Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 45. Hukuk Dairesi 2023/1032 E. 2023/905 K. 07.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
45. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2023/1032
KARAR NO: 2023/905
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2017/1178
KARAR NO: 2018/1319
KARAR TARİHİ: 23/11/2018
DAVA: İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 07/06/2023
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili şirket tarafından işletilen köprü ve otoyoldan, davalıya ait … ve … plakalı araçların ihlalli geçişleri nedeniyle doğan ve yasal süresi içerisinde ödenmeyen geçiş tutarları ve yasadan kaynaklı para cezalarının tahsili amacıyla Bakırköy …İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasından başlatılan icra takibi yapıldığı, davalı tarafından işbu takibe itiraz edildiğini, itiraz konusu dosya alacağı hakkında takibin devamı amacıyla işbu dava ikame edildiğini, davalının borcun tamamına itiraz ettiğini belirterek davalının haksız olarak yapmış olduğu Bakırköy … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasına yaptığı itirazın iptaline, takibin devamına ve %20’den az olmamak üzere icra inkâr tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının başlatmış olduğu icra takibine müvekkilinin borcunun bulunmadığından tümüyle itiraz ettiklerini, ihlalli geçiş yapmadıklarını, hesap hareketlerinde bu durumun anlaşılacağını belirterek davanın reddini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI Mahkemece; “Dosyaya sunulan belge ve kayıtlarla birlikte dosya bilirkişi …’a tevdii edilmiş, bilirkişi düzenlemiş olduğu 25.09.2018 tarihli raporunda “… plakalı aracın toplam 9 defa, … plakalı aracın ise toplam 3 defa ihlalli geciş yaptığının anlaşıldığını” teknik kanaati olarak belirtmiştir. Davanın itirazın iptali davası olduğu, davacı tarafın ihlalli geciş ve para cezalarını icra takibine konu ettiği,her ne kadar OGS HGS cihazları bulunuyor ise de ihlalli gecişler sonucu geciş ücretinin ödenmediği, otoyoldan geciş vakıasının inkar edilmediği görüldüğünden buna ilişkin itirazın iptali ve takibin devamı gerekeceğinden geciş ücreti üzerine faizin işletilmesi, Her ne kadar inkar tazminatı talebinde bulunulmuş ise de davalı itirazlarının niteliğinin yargılamayı gerektirdiği anlaşıldığından (geçiş cihazlarının bulunması ve bakiye yetersizliği yönünde herhangi bir delilin de bulunmaması nedeniyle) icra inkar tazminatı talebi reddedilerek”, “1-Davanın KABULÜNE, Bakirköy … İcra Dairesinin … sayılı dosyasında davalı tarafın 7.176,46TL borçlu olduğunun tespiti ile (1.435,40TL geçiş ücreti+5.741,06TL ceza) bu miktar üzerinden itirazın iptali ve takibin devamına, 2-1.435,40TL’sına takipten tahsile kadar avans faizin uygulanmasına, 3-İcra inkar talebinin REDDİNE,” karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili yasal süre içerisinde sunmuş olduğu istinaf dilekçesinde özetle; icra inkar tazminatına hükmedilmemesinin hatalı olduğunu belirterek bu yönden kararın kaldırılmasını ve müvekkili lehine tazminata hükmedilmesini talep etmiştir. Davalı vekili istinafa cevap dilekçesinde; davanın kabulü kararının kaldırılarak reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekilinin dilekçesi, istinaf dilekçesine cevap başlığı taşımakta ise de katılma yoluyla istinaf istemine ilişkin olduğu ancak gerekli harç ve masraflar yatırılmadığı için Dairemizin 2010/781 E. 2022/758 K. sayılı kararı ile eksikliğin ikmal edilmesi için dosyanın mahalline geri çevrilmesine karar verilmiştir. Mahkemece davalı vekiline çıkartılan muhtıra tebliğine rağmen gerekli masraflar yatırılmadığı için 