Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 45. Hukuk Dairesi 2022/846 E. 2022/803 K. 29.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
45. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/846
KARAR NO: 2022/803
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2020/565
KARAR NO: 2020/892
KARAR TARİHİ: 23/12/2020
DAVA: Sıra Cetveline İtiraz (Kayıt Kabul)
KARAR TARİHİ: 29/06/2022
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müflis …’in Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2019/413 E. sayılı kararı ile 05/12/2019 tarihinde iflas ettiğini ve buna dair iflas tasfiye işlemlerinin Bakırköy … İcra/iflas Dairesinin … İflas sayılı dosyası üzerinden yürütüldüğünü, sıra cetveli ilanının 25/07/2020 tarihinde yapıldığını ve alacaklarının kısmen kayıt edilip kısmen reddedildiğine ilişkin kararın ise 10/08/2020 tarihinde tebliğ edildiğini, müflis …’in müvekkili müflis bankanın Gaziantep Şubesi ticari kredili müşterisi olduğunu, aynı zamanda ticari kredili müşterilerden … A.Ş’nin kefili olduğunu, müflis …’in kefaletinden dolayı müvekkili müflis bankanın iflas masasınca reddedilen 234.864,13 TL alacağının masaya kaydına karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI Mahkemece; “…davacının davasını dava açma süresi olan 15 gün içinde başvurup başvurmadığının değerlendirilmesi gerekmektedir. Müflis şirketin iflas işlemlerinin yürütüldüğü iflas masası sıra cetveline ilişkin iflas idaresi tarafından verilen red kararı ise 10/08/2020 tarihinde davacı vekiline tebliğ edilmiş, davacı vekilinin davayı 15 günlük hak düşürücü süre geçtikten sonra 27.08.2020 tarihinde açtığı anlaşılmakla açılan davanın hak düşürücü süreye ilişkin dava şartı noksanlığı nedeniyle usulden reddine” karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili yasal süre içerisinde sunmuş olduğu istinaf dilekçesinde özetle; İstanbul 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 16/11/2017 tarih, 2017/41 E.2017/942 K. Sayılı kararı ile 5411 sayılı Bankacılık Kanununun 106 ncı maddesi gereğince … Bankası A.Ş.nin (Banka) iflasına karar verildiğini ve Fon Kurulunun 17/11/2017 tarih ve 289 sayılı kararı üzerine önerilen adaylar arasından İstanbul 15. İcra Hukuk Mahkemesinin 24/11/2017 tarih ve 2017/6 K. sayılı kararı ile iflas idare memurları atandığını, müvekkil bankanın tasfiye sürecine girmesi sebebiyle her türlü alacağının TMSF bünyesinde tahsil edileceğinin karara bağlandığını, bu sebeple müvekkili banka yönünden sürelerin durduğunu beyan ederek, mahkemenin bu hususu gözardı ederek kurduğu hükmün ortadan kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında inceleme; 6100 sayılı HMK’nın 355.maddesi uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılmış, kamu düzenine aykırılık olup olmadığı ise re’sen gözetilmiş ayrıca HMK’nın 357. maddesindeki “İlk derece mahkemesinde ileri sürülmeyen iddia ve savunma istinafta dinlenemez ve istinafta yeni delillere dayanılamaz” kuralı nazara alınmıştır. Dava, İİK 235. maddesi gereğince açılmış olan sıra cetveline itiraz (kayıt kabul) davasıdır. İİK 235. maddede, sıra cetveline itiraz edenlerin, cetvelin ilanından itibaren 15 gün içinde iflasa karar verilen yerdeki ticaret mahkemesine dava açmaya mecbur oldukları, 223. maddenin üçüncü fıkrası hükmünün mahfuz olduğu belirtilmiştir. Maddede düzenlendiği üzere, sıra cetveline itiraz