Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 45. Hukuk Dairesi 2022/868 E. 2022/746 K. 15.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
45. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/868
KARAR NO: 2022/746
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2022/270 Esas
ARA KARAR TARİHİ: 18/03/2022
DAVA: Menfi Tespit (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 15/06/2022
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile davalı arasında 26. İstanbul Uluslararası Ev Tekstili Fuarı’na iştirak etmek amacıyla 03/10/2019 tarihli Fuar Katılım Sözleşmesi ikame edildiğini, fuarın katılım bedeli olarak davalıya 8.000 USD tutarında ödeme yapılmasına karar verildiğini, müvekkilinin davalıya toplamda 8.000 USD – 59.494,33 TL ödeme yaparak sözleşmeden doğan semen borcunu ifa ettiğini, ancak davalı firmanın sözleşmede kararlaştırılan tarihlerde 26. İstanbul Uluslararası Ev Tekstili Fuarını gerçekleştirmediğini, zamansızca ve fuar sektöründe yıllardır çalışan bir firmaya yakışmayacak şeklide basiretsizce gerçekleştirilen sebepsiz ertelemenin müvekkilini maddi anlamda ve ticari itibar açısından mağdur ettiğini beyanla, İİK 257. maddesi gereği, takdiren teminatsız olarak şayet mahkemece kabul görmezse teminat karşılığında davalı firmanın menkul ve gayrimenkulleri ile tüm haklarının ihtiyaten haczine, müvekkilinin, taraflar arasında imzalanan 03/10/2019 tarihli Fuar Katılım Sözleşmesini haklı nedenle sonlandırdığının ve işbu sözleşmeden dolayı davalı tarafa borçlu olmadığının tespitine, Fuar Katılım Sözleşmesi’ne istinaden müvekkilinin davalıya ödemiş olduğu 8.000 USD bedelin ödeme tarihinden itibaren işleyecek en yüksek ticari faiz oranı üzerinden hesaplanarak iadesine, tüm yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece 18.03.2022 tarihli ara karar ile ”… İncelenen tüm dosya kapsamına göre; alacağın varlığı ve miktarının yargılamayı gerektirdiği, sunulan belgelere göre mahkememizde yeterli kanaat oluşmadığı, davalının kaçacağına ya da mallarını kaçıracağına dair bir iddia ve ispat da bulunmadığından yasal koşulları oluşmayan ihtiyati haciz isteminin reddine ” dair karar verilmiştir. Davacı vekili yasal süresi içinde sunmuş olduğu istinaf dilekçesinde özetle; davalı tarafından zamansızca ve fuar sektöründe yıllarca çalışan bir firmaya yakışmayacak şekilde basiretsizce gerçekleştirildiği belirtilen sebepsiz erteleme nedeniyle davacının maddi anlamda ve ticari yönden mağdur edildiği, yaklaşık ispat kuralının sunan delillerle karşılandığı, alacağın yargılamayı gerektirmesi şeklindeki bir koşulun aranmasının ihtiyati haciz talebinin reddedilmesi için kabul edilebilir bir yanının olmadığı, Yargıtay kararında da belirtildiği üzere ihtiyati haciz kararının verilebilmesi için tam ispat yerine hakikate yakın gösterme şeklinde ispatın söz konusu olduğu, bu bilgiler ışığında somut olay ele alındığında dosyaya sunulan belgeler ile yaklaşık ispat kuralının gerçekleştiği, davacının sözleşmeden kaynaklı semen borcunu sözleşmeye uygun olarak ifa ettiğini, ancak davalının sözleşmede kararlaştırılan tarihlerde edimini ifa etmediği, yargıtay kararlarında da belirtildiği üzere mal kaçırma, gizleme, davalının kendisinin kaçması veya hileli işlemler yapıldığına yönelik hususların sadece vadesi gelmemiş borçlarda arandığı, vadesi gelen bir borç için bu hususların söz konusu olmadığı davacının mağduriyetinin parasal yönden de devasa rakamlara ulaştığı ve davalının birçok firmaya borçlu olduğu bu nedenle borçlarını ifade etmekten kaçınma ihtimalinin yüksek olduğu belirtilerek mahkemece verilen kararın kaldırılması talep edilmiştir. Delillerin değerlendirmesi ve gerekçe Uyuşmazlık, ihtiyati haciz talebinin reddine yönelik verilen kararın usul ve esas yönden hukuka uygun olup olmadığı noktasında toplanmıştır. 2004 sayılı İİK’nın 257 ve devamında ihtiyati haciz düzenlenmiştir. İhtiyati haciz şartları 257. maddede, 258. maddede ise ihtiyati haciz kararına yer verilmiştir. 