Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 45. Hukuk Dairesi 2022/859 E. 2022/844 K. 06.07.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
45. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/859
KARAR NO: 2022/844
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2021/243
KARAR NO: 2021/727
DAVA TARİHİ: 18/09/2015
KARAR TARİHİ: 07/10/2021
DAVA: İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 06/07/2022
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin … Mahallesi, … Caddesi, No:… Çekmeköy adresinde ikamet ettiği adresinde gündüz hırsızlık meydana geldiğini, hırsızlık olayında, müvekkilinin ve eşinin mücevherleri ile maddi değeri yüksek olan ziynet eşyalarının gündüz vakti kapısının kırılmak suretiyle çalındığını, çalınan altın ve diğer ziynetlerin değerinin 40.000,00 TL civarında olduğunu, ayrıca meydana gelen hırsızlık nedeniyle manevi olarak da yıprandıklarını, bu nedenle 20.000,00 TL manevi tazminat talebinde bulunduklarını, müvekkilinin ikamet ettiği siteye, aylık 600,00 TL aidat ödendiği buna rağmen 22/04/2015 tarihinde meydana gelen hırsızlık olayı sırasında davalı güvenlik şirketinin sitenin koruma işini üstlendiğini, bu olaydan sonra sitede başka hırsızlık olaylarının meydana geldiğini, olayların aileyi yıprattığını, bahse konu güvenlik şirketinin üzerine düşen görevi yerine getirmediğinden ve ayıplı hizmet sunduğundan ve bu hizmeti satın alan …İşletme Kooperatifi yöneticilerden davacı olduğunu, çalınan eşyalarının bedeli olarak 40,000 TL maddi ve 20.000 TL manevi taziminatın faiziyle tazminini, yargılama giderleri ve avukatlık ücretlerinin davalılara yükletilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP Davalı … Tic. Ltd. Şti. vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacı taraf ile davalı müvekkili arasında satıcı-tüketici ilişkisi bulunmamakla birlikte, taraflar arasında yazılı ya da sözlü herhangi bir sözleşme de bulunmadığını, görevli mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemesi olduğunu, davacının davasını Genel Kurul ile yetki verdiği site yönetimine ve hırsızlık suçunu işleyen kişi ve/veya kişilere yöneltmesi gerektiğini, davanın esasa girilmeden husumetten reddedilmesi gerektiğini, hırsızlık olayı ile ilgili dosya veya dosyaların celbi sonucunun beklenmesine karar verilmesini ve ceza dosyasının bekletici mesele yapılmasına karar verilmesini, müvekkil şirketin, alt işveren olarak diğer davalı site yönetimine güvenlik personeli sağlamakla yükümlü bir şirket olduğunu, davacının, zararının miktarını, neye dayanarak 40.000 TL olarak hesaplandığını, hesaplamanın hangi menkul mal için ne kadar talep ettiğinin açıklattırılması gerektiğini, usul ve yasalara aykırı olarak açılmış haksız ve kötüniyetli davanın reddine, mahkeme aksi kanaatte ise diğer davalı site yönetiminin ve müvekkil şirketinin kusur oranının tespit ettirilmesini ve davacı tarafın çalındığını iddia ettiği menkullerin çalındığının ayrı ayrı ispatı ve değerlerinin tek tek hesaplatırılarak kusur oranında tazminata hükmedilmesinin gerektiğini ve sonuç olarak davanın reddine, yargılama giderleri ile vekâlet ücretinin davacıya yükletilmesine karar verilmesini beyan ve talep etmiştir. Davalı … Kooperatifi vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkilinin 163 sayılı Kooperatifler Kanunu hükümlerine göre kurulmuş bir site işletme kooperatifi olduğunu, davacı ile müvekkil kooperatif arasında ilişkinin -davacının iddia ettiği gibi- “kat maliki-site yöneticiliği” ilişkisi değil, “kooperatif ortağı-kooperatif” ilişkisi olduğunu, kural olarak bir üyenin/ortağın bağlı bulunduğu kooperatifin tüzel kişiliğine karşı, (genel kurul kararının iptali, ortaklıktan çıkma gibi davalar dışında) kişisel zararları ile ilgili olarak doğrudan tazminat davası açmasının hukuken mümkün olmadığını, müvekkil kooperatifin davacının maliki bulunduğu konutun güvenliğini sağlamak gibi bir taahhüdünün, yasa ve ana sözleşmeden kaynaklanan bir ödevinin bulunmadığını, kooperatif yönetim kurulunun, tamamiyle bizatihi davacının da içerisinde olduğu ortaklar kurulunun almış olduğu kararlar ve vermiş olduğu bütçe doğrultusunda idari görevini yerine getirdiğini, davaya konu sitede kat mülkiyetinin bulunmayışı, müvekkil kooperatifin site yönetimi sıfatı taşımaması, davanın kooperatif ortağının kooperatif tüzel kişiliğine karşı açmış olduğu bir dava niteliği taşıması, güvenlik firması ile kooperatif arasındaki sözleşmeye davacının doğrudan yada dolaylı olarak