Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 45. Hukuk Dairesi 2022/469 E. 2022/643 K. 25.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
45. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/469
KARAR NO: 2022/643
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2021/543 Esas
KARAR NO: 2022/43
KARAR TARİHİ: 17/01/2022
DAVA: Sigorta (Hayat Sigortası Kaynaklı)
KARAR TARİHİ: 25/05/2022
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacılar vekili dava dilekçesi ile; müvekkillerinin İstanbul İli, Büyükçekmece İlçesi, … Mah. … Mah. … Sok. … Sitesi, … Apt. … Blok Apt. Bina No:… Daire …-…-…-…-…, Pafta …, Parsel …’da adresinde ikamet ettiklerini, işbu daireleri … A.Ş. aracılığıyla zorunlu deprem sigortası kapsamında binayı sigortalattıklarını, müvekkillerinin oturduğu taşınmazda Büyükçekmece depremi nedeniyle hasar oluştuğunu ve oluşturulan hasar kaydı ile davalının ekspertizi gelerek taşınmazlarda tespit yaptığını, müvekkillerinin yapılan tespite itiraz ettiğini, deprem nedeniyle Büyükçekmece Belediyesi’nce müvekkillerinin taşınmazları hakkında yıkım kararı alındığını ve yıkıldığını, gelinen aşamada davalı tarafından müvekkillerine hasar nedeniyle tazminat ödenmediğini, müvekkillerinin oturduğu bina içerisinde oturan diğer kişilere DASK tarafından 50.000 TL ila 150.000 TL arası ödemeler gerçekleştirildiğini, bu nedenlerle; zararının değerinin tam ve kesin olarak belirlenebilmesinin mümkün olduğu anda arttırılmak üzere asgari 1.000 TL alacaklarının dava tarihinden itibaren işleyecek faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmişti
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesi ile; işbu davada alacak miktarının likit, belirlenebilir ve tespit edilebilir olduğundan, davacı yanın belirsiz alacak davası açmasında hukuki yarar bulunmadığını, hukuki yararın da bir dava şartı olduğundan, davacı yanın davasının dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verilmesini, esasa ilişkin olarak binanın yapısal sorunları ve mevcut yönetmeliklere uymaması nedeni ile yıkılıp yapılması yasal olarak iyileştirme olup Zorunlu Deprem Sigortası kapsamında olmadığından davanın reddini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI Mahkemece, ” …Taraflar arasında zorunlu deprem sigortası poliçesinden kaynaklı hukuki ilişki bulunduğu, bu hukuki ilişki uyarınca davacının tüketici, taraflar arasındaki sigorta ilişkisinin de tüketici işlemi sayılacağı ve davacı tarafça zorunlu deprem sigortası poliçesinden kaynaklı tazminat talebinde bulunulduğu gözetildiğinde, dava tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 6502 Sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunu’nun 73. maddesi uyarınca taraflar arasındaki uyuşmazlığın Tüketici Mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerektiği ” gerekçesi ile mahkememizin görevsizliği nedeniyle HMK 114/1-c ve 115 maddeleri uyarınca göreve ilişkin dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ Davacılar vekili tarafından dava dilekçesindeki nedenler tekrarlanarak görevli mahkemenin Asliye Ticaret Mahkemesi olduğu belirtilerek istinaf yasa yoluna başvurulmuştur.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE GEREKÇE HMK’nın 355. ve 357. maddeleri gereğince istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle bağlı olarak ve kamu düzenine aykırılık hususlarını da gözetilerek yapılan inceleme neticesinde; Dava, DASK sigorta poliçesi kapsamında, sigortalanan bağımsız bölümlerin deprem sonucunda hasara uğraması nedeni ile meydana gelen maddi zararın tazmini istemine ilişkindir. 28.05.2014 tarihi itibariyle yürürlüğe giren 6502 sayılı Yasa’nın 3/1-k bendinde “Ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişi” tüketici, 3/1-l bendinde ise “Mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlem” tüketici işlemi olarak tanımlanmıştır. Aynı Yasa’nın 73/1. maddesinde tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğabilecek uyuşmazlıklara ilişkin davalarda tüketici mahkemelerinin görevli olduğu belirtilmiş, 83/2. maddesinde ise, taraflardan birini tüketicinin oluşturduğu işlemlerle ilgili diğer kanunlarda hüküm olması halinde dahi, 6502 sayılı Yasa’nın görev ve yetkiye ilişkin hükümlerinin uygulanacağı belirtilerek, maddenin özel hüküm niteliğinde olduğu vurgulanmıştır. 6502 sayılı Yasa’nın geçici 1. maddesinde yasanın yürürlüğü sonrası açılacak davalarda usul kurallarının derhal uygulanması gerektiği hüküm altına alınmıştır. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4. Maddesinde Her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları (Ek ibare: 26/06/2012-6335 S.K./1.md.) ve çekişmesiz yargı işleri ile tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın bu Kanunda düzenlenen hususlardan doğan davaların mutlak ticari dava olduğu hükme bağlanmıştır. Türk Ticaret Kanunu’nun 3. maddesi ise, ”Bu Kanunda düzenlenen hususlarla, bir ticari işletmeyi ilgilendiren bütün işlem ve fiiller ticari işlerdendir” hükmünü içermektedir. Ancak, dosyaya sunulan sigorta poliçeleri incelendiğinde, 4 nolu bağımsız bölümün için düzenlenen … poliçede, taşınmazın kullanım şeklinin ticarethane olarak gösterildiği, sigortalısının ise mal sahibi olarak …’nin yer aldığı, tapu kaydına göre henüz kat mülkiyetine geçilmediği, 6, 10 ve 12 nolu nolu bağımsız bölümlerin ise mesken niteliğinde olduğu, 11 nolu bağımsız bölüm için düzenlenen sigorta poliçesinin bulunmadığı görülmüştür. Bu itibarla öncelikle 11 nolu bağımsız bölüm için düzenlenen sigorta poliçesi getirtilerek taşınmazın niteliği belirlendikten sonra poliçede ticarethane olarak belirtilen 4 nolu bağımsız bölümün kullanım şekli belirlenerek dava konusu taşınmazın ticarethane vasıflı olduğu ve fiilen işyeri olarak kullanıldığı anlaşılması halinde davaya konu sözleşmenin ticari nitelikte bulunması ve 6102 sayılı TTK’da düzenlenmesi karşısında, davanın Asliye Ticaret Mahkemesi’nin görev alanında kaldığı kabulü ile tüketici işlemi olan diğer mesken niteliğindeki bağımsız bölümler yönünden ise Tüketici Mahkemesinin görevli olduğu gözetilerek görevsizlik kararı verilmek üzere dosyanın tefrikine karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olmuştur. Açıklanan nedenlerle, davacılar vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile kararın açıklanan gerekçeler doğrultusunda kaldırılmasına ve davanın yeniden görülmesi için 6100 sayılı HMK’nın 353-(1).a.6 maddesi gereğince dosyanın mahkemesine iadesine karar verilmiş aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacılar vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile Bakırköy 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2021/543 E. 2022/43 K. Sayılı 17/01/2022 tarihli kararının 6100 sayılı HMK’nun 353/1.a.6 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, 3-Dosyanın, Dairemiz kararına uygun şekilde yargılama yapılarak yeniden bir karar verilmek üzere mahal mahkemesine İADESİNE, 4-İstinaf kanun yoluna başvuran davacılar tarafından yatırılan, başvuru harcının Hazineye irat kaydına, istinaf karar harcının talep halinde ilk derece mahkemesince davacılara iadesine, 5-Davacıların yapmış olduğu istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına, 6-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, 7-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine, Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 362/1.g bendi gereğince kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.25/05/2022