Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 45. Hukuk Dairesi 2022/551 E. 2022/641 K. 25.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
45. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/551
KARAR NO: 2022/641
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2018/437
KARAR NO: 2021/452
KARAR TARİHİ: 16/06/2021
DAVA: TAZMİNAT (Sigorta Ödemesine Dayanan Rücuen)
KARAR TARİHİ: 25/05/2022
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesi ile; müvekkili … Sigorta A.Ş tarafından … nolu … Paket Sigorta Poliçesi ile 09/02/2016 – 09/02/2017 tarihleri arasında sigortalı bulunan … Tic. Ltd. Şti’nin faaliyet gösterdiği Şişli / İstanbul adresindeki işyeri 15/09/2016 tarihinde davalı …’ye ait ana su şebekesindeki arıza nedeniyle sızan suların sigortalı işyerine sirayeti sonucunda hasara uğradığını, bu nedenden dolayı yapılan hasar ihbarı üzerine müvekkili şirket nezdinde açılan … no lu hasar dosyasından görevlendirilen sigorta eksperi tarafından ekspertiz raporu düzenlendiğini, müvekkil şirketin davaya konu olay nedeniyle 06/10/2016 tarihinde 11.488,36 TL sigorta tazminatı ödediğini, TTK. Mad. 1472. Gereğince sigortalının haklarına helef olduğundan davalı tarafın sorumluluğunu karşılayan 11.488,36 TL alacak için rücu hakkının doğduğunu ve haksız fiil neticesinden kaynaklandığını, bu nedenle fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile 11.488,36 TLsigorta rücu tazminatının, sigortalıya ödeme tarihi olan 06/10/2016 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesi ile; dava konusu haksız eylem ile müvekkili idarenin her ne kadar bir ilgisi yok ise de, bir an için bu eylemin müvekkili idareden kaynaklandığı kabul edilecek olunsa bile, bunun idari bir eylemden kaynaklandığının kabulünün gerektiğini, davanın görüleceği yerin, adli yargı değil, idari yargı olması gerektiğini, Borçlar Kanunu’nun 41. maddesinde, tazminat sorumluluğunun doğması için, tazminat talep edilenin, zarara neden olayda kasıt, ihmal, teseyyüp yada kusurunun olması ve tazminat talep edilen ile hasar arasında bir illiyet bağının bulunmasının gerektiğini, dava konusu yapılan yerde ve çevresinde şebeke hatlarında bir çalışma yapılmadığını, hasar yeri ile sigorta poliçesinin aynı yere ait olmadığını, tüm bu bilgiler değerlendirildiğinde, hasarın oluşmasında müvekkili idarenin bir kusurunun veya gecikmesi olmadığını, ilgili bina sakinlerince su taşkınına karşı alınması gerekli hiçbir önlemin alınmadığının ( zolasyon, drenaj sistemi vb.) tespit edildiğini, müvekkili idareye kusur isnadının mümkün olmadığını, sorumlu veya sorumluların tespitinin gerektiğini, davacı şirketin sigortalısının yasa ve yönetmeliklerden doğan yükümlülükleri verine getirmemesinin, tazminat istemlerinin hukuki dayanağını ortadan kaldıracağını, muhtemel illiyet bağını da keseceğini, kabul anlamına gelmemekle birlikte; kabul anlamına gelmemek üzere, talep edilen hasar bedelinin fahiş olduğunu, müvekkili idarenin davacıya kesinleşmiş bir borcunun olmadığını, dolayısıyla idarenin temerrüdü söz konusu olmadığından; dava tarihinden sonrası için ve yasal faiz istenebileceğini belirterek, sonuç olarak; haksız ve hukuka aykırı davanın reddini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI Mahkemece, ” …Sigortacının, sigortalıya halef olabilmesi için yapılan ödemenin poliçe kapsamında olması gerekir. Davacı tarafından sigortalısına ödeme yapılmış ise de, poliçe ile zemin ve giriş katın rizikonun gerçekleştiği kat olarak düzenlendiği, -2. bodrum kattaki elbiselerin zarar görmesi