Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 45. Hukuk Dairesi 2022/69 E. 2022/220 K. 23.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
45. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/69
KARAR NO: 2022/220
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2020/504 Esas
KARAR NO: 2021/693
KARAR TARİHİ: 02/11/2021
DAVA: Tazminat (Rücuen Tazminat)
KARAR TARİHİ: 23/02/2022
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesi ile; dava dışı … isimli şahsın müvekkili şirketinin sağlık sigortası güvencesi kapsamında olduğunu, sözü edilen sigortalının 18/06/2018 tarihinde … plakalı araç içerisinde trafik kazası sonucu yaralandığını, bu kaza sebebiyle tedavi görmüş olduğunu, söz konusu tedavi giderlerinin müvekkil şirket tarafından karşılandığını, müvekkili şirketin sigortalısının yaralanmasına sebep olan … plakalı aracın davalı sigorta şirketi nezdinde zorunlu mali mesuliyet sigortası ile sigortalı olduğunun tespit edildiğini, sigortalının halefi olduğu hususunun 01/04/2020 tarih sayılı yazı ile davalı şirkete bildirildiğini, söz konusu yazı ile tedavi masraflarının sağlık uygulaması tebliği kapsamında kalan kısmının 10.417,37-TL olduğunu, bu tutarın SGK tarafından ödenmesinin talep edildiğini, tedavi masraflarının SUT’u aşan kısmının 83.484-TL olup bu tutarın davalı şirket tarafından ödenmesinin talep edildiğini, aynı zamanda … plakalı aracın da kusurlu olduğunun tespit edildiğini ve bu çerçevede sorumlu bulunduğunun bildirildiğini, davalı şirket tarafından müvekkili şirkete herhangi bir ödeme yapılmamış olduğunu, diğer davalı SGK’ya ise 05/05/2020 tarih sayılı yazı ile başvurulmuş olup tedavi masraflarının SUT kapsamında kalan kısmının ödenmesinin talep edildiğini ama işbu davalı tarafından da ödeme yapılmadığını, yukarıda açıklanan nedenlerle; yargılamayı gerektiren alacaklarının davalılar için tespit edilecek sorumluluk oranları kapsamında şimdilik 5.000-TL tazminatın müvekkil şirketin ödeme tarihinden itibaren ticari temerrüt faizi ile birlikte davalılardan tahsiline karar verilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesi
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesi ile; kazaya karışan … plaka sayılı aracın müvekkili şirket nezdinde Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Mesuliyet Sigortası ile sigortalı olduğunu, davayı kabul anlamına gelmemek kaydıyla geçici iş göremezlik ve tedavi masrafları bakımından müvekkil şirketin herhangi bir sorumluluğunun kalmadığını, müvekkili şirketin 6111 sayılı yasa ve Hazine Müsteşarlığı tarafından belirlenen “Trafik Kazaları Nedeniyle İlgililere Sunulan Sağlık Hizmet Bedellerinin Tahsiline İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmelik” gereği, bu yönetmelik kapsamında belirlenen sorumluluklarını, yönetmeliğin belirlediği vadelerde ve Sigorta Bilgi Merkezinin ilgili dönemlerde ne kadar ödeyeceklerini bildirdiği tutarları Sosyal Güvenlik Kurumu’na düzenli ödemeler gerçekleştirerek yerine getirmekte olduğunu, 6111 sayılı yasa ve sonraki yasal düzenlemeler gereğince tedavi gideri talepleri yönünden davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, ilgili kanunun yayımlandığı tarihten önce meydana gelen trafik kazaları nedeniyle sunulan sağlık hizmet bedellerinin sosyal güvenlik kurumu tarafından karşılanacağını, ilgili Kanun’un 59. geçici 1’inci maddeleri ile getirilen yeni hükümler çerçevesinde Trafik kazalarına bağlı olarak Sigorta Şirketleri aleyhine açılmış olan tedavi masrafları tazminatı ile ilgili şirketin yükümlülüğünün sone ermekte olduğunu, dolayısı ile davacının tedaviye ilişkin talebinin muhatabının artık SGK olduğunu, bu nedenle müvekkil şirket yönünden açılan davanın reddinin gerekeceğini, sağlık giderleri ve tedavi giderlerinin poliçe teminatı dışında olduğunu, hiçbir surette davayı kabul anlamına gelmemek kaydıyla, müvekkili şirketin yalnızca dava tarihinden