Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 45. Hukuk Dairesi 2023/1048 E. 2023/1040 K. 21.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
45. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2023/1048
KARAR NO: 2023/1040
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: GEBZE ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2016/202
KARAR NO: 2017/723
KARAR TARİHİ: 29/09/2017
DAVA: Menfi Tespit
KARAR TARİHİ: 21/06/2023
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesi ile; davacı müvekkilinin davalı kooperatifin üyesi iken kooperatif üyeliği nedeniyle tahsis edilen Kocaeli ili, Gebze ilçesi, … Mah., … ada, … pafta, … parsel sayılı taşınmazdaki … arsa paylı .. Blok … Kat .. nolu bağımsız bölümü 11/02/2011 tarihinde … isimli 3. kişiye sattığını fakat üyelik haklarını ve mükellefiyetlerini alıcının sonradan kötü niyetli bir şekilde devralmaktan vazgeçmesi nedeniyle devredemediğini, üyeliğinin sürdürülmesinde kendisi açısından hiçbir menfaati kalmaması nedeniyle müteaddit defalar kooperatif yönetimine üyelikten çıkartılmasına ilişkin talebini iletmesine rağmen kooperatif yönetimi tarafından talebinin dikkate alınmadığını, sadece aidat alabilmek adına kendisinin üyeliğinin devamında hiçbir hukuksal menfaat kalmadığı halde müvekkilinin kooperatif üyeliğinin devam ettirildiğini, nitekim müvekkiline usulüne uygun olarak hiçbir genel kurul toplantısına davet edilmemiş olduğunu belirterek; davacı müvekkilinin kooperatif tarafından tahsis edilen bağımsız bölümü 3.kişilere satmış olduğu 11/02/2011 tarihinden itibaren 5.400,00 TL borçlu olmadığının tespitine, olmadığı takdirde istifanın davalı tarafa noterlik aracılığı ile yapılan tebliğ tarihinden itibaren kooperatife borçlu olmadığının tespitine, davalı kooperatif tarafından başlatılacak kötü niyetli icra takiplerinin durdurulması açısından ihtiyati tedbir kararı verilmesini, davacı müvekkilinin noterce keşide edilmiş istifasının davalı kooperatife ulaştığı anda ortaklıktan çıkmanın gerçekletiğinin tespitine karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesi ile; davacının müvekkil konut yapı kooperatifinin ortağı olup kooperatif tarafından tahsis edilen dairenin davacıya tapuda devrinin ve tesliminin yapıldığını, davacının tapuda devir aldığı ve ortağı olduğu konut yapı kooperatifi tarafından teslim edilen daireyi üçüncü kişiye sattığını, davalı Kooperatifin çevre düzenlemesi yapılmadan ve müteahhide olan borçları ödenmeden üyelere evlerini verdiğini, müteahhidin çevre düzenlemesi yapım işi, hem kalan eksik işler ile hem de geçmişten gelen borçlardan dolayı alacağı olduğunu, Gebze 2.Asliye Hukuk Mahkemesinin 2011/671 Esas sayılı dosyasında müteahhidin kooperatiften alacağı ile ilgili dava görüldüğünü, mahkemenin görevsizlik kararı vererek iş bu dosyayı mahkememize gönderdiğini, mahkememizin 2016/583 esas sayılı dosyasında yapılan yargılama sonucunda davacı müteahhidin davalı kooperatiften 1.366.025,32 TL alacaklı olduğuna karar verildiğini, iş bu borçtan dolayı 8 üyenin evinin satıldığını, bu üyelerin evlerini alamadığını, davacının üyelikten çıkmasının kooperatifi zor duruma düşüreceğini, diğer üyelere de örnek olacağını, davacının dilekçesinde dairenin satışı nedeniyle kooperatif ortaklığında kalması için hiçbir hukuki yararının bulunmadığı yönündeki beyanının iyiniyet kurallarına aykırı niyet ve davranış içinde olduğunu açık bir şekilde