Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 45. Hukuk Dairesi 2022/940 E. 2022/798 K. 29.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
45. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/940
KARAR NO: 2022/798
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2017/986
KARAR NO: 2018/841
DAVA TARİHİ: 27/10/2017
KARAR TARİHİ: 14/09/2018
DAVA: İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 29/06/2022
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin matbaa işlettiğini, davalı şirketin matbaa işlerini yaptığını, fatura tanzim ettiklerini, davalının çalışanlarına teslim edildiğini, ödeme yapılmadığını, ihtarname gönderildiğini, acil para lazım olduğunu, 5.000,00 TL kısmi ödeme yapıldığını, bakiye kısım için davalı aleyhine Bakırköy … İcra Müdürlüğünün … E. sayılı dosyası ile icra takibine giriştiklerini, takibe itirazla durduğunu belirterek itirazın iptali ile takibin devamına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; İcra takibinin haksız ve dayanaksız olduğunu, müvekkili şirketin yıllarca müşteri memnuniyeti odaklı çalıştığını, müvekkilinin davacı tarafa herhangi bir borcunun bulunmadığını, icra takibinin haksız olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI Mahkemece; “Taraflarca delil listeleri ve ekleri dosyaya sunulmuş, bu bağlamda dava dayanağı olan Bakırköy … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası dosyamız arasına celp edilmiş, dosyanın incelenmesinde ; alacaklısının …, borçlusunun … TİCARET ANONİM ŞİRKETİ olduğu, borç miktarının 21.607,75.-TL olduğu, borçlu tarafından takibe itiraz edilmesi üzerine takibin durduğu, iş bu davanın yasal süresi içerisinde açıldığı görülmüştür. Davacının davalıdan alacaklı olup olmadığı, alacaklı ise ne miktarda alacaklı olduğu hususlarında tarafların ticari defter ve belgeleri üzerinde mali müşavir vasıtasıyla bilirkişi incelemesi yaptırılmasına karar verilmiş, bu kapsamda bilirkişi tarafından tanzim edilen raporda ÖZETLE; Davalının davacıya 01/06/2017 tarihli 5.000,00.-TL ödeme yapıldığının, yapılan ödemenin mahsubu neticesinde davacının davalıdan 20.852,29.-TL alacaklı olduğu, davalının 20.852,29.-TL borçlu olduğu, 379,93.-TL faiz talebinin kabulünün gerekeceğini, bu itibarla davacının davalıdan toplamda 21.232,22.-TL alacaklı olduğu rapor edilmiştir. Tarafların sunmuş oldukları deliller ile birlikte ticari defterler bilirkişi tarafından incelettirilmiş, alınan bilirkişi raporu denetime evlverişli olması sebebiyle mahkememizce kabul edilmiştir. Tüm dosya kapsamı itibariyle davacı ile davalı arasındaki ticari ilişki kapsamında ilişkinin bulunduğu, davacı tarafından davalıya yapılan işlerin faturalarının teslim edildiği ve yapılan hizmet olarak kısmi bir ödeme yapılmış olduğu, bilirkişi raporu ile alacak miktarının belirlendiği anlaşılmakla takip miktarı itibariyle bakiye alacak ödenmediği…” gerekçesiyle davacının davasının kabulü ile alacak likit ve bilinebilir nitelikte olduğundan davacı lehine %20 icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ Davalı vekili yasal süre içerisinde sunmuş olduğu istinaf dilekçesinde özetle; Sadece faturanın tebliğ edilmesi ve tebliğden sekiz gün içerisinde itiraz edilmemesinin akdi ilişkinin varlığının kanıtı olmadığını, davacının dava dilekçesinde değindiği sözde faturalara karşı herhangi bir itirazda bulunulmamasının alacağın varlığını ispatlamayacağını, icra inkar tazminatına hükmedilmesinin hatalı olduğunu, davacı tarafa ödenmesi gerekli herhangi bir borç olmadığı, davanın reddi ve davacı aleyhine %20’den aşağı olmamak kaydıyla kötü niyet tazminatına hükmedilmesi gerektiğini beyan ederek, kararın kaldırılmasını talep etmiştir. Davacı vekili 30/11/2018 tarihinde süresinde sunmuş