Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 45. Hukuk Dairesi 2022/50 E. 2022/1078 K. 05.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
45. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/50
KARAR NO: 2022/1078
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2021/61
KARAR NO: 2021/955
KARAR TARİHİ: 20/10/2021
DAVA: İflas (Doğrudan Borçlu Tarafından Talep Edilen İflas (İİK 178))
KARAR TARİHİ: 05/10/2022
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin Covid 19 sebebiyle faaliyetlerini sürdüremez hale geldiğini, şirket çalışanlarının toplu olarak iş bıraktıklarını, şirket aleyhine icra takipleri başlatıldığını, şirketin borca batık halde bulunduğunu, müvekkili şirkete ve şirket hissedarlarına ait taşınmazların satış işlemlerini başladığını belirterek şirketin iflasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI Mahkemece ”… 2004 sayılı İcra İflas Kanunun 178.maddesinde “İflasa tabi bir borçlu, aciz halinde bulunduğunu bildirerek yetkili mahkemeden iflasını isteyebilir. Borçlu, bu halde bütün aktif ve pasifi ile alacaklılarının isim ve adreslerini gösteren mal beyanını iflas talebine eklemek zorundadır. Bu belge mahkemeye sunulmadıkça iflas kararı verilemez … ” 179.maddesinde “Sermaye şirketleri ile kooperatiflerin, aktiflerin muhtemel satış fiyatları üzerinden düzenlenen ara bilançoya göre borca batık olduğu idare ve temsil ile vazifelendirilmiş kimseler veya şirket ya da kooperatif tasfiye halinde ise tasfiye memurları veya bir alacaklı tarafından beyan ve mahkemece tespit edilirse, önceden takibe hacet kalmaksızın bunların iflasına karar verilir…” Yine 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunun Anonim Şirketlere ilişkin “Sermayenin kaybı, borca batık olma durumu” nu düzenleyen 376.maddesinde… “(3) (Değişik: 26/6/2012-6335/16 md.) Şirketin borca batık durumda bulunduğu şüphesini uyandıran işaretler varsa, yönetim kurulu, aktiflerin hem işletmenin devamlılığı esasına göre hem de muhtemel satış fiyatları üzerinden bir ara bilanço çıkartır. Bu bilançodan aktiflerin, şirket alacaklılarının alacaklarını karşılamaya yetmediğinin anlaşılması hâlinde, yönetim kurulu, bu durumu şirket merkezinin bulunduğu yer asliye ticaret mahkemesine bildirir ve şirketin iflasını ister. ….”düzenlemesi yer almaktadır.Davacı şirket, inceleme için ticari defter ve belgelerini ibraz etmemiş olup, ticari defterlerin şirket muhasebecisinde olduğunu ve kendilerine teslim edilmediğini belirtmiştir. TTK’nun 82. maddesi gereğince her tacir, ticari defterlerini, envanterleri, açılış bilançolarını, ara bilançolarını, finansal tablolarını, yıllık faaliyet raporlarını, topluluk finansal tablolarını ve yıllık faaliyet raporlarını ve bu belgelerin anlaşılabilirliğini kolaylaştıracak çalışma talimatları ile diğer organizasyon belgelerini 10 yıl süreyle saklama yükümlülüğü altında olup, 82/7 maddesinde bir tacirin saklamakla yükümlü olduğu defterler ve belgelerin yangın, su baskını veya yer sarsıntısı gibi bir afet veya hırsızlık sebebiyle ve kanuni saklama süresi içinde ziyaa uğrarsa tacirin ziyaı öğrendiği tarihten itibaren onbeş gün içinde ticari işletmesinin bulunduğu yer yetkili mahkemesinden kendisine bir belge verilmesini isteyebileceği düzenleme altına alınmıştır. Davacı tarafça muhasebecisi tarafından alındığı ve kendilerine teslim edilmediği belirtilen ticari defter ve belgelere ilişkin açılmış zayi davası ve bu doğrultuda alınmış bir karar olduğu iddia ve ispat edilmiş değildir. Davacı tarafça şirket muhasebecisi hakkında suç