Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 45. Hukuk Dairesi 2022/637 E. 2022/770 K. 22.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
45. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/637
KARAR NO: 2022/770
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2021/1113
KARAR NO: 2022/151
DAVA TARİHİ: 29/12/2021
KARAR TARİHİ: 17/02/2022
DAVA: İflas (Adi Takipten Doğan İtirazın Kaldırılması Ve İflas)
KARAR TARİHİ: 22/06/2022
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; … A.Ş.’nin Milas’ta bulunan Termal Elektrik Santrali Rehabilitasyonu işinin ana müteahhitlerinden birinin davalı şirket olduğunu, müvekkili ile davalı arasında akdedilen 18/12/2019 tarihli “İş İskelesi Sözleşmesi”ne istinaden Yeniköy-Kemerköy Termik Santralleri İşlerine ilişkin iş iskelesi kurum, söküm, kiralama işlerini müvekkilinin taşeron olarak yüklendiğini, kesinleşmiş faturalara konu vadesi gelmiş alacakların ödenmemesi nedeniyle işçilerin ücretlerinin ödenmesi konusunda müvekkilinin sıkıntı yaşamaya başladığını, davalı şirkete Ankara … Noterliğinden 01/04/2021 tarihli … yevmiye no.lu ve 21/04/2021 tarihli … yevmiye no.lu ihtarnamelerin gönderildiğini, bu ihtarnamelerden sonra davalı tarafça bir kısım ödeme yapılmış ise de borç tamamen ödenmediğinden Ankara … Noterliğinden 24/06/2021 tarihli … yevmiye no.lu ihtarnamenin keşide edildiğini, davalı şirketin müvekkiline gönderdiği ihtarnamelerde müvekkilinin yükümlülüklerini yerine getirmediği iddia edilerek tazminat ödenmesinin talep edildiğini ve davalının son olarak cevaben gönderdiği 05/07/2021 tarihli ihtarnamede ise sözleşmeyi feshettiğini bildirdiğini, ayrıca müvekkili hakkında İstanbul … İcra Müdürlüğünün … E. sayılı dosyasında 738.625,90 Avro bedelli ilamsız icra takibi başlatıldığını, icra takibinde borcun sebebi ihtarnamelerde belirtilen sözleşmeye aykırılık nedeniyle oluşan zararın tazmini olarak gösterildiğini, davalı şirketin borçlarını sürüncemede bırakmak için bahaneler üretmeye çalışması üzerine vadesi dolan faturalar ile faturası düzenlenmemiş olan davalı tarafından onaylanan hakedişlerden kaynaklanan alacaklar için Bakırköy … İcra Müdürlüğünün … E. sayılı dosyasında iflas takibi başlatıldığını, davalının itirazı üzerine takibin durduğunu belirterek, itirazın kaldırılmasını ve davalı şirketin iflasına karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Arabuluculuğa başvuru şartının yerine getirilmediğini, davacı vekilinin vekaletnamesinde iflas davası açmaya yönelik özel yetki bulunmadığını, davacı tarafın işbu davayı ikame etmesinde hukuki yararı bulunmadığını, dava dilekçesinde bulunması zorunlu hususlarda eksiklik bulunduğunu, sözleşmenin ilgili maddesi ile İstanbul (Çağlayan) Mahkemeleri ve İcra Daireleri yetkili yargı yeri olarak belirlendiğinden huzurdaki dava hakkında yetkisizlik kararı verilerek dosyanın yetkili mahkemeye gönderilmesi gerektiğini, davanın haksız ve mesnetsiz olarak açıldığını, davanın dayanağı olan icra takibine konu faturaların ödenmesi için sözleşmesel şartlar ve vade tarihlerinin oluşmadığını, …’in edimini üstlendiği işlerde eksikler ve ayıpların bulunduğunu, hiçbir şekilde kabul anlamına gelmemek kaydıyla davacı şirketin müvekkilinden herhangi muaccel alacağının bir an için var olduğu hayal edilse dahi müvekkilinin davacıya karşı ödemezlik def’i ve takas/mahsup def’i ileri sürdüğünü belirterek davanın reddini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI Mahkemece; “…İflas davası açılabilmesi için gerekli şartlardan birisi de yetkili icra dairesinde yapılmış bir iflas takibi bulunmasıdır. HMK 17.madde uyarınca geçerli bulunan yetki sözleşmesi nedeniyle, kanunen yetkili bulunan yerlerin yetkisi kalktığından bir başka deyişle yetki sözleşmesi ile kararlaştırılan yetkili yer, kesin yetkili olmasa da; münhasır yetkiye ilişkin olduğundan, yetki sözleşmesinde kararlaştırılan yer dışında takip ve dava açılamaz. Tüm bu nedenlerle, tacir olan taraflar arasında imzalandığı iddia edilen 18/12/2019 tarihli sözleşme uyarınca İstanbul Mahkemeleri ve İcra Daireleri’nin yetkisinin münhasır olduğu, takibin sözleşmede kararlaştırılan İstanbul İcra Dairelerinde açılmasının gerektiği, davacı-alacaklının, 18/12/2019 tarihli İş İskelesi Sözleşmesinin 12.5 maddesindeki yetki