Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 45. Hukuk Dairesi 2023/116 E. 2023/634 K. 12.04.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
45. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2023/116
KARAR NO: 2023/634
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 09/02/2022
ESAS NO: 2015/876
KARAR NO: 2022/101
DAVA: Kayıt Kabul
DAVA TARİHİ: 16/09/2015
KARAR TARİHİ: 12/04/2023
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA Davacı …Ğ’ın, ödenmemiş işçilik alacakları nedeniyle davalı Müflis aleyhine Bakırköy … İflas Müdürlüğünün … iflas sayılı dosyasına 51.758,08 TL lik alacak kaydı talebinde bulunmasına rağmen, bu talebin 25.000,00 TL lik kısmının iflas masasına kaydının yapıldığı, 26.758,08 TL lik kısmının reddedildiği, İflas İdaresi tarafından, Müflis şirket yetkilisinin borcu kabul ettiği, 51.758,08 TL nin 25.000,00 TL lik kısmının kabul edildiği ve 1. Sıraya kaydedildiği, fahiş maaş istenilmesi, mesai, ihbar tazminatı AGİ ve izin ücreti isteminin yargılamayı gerektirmesi nedeniyle 26.758,08 TL nin reddine karar verildiği, İfade edilerek, talebinin kabulüyle iflas masasına alacak kaydının yapılmasına ve 2. Alacaklılar toplantısına kabulüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davanın kayıt kabul davası olduğunu, kayıt kabul davalarında tahsile değil iflas masasına kayda karar verilmekle yetinileceğini, davanın belli bir alacağın ödenmesine yönelik olmadığını beyan etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI Mahkemece Dava, işçi alacakları talebine ilişkin kayıt kabul davasıdır. Taraflar arasındaki uyuşmazlığın, davalı müflis şirkette işçi olarak çalışan davacının iflas masasına yapmış olduğu başvuru neticesinde kısmen reddedilen alacak miktarı yönünden davalıdan alacaklı olup olmadığı, reddedilen kısmın iflas masasına kaydının gerekip gerekmediğinin belirlenmesi noktasında toplandığı anlaşılmaktadır.Dosyanın yapılan incelemesinde, davacı tarafın talebinin işçilik alacakları talebinin kabul edilmeyen kısmı için iflas masasına kaydına ilişkin olduğu, dava dilekçesine ek sunulan belgede Bakırköy … İcra Müdürlüğ’nün … esas sayılı dosyasında davacının 51.758,08 TL miktarlı alacağının 25.000 TL kısmının kabul edilerek 1. Sıraya alındığı, 26.758,08 TL kısmının ise kabul edilmediği, bu belgenin 31.08.2015 kaşeli olduğu, kararda tebliğ edilmesi hususunun belirtildiği, evrak üzerinde davacıya tebliğ yada teslime ilişkin kayıt olmadığı, davanın 16.09.2015 tarihinde açıldığı, davanın açıldığı tarih de dikkate alınarak davanın hak düşürücü sürede açıldığının kabul edildiği, Davacının iflas masasına başvuru alacak kalemlerinin, maaş, mesai, AGİ, yıllık izin, kıdem ve ihbar tazminatına ilişkin olduğu, dava dilekçesinde de aynı alacak kalemleri talebinde bulunduğu, dosyada taraf teşkilinin sağlandığı, davacının ücret araştırılmasına ilişkin bilgilerinin davacı tarafça verildiği, tanık isimlerinin belirtildiği, davacıya ilişkin sigortalı hizmet cetveli, işyeri sicil bilgilerinin SGK’dan istenildiği, davalıya ilişkin iflas dosyası işlemlerinin Bakırköy 3 ATM 2014/593 esas sayılı dosyada işlem gördüğü, iflas dosyasının 28.11.2018 tarihinde Yargıtay denetiminden geçerek kesinleştiği, davacı tarafın davacıya ilişkin alacak kalemlerine yönelik 15.10.2019 tarihli dilekçesi ile açıklamada bulunduğu, davacıya ilişkin çalışma özlük bilgilerinin iflas idare memurundan istenildiği, iflas idare memurunun bu bilgilerin şirket yetkilisinden istenilmesine ilişkin beyanı üzerine şirket yetkilisine yazı yazıldığı, belgelerin şirketin eski yetkilisi … tarafından sunulmadığı, tanık …’nin talimat yolu ile beyanın