olduğu istinafa cevap başlıklı dilekçesi ile; davalı tarafça ileri sürülen istinaf sebeplerinin haksız olduğunu beyan ederek davalının istinaf başvurusunun reddini talep etmiş ayrıca davalı tarafın kötüniyetli ve davayı uzatmak amacında olduğunu, buna rağmen mahkemece en alt limitten icra inkar tazminatına hükmedilmesinin adalet duygularını incittiğini, bu sebeple kötü niyeti izahtan vareste olan davalı taraf aleyhine alt limitten değil, en yüksek oranda icra inkar tazminatına hükmedilmesini ve icra inkar tazminatı yönünden yerel mahkeme kararının düzeltilerek onanmasına karar verilmesini talep etmiştir. Dairemizin 30/03/2022 tarihli 2020/605 E. 2022/381 K sayılı ilamı ile; “…Davacı vekilinin özetlenen dilekçesi, istinafa cevap niteliği taşımakla birlikte istinaf talebini de içermektedir. Ancak istinaf yoluna başvurma harcı ile karar karcı yatırılmamış, istinaf dilekçesi davalı tarafa tebliğ edilmemiştir…. Ayrıca davalı vekili 20/11/2019 tarihinde sunduğu dilekçe ile, Bakırköy 7. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2019/1056 E. sayılı dosyasında 07/11/2019 tarihinde davalı şirketin iflasına karar verildiğini beyanla, İİK 194 maddesi uyarınca davanın durmasını talep ederek iflas nedeniyle vekalet ilişkisinin sona erdiğini bildirdiğinden, Bakırköy 7. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2019/1056 E. sayılı dosyasında verilen iflas kararının kesinleşip kesinleşmediğinin, Bakırköy … icra Dairesi’nin … İflas sayılı dosyasından tasfiye usulü ve iflas idare memurlarının sorulması, ilgili evrakların dosya kapsamına alınması ve davacı vekilinin sunmuş olduğu istinaf dilekçesinin ise yukarıda açıklanan usul takip edilerek iflas idare memurlarına tebliğ edilmesi gerekmektedir.” gerekçesiyle geri çevrilmesine karar verilmiştir. Geri çevirme kararına istinaden, davacı vekiline muhtıra çıkartılmış ise de istinaf harçlarının yatırılmadığı, bu nedenle mahkemece davacı tarafın istinaf başvurusundan vazgeçmiş sayılmasına karar verilerek, kararın tebliğ edildiği anlaşılmıştır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında inceleme; 6100 sayılı HMK’nun 355.maddesi uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılmış, kamu düzenine aykırılık olup olmadığı ise re’sen gözetilmiş ayrıca HMK’nun 357. maddesindeki “İlk derece mahkemesinde ileri sürülmeyen iddia ve savunma istinafta dinlenemez ve istinafta yeni delillere dayanılamaz” kuralı nazara alınmıştır. Dava, tacirler arası hizmet sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili istemiyle başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir. Küçükçekmece … İcra Müdürlüğü’nün … E sayılı dosyasında davacı tarafın 25.852,29 TL fatura asıl alacağı ve 755,46 TL işlemiş faiz alacağı toplamından, 4.624,47 TL asıl alacak ve 375,53 TL işlemiş faiz tahsilatı düşülerek bakiye 21.607,75 TL üzerinde 01/08/2017 tarihinde davalı aleyhine ilamsız icra takibi başlatıldığı, ödeme emrinin davalıya 04/08/2017 tarihinde tebliğ edildiği, davalının 09/08/2017 tarihinde yetki ve borca itirazı üzerine takibin durduğu, yetki itirazının davacı tarafça kabulü üzerine dosyanın Bakırköy İcra Müdürlüğüne gönderildiği, Bakırköy … İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyasında; 25.852,29 TL fatura asıl alacağı ve 1.004,94 TL işlemiş faiz alacağı toplamından, 4.624,47 TL asıl alacak ve 375,53 TL işlemiş faiz tahsilatı düşülerek bakiye 21.857,23 TL üzerinde ödeme emri düzenlendiği ve davalı tarafa 18/09/2017 tarihinde tebliğ edildiği, davalı vekili tarafından 19/09/2017 tarihinde takibe itiraz edilmesi üzerine davanın İİK’nun 67.maddesi uyarınca 1 yıllık yasal süre içerisinde, 21.857,23 TL alacak üzerinden harç yatırılarak ve dava dilekçesinde dava değeri olarak bu miktar