Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 45. Hukuk Dairesi 2023/139 E. 2023/563 K. 05.04.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
45. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2023/139
KARAR NO: 2023/563
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2022/156
KARAR NO: 2022/521
KARAR TARİHİ: 15/09/2022
DAVA: Kooperatifin İhyası
KARAR TARİHİ: 05/04/2023
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; dava dışı …’ın, … Yapı Kooperatifinde bulunan hissesini 08/02/2013 tarihinde “Kooperatif Hisse Devir Sözleşmesi” ile davacıya devrettiğini, sicilden terkin olunun dava dışı kooperatifin 2005, 2007, 2008 ve 2012 yıllarında yapılan toplantılarında bir takım kararlar alındığını, bu toplantılarda alınan kararların bazı usulsüzlükler yapılmak suretiyle alındığını, söz konusu kararlarda bulunan imzaların …’a ait olmadığını, 20/12/2012 tarihinde yapılan toplantıda kooperatifin feshine, kapanmasına ve sicilden silinmesine karar verildiğini, bu kararın ticaret sicil gazetesinde ilan edildiğini, dava dışı … adına kooperatif kararlarında bulunan imzaların bu kişiye ait olmaması nedeniyle dava açmak istediklerini, bu nedenle … Konut Yapı Kooperatif unvanlı kooperatifinin tüzel kişiliğinin ihyasına karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP 1-Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının kooperatifteki üyelik hak ve hissesini gayri kabili rücu olmak kayıt ve şartıyla, kesin olarak dava dışı …’e devrettiğini, ilave olarak aynı sözleşme ile, anılan kooperatife müracaat ederek kendi ortaklığının yerine …’in ortaklığının kabul ve tescilini yaptırma yetkisini haiz bulunduğunu kabul ve ikrar ettiğini, 20/12/2012 tarihinde anılan kooperatifin feshine, kapanmasına ve kaydının silinmesine karar verilerek kooperatifin tasfiye olduğunu, davacı taraf her ne kadar dava dilekçesinde dava dışı …’ın kooperatif hissesini 08/02/2013 tarihinde dava dışı …’a devrettiğini, aynı gün aynı sözleşme ile …’ın da hisseyi davalıya devrettiğini ifade etse bile kooperatifin 20/12/2012 tarihinde tasfiye olması sebebi ile bu şekilde bir devrin geçerli olamayacağını, kooperatifin ihyasını gerektirecek bir sebebin olmadığını, davacı tarafın kapanma tarihi itibari ile anılan kooperatifin hissedarı olmadığını, davacının davayı açmakta hukuken korunan ve tanınan bir menfaati ya da yararının bulunmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. 2-Davalı … Sicil Müdürlüğü vekili cevap dilekçesinde özetle; açılan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI Mahkemece ”… davacının Tasfiye Halinde … Konut Yapı Kooperatifindeki hissesini 05/11/2008 tarihli noter belgesi ile 1000-TL bedelle bütün hak ve vecibeleri ile birlikte …’e devrettiği, durumun 08/11/2008 tarihli yönetim kurulu kararı ile ortaklık pay defterine kaydedildiği, davacının kooperatifte payının bulunmadığı, davacının kooperatifin 20/12/2012 tarihli olağan genel kurulunda tasfiyenin sonlandırılmasına karar verilmesi ve bu kararın 24/12/2012 tarihli sicile tescil edilmesi ve 28/12/2012 tarihinde ilan edilmesinden sonra, kooperatif ortağı …’ın hissesini 08/02/2013 tarihinde devraldığına ilişkin işlemin tasfiye olmuş kooperatif yönünden geçerli bulunmadığı, dolayısıyla davacının dava tarihi itibariyle kooperatifte ortaklık hissesi bulunmadığı, bu anlamda eldeki davayı açmakta hukuki yararı bulunmadığı anlaşılmakla, açılan davanın, 6100 Sayılı HMK’nun 114/1-h ve 115/2. maddeleri gereğince usulden reddine” dair karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili yasal