Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 45. Hukuk Dairesi 2023/1466 E. 2023/1377 K. 04.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
45. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2023/1466
KARAR NO: 2023/1377
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2022/332
KARAR NO: 2023/356
DAVA TARİHİ: 01/03/2018
KARAR TARİHİ: 08/05/2023
DAVA: İflas (İflas Yoluyla Takipten Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 04/10/2023
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; taraf şirketler arasında ticari ilişki bulunduğunu, müvekkilinin yakıt satıp, parasını alamadığını, bu nedenle İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … sayılı dosyası ile davalının da aleyhine icra takibini başlattıklarını, icra takibine davalının itiraz etmediğini ve takibin kesinleştiğini; aynı dosya üzerinden bu kez davalımıza “iflas yoluyla takip ödeme emri” gönderdiklerini, davalının 7 günlük yasal süre içinde bu takibe de itiraz etmediğini ve iflas yoluyla takibinde kesinleştiğini belirterek; mahkememizce davalı şirketin iflasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin borca batık olmadığını, kaldı ki, davacı şirkete de borçlu bulunmadığını; ticari defter ve kayıtları incelenirse davacıya borçlu olmadıklarının ortaya çıkacağını savunmuş; bilahare yargılama sürecinde ayrıca depo emrinden rücu edilmesini talep etmiş; söz konusu borç gerçekse bundan sorumlu olan şirketin bir başka ticari şirket olan … Ltd.’ye ait olduğunu; her iki şirketin farklı bulunduğunu; buna ilişkin yargı kararı da bulunduğunu belirterek, müvekkili yönünden davanın husumetten de reddi gerektiğini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİ’NİN VE DAİREMİZİN KARARLARI İstanbul Anadolu 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 30/12/2021 tarihli 2020/665 E. 2021/1061 K. sayılı kararı ile; “…davalı aleyhine önce genel haciz yoluyla icra takibi başlatıldığı, takibin kesinleştiği, davacının bunun üzerine İİK’nun verdiği imkan ile takip yolunu değiştirip, iflasa tabii olan davalımıza bu kez iflas yoluyla adi takibe ilişkin ödeme emri gönderdiği, davalının buna da itiraz etmediği ve iflas yoluyla takibinde kesinleştiği; davada yasal prosedürler gereği işlemlerin tamamlandığı; depo miktarının tespit ettirilip, davalıya tebliğ edildiği, davalının depo emrini yerine getirmediği görülmekle, yasal şartların gerçekleştiği nedeniyle iflasına…” karar verilmiştir. Dairemizin 06/04/2022 tarihli 2022/359 E. 2022/418 K. sayılı kararı ile; “…İİK’nın 158. maddesine göre depo emrinin, verildiği güne kadar alacağın esas ve eklentileri hesaplattırılıp, depo emrinde asıl alacak, işlemiş faiz, harç, masraf, vekalet ücreti gibi kalemlerin ayrı ayrı miktarları ile belirtilmesi gerekmektedir. Ancak mahkemece ara karara konu edilen depo emrine esas alacak hesabı 21/10/2021 tarihi dikkate alınarak yapılmıştır. Depo kararı ise 02/12/2021 tarihinde verilmiştir. 21/10/2021 tarihli duruşmada depo emri düzenlenmediği için sonraki duruşma tarihi olan 02/12/2021 tarihi esas alınarak yeniden hesaplama yaptırılması ve asıl alacak, işlemiş faiz, harç, masraf, vekalet ücreti gibi kalemlerin ayrı ayrı miktarları belirtilerek oluşturulacak depo emrinin borçlu şirkete/vekiline tebliğ edilmesi gerekirken yukarıda açıklandığı gibi düzenlenen depo emri İİK’nın 158. maddesi hükmüne aykırı olduğundan, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının 6100 sayılı HMK 353/1.a.6 maddesi uyarınca kaldırılmasına” karar verilmiştir.