Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 45. Hukuk Dairesi 2022/573 E. 2022/1242 K. 02.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
45. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/573
KARAR NO: 2022/1242
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2021/1027 Esas
KARAR NO: 2022/36
KARAR TARİHİ: 13/01/2022
DAVA: KONKORDATONUN FESHİ
KARAR TARİHİ: 26/10/2022
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesi ile; davalı şirketin teklif etmiş olduğu konkordatonun mahkemenizin 2018/683 Esas, 11/09/2020 tarihli ve 2020/553 sayılı kararı ile kabul edildiğini, ödeme projesine göre ilk taksitin 30/11/2021 tarihinde ödenmesi gerekmekte iken davalı tarafından herhangi bir ödemede bulunulmadığını, müvekkili tarafından 634.182.901 TL alacak bildiriminde bulunulduğunu, davalı tarafından 537.331,57 TLolarak kabul edilmiş ancak Konkordato Komiser Heyetinin Kohkordatonun tasdiki hakkında 26/08/2020 tarihli gerekçeli raporun 33. Sayfasındaki tespitlere göre müvekkil davacının alacağı 467.745,04 TL olarak kabul edildiğini, davalının konkordato şartlarını ihlal etmesi nedeniyle fazlaya ilişkin talep ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla İİK madde 308/e uyarınca konkordatonun müvekkili yönünden feshi ve bu yönde verilecek kararda davalının kabul ettiği alacak miktarının açıkça belirtilmesi isteminde bulunma zorunluluğu hasıl olduğunu belirterek konkordatonun müvekkili yönünden feshine karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesi ile; davacının konkordatonun feshi istemi haksız ve hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, İİK 308/e maddesinde düzenlenen kısmen feshi koşulları oluşmadığından, davacı tarafından açılmış olan huzurdaki davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI Mahkemece, “Davalı taraf ödeme yapılmadığı iddiasını inkar etmemiş olup pandemi ile ilgili aşılama çalışmaları, toplumsal bağışıklık oranının artması, yeni tedavi süreçleri ve alınan tedbirlerle birlikte yaz aylarında pandeminin olumsuz etkilerinin azalması ve yeniden normale dönülmesi ile insanların ertelemek durumunda kaldıklarından konkordatonun uyarlanmasını talep etmiş ise de bu talep davacının açacağı davada gündeme geleceği gibi ayrı bir dava olarak ileri sürülmesi hususu yanında TBK 138.maddesine göre bu dava bakımından uyarlama mümkün değildir zira konkordato TBK anlamında bir sözleşme olmayıp İİK ‘da borçların yapılandırılmasına yönelik bir kurum olup teknik olarak TBK 138.maddesinin uygulama olanağı olmadığından bu yöndeki itirazı yerinde görülemediği,Konkordato projesine uygun olarak davacıların alacağı bakımından ödeme yapılmadığı her iki tarafın da kabulünde olduğu da dikkate alındığında kayyım raporundaki tespitler de dikkate alınarak” davanın kabulü ile mahkememizin 11/09/2020 tarihli ve 2018/683 Esas 2020/553 Karar sayılı konkordato tasdik kararının davacı alacaklı yönünden kısmen feshine karar ” karar verilmiştir
