Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 45. Hukuk Dairesi 2022/475 E. 2022/433 K. 06.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
45. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/475
KARAR NO: 2022/433
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL19. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2021/299 Esas
KARAR NO: 2021/831
KARAR TARİHİ: 03/11/2021
DAVA: İtirazın İptali
KARAR TARİHİ: 06/04/2022
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili sigorta şirketi ile sigortalısı … Tic. Ltd. Şti. arasında akdolunan Sigorta Poliçesi ile İstanbul ili, Bayrampaşa İlçesi, … Mahallesi, … Sokak. No: … kapı nolu işyerinin sigortalandığını, sigortalının işyerinde 18/07/2017 tarihinde … Sokaktan akan sel sularının mahallin ana giriş kapısı eşiğinden taşarak içeri girmesi sonucu sel baskını hasarının meydana geldiğini, bu hasar sebebiyle sigortalısına 07/08/2017 tarihinde 9.665,50 TL hasar tazminatı ödendiğini, meydana gelen hasardan hasara sebebiyet veren idare olması sebebiyle davalı İSKİ aleyhine İstanbul … icra Müdürlüğü … Esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, davalının itirazı ile takibin durdurulduğunu, itirazın iptaline ve takibin devamına, takip konusu alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere davalı aleyhine icra inkar tazminatına karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; öncelikle görevli mahkemenin Asliye Ticaret Mahkemesi olduğunu, hasarın gerçekleştiği adresin yağmursuyu hattının bakım ve onarımının İstanbul Büyükşehir Belediyesinde olduğunu, bu nedenle husumet itirazlarının olduğunu, davanın süresi içinde açılmadığını, dava konusu hasarın sebebinin yağmursuyu baskını olduğunu kanalizasyon hatlarından kaynaklanmadığını, yağmur suyunun kanalizasyon hatlarının imalat ve bakımının ilçe belediyesi sorumluluğunda olduğunu, protokol yapılması halinde davalı idare tarafından imalatın gerçekleştirileceğini, yapılan tespitler sonucu bina kanal bağlantısının usule uygun olarak yapılmadığını, binanın İSKİ’nin sorumluluğunda olan kanaldan ayrı bir yapı olarak değerlendirilerek binadaki eksik ve kusurların hasarın meydana gelmesi, hasarın miktarı ve boyutu üzerindeki etkisininde değerlendirilmesini, İSKİ Atıksuların Kanalizasyona Deşarj Yönetmeliği’ne göre atıksu parsel bacası ile kanalizasyon şebekesi arasında kalan bağlantı kanalının bakım ve işletmesinin gayrimenkul sahiplerinin sorumluluğunda olduğunu davanın reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI Mahkemece ”… Tüm dosya kapsamı hep birlikte değerlendirildiğinde; dava konusu İstanbul ili, Bayrampaşa İlçesi, … Mahallesi, … Sokak. No: … kapı nolu işyerine su baskınına neden olan su hattının İSKİ tarafından yapıldığı, 18/07/2017 tarihinde yaşanan su baskının sigortalının bulunduğu … sokaktan akan sel sularının mahallin ana giriş kapısı eşiğinden taşarak içeri girdiği, işyerine, demirbaş ve emtialara zarar verdiği, davalı idareye ait ana su giderlerindeki rögarların görevini yapamaması ve geri tepmesi ile aşırı yağmur suyu akışının yaşandığı, bu şiddetteki suyun normal yağmur suyu akışından kaynaklanamayacağı ve herhangi bir çekvalf, pompaj vb sistemi ve tecrit duvarı ile önlenemeyeceğinin tespit edildiği, 07/08/2017 tarihinde sigortalıya ödenen 9.665,50 TL’lik hasarın tutarını oluşturan bedellerin hasarın ebat ve adetlerinin makul, takdir edilen bedellerin de piyasa rayiçlerine uygun olduğu olaydaki sorumluluğun ve kusurun İSKİ’ye ait olduğu olayda sigortalı bina sahibinin müterafik kusuru bulunmadığı kabul edilerek denetime elverişli bilirkişi raporundaki açıklamalar ve hesaplamalara göre ve mahkememizce alınan rapor yeterli görülerek rapor doğrultusunda; davanın kabulü ile İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasında yapılan