alındığı, diğer tanığın mahkememiz huzurunda dinlenildiği, 25.08.2020 tarihinde ikinci alacaklılar toplantısının yapıldığı, Dosya kapsamında davacı tarafa bilirkişi raporu alınması için ücret yatırması için 6 nolu celsenin 6 nolu ara kararı uyarınca 2 haftalık kesin süre verildiği, kesin sürede ücret yatırılmadığı ancak mahkememizce sehven bilirkişiden rapor alındığı, davacı taraf 8 nolu celsede bilirkişi masrafın yatırması için kesin süre verildiği, davacı tarafa 9 nolu celsede bilirkişi ücretini yatırması aksi takdirde bu delile dayanmaktan vazgeçmiş sayılacağına ilişkin ayrıntılı ihtarat yapıldığı, bu ihtaratın 14.12.2021 tarihinde tebliğ edildiği, kesin sürenin 28.12.2021 de dolduğu, davacı vekilinin bu süreden sonra 19.01.2022 de adli yardım talebinde bulunduğu bu talebin 01.02.2022 tarihli ara karar ile reddedildiği, davacının belirtilen kesin sürede bilirkişi ücretini yatırmadığı için bu delile dayanmaktan vazgeçmiş sayılacağı, mevcut dosya kapsamı uyarınca kayıt kabul talebinin ispata muhtaç olduğu, adli yardım talebinin kabulü halinde dahi talep tarihinden önceki işlemlere ilişkin geriye yürümeyeceği, açılan davanın ispat edilemediğinden reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili yasal süresi içinde sunmuş olduğu istinaf dilekçesinde özetle; ”Adli Yardım talebimiz hukuka aykırı olarak reddedilmiştir. (Farzı muhal bu red kararı yerinde olsa idi dahi) öncesinde toplanan deliller ve alınan Bilirkişi raporları ile (kabul anlamına gelmemekle olması gerekene nazaran daha düşük kalsa da) bir alacak belirlenmiş iken davamızın tümden reddine karar verilmesi hukuka aykırıdır. Yerel Mahkeme, 08/12/2021 tarihli celsede (ek rapor için) Bilirkişi ücreti yatırmamıza karar vermiş ve fakat müvekkil işçi (öncesinde mümkün olduğu halde) artık bu meblağı ve dahi sonra talep edilebilecek tutarları yatırılabilecek ekonomik gücü haiz değildi. Nitekim özellikle bu pandemi sürecinde yaşanan ekonomik zorluklar, izahtan varestedir. Gerekir ise gerekli araştırma yapılmak suretiyle adli yardım talebimizin kabulünü talep etmemize karşın Yerel Mahkeme’ce talebimiz reddedilmiştir. Bu karar hukuka aykırıdır.Yerel mahkeme adli yardım talebimizi kabul etmemiştir ancak dosyada toplanan deliller muvacehesinde haklılığımız ortada iken, bilirkişi ek ücretinin (raporda hatalı olan hususlara işaret etmek, bunların düzeltilmesini istemek ve bu amaçla dosyanın bilirkişiye verilmesini, ek rapor alınmasını talep etmek ayrıca bilirkişi ücreti ödenmesini mi gerektirmektedir? “bilirkişi ek ücreti yatırılmadı” gerekçesiyle, o ana kadar ki kısmın da ispat edilemediğine karar vermek hukuken kabul edilemez.Aleyhe hususları kabul anlamına gelmemekle bir an için Bilirkişi’ye ek ücret ödemesi yapmadığımız için, dosyanın mevcut durumuna göre karar verileceğini farz edelim, bu halde de davanın tümden reddine karar verilmesi hukuka bariz biçimde aykırıdır. Madem Yerel Mahkeme, Bilirkişi raporunda yer alan verileri dahi kabul etmeyerek davayı tümden reddedebilecek derecede teknik bilgi sahibidir, o halde neden Bilirkişi’ye başvurmakta ve dahi Bilirkişi (ek rapor) ücreti ödenmedi gerekçesiyle dosyayı karara çıkarmaktadır. Madem Bilirkişi incelemesi yapılmasına gerek yok, neden Bilirkişi süreci ile hem zaman kaybı yaşanmış hem de masraf yapılmıştır, (tercih) Bilirkişi incelemesi yapılmasından yana-buna gerek var, o halde neden (olması gerekene nazaran daha düşük kaldığı halde) rapordaki veriler dikkate alınmamıştır. Mahkemece, somut olaydaki nizanın teknik bilirkişi incelemesini gerektirdiği düşüncesiyle bilirkişiye gidildikten sonra bundan dönülerek, (kabul anlamına gelmemekle) Bilirkişi