Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 45. Hukuk Dairesi 2023/1212 E. 2023/1251 K. 21.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
45. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2023/1212
KARAR NO: 2023/1251
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2021/510
KARAR NO: 2023/132
KARAR TARİHİ: 13/02/2023
DAVA: Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 21/09/2023
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı ile davalı şirket arasında 01.09.2014 tarihinde hak ediş usulü şirket sözleşmesi yapıldığını, bu sözleşme uyarınca sözleşmenin fesih tarihine kadar hak etmiş olduğu ve geçersiz fesih nedeniyle muaccel hale gelen sözleşmenin 5 aylık sürelerine ait bedellerin tazmininin talep edildiğini , bu sözleşmede davacı tarafından davalı … kuruluşuna beyin cerrahisi branşında sağlık hizmetinin sözleşmede belirtilen şartlar doğrultusunda sunulması davalı şirketin de bunun karşılığı olan bedeli davacıya ödemesi yönünde anlaştıklarını, ancak davalının sözleşme hükümlerine aykırı olarak Hiçbir haklı gerekçe olmaksızın Bursa…. Noterlilğinin 02.03.2015 tarih … yevmiye no’lu ihtarıyla sözleşme gereklerine uymayan verimsiz çalışmalar hastaneyi SGK, İl sağlık müdürlüğü ve hizmet verilen hastalara karşı sorumluluk gerektirecek şekilde verilen hizmetin gereğine aykırı uygulamalar nedeniyle tüm hakları saklı kalmak kaydıyla 4. madde gereğince 02.04.2015 tarihi itibariyle fesh ettiklerini ifade ettikleri, uzlaşmanın sağlanamadağını, feshin haksız ve dayanaksız olarak gerçekleştiğini, sözleşmenin kalan 5 aylık süresinin davacı ve ekibinin hak etmiş olduğu ödenmeyen tutarı talep etme hakkını oluşturduğu, tazmin sorunluluğunun bulunduğunu, davacının tüm edimlerini kusursuz olarak yerine getirdiğini, feshin geçersiz olup alacakların muaccel hale geldiğini, davalının temerrüt tarihi itibariyle işleyecek ticari faizi ile dava konusu alacaklarının şirketin fesih tarihine kadar hak etmiş olduğu ve davalı tarafından ödenmeyen 10.000,00 TL alacağın şimdilik kaydı ile 15.04.2015 sözleşmenin geçerli bir neden olmadan haksız fesih edilmiş olması nedeniyle geri kalan 5 aylık ücreti 450.000,00 TL nin yine 15.04.2015 tarihinden itibaren en yüksek ticari faizi ile davalıdan tahsiline, masraf ve vekalet ücretine karar verilmesi talep ve dava olunmuştur.
Islah: Davacı vekilince sunulan ıslah dilekçesi ile bilirkişi raporları doğrultusunda alacak miktarının 513.752,32 TL yükseltildiği ve bu alacağın 15.04.2015 tutarının itibaren işleyecek en yüksek avans faiziyle birlikte tazmini istenmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; taraflar arasında mevcut sözleşmenin bulunduğunu ancak davalı tarafından haklı nedenle davacının kusurlu işlemleri sebebiyle, katlanılmaz hale gelmesinden dolayı feshin yapıldığını, geçerli sebep gösterildiğini ve fesih hükümlerini yine sözleşmede yer alan şartlar doğrultusunda yaptıklarını, 1 ay önceden haber verdiklerini, hastane bünyesinde sunulan sağlık hizmetinin standartlardan uzak olduğunu, bu nedenle gelir kaybı ile tazminat talebinin yerinde bulunmadığı, davalının temerrüte düştüğünün kabul edilemeyeceğini, dava tarihinden önce referanslarının iyi olmasının sözleşmenin fesh edilemeyeceği anlamı taşımadığını, ileri sürülen iddialarını somut delillerle kanıtlayamadıklarını, bu nedenle haksız davanın reddine karar verilmesi istenilmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI Mahkemece ”… istinaf kararı uyarınca gerekli eksiklikler tamamlanmış, yazışmalar yapılarak ilgili evraklar temin edilmiş ve mali müşavir, beyin cerrahisi alanında uzman bilirkişi ve SUT alanında/hastane yönetimi alanında uzman bilirkişi aracılığı ile bilirkişi incelemesi yaptırılmış ve alınan raporda davacının kusuru olmadığı belirlenmiş, davacının Sözleşmeden kaynaklanan 5 Aylık Gelir kaybını talep edebileceği ve bunun da hesaben tutarının 513.752,35 TL olduğu tespit edilmiş olmakla, alınan raporun hüküm kurmaya elverişli olduğu kanaati ile raporda belirlenen miktar ve temerrüt ve ıslah tarihleri nazara alınarak davacının gelir kaybına ilişkin talebinin, ıslah edilen değer ile birlikte kabulü ile 513.752,35 TL’nin davalıdan tahsiline, bu bedelin 450.000,00 TL’sine (ihtarname tebliğ tarihi olan) 16.04.2015 tarihinden, 63.752,35 TL’sine (ıslah tarihi olan) 27.02.2018 tarihinden itibaren avans faizi uygulanmasına karar