ile hasarın oluştuğu, hasarın poliçe kapsamında olmadığı, sigortacı olan davacının zarar görene halef olamayacağı ve tazminat talep etme hakkının davacıya değil zarar gören sigortalıya ait olduğu değerlendirilmekle davanın aktif husumet yokluğu nedeniyle reddine” karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili yasal süresi içinde sunmuş olduğu istinaf dilekçesinde; bilirkişi heyet raporunda dava konusu zararın …’ye ait şebeke hattının patlaması neticesinde meydana geldiği ve şebeke boru hatlarında bu tür boru patlamalarının oluşmasının periyodik bakım ve onarım çalışmalarının düzenli yapılmaması kaynaklı olduğu şeklinde yapılan değerlendirmeler ile dava konusu zarardan davalı …’nin sorumlu olduğu açıkça ortaya konulduğunu, müvekkil şirket ile sigortalısı arasında akdolunan sigorta poliçesi incelendiğinde riziko adresi “… Mah. … Sok. Bina No:… Osmanbey, İstanbul” olarak belirtildiğini, anılan poliçede (2. Sayfada) “emtia tanımı” ise; “Poliçede belirtilen riziko adresinde bulunan ve sigortalının ticari kazanç sağlamak amacı ile ürettiği ve/veya sattığı mallardır.” şeklinde yapıldığını, poliçedeki bu hususlar göz önünde bulundurularak ekspertiz raporundaki hasar kalemleri incelendiğinde tüm hasar kalemleri “emtia”ya ilişkin olup emtiaya ilişkin verilen teminat da riziko adresi olarak belirtilen yerdeki ürünler olduğunu, yukarıda belirtildiği gibi riziko adresi ortada olup bu riziko adresinde sigortalının kazanç sağlamak üzere ürettiği ve/veya sattığı mallar için teminat verilmiş ve buna göre de poliçe kapsamında olarak sigortalıya ödeme yapıldığını, bu nedenle hasarın poliçe teminat kapsamı içinde olduğunu belirterek mahkeme kararının kaldırılmasını, davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE GEREKÇE HMK’nın 355. ve 357. maddeleri gereğince istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle bağlı olarak ve kamu düzenine aykırılık hususlarını da gözetilerek yapılan inceleme neticesinde; Dava sigortacının dava dışı sigortalısına aralarındaki sigorta poliçesine dayanarak ödediği hasar bedelinin 6102 Sayılı TTK’nın 1472. Maddesi uyarınca rücuen tazmini istemine ilişkindir. Dosya kapsamına göre, davacı ile dava dışı sigortalı … Şirketi arasında arasında 09/02/2016-2017 tarihlerini kapsayan, … Sigorta Poliçesi imzalandığı, 15/09/2016 tarihinde şebeke ana su borusunun patlaması sonucu dahili su hasarı meydana geldiği, uğranılan hasar nedeniyle davacı sigorta şirketi tarafından sigortalısına, 06/10/2016 tarihinde toplam 11.488,36 TL hasar ödemesi yapıldığı hususlarında uyuşmazlık bulunmamaktadır. Uyuşmazlık; dava konusu hasarın, sigorta teminat kapsamında kalıp kalmadığı, hasardan davalının sorumlu olup olmadığı ve hasar miktarı noktasında toplandığı anlaşılmaktadır. Olayın teknik boyutu bulunması nedeniyle mahkemece bilirkişi incelemesi yaptırılmış olup inşaat mühendisi ve teknik bilirkişisince düzenlenen 14/05/2019 tarihli raporda özetle, ” Ekspertiz incelemesinde, yerinde yapılan incelemeler ve olay zamanı çekilen fotoğraflar ve videonun incelemesinde, Kurban bayramın 4. Günü gelen 15/09/2016 tarihinde işyeri komşularının bina girişinde su borusunun patladığını bildirmesi, üzerine sigortalı işyerine gelindiği, 1. bodrum kat hizasında bulunan havalandırma bacası etrafından sigortalı işyerine giren suların burada tabliyedeki eski tesisat (kalorifer) deliklerinden yol bularak -2. katta askılar üzerinde bulunan emtianın üzerine akmak suretiyle hasara neden olduğunun tespit edildiği anlaşıldığı, İki binanın ortasında