Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 45. Hukuk Dairesi 2022/621 E. 2022/661 K. 02.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
45. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/621
KARAR NO: 2022/661
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2015/795
KARAR NO: 2018/1210
DAVA TARİHİ: 28/07/2015
KARAR TARİHİ: 22/11/2018
DAVA: Kooperatif Üyeliğinden İhraç Kararının İptali
KARAR TARİHİ: 02/06/2022
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin, davalı kooperatifin üyesi ve bu üyeliği ile Çatalca/… köyü … ada … parselde inşa edilen … nolu villanın sahibi olduğunu, davalı kooperatifin müvekkiline Beyoğlu … Noterliğinden gönderdiği 12/12/2014 tarihi … yevmiye sayılı ihtarname ve 10/12/2014 tarih 10 sayılı yönetim kurulu kararıyla parasal yükümlülüklerin yerine getirilmediği gerekçesiyle ihraç edildiğinin bildirildiğini, bu kararın hukuksuz olduğundan, ihraç kararına genel kurul nezdinde 13/03/2015 tarihli, … yevmiye sayılı ihtarnameyle itiraz edildiğini, bu itirazının 28/06/2015 tarihli genel kurulun 12 nolu gündem maddesinde görüşüldüğünü ancak talebin reddine karar verildiğini, genel kurulca alınan red kararının da usul ve yasaya aykırı olduğunu, Müvekkilinin ihracına yönelik yönetim kurulu kararının, müvekkiline gönderildiği belirtilen Beyoğlu … Noterliği 25/04/2014 tarihli, … sayılı ve 21/05/2014 tarihli … sayılı ihtarnamelere dayandırıldığını ancak anılan ihtarnamelerin müvekkiline usulüne uygun tebliğ edilmediği gibi içeriklerinin de usul ve yasaya aykırı olduğunu, müvekkiline her iki ihtarnamede de bildirilen borcun farklı olduğunu, fark nedeninin açıklanmadığını, ihtarnamelerin de Tebligat Kanunu ve Tebligat Tüzüğü hükümlerine aykırı olarak mahalle muhtarına tebliğ edildiğini, müvekkilinin muhtara yapılan bu usulsüz tebligatlardan haberinin olmadığını, bu ihtarların varlığının 12/12/2014 tarihli, … yevmiye sayılı ihtardan öğrenildiğini, ihtarnamelerin bir an için müvekkiline usulüne uygun tebliğ edildiği varsayılsa bile ihtarnamesi içeriğinin kanun hükümlerine aykırı olduğunu, borç miktarının gerçeği yansıtmadığını, borç tablosunda 2014 Ocak ve şubat ayı aidatları ve faiz tahakkukları gösterildiğini, önceki yıllara ilgili olarak iddia edilen borcun hangi aylara ait olduğunun açıklanmadığını öne sürerek, kooperatif ortaklığından ihraç kararının iptaline karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacıya tebliğ edilen 1 ve 2 nolu ihtarnamelerde ana para ve faiz borç ayrıntısının gösterildiğini, müvekkil tarafından davacı aleyhine 30/11/2013 tarih itibariyle ödenmemiş borçların tahsili amacıyla İstanbul … İcra müdürlüğünün … E sayılı dosyası üzerine 01/01/2014 tarih itibariyle 107.591,22 TL borcun ödenmesi için icra takibi yapıldığını, ancak ödemede bulunulmadığını, takibe de itiraz edilmediğini, bu nedenle de davacının haklı olarak ortaklıktan ihraç edildiğini savunarak davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI Mahkemece; “Davacı … Konut Yapı Kooperatifinin ortağıdır. Davacı, Beyoğlu … Noterliği’nin 12.12.2014 tarih … sayılı ihtarnamesi ile 10.12.2014 tarih ve 2014/10 sayılı Yönetim Kurulu Kararı ile, ortaklıktan kaynaklanan parasal yükümlülüklerini yerine getirmediğinden bahisle kooperatif üyeliğinden ihraç edilmiştir. Davacı, davalı koperatifin Yönetim Kurulunca davacının kooperatif üyeliğinden ihraç kararına itirazı üzerine Genel Kurul tarafından 28.06.2015 tarihinde verilen red kararının hukuka aykırı olduğundan bahisle iptali ve yerine 3. kişinin alınmasının önlenmesini talep etmiştir. Davamızın konusu, davalının kooperatif üyeliğinden çıkarılmasına dair yönetim kurulu kararı ve bu karara karşı red kararı veren Genel Kurul kararının iptali, davacının kooperatif üyeliğinin devam ettiğinin tespiti talebidir. Dava konusu, Yönetim Kurulu ve Genel Kurul Kararı, kooperatif ana sözleşmesi, kooperatif ticari defterleri, dosyadaki belgeler üzerinde, bilirkişi heyetine teknik inceleme yaptırılmış, bilirkişinin 13.08.2018 tarihli raporu usul yasaya ve denetime elverişli olduğundan Mahkememizce kabul edilmiştir. Davacıya kooperatif üyeliği nedeniyle 112.079,00 TL ana para, 13.186,27 TL faiz borcunun olduğundan bahisle ihtarname gönderilmiş, akabinde davalı 10.12.2014 tarihli Yönetim Kurulu kararıyla ihraç edilmiş, davacıda 3 aylık hak düşürücü sürede iptal davası açmıştır. Davacıya, Beyoğlu … Noterliğinden gönderilen 25.04.2014 tarihli ihtarname ve yine Beyoğlu … Noterliğinden 21.05.2014 tarihinde gönderilen her iki ihtarnamede Tebligat Kanunun 21. ve Tüzüğün 28. Maddelerine uygun bir şekilde tebliğ edilmemiştir. Bu tibarla davalının ihtarları yasa ve tüzüğe uygun bir şeklide tebliğ edilmediğinden hukuken geçersizdir. Davacının kooperatif kararına ilişkin 3 adet bono vermesi ve bu bonoların kooperatif defterlerinde kayıtlı olması ve üyelikten ihraçtan sonra, davacıdan borcunun 103.579 TL’sininde tahsil edildiği dikkate alındığında, yine hesaplanan faizin fahiş olmasıda dikkate alındığında davacının kooperatif üyeliğinden ihracına yönelik 10.12.2014 tarih ve 10 sayılı ihraç karrının iptali ve davacının kooperatif üyeliğinin devam ettiğinin tespitine…” karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ Davalı vekili yasal süre içerisinde sunmuş olduğu istinaf dilekçesinde özetle; ihtarların davacıya usulüne uygun olarak tebliğ edildiğini, bilirkişiler tarafından faizin yanlış hesaplandığını, Kooperatifler Kanununun 16’ncı maddesinin 5’inci fıkrasına göre, “(Ek: 6/10/1988 – 3476/4 md.) Haklarındaki çıkarma kararı kesinleşmeyen ortakların yerine yeni ortak alınamaz. Bu kişilerin ortaklık hak ve yükümlülükleri, çıkarılma kararı kesinleşinceye kadar devam eder” düzenlemesi gereğince davacının yükümlülükleri ihraç kararı kesinleşinceye kadar devam ettiği için ihraç kararından sonra aidat dahil borçlarının bir kısmının tahsilatının davalı tarafından kabul edildiğini ancak bu işlemin ihraç kararından dönme şeklinde yorumlanamayacağını beyan ederek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında inceleme; 6100 sayılı HMK’nun 355.maddesi uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılmış, kamu düzenine aykırılık olup olmadığı ise re’sen gözetilmiş ayrıca HMK’nun 357. maddesindeki “İlk derece mahkemesinde ileri sürülmeyen iddia ve savunma istinafta dinlenemez ve istinafta yeni delillere dayanılamaz” kuralı nazara alınmıştır. Dava, parasal yükümlülüklerin yerine getirilmediğinden bahisle kooperatif yönetim kurulu tarafından davacı hakkında verilen kooperatif üyeliğinde ihraç kararına davacının gerek tebligatların usulsüz olması gerekse esas yönünden ihraç şartlarının oluşmadığı gerekçesiyle itiraz üzerine, kooperatif genel kurulunda itirazın reddedilmesi nedeniyle genel kurul kararının iptali istemiyle açılmıştır. Kooperatif genel kurulunun 28/06/2015 tarihli 12 no.lu gündem maddesi ile davacının ihraç kararına ilişkin itirazları görüşülerek reddine karar verildiği anlaşılmış, dava yasal süre içerisinde açılmıştır. Bir ortağın ortaklıktan çıkarılması ancak ana sözleşmede açıkça gösterilen nedenlere dayanması halinde mümkündür. İşbu nedenle çıkarılma nedenlerinin açık ve net bir şekilde ana sözleşmede tek tek gösterilmesi gerekmektedir. Kooperatifler Kanununun 16. maddesinde kooperatif ortaklığından çıkarılmayı gerektiren sebeplerin ana sözleşmede açıkça gösterileceği, ortaklarının ana sözleşmede açıkça gösterilmeyen sebeplerle ortaklıktan çıkarılamayacağı ve ortaklıktan çıkarılmaya yönetim kurulunun teklifi ile genel kurulun ancak karar verebileceği, ana sözleşmenin çıkarılanın genel kurula başvurma hakkı saklı kalmak üzere bu hususta yönetim kurulunda yetkili kılabileceği belirtilmiştir. Aynı Kanun’un 27.maddesinde; “Ortakların yüklendikleri paylar için ödeyebilecekleri para tutarını anasözleşme belirtir. Kooperatif, sermaye yüklemlerinde borçlu veya sair ödemelerle yükümlü bulunan ortaklarından elden yazılı olarak veya taahhütlü mektupla, bu husus mümkün olmazsa ilanla ve münasip bir süre belirterek yükümlerini yerine getirmelerini ister. İlk isteğe uymayan ve ikinci istemeden sonra da bir ay içinde yükümlerini yerine getirmiyenlerin ortaklığı kendiliğinden düşer. Ortaklığın düşmesi alakalının, anasözleşme veya diğer suretlerle doğmuş borçlarının yok olmasını gerektirmez.” düzenlemesine yer vermiştir. Konut ve yapı kooperatifleri tip ana sözleşmesinin 14.maddesinde; parasal yükümlülüklerini 30 (Otuz) gün geciktirmeleri üzerine, yönetim kurulunca noter aracılığı ile yapılacak ihtarı takip eden 10 (On) gün içinde bu yükümlülüklerini yerine getirmeyenlere yine aynı kurulca ikinci ihtar yapılacağı, ikinci ihtarı takip eden 1 (Bir) ay içerisinde de yükümlülüklerini yerine getirmeyenlerin yönetim kurulu kararı ile ortaklıktan çıkarılacağı düzenlenmiştir. “1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 27. ve davalı kooperatif anasözleşmesinin 14. maddelerinde parasal yükümlülüklerini yerine getirmeyen kooperatif üyelerinin ihracı prosedürü düzenlenmiş olup, bu tür davalarda, mahkemece öncelikle, aidat borcunun ödenmesi için üyeye iki ihtarın gönderilip gönderilmediği ve bu ihtarların usulüne uygun olarak tebliğ edilip edilmediği, ilk ihtarnamenin ödemesi 30 gün geciktirilmiş borcu içerip içermediği, böyle bir borcun ödenmesi için birinci ihtarda 10 gün, ikinci ihtarda 1 aylık sürenin verilip verilmediği, bu süre içerisinde ödememe halinde müeyyidenin ne olduğunun ve ödenmesi istenen borcun miktarının ve neye ilişkin olduğunun açık ve anlaşılır olarak belirtilip belirtilmediği, her iki ihtarnamede de bildirilen borç miktarının aynı olup olmadığı, tespit edilmelidir. Tüm bu aşamalarda bir eksiklik bulunmaması halinde ihtarlarda istenen borcun gerçek borç olup olmadığının belirlenmesi gerekmektedir…” (Yargıtay 15. Hukuk Dairesinin 18/03/2021 tarihli 2021/653 E. 2021/1007 