İstanbul Anadolu 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 08/05/2023 tarihli 2022/332 E. 2023/356 K. sayılı kararı ile; “… İstanbul Bölge Adliye Mahkemesinin 45. Hukuk Dairesi tarafından 2022/359 Esas 2022/418 Karar sayılı hükmünde; Depo emri esas olacak hesabın 21/10/2021 tarihinde yapılacak duruşmaya göre hesaplandığı, depo emrinin ise, 02/12/2021 tarihli duruşmada verildiği oysa depo kararının verildiği gün için hesaplanan alacağı içermesi gerektiği sebebiyle mahkememiz kararı yeniden kaldırılmış; Dosya mahkememizin 2022/332 esasına kaydedilmiş; Davalı tarafın husumet yönünden yaptığı itirazların yukarıdaki açıklanan gerekçelerle incelemesi yapılamamış; Mahkememizce depo emrinin verileceği 30/03/2023 tarihine göre alacak kalemleri güncelletilmiş, alınan rapora göre; ” 10.226.156,79 TL ( 537.209,39 USD karşılığı ) asıl alacak,340.261,57 TL icra vekalet ücreti, 465.290,13 TL %4,55 tahsil harcı, 368,50 TL icra masrafı olmak üzere toplam 11.032.076,99 TL’yi mahkememiz veznesine depo etmesi için 7 gün kesin süre verilmesine ” Karar verilmiş; Davalı taraf depo emrini yeniden yerine getirmediğinden tekrar iflasına karar verilmiştir. Dava, 2018 tarihli olup, davalı şirketin ticaret sicil kaydının kapalı olduğu, esasen İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2015/839 Esas sayılı dosyasında 13/01/2021 tarihinde hakkında iflas kararı verildiği ve 2021/1 İflas defteri üzerinden iflas işlemlerinin devam ettiği, İstanbul Anadolu … İcra Dairesi İflas Müdürlüğü tarafından verilen 31/12/2021 tarihli müzekkereden de belli ise de; İflasın sonuçları sebebiyle mahkememiz tarafından da iflas kararı verilmek zorunda kalınmış…” gerekçesiyle, “İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğünde kayıtlı olan … Şirketi’nin İİK’nun 158/2 maddesi uyarınca İFLASINA, İflasın 08/05/2023 tarihi saat 13:54 itibariyle AÇILMASINA,” karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ Davalı vekili yasal süre içerisinde sunmuş olduğu istinaf dilekçesinde özetle; takip öncesi temerrüt söz konusu olmadığı gibi, bu miktarda faiz tahakkuk etmesini gerektirecek her hangi bir sözleşme de bulunmadığından yapılan hesaplamanın ve bu hesabın esas alınması suretiyle verilen depo kararının, depo kararının yerine getirilmediği gerekçesi ile verilen iflas kararının hukuka aykırı olduğunu, bilirkişi tarafından temel ilişkide alacağın var olup olmadığı ve varsa yasal esaslara göre miktarının hesaplanması gerektiğini, yine takip öncesi temerrüt gerçekleşmediğinden, takip öncesi faiz hesaplanmaması, takip sonrası içinse 3095 sayılı yasa gereği faiz hesaplanması gerektiğini, davalı şirketin taraf sıfatı bulunmadığını, faturaların müvekkiline düzenlenmediğini, muhatabın … Ltd. olduğunu, İstanbul 17. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin (Denizcilik İhtisas Mahkemesi Sıfatıyla) 2018/45 E. 2019/225 K. sayılı kararı ile “… müşteri olarak …’in gösterilmesi karşısında; kısmı ödemelerin de dava dışı … Ltd. tarafından yapılması olması nedeniyle davalının anılan sözleşmeyi dava dışı … Ltd. acentesi ile imzaladığı kabul edilmekle; TTK m. 105 gereği, davalı adına asaleten dava açılmış olması nedeniyle davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmiştir.” şeklinde karar verildiğini, davacının tüm taleplerini ticari ilişki içerisinde bulunduğu Turgutreis Shipping’e yöneltmesi gerektiğini belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında inceleme; 6100 sayılı HMK’nın 355.maddesi uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılmış, kamu düzenine aykırılık olup olmadığı ise re’sen gözetilmiş ayrıca HMK’nın 357. maddesindeki “İlk derece mahkemesinde ileri sürülmeyen iddia ve savunma istinafta dinlenemez ve istinafta yeni delillere dayanılamaz” kuralı nazara alınmıştırDava, İİK’nın 154 vd maddelerinde düzenlenmiş olan, iflas yoluyla takibin kesinleşmesi sonucu açılan iflas davasıdır.2004 sayılı İİK’nın 154/1. maddesi uyarınca iflas yoluyla takipte yetkili