Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 45. Hukuk Dairesi 2022/571 E. 2022/475 K. 20.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
45. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/571
KARAR NO: 2022/475
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 1. ASLİYE TİCARETMAHKEMESİ
ESAS NO: 2020/656 Esas
ARA KARAR TARİHİ: 22/03/2022
DAVA: Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 20/04/2022
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı şirketin ‘… Mahallesi,… Sokak, No: … Erzin/Hatay’ adresinde bulunan … adlı otelinde 04.12.2018 tarihinde dava dışı Tedaş’ ın sorumluluğunda olan elektrik kesintileri ve elektrik akım dalgalanmaları ile yönetmeliğe aykırı elektrik verilmesi sonucu otelin büyük bir kısmının yandığını ve hasar onarım çalışmaları nedeniyle otelin uzun süre faaliyet gösteremediği, davaya konu otelin davacı şirket sigortacısı olan dava dışı … Sigorta A.Ş. Tarafından … no’lu Modüler Kurumsal Sigorta Poliçesi ile sigorta teminat altına alındığı ve yangın ve hasarın Tedaşın yönetmeliğe aykırı elektrik vermesi sonucunda meydana geldiği, poliçe limiti dahilinde eksik sigorta nedeniyle hasar ve zararın 9.678.749,54 TL’sini tahsil edildiği, bakiye hasar ve zararın yangına hasardan kusursuz ve kusurlu sorumluluğu olduğu belirtilen Tedaş’ın sigorta şirketinden tazmini talep ile davalı aleyhine sigorta tahkim komisyonuna başvurulduğu, karar aşamasına gelen dosyada sigorta şirketinin tahkim yargılama süresinin uzatılmasına muvafakat vermemesi nedeniyle uyuşmazlık hakem heyeti tarafından verilen 27.10.2020 tarihli karar ile uyuşmazlığın çözümü için dosyanın asliye mahkemesi sevkine karar verildiği, yangın hadisesinin üzerinden 1 yıl 10 ay geçtiği, davacı şirketin ödenmemiş hasar ve zararlarının toplamının en az 35 milyon civarında olduğu ve aleyhine başvuru yapılan sigorta şirketinin bu hasardan BK 71 maddesi gereğince kusursuz ve %100 kusuru ile sorumluluğu bulunduğu belirtilerek TBK 76 ve TTK 1427 maddeleri uyarınca davalı sigorta şirketinden hükmedilecek tazminattan mahsup edilmek kaydıyla davacı şirketin hasar ve zarar toplamının şimdilik dava değerinin yarısı olan miktarı tekabül eden 7.500.000 TL’nin davacı şirketi ödenmesi ve şimdilik 15.000.000 TL’nin hasar tarihi olan 04.12.2018 tarihinden itibaren işlemiş ve işletilecek en yüksek avans faizi üzerinden hesaplanacak faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmesi talep edilmiştir. Davacı vekili tarafından sunulan ıslah dilekçesinde; İstanbul Teknik Üniversitesi makine fakültesi, İstanbul Teknik Üniversitesi inşaat fakültesi, elektronik ve elektronik fakültesi öğretim üyelerinden oluşan bilirkişi heyeti tarafından düzenlenen raporda toplam hasarın KDV hariç 23.665.071,19 TL olarak belirtildiği, işbu toplam zararın içerisinde otel binasının bakiye hasar miktarı KDV dahil 18.334.234,46 TL olarak belirtilmesi nedeniyle dava miktarının ıslah edilerek 3.335.000 TL artırılması suretiyle 18.335.000 TL’nin haksız fiil olan yangın tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte tahsilinin talep edildiği belirtilmiştir .Mahkemece 19.01.2022 tarihli ara kararda”…. TBK.nın 76/1.maddesine göre, “Zarar gören, iddiasının haklılığını gösteren inandırıcı kanıtlar sunduğu ve ekonomik durumu da gerektirdiği takdirde hakim, istem üzerine davalının zarar görene geçici ödeme yapılmasına karar verebilir.” Kanun koyucu bu madde ile mağdurun uğradığı zararın giderilmesi için âcilen parasal bir desteğe ihtiyaç duyan ve tazminat yükümlüsünün, uğradığı zarardan sorumluluğunu hâkime sunduğu inandırıcı kanıtlarla ortaya koyan zarar görenlerin korunması amaçlamıştır. TBK 76.madde uyarınca geçici ödeme kararı verebilmek için; a) Haksız fiil veya sözleşmeye aykırılık sonucu zararın ortaya çıkması, b) İddianın haklılığını gösteren inandırıcı delillerin bulunması, c) Ekonomik durumun bu ödemenin yapılmasını gerekli kılması, d) Geçici ödeme talebinin olması, gerekmektedir. İlgili yasal düzenleme ve somut olay bir bütün halinde değerlendirildiğinde, davaya konu hasara ilişkin davacıya dava dışı … Sigorta AŞ’den 9.678.749,54-TL tazminat ödemesi yapıldığı, Mahkememizce alınan bilirkişi raporuna taraf vekillerinin itirazı üzerine 6 kişilik yeni bilirkişi