Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 45. Hukuk Dairesi 2022/946 E. 2023/313 K. 01.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
45. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/946
KARAR NO: 2023/313
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 07/04/2022
ESAS NO: 2022/165
KARAR NO: 2022/377
DAVA: İflas (Doğrudan Alacaklı Tarafından Talep Edilen İflas İİK 177)
DAVA TARİHİ: 16/02/2022
KARAR TARİHİ: 01/03/2023
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA Davacı vekili, dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin davalıdan satış vadinde bulunan … A.Ş.’den İstanbul … Noterliğinin 19/09/2016 tarih ve … yevmiye no’lu Düzenleme Şeklinde Gayrimenkul Satış Vadi Sözleşmesi ile tapuda İstanbul, Esenyurt Yeşilkent, … ada, .. parselde … inşaat projesindeki … Blok … No’lu dairenin satımı konusunda anlaştığını, fakat sözleşme şartlarının yerine getirilmemesi ve getirilme imkanınında bulunmaması nedeni ile taraflar arasındaki gayrimenkul satış sözleşmesinin feshi ve ödenen bedellerin iadesi için Bakırköy1.Tüketici Mahkemesi’nin 2018/816 Esas nolu dosyası ile açılan davada verilen kararın Bakırköy … İcra Dairesi tarafından 07/11/2019 tarihinde … Esas numarası ile icraya konulduğunu, icra emrinin kendilerine tebliğ edilmesine rağmen davalı şirketin ödemede bulunmadığını, davalı şirketin herhangi bir ödemede bulunmaması üzerine haciz talepleri üzerine haciz işlemleri başlatılmış ancak sürdürülen haciz işlemlerinden bir sonucun elde edilemediğini, müvekkilinin işsiz olduğunu, hiçbir gelir ve desteğe sahip olmadığını, müvekkilinin yargılama masraflarını karşılayacak durumu olmadığını, bu nedenle müvekkilinin yararına adli yardım talebinin kabulüne karar verilmesini, 2004 Sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun alacaklının, borçlunun doğrudan iflasını talep edebileceği hallerin düzenlendiği 177.maddesinin 4.fıkrasında “ilama dayanan alacağın icra emriyle talep edilmiş olmasına rağmen ödenmemiş olması” durumunun yer aldığını, bu bağlamda müvekkillinin alacağının ilama dayanması, icra emriyle talep edilmiş olması ve borçlu şirket tarafından ödeme yapılmamış olması sebebi ile İİK m.177/4’e dayanarak borçlu şirketin iflasını, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle ; Davacı tarafından iflas yolu ile yapılan bir icra takibi bulunmadığından davanın reddinin gerektiğini, davacı tarafın müvekkili şirket aleyhine Bakırköy … İcra Dairesinin … Esas sayılı dosyası ile haciz yolu ile icra takibi başlattığını ve icra emrini şirkete değil vekile e-tebligat yolu ile tebliğ ettiğini, haciz yolu ile başlatılan takip dışında müvekkili şirkete iflas yolu ile başlatılan bir takibin de bulunmadığını, somut olayda davacının borçluya tebliğ ettirdiği iflas istemli takip veya ödeme emrinin mevcut olmadığından davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, müvekkili şirket aciz halinde olmadığından ve ödemelerini daimi şekilde tatil etmediğinden, sabit iş yerleri olduğundan ve ticari faaliyetleri devam ediyor olduğundan davanın reddi gerektiğini, davacı yanca sunulacak delillere karşı ek delil ve karşı delil sunma hakları ile fazlaya dair her türlü haklarımız saklı kalmak kaydıyla- davacı yana delilerinin tebliğ ettirmesi için kesin süre verilmesini, aksi halde delil sunmaktan vazgeçmiş sayılmasının kabul edilmesini, … (…)’nda yapılan açıklama, bağımsız Denetim Raporları, Faaliyet Raporları, Gayrimenkul değerleme raporları, Ticaret Sicil Gazetesi, Projeler, Tapu Kayıtları ile birlikte müvekkili şirketin