Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 45. Hukuk Dairesi 2022/839 E. 2022/809 K. 29.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
45. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/839
KARAR NO: 2022/809
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 18. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2021/385 Esas
KARAR NO: 2021/646
KARAR TARİHİ: 30/09/2021
DAVA: Şirketin İhyası
KARAR TARİHİ: 29/06/2022
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkillerinin, müteveffa …’in mirasçıları olduğunu, müvekkillerinin terkin edilen ve ihyası talep edilen … Yapı Kooperatifi isimli kooperatifte pay sahibi olduğunu, … Yapı Kooperatifi isimli kooperatifin İstanbul- … ticaret sicil numarası ile 03/05/1961 tarihinde tescil edildiğini, şirketin adresinin … Cad. No:… … K:… İstanbul olduğunu, söz konusu şirketin Türk Ticaret Kanunun ilgili hükümleri gereğince 31/07/2013 tarihinde resen terkin edildiğini, müvekkillerinin paylarına düşen taşınmazın tüm bedelini ödemelerine rağmen tapu sicilinde adlarına kayıt yapılmadığını, söz konusu taşınmazın tescil işlemi gerçekleştirilmeksizin şirketin terkin olunduğunu, şirketin tasfiye dışında kaldığını, gayrimenkul satış vaadi sözleşmelerinin varlığı sabit olduğundan usulsüz olarak tasfiye edildiğini belirterek 31/07/2013 tarihinde resen terkin olunan …Yapı Kooperatifi’nin ihyasına, gerekmesi halinde mahkemece resen tasfiye memuru atanmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili Ticaret Sicil Müdürlüğü’nün TTK m.32 ve Ticaret Sicil Yönetmeliği’nin M.34 hükmü çerçevesinde işlem yapıldığını, müvekkili Ticaret Sicil Müdürlüğünün mahkeme hükmü olmaksızın bir şirketi tekrar sicile tescil yükümlülüğünün bulunmadığını, yapılan terkin işleminin 6102 sayılı kanunun geçici 7. maddesine uygun olduğunu, 6102 Sayılı TTK’nın geçici 7. maddesinin 15. fıkrasında belirlenen 5 yıllık hak düşürücü sürenin geçtiğini, müvekkilinin davanın açılmasına sebep olmadığını, yargılama gideri ve vekalet ücretinden sorumlu tutulamayacağını belirterek haksız ve yasal dayanaktan yoksun davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI Mahkemece ”… TTK Geçici 7. maddesinin 15. fıkrası, Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 14.10.2020 tarih, 2020/2361 E. ve 2020/4082 K. sayılı ilamı ve Yargıtay 11. Hukuk Dairesi, 11.02.2020 tarih, 2020/288 E. ve 2020/1181 K. sayılı ilamları doğrultusunda ihyası istenen kooparatifin resen terkin yolu ile silinme işleminin 31/07/2013 tarihinden yapıldığı, terkin yolu ile silinme işleminin üzerinden 5 yıllık hak düşürücü sürenin geçmesi nedeni ile davanın reddine” dair karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili yasal süresi içinde sunmuş olduğu istinaf dilekçesinde özetle; 5 yıllık hak üşürücü sürenin şirketin tasfiyesinde hukuka aykırılık olmadığı durumlarda geçerli olduğu belirtilerek mahkemece verilen kararın kaldırılması talep edilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE GEREKÇE HMK’nın 355. ve 357. maddeleri gereğince istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle bağlı olarak ve kamu düzenine aykırılık hususlarını da gözetilerek yapılan inceleme neticesinde; Dava, ticaret sicilinden TTK geçici 7. maddesi uyarınca resen terkin edilen kooperatif tüzel kişiliğinin yeniden ihyası istemine ilişkindir. 6102 sayılı TTK geçici m.7/15 son cümlesine göre ticaret sicilden kaydı silinen şirket ve kooperatif alacaklılarının silinme tarihinden itibaren 5 yıl içinde mahkemeye müracaat ederek şirketin ihyasını isteyebileceği, davacının da alacaklı sıfatıyla dava açtığı, şirketin ihyasını istediği,kooperatif hakkında 14.06.2021 tarihinde dava açıldığı anlaşılmaktadır. Davacının, hukuki menfaat sahibi olarak, 6102 sayılı kanun geçici m.7 /15. fıkrası gereğince ticaret sicilinden kaydın silindiği tarihten itibaren 5 yıl içerisinde mahkemeye başvurarak şirketin ihyasını isteyebileceği, somut olarak dava konusu şirketin sicil kaydının 31.07.2013 tarihinde ticaret sicilden re sen terkin edildiği