ortaya koyduğunu, kooperatif ortağı olarak daireyi almakla kendi çıkarına olanı kabul etmiş ancak daireyi elde etmek için oluşturulan ortaklığın külfetlerinden kurtulmak için bir an önce ortaklıktan çıkmak için çaba gösterdiğini, daireyi alan kişiye ortaklığın külfetini yüklemeye çalıştığını, üçüncü kişinin bunu kabul etmemesi nedeniyle de bu külfeti kooperatifin üstünde bırakmaya çalıştığını, ancak bugüne kadar elde ettikleri çıkarların karşığında kooperatifin halen devam eden yükümlülüklerini üstlenmedikleri takdirde ortağı sebepsiz olarak zenginleşmiş olacağını belirterek davanın dürüstlük kuralına aykırılık teşkil etmesi sebebiyle reddine karar verilmesine talep ettiği anlaşılmıştır.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI Mahkemece, ” kooperatifin ana sözleşmesinde, kooperatifin süresinin 20 yıl olarak belirlendiği, sürenin 25.07.2016 tarihinde dolduğu, ancak davalı kooperatifin nihai amacının henüz gerçekleşmediği, davacının istifa beyanını noter vasıtası ile 16.06.2014 tarihinde davalı kooperatife bildirdiği, KK’nun 13.maddesi gereği istifa beyanının kooperatifin kabulüne bağlı olmadığı, davacının kendisine tahsis edilen taşınmazı üçüncü şahsa sattığı, üçüncü şahsın kooperatifin üyesi olmadığı, ortağın çıkma hakkının kullanılması halinde davacının kooperatiften elde ettiği menfaatleri yani bağımsız bölümü iade etmesi ve hesaplaşması sonucu ortaya çıkan tutarın iadesini kabul ve talep etmesi gerektiği, davacının tapuyu üçüncü şahsa devrettiği için bağımsız bölümü kooperatife devretmesinin mümkün olmadığı, kooperatifin amacına ulaşmadığı ve dağılma sürecinin de söz konusu olmadığı, kooperatifin mali yükümlülüklerinin devam ettiği, davacının çıkma hakkının kabul edilmesi halinde davacının sebepsiz olarak zenginleşeceği ve çıkma hakkının kullanılmasının dürüstlük kuralına aykırı olacağı ve genel kurul kararı ile alınan tüm aidat borçlarından sorumlu olduğu,” gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili yasal süresi içinde sunmuş olduğu istinaf dilekçesinde; 1163 Sayılı Kooperatifler Yasasının 10. Maddesi gereğince her ortağın kooperatiften çıkma hakkı olduğunu, 11. Maddenin 13 Fıkrasında bir ortağın hiçbir surette kooperatiften çıkamayacağına dair bağlamalar hükümsüz olduğunu, yine 13. Maddesinde, ortağın ana sözleşmeye uygun olarak yapacağı isteğe rağmen, kooperatifin istifayı kabulden kaçınması halinde ortağın çıkma dileğini noter aracılığı ile kooperatife bildirmesi halinde, bildirim tarihinden itibaren çıkmanın gerçekleşeceği düzenlendiğini, iş bu istifa bildirimi, bozucu yenilik doğurucu nitelikte olup, kooperatife ulaştığı anda sonuç doğurduğunu, maddenin lafzından ve ruhundan anlaşıldığı üzere, davacı müvekkilin istifa iradesini içeren ihtarname davalı kooperatife ulaştığı anda, istifa, kooperatifin kabulüne bağlı olmaksızın gerçekleşmiş olup, mahkemece, bu durumun tespitine yönelik açıklayıcı (izhari) bir hüküm verilmesi gerekirken davacı müvekkilin çıkma iradesinin dürüstlük kuralına aykırı olduğu gerekçesiyle çıkma iradesini geçerli sayılmayıp davanın reddine karar verilmesi usule ve açıkça Kooperatifler Yasasına ve hukuka aykırı olduğunu, kaldı ki, davacının üyelik konusu taşınmazı 11.02.2011 tarihinde 3. Kişiye sattığını, o tarihten beri kullanımında olmadığını, söz konusu taşınmaz, kooperatif üyesi olmasa da, 3. kişinin kullanımında olup, tapuda devir tarihinden itibaren, kooperatifin genel hizmetlerinden yararlanan ve genel giderlerden de sorumlu olan iş bu yeni malik 3. Kişi olduğunu, bu nedenle müvekkilinin istifasından sonra genel kurul toplantılarında alınan üyelik aidat ve diğer genel giderlerden sorumlu olması da mümkün olmadığını belirterek mahkeme kararının kaldırılmasını, davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