inceleme yapılmasına karar verildiği, mevcut delil durumu itibariyle geçici ödeme şartlarının gerçekleşmediği anlaşılmakla, Mahkememizin 19/01/2022 tarihli celsesinde davacı tarafın ön ödemeye ilişkin talebinin reddine” karar verilmiştir.Davacı vekilince sunulan istinaf yasa yoluna başvuru dilekçesinde özetle: davanın sigortalısı Tedaş’ın TBK 71 maddesi gereğince tehlike sorumluluğu nedeniyle kusursuz sorumlu olup ayrıca bilirkişi incelemeleri ile %100 tam kusurlu olduğunu sabit olduğu, iş bu davaya konu yangın sebebiyle davacının uğradığı toplam hasar ve zarar miktarının 45.000.000 TL civarında olduğu ve bu hasarın sadece %20’sinin tahsil edildiği, dava konusu yangının üzerinden yaklaşık 3 yılı aşkın bir zamanın geçtiği, Tedaş’ın elektriklerin sürekli kesildiği ve tekrar verildiği, 3 faz yerine 2 faz elektrik verildiği ve yüksek oranda voltaj değişikliği olduğu, onarım için trafoya ve bölgedeki diğer trafolara TEDAŞ tarafından defalarca müdahale edildiği bakım ve gözetim eksikliği olduğu, Tedaş’ın yasal yönetmeliğe aykırı davranışı ile davaya konu yangının oluştuğu ve doğrudan illiyet bağının olduğu dosyanın yeniden bilirkişi incelemesine gönderilmesinin avans ödeme talebinin reddini gerektirmeyeceği belirterek mahkemece verilen kararın kaldırılması talep edilmiştir. Uyuşmazlığa ilişkin olan yasal düzenlemeler incelenmesinde; 6100 sayılı HMK İhtiyati tedbirin şartları Madde 389- (1) ”Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hâle geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hâllerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir. (2) Birinci fıkra hükmü niteliğine uygun düştüğü ölçüde çekişmesiz yargı işlerinde de uygulanır.” 6098 Sayılı TBK III. Geçici ödemeler Madde 76: ”Zarar gören, iddiasının haklılığını gösteren inandırıcı kanıtlar sunduğu ve ekonomik durumu da gerektirdiği takdirde hâkim, istem üzerine davalının zarar görene geçici ödeme yapmasına karar verebilir. Davalının yaptığı geçici ödemeler, hükmedilen tazminata mahsup edilir; tazminata hükmedilmezse hâkim, davacının aldığı geçici ödemeleri, yasal faizi ile birlikte geri vermesine karar verir.”6100 Sayılı HMK Madde 341-(1) ( Değişik:7251 /m.34 ) İlk derece mahkemelerinin aşağıdaki kararlarına karşı istinaf yoluna başvurulabilir:
A)nihai kararlar
B) ihtiyati tedbir ve ihtiyati haciz taleplerinin reddi kararları, karşı tarafın yüzüne karşı verilen ihtiyati tedbir ve ihtiyati haciz kararları, karşı tarafın yokluğunda verilen ihtiyati tedbir ve ihtiyati haciz kararlarına karşı yapılan itiraz üzerine verilen kararlar. (5) İlk derece mahkemelerinin diğer kanunlarda temyiz edilebileceği veya haklarında Yargıtaya başvurulabileceği belirtilmiş olup da bölge adliye mahkemelerinin görev alanına giren dava ve işlere ilişkin nihai kararlarına karşı, bölge adliye mahkemelerine başvurulabilir. Diğer geçici hukuki korumalar 6100 Sayılı HMK madde 406: (1) ”Mahkemece, gerekli hâllerde, mal veya haklarla ilgili defter tutulmasına ya da mühürleme işleminin yapılmasına karar verilebilir. (2) İhtiyati haciz, muhafaza tedbirleri ve geçici düzenleme niteliğindeki kararlar gibi geçici hukuki korumalara ilişkin diğer kanunlarda yer alan özel hükümler saklıdır.” hükümlerini içermektedir. 6100 Sayılı HMK’nun 389. maddesi “Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hâle geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hâllerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir.” Tedbir kararının verilebilmesi için 6100 Sayılı HMK’unu 390. maddesi uyarınca “tedbir talep eden taraf dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkça belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorundadır. İhtiyati haciz, İİK’nin 257 vd. maddelerinde düzenlenmiştir. 