Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 45. Hukuk Dairesi 2022/537 E. 2022/631 K. 25.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
45. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/537
KARAR NO: 2022/631
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 20. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2021/297
KARAR NO: 2021/406
DAVA TARİHİ: 05/01/2021
KARAR TARİHİ: 24/05/2021
DAVA: Tazminat (Sigorta Ödemesine Dayanan Rücuen)
KARAR TARİHİ: 25/05/2022
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili tarafından … no.lu Bileşik Ürün Sigorta Poliçesi ile 06/05/2020-2021 tarihleri arasında sigortalı bulunan, … Tic. AŞ’ye ait binanın bulunduğu sokakta 01/06/2020 tarihinde …’ye ait temiz su hattının patlaması ile akan suların sigortalı işyerine sirayeti sonucunda hasara uğradığını, sigortalı işyerinde zarara sebebiyet veren olayla ilgili açılan … no.lu hasar dosyasından görevlendirilen sigorta eksperi tarafından düzenlenen ekspertiz raporunda hasar miktarının 189.310,50 TL olduğu, …’ye rücu imkânının mevcut olduğunun belirtildiğini, davalı … tarafından da sigortalı binanın bulunduğu sokakta hasarın meydana gelmesinin akabinde çalışma yapıldığını gösterir fotoğrafların da dosya kapsamında yer aldığını, açıklanan nedenlerle fazlaya ilişkin talep ve dava hakları saklı kalmak kaydı ile 189.310,50 TL sigorta rücu tazminatının, sigortalıya ödeme tarihi olan 18/08/2020 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI Dava, asliye hukuk mahkemesinde açılmıştır. İstanbul 9. Asliye Hukuk Mahkemesinin 07/01/2021 tarihli 2021/3 E. 2021/1 K. sayılı kararı ile; “Davacının dava dışı sigortalısı ile arasındaki ilişki, ticari olup, rücuen tazminat talepli açılan bu davanın 6762 Sayılı TTK’nun 18.maddesi gereğince tacir olan taraflar arasındaki davaların, haksız fiilden kaynaklansa da TTK’nun 3 ve 1483 maddeleri gereğince Ticaret Mahkemelerinin görev alanında olacağı kuralı gereğince, dava dilekçesinin 6100 Sayılı HMK’nın 114/1-c bendi ve HMK’nın 115/2. mad. göre dava şartı eksikliği nedeni ile davanın görev yönünden reddi” yönünde karar verilmiştir. Kararın kesinleşmesi akabinde dosya İstanbul 20. Asliye Ticaret Mahkemesine tevzi edilmiştir. İstanbul 20. Asliye Ticaret Mahkemesinin 24/05/2021 tarihli 2021/297 E. 2021/406 K. sayılı kararı ile; “Dava, sigorta ödemesine dayanan tazminat davasıdır. HMK’nın 115/1 maddesi gereğince Mahkemeler dava şartının mevcut olup olmadığını davanın her aşamasında kendiliğinden araştırır. HMK 137 ve devam maddeleri gereğince dilekçelerin karşılıklı verilmesinden sonra ön inceleme yapılır. Mahkeme ön incelemede; dava şartlarını ve ilk itirazları inceler, uyuşmazlık konularını tam olarak belirler, hazırlık işlemleri ile tarafların delillerini sunmaları ve delillerin toplanması için gereken işlemleri yapar, tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edebileceği davalarda onları sulhe veya arabuluculuğa teşvik eder ve bu hususları tutanağa geçirir. Mahkeme, öncelikle dava şartları ve ilk itirazlar hakkında dosya üzerinden karar verir; gerektiği takdirde kararını vermeden önce, bu konuda tarafları ön inceleme duruşmasında dinleyebilir. HMK 138.maddesi gerekçesinde de belirtildiği üzere yargılamada usule ilişkin iddia ve savunma sebeplerinin hallinden sonra işin esasına girilerek uyuşmazlık çözümlenir. Usule ilişkin hususlar ya dava şartıdır ya ilk itiraz niteliğindedir. Usule ilişkin hususlar şekli nitelik taşıdığından yargılamanın başında dosya üzerinden de incelenerek karar bağlanabilir. Ancak Mahkeme kararını vermek için tarafların dinlenmesine ihtiyaç duyuyorsa bunu da tahkikat aşamasında değil ön inceleme oturumunda yapacaktır. Aynı husus Yasanın 140/1.maddesinde de belirtilmiş olup ön inceleme duruşmasında dava şartları ve ilk itirazlar hakkında karar verebilmek için hakimin gerekli gördüğü takdirde tarafları dinleyebileceği hükme bağlanmıştır.