Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
45. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2023/1045
KARAR NO: 2023/1117
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2017/898
KARAR NO: 2019/39
DAVA TARİHİ: 10/10/2017
KARAR TARİHİ: 24/01/2019
DAVA: İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 12/07/2023
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; taraflar arasında Gaziosmanpaşa İlçesi, … Mah., … Pafta, … Ada, … parselde devam eden konut ve ticari alan vasıflı “…” projesi iskan işlemlerinin yürütülmesi ve ilgili belediyeden iskan belgesi alınması için öncelikle İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin 12/07/2013 tarih ve 1547 sayılı meclis kararı doğrultusunda inşaat alan transferi için gerekli başvurular ile iş sahibi adına yapı kullanma izin belgesi alınması için her türlü işlemin yapılması konusunda 05/09/2016 tarihinde danışmanlık sözleşmesinin akdedildiğini, danışmanlık sözleşmesini davalıların oluşturduğu “Gaziosmanpaşa İş Ortaklığı”nı temsilen 13/06/2016 tarihli yetki belgesi ve İstanbul … Noterliği 19/08/2016 tarih ve … yevmiye sayılı vekaletnamedeki yetkiye istinaden davalı … Yapı’nın eski ortağı … tarafından imza altına alındığını, 05/09/2016 tarihli danışmanlık sözleşmesine istinaden en geç 31/12/2016 tarihine kadar iskan alınması şartı ile müvekkili firmaya 2.000.000,00 TL danışmanlık bedeli ödenmesi konusunda anlaşmaya varıldığını, sonrasında 05/09/2016 tarihli sözleşmeye ek olarak bila tarihli yapılan sözleşme ile danışmanlık hizmetinin geçici olarak “başka bir danışman tarafından farklı bir çözüm yöntemi denenmek üzere” ara verilmesi konusunun kararlaştırıldığını, yine devamla ek sözleşme ile müvekkili firmaya 31/12/2016 tarihine kadar 750.000,00 TL ödeneceği, son paragrafta da 1 ay içerisinde işin devamı, iş sahibi tarafından talep edilmemesi halinde sözleşmenin feshedileceği hususlarının da kararlaştırılmış olduğunu, geçen 1 aylık sürede işin devamının davalılarca talep edilmediğini ve danışmanlık sözleşmesi fesih bedeli olarak 1.500.000,00 TL belirlendiğini ancak davalıların fesih bedellerini ödemediğini, bu nedenle müvekkili tarafından davalılar aleyhinde İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası üzerinden icra takibine geçildiğini, davalıların takibe itirazı neticesinde takibin durduğunu beyan ederek, itirazın iptali ile takibin devamına, davalılara alacağın %40’dan az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP Davalı … Dış Tic. Ltd. Şti. vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafından dava konusu iddia edilen danışmanlık sözleşmesinde müvekkili şirketin imzası veya herhangi bir onayının bulunmadığını, dava dışı …’a 13/06/2016 tarihli yetki belgesinin sadece yapı kullanma izin belgesi işlemlerini yürütmek üzere verildiğini, …’ın ise bilgi ve onayları olmadan dava konusu sözleşmeyi imzaladığını, ayrıca sözleşmedeki 31/12/2016 tarihine kadar ruhsat alınmazda sözleşme herhangi bir ihtara gerek kalmaksızın kendiliğinden fesih olacaktır hükmünü devre dışı bırakmak için ek sözleşmeyi imzaladıklarını, …’ın dava konusu sözleşme ve ek sözleşmeyi imza yetkisinin bulunmadığını, sözleşme ve ek sözleşmeye rıza, onay ve muvafakatlerinin olmadığını, davacıya müvekkili tarafından vekaletname yada yetki belgesi verilmediğini, davacı ile …’ın haksız kazanç elde etmek için birlikte hareket ettiklerini, davacı tarafından müvekkili şirket aleyhinde açılan takipte de Bakırköy İcra Dairelerinin yetkili olduğunu, yapılan takibin yetkisiz dairede gerçekleştirildiğini beyan ederek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davalılar … San. Tic. A.Ş. ve … Turizm Ltd. Şti. vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafından dava konusu iddia edilen danışmanlık sözleşmesinde müvekkili şirketin imzası veya herhangi bir onayının bulunmadığını, dava dışı …’a 13/06/2016 tarihli yetki belgesinin sadece yapı kullanma izin belgesi işlemlerini yürütmek ve müvekkili şirketin onayı dahilinde sözleşme yapmak üzere verildiğini müvekkili şirketleri borç altına sokmayı kapsamadığını, …’ın ise bilgi ve onayları olmadan dava konusu sözleşmeyi imzaladığını, ayrıca sözleşmedeki 31/12/2016 tarihine kadar ruhsat alınmazda sözleşme herhangi bir ihtara gerek kalmaksızın kendiliğinden fesih olacaktır hükmünü devre dışı bırakmak için ek sözleşmeyi imzaladıklarını, …’ın dava konusu sözleşme ve ek sözleşmeyi imza yetkisinin bulunmadığını, sözleşme ve ek sözleşmeye rıza, onay ve muvafakatlerinin olmadığını, davacıya müvekkili tarafından vekaletname yada yetki belgesi verilmediğini, davacı ile …’ın haksız kazanç elde etmek için birlikte hareket ettiklerini, davacı tarafından müvekkili şirket aleyhinde açılan takipte de Bakırköy İcra Dairelerinin yetkili olduğunu, yapılan takibin yetkisiz dairede gerçekleştirildiğini beyan ederek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … Tc. Ltd. Şti. vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili şirket aleyhinde başlatılan icra takibinde tahrifat olduğunu, takibin ve huzurdaki davanın haksız ve kötü niyetli olduğunu, müvekkili şirketler ile diğer davalı şirketlerin … projesi kapsamında gerekli bütün ruhsatları almış iken sonradan İstanbul Büyükşehir Belediyesinin 12/07/2013 tarih ve … sayılı meclis kararı nedeniyle aldığı ruhsatlarda değişiklikler meydana geldiğini, bu karar doğrultusunda tamamlanıp biten proje için iskan belgesinin alındığını, inşaat alanına transfer işlemlerinin yapılması ve yapı kullanma izni belgesi alınması için gerekli müracaatların yapılması gerektiğini, bu sebeple ortaklar aldıkları karar gereğince öncelikle iş bu davaya ihbar edilmesini ve müvekkilleri aleyhinde açılan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Feri Müdahil … vekili tarafından sunulan ihbara cevap dilekçesinde özetle; müvekkilinin davalıların 13/06/2016 tarihinde yetki belgesi başlıklı belge kapsamında İstanbul ili, Gaziosmanpaşa İlçesinde mukim … projesine ait iskan işlemlerinin yürütülmesi ile ilgili belediyeden iskan belgesinin alınmasına yönelik olarak gerekli her türlü işe ve işlemi yapmak üzere danışmanlık sözleşmesini imzalamak üzere yetkilendirildiğini, bu yetkilendirmenin Büyükşehir Belediyesinin 12/07/2013 tarih ve … sayılı meclis kararı nedeniyle ruhsatlarda değişiklik meydana gelmesi sebebiyle müvekkiline verdiğini, müvekkilinin davalılardan … şirketinin eski ortağı olması nedeniyle ve inşaata ilişkin iskan belgelerinin alınmasında halihazırda menfaati olduğundan bu görevle donatıldığını, davalılar tarafından müvekkile verilen yetki belgesinin mahiyetinin Borçlar Hukuku anlamında vekalet sözleşmesi olduğunu, yetki belgesine göre müvekkilince muhtelif tarihlerde verilen yetki kapsamında yapılan danışmanlık sözleşmelerinin bulunduğunu, sözleşmelerin davalıların irade ve talimatları doğrultusunda menfaatleri gözetilerek imzalandığını, davalıların müvekkili …’ın yetkisinin 05/09/2016 tarihli sözleşmenin imzalanması ile sona erdiğine yönelik iddialarının hiçbir hukuki temelinin bulunmadığını, davalıların müvekkili … vekalet görevini kötüye kullandığına dair beyanlarının gerçek dışı olduğunu beyan ederek, davanın müvekkiline ihbarına ve davalıların cevapların cevaplarına karşı beyanlarının kabulü ile müvekkilinin davaya feri müdahil olarak kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI Mahkemece; “…Davacı 05/09/2016 tarihli danışmanlık sözleşmesi ve bu sözleşme ek olarak düzenlenen bila tarihli ek sözleşme uyarınca iş sahibi şirketler tarafından ek sözleşme kapsamında 1 ay içerisinde işin devamının talep edilmediği, danışmanlık sözleşmesinin feshedildiği, fesih bedeli olarak da 1.500.000,00 TL’nin ödenmesi gerektiğini talep etmiştir. Davalılar, ihbar olunan …’ın iskan belgesinin alınması, inşaat alan transferi işlemlerinin yapılması için danışmanlık sözleşmesi imzalamak üzere yetkilendirildiğini, …’ın danışmanlık sözleşmesinde cezai şart öngörülmemesine rağmen davacı ile bir araya gelerek ek protokol yaptığını, vekalet ilişkisini kötüye kullanarak müvekkillerini borçlandırdığını savunmuş, davanın reddini talep etmişlerdir.Temsil edilen kişinin temsilciye yetki vermesi üzerine iki kişi arasında meydana gelen hukuki ilişkiye iş temsil yetkisi denir. Temsil yetkisi çok defa iki kişi arasındaki bir sözleşmeye özellikle de vekalet sözleşmesine dayanır. Temsil yetkisi dayandığı vekalet sözleşmesinden soyut bir varlığa sahiptir. Temel ilişki olan vekaletin hükümsüz kalması temsil yetkisinin de hükümsüz olmasını gerektirmez. Belirtilen bu farklılıklara rağmen uygulamada vekalet ile temsil aynı anlamda kullanılmaktadır. Genel olarak temsilci görünüşte temsil yetkisinin sınırları içerisinde kalmış olmakla beraber bu yetkiyi kötüye kullanmış olursa temsil edilene karşı bu hareketinden dolayı sorumlu olur. Fakat üçüncü şahıs temsil yetkisinin kullanıldığını anlamamış ve anlayacak durumda bulunmamış ise yapılan sözleşme temsil edileni de bağlar. (Tekin Ay Borçlar Kanunu Genel Hükümler 7. Baskı 1993, sayfa 181-183-185-186-196-200) 6098 s. Türk Borçlar Kanununda (TBK) sadakat ve özen borcu, vekilin vekil edene karşı en önde gelen borcu kabul edilmiş ve 506. maddesinde (818 s. Borçlar Kanununun 390.) maddesinde aynen; “Vekil, vekâlet borcunu bizzat ifa etmekle yükümlüdür. Ancak vekile yetki verildiği veya durumun zorunlu ya da teamülün mümkün kıldığı hâllerde vekil, işi başkasına yaptırabilir. Vekil üstlendiği iş ve hizmetleri, vekâlet verenin haklı menfaatlerini gözeterek, sadakat ve özenle yürütmekle yükümlüdür. Vekilin özen borcundan doğan sorumluluğunun belirlenmesinde, benzer alanda iş ve hizmetleri üstlenen basiretli bir vekilin göstermesi gereken davranış esas alınır.” hükmüne yer verilmiştir. Bu itibarla vekil, vekil edenin yararına ve iradesine uygun hareket etme, onu zararlandırıcı davranışlardan kaçınma yükümlülüğü altındadır. Vekâletin