Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 45. Hukuk Dairesi 2022/522 E. 2022/602 K. 18.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
45. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/522
KARAR NO: 2022/602
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2016/196 Esas
KARAR NO: 2018/766
KARAR TARİHİ: 04/09/2018
DAVA: Alacak (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 18/05/2022
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalılardan … ile … Tic. Ltd. Şti arasında kooperatifin İstanbul ilinde bulunan arazisi üzerine inşaat yapmak üzere 04/08/2015 tarihli, kat karşılığı inşaat sözleşmesi imzaladıklarını, buna istinaden de müvekkili ile arsa sahibi kooperatif arasında, yapılacak inşaatların yapı denetim hizmeti için 09/12/2015 tarihli yapı denetim sözleşmesi imzalandığını, müvekkilinin edimini yerine getirmiş olmasından dolayı toplam 198.891,00 TL tutarındaki borçlarını ödemediklerini, inşaatların yapıldığı yer belediyesi olan Beylikdüzü Belediye Başkanlığı tarafından da onaylandığını, aynı şekilde alacak miktarının Çevre ve Şehircilik Bakanlığı İstanbul İl Müdürlüğü Yapı Denetim hesaplarında da yer aldığını, yapı sahibi veya yüklenicinin inşaatı imal ettiği oranda müvekkili şirketin görevini ifa ettiğini, davalıların inşaatı tamamlayarak tüm konutları sattıkları gibi hak sahiplerine teslim etmek suretiyle iskana açtıklarını, alacağın tahsili için davalılar hakkında Büyükçekmece … İcra Müdürlüğü’nün … sayılı dosyasıyla başlatılan icra takibine itiraz üzerine Büyükçekmece 2. İcra Hukuk Mahkemesi’nin 2014/817 Esas, 2015/200 Kararı sayılı ile davanın görev yönünden reddine karar verildiğinden işbu davanın açıldığını, davalıların belirtilen icra dosyasındaki ödeme emrinin tebliğ tarihi olan 25/06/2014 tarihinde temerrüde düşmüş olduklarını bu tarihten itibaren reeskont faizi ile alacağın tahsilini talep ve dava etmişlerdir.
CEVAP 1-Davalı … San. Tic. Ltd. Şti. vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının müvekkiline verdiği hizmetin ayıplı olduğunu, davacının sözleşme gereği üzerine düşen yükümlülüklerini yerine getirmediğini, taraflar arasında akdedilen sözleşmenin 3. maddesinde belirlenen sürenin kesin süre olmadığını, davacının yapı denetim sözleşmesinin 5. maddesinde belirtilen kritere uymadığını, hesaplama yönteminin hatalı olduğunu, davacı tarafın açtığı icra takibinde müvekkil şirket tarafından iş başlangıcında hizmet bedeli olarak yapılan 25 ödemenin mahsup edilmeden takip yapıldığını, davacının hizmet bedelini ispat etme adına hakediş düzenlemediğini, faturaya dönüştürmediğini, müvekkiline tebliğ ettirmediğini, ticari defterlerine işlemediğini, muaccel bir alacağın söz konusu olmadığını belirterek davanın reddini istemiştir. 2-Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; yetki itirazlarının olduğunu, delil olarak dayanılan sözleşme üzerindeki imzanın müvekkili kooperatif yetkililerine ait olmadığını, müvekkilinden bedelin tahsil edilmesinin hukuka aykırı olduğunu, yapı denetim hizmet bedelini tahsil etmekle yükümlü olan tarafın arsa sahibi olan müvekkili değil, yüklenici firmanın olduğunu belirterek davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI Mahkemece ” … Taraflar arasındaki uyuşmazlığın davacının edimini yerine getirip getirmediği, talep edebileceği bedelin subut ve miktarı ile varsa bedelden hangi tarafın sorumlu olduğu