İSTİNAF SEBEPLERİ Davalı vekili yasal süresi içinde sunmuş olduğu istinaf dilekçesinde; dosyaya sunulan cevap dilekçesinde, konkordatonun kısmen feshi koşullarının oluşup oluşmadığının araştırılması bakımından müvekkile ve davacı şirkete ait ticari defter ve kayıtlar üzerinde bilirkişi incelemesi yapılması talep edilmiş, ayrıca yemin delili dahil dayanılan bütün deliller cevap dilekçemizde gösterildiğini, gerekçeli kararda konkordato projesine uygun olarak davacıların alacağı bakımından ödeme yapılmadığının her iki tarafın da kabulünde olduğu belirtilmiş ise de ne cevap dilekçemizde ne de duruşma sırasında tarafımızca davanın kabulü yahut karşı tarafça ileri sürülen vakıaların ikrarı mahiyetinde bir beyanda bulunulmadığını, bir mahkeme kararının gerekçesi, o davaya konu maddi olguların mahkemece nasıl nitelendirildiği, kurulan hükmün hangi nedenlere ve hukuksal düzenlemelere dayandırıldığını ortaya koyulması kısaca, maddi olgular ile hüküm arasındaki mantıksal bağlantıyı göstermesi gerektiğini, ancak somut olayda konkordato dosyasındaki kayyım raporundan bahsedildiği, ancak mahkeme kararında delillerin tartışılmadığı, red ve kabul sebepleri, sabit görülen vakıalar ve bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebep gösterilmediğini, davanın kabulüne dair kararda yalnızca konkordato dava dosyasına sunulan kayyım raporuna atıf yapılarak, henüz ilk celse dava karara bağlandığını, karar bu yönü ile savunma hakkımızı açık bir şekilde ihlal ettiğini, bütün delillerin toplanıp mahkeme huzurunda tartışıldığı adil bir yargılama yapılmadığını, ayrıca konkordato davası kapsamındaki bir rapor hükme esas alınacaksa bile bu raporun taraflara tebliğ edilip ,rapora karşı beyan ve itirazların sunulması hakkının tanınması gerektiğini, ancak yerel mahkeme, hükmüne esas aldığı raporu tarafımıza tebliğ etmedeğini, bu raporu görüp rapora karşı beyan ve itirazda bulunma imkanı vermediğini kaldı ki cevap dilekçemizde diğer deliller ile birlikte yemin deliline de dayanıldığını, huzurdaki davanın yemin delilinin kullanılmasına elverişli olmadığına ilişkin yasal bir düzenleme bulunmadığını, yerel mahkemenin hüküm kurmadan önce yemin delilini tarafımıza hatırlatması gerekirken hatırlatmadığını, usulüne uygun olarak tarafımıza yemin metni sunmak üzere süre verilmediğini, anılan tüm bu maddi ve hukuki gerekçeler karşısında yerel mahkemenin usul ve yasaya aykırı kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE GEREKÇE HMK’nın 355. ve 357. maddeleri gereğince istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle bağlı olarak ve kamu düzenine aykırılık hususlarını da gözetilerek yapılan inceleme neticesinde; Dava, İcra ve İflas Kanunun 308/e maddesi gereğince konkordatonun kısmen feshi istemine ilişkindir. 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunun 308/e maddesinde “Konkordatonun kısmen feshi” düzenlenmiş olup 308/e maddesinin 1. fıkrasında, kendisine karşı konkordato projesi uyarınca ifada bulunulmayan her alacaklının konkordato uyarınca kazanmış olduğu yeni hakları muhafaza etmekle birlikte konkordatoyu tasdik eden mahkemeye başvurarak kendisi konkordatoyu feshettirebileceği, 2. fıkrada ise fesih talebi üzerine verilecek hükmün tebliğden itibaren on gün içinde istinaf yoluna başvurulabileceği, Bölge Adliye Mahkemesi kararına karşı tebliğ tarihinden itibaren on gün içinde temyiz yoluna başvurulabileceği düzenlenmiştir. Yasal düzenleme kapsamında, davacının, fesih davası açma hakkına sahip ve konkordato projesi kapsamında ifada bulunulmayan alacaklı olduğu, davanın görevli ve yetkili olan konkordatonun tasdikine karar veren mahkemede açıldığı anlaşılmıştır.