kapsamı, sözleşmede açıkça gösterilmemişse, görülecek işin niteliğine göre belirlenir. (TBK’nin 504/1) Sözleşmede vekaletin nasıl yerine getirileceği hakkında açık bir hüküm bulunmasa veya yapılan işlem dış temsil yetkisinin sınırları içerisinde kalsa dahi vekilin bu yükümlülüğü daima mevcuttur. Hatta malik tarafından vekilin bir taşınmazın satışında, dilediği bedelle dilediği kimseye satış yapabileceği şeklinde yetkili kılınması, satacağı kimseyi dahi belirtmesi, ona dürüstlük kuralını, sadakat ve özen borcunu göz ardı etmek suretiyle, makul sayılacak ölçüler dışına çıkarak satış yapma hakkını vermez. Vekil edenin yararı ile bağdaşmayacak bir eylem veya işlem yapan vekil değinilen maddenin son fıkrası uyarınca sorumlu olur. Bu sorumluluk BK’de daha hafif olan işçinin sorumluluğuna kıyasen belirlenirken, TBK’de benzer alanda iş ve hizmetleri üslenen basiretli bir vekilin sorumluluğu esas alınarak daha da ağırlaştırılmıştır. Öte yandan, vekil ile sözleşme yapan kişi 4721 s. Türk Medeni Kanunu’nun (TMK) 3. maddesi anlamında iyi niyetli ise yani vekilin vekalet görevini kötüye kullandığını bilmiyor veya kendisinden beklenen özeni göstermesine rağmen bilmesine olanak yoksa, vekil ile yaptığı sözleşme geçerlidir ve vekil edeni bağlar. Vekil vekalet görevini kötüye kullansa dahi bu husus vekil ile vekalet eden arasında bir iç sorun olarak kalır, vekil ile sözleşme yapan kişinin kazandığı haklara etkili olamaz. Üçüncü kişi vekil ile çıkar ve işbirliği içerisinde ise veya kötü niyetli olup vekilin vekalet görevini kötüye kullandığını biliyor veya bilmesi gerekiyorsa vekil edenin sözleşme ile bağlı sayılmaması, TMK’nin 2. maddesinde yazılı dürüstlük kuralının doğal bir sonucu olarak kabul edilmelidir. Söz konusu yasa maddesi buyurucu nitelik taşıdığından hakim tarafından kendiliğinden (resen) göz önünde tutulması zorunludur. Aksine düşünce kötü niyeti teşvik etmek en azından ona göz yummak olur. Oysa bütün çağdaş hukuk sistemlerinde kötü niyet korunmamış daima mahkum edilmiştir. Nitekim uygulama ve bilimsel görüşler bu yönde gelişmiş ve kararlılık kazanmıştır. (Yargıtay 1. Hukuk Dairesinin 2016/2790 Esas, 2019/249 Karar sayılı 17/01/2019 tarihli ilamı) Somut olayda ihbar olunan …’a 13/06/2016 tarihli yetki belgesi ile İstanbul İli, Gaziosmanpaşa İlçesi, … Mah. … Pafta, … Ada, … parselde inşaatı devam etmekte olan konut ve ticari alan vasıflı “… Projesine ait iskan işlemlerinin yürütülmesi ve ilgili belediyeden iskan belgesinin alınması için İstanbul Büyükşehir Belediyesinin 12/07/2013 tarih ve … sayılı meclis kararı doğrultusunda inşaat alan transferi işlemleri için gerekli işlemlerin yapılması ve sonrasında yapı kullanma izin belgesi alınması için gerekli her türlü iş ve işlemi yapmak üzere danışmanlık sözleşmesi imzalama yetkisi davalılar tarafından verilmiştir. … tarafından bu yetkiye istinaden 05/09/2016 tarihli danışmanlık sözleşmesi davacı şirket ile akdedilmiş, danışmanlık sözleşmesinde ….’ın temsilci olarak hareket ettiği ve danışmanlık sözleşmesinin İstanbul … Noterliğinin 19/08/2016 tarih ve … yevmiye sayılı vekaleti ile verilen yetki kapsamında akdedildiği, danışmanlık sözleşmesine yazılmıştır. 19/08/2016 tarih, … yevmiye sayılı vekaletname ile … davacı şirket yetkilisini ruhsat almak, her türlü yıkım, resmi talepte bulunmak, 6306 sayılı yasa ve yasa kapsamında yayınlanan mevzuat hükümleri çerçevesinde valilikler, belediyeler, kaymakamlıklar ve bunlara bağlı resmi kurumlarda vs. adına işlem yapmak üzere yetkilendirdiği, bu yetki kapsamında da danışmanlık sözleşmesinin kurulduğu görülmüştür. Davalılar ihbar olunan …’ı danışmanlık sözleşmesi akdetmek üzere yetkilendirilmişler ise de …’a kendilerini borçlandırmak üzere yetkisi vermemişlerdir. Danışmanlık sözleşmesinin imzalanmasından sonra davacı ile ihbar olunan … arasında bila tarihli ek protokol akdedilerek danışmanlık sözleşmesinin feshedilmesi durumunda 1.500.000,00 TL cezai şart ödeneceği, belirlenerek davalılar borç altına sokulmuşlardır. Davacı tarafından …’ın davalıların temsilcisi olduğu ve kendisine verilen yetki kapsamında hareket ettiği, danışmanlık sözleşmesinin de 19/08/2016 tarih, … yevmiye sayılı vekaletnamedeki yetkiler çerçevesinde imzalandığı bilinmekte olup, ek protokol ile sözleşmenin feshi halinde 1.5000.000,00 TL cezai şartın davalılar tarafından ödeneceğinin ihbar olunan … ve davacı tarafından düzenlenmesinde …’ın temsil yetkisini aştığı, davacının da …’ın davalıları borçlandırma yetkisi olmadığını bildiği, bu durumda temsil yetkisini aşan temsilci ile sözleşme yaparken iyi niyetli olmadığı, temsilcinin temsil yetkisini kötüye kullandığını bilmesi gereken kişi olduğu, davalıların ek protokol ile bağlı olmadıkları anlaşıldığından davanın reddine, davacının kötüniyetli icra takibi yaptığı ispat olunamadığından davalıların tazminat talebinin reddine” karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili yasal süre içerisinde