noktasında toplandığı görülmüştür. Taraflar arasında davalılar arasında düzenlenen kat karşılığı inşaat sözleşmesine konu inşaatın yapı denetim hizmetinin davacı tarafça yerine getirileceği hususunda bir uyuşmazlık bulunmamaktadır. Davalılar arasında düzenlenen kat karşılığı inşaat sözleşmesinde yüklenici firma olan … Ltd. Şti. davacının vermiş olduğu hizmetin ayıplı olduğunu, yapı denetim sözleşmesinden kaynaklanan bedelin bir kısım daireler devredilmek suretiyle ödendiğini belirtmiş ise de, davacıya devredildiği iddia olunan davalının dava dışı 3. şahıslara satılmış olduğu, ifa olarak yapılmış bir ödeme olduğuna yönelim ya da ayıplı ifa olduğuna yönelik iddiaların ispatlanamamış olduğu görüldüğünden davalının bu savunmasına itibar edilmemiştir. Arsa maliki davalı kooperatif vekili tarafından sunulan cevap dilekçesinde yapı denetim sözleşmesinin yetkili organlarınca imzalanmadığı, dolayısıyla kendisi için bağlayıcı olmadığı savunmasında bulunulmuş ise de, yapı denetimi hakkındaki kanunun 2. maddesinde açıkça yapı denetim sözleşmesinin yapı sahibi ile yapı denetim şirketi arasında yapılması gerektiğinin belirtilmiş olması ve davalı kooperatifin bu hizmetten yararlanmış olması, sözleşmenin dava dışı belediyeye ibraz edilerek yapı ruhsatının alınmış olması anılan sözleşmenin benimsendiği ve şekle aykırılığın ileri sürülmesinin dürüstlük kuralı ile bağdaşmayacağına yönelik içtihatlarda dikkate alınarak hizmet bedelinden davalı kooperatifinde sorumlu olduğu kanaatine varıldığından davalının bu yöndeki savunmasına itibar edilmemiş ve her iki davalının da dava konusu bedelden müteselsilen sorumlu olduklarına kanaat getirilmiştir. Davalı tarafça yapılan bir kısım ödemenin mahsup edilmediğine ilişkin savunma yönünden yapılan incelemede ise ödemenin 73.445,00 TL’lik kısmının ilk etapta yapı denetim yasası gereklerine uygun hesaba ve sonra hizmet yapana aktarıldığı, ek bilirkişi raporunun 8 ve 9. sayfalarında bakanlık ve belediyenin yazıları gereğince gerekli hesaplamalar yapılarak teknik yönden incelemenin yapıldığı ve davalının ödenen tutarın borçtan düşülmediği yönündeki iddialarının dayanağının olmadığı, denetime elverişli bir şekilde hesaplanarak ortaya konulmuş olup, davalının bu konudaki savunmasına da itibar edilmemiştir. Davalı tarafça tapu devirlerinin yapıldığından bahisle takas mahsuba ilişkin bilirkişi raporuna itiraz sunulmuş ise de; dosyaya ve bilirkişiye sunulan kayıtların incelenmesinde hem kayıt üzerinde, hemde belediye tarafından ilgili birimde bir mahsup veya tahsilatın olmadığı, tapu devrinde ödemenin taraflarca nakit olarak yapıldığı, davalının bu yöndeki itirazlarının belge ile kanıtlanamadığı, kaldı ki davalı tarafça usulüne uygun sunulmuş bir takas mahsup defi bulunmadığı dikkate alındığında; davacının, Beylikdüzü Belediye başkanlığının 07/04/2016 tarihli yazısında hesaplanmış olan dava konusu bedel ile uyuşan bedelin emanet hesaba yatırılmadığı ve bu hususta davalıya bir ödeme yapılmadığı anlaşıldığından; yapı denetimi hakkındaki kanunun 5. maddeside dikkate alınarak davacının yapı denetim hizmeti nedeniyle davalılardan 198.891,00 TL alacaklı olduğu; alacak yönünden Büyükçekmece … İcra Müdürlüğü’nün … sayılı dosyasından ödeme emrinin borçlulara 25/06/2014 tarihinde tebliğ edildiği, bu tarih itibariyle davalıların temerrüde düştüğü anlaşıldığından davanın kabulüne dair ” hüküm kurulmuştur.