258. maddenin ilk fıkrasında alacaklının alacağı ve icabında haciz sebepleri hakkında mahkemeye kanaat getirecek deliller göstermeye mecbur olduğu ifade edilmiştir. Bir alacak için İhtiyati haciz isteyen kişinin o alacağın alacaklı sıfatına sahip olması gerekir. Yani ancak alacağın alacaklısı İhtiyati haciz isteyebilir. Bu durum hakimin maddi hukuku araştırması gerektiği sonucunu beraberinde getirmektedir. Hakim, ibraz edilen delilerden İhtiyati haciz isteyen kişinin alacaklı sıfatına sahip olduğuna kanaat getirirse İhtiyati hacze ilişkin şart gerçekleşmiş demektir (İİK m.258/1). Alacaklı, alacağı ve icabında haciz sebepleri hakkında mahkemeye kanaat getirecek deliller göstermeye mecburdur. İbraz edilen ispat vasıtası, iddia edilen hakkın varlığını ispatlamaya elverişli olmalıdır. Diğer yandan, alacaklının, alacağının varlığını ve muaccel olduğunu tam ve kesin şekilde ispat etmesi aranmamaktadır. Diğer hukuki himaye tedbirlerinde olduğu gibi İhtiyati hacizde de amaç, davaya ilişkin bir yargılamadan farklı olarak maddi hukuka dayanan hak bakımından nihai bir karar verip uyuşmazlığı sona erdirmek değildir. Bireylere etkin hukuki himaye sağlamaktır. Talep edilen alacağın ise vadesinin gelmiş olması gerekir ( İİK m.257/1). Alacağın muaccel olduğu an, ya tarafların anlaşması veya bir ihbar yada kanun hükmü veya hukuki ilişkinin mahiyeti ile belirlenir. Muacceliyet ile temerrüdü karıştırmamak gerekir. Muaccel bir borcun borçlusu alacaklının ihtarıyla mütemerrüt olur. Diğer yandan alacağın rehinle temin edilmemiş olması gerekir. Vadesi gelmemiş alacaklarda ihtiyati haciz kararı verilmesinin şartları İİK 257/2. fıkrada sınırlı şekilde sayılmıştır. Somut olayda, taraflar arasında 26. İstanbul Uluslararası Ev Tekstili Fuarına iştirak etmek amacıyla 03.10.2019 tarihli fuar katılım sözleşmesi düzenlendiği, davacının dava dilekçesinde sözleşmeden kaynaklı bedel borcunu ifa ettiğini belirttiği, ancak sözleşmeye konu İstanbul 26. Uluslararası Ev Tekstili Fuarı’nın davalı tarafça gerçekleştirilmediği, öncelikle fuarın küresel pandemi nedeniyle ertelendiği, akabinde belirlenen tarihte de yine sözleşme gereğinin yerine getirilmediği ve fuarın yapılmadığı, iş bu nedenle davacının maddi anlamda ve ticari yönden mağdur edildiği, marka değerine zarar verildiği, ev tekstil sektörünün prestij yapısına zarar vererek ticari hayatını zedelediği belirtilerek sözleşme hükümlerine göre borçlu olmadığının tespiti ile ödendiği belirtilen 8.000 USD tutarındaki bedelin ödeme tarihinden itibaren en yüksek ticari faizi ile istirdadına ilişkin açılan iş bu davada 03.10.2019 tarihli fuar katılım sözleşmesinin taraflara yüklediği edimler, sözleşme gereğinin davalı tarafça yerine getirilmediği yönündeki iddialar ile davacı tarafça yapılan ödemeler nazara alınmak suretiyle davacının sözleşmeden dönmesinin haklı nedene dayanıp dayanmadığı, davacının iş bu dava açmaktaki haklılık durum ve oran tarafların sunacağı deliller, mahkemece resen celp edilecek bilgi ve belgeler ile gerektiğinde yapılacak bilirkişi incelemeleri sonucunda açıklığa kavuşacaktır. Bu aşamada ibraz edilen belgelerin niteliği İİK 258/1. maddesinde düzenlenen kanaat getirecek deliller kapsamında değerlendirilemeyeceğinden mahkemece ihtiyati haciz talebinin reddine karar dair karar verilmesinin yerinde olduğu anlaşılmıştır. Sonuç olarak, mahkemece verilen karar usul ve yasaya uygun bulunduğundan ihtiyati haciz talep eden davacı şirket vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b.1 maddesi uyarınca esastan reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere; 1-Davacının istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince davacıdan alınan 220,70 TL’nin başvuru harcının hazineye GELİR KAYDINA, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince davacıdan alınan 80,70 TL’nin istinaf karar harcının hazineye GELİR KAYDINA, 4-İstinaf yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına, 5-Yatırılan gider avansından kalan kısmın davacıya ilk derece mahkemesince iadesine, 6-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, 7-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1.b.1 bendi ile aynı Kanunun 362/1.f maddesi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi.