Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.
T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
45. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/47
KARAR NO: 2022/265
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2021/397 Esas
KARAR NO: 2021/794
KARAR TARİHİ: 27/10/2021
DAVA: Alacak (Ticari Nitelikteki Komisyonculuk Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 02/03/2022
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesi ile; müvekkili şirket ile davalı şirket arasında 04/09/2020 tarihinde Komisyon Sözleşmesi (Çalışma Sözleşmesi) akdedildiğini, anılan sözleşmeye göre müvekkili şirketin davalı şirket tarafından üretimi yapılan medikal maskelerin İtalya adresinde mukim … firmasına pazarlanması işini yürüteceğini, bunun karşılığında müvekkili şirketin sözleşmede belirlenen fiyatın üstünde kalan kısımdan komisyon bedeline hak kazanacağını, sözleşmenin 4.2. maddesine göre … firmasına yapılacak medikal mavi maske ihracatı için 0.52-TL/CIF Bari-İtalya teslimi fiyatından anlaşma yapıldığını, bu fiyat üzerindeki bedelin müvekkili şirkete ait olacağının kararlaştırıldığını, sözleşmenin 4.3. maddesinde … Firması’ndan ihracat bedelleri geldikten sonra müvekkili şirketin hak edişi için davalı … Tekstil’e fatura keseceğini ve ödemeyi … Tekstil’den alacağını, işbu sözleşme uyarınca müvekkili şirketin aracılık görevini tam olarak ifa ettiğini, … firmasına maske ihracatı yapılmasını sağladığını, davalı … Tekstil tarafından İtalyan … firmasına kesilen 09/09/2020 tarihli,… numaralı 592.164,72-TL. bedelli fatura ile 29/09/2020 tarihli, … numaralı 995.829,36-TL. bedelli faturadan ve bu faturalara istinaden davalı hesabına gelen ödemelerin ihracatın yapıldığını ispatladığını, faturalardan müvekkili şirketin komisyon hakkı kazandığının anlaşıldığını, davalı şirket tarafından İtalya’daki … firmasına yapılan maske ihracatı neticesinde 21/09/2020 ile 26/10/2020 tarihleri arasında davalı şirketin banka hesabına toplamda 164.596,00 Euro (1.517.236,41-TL.-Ödeme Tarihlerindeki Kur’a göre) … firması tarafından ödeme yapıldığını, sözleşmenin 4.2. maddesi uyarınca yapılan hesaplamaya göre bunun 527.887,64-TL.’sinin müvekkili davacı şirketin hakkı olduğunu ve müvekkiline ödenmesi gerektiğini, müvekkili şirketin komisyon alacağı için davalı şirkete 01/02/2021 tarihli ve … No.lu 527.887,64-TL.’lik proforma faturayı kestiğini, faturanın noter kanalıyla davalı şirkete tebliğ edildiğini, yapılan sözlü görüşmelere rağmen müvekkili şirkete hiçbir ödeme yapılmadığını, bunun üzerine davalı şirkete Bakırköy … Noterliği’nden 26/02/2021 tarihli ve … yevmiyeli ihtarname keşide ederek; ihtarnamenin tebliğinden itibaren yedi gün içerisinde ödeme yapmalarının, aksi takdirde yasal haklarını kullanacakları hususunun ihtar edildiğini, ihtarnameye rağmen davalı şirket tarafından müvekkiline herhangi bir ödeme yapılmadığını, davalı şirketin temerrüde düştüğünü belirterek ve dilekçesinde açıklanan diğer nedenlerle; öncelikle davalı şirketin taşınır, taşınmaz ve 3. şahıslardaki hak ve alacakları üzerine dava değeri olan şimdilik 100.000,00-TL. tutarındaki alacakları kadar ihtiyati haciz konulmasına, yapılacak yargılama sonucunda ise fazlaya ilişkin talep ve dava haklarını saklı tutarak davalarının kabulüne, müvekkili şirketin hak kazandığı komisyon bedelinden şimdilik 100.000,00-TL.’lik alacağın davalı şirketin temerrüde düştüğü 13/03/2021 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, yargılama giderleri ile vekâlet ücretinin davalı karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesi ile; her ne kadar davacı tarafça, müvekkili davalı şirket ile sözleşme yapıldığı belirtilmiş ise de, davacının dayandığı sözleşmede yer alan …’nın müvekkili şirket adına sözleşme