DAİRE KARARI: Dairemizin 02/06/2021 tarih 2020/249 E. 2021/582 K. Sayılı ilamı ile; davacının kooperatif üyeliğinden istifasına ilişkin ihtarname tebliğ mazbatasının sunulmamış olması, davalının, davacının istifasına dair ihtarnameyi 09.08.2014 tarihinde öğrenildiği bildirilmiş olup bu duruma davacı tarafça itiraz edilmemesi gözetildiğinde davacının istifasının 09.08.2014 tarihinde gerçekleştiğinin kabulü gerekeceği, davacı tarafça, kooperatif tarafından tahsis edilen bağımsız bölümü üçüncü kişiye satmış olduğu 11.02.2011 tarihinden itibaren 5.400,00 TL borçlu olmadığının tespiti talep edilmiş ise de davaya konu aidat borcun tamamının, davacı kooperatif ortağının istifasının noter ihtarı ile kooperatife ulaştığı tarihten önce doğduğu anlaşıldığı gerekçesiyle istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile, Davacının, davalı … Yapı Kooperatif’inden 09/08/2014 tarihi itibariyle çıktığının tespitine, davacının menfi tespit talebinin reddine karar verilmiştir.
YARGITAY KARARI: Verilen kararın davalı vekilince istinaf edilmesi üzerine Yargıtay 6. Hukuk Dairesi’nin 2021/5267 E. 2023/68 K. 17/01/2023 tarihli ilamı ile, ” Kooperatifçilikteki açık kapı ilkesinin bir gereği olarak, her ortak kooperatife girme hakkına sahip olduğu gibi çıkma hakkına da sahiptir. Ortağa tanınan bu hak hiçbir şekilde kooperatif yönetim kurulu veya genel kurul kararıyla veyahut ana sözleşmeye konulacak bir hükümle ortadan kaldırılamaz ise de ortağın çıkma hakkını kullanması dürüstlük kuralına aykırı olmamak şartıyla korunur. Ancak bu hak sınırsız değildir. Zira ortak, kooperatiften konut veya işyeri almış ise, borçtan kurtulmak amacıyla kooperatif ortaklığından çıkamaz. Aksi halde ortaklık yöntemiyle elde etmiş olduğu konut veya işyerini kooperatife iade etmesi gerekir. Dolayısıyla yapı kooperatiflerinde ortaklık ilişkisinin, kooperatifin hukuki varlığını devam ettirdiği durumlarda ortaklığın da devam etmesi zorunlu bulunmaktadır. Ancak kooperatifin fesih ve tasfiye şartları oluşmuş ise, yönetim kurulu ile mutabakat sağlanarak tasfiyeyi kolaylaştırmak için kooperatif ortaklığından çıkmak mümkündür. Keza, kooperatif amacını gerçekleştirmiş ve dağılma sürecine girmiş ise; çıkan ortağın konutu veya işyeri çıkma gerekçesi ile geri alınamaz. Sadece bu ortağın tasfiye giderlerine katılması istenir. Somut olayda, davacının kendi beyanlarından taşınmazı üçüncü kişiye devrettiği anlaşılmaktadır. Tasfiye halinde olmayan davalı kooperatifin iade talep edebileceği bu taşınmaz davacının yedinde bulunmadığına göre yukarıdaki ilkeler nazara alındığında davalı kooperatife karşı sorumluluğu devam eden davacının kooperatif üyeliğinin devamında zorunluluk bulunmaktadır. Hal böyle olunca davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde kabulü doğru görülmemiştir. ” gerektiği gerekçesiyle bozma kararı verilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE GEREKÇE HMK’nın 355. ve 357. maddeleri gereğince istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle bağlı olarak ve kamu düzenine