Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 45. Hukuk Dairesi 2023/1166 E. 2023/1328 K. 27.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
45. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2023/1166
KARAR NO: 2023/1328
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2022/600
KARAR NO: 2023/17
KARAR TARİHİ: 17/01/2023
DAVA: Kooperatif Üyeliğinin Tespiti ile Tapu İptali Ve Tescil
KARAR TARİHİ: 27/09/2023
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile davalı …’in … şirketi adıyla eşit hisseler oranında birlikte ticari faaliyet gösterdiğini, tarafların davalı kooperatife ait B caddesi 23-24 nolu kooperatif hisseli dükkanı 1/2 oranında hissedar olarak 120.000.000.000 TL bedelle … adlı kişiden 23/06/2003 tarihinde satın aldığını, müvekkilin bu bedelin 60.000.000.000 TL’sini 23/06/2003 tarihinde elden, bakiye 60.000.000.000 TL’sini ise 07/08/2003 tarihinde çekle ödediğini, müvekkilinin 29/07/2003 tarihinde silahlı saldırıya uğraması nedeniyle omuriliğinin zedelendiğini, uzun süre tedavi gördüğünü, bu olaydan sonra davalı ile ortak işyerlerini … … caddesi …no.lu dükkana taşıma kararı aldıklarını, taraflar daha sonra adi şirketlerini sermaye şirketine dönüştürerek 1/2 oranında hissedar olduklarını ve dava konusu kooperatif hisseli dükkanı 01/01/2007 başlangıç tarihli kira sözleşmesiyle kiraya veren … ve … olarak birlikte imza altına aldıklarını, kira sözleşmesinin aslını Sultangazi ve Kozyatağı Vergi Dairelerinde mevcut olduğunu, kardeşine karşı bir güvensizlik beslemeyen müvekkilinin o tarihte yürüyemediği için 1/2 oranındaki hissesini ortaklar pay defterine kaydettiremediğini, davalı …’in ise 06/03/2006 tarihinde 23-24 nolu kooperatif hissesinin tamamını kendi adına tescil ettirdiğini, davalının bu eyleminin haksız, hukuka aykırı ve kötüniyetli ayrıca 2003 yılında 120.000.000.000 TL bedelle alınan dava konusu yerin davalı tarafından 3 yıl sonra 1.000,00 YTL (1.000.000.000 TL) bedelle alınmış olmasının da hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, davalının 2014 yılında işleri ayırmayı teklif ettiğini ve taraflar arasında yapılan şifahi konuşmalarda … kimde kalır ise kalan 1/2 hissenin de devrinin sağlanacağı konusunda anlaşıldığını, davalının 14/02/2014 tarihinde şirketteki hisselerini müvekkilinin oğlu olan … devrettiğini, bu devirden sonra ise dükkanın tamamının kendisine ait olduğunu ve kooperatif hissesini kendi üzerine tescil ettirdiğini beyan ederek dükkana ilişkin kira bedelinin ödenmesi gerektiğinden bahisle Kadıköy … Noterliği’nin 09/04/2014 tarihli ihtarnamesini keşide ettiğini, bu ihtara karşı müvekkili tarafından kira sözleşmesi bulunmadığı, dükkanda 1/2 pay sahibi olduğu, payına tekabül eden kira bedelinin ödendiği, kooperatif hissesinin ise müvekkilinin rızası dışında davalı tarafından tescil ettirildiğini öğrendikleri yönünde Kadıköy …. Noterliği’nin 24/04/2014 tarihli ihtarıyla cevap verildiğini, davalı tarafça kooperatif hissesinin müvekkiline devredilmediğini, kooperatif aidatlarının bugüne kadar tarafların ortak hesabı veya ortak oldukları şirket hesabından ödendiğini, davalının müvekkile ait olduğunu bildiği halde 1/2 hisseyi kendi adına tescil ettirmiş olmasının açıkça hakkın kötüye kullanımı olup, bu yolsuz ve usulsüz tescilin iptali gerektiğini beyan ederek müvekkili ile davalı …’in bedelini ortak hesaptan ödeyerek satın aldıkları kooperatif hissesinin tamamını muvazaalı şekilde ortaklar pay defterine kendi adına kayıt ve tescil ettiren davalının … … Caddesi No:… (yeni no:…) nolu dükkandaki 1/2 hissesinin tescilinin iptali ile müvekkille aidiyetinin tespiti ve adına tesciline, müvekkile ait olan 1/2 hissenin tescilinin filen mümkün olmaması halinde müvekkilinin kooperatifteki hissesine tekabül eden gerçek değerin tespiti ile davalı …’ten faizi ile birlikte tazminat olarak tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP Davalı Kooperatif vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili kooperatife üyelik devri hususunda müracaat eden davalı tarafa, usul ve yasaya uygun olarak devir ve tescil işleminin gerçekleştiğini, hisse devrinin hak sahipleri arasında el değiştirmesi hususunda müvekkilinin hiçbir müdahalesinin olmadığını, muvazaa gibi bir durumun da söz konusu bulunmadığını, kooperatife husumet yöneltilemeyeceğini savunarak davanın müvekkil yönünden husumetten reddini istemiştir.Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; davaya dayanak olarak sunulan 23/06/2003 tarihli belgenin tarafı olan …’ya da davanın yöneltilmesi gerektiğini, dava konusu dükkanın şirket imkanları ile alındığı ifade edildiğinden ve davacının dayanak olarak gösterdiği 23/06/2003 tarihli belgeye göre hak sahibi şirket …. şirketi olduğundan davacının aktif dava ehliyeti bulunmadığını, sözleşmenin hisse devrine ilişkin değil taşınmaz alım satımına ilişkin düzenlendiğini, 23/06/2003 tarihli belgenin gerçek bir belge olmadığını, adi yazılı olması hasebiyle sonradan düzenlenebilecek belge türünden olduğunu, tarih ve içeriği itibariyle 10 yıl sonra Temmuz 2014 tarihinde düzenlenmiş sahte bir belge olduğunu, bu belgenin davacının oğlu … tarafından … bedel ödenmek suretiyle sonradan düzenletildiğini, bu hususta mail yazışmalarının mevcut olduğunu, bu nedenle dayanılan belgenin yaşının tespiti için İ.