yapma ve müvekkili şirketi temsil etme yetkisininin bulunmadığını, yetkisiz kişinin yaptığı sözleşmenin müvekkilini bağlamadığını, davanın yetkisiz mahkemede açıldığını, müvekkili şirketin yerleşim yeri adresinin Merkez/Batman” olduğunu, dava konusu yapılan proforma fatura alacağına dayalı borç yönünden yetkili mahkemenin İstanbul Mahkemeleri değil, 6100 sayılı HMK.’nun 6. maddesinde göre genel yetkili mahkeme olan Batman (yani davalı müvekkilinin yereşim yeri olan Batman) Mahkemeleri olduğunu, bu nedenle öncelikle yetkiye itiraz ettiklerini, mahkemece yetkisizlik kararı verilerek dosyanın yetkili Batman Mahkemeleri’ne gönderilmesini, esasa yönelik olarak ise davacı tarafın 04/09/2020 tarihli sözleşmeye dayanarak müvekkili şirketten komisyon alacağı talebinde bulunduğunu, dava konusu olduğu iddia edilen alacak kaleminin zamanaşımına uğradığını, ayrıca davacı tarafça talep miktarı tam olarak belirtilmediğinden müvekkili şirketin temerrüte düşmediğini, müvekkili şirket aleyhine açılan davanın haksız ve mesnetsiz olduğunu belirterek ve dilekçesinde açıkladığı diğer nedenlerle; öncelikle yetkisizlik kararı verilerek dosyanın yetkili Batman Mahkemeleri’ne gönderilmesini, davanın zamanaşımı nedeniyle reddine, mahkeme aksi kanaatte ise davanın esastan reddine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin ise davacı karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI Mahkemece, “Somut olayda; davalı şirketi temsil yetkisi şirket ana sözleşmesinde şirket müdürü …’a verilmiş olup, dava konusu sözleşmede imzası bulunan…’nın davalı şirketi temsil ve onun adına sözleşme yapma yetkisi yoktur. Dosyada bunun aksini gösteren bir belge de sunulmamıştır. Eğer bir kimse yetkisi olmadığı hâlde temsilci olarak bir hukuki işlem yaparsa, bu işlem ancak temsil olunan tarafından onadığı takdirde temsil olunanı bağlar. Ortada davalı şirket tarafından verilen bir olur veya kabul olmadığına göre dava konusu sözleşmedeki yetki şartı davalı şirketi bağlayıcı değildir. Sonuç olarak; davalı şirket vekilince süresinde sunulan cevap dilekçesinde yetkili mahkemenin Batman Mahkemeleri olduğu belirtilerek dosyanın yetkisizlik kararı verilerek Batman Mahkemesi’ne gönderilmesini talep edildiği, dosyada davalı şirket yetkilisince imzalanmış yazılı bir sözleşmeye rastlanılmadığı, davalı tarafın sözleşmesel ilişkiyi açıkça reddetmiş olduğu, bu durumda HMK.’nun 10. maddesinin olayda uygulama olanağının bulunmadığı ve yetki yönünden genel yetki hükümlerinin uygulanması gerektiği, davalı şirketin yerleşim yerinin Batman ili, Merkez ilçesi sınırlarında olduğu, HMK.’nun 6/1 maddesi gereğince davada genel yetkili mahkemenin Batman’ın bağlı olduğu dolayısıyla davalı şirket vekilinin süresinde yapmış olduğu yetki itirazının yerinde olduğu, böylece yetkili mahkemenin Batman Asliye Hukuk (Ticaret mahkemesi sıfatıyla) Mahkemesi olduğu kanaatine varılarak dava dilekçesinin yetkisizlik sebebiyle reddine” karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili yasal süresi içinde sunmuş olduğu istinaf dilekçesinde; Tacir olan taraflarca yapılan yetki sözleşmesine istinaden, sözleşmeden kaynaklanan işbu alacak davası, İstanbul Asliye Ticaret Mahkeme’lerinde açıldığını, taraflar arasında yapılmış olan yetki sözleşmesi, Kanun hükümleri uyarınca geçerli olduğunu, taraflar yetki sözleşmesi ile yetkili bir mahkeme belirtmişlerse, aksi kararlaştırılmadıkça, sözleşmeden doğan davalar yalnızca yetkili olarak belirlenen mahkemede açılacağı yasada düzenlenmiş olduğu, dolayısıyla HMK uyarınca, huzurdaki dava için İstanbul Mahkemeleri yetkili olup dava da yetkili mahkemede açıldığından ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak yargılamaya devam edilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE GEREKÇE HMK’nın 355. ve 357. maddeleri gereğince istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle bağlı olarak ve kamu düzenine aykırılık hususlarını da gözetilerek yapılan inceleme neticesinde; Dava, taraflar arasında imzalandığı iddia olunan komisyon sözleşmesi kapsamında komisyon bedeli olarak tanzim olunan faturadan kaynaklı alacağın şimdilik 100.000,00-TL.’lik kısmının davalıdan tahsili istemine ilişkindir. Davacı vekili, taraflar arasında 04/09/2020 tarihinde Komisyon Sözleşmesi akdedildiği, anılan sözleşmeye göre davacı şirketin davalı şirket tarafından üretimi yapılan medikal maskelerin, Galatina – İtalya adresinde mukim … firmasına pazarlanması işini yürüteceği, bunun karşılığında davacı şirketin sözleşmede belirlenen fiyatın üstünde kalan kısımdan komisyon bedeline hak kazanacağı kararlaştırıldığı, işbu sözleşme uyarınca müvekkili şirketin aracılık görevini tam olarak ifa ettiği, … firmasına maske ihracatı yapılmasını sağladığını, davalı … Tekstil tarafından İtalyan … firmasına kesilen faturalara istinaden davalı hesabına gelen ödemelerin ihracatının yapıldığı ispatladığı, söz konusu faturalardan müvekkili şirketin komisyon hakkı kazandığınından bahisle sözleşmede kararlaştırılan ücret alacağın tahsilini talep etmiş, davalı vekili ise sözleşmede davalı adına imzalayan şahsın davalı şirketi temsile yetkisi ve müdür sıfatı bulunmadığını, bu nedenle sözleşmede kararlaştırılan yetki şartının geçerli olmadığını, yetkili mahkemenin HMK 6. Maddesi uyarınca davalının yerleşim yeri olan Batman mahkemeleri olduğundan öncelikle yetkisizlik kararı verilmesini talep etmiştir. Bir kimsenin, hüküm ve sonuçları başka bir kişinin hukuk alanında doğmak üzere o kişinin ad ve hesabına hukuki işlem yapma yetkisine temsil denir (Eren, F.; Borçlar Hukuk Genel Hükümler, 22. Baskı, Ankara 2017, s. 444). Temsil hâlinde işlem temsilci tarafından temsil olunanın nam ve hesabına yapıldığından hukuki işlemin tarafı, doğrudan doğruya temsil olunandır. Temsilci hukuki işlemi temsil olunanı hiç söylemeden kendi adına yaptıktan sonra bu işlemden doğan hak ve borçları temsil olunana nakledebileceği gibi (dolaylı temsil), hukuki işlemi yaparken bu işlemi doğrudan temsil olunan nam ve hesabına da (doğrudan temsil) yapabilir. Temsilin söz konusu olabilmesi için temsilcinin hukuki işlemi/muameleyi temsil olunan adına yapması, bunu diğer tarafa bildirmesi, temsilcinin temsil yetkisinin bulunması veya temsil olunanın sonradan yapılan hukuki işleme icazet vermesi gereklidir. Bu noktada, mümessil tarafından yapılan hukuki işlemden doğan hak ve borçların temsil edilene ait olabilmesi için gerekli en önemli unsur; mümessilin, temsil edilen adına hukuki işlem yapmaya yetkili olmasıdır. Temsil yetkisi, temsil olunanın temsilciye, kendisini üçüncü kişiler nezdinde temsile yetkili olduğunu bildiren bir irade beyanıdır. Temsil ilişkisinin meydana gelmesi için yetki beyanının temsilcinin hakimiyet alanına ulaşması yeterlidir. Doğrudan doğruya temsilin söz konusu olabilmesi için gerekli olan temsil yetkisinin olmaması hâlinde, temsil olunanın sonradan icazet vermesi bu noksanlığı tamamlar ve bu icazetle temsilci ile temsil olunan arasındaki temsil ilişkisi ispatlanmış olur. Temsil yetkisinin olmaması ve temsil olunanın icazet vermemesi hâlinde hukuki muamele kesin olarak hükümsüzdür. Temsil olunan ve temsilci, hukuki işlem ile bağlı değillerse de yetkisiz temsil ile işlem yapan temsilcinin üçüncü kişinin zararını karşılamak ile yükümlü olduğu açıktır (HGK’nun 22.09.2010 tarih ve 2010/13-414 E., 2010/412 K.). Bu husus TBK’nun 46. maddesinde; “Bir kimse yetkisi olmadığı hâlde temsilci olarak bir hukuki işlem yaparsa, bu işlem ancak onadığı takdirde temsil olunanı bağlar. Yetkisiz