duyurusunda bulunularak ceza soruşturması başlatılmış ise de, davanın mahiyeti itibariyle bu husus bekletici mesele yapılmamıştır. Davacı şirket tarafından borca batık olduklarından bahisle İİK m.178 vd maddeleri gereğince iflas kararı verilmesi talep edilmiş ise de, şirketin ticari defter ve belgelerinin sunulmamış olması nedeniyle davacı şirketin dava tarihi itibarıyla borca batık olup olmadığı, borca batıklığın halen devam edip etmediğinin tespit edilemediği, ticari defter ve kayıtlar olmaksızın bizatihi şirketin aktif ve pasifinin kurum ve kişilerden gelen cevabi yazılar ve davacı beyanı ile tespitinin mümkün olmadığı, bu haliyle borca batıklık durumunun ispatlanamadığı anlaşılmakla açılan davanın reddine” dair karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili yasal süresi içinde sunmuş olduğu istinaf dilekçesinde özetle; şirketin muhasebecisinin tüm defterlere el koyduğu, bu konuda savcılık soruşturmasının devam ettiği, şirketin borçlarını ödeyemez durumda olduğu, elde bulunan defter ve belge kayıtları ile tespit edilen şirketin bütün aktif ve pasifi ile alacaklıların isim ve adreslerinin gösterir listenin sunulduğu belirtilerek davanın kabulüne karar verilmesi talep edilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE GEREKÇE HMK’nın 355. ve 357. maddeleri gereğince istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle bağlı olarak ve kamu düzenine aykırılık hususlarını da gözetilerek yapılan inceleme neticesinde; Dava, aciz sebebiyle doğrudan doğruya iflas talebi istemine ilişkindir. Dava Dilekçesine ekli olarak sunulan 30.09.2007 tarihli mali veriler ve rayiç bilanço tespit raporuna göre; şirketin aktif varlıklar toplam (-)291.353,77 pasif kaynaklar toplamı 25.509.706,19 TL olmak üzere öz varlıklar toplam tutarının (-) 25.801.059,76 TL olarak tespit edildiği ve şirketin İİK’nun 179. maddesi uyarınca borca batık durumda olduğu belirtilmiştir. Mahkemece şirketin borca batık olup olmadığının tespiti için Ankara Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü, İstanbul Trafik Tescil Şube Müdürlüğü, İstanbul Ticaret Odası Başkanlığı ve İstanbul Sanayi Odası Başkanlığı’na müzekkereler yazılmıştır. Mahkemece şirketin duran varlıkları üzerinde inceleme yetkisi verilmesi üzerine davacı vekilince sunulan beyan dilekçesinde şirketin yönetim kurulu başkanı …’nin vefatı ile şirketin yöneticisiz kaldığı, şirketin faaliyetlerini kiralık bir mecurda olduğundan kiraları ödeyemediği, işçi maaşları ile tedarikçilerin paraları da ödenmediğinden şirketin diğer hissedarları … ve …’nin iradesi dışında şirket demirbaşlarını tamamen 3. Kişinin eline geçtiği, şirketin muhasebecinin defter ve belgeleri vermediği ve hakkında suç duyurusunda bulunulduğu, davaya konu şirketin duran hiçbir mal varlığını, makine ve ekipmanın bulunmadığı belirtilmiştir. Bahçelievler Tapu Sicil Müdürlüğü’nce mahkemeye gönderilen cevabi yazıda ise şirket adına herhangi bir kayda rastlanılmadığı belirtilmiştir. Mali müşavir bilirkişisi tarafından düzenlenen kök raporda özetle; davacının dava konusu iddianın tespiti için ticari defter ve belgelerinin incelenmesi gerektiği ancak davacı şirket ticari defterlerini ibraz edemediğinden yapılan görevlendirme çerçevesinde değerlendirme yapılamadığı görüş ve tespitinde bulunulmuştur. Mahkemece dosyaya gelen evraklar ve dosya kapsamı itibari ile davacının borca batık olup olmadığının tespiti ile rapor tanzimin istenmesine dair verilen karar üzerine düzenlenen ek raporda özetle; davacı şirkete ait sunulan e- defter kayıtları üzerinden davacı şirketin borca batık olup olmadığı tespit edilemeyeceğinden kök rapordaki kanaati değiştirecek bir hususun bulunmadığı belirtilmiştir. 