arasındaki orana göre (proporsiyon hesabıyla) tazminatın hesabı 5.666,42-TL olacağı hesap edildiğini, 2. seçenek: Mahkemenin Teminat 30.000,00 TL kabulü halinde ise, 6.000,00 TL olacağı, sürprim hesabı yapılması neticesinde davalı şirketin ödemekle yükümlü tutulabileceği tazminat tutarı 6.000,00 TL olacağı hesap edildiğini, davacı dava dilekçesinde 26.318,00 TL’nin rizikonun gerçekleştiği 13.06.2013 tarihinden itibaren işleyecek en yüksek banka mevduat faiziyle birlikte davalıdan tahsilini talep ettiğini, dosya kapsamı borçlu müteveffaya ait alacağın 27.11.2013 tarihinde davacılardan … ile yapılan protokol ile taksitlendirildiği, borca karşılık 6.400,00 TL tahsilat yapıldığı , krediye bağlı poliçeye istinaden … tarafından borca karşılık herhangi bir tahsilat bulunmadığı belirtilmiştir. Sunulan istinaf sebeplerinin incelenmesi: 1-Davalının katılma yoluyla istinaf dilekçesinin incelenmesi: 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 341/2. fıkrasında, miktar ve değeri üç bin Türk Lirasını geçmeyen malvarlığı davalarına ilişkin kararların kesin olduğu düzenlenmiştir. Aynı yasanın, “Parasal sınırların artırılması” üst başlığı ile ek madde 1’de, 200., 201., 341., 362. ve 369. maddelerdeki parasal sınırların her takvim yılı başından geçerli olmak üzere, önceki yılda uygulanan parasal sınırların, o yıl için 04.01.1961 tarihli ve 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun mükerrer 298. maddesi hükümleri uyarınca Maliye Bakanlığı’nca her yıl tespit ve ilan edilen yeniden değerleme oranında artırılması sureti ile uygulanacağı, ikinci fıkrada, 341., 362. ve 369. maddelerdeki parasal sınırların uygulanmasında hükmün verildiği tarihteki miktarın esas alınacağı ifade edilmiştir.İstinafa konu uyuşmazlıkta kabul edilen dava değerinin 5.666,42 TL olduğu anlaşılmıştır. HMK’nin 341/2 maddesi uyarınca dava değeri bakımından karar tarihi itibariyle geçerli olan kesinlik sınırı 17.830,00 TL olduğundan davalının istinaf talep hakkı bulunmamaktadır. Bu durumda, davalı vekilinin kabul edilen kısım yönünden kesin nitelikte bir karara karşı istinaf kanun yoluna başvurduğu anlaşıldığından, istinaf talebinin, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352/1-b bendi gereğince miktar itibarı ile reddine dair karar verilmesi gerekmektedir. 2-Davacının istinaf dilekçesinin incelenmesi: Gerek TTK’nin düzenlemeleri ve gerekse … Sigortası Genel Şartları’nın C-2.2. maddesi düzenlemesine göre sigorta şirketinin sorusu üzerine veya her hangi bir soru sorulmadan (dolayısı ile buna ilişkin bir form doldurulmadan) sigortalı, sözleşmesinin yapılması sırasında kendisinin bildiği ve sigortacının sözleşmeyi yapmamasını veya daha ağır şartlarla yapmasını gerektirecek bütün halleri sigortacıya bildirmekle yükümlü olup, şayet sigortalı tarafından var olan hastalık kasten bildirilmemiş ise sigortacının sözleşmeden cayma hakkı söz konusudur.