257. madde uyarınca, ihtiyati haczin vadesi gelmiş bir para borcu için istenebileceği, vadesi gelmemiş borçtan dolayı ihtiyati haciz istenebilmesi için borçlunun muayyen yerleşim yerinin olmaması veya borçlunun taahhütlerinden kurtulmak maksadıyla mallarını gizlemeye, kaçırmaya veya kendisinin kaçmaya hazırlanması, yahut kaçmış olması veya bu maksatla alacaklının haklarını ihlal eden hileli işlemlerde bulunması gereklidir. Yargıtay 10. Hukuk Dairesinin 19/01/2021 tarih 2020/8678 Esas 2021/412 Karar sayılı ilamında ifade edildiği şekilde ” Geçici ödeme, haksız fiil sebebiyle meydana gelen zararın karşılanması için açılan tazminat davalarında hükmedilen ve yargılama sonucunda hükmedilecek zarara mahsuben yapılan bir ön ödemedir. Ön ödeme geçici bir karardır. Bu geçici ödemenin miktarı, geçici ödemeler ne HMK.’da düzenlenmiş olan ihtiyati tedbir niteliğindedir, ne de İİK.’nda düzenlenmiş olan ihtiyati haciz niteliğindedir. Tam tersine, aynı ihtiyati tedbir ve ihtiyati haciz gibi ayrı bir geçici hukuki koruma türüdür. Çünkü HMK’nın 389. maddesi gereğince ihtiyati tedbir, sadece dava konusu uyuşmazlıklar hakkında verilebilen bir geçici hukuki koruma türüdür. Dava konusunun para alacağı olması halinde ise kural olarak ihtiyati tedbir kararı verilmesi mümkün değildir. (Kuru/Arslan/Yılmaz (Usul), s. 580-581; Pekcanıtez/Özekes/Atalay (Usul), s. 711- 713.) Geçici ödemelerin Türk Borçlar Kanunu’nda düzenlenmiş olan diğer geçici hukuki korumalardan biri olması sebebiyle, geçici ödeme kararları bir ara karar mahiyetindedir. Bu sebeple de mahkeme iş bu ara kararından yargılama sonuçlanmadan önce her zaman dönebilir. Çünkü mahkemenin vermiş olduğu ara kararlar ile kural olarak taraflardan birisi lehine herhangi bir usuli kazanılmış hak oluşmaz. Yine geçici ödeme ara kararı yargılamayı sona erdirmediği için bu karara karşı doğrudan kanun yoluna gidilmesi de mümkün değildir. Ancak asıl karar ile birlikte kanun yoluna gidilebilir.” (Yargıtay 21. H.D. 20.11.2019 tarih ve 2019/6202 E.- 7058 K., Yargıtay 4. H.D. 05.03.2020 tarih ve 2020/289 E.- 1134 K. Sayılı ilamları da bu yöndedir.).Dosya kapsamı ve yukarıdaki yasal düzenlemeler değerlendirildiğinde; TBK 76. maddesinde düzenlenen geçici ödeme ile, HMK 389 ve devamında düzenlenen ihtiyati tedbirin teminat konusu, talep şekli ve itiraz hususlarının farklı şekilde düzenlendiği anlaşılmaktadır. Ayrıca HMK 406/2. maddesinde ihtiyati haciz, muhafaza tedbirleri ve geçici düzenleme niteliğindeki kararlar gibi geçici hukuki korumalara ilişkin diğer kanunlarda yer alan özel hükümlerin saklı olduğu belirtilmiştir. TBK 76. maddesinde düzenlenen geçici ödemelerin geçici hukuki koruma niteliğindeki ön ödeme olduğu anlaşılmaktadır. Yukarıda da belirtilmiş olduğu üzere TBK 76. Maddesi uyarınca hükmedilen tazminatta ilişkin davada yapılan yargılama sonucunda zarar gören davayı kazanırsa , davalının yaptığı geçici ödemeler, hükmedilen tazminattan mahsup edilmektedir. Geçici ödemenin ancak dava açıldıktan sonra bir yan talep olarak ileri sürülebileceği, haksız çıkılması halinde faizi ile birlikte iadesinin gerektiği nazara alındığında ihtiyati tedbir olarak nitelendirilemeyeceği açıktır. Bu haliyle; HMK 341. maddesinde istinaf kanun yoluna başvurulabilecek kararlar arasında yer almadığı gibi yorum ile bu alanın genişletilemeyeceği kanunun amir hükmünden anlaşılmaktadır. Varılan sonuç itibariyle, TBK’nın 76. maddesinde düzenlenen geçici ödeme talebine ilişkin mahkemece verilen kararın ara karar niteliğinde olduğu açıktır. İlk derece mahkemelerinin ara kararları tek başına istinaf edilemez ; ancak asıl hüküm (nihai karar) ile birlikte istinaf edilebilir. Mahkemece verilen geçici ödeme talebinin reddine ilişkin 19.01.2020 tarihli kararın kararın ara karar niteliğinde olduğu, bu karara karşı ancak esas hüküm ile birlikte kanun yoluna başvurulabileceği anlaşıldığından davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 341/1. ve 352. maddeleri uyarınca usulden reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;1-İstanbul Anadolu 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2020/656 Esas, 22/03/2022Ara karar tarihli kararına karşı davacı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 341 ve 352/1.b maddeleri uyarınca REDDİNE,2-Davacı tarafından yatırılan 220,70 TL başvuru harcının Hazineye irat kaydına,3-Davacı tarafça yatırılan istinaf karar harcının talep halinde ilk derece mahkemesince iadesine,4-İstinaf yargılaması için yapılan giderlerin davacı üzerinde bırakılmasına,5-Yatırılan gider avansından kalan kısmın davacıya ilk derece mahkemesince talep halinde iadesine,6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 341 ve 352/1.b maddeleri uyarınca kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 20/04/2022