verilmiş, davacının dava konusu ettiği 10.000,00 TL’ye yönelik olan talebinin, vazgeçmiş olduğundan bu talep kalemine ilişkin karar verilmesine yer olmadığına” karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ Davalı vekili yasal süresi içinde sunmuş olduğu istinaf dilekçesinde özetle; bilirkişi raporunda delillerin tartışılmadığı, itiraza uğrayan delillerin değerlendirmediği, denetime elverişli bir raporun bulunmadığı , taraflar arasında düzenlenen sözleşmenin davalı şirket tarafından geçerli sebep göstermek suretiyle süresi içerisinde fesih edildiği , en belirgin sorunun hastalara sunulan sağlık hizmetinin kalitesinin son derece düşük, özensiz olması olduğu ve bu nedenle sözleşmenin devamının imkansız hale geldiği, sözleşmenin geçerli sebep ile feshedilmesinin davacı şirkete gelir kaybı nedeniyle tazminat hakkı vermediği , daha önce itiraz edilen konuların değerlendirilmediği, davacının kusurunun olup olmadığını araştırılması gerektiği , evraklarının düzgün tutulup tutulmadığı verilen hizmetin SGK ve SUT hükümlerine uygun olup olmadığının öğrenilmesi bakımından alanında uzman bilirkişilerden yeni bir kusur raporu alınması gerektiği, ıslahın hukuka aykırı olduğu , hukuki dinlenilme haklarının ihlal edildiği, delil listesinde yemin delili belirtilmiş olmasına rağmen bu hususun göz önünde bulundurulmadığı belirtilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE GEREKÇE HMK’nin 355. ve 357. maddeleri gereğince istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle bağlı olarak ve kamu düzenine aykırılık hususlarını da gözetilerek yapılan inceleme neticesinde; Dava, 01.09.2014 tarihli sözleşmenin fesih tarihi olan 02.04.2015 tarihinde hak edildiği belirtilen ve fesih nedeniyle muaccel hale geldiği iddia olunan sözleşmenin kalan 5 aylık sürelerine ilişkin bedellerinin tazmini istemidir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda 2015/682 E 2018/587 K sayılı ilam ile ”-Davacının dava konusu ettiği 10.000,00 TL’ye yönelik olan talebinden vazgeçmiş olduğundan bu konuda karar oluşturulmasına yer olmadığına,2- Davacının gelir kaybına ilişkin istenilen ise ıslah edilen değer ile birlikte kabulü ile 513.752,35 TL’nin davalıdan tahsiline, bu bedelin 450.000,00 TL’sine 16.04.2015, 63.752,35 TL’sine 27.02.2018 tarihinden itibaren avans faizi uygulanmasına ” dair karar verilmiş olup, iş bu kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine dairemizce yapılan inceleme ve değerlendirme sonucunda 23.06.2021 tarih 2020/551 E 2021/660 K sayılı ilam ile ”…Somut olayda; gerek 06.01.2017 tarihli ve gerekse 01.02.2018 tarihli bilirkişi heyet raporlarında yukarıda da belirtildiği gibi tazminat hesabı yapılabilmesi için tazminata konu 2014 ve 2015 yıllarına ait gelir tablosu ayrıntılı mizan ve kurumlar vergisi beyannameleri, bu beyannamelerle ilgili BS formları ile kapanış öncesi ayrıntılı mizanların ve raporda belirtilen diğer belgelerin ibraz edilmesi gerektiği, davalı firma tarafından işletilen hastanenin nöroşirürji bölümüne ait tüm ayakta, yatılı tedavi gören, ameliyat ve yoğun bakımda ki hastane kayıtlarının fesih tarihine kadar incelenebilmesi amacıyla ilgili bilgi ve belgelerin bilirkişi raporlarında da belirtildiği üzere eksiksiz bir şekilde dosya arasında alınması, davalı tarafça davaya konu sözleşmenin geçerli sebebe dayalı olarak feshedilip feshedilmediğini daha detaylı incelenebilmesi amacıyla gerek cevap dilekçesinde gerekse istinaf dilekçesinde belirtilen ve davacı tarafın yaptığı iddia olunan işlemler nedeniyle İl Sağlık Müdürlüğü’ne iletilen şikayetlerle ilgili olarak düzenlenen bilgi ve belgelerin ilgili kurumdan istenilmesi, faturalandırmada ki hataların SGK’na sunulacak işlemler ile yapılan hatalı belgelendirmeler nedeniyle olup olmadığının araştırılması, bu konuda tarafların sorumluluklarının incelenmesi, davalı hastaneye kesilen idari para cezalarının da incelenerek hangi dönemlerde ve hangi sebeplerde kesildiği, bu kesilen kesildiği iddia olunan idari para cezalarında taraflarının kusur durumu ve oranı, sözleşmenin yüklendiği yükümlülükler ile kesilen idari para cezalarının bağlantısının saptanması, kesilen idari para cezaları ile ilgili olarak davalı tarafça davalıya davacı şirkete herhangi bir uyarıda (sözlü ya da yazılı) bulunup bulunmadığının incelenmesi, ilgili SGK ve SUT hükümleri nazırı alınmak suretiyle iddiaların araştırılabilmesi