sunmuş olduğu istinaf dilekçesinde özetle; Mahkemece istenilen bilgi gereği Gaziosmanpaşa Belediye Başkanlığı Kentsel Dönüşüm Müdürlüğü’nün … sayılı 28/03/2018 tarihli yazısından da anlaşılacağı üzere müvekkilinin layıkı ile görevini yerine getirdiğini, 13/06/2016 tarihli “Yetki Belgesi” başlıklı belgede davalılar yetkililerinin imzası mevcut olup bu imzaların sıhhati konusunda itiraz edilmediğini, yapılan tüm işlemlerden davalıların haberdar olduğunu, davalı … Yapı’nın eski ortağı feri müdahil … vekili tarafından dosyaya sunulan mail yazışmaları, bilgi ve belgelerden anlaşılacağı üzere yapılan her türlü işlemin davalılara rapor edildiğini, feri müdahil … vekilince de belirtildiği üzere davalı Avrupa Yapı yetkilisi … ile … arasında mailleşmeler yapılarak Ankara’da görüşmeler yapıldığını, buna karşın davacının kötü niyetli olduğunu, …’ın ise yetkisini aştığını kabul etmenin dosya kapsamına uygun düşmediğini, tüm bu delillere rağmen mahkemece hatalı karar verildiğini, milyon dolarlık bir projede bedelsiz olarak danışmanlık ve yerel hizmet verileceğini umulmasının mümkün olmadığını, müvekkili firmanın sözleşme, ek protokol vs her türlü imzalanan belgelerdeki sorumluluklara uygun davrandığını, davalıların hiç bir zaman müvekkilinin sözleşmenin dışına çıkarak sözleşmedeki görev ve sorumluluklarını yerine getirmediğini iddia etmediklerini, Gaziosmanpaşa Belediye Başkanlığı Kentsel Dönüşüm Müdürlüğü’nün 28/03/2018 tarihli cevabi yazısına rağmen mahkemece hayatın olağan akışına aykırı karar verildiğini beyanla kararın kaldırılmasını talep etmiştir. Fer’i müdahil … vekili istinaf dilekçesinde özetle; müvekkilinin davalılar arasında yapılan sözleşme, ek protokol vs her türlü imzalanan belgelerdeki sorumluluklara uygun davrandığını, davalıların hiç bir zaman müvekkili ve davacı firmanın sözleşmenin dışına çıktığını, sözleşmedeki görev ve sorumluluklarını yerine getirmediğini iddia etmediklerini, Gaziosmanpaşa Belediye Başkanlığı Kentsel Dönüşüm Müdürlüğü’nün 28/03/2018 tarihli cevabi yazısına rağmen mahkemece hayatın olağan akışına aykırı, dosya kapsamında toplanan delillere uygun olmayan bir karar verildiğini beyanla kararın kaldırılmasını talep etmiştir. Davalı … Dış Tic. Ltd. Şti. vekilinin dilekçesi katılma yoluyla istinaf dilekçesinde özetle; mahkeme kararının kötüniyet tazminatı yönünden kaldırılmasını ve kötüniyet tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir. Dairemizin geri çevirme kararlarına istinaden … Dış Tic. Ltd. Şti. Ve … mirasçısı tarafından harç ikmal edilmediğinden Mahkemece ek karar istinaf taleplerinin reddine karar verildiği, ek kararın tebliği edildiği, istinaf yoluna başvurulmadığı tespit edilmekle, istinaf incelemesi davacı vekilinin istinaf sebepleriyle sınırlı olarak yapılmıştır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında inceleme; 6100 sayılı HMK’nın 355.maddesi uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılmış, kamu düzenine aykırılık olup olmadığı ise re’sen gözetilmiş ayrıca HMK’nın 357. maddesindeki “İlk derece mahkemesinde ileri sürülmeyen iddia ve savunma istinafta dinlenemez ve istinafta yeni delillere dayanılamaz” kuralı nazara alınmıştır. Dava, danışmalık sözleşmesi ve ek sözleşme uyarınca, fesih bedelinin tahsili için başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir. İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı takip dosyasında; davacı tarafından, davalılar aleyhine 1.500.000,00 TL alacağın takip tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsili talebiyle 05/05/2017 tarihinde başlatılan icra takibine ilişkin ödeme emrinin davalılara tebliği sonucu 7 günlük süre içerisinde itiraz etmeleri üzerine, eldeki davanın İİK’nın 67.maddesi uyarınca 1 yıllık yasal süre içerisinde açıldığı tespit edilmiştir. Takip talebinde borcun sebebi “02/05/2017, 05/09/2016 tarihli sözleşme uyarınca hazırlanan ek sözlemeden kaynaklanan fesih bedeli” olarak belirtilmiştir. Yetki Belgesi; “İstanbul İli, Gaziosmanpaşa İlçesi, … Mah. … Pafta, … Ada, … parselde inşa edilmekte olan konut ve ticari alan vasıflı … Projesine ait iskan işlemlerinin yürütülmesi ve ilgili belediyeden iskan belgesi alınması için İstanbul Büyükşehir Belediyesinin 12/07/2013 tarihli ve 1547 sayılı meclis kararı doğrultusunda; inşaat alan transferi işlemleri için gerekli işlemlerin yapılması ve sonrası yapı kullanma izin belgesi alınması için gerekli her türlü iş ve işlemleri yapmak ve danışmanlık sözleşmesi imzalamak üzere …TC kimlik nolu Eyüp Özcan tarafımızdan yetkilendirilmiştir.” şeklinde düzenlenen 13/06/2016 tarihli yetki belgesinin, … Dış Tic. Ltd. Şti., … Ltd. Şti., … San. Tic. Ltd. Şti. ve … San. Tic. Ltd. Şti. tarafından imzalandığı anlaşılmıştır. Düzenleme Şeklinde Vekaletname; İstanbul … Noterliğinde düzenlenen 19/08/2016 tarih ve … yevmiye no.lu “Düzenleme Şeklinde Vekaletname” ile; …’ın tarafından, “İstanbul ili bilumum ilçeleri, bilumum mahalleri ve