Mahkemece, İİK’nın 306/2 nci maddesi uyarınca tasdik edilen konkordatonun yerine getirilmesini sağlamak ve gözetim tedbirlerini almak üzere YMM …’ın kayyım olarak atanmasına karar verilmiş olup konkordato ödeme planına kapsamında birinci taksit vadesi olan 30/11/2021 tarihinde borcun %10’u olan birinci taksidin ödenip ödenmediği ilişkin kayyım tarafından ibraz edilen 10/01/2022 tarihli raporda özetle; ( rapordaki tespitlerin, çok fazla sayıda konkordatoya tabi alacaklı olduğu için, kayyım her alacaklı kesimi gruplandırarak ilk taksidin ödenip ödenmediği konusunda rapor düzenlemiş) ” 11.388.654,45 TL alacaklı olan 144 şirket/şahısa ilişkin konkordatoya tabi taksitlerin tamamı; alınan malın iadesi, nakit ödeme, müşteri çeki/senedi, mal satışı, alacaktan takas mahsup şeklinde gerçekleştirilmiş olup, taksit ödemelerinin tamamının(konkordatoya tabi borcun tamamı); alacaklı şirketlere vadelerinde defaten yapılmadığı, bu kapsamda; alacaklı şirketlerden raporun içeriğinde izah edildiği şekilde yapılan ödemelerin konkordatoya tabi alacaklarına istinaden kabul edildiğine dair muvafakatlarının mevcut olmadığı, 53.505,90 TL Alacaklı olan 13 şirket/şahısa ilişkin konkordatoya tabi taksitlerin tamamı; alınan malın iadesi, nakit ödeme, mal satışı, alacaktan takas mahsup şeklinde gerçekleştirilmiş olup, taksit ödemelerinin tamamının(konkordatoya tabi borcun tamamı); alacaklı şirketlere vadelerinde defaten yapılmadığı, bu kapsamda; alacaklı şirketlerden raporun içeriğinde izah edildiği şekilde yapılan ödemelerin konkordatoya tabi alacaklarına istinaden kabul edildiğine dair muvafakatlarının mevcut olmadığı, konkordatoya tabi borç toplamı 53.505,90 TL — konkordatoya tabi ödenen borç toplamı 53.499,47 TL = 6,43 TL farkın iktisadi değer taşımaması nedeniyle rapor içeriğinde yer alan listede alacaklılar nezdinde alacaklarının kalmadığı, 121.002,93 TL Alacaklı olan 28 şirket/şahısın alacağı … tarafından temlik sözleşmesi kapsamında devir alındığı, ilgili temlik sözleşmesine istinaden borçlu şirket tarafından temlik alınan şahısa vadelerinde defaten ödeme yapılmadığı, temlik alınan borcun tamamı üzerinden müşteri çeki ile ödemesinin gerçekleştirildiği, temlik alan şahısa raporun içeriğinde izah edildiği şekilde yapılan ödemelerin konkordatoya tabi alacaklarına istinaden kabul edildiğine dair muvafakatının mevcut olmadığı, 4.524,577,63 TL alacaklı olan 47 şirket/şahısa ilişkin konkordatoya tabi taksitlerin ek açıklama bölümünde yer aldığı şekilde; alınan malın iadesi, nakit ödeme, müşteri çeki/senedi, mal satışı, alacaktan takas mahsup şeklinde gerçekleştirildiği, taksit ödemelerine isabet eden kısmi tutarın (konkordatoya tabi borcun kısmi tutarı); alacaklı şirketlere vadelerinde defaten yapılmadığı, bu kapsamda; alacaklı şirketlerden raporun içeriğinde izah edildiği şekilde yapılan ödemelerin konkordatoya tabi alacaklarına istinaden kabul edildiğine dair muvafakatlarının mevcut olmadığı, 3.627.778,09 TL alacaklı olan 228 şirket/şahısa ilişkin (davacının da içinde bulunduğu) konkordatoya tabi 30 Kasım 2021 vadeli 1. taksit ödemelerinin yapılmadığı, konkordato tasdik kararı ekinde yer alan ödeme planında 142., 430. ve 431. sıra numaralı (Tüm borçlar bittikten sonra başlamak üzere 48 eşit taksit ) alacaklılar hariç toplamda 457 alacaklının 55.942.825,78 TL tutarındaki alacaklarına istinaden işbu rapor tarihi itibari ile rapor içeriğinde yer alan şekilde 232 alacaklıya 16.087.740,91 TL tutarında ödeme yapıldığı, 228 alacaklıya 30 Kasım 2021 vadeli toplamda 3.627.778,09 TL tutarında ilk taksit ödemesinin yapılmadığı, şirketin … A.