itirazın iptaline, alacak miktarı yargılamayı gerektirdiğinden icra inkar tazminatı talebinin reddine” dair karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ Davalı vekili yasal süresi içinde sunmuş olduğu istinaf dilekçesinde özetle; dosyada bina girişine kadarki atık su bağlantısı ve gider sistemini kurmakla yükümlü olanın davalı olduğu, ancak aşırı yağış yoğunluğu gibi davalı idare ile ilgisi ve illiyet bağı olmayan bir sebepten meydana gelen hasar nedeniyle sorumluluğun davalıya yükletilemeyeceği, zarar ve hasarın meydana geldiği gün başkaca ihbar ve şikayetin olmadığı, ortada olağandışı aşırı bir yağmurdan kaynaklı su basmasının olduğu, binanın eğimli bir yolun sonunda olması durumu ile birleşince mücbir sebep yapılabilecek durum oluştuğu ve hasardan dolayı davalının sorumlu tutulmasının usul ve yasaya aykırı olduğu, dava konusu hasarda yağmur suyu hatlarının yapım bakım ve onarımınından ilgili belediyenin sorumluluğu olduğu belirtilerek mahkemece verilen kararın kaldırılması talep edilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE GEREKÇE İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında inceleme; 6100 sayılı HMK’nun 355. maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine ilişkin aykırılık bulunup bulunmadığı yönü gözetilerek yapılmıştır. Dava, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun (T.T.K.) 1472 (6762 sayılı T.T.K.’nun 1301)maddesi uyarınca sigorta şirketi tarafından sigortalısına ödenen tazminatın, haksız fiile sebebiyet veren davalıdan rücuen tahsili istemine ilişkin olarak başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali ve icra inkar tazminat talebine ilişkindir. Yargılamayı yapan İstanbul 21. Asliye Hukuk Mahkemesi’nce 2018/545 Esas 2020/167 karar sayılı ilamı ile davanın kabulüne dair karar verilmiş, iş bu karara yönelik davalı vekilince istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine dairemizin 2020/2165 Esas 2020/344 Karar sayılı ilamı ile tacirler arasındaki haksız fiilden doğan davada asliye ticaret mahkemelerinin görevli olduğu, davacının halefiyete dayalı açtığı rücuen tazminat davasında uyuşmazlığın asliye ticaret mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerektiği gözetilerek mahkemenin görevsizlik nedeniyle HMK’nun 114-115 maddesi uyarınca davanın usulden reddine dair karar verilmesi gerektiği belirtilerek davalı tarafça yapılan istinaf talebinin esasa ilişkin hususların incelenmeksizin kabulüne dair karar verilmiş, dairemizin işbu kaldırma kararından sonra İstanbul 21. Asliye Hukuk Mahkemesi’nce 25.02.2021 tarih ve 2021/13 esas 2021/67 karar sayılı ilamı ile mahkemenin görevli olmaması nedeniyle davanın usulden reddine, görevli mahkemenin Asliye Ticaret Mahkemesi olduğuna dair karar verilmiştir. İş bu kararın 05.05.2021 tarihinde kesinleştiği ve yargılamaya İstanbul 19. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2021/299 esas sayısı üzerinden devam edildiği anlaşılmıştır. İstanbul … İcra Dairesi’nin … E. sayılı takip dosyasının incelenmesinde; davacının takip alacaklısı sıfatıyla davalı aleyhine 9.665,50 TL asıl alacak ve 1.041,46 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 10.706,96 TL alacağa yönelik takip başlattığı, davalı vekilince 26.10.2018 tarihli itiraz dilekçesi sunulduğu anlaşılmıştır. Rücu ve halefiyet, Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kurulu’nun 22/03/1944 Tarih E. 37, K. 9, R.G. 03/07/1944 sayılı kararında “Sigortacının sorumlu kişi aleyhine açacağı dava, sigorta poliçesinden doğan bir dava olmayıp; aynen sigortalı kimsenin sorumlu kişiye karşı açmış olduğu bir dava gibidir. Sigortalının muhtelif mahkemelerde dava açma hakkı varsa, aynı hak sigortacının halefiyet hakkına dayanan rücu davası için de söz konusudur.” şeklinde vurgulanmıştır. 