26/07/2022 tarihli istinaf talebinin değerlendirilmesi kararı ile istinaf talebinin reddine karar verilmiş, bu kararın tebliği üzerine davalı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmamıştır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında inceleme; 6100 sayılı HMK’nın 355.maddesi uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılmış, kamu düzenine aykırılık olup olmadığı ise re’sen gözetilmiş ayrıca HMK’nın 357. maddesindeki “İlk derece mahkemesinde ileri sürülmeyen iddia ve savunma istinafta dinlenemez ve istinafta yeni delillere dayanılamaz” kuralı nazara alınmıştır. Dava, hizmet sözleşmesinden kaynaklanan itirazın iptali istemine ilişkindir. Bakırköy … İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyasında, davacı tarafından 1.435,40TL geçiş ücreti ve 14.354,00 TL ceza tutarı olmak üzere toplam 15.789,40 TL alacağın takip tarihinden itibaren yıllık %9,75 ve değişen oranlarda avans faiziyle birlikte tahsili talebiyle 08/09/2017 tarihinde başlatılan icra takibine ilişkin ödeme emrinin tebliği üzerine, davalı tarafından yasal süre içerisinde itiraz edildiği ve eldeki davanın İİK 67.maddesi uyarınca 1 yıllık yasal sürede açıldığı tespit edilmiştir. Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş ancak icra inkar tazminatı istemi reddedildiğinden, karara karşı davacı vekili tarafından icra inkar tazminatına hükmedilmesi gerektiği belirtilerek istinaf yoluna başvurulmuştur. İİK’nın 67/2 maddesinde “…borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir.” düzenlemesi yer almaktadır. İtirazın iptali davalarında İİK’nın 67/2. maddesi çerçevesinde alacaklı yararına icra inkar tazminatına hükmedilebilmesi için borçlunun takip sırasında ödeme emrine itiraz etmesi ve alacaklının alacağını mahkemede dava ederek haklı çıkması yasal koşullardandır. Bunlardan başka takibe konu alacağın likit ve belli olması zorunludur. Her uyuşmazlığın kendine özgü somut özelliklerine göre değişmekle birlikte, bir uyuşmazlıkta alacağın likit olup olmadığı belirlenirken, alacak ve onun borçlusu birlikte değerlendirilmelidir. Buna göre, likit bir alacaktan söz edilebilmesi için ya alacağın gerçek miktarının belli ve sabit olması ya da borçlusu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurların bilinmesi gerekmektedir. Böylece, borçlunun borç tutarını tahkik ve tayin etmesinin mümkün bulunması; başka bir ifadeyle, borçlunun yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda olması gerekir. Gerek borç ve gerekse borçlu bakımından bu koşullar mevcut ise, ortada likid bir alacak bulunduğu kabul edilmelidir. (HGK’nın 07/06/2006 tarihli, 2006/19-295 E. 2006/341 K. sayılı ilamı) Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 29/03/2023 tarihli 2022/6-1019 E. 2023/267 K. sayılı ilamında bu husus; “…Likid alacak bakımından aranan “borçlunun, talep edilen alacağı veya alacağın bütün unsurlarını bilmesi veya bilmek (kolayca hesap edebilmek) durumunda olması; bu bağlamda alacağın miktarının belirlenmesi için tarafların ayrıca mutabakata varmasına (anlaşmasına) veya mahkemenin tayin edeceği bilirkişi eliyle bir değerlendirme yapılmasına ihtiyaç bulunmaması, diğer bir anlatımla borçlunun, yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda olması” ölçütü birçok tartışmayı sona erdirmekle beraber, bir davada bilirkişi incelemesine gidilmesinin, alacağın likid olup olmadığı ile ilgili başlı başına bir kıstas olarak kabul edilmesi de doğru değildir. Çünkü mahkeme uygulamasında “hesap işi”, çözümü özel veya teknik bir bilgiyi gerektiren hâllerden olduğundan borçlunun, kendi başına hesaplayabilecek durumda olduğu asıl alacak