Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 45. Hukuk Dairesi 2022/928 E. 2022/776 K. 22.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
45. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/928
KARAR NO: 2022/776
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2022/207
ARA KARAR TARİHİ: 24/03/2022
DAVA: Alacak (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 22/06/2022
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 2016 yılı ocak ayı itibariyle davacı kurumun yayınları mecralarına ait reklam sürelerinin Reklam Tasarım – Tanıtım Dairesi Başkanlığı tarafından satış ve pazarlamasının yapıldığı, davalı ile imzalanan taahhütnameler gereğince 2021 yılının Mart, Nisan, Mayıs, Haziran, Ağustos ve Eylül aylarına ait vadeleri geçmiş de ve reklam kullanımı karşılığı 2.415.836,05 TL borç bakiyesinin bulunduğu, düzenlenen faturaların davalı tarafa gönderildiği, ancak vadeleri geçmesine rağmen davalı tarafça bankaya borçlar ödenmediği ve fatura bedellerini de itiraz edilmediği, bu haliyle faturaların davalı tarafından kabul edildiğinin anlaşıldığı belirtilerek davacının bakiye 2.415.836,05 faiziyle birlikte tahsili ile öncelikle davalının menkul, gayrimenkul malları ile 3. şahıslardaki hak ve alacakları üzerine ihtiyati tedbir kurulmasına karar verilmesi talep edilmiştir. Davalı vekilince sunulan cevap dilekçesinde; davalının davacı kuruma iddia edildiği gibi bir borcu bulunmadığı, taraflar arasında ticari ilişki olduğu, bu konuda anlaşma yapıldığı tarihte bizzat davacı kurumun reklam daire başkanlığının … direktörü tarafından davalı şirkete gönderilen mail ile taraflar arasında Risturn Hakedişi ödenmesi anlaşmaya varıldığı ancak yapılan bu anlaşmaya rağmen hakedişlerin ödenmediği ve iade ve indirimler yapılmadan düzenlenen fatura bedellerinin haksız olarak tahsil edilmeye çalışıldığı iş bu talebin taraflar arasındaki anlaşmaya ve yasaya aykırı olduğu belirtilerek davanın reddine karar verilmesi talep edilmiştir. Mahkemece 24.03.22 tarihli ara karar ile salt iddia ile ihtiyati tedbir kararı verilemeyeceği, HMK’nun 389 maddesi uyarınca uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir karar verilebileceği ve iş bu nedenle davacı yanın ihtiyati tedbir konmasına ilişkin talebinin reddine karar verildiği belirtilmiştir. Davacı vekilince Sunulan istinaf dilekçesinde özetle; dava değerinin yüksek olması, dava konusu alacağının kurumun alacağı olması ve haklılığın belgelerle ispatlanmasına nazara alındığında, kurum alacağı bakımından ciddi bir maddi zararın önlenmesi amacıyla teminatsız olarak ihtiyati tedbir kararı verilmesi gerektiği, mahkemece verilen ret kararının hatalı olduğu belirtilmiştir. Tedbir kararının verilebilmesi için 6100 Sayılı HMK’unu 390. maddesi uyarınca “tedbir talep eden taraf dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkça belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorundadır. 6100 Sayılı HMK’nun 389. maddesi “Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hâle geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hâllerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir.” şeklinde düzenlenmiştir. Bu hüküm dikkate alındığında, mevcut durumun değişmesi hâlinde, hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşması, hakkın elde edilmesinin tamamen imkânsız hâle gelmesi, gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğması tehlikesi varsa, ihtiyati tedbir sebebi var kabul edilecektir. Hâkim kararında somut sebep gösteremiyor, bunu en azından açıklayacak veya asgari ölçüde ikna edecek delil değerlendirmesi yapamıyor, yaklaşık ispat ölçüsünü yakalayamıyorsa tedbire karar vermemelidir. Ancak bu da hiçbir zaman tam bir ispat seviyesinde ispat şartına dönüşmemelidir. (Pekcanıtez, Hakan/Atalay, Oğuz/Özekes Muhammet; Hukuk Muhakemeleri Kanunu Hükümlerine Göre Medeni Usul Hukuku, 11. Bası, Ankara 2011-Sh.715-717) (Yüksek Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 24/04/2012 gün ve 2011/15388 esas,2012/6651 Karar sayılı ilamında belirtildiği gibi) Davaya konu somut olayda taraflar arasında ticari ilişkinin mevcut olduğu, davacı tarafça işbu ticari ilişkiden kaynaklı olarak 31.03.2021, 30.04.2021, 31.05.2021, 30.06.2021, 31.08.2021 ve 30.09.2021 tarihli olmak üzere davaya konu faturaların düzenlendiği, işbu faturalardan dolayı ödenmeyen bakiye alacağının bulunduğunun iddia edildiği, ancak davalı tarafça ticari ilişkinin inkar edilmemekle birlikte taraflar arasındaki ticari ilişkiden kaynaklı olarak yapılan anlaşma uyarınca düzenlendiği belirtilen hakedişlerin ödenmediği ve bu nedenle fatura bedellerinin ödenmesinin istenmesinde usul ve yasaya aykırı olduğu belirtilmektedir. Davacı tarafça her ne kadar davalının menkul, gayrimenkul malları ve 3. şahıslardaki haklı alacakların üzerine ihtiyati tedbir kararı verilmesi talep edilmiş ise de yukarıda belirtilmiş olduğu üzere 6100 sayılı HMK nun 389. maddesinde uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verileceği belirtilmekle, kanunun iş bu amir hükmü nazara alındığında mahkemece verilen kararın yerinde olduğu anlaşılmaktadır. HMK m. 359/3 uyarınca; dosya kapsamındaki yazı, belge ve bilgilere, İlk Derece Mahkemesi kararının gerekçesinde dayanılan delillerle, delillerin tartışılması sonucu maddi olay ve hukuki değerlendirmede usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına, HMK m. 355/1 gereği incelemenin istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılıp, re’sen gözetilmesi gereken, kamu düzenine herhangi bir aykırılığın da bulunmamasına ve davacının kusurundan kaynaklı zarar meydana geldiği yönündeki iddianın ispatlanamadığı anlaşılmakla; kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğunun anlaşılmasına göre; davacı vekilinin istinaf itirazları yerinde görülmediğinden HMK m. 353/1,b.1 gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine dair karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere; 1-Davacının istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince davacıdan alınan 220,70 TL’nin başvuru harcının Hazineye GELİR KAYDINA, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince davacıdan alınan 80,70 TL’nin istinaf karar harcının Hazineye GELİR KAYDINA, 4-İstinaf yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına, 5-Yatırılan gider avansından kalan kısmın davacıya ilk derece mahkemesince iadesine, 6-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, 7-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1.b.1 bendi ile aynı Kanunun 362/1.f maddesi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 22/06/2022