Ş. ve … A.Ş.olmak üzere iki rehinli alacaklısı olduğu ve iki rehinli alacaklı ile de İİK.m.308/h bendi hükmü çerçevesinde yapılandırma protokollerinin imzaladığı, rehinli/ipotekli alacaklılara ilişkin ödemelerin tamamlandığı ve işbu rapor tarihi itibari ile … T.A.Ş. yönünden rehinli alacaklının borcunun tamamının ödendiği, rehinli alacaklılardan … A.Ş. ile İİK.m.308/h hükmü kapsamında 28.03.2019 tarihli 6 sayfadan ibaret her sayfada alacaklı banka, borçlu şirket, dava dışı müşterek müteselsil kefil … ile Konkordato Komiser Heyetinin görüldü imzaları bulunan İİK 308/h Kapsamında Yapılandırma protokolünün akdedildiği, ilgili protokolün kalan son iki taksiti yeniden yapılandırılarak 6 taksitte yeniden yapılandırılarak yeni ödeme takvimi içerisindeki taksit ödemelerinin tamamlandığı ve işbu rapor tarihi itibari ile … A.Ş. yönünden rehinli alacaklının borcunun tamamının ödendiği, dava dışı … tarafından 01.01.2021-31.12.2021 tarihleri arası cari hesaptan kaynaklanan bakiye borçlarını (konkordato sonrası oluşan) dayanak göstererek T.C. İstanbul … İcra Dairesinin … E. sayılı dosyası ile davacı şirkete iflas yolu ile adi takipte ödeme emri ile takip başlatıldığı, ” tespitine yer verilmiştir.İddia ve savunma hakkı, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun hukuki dinlenilme haklı başlıklı 27. maddesi ile usul hukukumuza yansıtılmıştır.Anılan maddenin birinci fıkrasında davanın taraflarının kendi hakları ile bağlantılı olarak hukuki dinlenilme hakkına sahip oldukları belirtildikten sonra maddenin ikinci fıkrasında bu hakkın “açıklama ve ispat hakkı”nı da içerdiği vurgulanmıştır. Davanın taraflarının usul hukuku hükümlerine aykırı olarak açıklama ve ispat hakkını kullanmalarının kısıtlanması, iddia ve savunma hakkının kısıtlanması sonucunu doğurur.6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 27. maddesinde yer bulan “Hukuki Dinlenilme Hakkı” gereğince davanın tarafları, müdahiller ve yargılamanın diğer ilgilileri, kendi hakları ile bağlantılı olarak hukuki dinlenilme hakkına sahip olup, bu hakkın yargılama ile ilgili olarak bilgi sahibi olunmasını, açıklama ve ispat hakkını, mahkemenin, açıklamaları dikkate alarak değerlendirmesini ve kararların somut ve açık olarak gerekçelendirilmesini içermektedir. Mahkeme, iki tarafa eşit şekilde hukukî dinlenilme hakkı tanıyarak hükmünü vermelidir. Anayasanın 36. maddesinde ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6. maddesinde düzenlenen adil yargılanma hakkının en önemli unsuru olan hukukî dinlenilme hakkı, adil yargılanma hakkı içinde teminat altına alınmıştır. Bu hakka, tarafın, hâkime meramını anlatma hakkı ya da iddia ve savunma hakkı da denilmektedir. Ancak, hukukî dinlenilme hakkı, bu ifadeleri de kapsayan daha geniş bir anlama sahiptir. Bu hak çerçevesinde, tarafların gerek yargı organlarınca gerekse karşı tarafça yapılan işlemler konusunda bilgilendirilmeleri zorunludur. Kişinin kendisinden habersiz yargılama yapılarak karar verilmesi, kural olarak mümkün değildir. Bu kapsamda hukuki dinlenilme hakkı, bilgilenme/bilgilendirme, açıklama yapma, yargı organlarınca dikkate alınma ve kararların gerekçeli olması gibi hususları içerdiği açıktır. Bilgilenme