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunun 5. maddesinden sonra gelmek üzere eklenen 5/A-1 maddesinde; bu Kanunun 4. maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalardan, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartı olduğu hükmü getirilmiştir. Dava, sigorta ödemesine dayanan tazminat davası olup TTK’nın 5/A-1 maddesi kapsamında arabuluculuğa başvurmanın zorunlu olduğu davalardandır. Dava dilekçesinde dava açılmadan önce arabuluculuğa başvurulduğuna ilişkin herhangi bir beyan bulunmadığı gibi Asliye Hukuk Mahkemesi’nden görevsizlikle gelen dosyada dava dilekçesine arabuluculuk anlaşamama tutanağının eklenmediği, Uyap’ta yapılan kontrolde arabuluculuk dosyasının ilgili dosya bağlantısının yapılmadığı, buna göre arabuluculuğa başvurmadan doğrudan dava açıldığı anlaşılmış, bu nedenle dava şartının bulunmadığı anlaşıldığından HMK’nın 114/2. ve 115/2. maddeleri gereğince davanın dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine” karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili yasal süre içerisinde sunmuş olduğu istinaf dilekçesinde özetle; Yargılamaya konu işbu dava açılmadan önce dava şartı olarak zorunlu arabuluculuk başvurusu yapılarak karşı taraf ile anlaşma sağlanamaması üzerine … Arabuluculuk No.lu dosyadan 25/12/2020 tarihli “Son Oturum Tutanağı” tutulduğunu, arabuluculuk son tutanağının İstanbul 9. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2021/3 E. Sayılı dosyasına dava açılırken dava dilekçesi ekinde 05/01/2021 tarihinde Uyap Portal üzerinden sunulduğu gibi 07/01/2021 tarihli beyan dilekçesi ekinde Hukuk Mahkemeleri Ön Bürosu vasıtasıyla e-imzalı (barkodlu) hali ile fiziken bir kez daha sunulduğunu, bu nedenle İlk Derece Mahkemesi tarafından dava şartı yokluğu gerekçesiyle davanın usulden reddine karar verilmesinin haksız ve mesnetsiz olduğunu ayrıca kanun koyucu tarafından son tutanağın sunulmasına ilişkin zorunluluğa uyulmaması halinde davacıya son tutanağın 1 haftalık kesin süre içinde mahkemeye sunulması gerektiği, aksi takdirde davanın usulden reddedileceği ihtarını içeren davetiye gönderilmesi zorunluluğu getirilerek ancak ihtarın gereği yerine getirilmez ise dava dilekçesi karşı tarafa tebliğe çıkarılmaksızın davanın usulden reddine karar verileceğinin hükme bağlandığını, bir an için arabuluculuk son tutanağının aslının dosyada görülmediği düşünüldüğünde ise 1 haftalık kesin süre verilmesi gerekirken mahkemece bu usule uyulmaksızın doğrudan davanın usulden reddine karar verilmesinin de usul ve yasaya aykırı olduğunu beyanla kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında inceleme; 6100 sayılı HMK’nın 355.maddesi uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılmış, kamu düzenine aykırılık olup olmadığı ise re’sen gözetilmiş ayrıca HMK’nın 357. maddesindeki “İlk derece mahkemesinde ileri sürülmeyen iddia ve savunma istinafta dinlenemez ve istinafta yeni delillere dayanılamaz” kuralı nazara alınmıştır. Dava; sigortacının, dava dışı sigortalısına aralarındaki sigorta poliçesine dayanarak ödediği hasar bedelinin, hasardan sorumlu olduğunu iddia ettiği davalıdan 6102 sayılı TTK’nun 1472. maddesi uyarınca rücuen tahsili istemine ilişkindir. Mahkemece zorunlu arabuluculuk dava şartı yokluğundan davanın reddine karar verilmiştir. 19/12/2018 tarihinde Resmi Gazete’de yayımlanan 7155 sayılı Abonelik Sözleşmesinden Kaynaklanan Para Alacaklarına İlişkin Takibin Başlatılması Usulü Hakkındaki Kanun’un 20. maddesi ile 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 5. maddesine ek düzenleme getiren 5/A maddesinde “Dava şartı olarak arabuluculuk” başlığı ile “(1) Bu Kanunun 4 üncü maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalardan, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır. (2) Arabulucu, yapılan başvuruyu görevlendirildiği tarihten itibaren altı hafta içinde sonuçlandırır. Bu süre zorunlu hâllerde arabulucu tarafından en fazla iki hafta uzatılabilir.” hükmü getirilmiştir.
