Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 45. Hukuk Dairesi 2023/1146 E. 2023/932 K. 07.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
45. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2023/1146
KARAR NO: 2023/932
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ASLİYE 2.TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 13/03/2023
DOSYA NO: 2022/695
KARAR NO: 2023/207
DAVA: Sıra Cetveline İtiraz (İflas Tasfiyesinde Düzenlenen Sıra Cetveline Yönelik Kayıt Kabul Ve Terkin Talebi (İİK 235))
DAVA TARİHİ: 20/06/2018
KARAR TARİHİ: 07/06/2023
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin … Bankası A.Ş.’nin … müşteri no’lu, … A.Ş.’nin … Yatırım Hesap no’lu müşterisi olduğunu, … A.Ş.’de … Merkezi Kayıt Kuruluşu kodlu 65.000.000 LOT … Bankası A.Ş. hisse senedi sahibi olduğunu, Müflis … Bankası A.Ş.’den olan 65.000.000 LOT’luk karşılığı iflasın açıklandığı tarih olan 16/11/2017 tarihi itibariyle 56.500,00-TL alacaklı olduğunu, 27/12/2017 tarihinde alacaklarının kaydı için İstanbul …İflas Müdürlüğü’nün … İflas sayılı dosyasına müracaat edildiğini ve … kayıt numarası ile iflas masasına alındığını, İflas İdaresince alacaklarının reddedildiğini, reddedilen alacaklarının iflas masasına kaydına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP Davalı vekili cevabında; İcra ve İflas Kanununun 235.maddesine göre, sıra cetveline itiraz edenlerin cetvelin ilanından itibaren on beş gün içinde iflasa karar verilen yerdeki ticaret mahkemesine dava açma mecburiyeti olduğunu, bu kapsamda, şayet davacı taraf işbu davayı hak düşürücü süre içerisinde açmamış ise davanın öncelikle usulden reddi gerektiğini, davacının müflis bankadan 56.550,00-TL tutarında alacaklı olduğu gerekçesiyle İstanbul … İflas Müdürlüğünün … iflas sayılı dosyasına … kayıt numarasıyla alacak kayıt talebinde bulunduğunu, İcra ve İflas Kanununun 206.maddesine göre, teminatlı olup da rehinle karşılanmamış olan veya teminatsız bulunan alacaklar masa mallarının satış tutarından belirli bir sıra ile verilmek üzere kaydolunduğunu, davacı tarafın alacak talebinin hisse senedine dayandığını, iflasta iflas masasına alacak yazdırabilecek olan kişiler müflisten alacaklı olan üçüncü şahıslar olduğunu, Müflis Bankanın iflas tasfiye işlemlerinin halen devam ettiğini, iflas tasfiyesi neticesinde sıra cetveline kayıtlı tüm alacaklar ile sukuk alacakları ödendikten sonra tasfiye bakiyesi kalması halinde, hisse senedi sahiplerine garameten ödeme yapılabileceğini, bu kapsamda davacı tarafın müflis şirketin hisse sahibi olduğu dikkate alındığında hisse senedine dayalı olarak iflas masasına alacak kayıt talebinde bulunmasının mümkün olmadığını, bu nedenle alacak kayıt talebinin hisse senedine ilişkin kısmının reddedilmesinde usul ve yasaya aykırı yön bulunmadığını belirterek, davanın İİK 235.maddesi gereğince hak düşürücü süre içerisinde açılmamış ise öncelikle usulden reddine karar verilmesini, dava süresi içinde açılmış ise izah edilen nedenlerle davanın esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI Mahkemece “2004 sayılı İİK’nın 235/1. Maddesi gereğince Sıra cetveline itiraz edenler cetvelin ilanından itibaren onbeş gün içinde iflasa karar verilen yerdeki ticaret mahkemesine dava açmaya mecburdurlar. İstanbul …İflas Müdürlüğünün … sayılı iflas dosyasında davacının alacağının masaya kayıt talebinin kısmen reddine dair kararın ve sıra cetvelinin davacı vekiline 08/06/2018 tarihinde tebliğ edildiği, davanın da 20/06/2018 tarihinde 15 günlük hak düşürücü süre içerisinde açıldığı anlaşılmakla; İstanbul 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 13/01/2017 tarih ve 2017/41 E. 2017/942 K. Sayılı kararı ile davalı … Bankası A.