İSTİNAF SEBEPLERİ1- Davalı vekili yasal süresi içinde sunmuş olduğu istinaf dilekçesinde özetle; taraflar arasındaki sözleşmenin taraflara yüklediği sorumluluk ve yükümlülüklerin ilgili yönetmelik uyarınca yerine getirilip getirilmediği, hizmetin ayıplı olup olmadığı, taraflara sözleşmenin süresi ve sözleşmede yazılı olan sürenin hangi koşullarda uzatılmış sayılacağının belirtilmediği, taraflar arasında düzenlenen sözleşmenin bedeli ile bu bedelin hangi birim fiyatların üzerinden hesap edileceği, taraflar arasındaki sözleşmeye dayalı ortaya çıkan alacak miktarının ödeme koşulları, şeklinin hangi esaslara göre düzenlendiği, hukuki mevzuata uygun bir alacak bulunması halinde bu alacağa mahsuben ödeme yapılıp yapılmadığı gibi hususların bir raporla tespit edilmediği, ayrıca tarafların sözleşme hükümleri ve tarafları bağlayan ilgili yapı denetim kanunu ve yönetmelik amir hükümlerine aykırı hareket edildiğinde yapılması gereken işlemin neler olduğu, aykırı hareket eden taraflara yüklenilen hukuki ve cezai sorumluluğu ne olduğunun raporda belirtilmediği gibi yargılama safhasında tüm itirazlara rağmen ilgili uzman bir bilirkişi heyetinden rapor alınmadığı, davacının üzerine aldığı işle ilgili dava konusu ve dava dışı 4 blok şeklindeki binanın tamamının haziran 2010 tarihinde oturumuna başlanıldığı ve %100 seviyesinin haziran 2010 tarihinde tamamlandığı, 2014 yılı miktarı ile belirlenen % 95’lik seviyeye ulaştığı tespitinin hatalı olduğu, sözleşmenin 3. maddesinde belirlendiği üzere inşaat yapım süresinin 24 ay olduğu ve bu sürenin kesin bir süre olmadığı, ancak tarafların hizmet sunumu konusunda anlaştıkları inşaatın yapı ruhsat süresinin 5 yıl olduğu, bu sürenin ise kesin bir süre olduğu, sözleşmenin düzenleme tarihinin 09.12.2005 olup 09.12.2007 tarihinde son bulduğu ve sözleşmenin inşaatın ruhsat süresi ile geçerli olduğu kabul edilse dahi bu durumda sözleşme süresinin 09.12.2010 tarihinde son bulduğu, davacının hiçbir yükümlülüğünü yerine getirmediği ve fahiş alacak talebine mahkemece tüm imalatları 2014 yılı m2 birim fiyatının uygulanarak hesaplama yapılmasında hukuka aykırılık olduğu, mahkemece hak ediş ve kesilen faturalara dair davalı tarafından yapılan ödemenin dikkate alınması gerektiği, davalının 73.443,67 TL ödemesinin dikkate alınmamasının sehven yapılan maddi bir hata olduğu belirtilerek mahkemece verilen kararın kaldırılması talep edilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE GEREKÇE HMK’nın 355. ve 357. maddeleri gereğince istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle bağlı olarak ve kamu düzenine aykırılık hususlarını da gözetilerek yapılan inceleme neticesinde; Dava, yapı denetimi hizmet bedelinin davalılardan tahsili istemine ilişkindir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda davanın kabulüne dair verilen karara yönelik istinaf yasa yoluna başvurulmuş olup dairemizce yapılan inceleme sonucunda 09.02.2022 tarih ve 2020/587 E 2022/118K sayılı ilam ile ”…Davaya konu somut olayda 22.10.2018 tarihli istinaf başvuru dilekçesinde , istinaf talebinde bulunan davalı kısmında her iki davalının unvanının yazılı olduğu ve yine istinaf dilekçesinin son sayfasında ”davalılar vekili Av. …” yazılı olduğu görülmekle, her ne kadar her iki davalının yargılama aşamasında ayrı ayrı iki vekil tarafından temsil edildiği görülse de; hukuki yarar nazara alınmak suretiyle istinaf dilekçesini sunan davalı vekilinden istinaf yasa yoluna hangi davalı/ davalılar yönünden başvurduğu konusunda yazılı beyan dilekçesi sunulması istenilmelidir. Açıklanan nedenlerle, yukarıda belirtilen