temsilcinin kendisiyle işlem yaptığı diğer taraf, temsil olunandan, uygun bir süre içinde bu hukuki işlemi onayıp onamayacağını bildirmesini isteyebilir. Bu süre içinde işlemin onanmaması durumunda, diğer taraf bu işlemle bağlı olmaktan kurtulur.” şeklinde ifade edilmiştir. Aynı yasanın 47. Maddesinde de temsil olunanın açık veya örtülü olarak hukuki işlemi onamaması halinde, bu işlemin geçersiz olmasından doğan zararın giderilmesi, yetkisiz temsilciden isteyebileceği düzenlenmiştir. Belirtilen yasal düzenlemeler ve açıklamalar doğrultusunda somut olay değerlendirildiğinde; davacı 04/09/2020 tarihli çalışma sözleşmesi kapsamında komisyon bedelinden kaynaklı alacak talebinde bulunmuştur. Davaya dayanak yapılan sözleşmenin, davalı şirket adına … tarafından imzalandığı, sözleşme tarihinde …’nın şirketi temsil ve yetkisinin bulunmadığı, sözleşmenin yetkisiz temsilci tarafından imzalandığı görülmüştür. Yetkisiz temsilci ile imzalanan sözleşmede; davalı şirket tarafından üretimi yapılan medikal maskelerin, Galatina – İtalya adresinde mukim … firmasına pazarlanması, işbu sözleşmede belirlenen şartlarda davalının ihracat yapması için satımı, teslim edilmesi, karşılığında komisyon bedeli ödenmesi kararlaştırılmış, bu sözleşme ile ilgili ortaya çıkacak ihtilaflarda İstanbul Mahkemeleri ve İcra Daireleri yetkili kılınmıştır. 6100 sayılı HMK’nın 17. maddesinde “Tacirler veya kamu tüzel kişileri, aralarında doğmuş veya doğabilecek bir uyuşmazlık hakkında, bir veya birden fazla mahkemeyi sözleşmeyle yetkili kılabilirler. Taraflarca aksi kararlaştırılmadıkça, dava, sadece sözleşmeyle belirlenen bu mahkemelerde açılır.” hükmüne yer verilmiştir. Mahkemece her ne kadar davalı şirket yetkilisince imzalanmış yazılı bir sözleşme bulunmadığı, davalının sözleşme ilişkisini reddettiğinden sözleşmede kararlaştırılan yetki şartının geçerli olmadığına karar verilmiş ise de taraflar arasındaki ticari ilişki belirlenmeden, sözleşmeye sonradan zımmen icazet verilip verilmediği değerlendirilmeden yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olmuştur. Nitekim davalı şirket, yetkisiz temsil ile yapılan sözleşmeye zımnen icazet vermiş ise bu durumda yetkisiz temsilci ile yapılan sözleşme başlangıçtan itibaren geçerli bir sözleşmenin bütün hüküm ve sonuçlarını doğuracaktır. O halde mahkemece yapılması gereken iş, tarafların tüm delilleri toplandıktan ve bilirkişi incelemesi yapıldıktan sonra taraflar arasında davaya konu sözleşme ilişkisi bulunup bulunulmadığı, davacı tarafça yapılan işlemlere davalının zımmen onay verip vermediği araştırıldıktan sonra oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekmektedir. Açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne; kararın açıklanan gerekçeler doğrultusunda kaldırılmasına ve davanın yeniden görülmesi için 6100 sayılı HMK’nın 353-(1).a.6 maddesi gereğince dosyanın mahkemesine iadesine karar verilmiş aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere; 1-Davacı tarafın istinaf başvurusunun KABULÜNE, 2-İstanbul 11. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin, 2021/397 Esas, 2021/794 Karar ve 27/10/2021 tarihli kararının HMK’nun 353/1a.6 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, 3-Dosyanın, Dairemiz kararına uygun şekilde yargılama yapılmak ve yeniden bir karar verilmek üzere mahal Mahkemesine İADESİNE, 4-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, istinaf karar harcının talep halinde davacıya iadesine, 5-Davacının yapmış olduğu istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına, 6-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, 7-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 362/1-g bendi gereğince kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.02/03/2022