Ü.Adli Tıp Enstitüsünden rapor alınmasını talep ettiklerini, iddiaları kabul etmediklerini, davacının kendi birikimi ile 2002 yılında Mercedes marka bir araç satın aldığını davalının ise kooperatif hissesini satın aldığını, müvekkilinin üye olduktan sonra tüm genel kurullara katılarak aidat ve sair ödemeleri kendisinin yaptığını, kooperatif üyesi olduğunu iddia eden davacının 10 yıl boyunca bu üyeliğini sorgulamamasının, borcunu araştırmamasının, genel kurullara katılmamasının hayatın olağan akışına aykırı olup emsal Yargıtay ilamları da dikkate alındığında üyelik iddiasının haksız olduğunu, tarafların ortak mallarının bulunması tüm malvarlıklarının ortak olduğu anlamına gelmeyeceğini, davacının sunduğu ödemelerin davacıya da ait bulunmadığını, söz konusu yerde kiracı olan … şirketinin aidatına ilişkin ödemeler olduğunu ve 2010 yılı sonrasına ait bulunduğunu, davacının aktif husumet ehliyetinin bulunumadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ’NİN VE DAİREMİZİN KARARLARI İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 06/07/2021 tarihli 2014/2114 E. 2021/713 K. sayılı kararı; “Mahkemece; “Dava hukuki niteliği itibariyle inançlı işleme dayalı tapu iptal ve tescil istemi ile olmadığı taktirde tazminat istemine ilişkindir. …Somut olaya dönüldüğünde davacı tarafça inançlı işlemin varlığına dayanak teşkil edecek yazılı bir delil sunulmamıştır. Yine davacının iddiası doğrultusunda dava konusu yeri ilişkin kooperatif aidatlarının tarafların ortak olduğu şirket hesabından ödenmesi, dava konusu yerde kiracı olarak birlikte oturmaları, devir bedelini davacının ödemesi tek başına davacının iddialarının ispatı için mahkememizce yeterli görülmemiştir… Vergi dairesinden gönderilen müzekkereler ve kayıtlar incelendiğinde dava konusu … numaralı iş yerine ait olduğu, davalı … tarafından dava konusu iş yerine % 50 hissesi oranında sahip olduğuna ilişkin beyanının bulunduğu, davalının bu beyanında dava konusu taşınmaza % 50 hissesi oranında ortak olduğunu kabul ettiği ve Gelir İdaresi Başkanlığına beyan ettiği anlaşılmaktadır. Dolasıyla vergi dairesi kayıtları davalıdan sadır olmak üzere yazılı delil başlangıcı olarak kabul edilmesi gerektiği, bu kayıtların, gerek dinlenen tanık beyanı gerekse dosyaya sunulan diğer deliller ile tevsik edildiğinde inançlı işlemin varlığının kanıtlandığı, dava konusu yerin 1/2 oranında davacıya ait olduğu sonucuna varılmıştır…. Davalı kooperatif yönünden yapılan incelemede ise davanın niteliği göz önüne alındığında davalı kooperatifin kayıt maliki olmaması, tapu iptal ve tescil talebi yönünde davalıya husumet yöneltilmeyeceği yine terditli alacak talebi yönünden değerlendirme yapıldığında ise davacının davalı kooperatifin diğer davalı ile el birliği içinde davacı aleyhine hareket ettiği iddia ve ispat edilmediğine göre aynı sonuca varılacak olması sebebi ile davalı kooperatif yönünden davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine…” karar verilmiştir.Dairemizin 02/06/2022 tarihli 2022/570 E. 2022/660 K. sayılı kaldırma kararı; “…Mahkemece dava, inançlı işleme dayalı tapu iptal ve tescil istemi ile olmadığı taktirde tazminat istemine olarak değerlendirilmiş ise de davacının iddiası, kooperatif hissesine her iki davacının da ortak olduğu yönündedir. Bu durumda mahkemece davacının kooperatif ortağı olup olmadığı hususu değerlendirilerek, bu talep yönünden de hüküm tesis edilmesi gerekirken hatalı hukuki değerlendirme yapılarak karar verildiği görülmüştür. 6100 sayılı HMK’nın 353/1.a.6 maddesinde “Mahkemece, uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek ölçüde önemli delillerin toplanmamış veya değerlendirilmemiş olması ya da talebin önemli bir kısmı hakkında karar verilmemiş olması” kaldırma nedenleri arasında sayılmıştır. Açıklanan nedenlerle hatalı değerlendirme yapılarak talep edilen hususa yönelik karar verilmemiş olması HMK’nın 355.maddesi kapsamında değerlendirilmiştir. Mahkemece öncelikle davacının tüm iddia ve taleplerinin değerlendirilmesi, oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerektiğinden davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının 6100 sayılı HMK 353/1.a.6 maddesi uyarınca kaldırılmasına, Dairemizin kararına uygun şekilde yargılama yapıldıktan sonra yeniden karar verilmek üzere dosyanın mahkemesine iadesine, davalı vekilinin istinaf sebeplerinin bu aşamada incelenmesine yer olmadığına” karar verilmiştir. İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 17/01/2023 tarihli 2022/600 E. 2023/17 K. sayılı kararı; “…davacının kooperatif hissesinin 1/2’sinin davacıya ait olduğu yönünde iddiası olduğu, dava dosyasında mübrez kooperatif kayıtları üzerinde yapılan incelemede kooperatife ait aidat ödemelerinin 11.04.2003 tarihinde 2.555,00-TL tutarında … tarafından yapıldığı, kalan ödemelerin ise …Şti. tarafından yapıldığı, bu şirkete … ve …’in ortak oldukları, ortaklık tarafından ise 17.085,50-TL aidat ödemesi yapıldığı, 23.06.2003 tarihli sözleşmenin satıcısı … ile Alıcı(davacı) … arasında tanzim ve imza edildiği sözleşme içeriğinde, … … Cad. No:… nolu dükkan satışı için … ile 120.000,00-TL bedel karşılığında anlaşmanın yapıldığı, anılan dükkanın … şirketi adına satışına dair ön ödeme olarak şirket ortağı davacı …’in 60,000,00-TL yi satıcıya nakit olarak ödediği, kalan bakiye nin de çek ile ödeneceğinin kararlaştırıldığı, dava konusu işyerinin ilk sahibi … … Caddesi … nolu işyerine ait hisseyi Kadıköy … Noterliği’nin 06.03.2006 tarihli … yevmiye no.lu Kooperatif Hisse Devir Sözleşmesi ile davalı …’e 1.000,00-TL bedelle devrettiği, Kadıköy …. Noterliğinin 02.09.2004 tarihli … yevmiye sayılı karar defterinde, Kooperatif yönetim kurulunun 14.03.2006 tarihli 150 sayılı kararıyla …’in ortaklığa kabulüne karar verildiği, 270 nolu üye numarasıyla kaydının yapıldığı, yine davacı …’in ise 2007, 2008, 2009, 2010, 2011 yıllarına ait hazirun cetvelinde …’in 269 ortak numarasıyla davalı kooperatifin hazirun