süresi içinde sunmuş olduğu istinaf dilekçesinde özetle; kooperatifteki hissesini davacıya devreden dava dışı …’ın imzalarının sahte olarak davalılar tarafından atıldığı, bu nedenle kooperatifin ihyasına karar verilmesi gerektiği dava dışı …’ın kooperatifte bulunan hisselerin bütün hak ve vecibelerini davacıya devretmekle bir nevi dava dışı …’ın vekili konumuna sahip olduğu ve haklarını savunmakla yükümlü olduğu belirtilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE GEREKÇE HMK’nin 355. ve 357. maddeleri gereğince istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle bağlı olarak ve kamu düzenine aykırılık hususlarını da gözetilerek yapılan inceleme neticesinde; Dava kooperatifin ihyası istemine ilişkindir. İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü’nün 24.03.2022 tarihli yazısı ile kooperatif hakkındaki en son sicil kayıtları mahkemeye gönderilmiş ve yapılan incelemede …, … ve …’ın 13.11.2010 tarihinden itibaren tasfiye memuru olarak görevlendirildiği, kooperatifin son tescilini 24.12.2012 tarihinde yaptırdığı ve kooperatifin tasfiyesinin sonra erdiği 24.12.2012 tarihinde tescil edildiğinden sicil kaydı terkin edildiği belirtilmiştir. Davacı tarafça davalılardan … davalı gösterilerek kooperatifin ihyası istemli 24.02.2022 tarihinde açılan davada davacı feragat etmesini nedeniyle davanın 27.05.2022 tarihinde feragat nedeniyle reddine dair karar verildiği belirtilmiş ancak bu kararın kesinleştiğine ilişkin herhangi bir belgenin dosyada yer almadığı anlaşılmıştır. Davacı tarafça … ile …, …, …, …, … ve … aleyhine açılan kooperatifin ihyası istemli davada istinafa konu iş bu dava dosyasında belirtilen sebepler ileri sürülmüş ve İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından yapılan yargılama sonucunda 17.07.2014 gün ve 2013/200 Esas 2014/174 Karar sayılı ilamı ile davacının dava tarihi itibariyle kooperatifte ortaklık hissesi bulunmadığından kooperatifin ihyası ve tasfiye kararının geçersizliği ile ilişkin dava açma ehliyeti ve dava açmada hukuki yararı bulunmadığı belirtilerek davanın reddine karar verilmiştir. İşbu karara yönelik davacı vekilince temyiz yoluna başvurulması üzerine Yargıtay 23. Hukuk Dairesi’nce yapılan incelemede 2015/2411 Esas 2015/2302 Karar sayılı ilamı ile “Mahkemece, davacının hukuki yararının bulunmadığı gerekçesiyle yetinilerek davanın HMK’nın114/1-h ve 115/2. maddeleri uyarınca usûlden reddine karar verilmesi gerekirken, davacının dava ehliyetine sahip olduğu gözardı edilerek dava ehliyetine sahip olmadığı gerekçesine de dayanılması ve davanın esastan reddine karar verilmesi doğru olmamış, gerekçeli kararın yazıldığı tarihin karar tarihinden önceki bir tarih olarak yazılmış olması HMK’nın 297/1-e maddesi hükmüne, kanun yolları ve süresinin yazılmamış olması 297/1-ç maddesi hükmüne aykırı olmuş ise de, karar sonucu itibariyle doğru olduğundan HUMK’nın 438/son maddesi uyarınca gerekçesi kısmen değiştirilerek ve hüküm fıkrasında yapılan yanlışlığın düzeltilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, HUMK’nın 438/7. maddesi uyarınca aşağıda yazılı olduğu şekilde düzeltilerek onanması,..” dair karar verilmiştir. Dava dilekçesinde etkili sunulan bilgi ve belgelerin ve yargıtay ilamının incelenmesinde, 08.11.2008 karar tarihli toplantıda yönetim kurulu üyeleri 08.11.2008 tarihinde toplanarak yönetim kurulu üyeliğinden istifa eden …’ın istifasının kabulüne, …’ın istifası ile boşalan yönetim kurulu üyeliğine …’ın 05.11.2008 tarihinde hissesini devretmiş olması nedeniyle 2. sıradaki yedek üye …’ın seçilmesine