Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 45. Hukuk Dairesi 2023/120 E. 2023/293 K. 22.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
45. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2023/120
KARAR NO: 2023/293
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2022/112 Esas
KARAR NO: 2022/696
KARAR TARİHİ: 25/10/2022
DAVA: Tazminat (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 22/02/2023
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesi ile; müvekkili şirketin çalışanlarından …’i ve ailesini ödüllendirmek için davalı şirketin ….com adresi üzerinden tatil rezarvasyonu yaptırdığını, müvekkiline 5.686,49 TL fatura kesildiğini, ödemelerin kredi kartı ile 3 kerede yapıldığını, tatil için gidilen otelde gerek temizlik, gerek kullanım gerek ise hizmetten kaynaklanan kusurlar bulunduğunu, bunun davalı şirket rehberi aranmak sureti ile davalıya da bildirildiğini, ancak şikayetlerinin giderilmediğini, dolayısı ile beklenen hizmetin alınmadığını, davalı aracılığı ile satın alınan tatil hizmetinin şirket adına satın alındığından işlemin ticari bir işlem olduğunu beyan ile … tatil için ödenen 5.689,49 TL nın fatura tarihinden itibaren iadesine, 2.000 TL manevi tazminatın davalıdan tahsiline, yol masraflarının da hesaplanmasını ve davalıdan alınarak müvekkiline verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesi ile; konaklama sözleşmesinin taraflarının müvekkili şirket ile dava dışı … olduğunu, davacı şirketin yalnızca bu konaklama hizmetinin bedelini ödediğini, dava dışı …’in konaklama hizmetini tükettikten sonra İstanbul İl Tüketici Hakem Heyeti’ne başvurduğunu, talebi reddedildiğini, anılan karara hak düşürücü sürede itiraz edilmediğini, huzurdaki davanın kanunu arkadan dolanmak sureti ile açıldığını, müvekkili şirket tarafından davacıya kesilen faturaya da 8 gün içinde itiraz edilmediğini, öncelikle bu nedenlerle huzurdaki davanın aktif husumet yokluğu nedeniyle reddi gerektiğini, hakem heyeti kararı itiraz edilmeyerek kesinleşmekle, kesin hüküm nedeni ile de davanın reddi gerektiğini, davacının hizmetteki aksaklıklar ile ilgili davasını destekler delil sunmadığını, dava dilekçesinde delil olarak dayanılan fotoğrafların konaklama hizmeti tüketildikten sonra kaydedilip kaydedilmediğinin ispatlanmasının gerektiğini, dava konusu konaklama hizmetinde müvekkili şirkete kusur atfedilemeyeceğini, dava dışı …’in şikayetçi olduğu hususları, hizmeti aldığı sırada değil hizmeti tükettikten sonra şikayet ettiğini, davacının yol masrafı talebinin hukuka aykırı olduğunu, manevi tazminat talebinin de davacının kendisi zarara uğramadığından kabul edilemeyeceğini beyan ile davanın reddi gerektiğini savunmuş, ayrıca davanın tatile konu otelin işletmecisi … San. ve Dış Tic. Ltd. Şti.ne ihbarını talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI Mahkemece, ” Davalının internet ortamında, tatil satın almak isteyenlerle tatil merkezleri arasında aracılık faaliyeti gösteren bir şirket olduğu, uyuşmazlığa konu tatil için dava dışı … ile … arasındaki 10/06/2019 tarihli paket Tur-Konaklama-Ulaşım Hizmet ve Satış Sözleşmesine aracılık ettiği, sözleşmenin incelenmesinde dava dışı …, …, … ve …’in 26/07/2019-31/07/2019 tarihleri arasında anılan otelde konaklamasının konu edildiği görülmüş, gerek sözleşmenin tarafının gerek ise hizmetten faydalananın ve dolayısı ile aldığı hizmetten memnun kalmayarak zarara uğradığını iddia edenin dava dışı-davacı şirket çalışanı … olduğu, oteldeki hizmet aksaklıklarına istinaden