amacıyla yeni bir bilirkişi heyetinden rapor alınması gerekmektedir. Aynı zamanda, Bursa …. Noterliği’nin … yevmiye 15 Nisan 2015 tarihli ihtarnamenin davalıya tebliğine dair düzenlenen tebligat mazbatasının bir örneğinin dosya arasına alınması, mahkemece verilen ara karar sonucunda her iki taraf vekilince sunulan beyan dilekçesi ile tanık listesinin sunulduğu ve tanıkları hangi konularda dinletmek istediklerinin belirtilmesine rağmen mahkemece tanıkların dinlenmesi amacıyla tebligat çıkarılmadığı da anlaşıldığından öncelikle feshin haklı nedene dayanıp dayanmadığının tespiti için taraf delillerinin toplanması, tanıkların dinlenmesi ve bu eksiklikler ikmal edildikten sonra mali müşavir, beyin cerrahisi alanında ve SUT alanında/hastane yönetimi alanında uzman bilirkişilerden oluşan yeni bilirkişi heyeti oluşturulmak suretiyle davaya konu uyuşmazlıkla ilgili denetime açık, tarafların iddialarının da karşılandığı heyet raporu alınmak suretiyle hüküm kurulması gerekmektedir. İş bu nedenle; davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının HMK 353/1.a.6 maddesi gereğince kaldırılmasına, Dairemizin kararına uygun şekilde yargılama yapıldıktan sonra yeniden karar verilmek üzere dosyanın mahkemesine iadesine ” dair karar verilmiştir.Taraflar arasında düzenlenen hak ediş usulü şirket sözleşmesinde sözleşme konusunun, beyin cerrahisi branşındaki sağlık hizmeti ve davalı tarafından sözleşmenin diğer tarafı olan davacı şirketten sözleşmede belirtilen bedel üzerinden hak ediş usulüyle temin edilerek satın alınacağı, sözleşmenin süresinin 1 yıl olduğu ve tarafların mücbir haller halinde geçerli sebep göstererek 1 ay önceden haber vermek şartıyla, sözleşmeyi tek taraflı feshedebileceği, 1 yılın sonunda ise sözleşmenin otomatik olarak uzamayacağı, iş bu sözleşmeyle davacı tarafından, sağlık kuruluşunda (davalı) görevlendirilecek hekim, tıbbi deontoloji tüzüğü ve Türk Tabipler Birliği’nin kabul ettiği meslek bilgi kuralları hükümleri ile yürürlükteki ilgili tüm mevzuat hükümlerine uygun özel ihtisas, deneyim ve tıbbi maharet gerektiren tıbbi bir tedavi ve hususiyet taşıyan, tıbbi operasyonları beceri ile gerçekleştiren ihtisas alanı olan ve aynı biçimde ihtisaslaşmış olup davalının muvafakatı ile sağlık kuruluşuna ait hastaneler için hizmet sağlayacağının belirlendiği, buna göre davalı şirket bünyesindeki nöroşirüji kliniğinde klinik şefi – uzman doktor – doktor sıfatına sahip olma şartı ile davalı bünyesinde branşı ile ilgili tüm konularda mesleğin gereklerine uygun olarak hastalara hizmet vereceği, davacının ilgili hastanesinde şirketin hekimlerinin yapacağı tedaviler için tüm teknik, tıbbi ve diğer sağlık personeli altyapısını sağlayacağı, davacının, iş bu sözleşme hükümleri çerçevesinde kalan mükellefiyetlerini … – Bursa adresinde bulunan hastanede gerçekleştireceği taraflar arasında düzenlenen 01.09.2014 tarihli sözleşmeden anlaşılmaktadır. Davalı tarafça fesih bildirimi konulu Bursa … Noterliği vasıtasıyla … yevmiye numaralı 02.03.2015 tarihli ihtarnamede; davacının sözleşme gereklerini uymayan verimsiz çalışmaları, davalı hastaneye gerek SGK gerek İl Sağlık Müdürlüğü gerekse de verilen hizmetin hastalara karşı sorumluluğunun yerine getirilmesi konusunda sözleşmeye aykırı davranış nedeniyle tüm yasal hakları saklı kalmak kaydıyla sözleşmenin 4. maddesine uygun olarak 02. 04.2015 tarihi itibarıyla sözleşmenin feshedildiği ve sözleşmenin feshi nedeniyle bu tarih itibari ile sözleşme gereği hizmet temin edilmesine son verileceği belirtilmiştir.Davacı tarafça Bursa … Noterliği vasıtasıyla … numaralı 15.04.2015 tarihli davalıya yönelik Bursa … noterliği vasıtasıyla çekilen ihtarnameye karşı sunulan itiraz ve beyan konulu ihtarnamede; sözleşmenin 4. maddesi uyarınca sözleşme süresinin mücbir haller haricinde geçerli sebep gösterilerek 1 ay önceden haber vermek şartıyla tek taraflı olarak feshedileceği, bu çerçevede feshin haksız olduğu ve fesih tarihi itibari ile davacı ve hizmet sunan hekimliğinin hizmetin sürdürülmeye hazır olduğu , bu nedenle feshin kabul edilmediği, sözleşmenin kalan süresi olan 5 aylık ücret KDV hariç olmak üzere 544.000 olarak hesaplandığından bu miktarın ödenmesi gerektiği, aynı zamanda şirketin ve ekibin hak etmiş olduğu belirtilen ancak ödenmeyen kesintiler karşılığı KDV hariç 253.000 TL alacak ile şirket ortaklı ortaklarından doktor …’in 42 aylık kıdem tazminatı toplamı olan 14.000 TL ‘nın ödenmesi talep edilmiştir.Yargılamayı yapan ilk derece mahkemesi tarafından eksikliklerin ikmaline yönelik tanık beyanları alınmış ve yeni bilirkişi heyeti oluşturulmuştur. Tanık beyanları:Tanık … talimat mahkemesince alınan beyanında; “Ben Serbest Muhasebeci olarak çalışmaktayım, davacı …Ltd.