K. sayılı ilamı) Davacının 18 no.lu üye kayıt numarası ile davalı kooperatife üye olduğu, Beyoğlu … Noterliği’nin 29/05/2012 tarih ve … yevmiye no.lu düzenleme şeklinde çekiliş tespit tutanağı ile 8 no.lu villanın davacıya isabet ettiği ve tesliminin yapıldığı anlaşılmıştır. Tebligat Kanunu, 19/01/2011 tarihinde yürürlüğe giren 6099 sayılı Kanunla değiştirildikten sonra, gerçek kişilere yapılacak tebligatla ilgili olarak iki aşamalı bir yol benimsenmiştir. Bu değişikliğe göre, muhatabın adres kayıt sistemindeki adresine, Kanunun 21. maddesinin ikinci fıkrası uyarınca doğrudan tebligat yapılması mümkün değildir. Muhataba çıkarılan ilk tebligat, bilinen veya gösterilen adresine yapılacaktır. Buna göre, ilk defa bildirilen adresin muhatabın adres kayıt sistemindeki adresi veya başka bir adres olması arasında fark yoktur. Her iki adres de Tebligat Kanununun 10/1. maddesi kapsamında bilinen adrestir. Bildirilen adrese çıkarılan tebligatın bila tebliğ iade edilmesi halinde, Tebligat Kanununun Uygulanmasına Dair Yönetmeliğin 16/2. maddesi de nazara alınarak muhatabın adres kayıt sistemindeki yerleşim yeri adresine Tebligat Kanununun 21/2. maddesine göre tebligat çıkarılacaktır. Tebligat Kanununda değişiklik öngören maddelerin gerekçelerine göre, tebliğ işleminin iki veya üç tebligatla yapılmasının amaçlandığı anlaşılmaktadır. Tebligat Kanununda yapılan değişiklikten sonraki hükümlerde ve bu değişikliğe uygun olarak çıkarılan uygulama yönetmeliği hükümlerinde, muhatabın sadece adres kayıt sistemindeki yerleşim yeri adresinin bilinen adres olarak bildirilmesi halinde ilk tebliğin 21/2’ye göre yapılacağına imkan tanınmamış, aksine bildirilen adres, adres kayıt sistemindeki adres olsa dahi tebligatın 10/1 ve 21/1 maddelere göre yapılacağı, bilinen en son adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması hâlinde, ikinci tebliğin 21/2’ye göre yapılabileceği belirtilmiştir. Ayrıca Yönetmeliğin 16. maddesinde, Kanunun 21/2. maddesine göre çıkarılacak tebligatların açık mavi renkli zarflarla yapılacağı belirtilerek, bu usulün hemen başvurulacak bir yol olmadığına, istisna olarak ve belirli şartların oluşması halinde başvurulacak bir tebligat şekli olduğuna da işaret etmektedir. İlk defa bildirilen adres, adres kayıt sistemindeki adres olsa dahi, tebliğ evrakının Kanunun 10. maddesine göre normal bir şekilde çıkarılması, Kanunun 20 ve 21. maddesinin birinci fıkrası ile Tebligat Yönetmeliğinin 29. maddesince muhatap lehine olan araştırmalar yapılarak tebligatın kendisine ulaşması ve bilgilendirme işlemlerinin yerine getirilmesi gerekir. Tebligat Kanununun 21. maddesinin birinci fıkrasına göre kendisine tebligat yapılacak kimse veya onun adına tebligatı almaya kanunla yetkili kılınanlardan hiç birisi gösterilen adreste bulunmaz veya tebellüğden çekinirse tebliğ memuru tebliğ olunacak evrakı o yerin muhtar veya ihtiyar heyeti azasından birine yada memuruna imza karşılığı teslim eder ve tesellüm edenin adresini ihtiva eden ihbarnameyi gösterilen adresteki binanın kapısına yapıştırmakla beraber tebliğ olunacak şahsa keyfiyetin haber verilmesini de mümkün oldukça en yakın komşularından birine bildirir. İhbarnamenin kapıya yapıştırıldığı tarih tebliğ tarihi sayılır. Tebligat Kanununun Uygulanmasına