köyleri sınırları içinde bulunan gayrimenkullerimin üzerinde proje yapmaya veya yaptırmaya, yıkım ve inşaat ruhsatı için ilgili idarelerde sözleşmeleri yapmaya, iptal ettirmeye, her türlü plan, plan tadilatı vb işlemleri yaptırmaya, onaylatmaya…” şeklinde başlayan cümle ile kendisini kurumlarda temsil etmeye, 6306 sayılı Kanun kapsamında tüm işlemleri yapmaya vs. konularda … (davacı şirket yetkilisi) ve … 18/08/2017 tarihine kadar yetkilendirilmiştir. Danışmanlık Sözleşmesi; “İş sahibi; Proje ve inşaat sahibi … Yapı, … Otomotiv, … Otomotiv ve … Yapı’nın oluşturduğu Gaziosmanpaşa İş Ortaklığını temsilen … (İstanbul …Noterliğinin 19/08/2016 tarih ve … yevmiye sayılı vekaletiyle verilen yetkisi kapsamında), İşi yüklenenen; … ” olduğu, Sözleşme şartları başlıklı maddesinde; “1-Danışman yukarıda ismi yazan iş sahibine ekte tapu kaydı sunulan Gaziosmanpaşa ilçesi … Mah. … Pafta, … Ada, … parselde inşaatı devam etmekte olan konut ve ticari alan vasıflı … Projesine ait iskan işlemlerinin yürütülmesi ve ilgili belediyeden iskan belgesini alması için öncelikle İstanbul Büyükşehir Belediyesinin 12/07/2013 tarih ve … sayılı meclis kararı doğrultusunda inşaat alan transferi için gerekli tüm işlem ve başvuruları yapacak ve sonrasında iş sahibi adına yapı kullanma izin belgesi alınması için gerekli her türlü iş ve işlemi yapacaktır. 2-Taraflardan işi yüklenen en geç 31/12/02016 tarihinde İstanbul Büyükşehir Belediyesinin 12/07/2013 tarih ve … sayılı meclis kararı doğrultusunda iskan alınması için problem olan inşaat alanı transfer işlemleri için gerekli tüm başvuru işlemlerini bitireceğini ve inşaat projesinin iskan belgesini alarak iş sahibine tevdiini taahhüt etmiştir. İşin ifası için İstanbul Büyükşehir Belediyesi, Gaziosmanpaşa Belediye Başkanlığı ve Çevre ve Şehircilik Bakanlığında tüm ve iş ve işlemlerin danışman iş sahibi adına yürütülecektir.” Süre; “İskan belgesi için en geç 31/12/2016 tarihine kadar alınmış ve iş sahibinin kabulüne sunmuş olacaktır.” Ücret; “İş sahibi verilecek danışmanlık hizmeti ve kararlaştırılan tarihte iskan belgesi alması şartıyla yüklenene 2.000.000,00 TL (iki milyon Türk Lirası) danışmanlık bedeli ödeyecektir. İşin ifası için gerekli olan tüm resmi harç ve masraf vs. giderler iş sahibi tarafından karşılanacak olup danışmanlık ücretine dahil değildir. 3-Taraflardan gerek iş sahibi gerekse danışman yüklendiği işi bizzat kendisi yapacak olup işin ifasını başka bir kişiye kuruma tevdi edemez. Sözleşmede belirlenen tarihe kadar işin ifası ile ilgili olarak yetki verilen kişi kişiler dışında başka hiç kimse girişimde bulunamaz taraflar haricinde yetkisi dışında üçüncü kişilere işin ifası için girişimde bulunması durumunda danışmanlık sözleşmesi tek taraflı olarak fesih edilecektir. Sözleşmenin bu haliyle fesih edilmesi durumunda sözleşmeyi ihlal eden taraf, diğer tarafa kararlaştırılan danışmanlık ücretinin %20 si oranında cezai şartı ödemeyi kabul beyan ve taahhüt etmiştir. İhlalin danışman tarafından gerçekleştirilmesi durumda danışman cezai şartın yanında iş avansı için nakden aldığı bedeli iş sahibine iade edeceğini beyan kabul ve taahhüt etmiştir. 8-İşin bitirilmesi için belirlenen 31/12/2016 tarihine kadar yapı kullanma izin belgesinin danışman tarafından alınmaması durumunda işbu sözleşme herhangi bir ihtara gerek kalmaksızın kendiliğinden fesih edilmiş olur. Danışman o ana kadar yapmış olduğu işler için yaptığı masraflar vs. nedeniyle hiçbir talepte bulunamaz. 9-Danışman firmaya iş sahiplerince ilgili kurumlarda işlerin yürütülmesi için yetki belgesi ve vekaletname verilmesi gerekmektedir.” şeklinde hükümlere yer verilmiş, sözleşme … ve davacı … tarafından 05/09/2016 tarihi atılarak imzalanmıştır. Ek Sözleşme; … ile iş sahipleri adına … arasında düzenlenen 05/09/2016 tarihli sözleşmeye ek olarak düzenlendiği ifade edilen bila tarihli ek sözleşmede, …’ın temsilcisi olduğu Gaziosmanpaşa İş Ortaklığı adına; Taraflar arasında düzenlenmiş ilgili sözleşmede … Ltd. Şti.’nin yürüttüğü danışmanlık hizmetlerinin geçici olarak “başka bir danışan tarafından farklı bir çözüm yöntemi denenmek üzere” ara verilmesini talep ettiği, sözleşme hükümlerine göre ara verilmesi talebinin sözleşmenin 3.maddesine aykırı bir fiil olduğunun farkında olduğunu belirterek bu madde kapsamında yapılacak tüm cezai şartları kabul edeceğini temsilcisi olduğu Gaziosmanpaşa İş Ortaklığı adına kabul ettiği, iş sahibinin talebi doğrultusunda yapılan bu ek protokol ile sözleşmede belirtilen süre kavramının ortadan kaldırıldığı ve aralıksız bir şekilde işlemlerin yürütüleceği, işin ifası sırasında doğabilecek resmi ve diğer harcamaların iş sahibi tarafından ödeneceği belirtilmiş, “İşi üstlenen firmaya, iş sahibi sözleşmedeki alacağına istinaden 750.000,00 TL (yediyüzellibin Türk Lirası) ödemeyi 31/12/2016 tarihine kadar ödeyecektir. İlgi sözleşme gereğince talebimiz doğrultusunda hizmetlere ara verilmesi sebebiyle sözleşmede belirtilen sürelerin iptal edilerek sözleşmenin ifasının iş sahibi tarafından tekrar 1 ay sonra talebi halinde işi yüklenen tekrar değerlendirme yaparak ilgi sözleşmeye yeniden yeni şartlarda danışmanlık sözleşmesi için ek Protokol yapılacak olup ilgi sözleşmeye eklenecek protokolde sözleşmenin istenilen maddelerinde değişiklik yapma hakkı sözleşmenin ifasını yürüten …’ne aittir. 