Şti.nin muhasebe kayıtlarını tutmaktayım, davacı şirket davalı şirkete sağlık hizmeti sunmaktadır, davalı şirket her ayın sonunda almış olduğu sağlık hizmetine ilişkin olarak hakedişleri kendileri hesaplayarak mail yolu ile davacı şirket ortağı ve muhasebeci olarak bana gönderirlerdi, bende buna göre fatura düzenler, davalı şirkete gönderirdim, bu şekilde ödemeyi alırdık, aldığımız ödemeyi de defterlere işlerdik, davalı şirket kuruluşundan beri bu şekilde çalışmaktadır” belirtmiştir.Tanık … talimat mahkemesince alınan beyanında: “Ben 2013 yılında ameliyathane hemşiresi olarak davalı … Hastanesinin Bursa şubesinde çalışmaya başladım, 2015 yılında bu şirketten ayrıldım, ben çalıştığım süreçte davacı ile davalı arasındaki sözleşme ile ilgili herhangi bir şikayet duymadım, hastanenin işleyişi genelde hastanede çalışan doktorlara şirket kurduruldu, doktorlar bu şirketin çalışanı gibi gösterilir ve … Hastanesi bu şirket ile sözleşme yapardı, bu şekilde davranılmasının birkaç sebebi olabilir, öncelikle hastane doktordan ziyade şirkete fatura keseceği için ekonomik olarak karlı olaracaktır, yine doktor hastanenin değil bir başka şirketin çalışanı olduğu için doktorun sorumluluğunu gerektiren işlerde hastane sorumlu olmayacak, doktora tazminat ödenmesi gereken hallerde doktorun kendi şirketi sorumlu olacaktır, bu nedenlerle sanırım doktorlara şirketler kurduruldu, ben 2015 yılında şirketten ayrılmadan daha önce birlikte çalıştığımız beyin cerrahlarından iki doktorumuz şirketten ayrıldı, ayrılma sebeplerini veya şirketten istifaya zorlanma sebeplerini bilmiyorum, duyduğum kadarı ile birkaç hasta şikayeti olmuştur, bu hasta şikayetlerinin sebebi de yine ödemeler ile ilgiliymiş, hastanede sistem bu şekilde işlemekteydi, hastaneden ayrılan doktorlarında kendilerine ait şirketleri vardır, ancak az önce belirttiğim sebepten dolayı işten ayrılmış veya çıkarılmış olabilirler, doktorlara şirketler yukarıda belirttiğim sebeplerle usülen kurdurtulmaktadır, doktorlar hastene de sadece kendi branşları ile ilgili doktorluk yapmaktadırlar, onun dışında fiyatlandırma faturalandırma gibi, kod girme gibi veya fiyat belirleme gibi işlere karışmazlar, bu işleri hastane sekreterleri yapardı” belirtmiştir.Davalı tanığı …’in beyanında “Ben … hastanesinde kurumsal faturalama müdür yardımcısı olarak çalıştım, ben davacı şirketi şirket olarak bilmem ancak bizim hastanemizde çalışan … hocanın şirketi olduğunu öğrenmiştim, hasta şikayetleri bize gelmediği için benim bu konuda bilgim yoktur, ancak anlaşmalı olduğumuz hekimler hasta gelince hastanın muayenesini yapar gerekli tahlil röntgenleme veya gerektiğinde ameliyat kararı verir, onların kararları doğrultusunda yapılan işlem sonucunda ben ve ekibimde faturalama işlemlerini yapardık, ancak bazen SGK yapılan işlemi lüzumsuz görüp ödeme yapmama veya kesinti yapmama yolunu tercih edebilmekteydi, bu tür durumlarda da gerekli komisyonlara itirazlar yapılırdı, itirazlar bazen kabul edilir bazen reddedilirdi, reddedildiğinde veya kesinti yapıldığında ben bu durumu yönetime bildirirdim, yönetim bunu ilgili hocanın şirketine yansıtırmıydı bilemiyorum, aradan çok zaman geçtiği için tam olarak hatırlamıyorum ancak … hocanın sahibi olduğu davacı şirketin de yapmış olduğu işlemlerden mutlaka kesintiler olmuştur, ancak tarih ve miktar hatırlamam söz konusu değildir”belirtmiştir.Davacı tanığı …’ın beyanında : “Kadın doğum uzmanı olarak … Hastanesinde çalışıyorum. 