belirtilerek açıldığı belirlenmiştir. İlk derece mahkemesince yargılama aşamasında alınan bilirkişi raporunda özetle; her iki taraf ticari defterlerinin usulüne uygun tutulduğu ve dava konusu faturaların davacı ve davalı ticari defterlerinde kayıtlı olduğu, tarafların birbiriyle uyumlu kayıtlarına göre davalı şirketin yaptığı 5.000,00 TL ödeme düşüldüğünde, davacının bakiye alacak miktarının 20.852,29 TL olduğu, sipariş formlarında vade süresi 60 gün olarak belirlendiği için her bir fatura yönünden 60 günlük vade dikkate alınarak ayrı ayrı yapılan hesaplama neticesinde davacının toplam faiz alacağının 477,49 TL olduğu ancak davacının takip talebinde 379,93 TL faiz talep ettiği yönünde görüş sunulmuştur. 6102 sayılı TTK’nun 21/2 maddesinde “Bir fatura alan kişi aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde, faturanın içeriği hakkında bir itirazda bulunmamışsa bu içeriği kabul etmiş sayılır.” hükmü yer almaktadır. Yargıtay 23. Hukuk Dairesinin 08/02/2016 tarihli 2015/4521 E. 2016/549 K. sayılı ilamı; “…Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu’nun 27/062003 tarih ve 2001/1 E., 2003/1 K. sayılı ilamında da açıklandığı üzere; Bir faturayı alan kişi aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde faturanın içerdiği bilgilere itiraz etme hakkına sahiptir. Aksi taktirde faturanın içeriğini kabul etmiş sayılır. (Faturalar ve dava tarihinde yürürlükte olan 6102 sayılı TTK’nın m. 21/2.)….Faturaya itiraz, faturanın teslim alındığı tarihten itibaren sekiz gün içinde yapılmalıdır. İtirazın sekiz gün içinde karşı tarafa varması şart değildir. Sekiz günlük süre, hak düşürücü süre veya zamanaşımı süresi değildir. Sadece ispat yükünün yer değiştirmesi açısından önem taşır. Sekiz günlük süre içinde itiraz edildiği taktirde, fatura içeriğinin sözleşmeye uygun olduğunu ispat külfeti faturayı veren tarafa ait iken, sekiz günlük sürenin geçmesinden sonra itiraz edilmesi halinde, fatura içeriğinin sözleşmeye uygun olmadığını ispat külfeti faturayı alan tarafa ait olur. Faturayı alan her türlü delille bu külfeti yerine getirebilir. (Geniş bilgi için Bkz: Prof. Dr. Sami Karahan, Ticari İşletme Hukuku, 23. Baskı, Eylül 2012, Konya; Sh 111 vd.)…Faturaların borçluya tebliğ edilip edilmediği, itiraza uğrayıp uğramadığı belirlenmeli, faturaların tebliğ edilmiş ve 8 günlük itiraz süresi içerisinde itiraz edilmemiş olduğunun tespiti halinde faturaların içeriğinin sözleşmeye uygun olduğunun alacaklı tarafça kanıtlanmış olduğu ve sadece fatura içeriğinin kesinleştiği, bunun aksinin yani faturaların içeriğinin sözleşmeye uygun olmadığının ve kesinleşmediğinin kanıt yükünün bu kez borçluya geçtiği kabul edilmelidir. Faturaların tebliğ edildiğinin alacaklı tarafça kanıtlanamaması ya da kanıtlanıp da süresinde iade edildiğinin borçlu tarafça kanıtlanması halinde, borçlu taraf alacaklının hizmet vermediğini savunmakta ise, faturaya konu hizmetin verildiğinin alacaklı tarafça kanıtlanması; borçlunun faturaları tebliğ alıp süresinden sonra iade etmesi halinde de faturanın alacaklı tarafça gönderilmesi şeklindeki icabı, borçlunun (faturayı defterine kaydetmemek ve hizmet almadığını savunmak suretiyle), kabul etmemesi ya da borçlunun faturayı kendi defterine kaydetmekle birlikte süresinde itiraz ve iade etmesi halinde hizmetin verildiğini yine alacaklının kanıtlaması gerekeceğinden, bu doğrultuda alacaklının delillerinin toplanıp değerlendirilmesi, şayet borçlunun faturaları kendi defterlerine kaydetmesi (faturaları deftere kayıt öncesinde ya da sonrasında süresi geçtikten sonra itiraz ve iade etmiş olması) halinde alacaklının (hizmet vermiş olsun ya da olmasın) HMK’nın 222. (6762 sayılı TTK’nın 84. ve 85.) maddesi uyarınca alacağını ispatladığının