Dair Yönetmeliğin 30. maddesinin birinci fıkrası uyarınca, adres kayıt sistemindeki yerleşim yeri adresine meşruhat verilerek çıkarılan tebligatlar hariç olmak üzere, muhatap veya muhatap adına tebliğ yapılabilecek olanlardan hiçbirinin gösterilen adreste sürekli olarak bulunmaması durumunda tebliğ memurunun, adreste bulunmama sebebini bilmesi muhtemel komşu, yönetici, kapıcı, muhtar, ihtiyar heyeti veya meclisi üyeleri, kolluk amir ve memurlarından araştırarak beyanlarını tebliğ mazbatasına yazıp imzalatması, imzadan çekinmeleri halinde bu durumu yazarak imzalaması gerekeceği; ikinci fıkrasında muhatap ölmüşse veya gösterilen adresten sürekli olarak ayrılmış ve yeni adresi de tebliğ memurunca tespit edilememişse tebligat evrakının, tebligatı çıkaran mercie geri gönderileceği belirtilmiştir. Davalı kooperatif tarafında Beyoğlu … Noterliğinden davacıya keşide edilen 25/04/2014 tarih ve … yevmiye no.lu 1. ihtarnamede; genel kurul kararları gereğince ödenilmesi gereken aidat borcundan 2012 yılında 26.379.00 TL, 2013 yılında 75.700.00 TL, 2014 yılı Şubat sonuna kadar 10.000 TL olmak üzere toplam 112.079.00 TL ana para borcunun bulunduğu, aylık % 1 faiz oranı üzerinden 2014 yılı Şubat ayı sonuna kadar 13.186.27 TL faiz borcunun bulunduğu, Kasım 2013 ayı itibariyle ödenmemiş olan 97.079.00 TL aidat borcunun ve aylık % 1 üzerinden yapılan hesaplama sonucunda 10.123.90 TL lik gecikme faizinin tahsili için İstanbul … İcra Müdürlüğünün … E saylı dosyasından takip başlatıldığı ve takibin devam ettiği, bu nedenle Kasım 2013 tarihi itibariyle hesaplanan ve takibe konu olan borçların, bu ihtarnamede, tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla talep edildiği, iş bu borç tutarlarının tebliğ tarihinden itibaren 10 gün içinde ödenmemesi halinde anasözleşmenin 14/2 ve Kooperatifler Kanununun 16 ve 27.maddeleri uyarınca ortaklıktan çıkartılacağı belirtilmiştir. Tebliğ belgesi incelendiğinde; gösterilen adresin muhatabın AKS’ndeki adresi olduğu, adreste bulunmadığı ve TK 21/2 maddesi uyarınca mahalle muhtarına 06/05/2014 tarihinde tebliğ edildiği ihbar kağıdının davacının kapısına yapıştırıldığı belirtilmiştir. İhtarnamenin doğrudan TK 21/2 maddesine göre yapılmış olduğu anlaşılmakla, yukarıda yapılan açıklamalar uyarınca usulüne uygun yapılmış bir tebligattan söz edilemeyecektir. Davalı kooperatif tarafında Beyoğlu … Noterliğinden davacıya keşide edilen 21/05/2014 tarih ve … yevmiye no.lu 2. ihtarnamede; genel kurul kararları gereğince ödenilmesi gereken aidat borcundan 2012 yılında 26.379.00 TL, 2013 yılında 75.700.00 TL, 2014 yılı Şubat sonuna kadar 10.000 TL olmak üzere toplam 112.079.00 TL ana para borcunun bulunduğu, aylık % 1 faiz oranı üzerinden 2014 yılı Şubat ayı sonuna kadar 13.186.27 TL faiz borcunun bulunduğu, Kasım 2013 ayı itibariyle ödenmemiş olan 97.079.00 TL aidat borcunun ve aylık % 1 üzerinden yapılan hesaplama sonucunda 10.123.90 TL lik gecikme faizinin tahsili için İstanbul … İcra Müdürlüğünün … E saylı dosyasından takip başlatıldığı ve takibin devam ettiği, bu nedenle Kasım 2013 tarihi itibariyle hesaplanan ve takibe konu olan borçların, bu ihtarnamede, tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla talep edildiği, iş bu borç tutarlarının tebliğ tarihinden itibaren 