icra dairesi, borçlunun muamele merkezinin bulunduğu yerdeki icra dairesidir. Ancak, İİK’nın 154/3. maddesi uyarınca icra dairesinin yetkisi kamu düzeninden olmadığından bu konuda yetki sözleşmesi yapılabilir. Borçlu ve alacaklı yetki sözleşmesi veya yetki şartı ile borçlunun muamele merkezinin bulunduğu yerden başka bir yer icra dairesini yetkili kılmışlarsa o yerin icra dairesi de iflas takibi için yetkili sayılır. Ancak iflas davaları için yetki sözleşmesi yapılamaz ve iflas davası mutlaka borçlunun muamele merkezinin bulunduğu yer ticaret mahkemesinde açılır. Davalının sicilde kayıtlı adresi “Maltepe/İstanbul” olup iflas yoluyla takip yetkili icra dairesinde başlatılmış, dava yetkili ve görevli mahkemede açılmıştır. İİK’nın 43.maddesi uyarınca takip yolunun, iflas yolu ile takiple değiştirmesi halinde, takip yolunu değiştirmek isteyen alacaklının başvurusu üzerine icra müdürünün önceki takip talebi ve ödeme emrine uygun bir ödeme emri düzenleyip borçluya göndermesi gerekmektedir. Yargıtay 23. Hukuk Dairesinin 24/04/2013 tarih 2013/1941 E. 2013/2626 K. sayılı ilamı; “İİK’nın 43. maddesine göre, iflasa tabi borçlu aleyhine haciz veya iflas yollarından birinin seçilmesi mümkündür. Bu yollardan birini seçen alacaklı, bir defaya mahsus olmak üzere takip yolunu değiştirebilir. Bu imkanı kullanmak isteyen alacaklının takip yolunu değiştirdiğine ilişkin dilekçe vermesi yeterlidir. Başvuruyu alan icra müdürü, önceki takip talebi ve ödeme emrine uygun olarak bir ödeme emri düzenleyip borçlu veya borçlulara göndermelidir. Somut olayda davacı, takip yolunu değiştirmişse de kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla takipteki ödeme emrindeki borç miktarı ile iflas ödeme emrindeki borç miktarı aynı değildir. Bu husus gözetilerek davanın reddine karar verilmesi gerekirken hatalı değerlendirme ve yanılgılı gerekçeyle yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.” şeklindedir. Somut dosyada; ilamsız takibe ilişkin ödeme emri ile takip yolunun değiştirilmesi üzerine gönderilen iflas yoluyla takibe ilişkin ödeme emrindeki miktarlar aynı olup, İİK’nın 43/2 maddesinde öngörülen usule uygundur.İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı takip dosyasında; davacı tarafından, davalı/borçlu … AŞ (“… ” gemisi donatanı … Ltd’ye izafeten kendi adına asaleten) ve dava dışı borçlu … San ve Tic. Ltd. Şti (“… ” gemisi donatanı … Ltd’ye izafeten kendi adına asaleten) aleyhine 68.185,00 USD fatura alacağı,57.746,16 USD geçmiş gün faizi, 48.500,00 USD fatura alacağı, 41.074,85 USD geçmiş gün faizi olmak üzere toplam 215.506,01 USD alacağın (116.685,00 USD asıl alacak, 98.821,01 USD işlemiş faiz olmak üzere), asıl alacak miktarlarına takip tarihinden itibaren aylık % 3,5 sözleşmesel faiz uygulanmak suretiyle tahsili istemiyle 11/08/2016 tarihinde ilamsız icra takibi başlatılmış, ödeme emri davalıya 15/10/2016 tarihinde tebliğ edilerek itirazsız kesinleşmiş, davacı vekili borçlular hakkındaki takibi, iflas yolu ile takip olarak değiştirmiş ve icra müdürlüğünce 31/01/2018 tarihinde aynı miktar üzerinden iflas yoluyla adi takibe ilişkin yeni ödeme emri düzenlenerek 10/02/2018 tarihinde davalı/borçluya tebliğ edilmiş, davalı/borçlunun 7 günlük yasal süre içerisinde takibe itiraz etmemesi üzerine takibin kesinleştiği anlaşılmıştır. İİK’nın 176. maddesinin göndermesi ile İİK’nın 156/son fıkrası uyarınca, iflas ödeme emrine itiraz edilsin edilmesin, ödeme emrinin tebliğ tarihinden itibaren bir senelik hak düşürücü süre içerisinde iflasın istenmesi gerekmektedir. Somut olayda, iflaslı takibe ilişkin ödeme emri borçluya 10/02/2018 tarihinde tebliğ edilmiş, dava ise 01/03/2018 tarihinde bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde açılmıştır. İİK’nın 176. maddesinin göndermesi ile İİK’nın 158/1 ve 166/2 maddesinde belirtilen usule göre mahkemece gerekli ilanlar yapılmış, iflas davası 02/06/2021 tarihinde Türkiye Ticaret Sicil Gazetesi’nde, 08/06/2021 tarihinde … Gazetesi’nde ilan edilmiştir. İİK 160. maddesi uyarınca davacı tarafından iflas avansı yatırılmıştır.