Ş.nin 16/11/2017 tarihi itibariyle iflasına karar verilmiş, hükmün istinafı üzerine verilen İstanbul BAM 17.HD.nin 2018/629 E. 2018/829 K.sayılı kararının Yargıtay 23.HD.nin 27/01/2020 tarih ve 2018/1539 E. 2020/406 K. Sayılı kararı ile onanarak kesinleşmiştir. Mahkememizin 28/12/2018 tarih ve 2018/550 E. 2018/1451 K.sayılı görevsizlik kararı ile davaya bakma görevinin idare mahkemelerine ait olduğu düşüncesiyle dava şartı yokluğundan davanın reddine karar verilmiştir. Hükmün istinafı üzerine İstanbul BAM 45. Hukuk Dairesinin 14/09/2022 tarih ve 2020/1030 E. 2022/930 K.sayılı kararı ile davaya bakma görevinin adli yargı mahkemelerine ait olduğu gerekçesi ile mahkememize ait kararı kaldırarak dosyayı mahkememize göndermiştir. Davacının, müflis bankanın 65.000.000 adet hissesine sahip olduğu, bu hisselerin karşılığı olan (16.11.2017 iflas tarihi itibariyle) 56.500,00.-TL’nin iflas masasına alacak kaydı talep ettiği, talebin reddedildiği hususlarında taraflar arasında anlaşmazlık yoktur. Uyuşmazlık, davacının elinde bulundurduğu müflis … Bankası hisse senetlerinin bedelini talep edilip edemeyeceği noktasında toplanmaktadır. Davacının dava dilekçesine eklediği belgeden de anlaşılacağı üzere davacı, davalı müflis bankanın 65.000.000 adet hissesine sahiptir. Davacı böylelikle bir nevi müflis bankanın ortağı konumundadır. Bu hisseler, davalı iflas idaresinin cevap dilekçesinde de emsal olarak gösterdiği Yargıtay kararlarında da işaret edildiği üzere; Ortakların payları için ödediği hisseler ortaklığın sermayesini oluşturur. Sermaye payı ise ortaklığa verilmiş bir borç olmadığından, ortaklığın iflası halinde hisse senedi sahipleri kural olarak iflas alacaklısı olamazlar. Diğer bir anlatımla, hisse senedinin değerini iflas masasına alacak olarak kaydettiremezler (Pekcanıtez, Hakan; Anonim Ortaklıkların İflası, Ankara 1991, sh. 68; Atalay, Oğuz; Anonim Ortaklıkların İflası, İzmir 1996, sh. 204ekcanıtez, Hakan; Anonim Ortaklıkların İflası, Ankara 1991, sh. 68; Atalay, Oğuz; Anonim Ortaklıkların İflası, İzmir 1996, sh. 204 ). Hisse senedi sahipleri kanununda yazılı şartların bulunması halinde kar payı, hazırlık dönemi faizi, yan edim yükümlülüklerinin karşılıkları ve sermaye azaltılmasında iadesine karar verilmiş, sermaye pay miktarı için doğmuş alacaklarını iflas masasına alacak olarak yazdırabilirler. Yine TTK.nun 480/3.maddesi gereğince “Pay sahipleri sermaye olarak şirkete verdiklerini geri isteyemezler; tasfiye payına müteallik hakları mahfuzdur.” hükmüne yer verilmiştir. Bu nedenle, anonim şirket ortağı ödediği sermaye miktarı için şirketten alacaklı olmaz. Zira, ortakların payları için yapılan ödemeler ortaklığın sermayesini oluşturur. Sermaye payı ise ortaklığa verilmiş bir borç olmadığından ortaklığın iflası halinde ortaklar kural olarak iflas alacaklısı olamazlar. Diğer bir anlatımla, ortaklar ödedikleri sermaye borcunu iflas masasına alacak olarak kaydettiremezler. Ancak, pay cetveline göre paylaşım yapıldıktan sonra ve İİK’nun 196’ncı maddesi uyarınca