ve temerrüt faizine itiraz etmesi hâlinde, mahkemenin, alacaklının alacağının miktarını, bizzat tespit etmeyip bilirkişi vasıtasıyla belirleyeceğinden, likid olan bir alacağın sırf bilirkişi incelemesi yapıldığı gerekçesi ile likid sayılmaması doğru olmayacaktır (Hukuk Genel Kurulunun 17.10.2012 tarihli ve 2012/9-838 Esas, 2012/715 Karar sayılı kararı).” şeklinde açıklanmıştır. Somut olayda; davalının geçiş bedellerini ödemeksizin davacı tarafından işletilen köprü ve otoyollardan geçiş yaptığı, geçiş tarihini takip eden 15 günlük süre içerisinde de bedellerin ödenmediği, geçiş bedellerinin likit olduğu, yine ceza miktarının ise yasadan kaynaklandığı ve belirli olduğu anlaşılmakla, mahkemece kabul edilen dava değeri 7.176,46 TL’nin %20 oranında hesaplanan 1.435,29 TL icra inkar tazminatına hükmedilmesi gerekirken reddine karar verilmesi hatalıdır. Nitekim Yargıtay 3. Hukuk Dairesi’nin 16/06/2022 tarihli 2022/3213 E. 2022/5927 K sayılı kararı; “…Mahkemece; davalının ödemesiz geçiş tarihlerini izleyen on beş gün içinde yükümlü olduğu geçiş ücretini usulüne uygun olarak ödemediği, davalının otoyolun ücretli olduğunu bilmediği savunmasının borçtan kurtulma sonucunu doğurmayacağı, takip konusu para cezası üzerinden icra inkar tazminatına hükmedilemeyeceği, davalı tarafça likit ve bilinebilir olan geçiş ücretine haksız olarak itiraz edildiğinden bu tutar üzerinden icra inkar tazminatına hükmedilmesi gerektiğinden bahisle, davanın kısmen kabulü ile takibe vaki itirazın iptali ile takibin aynen devamına, asıl alacak 838,30 TL’nin %20’si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir.Adalet Bakanlığının 21/05/2021 tarihli yazısında; mahkemece, 6001 sayılı Kanunda belirlenen ceza tutarının da takibe konu edildiği, borçlu itirazının ceza tutarını da kapsadığı, yapılan yargılama sonunda alacaklı lehine hükmedilen kısımda kaldığı ve likit olduğu dikkate alınarak bu kısım yönünden de icra inkar tazminatına hükmedilmesi gerekirken yazılı şekilde para cezası yönünden icra inkar tazminatına hükmedilmemiş olmasının usul ve kanuna aykırı bulunduğu ileri sürülerek; hükmün, kanun yararına bozulması talep edilmiştir. …somut olay değerlendirildiğinde; davalı şirkete ait araçların, davacı şirket tarafından işletilmekte olan otoyoldan ücret ödemeden geçiş yaptıkları, davalı şirketin ödemesiz geçiş tarihini izleyen on beş gün içinde yükümlü olduğu geçiş ücretlerini ödemediği, bu nedenle davacı şirketin geçiş ücreti ile bu ücretin dört katı tutarındaki cezadan ibaret olan alacağının tahsili için icra takibi başlattığı anlaşılmaktadır. Hal böyle olunca, mahkemece; geçiş ücretinin davalı şirket tarafından yasal süresi içinde ödenmediği, bu nedenle davacı şirketin 6001 sayılı Kanun’un 30 uncu maddesinin beşinci fıkrası uyarınca geçiş ücreti ile kesinleşmiş olan dört katı tutarındaki cezadan ibaret olan alacağını takibe konu ettiği, alacak miktarının belirlenebilir (likit) nitelikte olduğu gözetilerek, alacak miktarının tamamı üzerinden davacı lehine icra inkar tazminatına hükmedilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirmeyle yazılı şekilde karar verilmiş olması usul ve kanuna aykırı olduğundan, Adalet Bakanlığının yerinde görülen kanun yararına temyiz talebinin kabulü gerekir…” şeklindedir. Re’sen yapılan inceleme; İcra takibi 1.435,40TL geçiş ücreti ve 14.354,00 TL (geçiş bedelinin 10 katı) ceza tutarı olmak üzere toplam 15.789,40 TL üzerinden başlatılmış, dava aynı tutar üzerinden açılmıştır. 