İİK’nın 158.maddesinde “Alacaklının iflas takibi kesinleştiğinde l66. maddenin ikinci fıkrasındaki usulle ilan edilir. İflas talebinin ilanından itibaren onbeş gün içinde diğer alacaklılar davaya müdahele veya itiraz ederek iflası gerektiren bir hal bulunmadığını ileri sürerek mahkemeden talebin reddini isteyebilirler. Mahkeme, icra dosyasını celbeder ve basit yargılama usulüne göre duruşma yaparak, gerek iflas talebini gerek itiraz ve defileri umumi hükümler dairesinde tetkik ve intac eder. Şu kadar ki, borçlu takibe karşı usulü dairesinde itiraz etmemiş veya itiraz ve defileri varit görülmemişse mahkeme yedi gün içinde faiz ve icra masrafları ile birlikte borcunu ifa veya o miktar meblağın mahkeme veznesine depo edilmesini borçluya veya iflas davasında kendisini temsil etmiş olan vekiline, dava vicahda devam ediyorsa duruşmada, aksi takdirde Tebligat Kanunu hükümleri dairesinde yapılacak tebliğ ile emreder. Borçlu imtina ederse ilk oturumda iflasına karar verilir.” düzenlemesi ile iflas yoluyla takipte, iflas davasının yargılama usulü belirlenmiştir.Yargıtay 23. Hukuk Dairesinin 05/09/2013 tarihli 2013/4197 E. 2013/5054 K.sayılı ilamı “…İİK’nın 158. maddesine göre depo emrinin, verildiği güne kadar alacağın esas ve eklentileri hesaplattırılıp, buna göre bulunacak miktar üzerinden verilmesi ve bu miktarın 7 gün içinde depo edilmemesi halinde iflasa karar verileceği ihtarını içermesi gerekir. Mahkemece verilen depo emrinde, icra dosyasındaki borcun asıl alacak, faiz ve diğer giderleri ile birlikte icra dosyasına ödenmesi veya mahkeme veznesine depo edilmesi istenilmiş olup; asıl alacak, işlemiş faiz, icra masrafı ve vekalet ücreti kalemlerinden oluşan meblağ açıkça belirtilmediğinden çıkartılan depo emri İİK’nın 158. maddesi hükmüne uygun değildir…”Yargıtay 23. Hukuk Dairesinin 26/10/2020 tarihli 2017/3091 E. 2020/3281 K.sayılı ilamı “…Dava, iflas istemine ilişkindir. İİK’nın 158. maddesine göre depo emrinin, verildiği güne kadar alacağın esas ve eklentileri hesaplattırılıp, buna göre bulunacak miktar üzerinden verilmesi ve bu miktarın 7 gün içinde depo edilmemesi halinde iflasa karar verileceği ihtarını içermesi gerekir. Depo kararı, verildiği gün için hesaplanan alacağı içermelidir…” Yargıtay 23. Hukuk Dairesinin 09/07/2015 tarihli 2014/5678 E. 2015/5377 K.sayılı ilamı “…Mahkemece, depo emrinin verildiği güne kadar asıl alacak, faiz ve icra masrafları hesaplattırılıp, borçluya İİK’nın 158. maddesine uygun olarak, depo kararında takip konusu borç ve fer’ilerinin depo kararı tarihi itibariyle ulaştığı miktar açıkça gösterilmeli ve 7 gün içinde depo edilmemesi halinde iflasa karar verileceği meşruhatı yer almalıdır…”Dairemizin kaldırma kararının ardından mahkemece bilirkişiden ek rapor alınarak 30/03/2023 duruşma tarihine kadar hesaplama yapılması istenilmiş, 30/03/2023 tarihli celsede 10.226.156,79 TL (537.209,39 USD karşılığı) asıl alacak, 340.261,57 TL icra vekalet ücreti, 465.290,13 TL %4,55 tahsil harcı, 368,50 TL icra masrafı olmak üzere toplam 11.032.076,99 TL’nin 7 günlük kesin süre içinde mahkeme veznesine depo edilmesi, aksi takdirde iflas kararı verileceği hazır olan davalı vekiline ihtar edilmiş, depo emri yerine getirilmediğinden 08/05/2023 tarihinde iflas kararı verilmiştir. Depo kararının ve ihtarın yukarıda yapılan açıklamalara göre usul ve yasaya uygun olduğu, bilirkişi tarafından yapılan hesaplamanın takip talebinde kesinleşen miktar ve oranlara uygun olduğu anlaşılmakla, davalı vekilinin bu hususlara yönelik itirazları yerinde değildir.Husumet yönünden itirazları incelendiğinde; davalı İstanbul 17. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin (Denizcilik İhtisas Mahkemesi Sıfatıyla) 2018/45 E. 2019/225 K. sayılı kararı ile “… müşteri olarak … ’in gösterilmesi karşısında; kısmı ödemelerin de dava dışı … Ltd. tarafından yapılması olması nedeniyle davalının anılan sözleşmeyi dava dışı … Ltd. acentesi ile imzaladığı kabul edilmekle; TTK m. 105 gereği, davalı adına asaleten dava açılmış olması nedeniyle davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmiştir.” şeklinde karar verildiğini, bu nedenle davanın pasif husumet yokluğundan reddi gerektiğini ileri sürmektedir. Söz konusu karar örneği incelendiğinde davacı … Şirketi tarafından, ödenmeyen cari hesap alacağının tahsili için İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyasıyla başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali talebiyle davalı hakkında dava açıldığı, mahkemece davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verildiği tespit edilmiş ise de işbu dosya ile bağlantısının olmadığı gerek davacısının gerekse takip dosyasının faklı olduğu anlaşılmaktadır. Eldeki dosyada iflas yoluyla takip itirazsız kesinleştiğinden, alacağın esasına ilişkin inceleme yapılmasına ve şirketin borca batık olup olmadığının araştırılmasına ise gerek bulunmamaktadır. Mahkemece gerekçeli kararda “Dava, 2018 tarihli olup, davalı şirketin ticaret sicil kaydının kapalı olduğu, esasen İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2015/839 Esas sayılı dosyasında 13/01/2021 tarihinde hakkında iflas kararı verildiği ve 2021/1 İflas defteri üzerinden iflas işlemlerinin devam ettiği, İstanbul Anadolu … İcra Dairesi İflas Müdürlüğü tarafından verilen 31/12/2021 tarihli müzekkereden de belli ise de; İflasın sonuçları sebebiyle mahkememiz tarafından da iflas kararı verilmek zorunda kalınmış…” ifadesine yer verildiği anlaşılmakla, söz konusu kararın kesinleşip kesinleşmediğinin araştırılması gerekmiştir. Zira “iflasın tekliği” kuralı gereği hakkında iflas kararı verilen ve kesinleşen şirket hakkında yeniden iflas kararı verilemeyecektir. Bu husus Yargıtay 6. Hukuk Dairesinin 06/03/2023 tarihli 2023/867 E. 2023/857 K. sayılı ilamında “…Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin … Esas, … Karar sayılı ilamıyla daha önceden iflas kararı verildiği ve kesinleştiği dosya kapsamıyla ile sabittir. İflasın kaldırılmasına veya kapatılmasına karar verilmedikçe başka bir mahkeme tarafından yeniden iflas kararı verilemez. Bu husus iflasın tekliği prensibinin bir görünümü olup mahkemece de isabetli olarak tespit edilmiştir. Ancak hakkında daha önce verilmiş ve kesinleşmiş bir iflas kararı bulunan borçlu hakkında iflas talebinin reddine karar verilmesi gerekirken karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi doğru görülmemiş bu husus bozmayı gerektirmiştir.” şeklinde açıklanmıştır.Somut dosyaya döndüğümüzde ise; İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2015/839 E. sayılı dosyasında 13/01/2021 günü saat 13:50’den itibaren davalı şirketin iflasına karar verildiği, verilen karara karşı istinaf yoluna başvurulması üzerine İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi’nin 2021/726 E. 2021/837 K. sayılı kararı ile başvurunun esastan reddedildiği, bu kararın temyizi üzerine Yargıtay 6. Hukuk Dairesi’nin 27/06/2022 tarihli 2021/5307 E. 2022/3586 K. sayılı ilamı ile; “… Davacı tarafından davalı şirket aleyhine 10.10.2014 tarihinde şirkete verilen ödünç paranın tahsili talebiyle ilamsız icra takibi başlatıldığı, takibin iflas takibine çevrildiği, yasal