kabul edilmesi gerektiği gözetilmelidir..” şeklindedir. Yargıtay 23. Hukuk Dairesinin 10/02/2016 tarihli 2015/4576 E. 2016/621 K. sayılı, Yargıtay 23. Hukuk Dairesinin 08/02/2016 tarihli 2015/5485 E. 2016/550 K. sayılı, Yargıtay 23. Hukuk Dairesinin 09/12/2015 tarihli 2015/2467 E. 2015/7975 K. sayılı, Yargıtay 23. Hukuk Dairesinin 11/01/2016 tarihli 2015/4473 E. 2016/19 K. sayılı ilamları da aynı mahiyettedir. Vergi Usul Kanunu’nun 229. maddesine göre; fatura emtia veya yapılan iş karşılığında müşterinin borçlandığı meblağı göstermek üzere emtiayı satan veya işi yapan tüccar tarafından müşteriye verilen ticari vesikadır. Vergi Usul Kanunu’nun 231/5. maddesine göre; fatura malın teslimi veya hizmetin yapıldığı tarihten itibaren azami “yedi gün” içinde düzenlenir. Bu süre içerisinde düzenlenmeyen faturalar hiç düzenlenmemiş sayılır. 6102 sayılı TTK 21. maddesi uyarınca ise; ticari işletmesi bağlamında bir mal satmış, üretmiş, bir iş görmüş veya bir menfaat sağlamış olan tacirden, diğer taraf, kendisine bir fatura verilmesini ve bedeli ödenmiş ise bunun da faturada gösterilmesini isteyebilir, bir fatura alan kişi aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde, faturanın içeriği hakkında bir itirazda bulunmamışsa bu içeriği kabul etmiş sayılır. Yasal düzenlemeler uyarınca faturayı teslim aldıktan sonra süresi içinde itiraz ve iade etmeyerek kullanan kimse, bu faturanın ticari defterlerine kaydı gereken bir belge olduğunu, mal veya hizmet aldığı için geçerli bir sözleşme ilişkisine göre düzenlendiğini, mal yada hizmeti aldığını kabul etmiş sayılır. Somut dosyada; davacının takibe konu alacağını oluşturan faturalar davalıya tebliğ edilmekle birlikte, davalı tarafından iade edilmediği, davalı ticari defterlerine işlendiği, her iki tarafın birbiri ile uyumlu ticari defterler ve kayıtlarına göre davacının takip tarihi itibariyle asıl alacak miktarının 20.852,29 TL olduğu tespit edildiğinden, emsal ilamlarda belirtildiği gibi HMK’nın 222. (6762 sayılı TTK’nın 84. ve 85.) maddesi uyarınca davacının bu miktar yönünden alacağını ispatladığı anlaşılmakta olup aksi yöndeki ispat yükü üzerinde olan davalı tarafça herhangi bir delil ibraz edilmemiştir, ayrıca davacıya 5.000,00 TL kısmi ödeme yapıldığı da sabittir. Ancak takip dosyasında asıl alacak yönünden talep edilen miktar 25.852,29 TL – 4.624,47 TL = 21.227,82 TL’dir. Bilirkişi incelemesinde ise her iki tarafın uyumlu kayıtlarına göre davalı tarafından yapılan 5.000,00 TL ödeme düşüldüğünde, davacının bakiye alacak miktarının 20.852,29 TL olduğu tespit edilmiştir. Bu durumda mahkemenin talep edilen asıl alacaktan daha az miktarda alacağı kabul ettiği açıktır. Yine bilirkişi incelemesi neticesinde faiz hesaplaması yapılmış ve 477,49 TL faiz alacağı bulunduğu tespit edilmiştir. Her ne kadar bilirkişi incelemesi ve mahkeme kararında davacının takip talebinde faiz isteminin 379,93 TL olduğu belirtilmiş ise de bu faiz miktarının yetkisizlik kararı veren Küçükçekmece … İcra Müdürlüğü’nün … E sayılı dosyasında talep edilen miktar olduğu, yetkili Bakırköy … İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyasında ise 629,41 TL (1.004,94 TL-375,53 TL) faiz talep edildiği ve davanın 21.227,82 TL asıl alacak + 629,41 TL faiz = 21.857,23 TL üzerinden açıldığı anlaşılmaktadır. Yani asıl alacak gibi faiz alacağının da mahkemece kısmen kabul edildiği açıktır. Bu durum karşısında dava değeri 21.857,23 TL olup mahkemece toplam 21.232,22 TL üzerinden hüküm tesis edildiğine göre davanın kısmen kabulüne karar verilmesi gerekirken tamamen kabulü hatalı olduğundan, davanın kısmen kabulü ile, davalının Bakırköy … İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyasına yapmış olduğu itirazın kısmen