defter ve kayıtlarında müvekkilin faaliyetlerine devam ettiğinin belirlenmesi ile müvekkilin aciz halinde olmadığının, malvarlığının borçlarından fazla bulunduğunun ve ödemelerini tatil etmediğinin tespiti yönünden bilirkişi incelemesi yapılmasını, her hâlükârda usule, yasaya ve açıkça hukuka aykırı şekilde açılan ve şartları oluşmamış olan haksız ve mesnetsiz davanın reddini, müvekkili şirket dava açılmasına sebebiyet vermediğini ve davanın reddi gerektiğinden her halükarda yargılama gideri ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesini talep etmiştir
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI Mahkemece ” Dava, İİK’nın 177/4. madde hükümlerine dayalı alacaklının açtığı iflas istemine ilişkindir. HMK’nın 114/1 nci maddesinde dava şartları tahdidi olarak sayıldıktan sonra anılan maddenin ikinci fıkrasında da “Diğer kanunlarda yer alan dava şartlarına ilişkin hükümler saklıdır.” hükmü ile diğer kanunlarda dava şartlarına ilişkin düzenlemelerinde dikkate alınması gerekliliğine vurgu yapılmıştır.Sözü geçen Kanun’un 115 nci maddesi hükmü de “Mahkeme, dava şartlarının mevcut olup olmadığını, davanın her aşamasında kendiliğinden araştırır. Taraflar da dava şartı noksanlığını her zaman ileri sürebilirler. (2) Mahkeme, dava şartı noksanlığını tespit ederse davanın usulden reddine karar verir. Ancak, dava şartı noksanlığının giderilmesi mümkün ise bunun tamamlanması için kesin süre verir. Bu süre içinde dava şartı noksanlığı giderilmemişse davayı dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddeder.” şeklinde olup buna göre Mahkeme’nin dava şartı noksanlığı hâlinde yapacağı işlemler düzenlenmiştir. 2004 sayılı İcra ve İflâs Kanununun 160 ncı maddesi hükmü “İflas isteyen alacaklı ilk alacaklılar toplantısına kadar olan masraflardan sorumludur. (Değişik: 9/11/1988-3494/27 md.) Mahkeme, bu masraflar ile iflas kararının kanun yolları için gerekli bütün tebliğ masraflarının peşin verilmesini ister.”şeklinde olup buna göre alacaklı ilk alacaklılar toplantısına kadar olan masrafları Mahkeme’nin ihtarı ile yatırmak zorundadır. İflas isteyen alacaklı İİK’nın 181. maddesi yollamasıyla 160. maddesi uyarınca, gerekli masrafları avans olarak mahkeme veznesine peşin olarak yatırmak zorunda olup, söz konusu husus özel olarak düzenlenmiş bir dava şartı olup iflas avansı depo edilmeden yargılamaya devam edilmesi mümkün değildir.(Yüksek Yargıtay 23 ncü Hukuk Dairesi’nin 14/04/2016 gün ve 2015/1364 esas,2016/2405 kararı sayılı ilamı) Tüm bu belirlemeler ışığında somut olay değerlendirildiğinde;davacı vekili her ne kadar davalı şirketin İİK’nın 177/4 ncü maddesi uyarınca davalının iflasına karar verilmesini talep etmiş ise de,davacının Mahkeme’ce yapılan ihtarata rağmen iflas avansını yatırmadığı anlaşıldığından davanın, iflas avansına ilişkin dava şartı noksanlığı nedeniyle HMK’nun 144/2 ve 115/2 maddeleri uyarınca usulden reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili yasal süresi içinde sunmuş olduğu istinaf dilekçesinde; ”Eksik inceleme ile usul ve yasaya aykırı olarak verilmiştir.Müvekkilin asgari ücret seviyesinde geliri olup başkaca bir geliri yoksulluk yoksulluk sınırı altında geliri olması sebebiyle adli yardım talebinin kabulü yerine reddine karar verilmesi yasaya aykırı olup iflas avansını yatırmaya maddi gücü olmayan ve davalıdan alacağını tahsil etme gayreti içinde olan davacının hak arama özgürlüğü ile adil yargılanma hakkı kısıtlanmıştır. 