hakkı, yargılamanın içeriğine dair tam bir bilgi sahibi olmanın yanında gerek karşı tarafın gerekse de yargı organlarının dosya içeriğine yapmış oldukları işlemleri öğrenmelerini kapsar. Bilgilenme/bilgilendirme hakkının etkin biçimde kullanılabilmesi için gönderilecek tebligat ve davetiyelerde kanunda öngörülmüş şekil şartlarına sıkı sıkıya uyulması gerekmektedir. Ayrıca bu hak sadece davanın başındaki iddia ve savunmalar açısından değil yargılamanın her aşamasında dikkate alınmalıdır. Bu kapsamda devam eden bir yargılamada, tarafların açıklamaları için bilgilendirme yeterli olmayıp yargılamada yer alan diğer kişilerin (tanık, bilirkişi gibi) açıklamaları açısından da önemlidir. Bilgilenme hakkının usulüne uygun kullanımı ile tarafların haklarında öğrendikleri isnat ve iddialara karşı beyanda bulunabilme, davaya yönelik bilgi ve belge verebilme yani açıklama yapma hakkı da hukuki güvenceye bağlanmaktadır. Böylece davanın her iki tarafına eşit şekilde açıklama yapma hakkı tanınması ile adaletin görünür kılınması sağlanacaktır. Açıklamada bulunma hakkı, tarafların, yazılı veya sözlü şekilde iddia ve savunmalara karşı itirazda bulunabilme, davaya ilişkin beyanda bulunmalarını sağlar. ( Yargıtay 22. H.D. 22/06/2020 tarih 2017/29720 E. 2020/6157 K. Sayılı ilamı) Somut uyuşmazlıkta yerel mahkemenin gerekçeli kararında kayyım tarafından sunulan rapor özetlenerek, kayyım raporundaki tespitler ve davalının kabulü ile konkordato projesine uygun olarak davacı alacağı ödenmediğinden davanın kabulüne karar verilmiş ise de, kayyım raporu davalıya tebliğ edilmeden, davalının kayyım raporuna karşı itirazları dinlenmeden davalının savunma hakkının ihlali niteliğinde ilk celsede karar verilmiştir. Kaldı ki davalının, borcun ödenmediği yönünde bir ikrarı bulunmadığı gibi, bu hususta borçlu şirketin ticari defter ve kayıtların incelenmesi, aksi halde yemin delilinin hatırlatılmasını talep etmiştir. Bu nedenle tarafların ticari defter ve kayıtları üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılarak, gerekirse davalıya yemin delili hatırlatılarak konkordato ödeme planına kapsamında birinci taksit vadesi olan 30/11/2021 tarihinde davacı alacağının %10’u olan birinci taksidin ödenip ödenmediği hususunda ayrıntılı, denetime açık bir rapor alındıktan sonra sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olmuştur.Açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne; kararın açıklanan gerekçeler doğrultusunda kaldırılmasına ve davanın yeniden görülmesi için 6100 sayılı HMK’nın 353-(1).a.6 maddesi gereğince dosyanın mahkemesine iadesine karar verilmiş olup, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere; 1-Davalı tarafın istinaf başvurusunun KABULÜNE, 2-Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin, 2021/1027 Esas, 2022/36 Karar ve 13/01/2022 tarihli kararının HMK’nun 353/1a.6 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA,3-Dosyanın, Dairemiz kararına uygun şekilde yargılama yapılmak ve yeniden bir karar verilmek üzere mahal Mahkemesine İADESİNE, 4-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, istinaf karar harcının talep halinde davalıya iadesine,5-Davalının yapmış olduğu istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına,6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 362/1-g bendi gereğince kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.26/10/2022