2006-2009 yılları arasında Bursa … Hastanesinde görev yaptım. Çalışılan birime göre tek hekim veya bir kaç hekim grup olarak çalışılabilir. Ben davalı hastanesinde görev sürem boyunca tek hekim olarak da, grup hekim olarak da çalıştım. Gelen hastaların ödemiş olduğu ücretlerle ilgili olarak doktorların bilgisi olmaz. Normal olarak hastane tarafından bilgi de verilmez. Ancak eli güçlü olan, cirosu yüksek olan doktorlar hastane yönetimiyle görüşüp bu bilgileri edinebiliyorlardı. Sadece yüksek fiyatlı olan işlemlere ilişkin olarak bize fiyat bilgisi bildirilir, indirim hususunda görüşümüz alınırdı. Yine bunun dışında SGK’ya bildirilip de SGK kendi kapsamında olmadığını belirterek ödeme yapmadığı durumlarda bizden yapılan işlemin detayları ve tıbbi isimleri, endikasyonları sorulurdu. Hekimler de bunları bazen hastane yönetimine bildirirdi. Bazen de SGK’ya gidilerek açıklama yapılırdı. SGK ile ilgili olan işleyiş her birimde olan bir işleyiştir.” belirtmiştir. Bursa Valiliği İl Sağlık Müdürlüğü tarafından mahkemeye gönderilen yazı ile müdürlük arşivinde yer alan bilgi ve belgeler ile Çekirdek Kaynak Yönetim Sistemi çıktısı mahkemeye gönderilmiştir.Bilirkişi Raporları:1- ( Dairemizin 2020/551 E 2021/660 K sayılı kaldırma kararından önce düzenlenen bilirkişi heyet raporları )Mahkemece davacının ticari defterinin incelenmesi ve davaya konu sözleşmede tarafların yükümlülüklerinin yerine getirilip getirilmediği ve feshin haksız olup olmadığı konusunda beyin cerrahisi uzmanı ve mali müşavir den oluşan bilirkişi heyetinden rapor alınmış ve düzenlenen raporda özetle; dosyaya ibraz edilen bilançoların hesaplama yapabilmek için yetersiz olduğu, öncelikle bilançoların onaylı olmadığı bu haliyle hesaplama yapmanın mümkün bulunmadığı, ayrıntılı gelir tablosu ayrıntılı ibraz edilmesi gerektiği, davacının tutması gereken zorunlu defterlerden uyuşmazlığa konu 2014 ve 2015 yılına ait defterlerinin açılış tasdiklerinin ve kapanış tasdiklerinin süresinde yaptırıldığı, davacının sunduğu sağlık hizmeti karşılığında hastaneden alınacak ücretin davalı şirkete fatura karşılığı tahsil edildiği ve dolayısıyla hastadan alınacak ücretin davalı şirketin muhasebesinin sorumluluğunda olduğu, ancak doktor epikrizi doğru yazmış olsa bile SGK tarafından faturalarda kesinti yapılabildiği, delil olarak gösterilen ilk 5 hastayla ilgili olan hastane tarafından kesilen faturalarında hastalardan alınan fazla ücretler sonraki 8 hastayla ilgili olanlarda SGK mevzuatı gereği yapılan kesintiler olduğundan dolayı bu tür kesintilerin özel hastanede çalışan tüm hekimlerin başına gelen bir durum olduğu ve bir kusur olarak kabul edilemeyeceği, bu haliyle sözleşmenin haklı nedenle feshedilmesini gerektirecek kusur ve sorumluluğun oluşmadığı yönünde kanaat oluştuğu, zarar ve sorumluluk için davalı tarafından davacının hesaplarında yapılan bir kesintiyle ilgili kayıt görülmediği, dosyaya ibraz edilen onaysız bilançolarının hesaplama yapabilmek için yetersiz olduğu ve davacının 2014 ve 2015 yılına ait kurumlar vergisi bilançoları ile aynı yıllara ait kapanış öncesi ayrıntılı mizanını ve eylül ekim kasım aralık 2014 ile ocak şubat mart nisan 2015 aylarına ait BS formlarını 2014 yılına ait muavin hesap dökümünü ibraz etmesi gerektiği, bu belgenin ibrazı halinde davacının istemiş olduğu 544.000 brüt üzerinden hesapladığı net 450.000 TL’nın doğruluğu ve olması gereken rakamın tespitinin yapılabileceği belirtilmiştir. Mahkemenin 24.07.2017 tarihli ara kararı uyarınca 2 mali müşavir, medeni hukuk anabilim dalı öğretim görevlisinden oluşan bilirkişi heyetinden 01.02.2018 tarihli yeni bir rapor alınmış iş bu raporda; davacı tarafın sözleşmenin erken feshi; nedeniyle gelir kaybı iddiası ile ilgili olarak yapılan inceleme ve hesaplama sonucunda, sözleşmenin feshedilmeden önceki döneminde aylık ortalama KDV hariç 118. 030,79 TL davacının aylık gelir elde ettiği ve bu durumda sözleşmenin kalan süresi olan 5 ay için yapılan hesaplamada KDV hariç 590.153,95 TL geri elde edeceğinin hesaplandığı, davacının 2015 yılı öncesi hizmetleriyle ilgili olarak haksız olarak kesintiye uğradığı hakkı edişlerden talep ettiği alacak iddiası ve istemi yönünden yapılan inceleme ve değerlendirme sonucunda ise toplam 215.944,50 TL kesinti yapıldığı, bu kesintilerin incelenebilmesi için davalı tarafından işletilen hastanesinin nöroşirürji kliniğine dair tüm ayakta, yatılı tedavi gören ameliyat olan ve yoğun bakımda kalan hasta kayıtlarının fesih tarihine kadar incelenmesi sonucunda brüt cironun buna bağlı olarak davacı şirketin gerçekleşen hak edişlerin hesaplanması gerektiği fakat bu kayıtların dosyada mevcut bulunmadığı dosyaya sunulan beyin cerrahisi bölümü SGK, fiyatlandırması, … muhasebe ve hak ediş kesintisi adı altında yapılan kesintiler listesi ve tablosunun davalı tarafından işletilen hastaneden temin edilmesi ile ilgili olarak ise bu konuda uzman teknik bir hekimin kurul’a eklenmesi halinde kesin inceleme yapılabileceği ve bu haliyle 5 aylık gelir kaybı olarak davacının 513.752,35 TL talep edebileceği davacının ticari defterlerinin açılış ve kapanış tasdiklerinin usulüne uygun olduğu ve ihtarın tebliğ tarihi olan 16.04.2015 tarihinden ticari faizle talebi konusunda değerlendirmenin mahkemeye ait olduğu, hak edişlerle ilgili kesintinin ise hesaplanabilmesi için bu konuda uzman teknik bir hekimin kurul’a eklenmesi halinde inceleme yapılabileceği görüşünde bulunulmuştur. 