07.04.2022 tarihli duruşma zaptında davalı lehine bir avukatlık ücreti takdir edildiğine dair kısa karar bulunmamasına karşın gerekçeli kararda çelişki olarak davalı lehine avukatlık ücreti taktir edilmesi yasaya aykırıdır.” şeklinde beyanda bulunarak kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE GEREKÇE İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında inceleme; 6100 sayılı HMK’nun 355. maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine ilişkin aykırılık bulunup bulunmadığı yönü gözetilerek yapılmıştır. Dava, 2004 sayılı İİK 177.maddesi gereğince açılan ilama dayalı alacağın icra emriyle istenilmesine rağmen ödenmemesi sebebiyle açılan iflas davasıdır. İİK 177.maddesinde; ilama müstenit alacak icra emriyle istenildiği halde ödenmemişse, alacaklı tarafından iflasa tabi borçlunun iflasının istenebileceği düzenlenmiştir. Bakırköy … İcra Müdürlüğü’nün … esaslı icra dosyasında; davacı tarafından davalı şirket aleyhine 26/10/2019 tarihinde 150.503,17 TL alacak için ilamlı takip yapılmış, icra emri borçlu şirkete tebliğ edilmiş, borçlu tarafından ödeme yapılmamıştır Mahkemece 18/02/2022 tarihli tensip zaptı ile davacı vekilinin adli yardım talebinin reddi ile bu konuda gerekçeli mahkeme ara kararı yazılmasına ve İİK.nun 160 maddesi uyarınca iflas isteyen davacı tarafça ilk alacaklılar toplantısına kadar olan masraflar ile iflas kararının kanun yolları için gerekli bütün tebliğ masrafları nedeniyle 25.000,00 TL iflas avansını Mahkeme veznesine depo etmesi için 2 haftalık kesin süre verilmesine,kesin süre içinde iflas avansının yatırılmaması halinde davanın HMK’nın 114/2 ve 115/2.maddeleri uyarınca usulden reddine karar verileceği hususunun davacılar vekiline meşruhatlı davetiye ile ihtar edilmesine karar verilmiştir. İlgili tensip zaptı davacı vekiline 27/02/2022 tarihinde elektronik olarak tebliği edilmiştir. Mahkemece 22/02/2022 tarihli gerekçeli ara karar ile; davacı vekili tarafından, davacının yargılama giderlerini kısmen veya tamamen ödeme gücünden yoksun olduğuna ilişkin herhangi bir belgenin sunulmadığı gerekçesi ile davacının adli yardım talebinin reddine, dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda itiraz yolu açık olmak üzere karar verilmiştir. 07/04/2022 tarihli duruşmada ise; davacı vekilinin süresi içerisinde iflas avansını yatırmadığı anlaşıldığından davanın iflas avansına ilişkin dava şartı noksanlığı nedeni ile HMK 114/2 ve 115/2. Maddeleri uyarınca usulden reddine karar verilmiştir. 6100 sayılı HMK 334/1 maddesinde “Kendisi ve ailesinin geçimini önemli ölçüde zor duruma düşürmeksizin, gereken yargılama veya takip giderlerini kısmen veya tamamen ödeme gücünden yoksun olan kimseler, iddia ve savunmalarında, geçici hukuki korunma taleplerinde ve icra takibinde, taleplerinin açıkça dayanaktan yoksun olmaması kaydıyla adli yardımdan yararlanabilirler” ve HMK 337/2 maddesinde “Adli yardım talebinin reddine ilişkin kararlara karşı, tebliğinden itibaren bir hafta içinde kararı veren mahkemeye dilekçe vermek suretiyle itiraz edilebilir. Kararına itiraz edilen mahkeme, itirazı incelemesi için dosyayı o yerde adli yardım talebi yapılan hukuk mahkemesinin birden fazla dairesinin bulunması hâlinde, numara olarak kendisini izleyen daireye, son numaralı daire için birinci daireye, o yerde adli yardım talebi yapılan hukuk mahkemesinin tek dairesi bulunması hâlinde ise aynı işlere bakmakla görevli en yakın mahkemeye gönderir. İtiraz incelemesi neticesinde verilen karar kesindir.” hükmü yer almakta olup; mahkemece adli yardım talebinin reddine dair kararda kararın tebliğinden itibaren bir hafta içinde kararı veren mahkemeye dilekçe vermek suretiyle itiraz edilebileceğinin belirtilmemesi yasal düzenlemeye aykırıdır. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun hukuki dinlenilme hakkı başlıklı 27. maddesinin birinci fıkrasında davanın taraflarının kendi hakları ile bağlantılı olarak hukuki dinlenilme hakkına sahip oldukları belirtildikten sonra maddenin ikinci fıkrasında bu hakkın yargılama ile ilgili olarak bilgi sahibi olunmasını da içerdiği vurgulanmıştır. Davanın taraflarının usul hukuku hükümlerine aykırı olarak itiraz yoluna başvurma hususunda bilgi sahibi olma hakkını kullanmalarının kısıtlanması, iddia ve savunma hakkının kısıtlanması sonucunu doğurur. Anayasanın 36. maddesinde ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6. maddesinde düzenlenen adil yargılanma hakkının en önemli unsuru olan hukuki dinlenilme hakkı, adil yargılanma hakkı içinde teminat altına alınmıştır. Anayasamızda yer alan hak arama hürriyetinin kullanılabilmesi için ve adil yargılama hakkının unsurlarından olan, taraflar arasında silahların eşitliği ilkesinin hayata geçirilebilmesi için gerekli yargılama giderlerini ödemede sıkıntıya düşecek veya ödeyemeyecek durumda bulunan kişilere, her türlü mali ve hukuki korunma taleplerinde kolaylık sağlanması sosyal hukuk devletinin ilkelerinden olup, bu gereğin yerine getirilebilmesi ise adli yardım ile mümkündür. İlk derece mahkemelerince verilen adli yardıma dair kararlar HMK’nin 337.maddesinde yer alan “itiraz incelemesi neticesinde verilen karar kesindir.” hükmü gereğince istinaf denetimine tabi değil ise de usul yönünden inceleme yapılmış olup, somut olayda, yukarıda açıklandığı üzere davacının adli yardım talebi yönünden verilen kararın yasal düzenlemeye uygun olarak oluşturulmadığı, karara karşı itiraz yasa yolunun doğru olarak işletilmediği anlaşılmakla, bu durumda adli yardım talebinin reddedilerek kesinleştiğinden söz edilemeyeceğinden, davacı tarafça iflas avansının kesin süre içerisinde yatırılmadığı gerekçesiyle davanın usulden reddi kararı hak arama özgürlüğüne ve hukuki dinlenilme hakkına aykırılık teşkil etmektedir. Açıklanan nedenlerle davacının adli yardım talebinin öncelikle esas mahkemesince incelenerek adli yardım talebinin değerlendirilmesi, talebin reddi halinde karara karşı yasal düzenlemeye uygun olarak itiraz prosedürü işletilmek suretiyle, itiraz merciinin kararı kesinleştikten sonra sair işlemlerin yapılması gerektiğinden davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının HMK 353/1.a.6 maddesi gereğince kaldırılmasına, dairemizin kararına uygun şekilde yargılama yapıldıktan sonra yeniden karar verilmek üzere dosyanın mahkemesine iadesine karar verilmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE,2-Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2022/165 Esas 2022/377Karar numaralı 07/04/2022 tarihli kararının HMK’nun 353/1.a.6 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA,3-Dosyanın, Dairemiz kararına uygun şekilde yargılama yapılarak yeniden bir karar verilmek üzere mahal Mahkemesine İADESİNE,4-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 220,70 TL başvuru harcı ve 80,70 TL karar harcı davacı tarafından yatırılmış olmakla Hazineye irad kaydedilmesine, 5-Davacının yapmış olduğu istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına,6-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,7-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine, Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1.a.6 ve HMK 362/1-g bendi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 01/03/2023