6001 sayılı Karayolları Genel Müdürlüğü Teşkilat ve Görevleri Hakkındaki Kanun’un 30. maddesinde geçiş ücretini ödememe ve güvenliğin ihlali hali düzenmiş, 1. fıkrasında “Genel Müdürlük işletimindeki otoyollar ile erişme kontrolünün uygulandığı karayolları için belirlenen geçiş ücretlerini ödemeden geçiş yaptığı tespit edilen araç sahiplerine Genel Müdürlük tarafından, geçiş ücreti ödemeden giriş çıkış yaptığı mesafeye ait geçiş ücretinin on katı tutarında idarî para cezası verilir.” düzenlemesine yer verilmiştir. 25/05/2018 tarihli, 30431 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 7144 sayılı Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun’un 18. maddesi ile “on” ibaresi “dört” şeklinde değiştirilmiş yani yargılama aşamasında Kanun’da yapılan değişiklik sebebiyle ceza tutarı 4 kata indirilmiştir. Bu durumda Mahkemece “fazlaya ilişkin ceza tutarı talebi yönünden, yasal değişiklik sebebiyle konusuz kalan davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına” karar verilmesi gerekirken, davanın tümden kabulüne karar verilmesi hatalıdır. Açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin istinaf talebinin kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının 6100 sayılı HMK’nın 353/1.b.2 ve 355. maddeleri uyarınca kaldırılmasına karar verilerek aşağıdaki şekilde yeniden hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklandığı üzere; 1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/1.b.2 maddesi uyarınca KABULÜNE, 2-Bakırköy 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 23/11/2018 tarihli 2017/1178 E. 2018/1319 K. sayılı kararının KALDIRILMASINA ve DAİREMİZCE YENİDEN YENİDEN HÜKÜM TESİS EDİLMESİNE, a-Davalının KISMEN KABULÜ ile; davalının Bakırköy 11. İcra Dairesinin 2017/13787 sayılı dosyasına vaki itirazının iptali ile takibin 1.435,40 TL geçiş ücreti ve 5.741,06 TL ceza tutarı olmak üzere toplam 7.176,46 TL üzerinden DEVAMINA, 1.435,40 TL’sine takip tarihinden itibaren avans faiz uygulanmasına,b-Fazlaya ilişkin ceza tutarı talebi yönünden, yasal değişiklik sebebiyle konusuz kalan davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına,c-Alacak tutarı 7.176,46 TL’nin % 20’si oranında hesaplanan 1.435,29 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,3-İlk Derece Mahkemesi yönünden;a-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 490,22 TL ilam harcından peşin alınan 269,65 TL harcın mahsubu ile bakiye 220,57 TL’nin davalıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydına,b-Davacı tarafından sarf edilen 600,00 TL bilirkişi ücreti, 71,00 TL posta masrafı, 31,40 TL başvuru harcı, 269,65 TL peşin harç olmak üzere toplam 972,05 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,c-Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 7.176,46 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davacıya verilmesine,ç-Sarf edilmeyen gider avanslarının karar kesinleştiğinde ve talep halinde taraflara iadesine,4-İstinaf incelemesi yönünden; a-Davacı tarafından yatırılan istinaf başvuru harcının Hazineye gelir kaydına, b-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 179,90 TL harçtan davacı tarafından yatırılan 44,40 TL’nin mahsubu ile bakiye 135,50 TL harcın davalıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,c-Davacı tarafından yapılan 165,70 TL harç (istinaf başvuru ve karar harcı) ve 129,00 TL posta masrafı olmak üzere toplamda 294,70 TL istinaf yargılama giderlerinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, ç-Yatırılan gider avansından kalan kısmın davacıya ilk derece mahkemesince iadesine, d-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, e-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 6100 sayılı HMK’nın 362/1.a maddesi gereğince kesin olarak oybirliği ile karar verildi. 07/06/2023