davası açma süresi 15 gündür. Süre, sıra cetvelinin ilanından itibaren başlar. İİK 166. maddedeki gazetelerde yapılan ilanlardan en son ilan tarihinden itibaren işlemeye başlar. İflas masasına alacak yazdırırken, tebligatı kabule elverişli adres gösterilerek, Adalet Bakanlığınca çıkarılan tarifede gösterilen yazı ve tebliğ giderlerini avans olarak vermek suretiyle, İflas idaresince alınacak kararların kendisine tebliğ edilmesini istemiş olan alacaklılara, alacaklarının kabul veya ret edildiği ayrıca tebliğ edilir (İİK 223). Bu alacaklılar için sıra cetveline itiraz davası açma süresi, sıra cetvelinin ilanından itibaren değil, bu tebligatın yapıldığı tarihten itibaren işlemeye başlar. Kayıt kabul davası için yasada öngörülen 15 günlük süre özel dava şartıdır. Nitekim bu husus Yargıtay 23. Hukuk Dairesi’nin 24/06/2020 tarihli 2016/8277 E. 2020/2247 K. sayılı ilamında; “Dava, alacağın iflas masasına kayıt kabul istemine ilişkindir. İİK’nın 235. maddesine göre, kural olarak sıra cetveline itiraz edenler, cetvelin ilanından itibaren 15 gün içinde ticaret mahkemesine dava açabilirler. Ancak aynı Kanun’un 223. maddesi hükmüne göre alacaklı tebligata elverişli adresini bildirip kararın tebliği için avans yatırmışsa 15 günlük dava açma süresi, kararın tebliğ tarihinden itibaren işlemeye başlar. Somut olayda, iflas sıra cetveli, son olarak 02/12/2013 tarihli Ticaret Sicil Gazetesin’de ilan edilmiştir. Davacı kayıt başvurusu sırasında tebliğ avansı yatırmamıştır. Buna rağmen iflas sıra cetvelinin 18/12/2013 tarihinde davacıya bilgi mahiyetinde ayrıca tebliğ edildiği görülmüştür. Dava dosyasında mevcut harçlandırma formu, tevzi formuna göre dava 31/12/2013 tarihinde açılmış olup ilan tarihine göre yasal 15 günlük hak düşürücü süreden sonra davanın açıldığı anlaşılmaktadır. Hak düşürücü süre, dava şartı olup, yargılamanın her aşamasında mahkemece re’sen gözetilmesi gerekmektedir. Bu durumda mahkemece, reddedilen miktar yönünden bu sebeplerle reddi gerekirken yazılı şekilde reddi doğru değilse de sonucu itibariyle doğru olan kararın HUMK’nın 438/son maddesi uyarınca gerekçesi düzeltilerek onanması uygun bulunmuştur…” şeklinde ifade edilmiştir. Davacı Müflis … Bankası A.Ş, BDDK’nın ve Fon Kurulunun kararları doğrultusunda fona devredilerek, 23/07/2016 tarihli Resmi Gazetede yayımlanan 22/07/2016 tarihli BDDK kararı ile 5411 sayılı Bankacılık Kanununun 107/son maddesi uyarınca faaliyet izni kaldırılmıştır. Fon Kurulunun 22/12/2016 tarihli kararıyla 5411 sayılı Bankacılık Kanununun 106/3 maddesi uyarınca doğrudan iflasının talep edilmesi üzerine İstanbul 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2017/41 E., 2017/942 K. sayılı kararı ile 16/11/2017 günü saat 15:28 itibariyle iflasının açılmasına, tasfiye işlemlerinin TMSF tarafından yürütülmesine karar verilmiştir. Kararın istinaf edilmesi üzerine İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesinin 2018/629 E., 2018/829 K. sayılı 09/05/2018 tarihli kararı ile ilk derece mahkemesi kararının yalnızca harç ile ilgili kısım yönünden düzeltilmesine karar verilmiş, bu kararın temyizi üzerine ise Yargıtay 23. Hukuk Dairesinin 27/01/2020 tarih, 2018/1539 E., 2020/406 K. Sayılı ilamı ile iflas kararı onanarak kesinleşmiştir. 