kaldırımın altından gelen ana şebeke su borusuna müdahale yapıldığı sigortalı yetkilileri tarafından çekilen fotoğraflarda görüldüğü, ekspertiz sırasında tesisatın onarımı sonrasında buraların kapatılmış olduğu tespit edildiği, Hasarın, davacının sigortalısı işyeri önündeki yoldan geçen …ye ait içme suyu şehir şebeke borusundaki patlaktan tazyikli bir şekilde akan suların işyeri kapısı altındaki eşikten bina içine sirayet ederek hasara neden olduğu anlaşıldığı, … yazılarında “ Bodrum katta su tahliyesi için gerekli süzgeç veya biriken suların atılması kullanılacak rögar/pompa sistemi tespit edilememiştir.” ifadesinin doğru olduğu, ancak oluşan hasarın menfezden geçiş yapan suların birinci bodrum katın zemin döşemesinden birikerek eski kalorifer tesisatında iptal edilen borularında içinde ilerleyerek ikinci bodrum kat tavanından emtianın üzerine akarak zarar oluşturduğu anlaşıldığı, …’nin Şehir İçme Suyu Şebekelerin bakım ve onarımından sorumlu olduğu dikkate alındığında, şebeke hatlarında yenileme ve iyileştirme çalışmalarının yeterli periyotta yapılmadığı bu nedenle de şebeke boru hatlarında bu tür boru patlamalarının oluşmasının periyodik bakım ve onarım çalışmalarının düzenli yapılmaması kaynaklı olduğu değerlendirildiği, Hasar mahalinde yapılan çalışmalar ve çekilen hasar fotoğraflar yönünden yapılan değerlendirmede ekspertiz bedelinin piyasa rayiç fiyatlarına uygun ve kadri marufunda olduğu, … Sigorta ekspertizince hazırlanan 11.788.00 TL’ lık hasar dökümünden 300 TL olarak belirlenen sovtaj bedelinin düşülmesi ile halef durumunda olan davacının 11.488,00 TL alacağı doğduğu” kanaatine varıldığı bildirilmiştir. Davaya konu poliçe incelendiğinde, Riziko Adresi: … Mah. … Sok. Bina No:… 34363 Osmanbey Şişli/İstanbul ve Risk Bilgileri kısmında, Rizikonun Bulunduğu Kat: zemin veya giriş kat olarak belirtilmiştir. Ancak riziko adresinde meydana gelen davaya konu hasarın zemin veya giriş katta meydana gelmediği, binanın içine sirayet ederek sızan suların eski kalorifer tesisatında iptal edilen borularında içinde ilerleyerek ikinci bodrum kat bulunan elbiselere zarar verdiği bu nedenle oluşan zararın sigorta teminat kapsamı dışında kaldığı, bu sebeple sigortalıya teminat kapsamını haricinde ödeme yapıldığı gibi davacı tarafça, davalı sigortalısının hasar bedeline ilişkin olarak davalıdan talep edebileceği hakları temlik aldığına dair herhangi bir belge sunulmadığı anlaşılmıştır. Bu itibarla sadece poliçe kapsamındaki haklara dayanılarak açılan davada, hasarın teminat kapsamı dışında olduğu gözetilerek davanın aktif husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir. Açıklanan nedenlerle ilk derece mahkemesinin kararında usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığından, HMK 353/1.b.1 bendi uyarınca davacı vekilinin istinaf başvusunun esastan reddine karar verilmiş aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere; 1-HMK’ nın 353/1.b.1 Maddesi gereğince davacının istinaf başvurusunun esastan REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden davacı tarafından yatırılan 220,70 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 80,70 TL istinaf karar harcı davacı tarafından peşin yatırıldığından harç konusunda bir karar verilmesine yer olmadığına, 4-Davacının yapmış olduğu istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerine bırakılmasına, 5- Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu 353 / 1-b/1 bendi ile aynı kanunun 362/1-a. maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.25/05/2022