6102 sayılı TTK’nun “Halefiyet” başlığı altındaki 1472. maddesinde ise “Sigortacı, sigorta tazminatını ödediğinde, hukuken sigortalının yerine geçer. Sigortalının, gerçekleşen zarardan dolayı sorumlulara karşı dava hakkı varsa bu hak, tazmin ettiği bedel kadar, sigortacıya intikal eder.” hükmüne yer verilmiştir. Dosya kapsamında yer alan sigorta sözleşmesi ve ödeme belgesi dikkate alındığında, davacının aktif dava ehliyetinin bulunduğu anlaşılmıştır. Davacı ile dava dışı sigortalı … arasında 23/08/2016-2017 tarihlerini kapsayan, İşyerim Paket Poliçesi imzalandığı, 18/07/2017 tarihinde sigortalının bulunduğu … sokaktan akan sel sularının mahallin ana giriş kapısından taşarak içeri girmesi sonucu hasar oluştuğu, uğranılan hasar nedeniyle davacı sigorta şirketi tarafından sigortalısına, 07/08/2017 tarihinde toplam 9.665,50 TL hasar ödemesi yapıldığı hususlarında uyuşmazlık bulunmamaktadır.Uyuşmazlık; dava konusu hasardan davalının sorumlu olup olmadığı noktasında toplandığı anlaşılmaktadır.Ekspertiz raporunda; 18.07.2017 tarihinde sigortalının bulunduğu … Sokaktan akan sel sularının ana giriş kapısı eşiğinden taşarak içeri girdiği ve ana giriş ahşap kapısı 2 adet ofis ve mescit kapısı protokol halı ile mescit odası duvar kağıdının, 1 adet … fotoğraf makinesi, 1 adet PC, 1 adet ışık robotu, ısıtıcı ve duvar alçıpanlarının ve giriş kapısı önünde bulunan 1 adet led aydınlatmalı saksının hasarlandığı, dekorasyon hasar hesabını incelenmesinde toplam 9.665,50 TL hasarın tespit edildiği belirtilmiştir.Olayın teknik boyutu bulunması nedeniyle mahallinde refakate resen tayin edilen inşaat mühendisi, sigorta uzmanı bilirkişiden oluşan bilirkişi heyetince düzenlenen raporda; davacı tarafından sigortalanan işyerinde 18.07.2017 tarihinde davalı İSKİ tarafından yaptırılan ana su gideri hattının çalışmaması sonucu gerçekleşen şiddetli su baskını nedeniyle sigortalının iş yerinin ve içindeki eşyaların zarar gördüğü, bu zararın giderilmesi için sigorta eksperince yapılan inceleme ve değerlendirme sonucunda hesaplanan 9.665,50 TL’nin 07.08.2017 tarihinde sigortalıya ödendiği, hasar tutarını oluşturan bedellerin hasarın ebat ve adetlerinin makul ve takdir edilen bedellerinde piyasa rayicine uygun olduğu, şiddetli yağışa ilişkin görüntüler incelendiğinde bu şiddetteki suyun normal yağmur suyu akışından kaynaklanmayacağı, herhangi bir çekvalf, pompaj v.b. Sistemin ve tecrit duvarı ile önlenemeyeceği bu haliyle olaydaki sorumluluğun ve kusurun davalıya ait olduğu görüş ve tespitinde bulunmuştur. 2560 sayılı İstanbul Su ve Kanalizasyon İdaresi Genel Müdürlüğü Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanununun 2. maddesinde İSKİ’nin görev ve yetkileri düzenlenmiş, a bendinde “İçme, kullanma ve endüstri suyu ihtiyaçlarının her türlü yeraltı ve yer üstü kaynaklarından sağlanması ve ihtiyaç sahiplerine dağıtılması için; kaynaklardan abonelere ulaşıncaya kadar her türlü tesisin etüt ve projesini yapmak veya yaptırmak, bu projelere göre tesisleri kurmak veya kurdurmak, kurulu olanları devralıp işletmek ve bunların bakım ve onarımını yapmak, yaptırmak ve gerekli yenilemelere girişmek”, b bendinde “Kullanılmış sular ile yağış sularının toplanması, yerleşim yerlerinden uzaklaştırılması ve zararsız bir biçimde boşaltma yerine ulaştırılması veya bu sulardan yeniden yararlanılması için abonelerden başlanarak bu suların toplanacakları veya bırakılacakları noktaya kadar her türlü tesisin etüt ve projesini yapmak veya yaptırmak; gerektiğinde bu projelere göre tesisleri kurmak ya da kurdurmak; kurulu olanları devralıp işletmek ve bunların bakım ve onarımını yapmak, yaptırmak ve gerekli yenilemelere girişmek”, d bendinde ise “Su ve kanalizasyon hizmetleri konusunda hizmet alanı içindeki belediyelere verilen görevleri yürütmek ve bu konulardaki yetkileri kullanmak” İSKİ’nin görev ve yetkileri arasında sayılmıştır. 