faiz ödemelerinden sonra masada para kalması halinde pay sahiplerine ödeme yapılması mümkündür (Emsal; Yargıtay 19. HD.nin 1996/2968 E. 1996/4360 K. İle Yargıtay 23. HD.nin 29.03.2012 tarih ve 2011/4362 E. 2012/2455 K.). Açıklanan nedenlerle, dava ve usul ekonomisi gözetilerek bilirkişi raporu aldırmaya gerek görülmediğinden talebin reddine” karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili yasal süresi içinde sunmuş olduğu istinaf dilekçesinde özetle; ”Müvekkilim devlet izni ile açılan ve faaliyetini sürdüren bir bankaya ait hisse senedini satın almıştır. Türkiye Cumhuriyetinde faaliyet gösteren bütün bankaların devlet garantisi altında olduğu düşünüldüğünde müvekkilime hisse alımında yüklenecek bir kusur bulunmamaktadır. Müvekkilemin, müflisten alacaklı 3. Şahıs olması hasebiyle alacağımızın iflas masasına kaydına karar verilmesi gerekmektedir. İİK da, iflas masasına kayıt edilecek alacaklar sırası belirtilmiştir. Bu sıralamalardan dördüncü sırada imtiyazlı olmayan diğer bütün alacakların da sıraya alınacağı hüküm altına alınmıştır. Müvekkil alacağının da iflas masasına kaydına karar verilmesi gerekirken davamızın reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olduğundan istinaf yoluna başvurmak zorunda kalınmıştır.” şeklinde beyanda bulunarak kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE GEREKÇE HMK’nin 355. ve 357. maddeleri gereğince istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle bağlı olarak ve kamu düzenine aykırılık hususlarını da gözetilerek yapılan inceleme neticesinde; Dava, İİK 235. maddesi gereğince açılmış olan sıra cetveline itiraz (kayıt kabul) davasıdır. İİK 235. maddede, sıra cetveline itiraz edenlerin, cetvelin ilanından itibaren 15 gün içinde iflasa karar verilen yerdeki ticaret mahkemesine dava açmaya mecbur oldukları, 223. maddenin üçüncü fıkrası hükmünün mahfuz olduğu belirtilmiştir. Maddede düzenlendiği üzere, sıra cetveline itiraz davası açma süresi 15 gündür. Süre, sıra cetvelinin ilanından itibaren başlar. İİK 166. maddedeki gazetelerde yapılan ilanlardan en son ilan tarihinden itibaren işlemeye başlar. İflas masasına alacak yazdırırken, tebligatı kabule elverişli adres gösterilerek, Adalet Bakanlığınca çıkarılan tarifede gösterilen yazı ve tebliğ giderlerini avans olarak vermek suretiyle, İflas idaresince alınacak kararların kendisine tebliğ edilmesini istemiş olan alacaklılara, alacaklarının kabul veya ret edildiği ayrıca tebliğ edilir (İİK 223). Bu alacaklılar için sıra cetveline itiraz davası açma süresi, sıra cetvelinin ilanından itibaren değil, bu tebligatın yapıldığı tarihten itibaren işlemeye başlar. Kayıt kabul davası için yasada öngörülen 15 günlük süre özel dava şartıdır. Somut olayda, davacı tarafından müflis davalı bankadan olan 65.000,00 Lotluk hisse senedi alacağı olduğundan bahisle iflas masasına alacak kaydı yaptırıldığı, iflas idare memurlarınca alacağın reddedildiği, kararın 08/06/2018 tarihinde davacıya tebliğ edildiği, masrafın yatırıldığı, bu bağlamda 20/06/2018 tarihinde açılan davanın hak düşürücü sürede açıldığı anlaşılmaktadır.Mahkemenin 28/12/2018 tarih ve 2018/550 E. 2018/1451 K.sayılı görevsizlik kararı ile davaya bakma görevinin idare mahkemelerine ait olduğu düşüncesiyle dava şartı yokluğundan davanın reddine karar verilmiştir. Hükmün istinafı üzerine Dairemizin 14/09/2022 tarih ve 