itibaren faizden sorumlu olabileceğini ve dava konusu olaya uygulanması gereken faizin yasal faiz olduğunu, sigortacı olan müvekkili şirketten olay tarihinden itibaren ticari faiz talebinde bulunulmasının hatalı olduğunu, yukarıda açıklanan nedenlerle; haksız davanın reddini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI Mahkemece, ” …Davacı sigorta şirketi nezdinde sağlık sigortalı bulunan …’un geçirmiş olduğu trafik kazası sonucunda Özel sağlık kuruluşlarında tedavi gördüğü ve tedavi giderlerinin davacı tarafından ödendiği, davalı sigorta şirketinin kazaya karışan … plakalı aracın ZMMS sigortacısı olduğu, yukarıda yapılan açıklamalar ışığında talep konusu tedavi giderleri ile ilgili tüm sorumluluğun 6111 sayılı Yasa ile değişik 2918 sayılı KTK’nun 98.madde hükümleri uyarınca SGK’na geçtiği, aracın işleteni, sürücüsü ve ZMM sigortacısının sorumluluğunun sona erdiği anlaşılmakla davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle usulden reddine ” karar verilmiştir
İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili yasal süresi içinde sunmuş olduğu istinaf dilekçesinde; 23.04.2015 tarih ve 29335 sayılı Resmi Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun 60. Maddesi ile Karayolları Trafik Kanunu’nun 98. Maddesine eklemeler yapıldığı, Karayolları Trafik Kanunu’nun 98. Maddesi son hali de; “Trafik kazaları sebebiyle üniversitelere bağlı hastaneler ve diğer bütün resmî ve özel sağlık kurum ve kuruluşlarının sundukları sağlık hizmet bedelleri, kazazedenin sosyal güvencesi olup olmadığına bakılmaksızın (Ek ibare: 6645 – 4.4.2015 / m.60) “genel sağlık sigortalısı sayılanlar için belirlenen sağlık hizmeti geri ödeme usul ve esasları çerçevesinde” Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından karşılanır. (Ek cümle: 6645 – 4.4.2015 / m.60)” şeklinde olduğu, Buradan da anlaşıldığı üzere özellikle 23.04.2015 tarihinden sonraki olaylar yönünden SGK sorumlulukları kanuni olarak sınırlandırmaya tutulmak istendiği, dolayısıyla, özellikle 23.04.2015 sonrası kazalarda SUT kapsamında sınırlı olarak SGK sorumlu olacağı, geriye kalan tutardan ise sigorta şirketlerinin sorumluluğu devam edeceği belirtilerek mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE GEREKÇE HMK’nın 355. ve 357. maddeleri gereğince istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle bağlı olarak ve kamu düzenine aykırılık hususlarını da gözetilerek yapılan inceleme neticesinde; Dava, “Grup Sağlık Sigortası Sertifikası” kapsamında trafik kazası nedeniyle karşılanan tedavi giderinin rücuen tahsili istemine ilişkindir. Dosya kapsamına göre davacı sigorta şirketi ile dava dışı sigortalı … arasında 31/03/2018-2019 tarihleri arasında geçerli grup sağlık sigorta poliçesi düzenlendiği, sigortalının 18/06/2018 tarihinde … plakalı araç içerisinde trafik kazası sonucu yaralandığı, kaza sebebiyle görmüş olduğu tedavi giderlerinin davacı sigorta şirketince karşılandığından bahisle yapılan ödemenin, sigortalının yararlanmasına sebebiyet veren … plakalı aracın ZMMS poliçesi kapsamında sigorta limiti ile sınırlı olmak üzere davalı sigorta şirketi ile SUT kapsamında SGK’dan rücuen tazmini amacıyla işbu davanın açıldığı, davalı SGK yönünden dosyanın tefrik edildiği anlaşılmıştır. Rücu ve halefiyet, Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kurulu’nun 22/03/1944 Tarih E. 37, K. 9, R.G. 03/07/1944 sayılı kararında “Sigortacının sorumlu kişi aleyhine açacağı dava, sigorta poliçesinden doğan bir dava olmayıp; aynen sigortalı kimsenin sorumlu kişiye karşı açmış olduğu bir dava gibidir. Sigortalının muhtelif mahkemelerde dava açma hakkı varsa, aynı hak sigortacının halefiyet hakkına dayanan rücu davası için de söz konusudur.” şeklinde vurgulanmıştır. 