oy birliği ile karar verildiği, davacının tasfiye halinde … sicil numaralı … Konut Yapı Kooperatifi’ndeki hissesini 05.11.2008 tarihli noter belgesi ile 1.000,00 TL bedelle bütün hak ve vecibeleri ile birlikte …’e devrettiği, bu durumun 08.11.2008 tarihli yönetim kurulu kararı ile ortaklık pay defterine kaydedildiği anlaşılmaktadır. Bu durumda, davacının kooperatifin 21.12.2012 tarihli olağan genel kurulunda tasfiyenin sonlandırılmasına karar verilmesi ve bu kararın 24.12.2012 tarihli sicile tescil edilmesi ile 28.12.2012 tarihinde ilan edilmesi kooperatifin feshine (kapanmasına) karar verilmesinden sonra, kooperatif ortağı …’ın hissesini 09.05.2013 tarihinde devraldığına ilişkin işlemin kooperatif yönünden geçerli bulunmadığı açıktır.Davacının dava açmakta hukuki yararının bulunması dava şartıdır .(m.114/1-h) ”burada sözü edilen hukuki yarardan maksat, davacının subjektif hakkından hukuki korunma sağlanması hususunda mahkemeye başvurmasında hali hazırda hukuken korunmaya değer bir yararının bulunmasıdır. Bir başka deyişle, davacı hakkına kavuşmak için, halihazırda mahkeme kararına muhtaç bir konumda değilse, onun hukuki yararına bulunduğundan söz etmek mümkün değildir. (HMK m.114 gerekçesinden) Mahkeme, (resen) kendisine yapılan her talebin esası hakkında incelemeye geçmeden önce ,talep sahibinin bu hususta hukuki yararının bulunup bulunmadığını incelemeli, soruya olumlu cevap verdikten sonra, talebi esasen incelemeye başlamalıdır; aksi halde talebi hukuki yarar yokluğundan (usulden) reddetmelidir.”(bkz. Baki KURU, Medeni Usul Hukuku El Kitabı, I. Cilt s:390) Davacının, uyuşmazlığa konu bu davayı açmakta hukuki yararı bulunmadığı anlaşılmakla, açılan davanın, 6100 Sayılı HMK’nin 114/1-h ve 115/2. maddeleri gereğince usulden reddine dair karar verilmesinin dosya kapsamına uygun olduğu anlaşılarak, aksi yöndeki istinaf itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir. HMK m. 359/3 uyarınca; dosya kapsamındaki yazı, belge ve bilgilere, İlk Derece Mahkemesi kararının gerekçesinde dayanılan delillerle, delillerin tartışılması sonucu maddi olay ve hukuki değerlendirmede usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına, HMK m. 355/1 gereği incelemenin istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılıp, re’sen gözetilmesi gereken, kamu düzenine herhangi bir aykırılığın da bulunmadığı, kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğunun anlaşılmasına göre; davacı vekilinin istinaf itirazları yerinde görülmediğinden HMK m. 353/1,b.1 gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine dair karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere; 1-Davacının istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nin 353/1-b1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince davacı tarafından yatırılan 220,70 TL başvuru harcının hazineye GELİR KAYDINA, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 179,90 TL istinaf karar harcından, davacı tarafından yatırılan 80,70 TL harcın mahsubu ile bakiye 99,20 TL’nin istinaf eden davacıdan tahsili ile hazineye GELİR KAYDINA, 4-İstinaf yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına, 5-Yatırılan gider avansından kalan kısmın davacıya ilk derece mahkemesince iadesine, 6-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, 7-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı HMK’nin 361/1 maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren iki haftalık süre içerisinde Yargıtay nezdinde temyiz kanun yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 05/04/2023