5411 sayılı Bankacılık Kanunu’nun 138/2.maddesinde “Bu Kanunun 107 nci maddesi uyarınca bir bankanın, borçlarının, taahhütlerinin yüklenilmesi veya alacaklarının devralınması hâlinde, bu borç, taahhüt ve alacaklarla ilgili olarak açılmış veya açılacak dava ve icra takiplerinde kanunlarda yazılı zamanaşımı ve hak düşürücü süreler dâhil her türlü süre, alacağın devralındığı veya borcun, taahhüdün yüklenildiği tarihten itibaren Fon bakımından dokuz ay süre ile durur.” hükmü yer almakta ise de, davacı bankanın BDDK’nın ve Fon Kurulunun kararları doğrultusunda fona devredilerek 22/07/2016 tarihli BDDK kararı ile faaliyet izninin kaldırıldığı, 16/11/2017 tarihinde iflasına karar verildiği, Fon Kurulunun 17/11/2017 tarih ve 289 sayılı kararı üzerine önerilen adaylar arasından İstanbul 15. İcra Hukuk Mahkemesinin 24/11/2017 tarih ve 2017/6 K. sayılı kararı ile iflas idare memurlarının atandığı, somut dosyada ise 5411 sayılı Bankacılık Kanunu’nun 138/2.maddesinde ifade edilen 9 aylık süre dolduktan sonra 21/01/2020 tarihinde Bakırköy … İcra Müdürlüğü’nün … İflas masasına başvuruda bulunulduğu belirlenmekle, davacı vekilinin müvekkili banka yönünden sürelerin durduğu yönündeki istinaf itirazı yerinde değildir. Davacı yönünden talep tarihi itibariyle sürelerin işlediği tespit edilmekle, Bakırköy … İcra Müdürlüğü’nün … İflas sayılı dosyasında masaya kayıt istemiyle 21/01/2020 tarihinde yapılan başvuruda 100,00 TL tebligat giderinin yatırıldığı, davacının alacağının 3.700,00 TL’si taliki şarta bağlı ve tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla kabul edilerek bakiye 234.864,13 TL alacağın masaya kayıt isteminin reddine karar verildiği, sıra cetvelinin 24/07/2020 tarihli Türkiye Ticaret Sicil Gazetesinde, 25/07/2020 tarihli Karar Gazetesinde ilan edildiği ve davacı vekiline 10/08/2020 tarihinde tebliğ edildiği tespit edilmiştir. Davacı vekili tarafından tebligat avansı yatırıldığından 15 günlük yasal süre, tebliğ tarihi olan 10/08/2020 tarihinden itibaren hesaplanmalıdır. Bu durumda davanın en geç 25/08/2020 tarihinde açılması gerekmesine rağmen 27/08/2020 tarihinde açılmıştır. Mahkemece davanın yasal süre içerisinde açılmadığı gerekçesiyle hak düşürücü süre dava şartı yokluğundan davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Açıklanan nedenlerle; dosya kapsamına göre ilk derece mahkemesi kararı usul ve yasaya uygundur. HMK’nun 355. maddesi uyarınca kamu düzenine aykırılık olup olmadığı hususunda re’sen ve istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak inceleme yapılmış, kamu düzenine aykırı herhangi bir husus tespit edilmemiştir. Davacı vekilinin istinaf dilekçesinde yer verdiği itirazların açıklanan gerekçelerle yerinde olmadığı anlaşılmakla, istinaf başvurusunun HMK 353/1.b.1 bendi gereğince esastan reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere; 1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1.b.l bendi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-Davacı 5411 sayılı Bankacılık Kanunun 140. maddesi gereğince harçtan muaf olduğundan harç alınmasına YER OLMADIĞINA,3-İstinaf yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına, 4-Yatırılan gider avansından kalan kısmın karar kesinleştiğinde davacıya ilk derece mahkemesince iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı HMK’nın 361/1 maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içerisinde Yargıtay nezdinde temyiz kanun yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 29/06/2022