6102 sayılı TTK’nun “Halefiyet” başlığı altındaki 1472.maddesinde ise “Sigortacı, sigorta tazminatını ödediğinde, hukuken sigortalının yerine geçer. Sigortalının, gerçekleşen zarardan dolayı sorumlulara karşı dava hakkı varsa bu hak, tazmin ettiği bedel kadar, sigortacıya intikal eder.” hükmüne yer verilmiştir. Dosya kapsamında yer alan sigorta sözleşmesi ve ödeme belgesi dikkate alındığında, davacının aktif dava ehliyetinin bulunduğu anlaşılmıştır. 6111 sayılı Yasa, 25.02.2011 tarihinde yürürlüğe girmiş olup somut olayda kaza 18/06/2018 tarihinde meydana gelmiş, dava 28/09/2020 tarihinde açılmıştır. 2918 sayılı Yasanın 98. maddesinde değişiklik yapan 6111 sayılı Yasanın 59. maddesinde, trafik kazaları nedeniyle üniversitelere bağlı hastaneler ve diğer resmi ve özel sağlık kuruluşlarının sundukları sağlık hizmet bedellerinin kazazedenin sosyal güvencesi olup olmadığına bakılmaksızın “Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından karşılanacağı”, Yasanın geçici 1. maddesi ile de “Bu Kanunun yayımlandığı tarihten önce meydana gelen trafik kazaları nedeniyle sunulan sağlık hizmet bedellerinin Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından karşılanacağı, sözkonusu sağlık hizmet bedelleri için bu Kanunun 59. maddesine göre belirlenen tutarın %20’sinden fazla olmamak üzere belirlenecek tutarın üç yıl süreyle ayrıca aktarılmasıyla anılan dönem için ilgili sigorta şirketleri ve …nın yükümlülüklerinin sona ereceği” öngörülmüştür. Bu düzenlemeler ile trafik kazasından kaynaklanan ve KTK’nun 98. maddesi kapsamında kalan tedavi giderleri bakımından, trafik sigortacısı ile sorumluluğunu üstlendiği araç işleteni ve sürücüsünün sorumluluğu son bulmuştur. (Yargıtay 17 Hukuk Dairesi 22/10/2020 tarih 2020/28 Esas 2020/6095 Karar) Öte yandan, 27.08.2011 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan Trafik Kazaları Nedeniyle İlgililere Sunulan Sağlık Hizmet Bedellerinin Tahsiline İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmeliğin 4. maddesinin 1. bendinde de; “trafik kazaları sebebiyle üniversitelere bağlı hastaneler ve diğer bütün resmi ve özel sağlık kurum ve kuruluşlarının sundukları tedavinin gerektirdiği tüm sağlık hizmet bedellerinin, kazazedenin sosyal güvencesi olup olmadığına bakılmaksızın Kurum tarafından Sağlık Uygulama Tebliğinde (SUT) yer alan hükümler doğrultusunda karşılanır” düzenlemesi getirilmiştir. Söz konusu Sağlık Uygulama Tebliği’nin 4. maddesinin 1. Fıkrasının iptali istemiyle Danıştay 15. Dairesi 2013/7713 Esas sayılı dosya ile dava açılmış, Danıştay 15. Dairesince “2918 sayılı Kanun’un 25.02.2011 tarihinde yürürlüğe giren değişik 98. maddesinde, trafik kazaları sebebiyle sunulan sağlık hizmet bedellerinin Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından karşılanacağının belirtilmesine rağmen, dava konusu Yönetmelik hükmüyle, tedavi giderlerinin, Kurumun sosyal güvenlik politikaları uyarınca belirlemiş olduğu Sağlık Uygulama Tebliğinde yer alan hükümler doğrultusunda karşılanacağı yönünde kısıtlama getirilmesinde hukuka uyarlık bulunmamaktadır.” gerekçesiyle; Trafik Kazaları Nedeniyle İlgililere Sunulan Sağlık Hizmet Bedellerinin Tahsiline İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmeliğin 4. maddesinin 1. bendinde yer alan “Kurum tarafından Sağlık Uygulama Tebliğinde (SUT) yer alan hükümler doğrultusunda” ibaresinin 14/11/2013 tarihinde yürütmesinin durdurulmasına, 16/03/2016 tarihinde de “Trafik Kazaları Nedeniyle İlgililere Sunulan Sağlık Hizmet Bedellerinin Tahsiline İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmeliğin 4. maddesinin 1. bendinde yer alan “…Sağlık Uygulama Tebliğinde (SUT) yer alan hükümler doğrultusunda” ibaresinin iptaline karar verilmiş olmakla trafik kazalarına bağlı acil hal teşkil eden tedavi giderlerinden özel veya devlet hastanesi ayrımına gidilmediği gibi SUT konusunda da bir ayrım yapılmadığı anlaşılmıştır. Danıştay 15. Dairesinin verdiği yürütmeyi durdurma kararından sonra 23/04/2015 tarihli Resmi Gazetede yayımlanan 6645 sayılı Kanunun 60. maddesiyle 