ve bu kararın 12.08.2013 tarihinde 8381 numaralı Ticaret Sicil Gazetesinde ilan edildiği dosyada yer alan bilgi ve belgelerden tespit edilmektedir.Somut olayda; şirketlerin ve kooperatiflerin hangi şartlarda ve usullerle sicilden re’sen terkin edileceği 6102 sayılı TTK’nın geçici 7. maddesinde düzenlenmiş olup aynı maddenin 4. fıkrasının (a) bendi “Ticaret Sicili Müdürlüklerince; kapsam dâhilindeki şirket ve kooperatiflerin ticaret sicilindeki kayıtlı son adreslerine ve sicil kayıtlarına göre şirket veya kooperatifi temsil ve ilzama yetkilendirilmiş kişilere bir ihtar yollanır. Yapılacak ihtarın ilan edilmek üzere Türkiye Ticaret Sicili Gazetesi Müdürlüğüne aynı gün gönderilir. İlanın, ihtarın ulaşmadığı durumlarda, ilan tarihinden itibaren otuzuncu günün akşamı itibarıyla, 11/02/1959 tarihli ve 7201 sayılı Tebligat Kanunu hükümlerine göre yapılmış tebligat yerine geçer”, 4/c bendi “bu fıkranın b bendinde belirtilen şirketler dışında kalan kapsam dahilindeki diğer münfesih şirketler ile kooperatiflerden ayrıca, faaliyetlerine devam etme isteğinde bulunmaları halinde münfesih olma nedenini ortadan kaldıran işlemlerin yapılarak ispat edici belgelerin bildirilmesi istenir” aynı maddenin 11. bendi “… ihtar ve ilana rağmen süresi içinde cevap vermeyen ve tasfiye memurunu bildirmeyen yahut durumunu kanuna uygun hale getirmeyen veya faaliyette bulunduğunu adres ve kanıtları ile birlikte bildirmeyen şirket ve kooperatiflerin ünvanı ticaret sicilinden resen silinir” aynı kanunun 15. bendi “… ticaret sicilden kaydı silinen şirket veya kooperatifin alacaklıları ile hukuki menfaatleri bulunanlar haklı sebeplere dayanarak silinme tarihinden itibaren 5 yıl içinde mahkemeye başvurarak şirketi veya kooperatifin ihyasını isteyebilir” hükümlerine yer verilmiştir. Her ne kadar kooperatifin, TTK’nın geçici 7. maddesi uyarınca sicilden terkin edildiği tarihte kooperatif hakkında davacı veya davalı sıfatıyla devam eden yargılama bulunmadığı gözetilerek aynı yasanın 7. maddesinin 15 fıkrasına göre kooperatifin sicilden terkin edildiği tarihten itibaren 5 yıllık hak düşürücü süre dolduktan sonra açılan davanın reddine karar verilmiş ise de; İstanbul Ticaret Sicilinden getirtilen evrakların incelenmesinde kooperatifin terkin sebebinin bildirilmediği, terkine ilişkin evrakların gönderilmediği dolayısıyla TTK’nın geçici 7. maddesine göre usulüne uygun terkin işlemi yapılıp yapılmadığı denetlenememiştir. Aynı yasanın 7. maddesinin 15. bendinde düzenlenen 5 yılllık hak düşürücü sürenin tatbik edilebilmesi için öncelikle usul ve yasaya uygun terkin işleminin yapılmış olması gerekmekte olup bu husus taraflarca ileri sürülmesi bile kamu düzenine ilişkin olduğundan mahkemece resen dikkate alınması gerekmektedir.Açıklanan nedenlerle, eksik inceleme ile hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olduğundan davacı vekilinin istinaf başvurusunun sair hususlar incelenmeksizin kabulü ile kararın açıklanan gerekçeler doğrultusunda kaldırılmasına ve davanın yeniden görülmesi için 6100 sayılı HMK’nın 353-(1).a.6 maddesi gereğince dosyanın mahkemesine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere; 1-Davacı tarafın istinaf başvurusunun KABULÜNE,2-İstanbul 18. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin, 2021/385 Esas, 2021/646 Karar sayılı ve 30/09/2021 tarihli kararının HMK’nun 353/1a.6 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA,3-Dosyanın, Dairemiz kararına uygun şekilde yargılama yapılamak ve yeniden bir karar verilmek üzere mahal Mahkemesine İadesine,4-Harçlar Kanunu gereğince davacı tarafından yatırılan 220,70 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye GELİR KAYDINA, istinaf karar harcının talep halinde davacıya İADESİNE, 5-Davacının yapmış olduğu istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına,6-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,7-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 362/1-g bendi gereğince kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 29/06/2022