süresi içinde itiraz edilmediği için takibin kesinleştiği, tarafların 17.11.2014 tarihli hisse devir sözleşmesi, senet bordrosu ve aynı tarihli toplantı tutanağı düzenledikleri, toplantı tutanağında davacının şirket üzerine koydurduğu hacizlerin kaldırılması ve davacının davalı şirketten olan 362.647,00 USD cari alacağına karşılık 12 adet senet düzenlendiği, İstanbul Anadolu 9. Ticaret Mahkemesi 2015/1449 E. sayılı dava dosyasında, davacı şirket ve ortaklarının, toplantı tutanağına konu bonodan kaynaklı borcun bulunmadığına ilişkin menfi tespit davası açtıkları, mahkemenin 2017/1147 K. sayılı kararı ile davanın reddine karar verildiği, kararın henüz kesinleşmediği dosya kapsamından anlaşılmıştır. İflas davalarında menfi tespit davasının beklenmesi zorunlu değil ise de davalı şirketin ödeme def’i ile ilgili olarak dosyada alınan 22.01.2018 tarihli bilirkişi ek raporunda taraflarca imzalanan 17.11.2014 tarihli protokolün 2. maddesine göre davacının takibe konu ödünç verdiği para miktarı ile davalı şirketin davacı lehine keşide etmiş olduğu senet bedelleri toplamı, kur farkları da dikkate alındığında birbirini karşılar nitelikte olduğu, 01.07.2016-01.08.2016 vadeli toplam 60,000 USD’nin ödendiğinin davalı tarafından ispatlanması halinde davacı yana herhangi bir borcunun olmadığı belirtilmiştir. Bu durumda mahkemece davalı şirketin ödeme def’i konusunda takipteki alacakla, senetlere konu alacağın aynı olup olmadığına ilişkin değerlendirme yapılarak gerektiği takdirde yeniden bilirkişi incelemesi yaptırılarak henüz kesinleşmemiş İstanbul Anadolu 9. Ticaret Mahkemesinin 2015/1449 sayılı dosyası da nazara alınarak oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamıştır.” gerekçesiyle bozma kararı verildiği anlaşılmakla, evraklar UYAP’tan temin edilmiştir. Bu durumda, davalı şirket hakkında İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2015/839 E. sayılı dosyasında verilen iflas kararı, Yargıtay 6. Hukuk Dairesi’nin 27/06/2022 tarihli 2021/5307 E. 2022/3586 K. sayılı ilamı ile bozularak ortadan kaldırıldığından ve kesinleşmiş bir iflas kararı mevcut olmadığından, mahkemece davalı şirket hakkında iflas kararı verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Açıklanan nedenlerle; ilk derece mahkemesince hukuki nitelendirmenin dosya kapsamına uygun olarak belirlendiği, ihtilafa uygulanması gereken yasal mevzuatın doğru olarak tespit edildiği, taraflarca ileri sürülen iddia ve savunmaların tartışılarak gerekçeli kararın oluşturulduğu, hükmün yasal unsurları taşıdığı, karar gerekçesiyle hüküm fıkrasının birbiriyle uyumlu olduğu belirlendiğinden ve re’sen yapılan incelemede kamu düzenine aykırı herhangi bir husus tespit edilemediğinden, usul ve yasaya uygun olan karara karşı davalı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/1.b.1 maddesi uyarınca esastan reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1.b.l bendi uyarınca ESASTAN REDDİNE,2-Davalı tarafından yatırılan istinaf başvuru harcının Hazineye irat kaydına,3-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 269,85 TL istinaf karar harcından, davalı tarafından yatırılan 179,90 TL’nin mahsubu ile bakiye 89,95 TL harcın davalıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,4-İstinaf yargılama giderlerinin davalı üzerinde bırakılmasına, 5-Yatırılan gider avansından kalan kısmın davalıya ilk derece mahkemesince iadesine,6-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,Dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı HMK’nın 361/1. fıkrası ve 2004 sayılı İİK’nın 181.maddesi yollaması ile İİK’nın 164. maddesi uyarınca, kararın tebliğinden itibaren 10 gün içinde Yargıtay nezdinde temyiz yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi.04/10/2023