cetvellerinde ortak olarak yer aldığı görülmüş, davacı vekilince dosyaya sunulan Gayrimenkul Sermaye İradına İlişkin Yıllık Gelir Vergisi Beyannamesi örneği incelendiğinde beyannamenin döneminin 2009 yılını kapsadığı, mükellefin … olduğu, dava konusu işyerine istinacen bildirimin ise Türü: İşyeri, Elde Edilen Süre: 12 Ay, Pay Oranı: 50 Vergi Değeri (Hisseye Düşen) 55.000,00-TL Adres: … Tic. … caddesi No:… İstanbul Ataşehir yazdığı, beyan edilen yerin dava konusu dükkan ile aynı adres olduğu, davalı …’in Gelir İdaresi Başkanlığı, Sarıyer Vergi Dairesi Müdürlüğü’ne 10.03.2010 tarihinde dava konusu işyerinin 14 hissesi oranında sahip olduğuna ilişkin beyanının bulunduğu, davalının bu beyanında dava konusu taşınmaza 44 hissesi oranında ortak olduğunu kabul ettiği ve Gelir İdaresi Başkanlığına beyan ettiği” gerekçesiyle;”1-Davanın KABULÜ ile, -Davacının davalı … üye olduğunun tespitine,-Davalı … adına kayıtlı … … Caddesi … (YENİ …) numaralı yere ilişkin 1/2 hissenin ve ferdileşme sonrası bu paylara bağlanan davalı … adına kayıtlı … Mahallesi … Ada … parsel … Blok … ve … numaralı tapuların 1/2’sinin iptali ile davacı adına tesciline” karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ Davalı … vekili yasal süre içerisinde sunmuş olduğu istinaf dilekçesinde özetle; Hukuki olarak davacının iddialarının “inanç sözleşmesi/namı müstear” kapsamında değerlendirilmesi gerektiğini, bu sözleşmenin ise ancak yazılı delil ile ispat olunabileceğini, davacı taraf bu konuda yazılı bir belge sunamadığından davanın reddi gerektiğini, Mahkemenin 23/06/2003 tarihli sözleşmeyi yanlış yorumladığını, adi yazılı taşınmaz satımına ilişkin bu sözleşmede “kooperatif hissesi ve devrine” ilişkin herhangi bir ibare ve ifadenin yer almadığını, 02/05/2016 tarihli bilirkişi raporunda da bu hususa işaret edilerek davacının iddialarının yerinde olmadığının tespit edildiğini, ayrıca hükme esas alınan 23/06/2003 tarihli belgenin sahte olduğu ve sonradan düzenlendiği belirtilerek bu hususa ilişkin mail kayıtlarının dosyaya sunulduğunu, sözleşmede imzası bulunan …’nın söz konusu sözleşmenin ne zaman imzalandığına ilişkin sorulara kaçamak cevap verdiğini, her zaman düzenlenmesi mümkün olan ve sıhhati konusunda itiraz ve mail kayıtları bulunan 23/06/2003 tarihli adi yazılı belge ve içeriğinin başka delillerle desteklenmeksizin hükme esas alınamayacağını, bu belgeye yönelik sahtelik iddiaları yönünden belge yaşının incelenmesi gerektiğini, hükme esas alınan ve başkaca delillerle deskteklenmeyen, sonradan düzenlendiği te’vil yoluyla duruşmada ikrar edilen belgeye istinaden hüküm tesis edilmesiyle “adil yargılanma” haklarının açıkça ihlal edildiğini,Davacının, dava konusu … Caddesi … no’lu yere ilişkin aidat ödemediğini ve toplantıya katılmadığını, davacının dava dışı … Caddesi … no’lu yer ve … no’lu üyeliğine ilişkin aidat ödediğinin ve genel kurullara katıldığının 22/02/2018 tarihli bilirkişi raporu ile tespit edildiğini, dava dışı yere ilişkin ödeme ve toplantı tutanaklarının dava konusu yere ilişkinmiş gibi değerlendirerek mahkemece hükme esas alındığını, Şirketin ödediği aidatların üyelik aidatı değil, KMK bağlamında ortak gider olduğunu, şirketin ödediği aidatların davacının üyeliğine delil olarak değerlendirilemeyeceğini,Kooperatife üye olan veya üye olma niyet ve iradesi olan bir kimsenin 10 yılı aşkın süredir üyeliğini sorgulamamasının, aidat veya herhangi bir borcunu araştırmamasının, genel kurul toplantılarına katılmamasının hayatın olağan akışına aykırı olduğunu (Yargıtay 23. Hukuk Dairesi 24/11/2011 tarih ve 2011/1449 E., 2011/1239 K. sayılı kararı “…Ortak uzun süre kooperatife uğramamış, aidat borcunu takip etmemiş ise üyeliğinin sona erdiğini zımnen kabul etmiş sayılır. Böyle bir davacının açtığı dava iyiniyet kuralına aykırı düşer.”) Bu çerçevede, davacının dava dışı … Caddesi … no’lu yer ve … no’lu üyeliğine ilişkin katıldığı aynı toplantıda, dava konusu … Caddesi …-… no’lu yere yer ile ilgili olarak hiç itirazda bulunmaması hayatın olağan akışına aykırı olduğu gibi davacının hastalık nedeniyle toplantılara katılamadığı yönündeki iddiasının gerçek olmadığını, davacının hastalığına ilişkin sunulan belgelerin 2010 ve sonrasına ait olduğunu, 24/02/2016 tarihli Sarıyer Vergi Dairesine davalı … adına verilen Gayrimenkul Sermaye İradına ilişkin Yıllık Gelir Vergisi Beyannamesinin davacı tarafından ele geçirilerek sunulmasının HMK 189/2 maddesinde düzenlenen hukuka aykırı delil niteliğinde olduğunu ve hükme esas alınamayacağını, ayrıca bu belgenin müvekkil davalı …’in elinden sadır bir belge olmayıp muhasebecisi tarafından bilgisi olmaksızın verildiğini, davacının dava ve cevap dilekçelerinde belirtmediği delil listesinde dayanmadığı, müvekkilinin kazanılmış hakkını ortadan kaldıracak şekilde süresinden sonra sunulan ve hukuka aykırı olarak elde edilmiş bulunan vergi beyannamesine dayanarak hüküm tesis edilmesinin usule ve yasaya aykırı olduğunu ayrıca davacının davaya konu yer ile ilgili olarak beyanname vermediği, dava dışı … Cad. No:…’a ilişkin beyanname verdiği anlaşılmışken bu hususun neden davacı aleyhine değerlendirilmediğinin de anlaşılamadığını, Kooperatifler Kanunu’nun 9.maddesi hükmü dikkate alındığında, tüzel kişilerin kooperatife üye olamadığı yönündeki davacı iddiasının gerçeklerle bağdaşmadığını,Müvekkilinin tanıklarının dinlenmemesinin “hukuki dinlenilme” hakkının ihlali niteliğinde olduğu gibi delillerinin dikkate alınmaması ve gerekçeli kararda tartışılmamasının “gerekçeli karar” hakkına aykırı olduğunu beyan ederek, tüm bu nedenlerle kararın kaldırılmasını ve davanın reddini talep etmiştir .