2- ( Dairemizin 2020/551 E 2021/660 K sayılı kaldırma kararından sonra düzenlenen bilirkişi heyet raporu )Mali müşavir …, beyin cerrahisi alanında uzman … ve SUT alanında/hastane yönetimi alanında uzman …’tan oluşan bilirkişi heyeti tarafından düzenlenen raporda özetle; ”….1) Davacının incelenen 2010 ve 2011 yılları Ticari defterlerinin açılış tasdiklerinin zamanında yapıldığı, ancak TTK.’nın bu yıllara ait hükmü gereği Yevmiye defteri ve Envanter defterlerinin Kapanış tasdiklerinin yaptırılmadığından 2010 ve 2011 Yılları defterlerinin usulüne uygun olmadığı, 2012, 2013, 2014 ve 2015 Yılları Ticari Defterlerinin Açılış ve Kapanış Tasdiklerinin zamanında yaptırıldığından Usulüne Uygun olduğu,2)Heyetimizce Davacının kusuru olmadığı belirlendiğinden. Davacının Sözleşmeden kaynaklanan 5 Aylık Gelir kaybını talep edebileceği ve bunun da hesaben tutarının 513.752,35 TL olduğu,3)Davacı tarafın, Davalı taraftan bu gelir kaybı ile ilgili olarak Bursa … Noterliği’nin … yevmiye numaralı 15.04.2015 tarihli ihtarı ile talepte bulunmuş olduğundan ihtarın tebliği tarihi olan 16.04.2015 tarihinden İtibaren davacının ticari faiz talebi konusunda değerlendirmenin takdir ve Kararının Sayın Mahkemenizde olduğu,4)Davacı tarafın sözleşmenin fesih tarihinden evvel 125.300,00 TL … Muhasebe Kesintisi, 90.564,50 TL ise özellikli malzeme kesintisi olmak üzere toplam 215.944,50 TL kesinti yapıldığı tespit edilmiş, ancak davacı tarafın duruşmada 10.000,00 TL’lik kısmı dava olarak ileri sürdüğü alacak ile ilgili talebe yönelik isteminden vazgeçtiği ve karşı tarafın da bu yönde bir itirazının bulunmadığı görüldüğünden bu talep yönünden detaylı inceleme yapılmadığına, dair görüş ve tespitte bulunulmuştur.Vazgeçme beyanı:Mahkemece yapılan yargılama aşamasında 09.04.2018 tarih celsede davacı vekili dava dilekçesinde sözleşmenin feshi için 10.000 TL ödenmeyen alacakları talep ettiklerini ancak işbu talep edilen alacağın atiye terk edildiği ve vazgeçildiğini belirtmiş ve davalı vekilince işbu vazgeçme talebini kabul ettiği belirterek ve her iki taraf vekilinin imzalı beyanları alınmıştır.Mahkemece yapılan yargılama sonucunda ;” Davacının dava konusu ettiği 10.000,00 TL’ye yönelik olan talebinin, vazgeçmiş olduğundan bu talep kalemine ilişkin karar verilmesine yer olmadığına,2- Davacının gelir kaybına ilişkin talebinin, ıslah edilen değer ile birlikte kabulü ile 513.752,35 TL’nin davalıdan tahsiline, bu bedelin 450.000,00 TL’sine (ihtarname tebliğ tarihi olan) 16.04.2015 tarihinden, 63.752,35 TL’sine (ıslah tarihi olan) 27.02.2018 tarihinden itibaren avans faizi uygulanmasına,” dair karar verilmiş ve davalı vekili tarafından istinaf yasa yoluna başvurulmuştur. Sunulan istinaf sebeplerinin incelenmesi:Taraflar arasında 01. 09.2014 tarihli hak ediş usulü şirket sözleşmesi ve eki niteliğinde ”ödeme” başlıklı sözleşme düzenlenmiştir .İş bu sözleşmenin 1 yıl süreyle olarak düzenlendiği ve otomatik olarak uzamayacağının kararlaştırıldığı, 1 yılın sonunda yeni bir sözleşmenin yapılacağı ve tarafsızlığına mücbir haller haricinde geçerli sebep göstererek bir ay önceden haber vermek şartıyla sözleşmeyi tek taraflı olarak tespit edilebileceği sözleşmenin 4. Maddesinde belirtilmiştir . Anılan sözleşmede, davacı şirketin nöroşirurji klniği bölümünde davalı şirkete 1 hoca ve 1-2 uzman ile hizmet vereceğini belirtmiştir. Uyuşmazlığa konu sözleşmenin incelenmesinde, sözleşmenin iki tarafa borç yükleyen bir sözleşme olduğu açıktır. Tam iki tarafa borç yüklen sözleşmelerde her iki tarafta birbirlerine karşı asli bir edimi yüklenmektedir. Taraflardan her birinin edimi, diğer taraf ediminin bu sebeple karşılığını oluşturur ve bu anlamıyla edimler arasında karşılıklılık ilişkisi bulunmaktadır. Davaya konu uyuşmazlıkta, iş bu sözleşme uyarınca sözleşmenin feshi tarihine kadar davacının hak etmiş olduğu ve geçersiz yani haksız feshi nedeniyle muaccel hale geldiği