6325 sayılı HUAK’na “Dava Şartı Olarak Arabuluculuk” başlığı ile 18/A maddesi eklenmiş, 6325 sayılı HUAK’nın 18/A maddesinin 2. fıkrasında; “Davacı, arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılamadığına ilişkin son tutanağın aslını veya arabulucu tarafından onaylanmış bir örneğini dava dilekçesine eklemek zorundadır. Bu zorunluluğa uyulmaması hâlinde mahkemece davacıya, son tutanağın bir haftalık kesin süre içinde mahkemeye sunulması gerektiği, aksi takdirde davanın usulden reddedileceği ihtarını içeren davetiye gönderilir. İhtarın gereği yerine getirilmez ise dava dilekçesi karşı tarafa tebliğe çıkarılmaksızın davanın usulden reddine karar verilir. Arabulucuya başvurulmadan dava açıldığının anlaşılması hâlinde herhangi bir işlem yapılmaksızın davanın, dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilir.” düzenlemesi bulunmaktadır. Bu düzenlemelere göre 01/01/2019 tarihinden sonra konusu bir miktar paranın ödenmesi talebi ile açılan ticari davalarda dava açılmadan önce uyuşmazlıkla ilgili arabulucuya başvurup anlaşılamaması halinde son tutanağın aslının veya arabulucu tarafından onaylanmış bir örneğinin dava dilekçesine eklenmesi zorunludur. Arabulucuya başvurulmadan doğrudan dava açıldığının anlaşılması halinde, herhangi bir işlem yapılmaksızın dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine karar verilecektir. Dosya kapsamı incelendiğinde; dava dilekçesinde belirtilen deliller ile birlikte arabuluculuk son tutanağının 07/01/2021 tarihinde, davanın açıldığı İstanbul 9. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2021/3 E. sayılı dosyasına fiziki olarak sunulduğu, arabuluculuk son tutanağının incelenmesinde; Arabulucu …, davacı … Sigorta AŞ vekilleri Av. …-Av. …, … Genel Müdürlüğü vekilleri arabuluculuk komisyon üyeleri Av. …-…-… isimlerinin yer aldığı, sonuç kısmında tutanağın … Sigorta AŞ vekili ve … Genel Müdürlüğü komisyon üyeleri tarafından “e-imza” ile imzalandığının belirtildiği ayrıca tutanağın barkodlu olarak dosyaya ibraz edildiği anlaşılmakla, bu durumda dava açılmadan önce arabulucuya başvurulması şartı gerçekleştirilmiş ve evrak aslı da ibraz edilmiş olduğundan mahkemece verilen karar hatalıdır. Ayrıca arabuluculuk son tutanağının ibraz edilmemesi halinde ise 6325 sayılı HUAK’nın 18/A maddesinin 2. fıkrası uyarınca davacı vekiline bu yönde 1 haftalık kesin süre verilmesi, kesin süre içerisinde ibraz edilmediği takdirde davanın dava şartı yokluğundan reddine karar verilmesi gerekmesine rağmen mahkemece, bu yönde bir süre verilmeden doğrudan davanın usulden reddine kararı verilmesi yasal düzenlemeye aykırıdır. Açıklanan nedenlerle davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının 6100 sayılı HMK’nın 353/1.a.6 maddesi uyarınca kaldırılmasına karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere; 1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile İstanbul 20. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2021/297 E. 2021/406 K. Sayılı 24/05/2021 tarihli kararının 6100 sayılı HMK’nın 353/1.a.6 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, 2-Dosyanın, Dairemiz kararına uygun şekilde yargılama yapılarak yeniden bir karar verilmek üzere mahal mahkemesine İADESİNE, 3-Davacı tarafça yatırılan 220,70 TL istinaf başvuru harcının Hazineye irat kaydına, 4-Davacı tarafından yatırılan 80,70 TL istinaf karar harcının talep halinde ilk derece mahkemesince iadesine, 5-Davacının yapmış olduğu istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına, 6-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, 7-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine, Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 362/1.g bendi gereğince kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 25/05/2022