sonucu dışlanarak, uyuşmazlığın hakimlik mesleğinin gerektirdiği hukuki ve mesleki bilgi ile çözümü yoluna gidilmesi hukuka, hukuki güvenlik ve belirliliğe, adil yargılanmaya açıkça aykırıdır. Davalı lehine vekalet ücretine hükmedilemez.” şeklinde beyanda bulunarak kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE GEREKÇE HMK’nın 355. ve 357. maddeleri gereğince istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle bağlı olarak ve kamu düzenine aykırılık hususlarını da gözetilerek yapılan inceleme neticesinde; Davacının istinaf aşamasındaki adli yardım talebi, Dairemizce davacının uyap sisteminde yapılan sorgulamada çalışma kaydının yer almadığı, adli yardım talebinin açıkça dayanaktan yoksun olmadığı gerekçesi ile kabul edilmiştir. Dava, maaş, mesai, AGİ, yıllık izin, kıdem ve ihbar tazminatı alacağına ilişkin İİK 235. maddesi gereğince açılmış olan sıra cetveline itiraz ( kayıt kabul) davasıdır. İİK 235. maddede, sıra cetveline itiraz edenlerin, cetvelin ilanından itibaren 15 gün içinde iflasa karar verilen yerdeki ticaret mahkemesine dava açmaya mecbur oldukları, 223’üncü maddenin üçüncü fıkrası hükmünün mahfuz olduğu belirtilmiştir. Maddede düzenlendiği üzere, sıra cetveline itiraz davası açma süresi 15 gündür. Süre, sıra cetvelinin ilanından itibaren başlar. İİK 166. maddedeki gazetelerde yapılan ilanlardan en son ilan tarihinden itibaren işlemeye başlar. İflas masasına alacak yazdırırken, tebligatı kabulü elverişli adres gösterilerek, Adalet Bakanlığınca çıkarılan tarifede gösterilen yazı ve tebliğ giderlerini avans olarak vermek suretiyle, İflas idaresince alınacak kararların kendisine tebliğ edilmesini istemiş olan alacaklılara, alacaklarının kabul veya ret edildiği ayrıca tebliğ edilir (İİK 223. M). Bu alacaklılar için sıra cetveline itiraz davası açma süresi, sıra cetvelinin ilanından itibaren değil, bu tebligatın yapıldığı tarihten itibaren işlemeye başlar. Dosya kapsamına göre; müflis borçlu hakkında Bakırköy … İcra Müdürlüğ’nün … sayılı İflas dosyası açıldığı, 31/05/2015 tarihinde davacının 51.758,08 TL miktarlı alacağının 25.000 TL kısmının kabul edilerek 1. Sıraya alındığı, 26.758,08 TL kısmının ise kabul edilmediği, davanın 16.09.2015 tarihinde açıldığı dikkate alındığında, işbu davanın yasal 15 günlük hak düşürücü süre içerisinde açıldığının anlaşılması üzerine işin esasının incelenmesine geçilmiştir.Mahkemece davacı delilleri toplanıp tanıkları dinlenildikten sonra davacı vekilinin hazır bulunduğu 24/02/2021 tarihli 6. Celsede bilirkişi incelemesine karar verilmiş, 750 TL ücret takdir edilmiş, eksik masrafın davacı tarafça 2 haftalık kesin sürede tamamlanmasına, aksi takdirde iş bu delile dayanmaktan vazgeçmiş sayılacağının davacı tarafa ihtarına şeklinde ara karar kurulmuştur. Davacı tarafça masraf yatırılmamasına rağmen sehven bilirkişi raporu alınmış 06/10/2021 tarihli 8. celsede ”Davacı tarafın bilirkişi raporuna karşı beyanda bulunduğu ancak bilirkişi ücretinin yatırılmadığı da dikkate alınarak mahkememizce takdir edilen 750TL bilirkişi ücretinin yatırması için davacı tarafa 2 haftalık kesin süre verilmesine, ücret yatırıldıktan sonra raporun davalı tarafa tebliğinin yapılmasına” karar verilmiştir. Duruşma zaptı, 12/10/2021 tarihinde davacı vekiline tebliğ edilmiştir. 