de 27/07/2019 tarihli şikayetin de … tarafından yapıldığı görülmüş olmakla, davacının sözleşmenin tarafı, hizmet sağlayanı yada sözleşme konusu hizmetin kusurlu olmasından ötürü zarar gören olmadığı, uyuşmazlık konusu tatil bedelinin davacı şirkete fatura edilmesi, fatura bedelinin davacı şirket tarafından ödenmesinin onu sözleşmenin tarafı yapmayacağı gibi huzurdaki davayı açmaya hukuki temel sağlamayacağı kanaatine varılmakla, davacının maddi ve manevi tazminat davasının aktif husumet yokluğu nedeni ile reddine ” karar verilmiştir. Verilen kararın davacı vekilince istinaf edilmesi üzerine dairemizin 19/01/2022 tarih 2021/1656 E. 2022/48 K. Sayılı ilamı ile “TBK’nun 195. maddesinde; “Borçlu ile iç üstlenme sözleşmesi yapan kişi, borcu bizzat ifa ederek veya alacaklının rızasıyla borcu üstlenerek, borçluyu borcundan kurtarma yükümlülüğü altına girmiş olur. Borçlu, iç üstlenme sözleşmesinden doğan borçlarını ifa etmedikçe, diğer taraftan yükümlülüğünü yerine getirmesini isteyemez. Borçlu, borcundan kurtarılmamışsa, diğer taraftan güvence isteyebilir.” Aynı kanunun 196. maddesinde “Borçlunun yerine yenisinin geçmesi ve borcundan kurtarılması, borcu üstlenen ile alacaklı arasında yapılacak sözleşmeyle olur. İç üstlenme sözleşmesinin, üstlenen veya onun izni ile borçlu tarafından alacaklıya bildirilmesi, dış üstlenme sözleşmesinin yapılmasına ilişkin öneri anlamına gelir. Alacaklının kabulü açık veya örtülü olabilir. Alacaklı, çekince ileri sürmeksizin üstlenenin ifasını kabul eder veya onun borçlu sıfatı ile yaptığı diğer herhangi bir işleme rıza gösterirse, borcun üstlenilmesini kabul etmiş sayılır.” Aynı kanunun 199/1 maddesinde ” Üstlenilen borca ilişkin savunmaları ileri sürme hakkı, yeni borçluya geçer. Dış üstlenme sözleşmesinin aksi anlaşılmadıkça yeni borçlu, alacaklıya karşı önceki borçlunun ileri sürebileceği kişisel savunmalarda bulunamaz. Yeni borçlu, iç üstlenme sözleşmesinden kaynaklanan savunmaları alacaklıya karşı ileri süremez “düzenlemeleri bulunmaktadır.Somut olayda; dava dışı çalışanın sözleşmeden kaynaklanan ifa borcunun davacı tarafından üstlenildiği ve borcun üstlenilmesini davalı tarafça kabul edildiği dosya kapsamı ile sabittir. O halde, davacının, satın alınan tatil hizmetinin ayıplı çıkması nedeni ile hizmetin temin edilmesine aracılık eden davalı şirketten, ödenen hizmet bedelinin, tatil mahalline gitmek için katlanılan yol masrafının ve ayrıca hizmetteki kusur nedeni ile uğranılan manevi zararın tazmine ilişkin talebin, tarafların tüm delilleri toplandıktan sonra TBK 199. maddesi hükmü değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken hukuki yanılgı ile aktif husumet yokluğu nedeniyle davanın reddine karar verilmesi hatalı olduğu ” gerekçesiyle kaldırma kararı verilerek dosyanın mahkemesine iadesine karar verilmiştir. Dairemizin kaldırma kararı sonrasında yapılan yargılama sonucunda mahkemece ; “Dava konusu talebe dayanak faturanın davacı kayıtlarında yer almadığı, ancak faturanın tebliğ alındığının dosya kapsamından anlaşıldığı, 5.689,49 TL fatura bedelinin ödemesinin dava dışı … ve yine dava dışı …’e ait kredi kartlarından yapıldığı, fatura konusu hizmetin kusurlu/ayıplı olduğuna ilişkin gerek davacı şirket, gerek ise hizmet alan … tarafından süresinde yapılmış bir ayıp ihbarının yada itirazi kaydın bulunmadığı, davacının faturaya karşılık yasal süresinde yapılmış bir itirazının yada iade faturasının da bulunmadığı anlaşılmakla, davacının maddi tazminat davasının ve davacı tarafça ispatlanamadığından manevi tazminat taleplerine ilişkin davasının reddine” karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili tarafından dava dilekçesindeki nedenler tekrarlanarak istinaf yasa yoluna başvurulmuştur.