1 ay içinde ödenmemesi halinde anasözleşmenin 14/2 ve Kooperatifler Kanununun 16 ve 27.maddeleri uyarınca ortaklıktan çıkartılacağı belirtilmiş, tebliğ belgesine göre davacı adresinde bulunmadığından 30/05/2014 tarihinde mahalle muhtarına tebliğ edilerek, ihbar kağıdının davacının kapısına yapıştırıldığı ve en yakın komşusuna (ismi okunamamaktadır) haber verildiği belirtilmiştir. Davalı kooperatif tarafında Beyoğlu … Noterliğinden davacıya keşide edilen 12/12//2014 tarih ve … yevmiye no.lu ihtarnamede ise; 1 ve 2 no.lu ihtarlara rağmen borç ödenmediğinden yönetim kurulunun 10/12/2014 tarih ve 2014/10 sayılı kararı ile kooperatif üyeliğinden ihraç edildiği belirtilmiştir. Davacı tarafından bu ihtarnamenin tebliği üzerine, ihraç kararına esas teşkil edilen 1 ve 2 no.lu ihtarnamelerin usulüne uygun olarak tebliğ edilmediği ihtarnamelerin içerik yönünden de usul ve yasaya aykırı olduğu gerekçesiyle kooperatif genel kurulu nezdinde itiraz edilmiş, kooperatif genel kurulunun 28/06/2015 tarihli 12 no.lu gündem maddesi ile davacının ihraç kararına ilişkin itirazları görüşülerek reddine karar verilmiştir. Mahkemece kooperatif uzmanı ve muhasebe/finans uzmanı bilirkişi heyetinden alınan raporda özetle; 1 nolu ihtarnamede muhatabın adreste bulunmama sebebini komşu/yönetici/kapıcıdan tahkik edildiğine ilişkin bir meşruhat olmadığı, 2 nolu ihtarnamede hangi komşudan, muhatabın bulunmama sebebinin öğrenildiğinin açıklanmadığı, bu durumda, 1 ve 2 nolu ihtarnamelerin geçerli bir ihtarname olup olmadığı, ihraç kararına dayanak yapılıp yapılmayacağı hususlarında takdirin mahkemeye ait olduğu, ihtarnamede sadece aidat borçlarının, ait olduğu yıllar itibariyle davacıya bildirildiği, aidat veya faiz borçlarının hangi aylara ait olduğu, her ay için tahakkuk ettirilen ana para ve faiz borcunun ne olduğu hususunda bir açıklama yapılmadığından ihraca dayanak olup olmayacağı konusunda takdirin mahkemeye ait olduğu, davalı kooperatifin 1 ve 2 nolu ihtarnamelerde davacıdan talep ettiği 112.079,00 TL ana para alacağının genel kurul kararlarına uygun olduğu, 1 nolu ihtarnamede 13.186,27 TL gecikme faizi talep etmiş ise de hesaplamalara göre faiz alacağının 9.687,50 TL olup talep edilen miktarın fahiş olduğu, ayrıca davalı kooperatifin ihraç karar tarihinden sonra da davacı adına, 01/03/21018 tarihine kadar aidat tahakkuk ettirdiği ve davacıdan 103.579 TL tahsil ettiği, davalı kooperatifin bu tutumunun davacı hakkında alınan ihraç kararından dönme, davacıyı tekrar üyeliğe kabul etme sonucunu hasıl ettiği, bu tespitler karşında 10/12/2014 tarih 10 sayılı ihraç kararının iptali gerektiği yönünde görüş ve kanaat bildirilmiştir. Yargıtay 6. Hukuk Dairesi’nin 21/03/2022 tarihli 2021/1330 E. 2022/1490 K sayılı ilamı incelendiğinde, davalı … Konut Yapı Kooperatifi’nin başka bir üyesi tarafından ihraç kararının iptali istemine ilişkin dava neticesinde ilk derece mahkemesince davanın reddine ilişkin verilen kararın temyiz edilmesi neticesinde; “…Dava, kooperatif yönetim kurulu tarafından verilen ihraç kararının iptali istemine ilişkindir. İhraç kararına dayanak ihtarnamelerde istenen borcun gerçek borcu yansıtması gerekir. Kooperatif tarafından davacıya 1. ve 2. ihtarnameler gönderilmiş ihtarnamelere rağmen borçlarını ödemediği