02.06.2021 tarihli celsede müdahil … duruşmaya katılmış ve şirketin 2001 yılından beri muhasebecisi olarak çalıştığını, 5 senedir yevmiye ve kebir defterlerinin e- defter şeklinde tutulduğunu, şirketin tüm ticari defter ve belgelerinin davacı şirket yöneticileri tarafından toplanarak kendilerine ait depoya götürüldüğü ve 14.07.2021 tarihli duruşmada ise şirketin iflas etmediği ortakları tarafından iflas ettirildiği, şirket paralarının ortaklarının kendi hesaplarına ya da çocukların hesaplarına aktarıldığı, kiralık kasalarda bir kısmının evlerde saklandığı, şirketten 90.000 TL alacaklı olduğu beyanında bulunmuştur. Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2021/3343 soruşturma dosyasının bir örneği UYAP sistemi üzerinden gönderilmiş olup yapılan incelemede, muhasebe müdürünün şirketin ticari defter ve kayıtlarını , 09.12.2020 tarihinde Kadıköy … Noterliği … yevmiye nolu ihtarnameye rağmen teslim etmediği, şantaj ve tehditle para talep etmeye devam ettiği belirtilerek suç duyurusunda bulunulmuş olup , şüpheli (…) hakkında ceza soruşturmasının devam ettiği anlaşılmaktadır. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda şirketin aciz halinde bulunduğunun tespitinin mümkün bulunmadığı bu haliyle borca batıklık durumunun ispatlanamadığı belirtilerek davanın reddine dair karar verilmiş olup işbu karara yönelik davacı vekilince istinaf yasa yoluna başvurulmuştur. İİK nun 178. maddesi borçlunun kendi iflasını istemesini düzenlemiştir. buna göre borçlu iflasa tabi kişilerden ise aciz halinde bulunduğunu bildirerek kendi iflasını isteyebilir . HMK nun 74. Maddesi uyarınca vekilin, müvekkilinin iflasını isteyebilmesi için vekaletnamesinde bu konuda açık ve özel yetki bulunması gerekmektedir. Dava dilekçesinde ekli Üsküdar … Noterliği’nce düzenlenen vekaletnamede özel yetkinin bulunduğu anlaşılmaktadır. “Aciz halinden maksat, borçlunun muaccel –(ödeme günü gelmiş) borçlarını ödeyip imkanından yoksun bulunması ve bu durumun süreklilik taşımasıdır . İflasını isteyenin, aktif ve pasif ile alacaklıların isim ve adreslerini gösteren mal beyanında iflas talebine eklemesi ve aciz halinde bulunduğunu kanıtlaması halinde iflasına karar verilir.” Mahmut Coşkun, Konkordato ve iflas Hukuku, Seçkin Yayıncılık s:739) Borçlunun iflas talebi ilan edilir ve alacaklarının işbu ilanından itibaren 15 gün içinde ticaret mahkemesindeki iflas dosyasına müdahale ederek borçlunun iflas talebi, hakkındaki takipleri ertelemek ve borçların ödemeyi geciktirmek amacıyla yapıldığı iddia edilerek ticaret mahkemesinden borçlunun iflas talebinin reddini isteyebilirler.Alacaklarının, iflas davasına müdahale ve itiraz etmesi halinde, ticaret mahkemesi müdahil olan veya itiraz eden alacaklıları duruşmaya davet ederek dinledikten sonra, borçlunun iflas talebini, hakkındaki takipleri ertelemek ve borçlarını ödemeyi geciktirmek için yaptığı kanısına varırsa iflas talebinin reddine karar verir. Sermaye şirketleri ile kooperatifler iflası İİK’nun 179. maddesinde düzenlenmiş olup buna göre sermaye şirketi ve kooperatiflerin aktifinin muhtemel satış fiyatları üzerinden düzenlenen ara bilançoya göre borca batık olduğu idare ve temsile vazifelendirilmiş kimseler veya şirket ya da kooperatif tasfiye halinde ise tasfiye memurları veya bir alacaklı tarafından beyan ve mahkemece tespit edilirse önceden takibe hacet kalmaksızın bunların iflasına