08/12/2021 tarihli 9. Celsede ”1-davacı taraf mahkememizin 6 nolu celsesinin 6 nolu ara kararı uyarınca bilirkişi ücretini yatırması için 2 haftalık kesin süre verildiği ücret yatırılmadan rapor alındığı, davacı taraf 8 nolu celsenin 2 nolu ara kararı uyarınca bilirkişi ücretini yatırması için kesin süre verildiği ücretin kesin sürede yatırılmadığı anlaşılmakla; dosya kapsamında alınan rapora ilişkin bilirkişi ücreti olarak 750 TL ile dosyada gider avansı olarak taraf sayısı ile tebligat ücreti de dikkate alınarak 100 TL masraf toplamı olan toplam 850 TL bedelin, davacının gider avansında bulunan 179,00 TL miktardan mahsubu ile 671,00TL masrafın davacı tarafça 2 haftalık kesin sürede yatırılması için kesin süre verilmesine, kesin sürede belirtilen masrafın davacı tarafça yatırılmaması halinde iş bu bilirkişi raporuna dayanılmasından vazgeçilmiş sayılacağının ve dosyadaki bilirkişi raporu dikkate alınmadan mevcut dosya kapsamına göre karar verileceğinin davacı vekiline ihtarına,” şeklinde ara karar oluşturulmuş, duruşma zaptı 14/12/2021 tarihinde tebliğ olunmuştur.Davacı vekili, 19/01/2022 tarihinde adli yardım talebinde bulunmuş, mahkemece 01/02/2022 tarihinde ”Adli yardım talebine ilişkin davacı tarafın herhangi bir belgeyi dilekçesi ile birlikte uyap sisteminden sunmadığı, davacı hakkında uyap entegrasyon sisteminden mal varlığı sorgusunun yapıldığı, davacı adına kayıtlı iki adet aktif mesken (bağımsız bölüm kaydı) olduğu, davacının iki adet banka hesabı, posta çeki hesabı olduğu, davacının 2021/12 ayı da dahil çalışma kaydı olduğu, davacı tarafça adli yardım talebinin HMK 334 madde şartlarını taşımadığı, adli yardım talebinin kabulü halinde dahi 6100 sayılı HMK 337/3 uyarınca önceki yargılama giderlerini kapsamayacağı dikkate alınarak HMK 337/2 uyarınca adli yardım talebinin reddine, istinaf yolu açık olmak üzere” karar verilmiş, karar davacı vekiline 06/02/2022 tarihinde tebliğ edilmiş, itiraz süresi dolmadan 09/02/2022 tarihli 10. Celsede davacının belirtilen kesin sürede bilirkişi ücretini yatırmadığı için bu delile dayanmaktan vazgeçmiş sayılacağı, mevcut dosya kapsamı uyarınca kayıt kabul talebinin ispata muhtaç olduğu, adli yardım talebinin kabulü halinde dahi talep tarihinden önceki işlemlere ilişkin geriye yürümeyeceği gerekçesi ile ispatlanamayan davanın reddine, bilirkişi için takdir edilen ücretin suç üstü ödeneğinden karşılanmasına,karar verilmiştir. 6100 sayılı HMK 334/1 maddesinde “Kendisi ve ailesinin geçimini önemli ölçüde zor duruma düşürmeksizin, gereken yargılama veya takip giderlerini kısmen veya tamamen ödeme gücünden yoksun olan kimseler, iddia ve savunmalarında, geçici hukuki korunma taleplerinde ve icra takibinde, taleplerinin açıkça dayanaktan yoksun olmaması kaydıyla adli yardımdan yararlanabilirler” ve HMK 337/2 maddesinde “Adli yardım talebinin reddine ilişkin kararlara karşı, tebliğinden itibaren bir hafta içinde kararı veren mahkemeye dilekçe vermek suretiyle itiraz edilebilir. Kararına itiraz edilen mahkeme, itirazı incelemesi için dosyayı o yerde adli yardım talebi yapılan hukuk mahkemesinin birden fazla dairesinin bulunması hâlinde, numara olarak kendisini izleyen daireye, son numaralı daire için birinci daireye, o yerde adli yardım talebi yapılan hukuk mahkemesinin tek dairesi bulunması hâlinde ise aynı işlere bakmakla görevli en yakın mahkemeye gönderir. İtiraz incelemesi neticesinde verilen karar kesindir.” hükmü yer almakta olup; mahkemece adli yardım talebinin reddine dair kararda kararın tebliğinden itibaren bir hafta içinde kararı veren mahkemeye dilekçe vermek suretiyle itiraz edilebileceğinin belirtilmemesi ve itiraz süresi beklenmeden esastan karar verilmesi yasal düzenlemeye aykırıdır. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun hukuki dinlenilme hakkı başlıklı 27. maddesinin birinci fıkrasında davanın taraflarının kendi hakları ile bağlantılı olarak hukuki dinlenilme hakkına sahip oldukları belirtildikten sonra maddenin ikinci fıkrasında bu hakkın yargılama ile ilgili olarak bilgi sahibi olunmasını da içerdiği vurgulanmıştır. Davanın taraflarının usul hukuku hükümlerine aykırı olarak itiraz yoluna başvurma hususunda bilgi sahibi olma hakkını kullanmalarının kısıtlanması, iddia ve savunma hakkının kısıtlanması sonucunu doğurur. Anayasanın 36. maddesinde ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6. maddesinde düzenlenen adil yargılanma hakkının en önemli unsuru olan hukuki dinlenilme hakkı, adil yargılanma hakkı içinde teminat altına alınmıştır. Anayasamızda yer alan hak arama hürriyetinin kullanılabilmesi için ve adil yargılama hakkının unsurlarından olan, taraflar arasında silahların eşitliği ilkesinin hayata geçirilebilmesi için gerekli yargılama giderlerini ödemede sıkıntıya düşecek veya ödeyemeyecek durumda bulunan kişilere, her türlü mali ve hukuki korunma taleplerinde kolaylık sağlanması sosyal hukuk devletinin ilkelerinden olup, bu gereğin yerine getirilebilmesi ise adli yardım ile mümkündür. İlk derece mahkemelerince verilen adli yardıma dair kararlar HMK’nin 337.maddesinde yer alan “itiraz incelemesi neticesinde verilen karar kesindir.” hükmü gereğince istinaf denetimine tabi değil ise de usul yönünden inceleme yapılmış olup, somut olayda, yukarıda açıklandığı üzere davacının adli yardım talebi yönünden verilen kararın yasal düzenlemeye uygun olarak oluşturulmadığı, karara karşı itiraz yasa yolunun doğru olarak işletilmediği anlaşılmakla, bu durumda adli yardım talebinin reddedilerek kesinleştiğinden söz edilemeyeceğinden, ”davacı tarafça belirtilen kesin sürede bilirkişi ücretini yatırmadığı için bu delile dayanmaktan vazgeçmiş sayılacağı, mevcut dosya kapsamı uyarınca kayıt kabul talebinin ispata muhtaç olduğu, adli yardım talebinin kabulü halinde dahi talep tarihinden önceki işlemlere ilişkin geriye yürümeyeceği” gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesi, hak arama özgürlüğüne ve hukuki dinlenilme hakkına aykırılık teşkil etmektedir.Kabule göre de; mahkemenin kendi hatası ile ücret alınmadan bilirkişi raporu almış olması dikkate alındığında; adli yardım talebinin kabulüne karar verilmesi ihtimalinde HMK 337/3 uyarınca önceki yargılama giderlerini kapsamayacağı gerekçesi ile rapora itibar edilmemesi de hakkaniyete aykırı olacaktır. Açıklanan nedenlerle davacının adli yardım talebinin öncelikle esas mahkemesince incelenerek adli yardım talebinin değerlendirilmesi, talebin reddi halinde karara karşı yasal düzenlemeye uygun olarak itiraz prosedürü işletilmek suretiyle, itiraz merciinin kararı kesinleştikten sonra sair işlemlerin yapılması gerektiğinden, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının HMK 353/1.a.6 maddesi gereğince kaldırılmasına, dairemizin kararına uygun şekilde yargılama yapıldıktan sonra yeniden karar verilmek üzere dosyanın mahkemesine iadesine karar verilmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere; 1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile Bakırköy 6. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2015/876 E. 2022/101 K. Sayılı 09/02/2022 tarihli kararının 6100 sayılı HMK’nun 353/1.a.6 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA,2-Dosyanın, Dairemiz kararına uygun şekilde yargılama yapılarak yeniden bir karar verilmek üzere mahal mahkemesine İADESİNE,3-Davacının Adli Yardım talebi kabul edildiğinden harç alınmasına yer olmadığına,4-Davacının yapmış olduğu istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına,5-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 362/1.g bendi gereğince kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.12/04/2023