eksiklik ikmal edildiği takdirde dosyanın istinaf incelemesi yapılmak üzere Dairemize gönderilmesi gerektiğinden, eksikliğin ikmali için dosyanın ilk derece mahkemesine geri çevrilmesine ” dair karar verilmiş olup ilk derece mahkemesince davalı … Şti vekili olarak Av. … ve Av. …’ a tebliğe çıkarılmıştır. İlk derece mahkemesince düzenlenen 14.11.2018 tarihli Bölge Adliye Mahkemesi Dosya Gönderme Formunda davalılardan … Şti.’nin istinaf yasa yoluna başvurduğu belirtilmiş iken, 28.03.2022 tarihli BAM Dosya Gönderme Kontrol Formunda her iki davalı yönünden istinaf yasa yoluna başvurulduğu belirtilmiştir. Aynı zamanda 09 Kasım 2012 tarihli vekaletnamede davalı … Şti.’nin vekili olarak Av. … ve … olarak belirtilmiş olup davalılardan … Kooperatifi vekili Av. … tarafından düzenlenen 22.10.2018 tarihli yetki belgesinde Av. … in vekil kılındığı ve düzenlenen yetki belgesinin istinaf kanun yoluna başvurma ve temyiz yetkilerini de kapsadığı belirtilmiştir. İş bu nedenle öncelikle Av. … tarafından sunulan istinaf dilekçesinin hangi davalı yada davalılar yönünden sunulduğunun tespit edilmesi gerekir. Zira Av. … tarafından 22.10.2018 tarihinde 176,60 TL İstinaf kanun yoluna başvurma harcı, 06.11.2018 tarihinde 3.396,56 TL karar harcı yatırılmıştır. Bu haliyle her iki davalı yönünden istinaf kanun yoluna başvurulduğunun kabulü halinde ise 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 344. maddesinin uygulanması gerekecektir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 344. maddesininde “İstinaf dilekçesi verilirken, istinaf kanun yoluna başvuru harcı ve tebliğ giderleri de dâhil olmak üzere tüm giderler ödenir. Bunların hiç ödenmediği veya eksik ödenmiş olduğu sonradan anlaşılırsa, kararı veren mahkeme tarafından verilecek bir haftalık kesin süre içinde tamamlanması, aksi hâlde başvurudan vazgeçmiş sayılacağı hususu başvurana yazılı olarak bildirilir. Verilen kesin süre içinde harç ve giderler tamamlanmadığı takdirde, mahkeme başvurunun yapılmamış sayılmasına karar verir. Bu karara karşı istinaf yoluna başvurulması hâlinde, 346. maddenin ikinci fıkrası hükmü kıyas yoluyla uygulanır.” hükmü yer almaktadır. Davalı vekili Av. …’in hangi davalı/davalılar yönünden istinaf yasa yoluna başvurulduğunu yazılı sunulacak beyan dilekçesi ile açıklaması gerekmektedir. Mahkemece tekrar son kez süre verilerek bu yönde beyanda bulunulması ve her iki davalı yönünden istinaf yasa yoluna başvurulması halinde; 6100 sayılı HMK’nın 344. maddesi uyarınca eksik yatırılan istinaf karar harcını ve istinaf kanun yoluna başvurma harcı yatırması/yatırıldığına dair belgeyi sunması için yazılı bildirim yapılarak bir haftalık kesin süre verilmesi gerekmektedir. Kesin süre içerisinde yatırılmadığı/sunulmadığı takdirde sadece davalı … İnş… Şti. yönünden inceleme yapılacağı hususu ihtar edilmeli, diğer davalı yönünden istinaf yasa yoluna başvurulmuş ise eksik yatırılan istinaf yasa yoluna başvurma ve karar ilam harcı yukarıda belirtildiği şekilde ikmal edildiği takdirde dosyanın istinaf incelemesi yapılmak üzere Dairemize gönderilmesi gerekmektedir. İş bu nedenle, eksikliğin ikmali için dosyanın ilk derece mahkemesine geri çevrilmesine dair karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi açıklandığı üzere; 1-Yukarıda belirtilen eksikliğin giderilmesi için HMK’nun 352. maddesi gereğince dosyanın Mahkemesi’ne 2. KEZ GERİ ÇEVRİLMESİNE, 2-Geri çevirme sebebine göre sunulan istinaf başvurusunun bu aşamada incelenmesine yer olmadığına,Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda oy birliği ile kesin olarak karar verildi. 18/05/2022