gerekçesiyle davacının ihracına karar verilmiştir. İhtarnamelerde 2014 Şubat sonu itibariyle aidat hesabı yapılarak borç belirlenmiştir. Yine aynı ihtarnamelerde yer aldığı üzere kooperatif tarafından Kasım 2013 sonu itibariyle ödenmemiş aidat alacakları yönünden icra takibi yapıldığı ve itirazın iptali davası açıldığı takibe konu edilen borçların bu ihtarnamede tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla talep edildiği anlaşılmaktadır. İtirazın iptali davasına konu aidatlar ihtarnamelerdeki aidatları da kapsadığına göre bu davaların araştırılarak kesinleşmesi halinde verilen karardaki miktarların ihtarnameler ile uyumlu olup olmadığı bu kapsamda ihraca esas ihtarnamelerdeki alacakların gerçek borcu yansıtıp yansıtmadığı üzerinde durularak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş bozmayı gerektirmiştir. İhraç kararı verilmesinden sonra kooperatife ödeme yapılması ve bu ödemenin kooperatif tarafından kabul edilmesi ihraç kararının kooperatif tarafından zımnen geri alındığı anlamına gelir. Dava konusu ihraç kararına konu alacak hakkında icra takibi yapıldığı anlaşıldığına göre icra dosyasına veya haricen kooperatife ödeme yapılıp yapılmadığı, ödeme yapılması halinde bu ödemenin kooperatifin kabulünde olup olmadığı araştırılarak karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.” denilerek, ihtara konu olan alacakların gerçek borcu yansıtıp yansıtmadığının belirlenmesi gerektiğine ayrıca ihraç kararından sonra ödeme yapılması ve bu ödemenin kooperatif tarafından kabul edilmesinin ihraç kararının zımnen geri alındığı anlamına geleceğine işaret edilmiştir. Somut dosya kapsamı incelendiğinde; davacıya gönderilen 1.ihtarnamenin usulüne uygun olarak tebliğ edilmediği, bilirkişi incelemesinde istenilen faiz miktarının hesaplamaların üzerinde olduğunun belirlendiği ve ihraç kararından sonra davacıdan tahsilat yapıldığı anlaşılmakla, dosya kapsamına göre ilk derece mahkemesi kararının gerekçesinde dayanılan delillerle, delillerin tartışılması sonucu ulaşılan maddi olay ve hukuki değerlendirme usul ve yasaya uygundur. HMK’nun 355. maddesi uyarınca kamu düzenine aykırılık olup olmadığı hususunda re’sen ve istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak inceleme yapılmış, kamu düzenine aykırı herhangi bir husus tespit edilmemiştir. Davalı vekilinin istinaf dilekçesinde yer verdiği itirazların açıklanan gerekçeler yerinde olmadığı anlaşılmakla istinaf başvurusunun HMK 353/1.b.1 bendi gereğince esastan reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere; 1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1.b.l bendi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-Davalı tarafından yatırılan 220,70 TL istinaf başvuru harcının Hazineye irat kaydına, 3- Davalı tarafından yatırılan 80,70 TL istinaf karar harcının Hazineye irat kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin davalı üzerinde bırakılmasına, 5-Yatırılan gider avansından kalan kısmın davalıya ilk derece mahkemesince iadesine, 6-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı HMK’nun 361/1 maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren iki haftalık süre içerisinde Yargıtay nezdinde temyiz kanun yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 02/06/2022