iddia olunan sözleşmenin 5 aylık süresine ait bedelinin tazminat talep edilmiştir. Davalı tarafça Bursa … Noterliği vasıtasıyla 02.03.2015 tarih ve … yevmiye numaralı ihtarname ile sözleşmenin 02.04.2015 tarihi itibariyle tek taraflı olarak feshedildiği belirtilmiştir.Hükme esas alınan bilirkişi heyet raporunda da belirtildiği üzere, her iki tarafın ticari defter ve kayıtlarında 30.09.2014 tarihi ile sözleşmenin fesih edildiği 02.04.2015 tarihi arasında davacının gelirleri toplamının KDV dahil 841.117,35 TL , KDV hariç ise 826.215,53 TL olduğu ve sözleşmeyi fesih edilmeden evvel çalışılan dönemde aylık ortalama KDV hariç ( 826.215,53 /7 AY ) 118.030,79 TL aylık gelir elde ettiği ifade edilmiştir.Feshin haklı/haksız olduğunun değerlendirilmesi:Dairemizce kaldırma kararında belirtildiği üzere davalı tarafça yapılan feshin haklı/haksız olduğunu sağlıklı bir şekilde denetime elverişli olarak değerlendirilebilmesi amacıyla İl Sağlık Müdürlüğü’ne iletilen şikayetlerle ilgili düzenlenen bilgi ve belgelerin kurumdan istenilmesi ve faturalandırmadaki hataların SGK’na sunulacak işlemler ile yapılan hatalı belgelendirmeler nedeniyle olup olmadığının araştırılması, bu konuda tarafların sorumluluklarının incelenmesi, davalı hastaneye kesilen idari para cezalarının da incelenerek hangi dönemlerde ve hangi sebeplerde kesildiği, kesildiği iddia olunan idari para cezalarında taraflarının kusur durumu ve oranı, tarafların sözleşmede yüklendiği yükümlülükler ile kesilen idari para cezalarının bağlantısının saptanması, kesilen idari para cezaları ile ilgili olarak davalı tarafça davalıya davacı şirkete herhangi bir uyarıda (sözlü ya da yazılı) bulunup bulunmadığının incelenmesi istenmiştir. Yargılamayı yapan mahkemece ilgili bilgi ve belgeler dosya arasına alınmış olup, bilirkişi heyetince gerekli incelemeler yapılmıştır. Dosyada yapılan incelemeler neticesinde, davalı tarafın delil olarak sunduğu 13 hastadan ilk 5 tanesi hastalardan SGK nın belirlediği oranlardan daha fazla miktarda para alınmasına ilişkin olup alınan fazla bedelin hastanenin kesmiş olduğu faturalar karşılığı olarak … muhasebecisi tarafından alındığı belirtilmiştir. Buna göre ,davacı şirketin hastaya yapılan işlem karşılığında alınacak ücretle ilgisi bulunmamaktadır. Zira , davacı şirket sağlık hizmeti sunmakta ve sunduğu hizmetin karşılığında hastadan alınacak ücret davalının fatura karşılığı hastadan tahsil edilmekte , doktor ve hastaneden yapılan sözleşmede belirtilen oranlarda ay sonunda hak ediş hesaplanmakta ve ortaya çıkan hak ediş miktarını davacı şirketin fatura karşılığı davalıdan tahsil etmektedir. Bu haliyle hastadan alınacak ücret, davalının sorumluluğunda hesaplanmaktadır.Aynı zamanda SGK nun epikriz bilgilerden dolayı yapılan kesintilerin SGK komisyonunda kesintiyi yapan kişiden kaynaklanabileceği ve bu kişilerin çoğunun pratisyen hekim olduğu ancak davacının bünyesinde beyin cerrahisi gibi uzmanlığı gerektiren bir bölüm olduğu, SGK katılım payında davacının inisiyatifinin bulunmadığı, yapılan şikayetlerin doktorların yazdığı raporlar ya da epikrizlerle ilgisinin olmadığı , tamamen özel hastanelerin ilave ücret uygulamalarından kaynaklandığı tespit edilmiştir.Bilirkişi raporunda doktorun epikrizi doğru yazması durumunda dahi , SGK tarafından faturalarda kesinti yapabildiği belirtilmiştir. Buna göre epikriz doğru yazılması durumunda dahi tam karşılığı olarak yazılacak bir ameliyat kodu olmaması durumunda ya da muhasebe tarafından fatura edilirken yanlış ameliyat kodu girilmesi durumunda SGK tarafından kesinti yapılabileceği ve bunda da doktorun bir kusuru bulunmadığı belirtilmiştir .Dosyada mübrez Bursa İl Sağlık Müdürlüğü ve SGK tarafından davacının hekimliği veya davacı şirketin çalışmalarıyla ilgili bir uyarıya rastlanılmaması nazara alındığında, davalı şirketin sözleşmeyi haklı bir nedenle feshettiğine ilişkin iddialarının dosya kapsamına uygun olmadığına karar verilmiştir. 