6102 sayılı TTK’nin “Sigorta Ettirenin Beyan Yükümlülüğü” başlıklı 1435. maddesi hükmüne göre, sigorta ettiren sözleşmenin yapılması sırasında bildiği veya bilmesi gereken tüm önemli hususları sigortacıya bildirmekle yükümlüdür. Sigortacıya bildirilmeyen, eksik veya yanlış bildirilen hususlar, sözleşmenin yapılmamasını veya değişik şartlarda yapılmasını gerektirecek nitelikte ise, önemli kabul edilir. Sigortacı tarafından yazılı veya sözlü olarak sorulan hususlar, aksi ispat edilinceye kadar önemli sayılır. Sağlık sigortası genel şartları 6. maddesinde sigortacının bu sigortayı sigorta ettirenin teklifname, teklifname yoksa poliçe ve eklerinde yazılı beyanına dayanarak kabul ettiği, sigorta ettirenin sigorta teklifname ve bunu tamamlayıcı belgelerde kendisine sorulan sorulara doğru cevap vermek ve rizikonun konusunu teşkil eden rizikonun takdirinde etkili olacak hususlardan kendisince bilinenleri beyan etmekle yükümlü olduğu belirtilmiştir. Aynı Yasa’nın 1439. maddesi uyarınca, sigortacı için önemli olan bir hususun bildirilmemiş veya yanlış bildirilmiş olması halinde, sigortacı 1440. maddede belirtilen süre içinde sözleşmeden cayabilir veya prim farkı isteyebilir. Önemli olan bir hususun sigorta ettirenin kusuru sonucu öğrenilememiş olması veya sigorta ettiren tarafından önemli sayılmaması durumu değiştirmez. Rizikonun gerçekleşmesinden sonra, sigorta ettirenin ihmali ile beyan yükümlülüğü ihlal edildiği takdirde, bu ihlal tazminatın veya bedelin miktarına yahut rizikonun gerçekleşmesine etki edebilecek nitelikte ise, ihmalin derecesine göre tazminattan indirim yapmalıdır.Yasal düzenleme ve genel şartlar bir arada değerlendirildiğinde; sigorta ettiren, riziko şahsıyla ilgili bildiği bir hususu beyan etmemişse karine olarak kusurlu kabul edilir. Ancak beyan yükümlülüğünün ihlali nedeniyle tazminat ödenmemesi, beyan yükümlülüğünün kasten yerinde getirilmemesi ve beyan edilmeyen hastalık ile ölüm arasında illiyet bağının bulunması halinde söz konusu olacaktır. Beyan edilmeyen hastalık ile ölüm arasında bağlantı yoksa bu durumda sigortacının ödenen primle, ödenmesi gereken prim arasındaki oranı dikkate alarak sigorta tazminatını veya bedelini ödemesi gerekmektedir. Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin 2019/1867 E. 2020/4355 K. sayılı ilamında belirtildiği üzere, mahkemece; davacılar murisinin, sigortacı için önemli sayılabilecek bir hususu bildirme yükümlülüğünü ihlali nedeniyle, Hayat Sigortası Genel Şartları’nın C.2-son maddesi gereği proporsiyon hesabıyla tazminatın belirlenmesi için, beyan edilmeyen risk faktörlerinin bildirilmesi halinde alınabilecek prim tutarının saptanması amacıyla gerekli araştırmanın yapılmasına yönelik … Sigorta Birliğine de müzekkere yazılmalı ve tespit edilecek prim (alınması gereken) ile alınan prim arasındaki orana göre tazminatın hesaplanması için konusunda uzman bilirkişiden rapor alınıp oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekmektedir. Her ne kadar bilirkişi heyeti tarafından düzenlenen ve hükme esas alınan raporda proporsiyon hesabı yapılmış ise de, yapılan hesaplamanın denetime açık olmadığı ve yukarıda açıklandığı şekilde düzenlenmediği, yetersiz olduğu anlaşılmaktadır. İş bu nedenle hükme esas alınarak karar verilmesi yerinde değildir. Açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne; kararın açıklanan gerekçeler doğrultusunda kaldırılmasına ve davanın yeniden görülmesi için 6100 sayılı HMK’nin 353/1.a.6 maddesi gereğince dosyanın mahkemesine iadesine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere; 1-A)Davalı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 341 ve 352/1.b maddeleri uyarınca USULDEN REDDİNE, B)Davacılar vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE, 2-İstanbul 12. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin, 2021/210 Esas, 2023/20 Karar sayılı ve 10/01/2023 tarihli kararının HMK’nin 353/1a.6 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, 3-Dosyanın, Dairemiz kararına uygun şekilde yargılama yapılmak ve yeniden bir karar verilmek üzere mahal Mahkemesine iadesine, 4-Harçlar Kanunu gereğince taraflarca yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye GELİR KAYDINA, istinaf karar harcının talep halinde taraflara İADESİNE, 5-Davacıların yapmış olduğu istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına, 6-İstinaf yargılaması için davalı tarafından yapılan giderlerin kendi üzerinde bırakılmasına, 7-Yatırılan gider avansından kalan kısmın taraflara ilk derece mahkemesince iadesine, 8-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, 9-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine, Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun davacı yönünden 362/1-g bendi, davalı yönünden 352/1.b bendi gereğince kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 04/10/2023