şartına rağmen yetkisiz olan Bakırköy İcra Dairesinde iflas takibi başlattığı, Davalı-borçlu vekilinin icra dairesinin yetkisine itirazı gereğince, İstanbul İcra Dairelerinin işbu uyuşmazlığa esas iflas takibinde yetkili olduğu, iş bu davanın iflas takibi yetkili icra dairesinde yapılmadığından ve bu yönüyle geçerli bir icra takibi bulunmadığından; davanın yetkisiz icra dairesinde iflas takibi yapılması sebebiyle usulden reddine ” karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ Davalı vekili yasal süre içerisinde sunmuş olduğu istinaf dilekçesinde özetle; Mahkemenin gerekçeli kararında da belirtildiği üzere taraflar arasında münakit sözleşmenin ilgili maddesi ile İstanbul (Çağlayan) Mahkemeleri ve İcra Daireleri yetkili yargı yeri olarak belirlendiğinden icra takibinin yetkisiz icra dairesinde açıldığı kararı ile birlikte huzurdaki dava hakkında da yetkisizlik kararı verilerek davanın İstanbul (Çağlayan) Mahkemelerine görülmesi için hüküm kurulması gerektiğini, HMK m.17 çerçevesinde dava sadece sözleşmeyle belirlenen mahkemede açılabileceğinden hem icra dosyasının yetkisiz icra dairesinde açıldığının hem de davanın yetkisiz mahkemede açıldığının kabulüne karar verilmesi gerektiğini belirterek istinaf istemlerinin kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında inceleme; 6100 sayılı HMK’nın 355.maddesi uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılmış, kamu düzenine aykırılık olup olmadığı ise re’sen gözetilmiş ayrıca HMK’nın 357. maddesindeki “İlk derece mahkemesinde ileri sürülmeyen iddia ve savunma istinafta dinlenemez ve istinafta yeni delillere dayanılamaz” kuralı nazara alınmıştır. Dava, İİK’nın 154 vd maddelerinde düzenlenmiş olan, iflas yoluyla takibe borçlunun itirazı nedeniyle açılan itirazın kaldırılması ve iflas davasıdır. Davacı tarafından Bakırköy … İcra Dairesi’nin … E sayılı dosyası ile davalı şirket hakkında toplam 4.502.116,05 TL alacağın tahsili için iflas yoluyla adi takip başlatılmış, davalı tarafça süresi içerisinde icra dairesinin yetkisine ve borca itiraz edilmiştir. Mahkemece yetkili icra dairesinde takip başlatılmadığı gerekçesiyle dava şartı yokuluğundan davanın usulden reddine karar verilmiştir. 2004 sayılı İİK’nın 154/1. maddesinde; “İflas yoliyle takipte yetkili merci, borçlunun muamele merkezinin bulunduğu mahaldeki icra dairesidir. Merkezleri yurt dışında bulunan ticari işletmeler hakkında yetkili merci, Türkiye’deki şubenin, birden ziyade şubenin bulunması halinde merkez şubenin bulunduğu yerdeki icra dairesidir. Borçlu ile alacaklı yetkili icra dairesini yazılı anlaşma ile tayin etmişlerse, o yerin icra dairesi dahi iflas takibi için yetkili sayılır.Şu kadar ki, iflas davaları için yetki sözleşmesi yapılamaz ve iflas davası mutlaka borçlunun muamele merkezinin bulunduğu yer ticaret mahkemesinde açılır.” hükmü yer almaktadır. Yasal düzenleme uyarınca iflas yoluyla takipte yetkili icra dairesi, borçlunun muamele merkezinin bulunduğu yerdeki icra dairesidir. İcra dairesinin yetkisi kamu düzenine ilişkin olmadığından bu konuda yetki sözleşmesi yapılabilir. Borçlu ve alacaklı yetki sözleşmesi veya yetki şartı ile borçlunun muamele merkezinin bulunduğu yerden başka bir yer icra dairesini yetkili kılmışlarsa o yerin icra dairesi de iflas takibi için yetkili sayılır. Ancak iflas davaları için yetki sözleşmesi yapılamaz ve iflas davası mutlaka borçlunun muamele merkezinin bulunduğu yer ticaret mahkemesinde açılır. İİK’nın 50. maddesinde; “Para veya teminat borcu için takip hususunda Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun yetkiye dair hükümleri kıyas yolu ile tatbik olunur. Şu kadar ki, takibe esas olan akdin yapıldığı icra dairesi de takibe yetkilidir. Yetki itirazı esas hakkındaki itirazla birlikte yapılır. İcra mahkemesi tarafından önce yetki meselesi tetkik ve kati surette karara raptolunur. İki icra mahkemesi arasında yetki noktasından ihtilaf çıkarsa Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 25 inci maddesi hükmü tatbik olunur.” hükmü ile icra dairesinin yetkisinin belirlenmesi noktasında HMK hükümlerine atıf yapılmıştır. 