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında inceleme; 6100 sayılı HMK’nın 355.maddesi uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılmış, kamu düzenine aykırılık olup olmadığı ise re’sen gözetilmiş ayrıca HMK’nın 357. maddesindeki “İlk derece mahkemesinde ileri sürülmeyen iddia ve savunma istinafta dinlenemez ve istinafta yeni delillere dayanılamaz” kuralı nazara alınmıştır. Dava, kardeş olan davacı … ve davalı …’in, davalı kooperatifte hissesi olan …’dan hissesini ve hisseye isabet eden dükkan niteliğindeki taşınmazları satın aldıkları ancak davalı … tarafından hissenin tamamının kendi üzerine kaydettirildiği, hisse devir bedelinin ve kooperatif aidatlarının tarafların ortağı olduğu şirket hesabından ödendiği iddiası ile davalının dükkanlardaki 1/2 hissesinin tescilinin iptali ile müvekkilline aidiyetinin tespiti ve adına tescili, bu mümkün olmadığı takdirde ise kooperatifteki hissesine tekabül eden gerçek değerin tespiti ile davalı …’ten faizi ile birlikte tazminat olarak tahsili istemine ilişkindir. Dava konusu kooperatif hissesi … ait iken, Kadıköy … Noterliği’nin 06/03/2006 tarih ve … yevmiye no.lu kooperatif hisse devir sözleşmesi ile; kooperatifteki 721 no.lu üyelik hak ve hissesinin tamamını, (bu üyelik hakkına isabet eden … caddesi …-… no.lu dükkandaki) bütün aktif ve pasifi ile birlikte (bütün hak ve vecibeleri ile) devir alan davalı …’e 1.000 YTL (Bin Yeni Türk Lirası) bedelle devretmiş, kooperatif yönetim kurulunun 14/03/2006 tarihli kararı ile …’in devir yolu ile ortaklığının kabulüne karar verilmiştir. Davacı ise söz konusu hissenin 23/06/2003 tarihli belgeye istinaden satın alındığını iddia etmektedir. 23/06/2003 tarihli adi yazılı belge … ve davacı arasında, “… … caddesi … nolu dükkanın satışı için … firması ile 120.000.000.000 TL karşılığında anlaşmıştır. Ön ödeme olarak şirket ortağı …’ten 60.000.000.000 TL alınmıştır. Geri kalan kısım ise çek olarak alınacaktır.” şeklinde düzenlenmiştir.Davacı tarafça dosyaya sunulan kira sözleşmesinde; kiraya verenlerin … ve …, kiracının … Tic. Ltd. Şti., kiralanan yerin işyeri vasıflı … … Cadde Numara … olduğu, kira süresinin 01/01/2007 tarihinden başlayarak 1 yıl olarak düzenlendiği anlaşılmaktadır. Davalı …, …Tic. Ltd. Şti.’de olan %50 hissesini, davacı …’in oğlu … 11/02/2014 tarihinde satarak devretmiştir.Davalı … tarafından, davacıya ve … keşide edilen Kadıköy … Noterliği’nin 09/04/2014 tarih ve … yevmiye no.lu ihtarname ile “… Cadde Numara …” adresinde kiracı olarak bulundukları, aylık kira bedeli 4.500,00 TL olup ödenmeyen 9.000,00 TL kira borçları olduğu belirtilerek, 30 gün içerisinde ödenmesi ve 30/04/2014 tarihine kadar taşınmazın tahliye edilmesi istenilmiştir. Davacı … ile … tarafından, davalı …’e keşide edilen Kadıköy … Noterliği’nin 24/04/2014 tarih ve … yevmiye no.lu ihtarname ile “… Cadde Numara …” adresinde kiracının … Ltd. Şti. olduğu, aylık kira bedelinin 2.000,00 TL olup … 1/2 hissesine düşen 1.000,00 TL’nin ödenmesine devam edildiği, ayrıca söz konusu yer …. San. Ve Tic. Ltd. Şti. imkanları ile alındığı için … ile …’in 1/2 oranında ortak oldukları ancak ihtar üzerine yapılan araştırmada söz konusu yerin kooperatif hissesinin … tarafından kendi üzerine kaydettirildiğinin tespit edildiği belirtilerek, 1/2 hissesinin …’ya devri, yine taraflar arasında ihtilafa konu ancak dava konusu olmayan diğer taşınmaz ve araçların devri talep edilmiştir.Mahkemece davacı tanıkları dinlenmiştir. Tanık …; ”…Dava konusu taşınmaz daha önce benimdi ve 2003 yılında … ve …’e yani davacı ve davalıya sattım. Her ikiside ortaktı. Her ikiside ortak olarak dava konusu taşınmazda benim kiracımdı. 2003 te sattım paramı o zaman her ikisinden aldım. Fakat o tarihte ben Adapazarın’da traktör fabrikasını aldım ve oraya taşındım. Devrini o zaman almadılar. Davacı … o tarihte vuruldu ve felç oldu o yüzden devrini alamadılar 2006 yılında davalı … yanıma geldi devrini alalım dedi. Bende yanıma recep geldiği için onun ismine devir yaptık. … gelseydi devri onun adına yapardım dedi. Diğer davalı kooperatife bağlı idik. Bütün orada dükkanı olanlar davalı … kooperatifine üyedir. Fakat … ne devir işlemlerine nede fiyatlara karışamazlar. Bana gösterilen ve satıcı 23.06.2003 …, alıcı … imzalı belge altındaki imza bana aittir. Ne zaman imzaladığımı hatırlamıyorum. Daha sonra o tarihten sonrada düzenlenmiş olabilir. Benim için bir önemi yoktur ben paramı almıştım o tarihten ne kadar sonra imzaladığımı hatırlamıyorum. Başımdan değişik işler geçti. Dünde imzalasam hatırlamam. Bana dükkan bedeli olarak ödenen parayı davacı ve davalı kardeşler birlikte ödemişlerdir.”, Tanık …; “Ben 22 yıldır … Ltd. Şti. De ücretli olarak çalışmaktayım. Bu şirket önce kardeşler ortakdırlar. Davalı … 2 3 yıl önce ayrıldı. Dava konusu iş yeri diğer tanık … dan satın alındı. Ben o zaman da çalışıyordum zaten aynı yerde Nurettin’in kiracısıydık. 