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE GEREKÇE HMK’nın 355. ve 357. maddeleri gereğince istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle bağlı olarak ve kamu düzenine aykırılık hususlarını da gözetilerek yapılan inceleme neticesinde; Dava, davacı şirketin kendi çalışanı için davalı aracılığı ile satın aldığı iddia edilen tatilin ayıplı olması nedeniyle uğranılan maddi ve manevi zararının tazmini istemine ilişkindir. Maddi Tazminat Talebi Yönünden; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 341/2. fıkrasında, miktar ve değeri üç bin Türk Lirasını geçmeyen malvarlığı davalarına ilişkin kararların kesin olduğu ancak manevi tazminat davalarında verilen kararlara karşı, miktar veya değere bakılmaksızın istinaf yoluna başvurulabileceği düzenlenmiştir. Aynı yasanın, “Parasal sınırların artırılması” üst başlığı ile ek madde 1’de, 200., 201., 341., 362. ve 369. maddelerdeki parasal sınırların her takvim yılı başından geçerli olmak üzere, önceki yılda uygulanan parasal sınırların, o yıl için 04.01.1961 tarihli ve 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun mükerrer 298. maddesi hükümleri uyarınca Maliye Bakanlığı’nca her yıl tespit ve ilan edilen yeniden değerleme oranında artırılması sureti ile uygulanacağı, ikinci fıkrada, 341., 362. ve 369. maddelerdeki parasal sınırların uygulanmasında hükmün verildiği tarihteki miktarın esas alınacağı ifade edilmiştir. İstinafa konu maddi tazminata ilişkin uyuşmazlıkta harca esas değerin 5.689,49TL olduğu anlaşılmaktadır. HMK’nin 341/2 maddesi uyarınca dava değeri bakımından karar tarihi itibariyle geçerli olan kesinlik sınırı 8.000,00 TL olduğundan davacının istinaf talep hakkı bulunmamaktadır.6100 sayılı hukuk mahkemeleri kanunun 346 maddesi gereğince kesin karara yönelik istinaf başvurusuyla ilgili ilk derece mahkemesince karar verilebileceği gibi, bu konuda olumlu ya da olumsuz bir karar oluşturulmadan, istinaf incelemesine gönderilen dava dosyalarıyla ilgili olarak aynı yasanın 352/1.b maddesi gereğince, istinaf mahkemesince karar verilir. Manevi Tazminat Talebi Yönünden; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 341/2. Fıkrası uyarınca manevi tazminat davalarında verilen kararlara karşı, miktar veya değere bakılmaksızın istinaf yoluna başvurulabileceği düzenlenmiş olmakla; Dosya kapsamına göre, davalı şirketin, uyuşmazlığa konu tatil için dava dışı … ile … arasındaki 10/06/2019 tarihli paket Tur-Konaklama-Ulaşım Hizmet ve Satış Sözleşmesine aracılık ettiği, gerek sözleşmenin tarafının gerek ise hizmetten faydalananın ve dolayısı ile aldığı hizmetten memnun kalmayarak zarara uğradığını iddia edenin dava dışı-davacı şirket çalışanı …olduğu, ancak dava dışı çalışanın borcunun davacı şirketten tarafından üstlenildiği, faturanın davacı şirket adına düzenlendiği ve faturanın davacı şirket tarafından ödendiği iddiası nedeniyle dava dışı çalışanın sözleşmeden kaynaklanan ifa borcunun davacı tarafından üstlenildiği gözetilerek davacının, satın alınan tatil hizmetinin ayıplı çıkması nedeni ile hizmetin temin edilmesine aracılık eden davalı şirketten, ödenen hizmet bedelinin, tatil mahalline gitmek için katlanılan yol masrafının ve ayrıca hizmetteki kusur nedeni ile uğranılan manevi zararın tazmine ilişkin talebin, tarafların tüm delilleri toplandıktan