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 98. maddesinin birinci fıkrasına “kazazedenin sosyal güvencesi olup olmadığına bakılmaksızın” ibaresinden sonra gelmek üzere “genel sağlık sigortalısı sayılanlar için belirlenen sağlık hizmeti geri ödeme usul ve esasları çerçevesinde” ibaresi ile “Ancak, Sosyal Güvenlik Kurumu, bu kapsama girenler yönünden genel sağlık sigortalısı sayılanlar için belirlenen sağlık hizmetlerine ilave sağlık hizmetlerini belirler, protez ve ortezler için farklı birim fiyatı tespit eder. Bu sağlık hizmetleri sağlık uygulama tebliğindeki istisnai sağlık hizmetleri kapsamına dâhil edilmez.” cümlesi eklenmiş ve ödeme kıstası tekrar belirlenmiştir. Bu nedenle sorumluluğun belirlenmesinde kaza tarihindeki kanun hükümleri nazara alınması gerektiği, davaya konu kazanın 6645 Sayılı düzenleme ancak yürürlük tarihinden sonra 2018 yılında meydana geldiği nazara alındığında 6111 sayılı Yasa ile değiştirilen 2918 sayılı Yasa’nın 98. maddesinin değişiklikten sonraki hükümlerinin uygulanması gerekmektedir. Ancak, yukarıda açıklanan yasal düzenlemelere göre eldeki davada SUT kapsamında bir değerlendirme yapılmaksızın, kaza ile illiyet bağı bulunan ve 6111 sayılı Yasa kapsamında kalan tüm belgeli tedavi giderlerinden trafik sigortacısı ile sorumluluğunu üstlendiği araç işleteni ve sürücüsünün sorumluluğu son bulduğu, 2918 sayılı Yasa’nın 98. madde kapsamına girmeyen belgesiz/paramedikal giderlerden ise ZMM sigortacısı olan davalının sorumluluğu ise devam ettiği anlaşılmıştır. Dosyaya sunulan faturalar ve alınan bilirkişi heyeti raporuna göre; trafik kazasında yaralanan …’un tedavi ve tedavi giderlerinin, … Hastanesi tarafından düzenlenmiş 18.08.2018 tarih-… nolu 80.832,73 TL tutarında faturanın; Opere sağ tibia alt uç kırığı için büyük kemik parçalı kırıkları(kapalı İMN)skopi kontrolünde, eksternal fiksatör çıkarma, yara debridmanı+ VAC Uygulama+Medikasyon işlemine, Dr … tarafından düzenlenmiş 06.07.2018 tarih-… nolu 3.504,60 TL tutarındaki faturanın; eksternal fiksatör çıkarılması işlemine, Dr … tarafından düzenlenmiş 05.07.2018 tarih … nolu 13.317,48 TL tutarındaki faturanın, büyük kemik kırıkları cerrahisi/açık skopi kontrollu ameliyat ücretine, Dr … tarafından düzenlenmiş 03.08.2018 tarih-… nolu 1.752,30 TL tutarındaki faturanın; 1-10 cm yara debritmanı + VAC tedavisi ücretine, Dr. … tarafından düzenlenmiş 2.803,68 TL faturanın, Tibiada açık yara için split thickness deri greftine ilişkin olup kazada yaralanması ile uyumlu ve uygun olduğu, 6111 sayılı Yasa ile değiştirilen 2918 sayılı Yasa’nın 98. Maddesi kapsamındaki belgeli tedavi giderlerinden olduğu anlaşılmakla davaya konu belgeli tedavi giderlerinin tamamından 2918 sayılı KTK 98. maddesi kapsamında davalının sorumluluğu bulunmadığı, dolayısıyla davalıya husumet yöneltilemeyeceğinden davalı hakkındaki davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir. Açıklanan nedenlerle ilk derece mahkemesinin kararında usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığından, HMK 353/1.b.1 bendi uyarınca davacı vekilinin istinaf başvusunun esastan reddine karar verilmiş aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere; 1-HMK’ nın 353/1.b.1 Maddesi gereğince davacının istinaf başvurusunun esastan REDDİNE, 2- Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden davacı tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 80,70 TL istinaf maktu karar harcından, davacı tarafından yatırılan 59,30 TL harcın mahsubu ile eksik kalan 21,40 TL’ nin davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına, 4-Davacının yapmış olduğu istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerine bırakılmasına, 5- Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine, Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 362/1-a bendi gereğince kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.23/02/2022