2020/1030 E. 2022/930 K.sayılı kararı ile davaya bakma görevinin adli yargı mahkemelerine ait olduğu gerekçesi ile karar kaldırarak dosya mahkemesine gönderilmiştir.Mahkemece davanın reddine karar verilmiştir. Uyuşmazlık davacının elinde bulundurduğu müflis … Bankası hisse senetlerinin bedelini iflas masasına kaydettirip kaydettiremeyeceği noktasında toplanmaktadır. Yargıtay 19. Hukuk Dairesinin Anonim Şirketler hakkında verdiği aşağıdaki kararına göre; “…davacının anonim ortaklıktaki payı hisse senedine bağlanmıştır. Ortakların payları için ödediği hisseler ortaklığın sermayesini oluşturur. Sermaye payı ise ortaklığa verilmiş bir borç olmadığından, ortaklığın iflâsı halinde hisse senedi sahipleri kural olarak iflâs alacaklısı olamazlar. Diğer bir anlatımla, hisse senedinin değerini iflâs masasına alacak olarak kaydettiremezler (Pekcanıtez, Hakan; Anonim Ortaklıkların İflâsı, Ankara 1991, sh. 68; Atalay, Oğuz; Anonim Ortaklıkların İflâsı, İzmir 1996, sh. 204). Hisse Senedi sahipleri kanununda yazılı şartların bulunması halinde kâr payı, hazırlık dönemi faizi, yan edim yükümlülüklerinin karşılıkları ve sermaye azaltılmasında iadesine karar verilmiş, sermaye pay miktarı için doğmuş alacaklarını iflâs masasına alacak olarak yazdırabilirler. Davacı ise, …hisse senetlerinin bedelinin iflâs masasına kaydını talep ettiğinden, davacının iflâs masasına kaydı gereken alacağı bulunmamaktadır. Ancak, pay cetveline göre paylaşım yapıldıktan ve İİK.nun 196. maddesi uyarınca faiz ödemelerinden sonra masada para kalması halinde, hisse senedi sahiplerine ödeme yapılması mümkündür.” (Yargıtay 19.HD., 10.6.1996, E.1996/2968, K.1996/4360 – YKD., Ocak 1997/1, s.81-82 ; Doç. Dr. Timuçin MUŞUL, Gerekçeli – Notlu – İçtihatlı İcra ve İflâs kanunu ve İlgili Mevzuat, 3. Baskı, İstanbul-2004, s.615). Bu hükümlerden ve yargı kararından anlaşılacağı üzere; davacı, hisse senedinin değerini iflâs masasına alacak olarak kaydettiremeyeceğinden; mahkemece bu gerekçelerle davanın reddedilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamaktadır. Açıklanan nedenlerle; dosya kapsamına, kararın dayandığı delillerle, yasaya uygun gerektirici nedenlere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında; mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde; usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmamasına, HMK.’nun 355. maddesi uyarınca; kamu düzenine ilişkin konularda da kararın esasına etkili bir aykırılık bulunmaması nazara alınarak; davacı vekilinin istinaf sebepleri yerinde görülmediğinden; istinaf başvurusunun esastan reddine, karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere; 1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1.b.l bendi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-Davacı tarafından yatırılan 121,30 TL istinaf başvuru harcının Hazineye irat kaydına, 3-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 179,90 TL istinaf karar harcından, davacı tarafından yatırılan 44,40 TL’nin mahsubu ile bakiye 135,50 TL harcın davacıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına, 5-Yatırılan gider avansından kalan kısmın davacıya ilk derece mahkemesince iadesine,6-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,7-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 362/1.a maddesi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi.07/06/2023