Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 45. Hukuk Dairesi 2022/873 E. 2022/819 K. 29.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
45. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/873
KARAR NO: 2022/819
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 15. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2020/664 Esas
KARAR NO: 2021/788
KARAR TARİHİ: 19/10/2021
DAVA: İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle)
KARAR TARİHİ: 29/06/2022
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:Davacı vekili dava dilekçesi ile; 04/08/2018 tarihinde Eyüp/İstanbul adresinde müvekkil şirkete sigortalı bulunan …’ın dairesinde hasar meydana geldiğini, sigortalı konutun bulunduğu binanın ön girişinde …’ye ait tesisatta meydana gelen patlama sonucu yapılan tamirat çalışması sırasında verilen yüksek basınçlı su nedeniyle kombi tahliye borusundan akan sudan dolayı zarar gördüğünün tespit edildiğini, hasar doğrultusunda yapılan ekspertiz incelemesi sonucunda hasarın …’ye ait tesisattan kaynaklandığı ve sigortalı dairede su basması sonucu birçok eşyanın zarar gördüğünün tespit edildiği, müvekkil şirket tarafından hasar tutarı olan 8.800,00 TL nin sigortalıya ödendiği ve haklı nedenlere dayanılarak …’den rücu talebinde bulunulduğunu, işbu ödemenin rücuen tahsili amacıyla davalı kurum aleyhine İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasından icra takibi başlattıklarını, davalı borçlunun haksız ve dayanaksız olarak itiraz ederek icra takibini durduğunu ve tüm bu nedenlerle davalı borçlu tarafından yapılan itirazın iptaline, takibin devamına, davalının alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere icra inkâr tazminatı ödemeye mahkûm edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı … vekili cevap dilekçesi ile; Öncelikle davanın zamanaşımı nedeniyle reddini talep ettiklerini, müvekkil idarenin tacir bir kamu tüzel kişisi olduğu ve hizmetlerini özel hukuk hükümlerine göre yaptığını, dava konusu olayda müvekkil idarenin sözleşme konusu işin yapımında kamu otoritesini kullanmadığını, müteahhit firma ile … arasında akdedilmiş sözleşme ile tarafların özgür iradeleriyle yapıldığı ve buna göre sözleşme konusu işin yapılması sırasında 3.kişilerin uğradığı zarar ziyandan müteahhit firmanın sorumlu olduğunu, idarenin sorumlu olmadığı, her türlü hukuki sorumluluğun müteahhit firmaya ait olduğunu kabul ettiğini, bu davada iddia konusu haksız eylemi yapan idare olmadığını ve müteahhit şirketin sorumlu olduğunu, ayrıca tazminat miktarının fahiş olduğunu, asıl alacağa faiz talep edilmesinin hukuka aykırı olduğunu, temerrüde düşürülmeden hasar tarihinden itibaren faiz talep edilemeyeceğini ve tüm bu nedenlerle davanın reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI Mahkemece, ” …Yaptırılan bilirkişi incelemesi sonucunda da davalı kurumun hasarın oluşmasında herhangi bir kusurunun bulunmadığı, hasarın oluşmasına sigortalının ihmalinin sebep olabileceği tespit olunduğu ” gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili tarafından dava dilekçesindeki nedenler tekrarlanarak istinaf yasa yoluna başvurulmuştur.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE GEREKÇE HMK’nın 355. ve 357. maddeleri gereğince istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle bağlı olarak ve kamu düzenine aykırılık hususlarını da gözetilerek yapılan inceleme neticesinde; Dava, sigortalanan konutta su baskını sonucunda oluşan hasar nedeniyle sigortalıya yapılan ödemenin, 6102 Sayılı TTK’nın 1472 maddesi uyarınca rücuen tazmini amacıyla başlatılan takibe yapılan itirazın iptali istemine ilişkindir. Dosya kapsamından, davacı sigorta şirketi ile dava dışı … arasında başlangıç tarihi 12/08/2018, bitiş tarihi 12/08/2019 olan Özel Konut Sigorta Poliçesi düzenlendiği, sel ve su baskınlarının da teminat kapsamına alındığı, 04/07/2018 tarihinde sigortalı konutta meydana gelen su baskını neticesinde oluşan hasar nedeniyle sigortalıya ödenen tazminatın davalıdan rücuen tazmini amacıyla iş bu davanın açıldığı anlaşılmıştır.Tarafların sıfatı, poliçenin niteliği, halefiyet ilkesinin özellikleri de göz önünde bulundurularak, öncelikle mahkemenin görevi ile ilgili dava şartının incelenmesi gerekmiştir.Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kurulu’nun 22.03.1944 Tarih E. 37, K. 9, RG. 3.7.1944 sayılı kararında “Sigortacının sorumlu kişi aleyhine açacağı dava, sigorta poliçesinden doğan bir dava değildir. Bu dava, aynen sigortalı kimsenin sorumlu kişiye karşı açmış olduğu bir dava gibidir. Sigortalının muhtelif mahkemelerde dava açma hakkı varsa, aynı hak sigortacının halefiyet hakkına dayanan rücu davası için de söz konusudur.” şeklinde vurgulanmaktadır. Öte yandan, TTK’nun “Halefiyet” başlığı altındaki 1472. maddesinde “Sigortacı, sigorta tazminatını ödediğinde, hukuken sigortalının yerine geçer. Sigortalının, gerçekleşen zarardan dolayı sorumlulara karşı dava hakkı varsa bu hak, tazmin ettiği bedel kadar, sigortacıya intikal eder.” hükmüne yer verilmiştir.Görev kuralları kamu düzenine ilişkin olup, yargılamanın her aşamasında mahkemece resen gözetilmesi gerekmektedir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 1472. Maddesine göre, sigortacı, sigorta tazminatını ödedikten sonra, hukuken sigortalının yerine geçerek, sigortalının, gerçekleşen zarardan dolayı sorumlulara karşı dava hakkı varsa bu hakkın, tazmin ettiği bedel kadar sigortacıya intikal edeceği, sorumlulara karşı bir dava veya takip başlatılmışsa, sigortacının, mahkemenin veya diğer tarafın onayı gerekmeksizin, halefiyet kuralı uyarınca, sigortalısına yaptığı ödemeyi ispat ederek, dava veya takibi kaldığı yerden devam ettirebilecektir. Bu durumda da, görevli mahkeme, sigortalı ile davalı arasındaki ilişkinin hukuki içeriğine göre belirlenecektir.Yargıtay İçtihadı Birleştirme Genel Kurulunun 22.3.1944 Tarihli E.37, K.9 sayılı kararı, ” Sigortacının sorumlu kişi aleyhine açacağı dava, sigorta poliçesinden doğan bir dava değildir. Bu nedenle, halefiyet davası bir ticari dava sayılamaz. Bu dava, aynen sigortalı kimsenin sorumlu kişiye karşı açmış olduğu bir dava gibidir. Sigortalının muhtelif mahkemelerde dava açma hakkı varsa, aynı hak sigortacının halefiyet hakkına dayanan rücu davası için de söz konusudur.” şeklindedir.Somut olayda; sigortalı konutta meydana gelen hasarın, …’ye ait tesisatta meydana gelen patlama sonucu yapılan tamirat çalışması sırasında verilen yüksek basınçlı su nedeniyle kombi tahliye borusundan akan sudan dolayı meydana geldiği iddia edilmiştir. Buna göre, davacının sigortalısı ile davalı arasındaki hukuki ilişki, davalı yapı malikinin haksız fiil hükümleri ile TBK nun 69 maddesi uyarınca sorumluluğuna dayanmaktadır. O halde, sigortacının sorumlu kişi aleyhine açacağı dava, sigorta poliçesinden doğan bir dava olmadığı gibi davacı sigortalının tacir sıfatı taşımadığından taraflar arasındaki uyuşmazlığın da ticari nitelikte bulunmadığı, dolayısıyla 6102 sayılı TTK hükümlerinin uygulanamayacağı ve uyuşmazlığın çözümünde Ticaret Mahkemelerinin görevli olmadığı, davaya bakmaya genel mahkemeler görevli olduğu olduğu kuşkusuzdur. Açıklanan nedenlerle Asliye Hukuk Mahkemesi’nin görevli olduğu gözetilerek, HMK’nın 114/1-c, 115/2. maddesi uyarınca davanın, mahkemenin görevine ilişkin dava şartı yokluğundan, usulden reddine karar verilmesi gerekirken, uyuşmazlığın esası hakkında hüküm tesis edilmesi hatalı olduğundan davalı vekilinin istinaf başvurusunun esasa ilişkin hususlar incelenmeksizin HMK 353/1.a.3 maddesi uyarınca kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına dair aşağıda belirtildiği şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere; 1-Davacı tarafın istinaf başvurusunun sair istinaf sebepler incelenmeksizin KABULÜ ile 19/10/2021 tarihli kararının 6100 sayılı HMK’nun 353/1.a.3 bendi uyarınca KALDIRILMASINA, 2-Dairemizin kararı doğrultusunda işlem yapılması için dosyanın mahkemesine İADESİNE, 3-Davacı tarafından yatırılan 220,70 TL istinaf başvuru harcının Hazineye irat kaydına, 4-Davacı tarafından yatırılan istinaf karar harcının ilk derece mahkemesince iadesine,5-Davacı tarafın yapmış olduğu istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına,6-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,7-Yatırılan gider avansından kalan kısmın davacıya ilk derece mahkemesince iadesine,8-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1.a.3 ve 362/1.g bendi uyarınca kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi.29/06/2022