karar verilir. ”… 6102 sayılı TTK’nın 376/3. ve İİK’nın 179. maddeleri uyarınca borca batık hale gelen şirket bunu mahkemeye bildirmek ve iflasını istemek zorundadır. İİK’nın 181. maddesinin aynı Kanun’un 160. maddesine yaptığı yollama nedeniyle, İİK’nın 178. ve 179. madde hükümleri uyarınca doğrudan iflas talebinde bulunan şirket temsilcisi ya da müdürü, ilk alacaklılar toplantısına kadar gerekli masraflar ile iflas kararının kanun yolları için gerekli tebliğ masraflarını avans olarak mahkeme veznesine yatırmalıdır. (somut olayda yatırılmıştır.) İİK’nın 178. ve 179. maddesi uyarınca iflasa karar verilebilmesi için şirketin borca batık durumda olması gerekir. Aciz hali borçlunun ödeme araçlarından yoksunluğu nedeniyle, derhal ödemesi gereken para borçlarını ödemek konusundaki yeterli ekonomik imkâna sahip olmamasıdır. Borca batıklık ise, borçlunun malvarlığındaki aktif değerler toplamının, pasif değerler toplamını karşılayamaması durumudur. Borçlunun aciz hali ne kadar ağır olursa olsun (İİK’nın 178/III deki durum olmadıkça) kendi iflâsını isteyen borçlu, aciz halinde bulunduğunu ispat etmek zorundadır. İflas talebi üzerine mahkemece bilirkişi incelemesi yapılarak iflas talebinin yerinde olup olmadığı belirlenir. Borca batıklığın tespiti için TTK’nın 376/3. maddesi uyarınca bir borca batıklık bilançosu hazırlanmalıdır.” (Yargıtay 23.HD 2014/1093 E 2014/4501 K sayılı ilam) Davaya konu somut olayda; Davacı şirketin borca batıklığının tespiti amacıyla ticari defterler hazır bulundurulamadığı gerekçesiyle gerekli inceleme ve tespitin yapılamadığı anlaşılmaktadır. Yukarıda yer alan Yargıtay kararlarından da anlaşılacağı üzere borca batıklık durumunun ispatı halinde mahkemece inceleme ve değerlendirme yapılabileceği, dosyada yer alan bilirkişi tespitleri nazara alındığında da bu hususun ispat edilemediği anlaşılmaktadır. HMK m. 359/3 uyarınca; dosya kapsamındaki yazı, belge ve bilgilere, İlk Derece Mahkemesi kararının gerekçesinde dayanılan delillerle, delillerin tartışılması sonucu maddi olay ve hukuki değerlendirmede usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına, HMK m. 355/1 gereği incelemenin istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılıp, re’sen gözetilmesi gereken, kamu düzenine herhangi bir aykırılığın da bulunmadığı anlaşılmakla; kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğunun anlaşılmasına göre; davacı vekilinin istinaf itirazları yerinde görülmediğinden HMK m. 353/1,b.1 gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine dair karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere; 1-Davacının istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince davacıdan alınan 162,10 TL’nin başvuru harcının hazineye GELİR KAYDINA, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 80,70 TL’nin istinaf karar harcından, davacı tarafından yatırılan 59,30 TL’nin harcın mahsubu ile bakiye 21,40 TL’nin istinaf eden davacıdan tahsili ile hazineye GELİR KAYDINA, 4-İstinaf yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına, 5-Yatırılan gider avansından kalan kısmın davacıya ilk derece mahkemesince iadesine, 6-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, 7-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine, Dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı HMK’nun 361/1. fıkrası ve 2004 sayılı İİK’nun 164. maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren on gün içinde Yargıtay nezdinde temyiz kanun yolu açık olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.05/10/2022