iptali ile takibin 20.852,29 TL asıl alacak ve 379,93 TL faiz olmak üzere 21.232,22 TL üzerinden devamına, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmesi gerekmektedir. İİK 67/2 maddesinde “…borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir.” düzenlemesi yer almaktadır. Dava konusu alacak faturaya dayalı, davalı tarafından ticari defterlerine işlenmiş likit bir alacak olduğundan, mahkemece icra inkar tazminatına hükmedilmesinde de yanlışlık yoktur. Davalı tarafça kötüniyet tazminatı talep edilmiş ise, davacının takibinde haksız ve kötüniyetli olduğuna dair bir belge, delil bulunmadığından davanın reddedilen kısmına ilişkin davalı tarafın kötüniyet tazminatı isteminin reddine karar verilmesi gerekmektedir. Açıklanan nedenlerle; davalı vekilinin istinaf talebinin kabulü ile ilk derece mahkemesi kararı kaldırılarak 6100 sayılı HMK’nın 353/1.b.2 bendi uyarınca aşağıdaki şekilde yeniden hüküm tesis edilmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere, 1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE, 2-Bakırköy 6. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2017/986 Esas, 2018/841 Karar sayılı ve 14/09/2018 tarihli kararının 6100 sayılı HMK’nın 353/1.b.2 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA ve YENİDEN HÜKÜM TESİSİNE, a-Davanın KISMEN KABULÜ ile davalının Bakırköy … İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı takip dosyasında yapmış olduğu itirazın kısmen iptaline, takibin 20.852,29 TL asıl alacak ve 379,93 TL faiz olmak üzere toplam 21.232,22 TL üzerinden devamına, asıl alacak tutarı olan 20.852,29 TL’ye takip tarihinden itibaren değişen oranlarda avans faizi uygulanmasına, fazlaya ilişkin istemin REDDİNE, b-Alacak likit ve bilinebilir nitelikte olduğundan 21.232,22 TL’nin %20’si oranında hesaplanan 4.246,44 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacı tarafa verilmesine, c-Reddedilen kısım yönünden davalı tarafın kötüniyet tazminatı isteminin reddine, ç-Alınması gerekli olan 1.450,37 TL karar ilam harcından peşin yatırılan 373,27 TL’nin mahsubu ile eksik kalan 1.077,10 TL harcın davalıdan alınarak Hazineye gelir kaydına, d-Davacı tarafından yatırılan 373,27 TL peşin harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine, e-Davacı tarafından yatırılan 31,40 TL başvurma harcı, 600,00 TL bilirkişi ücreti, 101,00 TL posta masrafı olmak üzere toplam 732,40 TL yargılama giderinden, davanın kabul/ret oranına göre hesaplanan 711,45 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiye kısmın davacı üzerinde bırakılmasına, e-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesap ve takdir olunan 5.100,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, f-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesap ve takdir olunan 625,01 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, d-HMK 333. maddesi uyarınca artan gider avansının yatıranlara iadesine, 3-İstinaf İncelemesi Yönünden; a-Davalı tarafından yatırılan 98,10 TL istinaf başvuru harcının Hazineye gelir kaydına, b-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 80,70 TL istinaf karar harcının, davalı tarafından peşin olarak yatırılan 362,59 TL’den mahsubu ile kalan 281,89 TL’nin davalıya ilk derece mahkemesince iadesine, c-Davalı tarafça sarf edilen 178,80 TL istinaf harcı, 92,00 TL posta gideri olmak üzere toplam 270,80 TL istinaf yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, ç-Kalan istinaf gider avansının davalı tarafa ilk derece mahkemesince iadesine, d-İstinaf yargılaması duruşmasız yapıldığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, e-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 362/1.a maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.29/06/2022