1 ay içerisinde işin devamı, iş sahibi tarafından talep edilmemesi halinde sözleşme fesih edilecektir. Fesih bedeli 1.500.000 TL (Birmilyon Beşyüz Bin Türk Lirası) olarak belirlenmiş olup bu tarihe kadar yapılan ödemeler bu bedelden mahsup edilecektir.” şeklinde düzenlenmiştir. Gaziosmanpaşa Belediye Başkanlığından gelen cevabi yazılar;Mahkemece “… Mah. … Pafta, … Ada, … Parsel Sayılı taşınmaz ile ilgili Mimarı Projede yapılan 07/08/2006 tasdik tarihli uygulama imar planı notlarına 12/07/2013 tarih 1547 sayılı İBB Meclis Kararı ile eklenen plan notu doğrultusunda inşaat alanının transferi ve yapı kullanım belgesi alma işlemi için müracaatların kim tarafından yapıldığı, … Yapı Şirketi (…) müracaat yapılıp yapılmadığı, müracaat var ise … Yapı Şirketi’nin (…) en son hangi tarih itibari ile Belediye Başkanlığı ile ilgili işlem yaptığı hususunda” bilgi verilmesi için yazılan müzekkereye Gaziosmanpaşa Belediye Başkanlığı Kentsel Dönüşüm Müdürlüğü’nün … sayılı 28/03/2018 tarihli yazısı ile “Gaziosmanpaşa İlçesi, … Mah. … Pafta, … Ada, … parsel saılı taşınmazla ilgili olarak imar planı çalışmalarına başlanması hususunda 23/09/2016 tarih ve … sayılı dilekçe idaremize davacı … tarafından iletilmiş olup, imar planı değişikliğine ilişkin görüşmelerde kendisi ile yürütülmüştür. Bu dilekçeye ilişkin olarak başlatılan imar planı değişikliği çalışması kapsamında hazırlanan kurum görüşleri de ilgili kurumlara gönderilmek üzere adı geçen …’a zimmetlenerek teslim edilmiştir. Söz konusu kurum görüşleri de ilgili şahıs tarafından takip edilerek idaremize ulaştırılmıştır.” şeklinde yanıt verildiğini, Yine mahkemece “Sözleşmenin sona ermesinden sonra 31/12/2016 tarihinde dava konusu edilen taşınmaz (… Mah. … Pafta, … Ada, … Parsel sayılı taşınmaz ile ilgili mimarı projede yapılan 07.08.2016 tasdik tarihli uygulama imar plan notlarına 12.07.2013 tarih … sayılı İBB Meclis Kararı ile eklenen plan notu doğrultusunda) ile ilgili inşaat alanının transferi ve yapı kullanım belgesi alma işlemi için davacı şirket veya yetkili temsiclci tarafından her hangi bir müracaat olup olmadığı” hususlarında yazılan müzekkereye Gaziosmanpaşa Belediye Başkanlığı Kentsel Dönüşüm Müdürlüğü’nün … sayılı 20/06/2018 tarihli yazısı ile “belirtilen konuya ilişkin olarak … Dış Ticaret tarafından yapılan 19/12/2017 tarihli başvuruya rastlanmıştır” şeklinde yanıt verildiği anlaşılmıştır. İnceleme ve değerlendirme; Somut olayda; davalılar tarafından fer’i müdahil …’a verilen yetki uyarınca, davalılar adına … ve davacı …Ltd.Şti arasında “danışmanlık sözleşmesi” ve “ek sözleşme” imzalandığı anlaşılmakla, davalıların “ek sözleşme” ile bağlı olup olmadıkları, …’ın yetkisini aşıp aşmadığı, ek sözleşme ile kararlaştırılan fesih bedeli yönünden davalıların davacıya borçlu olup olmadıkları hususlarında ihtilaf bulunmaktadır. Davalılar tarafından imzası inkar edilmeyen 13/06/2016 tarihli yetki belgesi ile … Modern Projesine ait iskan işlemlerinin yürütülmesi ve ilgili belediyeden iskan belgesi alınmasına yönelik, İBB meclis kararı doğrultusunda inşaat alan transferi işlemleri için gerekli işlemlerin yapılması ve sonrasında yapı kullanma izin belgesi alınması için gerekli her türlü iş ve işlemleri yapmak ve danışmanlık sözleşmesi imzalamak üzere … yetkilendirilmiştir. Bu durumda …’ın danışmanlık sözleşmesi imzalamak konusunda yetkili olduğu açıktır. TBK’nın 502. maddesinde; “Vekalet sözleşmesi, vekilin vekalet verenin bir işini görmeyi veya işlemini yapmayı üstlendiği sözleşmedir.” şeklinde tanımlanmış ve TBK’nın 506/2. maddesinde vekilin, üstlendiği iş ve hizmetleri, vekalet verenin haklı menfaatlerini gözeterek, sadakat ve özenle yürütmekle yükümlü olduğu hükmüne yer verilmiştir. Temsil, bir hukuki işlemi bir kişinin başka bir kişi adına (namına) ve hesabına yapması ve işlemin hukuki sonuçlarının bu kişi üzerinde doğmasını sağlamasıdır (M.Kemal Oğuzman/M.Turgut Öz, Borçlar Hukuku Genel Hükümler, 1. Cilt 18. Bası, 2020 s. 224). Temsil halinde işlem temsilci tarafından temsil olunanın nam ve hesabına yapıldığı için hukuki işlemin tarafı, doğrudan doğruya temsil olunandır. Temsilci hukuki işlemi temsil olunanı söylemeden kendi adına yaptıktan sonra, bu işlemden doğan hak ve borçları temsil olunana nakledebileceği gibi, hukuki işlemi yaparken bu işlemi doğrudan temsil olunan nam ve hesabına da yapabilir. Bu durumda ilk halde dolaylı temsil, ikinci halde doğrudan temsil söz konusu olur. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 22/09/2010 tarihli 2010/13-414 E. 2010/412 K. sayılı ilamı; “Temsil yetkisi verilmesi ile vekâlet akdi yapılması birbirine karıştırılmamalıdır.Gerçekten çok kere temsil yetkisi ile vekâlet akdi aynı zamanda bir arada bulunursa da (BK. m.388/f.2) bunda bir zorunluluk yoktur. Vekâlet akdi dışında bir temsil yetkisi söz konusu olabileceği gibi temsil yetkisi verilmeden de bir vekâlet akdi mevcut olabilir. Vekâlet akdi yapmakla temsil yetkisi vermek birbirinden farklı şeylerdir. Bu farklılıklardan bir kısmı ifade edilecek olursa; vekâlet bir akittir ve iki tarafın irade beyanı (icap ve kabul) ile meydana gelir. Temsil yetkisi ise sadece temsil yetkisi verenin tek taraflı beyanı ile verilir. Yine, vekâlet akdi işi görecek vekil ile işi görülecek müvekkil arasında iç ilişkiyi ilgilendirir; temsil yetkisi ise üçüncü şahıslarla ilişkiye girilmesini, dış ilişkiyi ilgilendirir…” Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 09/11/2021 tarihli 2017/3-2917 E. 2021/1380 K. sayılı ilamında; “…Vekâlet ve temsil kavramları hukukî nitelikleri itibariyle birbirinden farklı kurumlardır. Temsil kavramı BK’nın 32 vd. maddelerinde yetkili temsil ve yetkisiz temsil olarak ikili ayırıma tabi tutulmuştur. Buna göre; yetkili bir temsilci tarafından bir başkası adına ve hesabına yapılan hukukî işlemin sonuçları, doğrudan doğruya temsil olunanı bağlayacaktır. Vekâlet sözleşmesinin konusunu bir hukukî işlemin veya hukukî işlem benzeri işlemin gerçekleştirilmesinin oluşturduğu durumlarda vekil, müvekkil hesabına iş görmektedir. Bunun yerine getirilmesi de temelde iki yol ile mümkün olup, vekil ya söz konusu işlemi kendi adına, müvekkili hesabına gerçekleştirecek ya da söz konusu işlemi müvekkili adına ve hesabına gerçekleştirecektir. Birinci durumda, dolaylı temsil söz konusu olup, bu durumda vekil daha sonra, söz konusu işlemden doğan hak ve borçları müvekkile devredecek, dolayısıyla vekile tasarruf yetkisini sağlayacaktır. Doğrudan temsil usulünde ise vekil, müvekkilin malvarlığında tasarruf edebilmek ve yapılan işlemin sonuçlarının doğrudan müvekkilin malvarlığında doğabilmesi için temsil yetkisine ihtiyaç duyar (Sarı, Suat; Vekalet Sözleşmesinin Tek Taraflı olarak Sona Erdirilmesi, İstanbul 2004, s. 203-204).İsviçre-Türk Hukukunda temsil ve vekâlet birbirinden ayrılmaz iki parça olmayıp temsil yetkisi olmaksızın bir vekâlet sözleşmesinin bulunması mümkündür (Oğuzman, Mustafa Kemal/ Öz, M.Turgut; Borçlar Hukuku Genel Hükümleri, İstanbul 2012, s. 163). Doktrinde bu durum, “vekâlet olmadan yetkinin, yetki olmadan vekâletin bulunması mümkündür” şeklinde ifade edilmektedir (Başpınar, Veysel; Vekilin Özen Borcundan Doğan Sorumluluğu, Ankara 2004, s. 100). Vekâlet sözleşmesi iki tarafın iradesi ile kurulan bir sözleşme türü iken, temsil ancak tek taraflı bir işlemle verilen bir yetkiye dayanır. Vekâlet, vekille vekâlet veren arasındaki iç ilişkiyi; temsil ise vekilin vekâlet veren adına kendisiyle işlem yapan üçüncü kişi ile arasındaki dış ilişkiyi ifade eder. Temsil, temsilcinin üçüncü kişilerle ilişkiye girmesi amacına yönelik olduğundan, dış ilişkiyi ilgilendirmektedir (Başpınar, s. 101). Vekâlet sözleşmesinde, vekil genellikle temsil yetkisine de sahiptir ancak temsil yetkisi verilmeden de vekâlet sözleşmesi yapılabilir ve buna bağlı olarak verilmiş olan temsil yetkisinin geri alınması, temsil ilişkisini sona erdirse de vekâleti sona erdirmeyecektir (Zevkliler, Aydın/ Gökyayla, Emre; Borçlar Hukuku Özel Borç İlişkileri, Ankara 2010, s. 475.). Vekâlet ilişkisi kapsamının gerektirmesi hâlinde, açıkça bu yönde bir düzenleme olmasa dahi vekilin müvekkil adına ilgili hukukî işlemleri yapabilmeye yönelik temsil yetkisine sahip olup bu açıdan temsil yetkisi, vekâlet sözleşmesinin konusunu teşkil eden ve vekil tarafından yerine getirilmesi taahhüt edilen iş görmenin ifasında önemli bir araç olarak karşımıza çıkmaktadır (Sarı, s. 205). Vekâlet sözleşmesi bir yükümlülüğün doğmasına sebep olurken, temsil yetkisi bir haktır ve vekâlet bir hukukî işlem olduğu hâlde temsil yetkisi hukukî sebepten bağımsızdır. (Zevkliler/ Gökyayla; s. 475). Sonuç itibariyle, her vekâlet sözleşmesi bir temsil yetkisine dayanır, fakat her temsilin mutlaka bir vekâlet sözleşmesine dayanması şart değildir (Kılıçoğlu, Ahmet; Borçlar Hukuku Genel Hükümler, 2.Bası, Ankara 2002, s. 133 vd.).” Yargıtay 1. Hukuk Dairesi’nin 10/02/2022 tarihli 2021/2224 E. 2022/955 K sayılı ilamı; “…Vekil üstlendiği iş ve hizmetleri, vekâlet verenin haklı menfaatlerini gözeterek, sadakat ve özenle yürütmekle yükümlüdür. Vekilin özen borcundan doğan sorumluluğunun belirlenmesinde, benzer alanda iş ve hizmetleri üstlenen basiretli bir vekilin göstermesi gereken davranış esas alınır.” hükmüne yer verilmiştir. Bu itibarla vekil, vekil edenin yararına ve iradesine uygun hareket etme, onu zararlandırıcı davranışlardan kaçınma yükümlülüğü altındadır. Vekâletin kapsamı, sözleşmede açıkça gösterilmemişse, görülecek işin niteliğine göre