aykırılık hususlarını da gözetilerek yapılan inceleme neticesinde; Dava, kooperatif üyeliğinden kaynaklanan menfi tespit ve kooperatif üyeliğinin sona erdiğinin tespiti istemine ilişkindir. Dairemizce usul ve yasaya uygun bulunan Yargıtay bozma ilamına uyulmasına karar verilmiş olup Yargıtay bozma ilamında ifade edildiği gibi davacı, her ne kadar kooperatiften çıkma hakkına sahip ise de bu hakkın sınırsız olmadığı, ortağın çıkma hakkını kullanması dürüstlük kuralına aykırı olmamak şartıyla korunacağı, ancak davacının kendi beyanlarından taşınmazı üçüncü kişiye devrettiği anlaşılmakla tasfiye halinde olmayan davalı kooperatifin iade talep edebileceği bu taşınmaz davacının yedinde bulunmadığı gözetildiğinde davalı kooperatife karşı sorumluluğu devam eden davacının kooperatif üyeliğinin devamında zorunluluk bulunduğundan davanın reddine karar verilmiştir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 04/03/2021 tarih 2021/2-96 Esas 2021/205 Karar sayılı ilamında ifade edildiği gibi 5235 sayılı Kanun uyarınca bölge adliye mahkemelerinin denetim ve hüküm mahkemesi sıfatlarına haiz adli yargı ikinci derece mahkemeleri olduğu, ilk derece mahkemesi kararlarına karşı tarafların itirazları doğrultusunda istinaf kanun yolu incelemesi görevini yerine getirirken istinaf başvurusunun esastan reddi veya ilk derece mahkemesi hükmünü kaldırarak yeniden hüküm kurmak dâhil denetim ve hüküm mahkemesi olarak gerekli tüm kararları verebileceği, ancak ilk derece mahkemesi kararına dairemizce müdahale edilmesi ve Yargıtay’ın bozma kararı vermesi nedeniyle dosyanın karar verilmek üzere dairemize gönderildiği, bu noktada dairemizin alt derece hüküm mahkemesi olarak ilk derece mahkemesiyle aynı sıfatla yargılama yaptığı, denetim görevini kullanmadığı, temyiz incelemesi sonucunda verilen Yargıtay bozma ilamına yönelik karar vermek üzere alt derece hüküm mahkemesi olarak hukuki dinlenilme hakkı kapsamında aynen ilk derece mahkemesi gibi duruşma açmak zorunda olduğu, açılan bu duruşmada istinaf kanun yolu incelemesi yapmadığı, alt derece hüküm mahkemesi sıfatına uygun şekilde karar verildiğinden istinaf yargılama aşamasında taraflar yararına vekalet ücretine hükmedilmemiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-Davanın REDDİNE,a-Alınması gerekli 179,90 TL karar ilam harcının peşin alınan 92,22 TL’den mahsubu ile eksik kalan 87,68 TL’nin davacıdan alınarak HAZİNEYE İRAT KAYDINA;b-Davacı tarafından yapılan yargılama giderinin davacı üzerine bırakılmasına,c-Davalı taraf kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca 9.200,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, ç-HMK 333. maddesi uyarınca karar kesinleştiğinde artan gider avansının yatıranlara resen iadesine, İstinaf Giderleri Yönünden;2-Başvuru tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 98,10 TL başvurma harcının Hazineye irat kaydına, 3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan istinaf karar harcı alınması gerekli olan 179,90 TL karar harcından davacı tarafça yatırılan 35,90 TL’nin mahsubu ile noksan kalan 144,00 TL harcın davacıdan alınarak Hazineye irat kayedilmesine verilmesine,4-Davacı tarafından sarfedilen istinaf yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu 353/1.b-2 bendi ile aynı kanunun 361/1. Maddesi uyarınca iki haftalık süre içinde Yargıtay temyiz kanun yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.21/06/2023