sonra TBK 199. maddesi hükmü değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle dairemizce kaldırma kararı verilmiş ise de davacının ticari defter ve kayıtları üzerinde yapılan bilirkişi incelemesinde, davalı şirket tarafından düzenlenen faturanın, davacı şirketin defter ve kayıtlarında yer almadığı gibi ödemenin davacı şirkete ait kredi kartından değil dava dışı …t’ e ait kredi kartı ile yapıldığı yargılama aşamasında anlaşılmıştır. O halde davacı şirketin, söz konusu sözleşmenin tarafı olmadığı gibi, borcun üstlenilmesinin de söz konusu olmadığından TBK 199. Maddesinin tatbiki mümkün görülmediğinden davanın aktif husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesi gerekirken işin esasına girilerek karar verilmesi hatılı olmuştur. Açıklanan nedenlerle ; maddi tazminat talebi yönünden, davacı tarafın, kesin nitelikte bir karara karşı istinaf kanun yoluna başvurduğu anlaşıldığından, davacı vekilinin istinaf talebinin, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352/1-b bendi gereğince miktar itibarı ile reddine, manevi tazminat talebi yönünden; ilk derece mahkemesinin red kararı her ne kadar sonuç itibariyle doğru ise de gerekçenin yukarıda açıklanan nedenlerle yerinde olmadığından davacı vekilinin istinaf başvurusunun gerekçe yönünden kabulü ile HMK’nın 353/1-b.2 bendi gereğince gerekçenin düzeltilmesi cihetine gidilerek yeniden hüküm tesis edilmesine karar verilmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere 1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun maddi tazminat talebi bakımından kesin nitelikte bir karara karşı istinaf kanun yoluna başvurduğu anlaşıldığından, davacı vekilinin istinaf talebinin, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352/1-b bendi gereğince miktar itibarı ile REDDİNE, Manevi tazminat talebi bakımından gerekçe yönünden itibariyle KABULÜ İLE, HMK’ nın 353/1-b-2 bendi uyarınca İstanbul 5. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2022/112 Esas, 2022/696 Karar ve 25/10/2022 tarihli kararının KALDIRILMASINA ve YENİDEN HÜKÜM TESİSİNE, 2-Davacının maddi tazminat davasının REDDİNE, manevi tazminat davasının aktif husumet yokluğu nedeniyle REDDİNE, a-Harçlar tarifesi uyarınca alınması gereken 179,90 TL karar ve ilam harcından peşin alınan 131,27 TL harcın mahsubu ile bakiye 48,63 TL nın davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına, b-Davacı tarafından yapılan yargılama masraflarının kendi üzerinde bırakılmasına, c-Davalı taraf duruşmalarda vekil ile temsil edildiğinden reddedilen maddi dava değeri itibariyle AAÜT uyarınca hesap olunan 5.686,49 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsil edilerek davalı tarafa verilmesine, ç-Davalı taraf duruşmalarda vekil ile temsil edildiğinden reddedilen manevi dava değeri itibariyle AAÜT uyarınca hesap olunan 2.000,00 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsil edilerek davalı tarafa verilmesine, d-Taraflarca yatırılan gider avansından arta kalan kısmın karar kesinleştiğinde ve talep halinde taraflara iadesine,
İstinaf Giderleri Yönünden; 3-İstinaf başvurusunun kabul sebebine göre başvurma harcının Hazineye irat kaydına, istinaf karar harcının talep halinde davacıya iadesine, 4-İstinaf başvurusunun kabul sebebine göre istinaf yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına, 5-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine, Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 362/1.a maddesi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi.22/02/2023