2560 sayılı Kanun ve yukarıda ifade edilen yönetmelik hükümleri değerlendirildiğinde; İSKİ tarafından bağlantı hattının bina dışında bırakılması ve binaların vana ile iç tesisatlarına alması gerekirken, somut olayda hasara konu binada, bina bağlantı hattının bina dışında bırakılmadığı, bina içine zemin katta bulunan sahanlığa çıkarılarak buradan bir vana ile binaya ait su kolon tesisatına bağlandığı, bina girişine olaydan sonra vana takıldığı, hasarın İSKİ’ye ait PE boruda meydana geldiği anlaşılmıştır. 6098 sayılı TBK’nın 69. (Mülga 818 sayılı B.K’nun 58) maddesi uyarınca, bir binanın veya diğer yapı eserlerinin maliki, bunların yapımındaki bozukluklardan veya bakımındaki eksikliklerden doğan zararı gidermekle yükümlüdür. Yerleşik Yargıtay uygulamasına göre, TBK’nın 69. maddesindeki sorumluluk, objektif özen yükümlülüğüne aykırılıktan doğan “ağırlaştırılmış” bir kusursuz sorumluluk halidir. Bu sorumlulukta zarar gören, yapı malikinin (somut olayda davalı İSKİ’nin) kusurunu kanıtlamak zorunda değildir. Yapı maliki ise, kusurun bulunmadığı savunmasının ötesinde uygun illiyet bağının kesildiğini kanıtlamalıdır. Kusursuz sorumlulukta illiyet bağının kesilebilmesi için zarar görenin ağır kusurunun olması, üçüncü bir kişinin illiyet bağını kesebilecek nitelikte ağır kusurunun olması veya zararlandırıcı sonucun meydana gelmesinde öngörülmeyen bir halin bulunması şartlarından birini gerçekleşmesi gerekmektedir. Ancak, imal olunan şey malikinin ek kusuru varsa, illiyet bağının kesilmesi malikin sorumluluğunu ortadan kaldırmaz. Davalıya ait bina bağlantı hattı maddede açıklanan “imal olunan şey” kavramına dahil olup, davalı bu boruların kötü yapılmasından veya muhafazasından kaynaklanan zarardan kusursuz sorumlu olup sisteminin sorunsuz bir şekilde çalışmasını sağlamakla yükümlüdür (Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin 2017/2031 Esas, 2019/10321 Karar sayılı ve Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin 2018/5489 Esas, 2020/3698 Karar ilamları). Somut olayda; Sigortalı iş yerinde 18.07.2017 tarihinde meydana gelen dahili su hasarının poliçe dönemi içerisinde oluştuğu, Dava konusu su baskını olayına neden olan sebebin yağmur suyu hattının dava sırasında yapılıp, ana hattan abonelerin bina girişine kadar olan kısımlarda meydana gelen her türlü arıza, hasarlanmalarının tamir edilmesinin yanında su şebeke ve abone hatlarında eskimiş, yıpranmış ve kullanılmaz durumdaki şebeke borularının hatlarının yenileriyle değiştirilmesi sağlanarak abonelere kesintisiz sağlıklı ve kayıpsız su ulaştırılması sağlaması ile yükümlü olan davalının işbu görevini ihlal etmesi sonucunda davalı tarafından yaptırılan ana su gideri hattının çalışmaması sonucu suyun geri tepmesi ve yokuş aşağı şiddetli akan suların sigortalının işyerine girerek hasara uğramasına neden olması ve herhangi bir çekvalf, pompaj v.b. Sistemin ve tecrit duvarı ile önlenemeyeceği yönündeki tespit nazara alındığında, davalının uyuşmazlık konusu hasarın tazmininde sorumlu olduğu anlaşılmaktadır. HMK m. 359/3 uyarınca; dosya kapsamındaki yazı, belge ve bilgilere, hükme esas alınan ve denetime elverişli bilirkişi raporuna, yasaya uygun gerektirici nedenlere, İlk Derece Mahkemesi kararının gerekçesinde dayanılan delillerle, delillerin tartışılması sonucu maddi olay ve hukuki değerlendirmede usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına, HMK m. 355/1 gereği incelemenin istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılıp, re’sen gözetilmesi gereken, kamu düzenine herhangi bir aykırılığın da bulunmadığı, kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğunun anlaşılmasına göre; davalı vekilinin istinaf itirazları yerinde görülmediğinden HMK m. 353/1,b.1 gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine dair karar verilmiştir. Yargıtay 6. Hukuk Dairesi’nin 14/09/2021 tarihli 2021/10 E. 2021/61 K. sayılı ilamında; 492 sayılı Harçlar Kanunu’nun 2. maddesinde ifade edilen (1) sayılı tarifenin 1/e bendinde belirtilen işin esasının hüküm altına aldığı kararlardan anlaşılması gerekenin, ilk derece mahkemesi yerine geçilerek verilen ve icra kabiliyeti söz konusu olan kararlar olduğu, ilk derece mahkeme kararlarına dair istinaf başvurusunun esastan reddi yönündeki kararların ise icra edilebilir karar niteliğinde olmadığı için maktu harca tabi olduğu ifade edilmiştir. Somut dosya yönünden Dairemizce yapılan inceleme neticesinde verilen istinaf başvurusunun esastan reddi kararı icra edilebilir bir karar niteliğinde değildir ve ilk derece mahkemesi kararının geçerliliği devam etmektedir. İlk derece mahkemesi kararı kaldırılarak esas hakkında yeni bir karar verilmediği için emsal ilamda açıklanan hususlar Dairemizce de uygun bulunarak, davalı yönünden istinaf karar harcının maktu olarak belirlenmesi gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere; 1-Davalının istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince davalıdan alınan 220,70 TL başvuru harcının hazineye GELİR KAYDINA, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 80,70 TL istinaf karar harcının, davalı tarafından yatırılan 166,00 TL harçtan mahsubu ile bakiye 85,30 TL’nin istemi halinde davalı tarafa İADESİNE, 4-İstinaf yargılama giderlerinin davalı üzerinde bırakılmasına, 5-Yatırılan gider avansından kalan kısmın davalıya ilk derece mahkemesince iadesine, 6-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, 7-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 362/1.a maddesi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi.06/04/2022
MUHALEFET ŞERHİ 492 sayılı Harçlar Yasası’nın 2. maddesinde “Yargı işlemlerinden bu kanuna bağlı (1) sayılı tarifede yazılı olanların yargı harçlarına tabi olduğu ” belirtilmiştir.Harçlar Kanunu Genel Tebliği , (1) Sayılı Tarife Yargı Harçlarının III- karar ve ilam harcı başlıklı 1/a maddesinde “Konusu belli bir değerle ilgili bulunan davalarda esas hakkında karar verilmesi halinde hüküm altına alınan anlaşmazlık konusu değer üzerinden binde 68.31 oranında nisbi harç alınacağı”, 1/e maddesinde “(değişik:5235/m. 52) yukarıdaki nisbetlerin Bölge Adliye Mahkemeleri, Bölge İdare Mahkemeleri, Danıştay ve Yargıtay’ın tasdik veya işin esasını hüküm altına aldığı kararları içinde aynen uygulanacağı” belirtilmektedir. Yargıtay 11.Hukuk Dairesinin 27.12.2021 tarih ve 2021/9035 E 2021/7367 K sayılı ilamında da ”… Bölge Adliye Mahkemesince verilen karara yönelik olarak yapılan temyiz başvurusu üzerine HMK’nın 344 maddesi uyarınca, Bölge Adliye Mahkemesince davalı vekiline usulüne uygun şekilde tebliğ edilen muhtıra kapsamında 1 haftalık kesin süre içerisinde gerekli harç ve giderlerin yatırılmadığı gerekçesiyle Bölge Adliye Mahkemesince HMK’nin 366/1 maddesi yollamasıyla aynı Kanun’un 344/1 maddesi uyarınca davacının temyiz başvurusunun yapılmamış sayılmasına ilişkin olarak verilen 05/11/2021 tarihli ek kararda hukuk kurallarına aykırı bir yön olmadığı gibi HMK’nin 369/1. ve 371. maddelerinin uygulanmasını gerektirici nedenlerin de bulunmamasına göre usul ve yasaya uygun Bölge Adliye Mahkemesi 05/11/2021 tarihli ek kararının onanmasına ”dair karar verildiği nazara alındığında; nisbi değere tabi bulunan davalarda, davanın kabulüne/kısmen kabulüne ilişkin ilk derece mahkemesi kararı aleyhine davalı tarafça istinaf yasa yoluna başvurulması halinde Bölge Adliye Mahkemesince davalının istinaf başvurusunun esastan reddi ile nisbi karar ve ilam harcına hükmedilmesi gerektiği düşüncesiyle, sayın çoğunluğun bu konuya ilişkin görüşüne katılmamaktayım.