belirlenir. (TBK’nın 504/1) Sözleşmede vekaletin nasıl yerine getirileceği hakkında açık bir hüküm bulunmasa veya yapılan işlem dış temsil yetkisinin sınırları içerisinde kalsa dahi vekilin bu yükümlülüğü daima mevcuttur. Hatta malik tarafından vekilin bir taşınmazın satışında, dilediği bedelle dilediği kimseye satış yapabileceği şeklinde yetkili kılınması, satacağı kimseyi dahi belirtmesi, ona dürüstlük kuralını, sadakat ve özen borcunu göz ardı etmek suretiyle, makul sayılacak ölçüler dışına çıkarak satış yapma hakkını vermez. Vekil edenin yararı ile bağdaşmayacak bir eylem veya işlem yapan vekil değinilen maddenin son fıkrası uyarınca sorumlu olur. Bu sorumluluk BK’de daha hafif olan işçinin sorumluluğuna kıyasen belirlenirken, TBK’de benzer alanda iş ve hizmetleri üslenen basiretli bir vekilin sorumluluğu esas alınarak daha da ağırlaştırılmıştır. Öte yandan, vekil ile sözleşme yapan kişi 4721 s. Türk Medeni Kanunu’nun (TMK) 3. maddesi anlamında iyi niyetli ise yani vekilin vekalet görevini kötüye kullandığını bilmiyor veya kendisinden beklenen özeni göstermesine rağmen bilmesine olanak yoksa, vekil ile yaptığı sözleşme geçerlidir ve vekil edeni bağlar. Vekil vekalet görevini kötüye kullansa dahi bu husus vekil ile vekil eden arasında bir iç sorun olarak kalır, vekil ile sözleşme yapan kişinin kazandığı haklara etkili olamaz. Ne var ki, vekil ile sözleşme yapan kişi, vekil ile çıkar ve işbirliği içerisinde ise veya kötü niyetli olup vekilin vekalet görevini kötüye kullandığını biliyor veya bilmesi gerekiyorsa vekil edenin sözleşme ile bağlı sayılmaması, TMK’nın 2. maddesinde yazılı dürüstlük kuralının doğal bir sonucu olarak kabul edilmelidir. Söz konusu yasa maddesi buyurucu nitelik taşıdığından hakim tarafından kendiliğinden (resen) göz önünde tutulması zorunludur. Aksine düşünce kötü niyeti teşvik etmek en azından ona göz yummak olur. Oysa bütün çağdaş hukuk sistemlerinde kötü niyet korunmamış daima mahkum edilmiştir. Nitekim uygulama ve bilimsel görüşler bu yönde gelişmiş ve kararlılık kazanmıştır…” Davalılar tarafından fer’i müdahil …’a danışmanlık sözleşmesi imzalamak konusunda yetki verildiği açıktır. Ancak sözleşmenin hangi koşullar altında imzalanacağına dair bir düzenlemeye yer verilmemiştir. Davalılar adına … ile davacı şirket arasında danışmanlık sözleşmesi imzalanmış, sözleşmede iskan belgesinin en geç 31/12/2016 tarihine kadar alınacağı kararlaştırılmış ve sözleşme bedeli 2.000.000,00 TL olarak belirlenmiştir. Dosya kapsamı itibariyle 31/12/2016 tarihine kadar iskan belgesinin alınmadığı sabittir. Davacının alacak iddiası ise yine fer’i müdahil … ile imzalanan bila tarihli “ek sözleşme”ye dayanmaktadır. Fer’i müdahil …’a danışmanlık sözleşmesi yapılması hususunda yetki verilmiş ise de fer’i müdahil …’ın söz konu işlemleri TBK’nın 506/2 maddesinde yer alan “vekâlet verenin haklı menfaatlerini gözeterek, sadakat ve özenle yürütmekle yükümlüdür.” hükmüne uygun olarak gerçekleştirmesi gerektiği, verilen yetkinin borçlandırma yetkisini kapsamadığı, davacı ile yapılan ek sözleşme ile temsil yetkisinin aşıldığı, ek sözleşmenin davalılar tarafından benimsendiği hususunun da ispatlanamadığı, bu nedenle davalıların ek sözleşme ile bağlı olmadıkları kanaatine varıldığından, dosyadaki belgelere, kararın dayandığı delillere, duruşma sürecini yansıtan tutanaklara ve gerekçe içeriğine göre mahkemece taraflar arasındaki uyuşmazlığın somut olayın özelliklerine uygun olarak belirlendiği, yargılamanın 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nda belirtilen usullere uygun olarak yürütüldüğü, taraflarca gösterilen hükme etki edecek delillerin usulüne uygun olarak toplandığı anlaşılmış, delillerin takdirinde ve yasa kurallarının olaya uygulanmasında bir isabetsizlik görülmemiştir. Kararda kamu düzenine aykırı herhangi bir husus bulunmadığından ayrıca kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından davacı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/1.b.1 bendi gereğince esastan reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere; 1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1.b.l bendi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-Davacı tarafından yatırılan istinaf başvuru harcının Hazineye gelir kaydına, 3-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 269,85 TL istinaf karar harcından, davacı tarafından yatırılan 44,40 TL’nin mahsubu ile bakiye 225,45 TL harcın davacıdan tahsili ile Hazineye gelir kaydına,4-İstinaf yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına, 5-Yatırılan gider avansından kalan kısmın davacıya ilk derece mahkemesince iadesine,6-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,7-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı HMK’nın 361/1 maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içerisinde Yargıtay nezdinde temyiz kanun yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 12/07/2023