6098 sayılı TBK ‘nın 117. maddesinin ilk fıkrasında, muaccel bir borcun borçlusunun alacaklının ihtarı ile temerrüde düşeceği belirtilmiştir. Somut olayda, sözleşmenin süresi bitmeden evvel davalı tarafça 02.04.2015 tarihi itibariyle feshedildiği ve davacının 15.04.2015 tarihinde temerrüde düştüğü açıktır. Taraflar arasında düzenlenen sözleşmenin 01.09.2014 tarihli ve 1 yıl süreyle olduğu göz önünde bulundurulduğunda taraflarca sözleşmenin 01.09.2015 tarihinde sona ereceği kararlaştırılmıştır. Bu haliyle sözleşmenin haksız fesih tarihinde kalan süresi 5 aydır. Davacı tarafın sözleşmeyi fesih edilmeden evvel çalıştığı dönemde yukarıda da belirtildiği üzere aylık ortalama KDV hariç ( 826.215,53 / 7 ay) 118.030,79 TL aylık gelir elde ettiği nazara alındığında ; sözleşmenin kalan süresi olan 5 aylık süre yönünden ( 5 ay x 118.030, 79 TL ) toplam 590.153,95 TL KDV hariç gelir elde edecektir.Davalı tarafın yaptığı ödemelerin tenzili:Davalı tarafça 2 uzman doktora 7 ayda toplam106.962,24 TL ödenmesi göz önünde bulundurulduğunda aylık (106.962,24 TL /7 AY) 15.280,32 TL ödediği ve kalan 5 ay için uzman doktora ödeyeceği toplam ( 15.281,32 TL x 5 ay) 76.401,60 TL nin tenzili ile ( 590.153,95 TL -76.401,60 TL ) bakiye 513.752,35 TL gelir kaybı oluşacağı anlaşılmaktadır.Yemin delili yönünden inceleme : Gerek 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (TMK) 6 ncı maddesindeki “Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür” hükmü ve gerekse 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 190/1 inci maddesindeki “İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir” hükmü uyarınca, sözlemenin haksız feshedildiği ve oluştuğu belirtilen zararı bu hususu ileri süren davacı taraf kanıtlamalıdır.Bir vakıayı ispat yükü kendisine düşen taraf ( mesela davacı ) o vakıayı başka delillerle ispat edemezse , diğer tarafa (misalde davalıya ) bir yemin teklif edebilir . Yani , yemin teklifini , ispat yükü kendisine düşen ( de fakat bunu yerine getirememiş olan ) taraf yapar . (Baki KURU, Medeni Usul Hukuku El Kitabı cilt I, sh.738).Davaya konu somut olay ele alındığında , davalı tarafça yapılan feshin haksız olduğu ve iş bu fesih nedeniyle muaccel hale geldiği iddia olunan sözleşmenin kalan 5 aylık süresine ilişkin bedelin tahsiline ilişkin davada , feshin haksız olduğu ve oluştuğu iddia olunan maddi zararı ispatla yükümlü olan taraf davacıdır. Yukarıda açıklandığı üzere , ispat yükü kendisine düşen taraf bütün delillerle iddiasını veya savunmasını ispatlamaya çalışıp bunu başaramadığı takdirde son çare olarak yemin deliline başvurur. Davalı tarafın sunduğu istinaf talebinde cevap dilekçesinde yemin deliline başvurulduğu ancak yargılama yapan ilk derece mahkemesince bu delilin göz ardı edildiği iddia edilmiştir. Dosyada yapılan incelemede , davalı tarafın her ne kadar cevap dilekçesinde yemin deliline başvurduğu anlaşılmakta ise de ; ispat yükünün davacı tarafta olması göz önünde bulundurulduğunda davalı tarafa yemin deliline dayandığının hatırlatılmamış olmasının usul ve yasaya aykırılık teşkil etmediği açıktır. Zira , somut davada yemin deliline başvuracak taraf ispat yükü kendisine düşen davacıdadır.Yukarıda yazılı bilgiler ışığında HMK m. 359/3 uyarınca; dosya kapsamındaki yazı, belge ve bilgilere, İlk Derece Mahkemesi kararının gerekçesinde dayanılan delillerle, delillerin tartışılması sonucu maddi olay ve hukuki değerlendirmede usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına, HMK m. 355/1 gereği incelemenin istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılıp, re’sen gözetilmesi gereken, kamu düzenine herhangi bir aykırılığın da bulunmadığı, kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğunun anlaşılmasına göre; davalı vekilinin istinaf itirazları yerinde görülmediğinden HMK m. 353/1,b.1 gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine dair karar verilmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere; 1-Davalının istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nin 353/1-b1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,2-Harçlar Kanunu gereğince davalı tarafından yatırılan 492,00 TL başvuru harcının hazineye GELİR KAYDINA, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 269,85 TL istinaf karar harcının, davalı tarafından yatırılan 8.773,61 TL harçtan mahsubu ile fazla yatan 8.503,76 TL’nin karar kesinleştiğinden istemi halinde davalıya iadesine,4-İstinaf yargılama giderlerinin davalı üzerinde bırakılmasına, 5-Yatırılan gider avansından kalan kısmın davalıya ilk derece mahkemesince iadesine,6-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı HMK’nın 361/1 maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içerisinde Yargıtay nezdinde temyiz kanun yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi.21/09/2023