2000 de buraya taşınmıştık daha sonra her ikisi ortak olduğu için elde edilen gelir de yapılan harcamalarda ortakdırlar. Bu dükkanı da ortak olarak satın aldılar. Oraya taşındıktan daha sonra satın almışlardır. Fakat tarihi tam olarak hatırlamıyorum. Satın alındığı tarihte … felç idi iş yerini bu nedenle … çalıştırıyordu. Yine ortaklık devam ediyordu. Satın alırken iş yeri sahibine para verilirken yanlarında değildim. Ne kara para verildi kim verdi bilemem. … felçli olduğundan yaz aylarında arada bir geliyordu. Genelde işyerini … tek başına yürütüyordu. Şirket hesapları banka hesapları ortakdı. Fakat … ne kadar para verirdi bilmiyorum. Fakat bu nedenle aralarında tartışma olup olmadığını bilmiyorum. … 2012 yılında ayrılmıştı. 1 yıl kadar öncesinde çocukları askerden geldi … de ben artık başka bir iş yapmak istiyorum çocuklarım büyüdü bunun üzerine aralarında hesaplaştılar. … payını ve dükkanın da 1/2 si karşılığını senet olarak verdi diye biliyorum. Ben şirkette muhasebeci olarak çalışıyorum. Dükkan satın alındıktan itibaren … ya aidatlar şirket hesabından ortak olarak ödenmiştir. Zaten satın alınan evlerde iş yerleri ve arabalarda şirket adına alınıyordu, harcamalar da şirket adına yapılıyordu…” şeklinde beyanda bulunmuştur.Kooperatif uzmanı ve muhasebe uzmanı bilirkişi heyetinden alınan 02/05/2016 tarihli 1.heyet raporunda özetle; somut olayda kök üye … Kadıköy …. Noterliği 06/03/2006/… yevmiye sayılı Kooperatif Hisse Devir Sözleşmesi ile … caddesi … nolu işyerine ait hisseyi, (davalı) …’e 1.000 YTL bedel mukabilinde devir ettiğini bildirdiği, davalı kooperatifin de bu bildirime uygun olarak …’i kooperatif ortaklığına kabul ederek kendisine … caddesi … nolu işyerini tahsis ettiği, … ve …’in 01/01/2007 başlangıç tarihli kira sözleşmesinde … Blok …-… nolu işyerinde kiracı sıfatıyla oturduğu, 23/06/2003 tarihli belgede kök üye … caddesi …-… nolü işyeri için … firması ile 120.000.000.000 TL karşılığında anlaştığı, ön ödeme olarak şirket ortağı …’ten 60.000.000.000 TL alındığı, bakiyesinin 60.000.000.000 TL çek olarak alınacağı düzenlendiği, davacı ile davalının, tahsis edilen dava konusu … caddesi …-… nolu işyerinde birlikte kiracı olarak oturmaları ve kooperatif aidat ödemelerinin şirket adıyla yapılmış olması ayrıca davacının devir üyelik bedelini kök üye …. ödemiş olması, kooperatif üyeliğinin davacıya ait olduğu hakkını doğurmayacağı, devir parasının kök üye … ödenmiş olmasının … ile davacı arasında meydana gelen bir ilişki olduğu, üyeliğin davacı adına yapılmasına olumlu bir katkısı olmayacağı gibi üye parasının, şirket adı kullanarak ödenmiş olmasının da üyelik sıfatının seyrini değiştirmeyeceği, üyeliği devralan davalı …’in bu üyeliğini devrettiğini, kooperatif yönetim kuruluna yazılı olarak bildirmediği sürece, ödenen aidat parasının kimin tarafından yatırıldığının önemi olmayacağı, davalı …’in 131 kodlu ortaklar hesabından da aidat ödemeye devam ettiği, açıklanan bu durumda davacının hisse iptali ile davacı adına tescili yolundaki talebinin yerinde olmadığı yönünde görüş bildirilmiştir.Bilirkişi raporuna karşı davacı vekilinin itirazları üzerine mahkemece mali müşavir ve kooperatif uzmanı yeni bir bilirkişi heyetinden rapor alınmıştır. 22/02/2018 tarihli 2.heyet raporunda özetle, ”Davalı kooperatifin yasal muhasebe defter kayıtlarına göre devir yoluyla kazanılan üyelik ve bu üyeliğe tahsis edilen 23 ve 24 nolu bağımsız bölümler adına yapılan aidat ödemelerinin 13/10/2003, 12/01/2004, 10/02/2004, 05/08/2004, 10/02/2005, 01/06/2005, 11/11/2005, 17/03/2006, 08/01/2007 tarihlerinde davacı ve davalının ortağı olduğu … Şti tarafından yapıldığı, dava dışı … şirketinin özel hukuk tüzel kişisi olması ve 2003 yılında 1163 sayılı kanunun özel hukuk tüzel kişisi olan şirketin kooperatif üyesi olmasına cevaz vermemesi nedeniyle kooperatif ortağı olamayacağı, bu nedenle 2003 tarihinde dava dışı şirket adına davalı kooperatif üyelik müracaatının yasal zorunluluk gereği yapılamadığı, davalı kooperatifin … Şti.’nin 2003 yılından beri yaptığı tüm ödemeleri kabul ederek (geri iade etmeyerek) ve resmi defter kayıtlarına işlemek suretiyle kooperatif harcamalarında kullanarak 1/2 nispetinde şirket ortağı olan davacı …’i 269 nolu, davalı …’i de 270 nolu ortak olarak kooperatife üye kayıt ettiği ve hazirun cetvellerinde ortak gösterdiğinin dikkate alınması gerekeceği, davacının davalı kooperatifin 2007, 2008, 2009, 2010 ve 2011 tarihli hazirun cetveleri kayıtlarında 269 nolu ortak olarak kayıtlı olması nedeniyle davacı …’in davalı kooperatifin ortağı bulunduğunun kabulü ile davalı kooperatifin üyesi bulunduğunun tespit edilmesi gerekeceği yönünde görüş sunulmuştur. Gerek raporlar arasında çelişki olması gerekse davalı … vekilinin 2.heyet raporuna itirazları nazara alınarak aynı zamanda taşınmazın değerinin tespiti için mahkemece mali müşavir, kooperatif uzmanı ve gayrimenkul değerleme uzmanı yeni bir bilirkişi heyetinden rapor alınması yoluna gidilmiştir. 