6100 sayılı HMK’nın 6. maddesinin ilk fıkrasında, genel yetkili mahkemenin, davalı gerçek veya tüzel kişinin davanın açıldığı tarihteki yerleşim yeri mahkemesi olduğu belirtilmiştir. Sözleşmeden doğan davalarda yetki, HMK’nın 10.maddede düzenlenmiş ve sözleşmeden doğan davaların sözleşmenin ifa edileceği yer mahkemesinde de açılabileceği hükmüne yer verilmiştir. Yetki sözleşmesi ise aynı yasanın 17.maddesinde, tacirler veya kamu tüzel kişilerinin aralarında doğmuş veya doğabilecek bir uyuşmazlık hakkında, bir veya birden fazla mahkemeyi sözleşme ile yetkili kılabilecekleri ve taraflarca aksi kararlaştırılmadıkça davanın sadece sözleşmeyle belirlenen bu mahkemelerde açılacağı şeklinde ifade edilmiştir. HMK 18/2. fıkrada, yetki sözleşmesinin geçerli olabilmesi için yazılı olarak yapılması, uyuşmazlığın kaynaklandığı hukuki ilişkinin belirli veya belirlenebilir olması ve yetkili kılınan mahkeme veya mahkemelerin gösterilmesinin şart olduğu düzenlenmiş, HMK 19. maddede ise, yetkinin kesin olduğu davalarda, taraflarca ileri sürülmese dahi mahkemenin yetkili olup olmadığını davanın sonuna kadar resen araştırmak zorunda olduğu, yetkinin kesin olmadığı davalarda, yetki itirazının davalı tarafından cevap dilekçesi ile yetkili mahkeme belirtilerek, birden fazla yetkili mahkeme varsa seçilen mahkeme belirterek ileri sürülmesi gerektiği aksi halde yetki itirazının mahkemece dikkate alınmayacağı ve süresi içinde ve usulüne uygun olarak yetki itirazında bulunulmaması halinde davanın açıldığı mahkemenin yetkili hale geleceği düzenlenmiştir. Yapılan açıklamalar uyarınca somut olay değerlendirildiğinde; taraflar arasında 18/12/2019 tarihli “İş İskelesi Sözleşmesi” imzalanmış, davacı tarafından işbu sözleşme nedeniyle ödenmeyen fatura alacaklarının tahsili istemiyle takip başlatılmıştır. Sözleşmenin 12.5.maddesinde “Taraflar arasında işbu Sözleşme dolayısıyla doğabilecek ihtilafların çözümünde İstanbul Mahkeme ve İcra Daireleri yetkilidir.” hükmüne yer verilmiştir. Bu düzenleme ile taraflar aralarında çıkabilecek uyuşmazlıklara ilişkin İstanbul İcra Dairelerini ve Mahkemelerini yetkili kılmışlardır. Davalı tarafça süresi içerisinde ve usule uygun olarak icra dairesinin yetkisine itiraz edilmekle, yukarıda yapılan açıklamalar uyarınca taraflar arasında imzalanan sözleşmede yer alan yetki hükmü iflas yoluyla başlatılan icra takibi yönünden de geçerli olduğundan, mahkemece verilen kararda bir isabetsizlik bulunmamaktadır. İlk derece mahkemesince ön inceleme duruşmasında ve gerekçeli kararda davalı şirketin sicilde kayıtlı olduğu adres itibariyle açılan dava yönünden kesin yetkili olduğu tespit edilmiştir. İİK’nın 154.maddesinde açıkça ifade edildiği gibi iflas davaları için yetki sözleşmesi yapılamayacağından ve iflas davasının mutlaka borçlunun muamele merkezinin bulunduğu yer ticaret mahkemesinde açılması gerektiğinden, davalı vekilinin eldeki dava yönünden yetki sözleşmesi uyarınca İstanbul Mahkemelerinin yetkili olduğu yönündeki itirazları yerinde değildir. Davalının sicilde kayıtlı adresi “Esenler/İstanbul” olup, dava yetkili ve görevli mahkemede açılmıştır. Açıklanan nedenlerle; dosya kapsamına göre ilk derece mahkemesi kararının gerekçesinde dayanılan delillerle, delillerin tartışılması sonucu ulaşılan maddi olay ve hukuki değerlendirme usul ve yasaya uygundur. HMK’nun 355. maddesi uyarınca kamu düzenine aykırılık olup olmadığı hususunda re’sen ve istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak inceleme yapılmış, kamu düzenine aykırı herhangi bir husus tespit edilmemiştir. Davalı vekilinin istinaf dilekçesinde yer verdiği itirazların açıklanan gerekçeler yerinde olmadığı anlaşılmakla, istinaf başvurusunun HMK 353/1.b.1 bendi gereğince esastan reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere; 1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/1.b1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Davalı tarafça yatırılan 220,70 TL istinaf başvuru harcının ve 80,70 TL istinaf karar harcının Hazineye gelir kaydına, 3-İstinaf yargılama giderlerinin davalı üzerinde bırakılmasına, 4-Yatırılan gider avansından kalan kısmın davalıya ilk derece mahkemesince iadesine, 5-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, 6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine, Dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 362/1.c maddesi gereğince kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 22/06/2022