taraf olmaması, davacının tüketici olmaması, ortada bir tüketici işlemi de bulunmaması sebepleriyle davanın ticari bir dava olduğu gözetilerek Mahkemenizin görevsizliğine, haksız ve hukuki dayanaktan yoksun davanın reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı yan üzerine tahmiline karar verilmesini beyan ve talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI İstanbul Anadolu 7. Tüketici Mahkemesi’nin 15/02/2021 tarih ve 2015/676 E. 2021/98 K. sayılı kararı ile; “…Her ne kadar maddi ve manevi tazminat davası mahkememizde açılmışsa da; 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun 2. Maddesinde bu Kanunun, her türlü tüketici işlemi ile tüketiciye yönelik uygulamaları kapsadığının belirtildiği, aynı kanunun 3/1-k maddesinde tüketicinin ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişi olduğu, aynı Kanunun 73/1. maddesinde Tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğabilecek uyuşmazlıklara ilişkin davalarda tüketici mahkemelerinin görevli olduğu belirtilmiştir. Türk Ticaret Kanununun 4. maddesi “Her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işleri ile tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın; bu kanunda öngörülen hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işleri ticari dava ve ticari nitelikte çekişmesiz yargı işi sayılır. Somut uyuşmazlıkta davalı ve davacı taraflardan hiçbiri tüketici yasasında tanımı yapılan tüketici kapsamında olmadıklarından, taraflar arasındaki ilişkinin 6502 sayılı yasa kapsamı dışında kaldığı, 6102 Sayılı TTK 19/2 maddesinde açıkça belirtildiği gibi “taraflardan yalnız biri için ticari iş niteliğinde olan sözleşmeler, kanunda aksine hüküm bulunmadıkça, diğeri için de ticari iş sayılır.” Yine 6102 Sayılı TTK 3. Maddesi “Bu kanunda düzenlenen hususlarda bir ticari işletmeyi ilgilendiren bütün işlem ve fiiller ticari işlerdendir” hükmünü içermektedir, eldeki davada taraflar arasındaki uyuşmazlığın taraflardan birinin kooperatif üyesi olduğu, diğerinin ise kooperatifin kendisi olduğu, bu nedenle davanın çözümünde 1163 sayılı kooperatifler kanununun uygulanması gerektiği, Yargıtay 20. HD 2015/5882 esas, 2015/10928 karar sayılı ilamının da bu yönde olduğu, görevli ve yetkili mahkemenin Asliye Ticaret Mahkemeleri olarak belirlendiği, dolayısıyla 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun kapsamında olduğu anlaşılmaktadır.” gerekçesiyle davanın görevsizlik nedeniyle HMK’nun 114/1-c ve 115/2. maddeleri uyarınca usulden reddine karar verilmiştir. Kararın istinaf yoluna başvurulmaksızın kesinleşmesi akabinde dosya İstanbul Anadolu 13. Asliye Ticaret Mahkemesi’ne tevzi olunmuştur. İstanbul Anadolu 13. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2021/243 E. 2021/727 K. sayılı 07/10/2021 tarihli kararı ile; “…1161 Sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 99/1 maddesinde; “Bu kanunda düzenlenen hususlardan doğan hukuk davaları, tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın ticari dava sayılır” düzenlemesi mevcuttur. Ancak Tüketici Mahkemesinin işbu düzenleme gereğince davacının kooperatif üyesi olması nedeniyle ticaret mahkemesine yönelik görevsizlik kararı yerinde değildir. Zira taraflar arasındaki uyuşmazlık davacı gerçek kişinin özel mülkünde meydana gelen hırsızlık olayı nedeniyle özel mülkün bulunduğu site kooperatifine ve kooperatif ile diğer davalı güvenlik şirketi arasındaki sözleşme ilişkisi nedeniyle meydana gelen zararın davalılardan müştereken ve müteselsilen tazmini istemine ilişkindir. Görüldüğü üzere uyuşmazlığın Kooperatif Kanunu ve Kooperatif üyeliği ile hiçbir ilgisi yoktur. Ayrıca işbu dava tarafların ticari işletmesiyle ilgili olmayıp 6102 sayılı TTK ‘nın 4. maddesi gereğince mutlak ve nispi ticari dava kapsamında da değildir. Davacı gerçek kişi olup tacir sıfatı da yoktur. Buna göre haksız fiil ve ayıplı ifanın tartışılacağı işbu davanın genel hükümlere göre Asliye Hukuk Mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerekmektedir. Yukarıda anılan yasal düzenlemeler ve yapılan açıklamalara göre uyuşmazlığın, 6102 sayılı TTK’nin 4.maddesine göre mutlak ve ticari dava kapsamında kalmadığı; uyuşmazlığın açıkca genel hükümlerden kaynaklandığı anlaşılmakla işbu davada görevli mahkemenin, 6100 sayılı HMK’nin 1, 2. maddeleri gereğince genel görevli Asliye Hukuk Mahkemesi olduğu sonuç ve kanaatine ulaşılmıştır. Binaenaleyh; davanın 6100 sayılı HMK’nın 114/1-c maddesi uyarınca mahkememizin görevli olmaması nedeniyle 6100 sayılı HMK’nın 115/1-2 maddesi uyarınca dava şartı yokluğundan usulden reddine” karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ Davalı …Kooperatifi vekili yasal süre içerisinde sunmuş olduğu istinaf dilekçesinde özetle; Davacı kooperatif ortağı olduğu için 1163 sayılı yasa gereği görevli mahkemenin asliye ticaret mahkemesi olduğunu beyan ederek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında inceleme; 6100 sayılı HMK’nın 355.maddesi uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılmış, kamu düzenine aykırılık olup olmadığı ise re’sen gözetilmiş ayrıca HMK’nın 357. maddesindeki “İlk derece mahkemesinde ileri sürülmeyen iddia ve savunma istinafta dinlenemez ve istinafta yeni delillere dayanılamaz” kuralı nazara alınmıştır. Dava, kooperatif ortağı olan davacıya ait konutta meydana gelen hırsızlık olayı nedeniyle uğranılan maddi ve manevi zararların tazmini için davalı kooperatife ve güvenlik şirketine karşı açılan tazminat davasıdır. Uyuşmazlık somut olayda hangi mahkemenin görevli olduğu noktasında toplanmaktadır. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu 1. maddesinde; “Mahkemelerin görevi, ancak kanunla düzenlenir. Göreve ilişkin kurallar, kamu düzenindendir.” hükmü yer almaktadır. HMK 114/1.c maddesi uyarınca “Mahkemenin görevli olması” dava şartlarından olup, HMK 138 maddesi dikkate alınarak dava şartlarının öncelikle karara bağlanması gerekmektedir. HMK 115. maddesinde ise “Mahkeme, dava şartlarının mevcut olup olmadığını, davanın her aşamasında kendiliğinden araştırır. Taraflar da dava şartı noksanlığını her zaman ileri sürebilirler. Mahkeme, dava şartı noksanlığını tespit ederse davanın usulden reddine karar verir…” düzenlemesi yer almaktadır. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununda ticari davalar, mutlak ticari davalar ve nispi ticari davalar olmak üzere iki gruba ayrılmaktadır. Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın sırf dava konusunun 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununda düzenlenmesi nedeniyle ticari sayılan davalardır ve TTK’nın 4/1.maddesinde bentler halinde sayılmıştır. Bunların yanında bazı özel kanunlarda belirlenmiş ticari davalar da bulunmaktadır. Bu gruptaki davaların ticari dava sayılabilmesi için taraflarının tacir olması veya ticari işletmeleriyle ilgili olması gibi şartlar aranmaz. TTK’nın 4/1. bendinde sınırlı olarak sayılan davalar arasında yer alması veya özel kanunlarda ticari dava olarak nitelendirilmesi yeterlidir. Bu davalar kanun gereği ticari dava sayılan davalardır. 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu 99 maddesinde; “Bu kanunda düzenlenen hususlardan doğan hukuk davaları, tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın ticari dava sayılır.” hükmüne yer vermiş olup, yasa hükmünden; taraflar tacir olmasa da yalnızca bu kanundan doğan uyuşmazlıklarda asliye ticaret mahkemelerinin görevli olacağı anlaşılmalıdır. Dava konusu olayda davacı ile davalı kooperatif arasındaki temel hukuki ilişki ortaklık ilişkisi olduğu için görevli mahkemenin bu temel ilişki nazara alınarak belirlenmesi gerektiğinden, 1163 sayılı yasanın 99.maddesi uyarınca görevli mahkeme Asliye Ticaret Mahkemesidir. Açıklanan nedenlerle mahkemenin görev dava şartı yokluğundan davanın usulden reddi yönündeki kararı hatalı olup, davalı vekilinin istinaf isteminin kabulü ile kararın 6100 sayılı HMK’nun 353/1.a.3 bendi uyarınca kaldırılmasına ve davanın esasına ilişkin inceleme yapılmak üzere dosyanın mahkemesine iadesine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere; 1-Davalı … Kooperatifi vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile İstanbul Anadolu 13. Asliye Ticaret Mahkemenin 2021/243 E. 2021/727 K. sayılı 07/10/2021 tarihli kararının 6100 sayılı HMK’nun 353/1.a.3 bendi uyarınca KALDIRILMASINA, 2-Dairemizin kararı doğrultusunda işlem yapılması için dosyanın mahkemesine İADESİNE, 3-Davalı tarafından yatırılan 220,70 TL istinaf başvuru harcının Hazineye irat kaydına, davalı tarafından yatırılan 80,70 TL istinaf karar harcının ilk derece mahkemesince iadesine, 4-Davalı tarafın yapmış olduğu istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına,5-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,6-Yatırılan gider avansından kalan kısmın davalıya ilk derece mahkemesince iadesine,7-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1.a.3 ve 362/1.g bendi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi.06/07/2022