25/02/2020 tarihli 3.heyet raporunda özetle; Davalı kooperatif tarafından ibraz edilen 2003-2007 yıllarına ilişkin ticari defterlerin usulüne uygun tutulduğu, kooperatif kayıtları üzerinde yapılan incelemede kooperatife ait aidat ödemelerinin 11/04/2003 tarihinde 2.555,00 TL tutarında … tarafından yapıldığı, kalan 17.085,50 TL ödemenin ise … Şti. tarafından yapıldığı, bu şirkete … ve …’in ortak oldukları, davacı vekili tarafından dava dosyasına 24/02/2016 tarihli davalı …’in dava konusu taşınmazın %50 oranında hissedar olduğuna ve buna tekabül eden 55.000,00 TL vergi değeri 7.500,00 TL gayri safi irat ve 1.500,00 TL gelir vergisine ilişkin Sarıyer Vergi Dairesine verilen Gayrimenkul Sermaye İradına İlişkin Yıllık Gelir Vergisi Beyannamesi örneği sunulduğu, beyanname örneği incelendiğinde beyanname döneminin 2009 yılını kapsadığı, mükellefin … olduğu, Pay Oranı: 50, Vergi Değeri (Hisseye Düşen) 55.000,00 TL yazdığı, beyan edilen yerin dava konusu dükkan ile aynı adres olduğu, davalı …’in Gelir İdaresi Başkanlığı, Sarıyer Vergi Dairesi Müdürlüğü’ne 10/03/2010 tarihinde dava konusu işyerinin % 50 hissesi oranında sahip olduğuna ilişkin beyanının bulunduğu, davalının bu beyanında dava konusu taşınmaza % 50 hissesi oranında ortak olduğunu kabul ettiği ve Gelir İdaresi Başkanlığına beyan ettiği, kooperatiflerde 1/2 hisse mevcut olamayacağı, 1 hisse olması gerekeceği, bir paya birden fazla hissenin ortak olması halinde; bu kimselerin kooperatife karşı haklarını kullanmak üzere temsilci tayin etmeleri gerekeceği, fiilen kooperatife … Ltd. Şti. davacı … ve davalı …’in aynı hisse için ödemelerde bulundukları, davalı …’in gerçek kişi olarak davacı …’in 1/2 hissesini de temsilen biçimsel formaliteler açısından davalı kooperatife temsilci sıfatı ile biçimsel formaliteleri yerine getirmek üzere ortak olarak kaydedildiği, fiili ortağın … ile … olduğu, kooperatife ödemeleri ikisinin de yaptığı, davalı kooperatife davacı … ile …’in aynı hisseye fiilen ortak olduğu, İstanbul İli, … İlçesi, … Mahallesi … Ada … Parselde … Merkezinde yer alan taşınmazların, Eski … no.lu 220,66m2 taşınmazın keşif tarihli güncel değeri 800.000,00 TL, Eski … No. Lu 220,66 m2 taşınmazın keşif tarihli güncel değeri 800.000.00 TL, dava tarihi olan 23 Temmuz 2014 Tarihinde ise 18 (Eski …) no.lu taşınmazın değeri; 435,739.72 TL, 19 (Eski …) no.lu taşınmazın değeri: 435.739.72 TL olmak üzere, taşınmazların dava tarihi toplam değerinin 871.479,44 TL olduğu yönünde görüş bildirilmiştir. Davacının iddiası kooperatif hissesinin 1/2’sinin davacıya ait olduğu yönündedir. Bu iddianın sonucu olarak taşınmazın da 1/2 hissesinin davacıya ait olduğu iddia edilmekte ve yapılacak yargılama neticesinde hisse devrine karar verilmemesi halinde ise kooperatif hissesinin gerçek değerinin tespiti ile hissesine tekabül eden kısmın tazminat olarak davalı …’ten tahsili talep edilmektedir. 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun “Ortaklık Senedi” başlıklı 18.maddesinde; “Her ortağın üyelik haklarının, ada yazılı ortaklık senedi ile temsil olunması şarttır. Bu senede kooperatifin unvanı, sahibinin adı ve soyadı, iş ve konut adresi, kooperatife girdiği ve çıktığı tarihler yazılır.Bu hususlar, senet sahibi ile kooperatifi temsile yetkisi olan kimseler tarafından imzalanır. Ortağın yatırdığı veya çektiği paralar tarih sırasiyle kaydedilir. Bu kayıtlar kooperatifin ödediği paralara ait ise ortak imza eder. İmzalı ortak senedi makbuz hükmündedir. Mezkür senet anasözleşmeyi ihtiva etmek şartiyle ortaklık cüzdanı şeklinde de düzenlenebilir. Ortaklık senetleri kıymetli evrak niteliğinde olmayıp sadece beyyine vesikası hükmündedir.”Kooperatifler Kanunu’nun “Ortaklık Payları, Şahsi Alacaklılar” başlıklı 19.maddesinde; “Kooperatife giren her şahıstan en az bir ortaklık payı alınması gerekir. Anasözleşme, en yüksek had tespit ederek bir ortak tarafından bu had dahilinde birden fazla pay alınmasına cevaz verebilir…”,Aynı Kanun’un 98.maddesinde; “Bu kanunda aksine açıklama olmıyan hususlarda Türk Ticaret Kanunundaki Anonim şirketlere ait hükümler uygulanır.” 6102 sayılı TTK’nın anonim şirketlere ilişkin 432/1.maddesinde; “Bir pay, birden çok kişinin ortak mülkiyetindeyse, bunlar içlerinden birini veya üçüncü bir kişiyi, genel kurulda paydan doğan haklarını kullanması için temsilci olarak atayabilirler.”, 477/1.maddesinde; “Pay şirkete karşı bölünemez. Bir payın birden fazla sahibi bulunduğu takdirde, bunlar şirkete karşı haklarını ancak ortak bir temsilci aracılığıyla kullanabilirler. Böyle bir temsilci atamadıkları takdirde, şirketçe söz konusu payın maliklerinden birine yapılacak tebligat tümü hakkında geçerli olur.” hükümleri yer almaktadır. Her ortağın en az bir pay alması zorunlu olmakla birlikte, bir paya birden fazla şahsın sahip olması da mümkündür. Bu halde sermaye payı kooperatife karşı bölünemeyeceğinden hissedarlar kooperatife karşı haklarını aralarında seçecekleri ortak bir temsilci aracılığıyla kullanabileceklerdir. Müştereken bir temsilci tayin etmedikleri takdirde kooperatifçe bunlardan birine yapılacak tebliğ hepsi hakkında geçerli olacaktır (KK m.98, TTK m.447/1) (Kooperatifler Hukuku, Mahmut Coşkun, sayfa 378).Yargıtay 6. Hukuk Dairesi’nin 24/01/2023 tarihli 2021/5488 E. 2023/216 K sayılı kararında; “…1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 18. ve 19. maddesi hükümlerine göre her ortağın en az bir ortaklık payı olması gerekir ve bu ortaklık hakkı bölünemez. Birden fazla kişinin aynı pay için hisseli ortak olması mümkün değildir. Kooperatif yönetim kurulu kararıyla bir ortaklığa birden fazla kişinin hisseli olarak kaydedilmesi ve hisseli ortak olarak tespit ve tescil edilmesi kooperatif bakımından hüküm ifade etmez. Hisseli ortaklık ancak taraflar arasında hüküm ve sonuç doğurur. Bu nedenle Mahkemece; 157 numaralı ortak … dışındaki davacıların bir ortaklık üzerinde hisse oranlarına göre üyeliğinin tespitine karar verilmesi, usul ve yasaya aykırı görülmüştür.”Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 30/05/2018 tarihli 2017/23-2539 E. 2018/1149 K. sayılı kararında; “…Dava; davalının kooperatif ortaklığının iptali ile davacının kooperatif ortağı olarak kaydedilmesi ve kooperatif ortaklığına tahsis edilen taşınmazın tapu kaydının iptali ile davacı adına tescili istemine ilişkindir….Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık: kooperatif ortaklığının iptali ve buna bağlı olarak tapu iptali ve tescil istemli davada; çoğun içinde az da vardır kuralı gereği tespit kararı verilmesinin taleple bağlılık kuralına aykırılık oluşturup oluşturmayacağı; burada varılacak sonuca göre tespit kararı verilip verilemeyeceği noktalarında toplanmaktadır.Uyuşmazlık konusunun her iki davalı bakımından ayrı ayrı değerlendirilmesi gerekmektedir.I-Davacı vekilinin kooperatif aleyhine açmış olduğu davaya ilişkin temyiz itirazları bakımından; Hemen belirtmek gerekir ki 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 19’uncu maddesinin birinci fıkrasında, “Kooperatife giren her şahıstan en az bir ortaklık payı alınması gerekir. Ana sözleşme, en yüksek had tespit ederek bir ortak tarafından bu had dâhilinde birden fazla pay alınmasına cevaz verebilir.” düzenlemesini içermektedir. Bu madde hükmüne göre kooperatife giren her şahsın en az bir ortaklık payına sahip olması gerekir. Dolayısıyla da bir pay ve bu paya bağlı haklar için kooperatife yalnızca bir ortak alınabilir. Ancak Kooperatifler Kanunu’nda ve Kooperatif Anasözleşmesinde bir pay için birden fazla kişinin ortak olması hâlinde bu kişilerle kooperatif arasındaki ilişkinin nasıl yürütüleceği konusunda açık hüküm bulunmamaktadır. Bu durumda, 1163 sayılı Kanunun 98’inci maddesi atfıyla 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun (TTK) anonim şirketlere ilişkin 432’nci maddesinin birinci fıkrasının uygulanması gerekmektedir. TTK’nun 432’inci maddesinin birinci fıkrası “Bir pay, birden çok kişinin ortak mülkiyetindeyse, bunlar içlerinden birini veya üçüncü bir kişiyi, genel kurulda paydan doğan haklarını kullanması için temsilci olarak atayabilirler.” şeklinde düzenleme içermektedir. Buna göre ortaklık payı kooperatife karşı bölünemeyeceğinden, bir paya birden fazla kişi ortak olmuş ise bunlar kooperatife karşı haklarını ortak bir temsilci aracılığıyla kullanabileceklerdir. Ortak bir temsilci tayin etmedikleri takdirde kooperatifçe bunlardan birine yapılacak bildirim hepsi için geçerli olacaktır. Somut olayda, davacı ile davalı … diğer davalı kooperatifteki bir paya birlikte ortak iseler de kooperatife karşı haklarını yalnız müşterek bir mümessil vasıtasıyla kullanabileceklerinden ve kooperatifteki ortaklık payının bölünememesi nedeniyle davacı ile davalı … arasındaki ortaklığın yarı yarıya olduğu hususunun kooperatife karşı ileri sürmeleri mümkün değildir. Hâl böyle olunca kooperatif hakkında açılan davanın reddine ilişkin direnme kararı yerindedir. II-Davacı vekilinin davalı … hakkında açmış olduğu davanın reddine yönelik temyiz itirazlarına gelince; …Somut olay tüm bu açıklamalar kapsamında ele alındığında, dosya içindeki belgelerden taşınmazın ½ payının davacıya ait olduğu belirlenmiş ise de kooperatifin ferdi mülkiyete geçmemesi nedeniyle dava konusu taşınmazın ½ payının davacı adına tesciline karar verilmesi mümkün değildir ve kural olarak taşınmaz … adına tescil edilmeden tapu iptali ve tescil talep edilemeyecektir.Ne var ki, çoğun içinde azı da vardır kuralı gereğince dava konusu taşınmazın ½ payının davacı adına tescil isteminin, tespit isteğini de kapsadığı kabul edilmelidir. Zira her eda davası aynı konudaki tespit talebini de içeren daha geniş kapsamlı davadır. Davacının hakkının varlığı belirlenmiş olmasına rağmen eda hükmü kurulamayan hâllerde verilecek tespit kararı ile taraflar arasındaki hukuki belirsizlik giderilecek ve hukuki barış sağlanacaktır. O hâlde mahkemece tespit kararı verilmesi gerekirken davanın reddine karar verilmesi doğru değildir.Hâl böyle olunca, Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya uygun değildir. O hâlde, bu yöne ilişkin direnme kararı bozulmalıdır…” şeklinde karar verilmiştir. Yasal düzenlemeler gereği, mirasçılar yönünden istisna hüküm dışında ortaklık payı bölünemeyeceğinden, birden fazla kişinin aynı pay için ortak olması veya bir payın yarısının bir başkasına devri mümkün değildir. Hisseli ortaklık, taraflar arasında hüküm ve sonuç doğurur nitelikte ise de kooperatife karşı seçecekleri bir temsilci aracılığı ile temsil edilmeleri mümkündür. Bu nedenle tek bir kooperatif hissesi olmasına rağmen, davacının üyeliğinin tespitine ve “Davalı … adına kayıtlı … … Caddesi … (YENİ …) numaralı yere ilişkin 1/2 hissenin…” iptali ile davacı adına tescili yönünde hüküm tesis edilmesi hatalıdır. Kooperatifin 10/02/2007, 15/03/2008, 18/04/2009, 17/04/2010 ve 20/04/2011 tarihli Hazirun Cetvellerinde; 269 no.lu ortak olarak davacı …’in, 270 no.lu ortak olarak davalı …’in yer aldığı,Ancak 18/04/2012, 25/04/2013 ve 30/04/2014 tarihli Hazirun Cetvellerinde ise … no.lu ortak …’dan sonra 270 no.lu …’in yer aldığı, 269 no.lu ortağın bulunmadığı yani dava …’in yer almadığı tespit edilmiştir. Mahkemece bu kayıt karara esas alınmış ise de, söz konu kayda karşı davalı vekili yargılama aşamasında sunduğu beyan ile davacının 269 no.lu ortaklık kaydının E Caddesi 40 no.lu bölüme ilişkin olduğunu ifade etmiş ve bu bölüme ilişkin noter devir senedinin örneğini ibraz etmiştir. Kadıköy … Noterliği’nin 01/04/2011 tarih ve … yevmiye no.lu kooperatif hisse devir sözleşmesi ile; davacı …’in kooperatifteki 269 no.lu üyelik hak ve hissesinin tamamını, (bu üyelik hakkına isabet eden … caddesi … hak ve hisselerini) bütün aktif ve pasifi ile birlikte (bütün hak ve vecibeleriyle) devir alan …’ya 15.000 TL (Binbeşbin Türk Lirası) bedelle devrettiğini beyan etmiştir. İkinci bilirkişi raporunun düzenlendiği sırada noter devir sözleşmesi dosyaya sunulmadığından, 269 no.lu ortaklığın dava konusu işyerlerine ilişkin olduğu değerlendirilmiş, son bilirkişi raporunda ise bu hususta bir değerlendirme yapılmamıştır. Davacının 269 no.lu üyeliğinin hangi işyerine ilişkin olduğunun kesin olarak tespit edilmesi, davalı vekili tarafından sunulan Kadıköy … Noterliği’nin 01/04/2011 tarih ve … yevmiye no.lu kooperatif hisse devir sözleşmesinin kooperatif kayıtları ile karşılaştırılarak, E caddesi 40 no.lu işyerine ilişkin olup olmadığının tereddüte mahal vermeyecek biçimde belirlenmesi gerekmektedir. Yine kooperatif kayıtlarının sadece 2007 yılına kadar incelendiği, bu tarihten sonra kayıtlarda bir inceleme yapılmadığı, sonraki kooperatif aidatlarının kim tarafından ödendiği yönünde bir inceleme olmadığı da anlaşılmaktadır. Bu durumda Mahkemece gerek davacıya ait 269 no.lu ortaklık yönünden, gerekse ferdi mülkiyete geçildiği tarihe kadar olan kayıtlar yönünden kooperatif konusunda uzman bilirkişi heyetinden denetime elverişli rapor alınmalıdır.Yukarıda yer verilen yasal düzenlemeler, emsal kararlar ve açıklamalar çerçevesinde ve alınacak bilirkişi raporu doğrultusunda değerlendirme yapılarak karar verilmesi gerektiğinden, davalı … vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının 6100 sayılı HMK’nın 353/1.a.6 maddesi uyarınca kaldırılmasına, Dairemizin kararına uygun şekilde yargılama yapıldıktan sonra yeniden karar verilmek üzere dosyanın mahkemesine iadesine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere; 1-Davalı … vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2022/600 E. 2023/17 K. sayılı 17/01/2023 tarihli kararının 6100 sayılı HMK’nın 353/1.a.6 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA,2-Dosyanın, Dairemiz kararına uygun şekilde yargılama yapılarak yeniden bir karar verilmek üzere mahal mahkemesine İADESİNE,3-Davalı … tarafça yatırılan istinaf başvuru harcının Hazineye irat kaydına, istinaf karar harcının talep halinde ilk derece mahkemesince iadesine,4-Davalının yapmış olduğu istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına,5-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 362/1.g bendi gereğince kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 27/09/2023