Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 45. Hukuk Dairesi 2022/435 E. 2022/561 K. 10.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
45. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/435
KARAR NO: 2022/561
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 18. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2021/409
KARAR NO: 2021/817
DAVA TARİHİ: 24/06/2021
KARAR TARİHİ: 22/11/2021
DAVA: İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 10/05/2022
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin Kuzey Marmara Otoyolu’nun İstanbul Anadolu (Asya) yakasında bulunan kısmının (KMO Anadolu Otoyolu: Pendik ilçesine bağlı Kurnaköy gişelerinden başlayıp İzmit’in Sevindikli ilçesine kadar devam eden otoyolun) işletme hakkı sahibi olduğunu, davalı şirketin ise işletme hakkı müvekkil şirkette bulunan ücretli geçiş yolunu, ücret ödemeksizin kullanmak suretiyle ihlalli geçişler yaptığını, söz konusu ihlalli geçişler nedeni ile doğan müvekkili şirketin alacağının İstanbul … İcra Müdürlüğünün … E. sayılı dosyasından icra takibine konu edildiğini, davalı borçlu tarafından takibe itiraz edildiğini belirterek itirazın iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafın icra takibini başlatmakta haksız ve kötü niyetli olduğunu, davacıya herhangi borçları olmadığını, müvekkilinin araç filo kiralama işi ile iştigal ettiğini, ihlalli geçiş yapan araçların uzun süreli kira sözleşmesi ile kiralanan araçlar olduğunu, ihlalli geçişlere ilişkin müvekkili şirkete tebligat yapılmadığını, HMK’nun 6.maddesi uyarınca yetkili mahkeme İstanbul Anadolu Asliye Ticaret Mahkemesi olduğundan davanın yetkisiz mahkemede açıldığını belirterek usul ve esastan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI Mahkemece; “Genel yetki kuralına ilişkin 6100 sayılı HMK 5. Maddede Mahkemelerin yetkisi, diğer kanunlarda yer alan yetkiye ilişkin hükümler saklı kalmak üzere, bu Kanundaki hükümlere tabidir. HMK 6. Maddede genel yetkili mahkeme, davalı gerçek veya tüzel kişinin davanın açıldığı tarihteki yerleşim yeri mahkemesidir. Mahkememiz dosyasında davanın açıldığı tarihteki davalının yerleşim yeri adresinin Tuzla/İstanbul olduğu, taraflar arasında akdi bir ilişkinin bulunmadığı, bedelsiz geçiş yapıldığı iddia edilen oto yolun İstanbul İli Anadolu yakasında bulunan ilçelerin sınırları dahilinde kaldığı da göz önüne alındığında, davalının yetki itirazının kabulü ile mahkememizin yetkisizliğine, Nöbetçi İstanbul Anadolu Asliye Ticaret Mahkemesinin yetkili olduğuna…” karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili yasal süre içerisinde sunmuş olduğu istinaf dilekçesinde özetle; davalının icra takibine karşı sadece borca itiraz ederek icra dairesinin yetkisine itiraz etmemesi nedeniyle icra dairesinin yetkili hale geldiğini, icra dairesinin yetkili hale gelmesiyle, o yargı çevresinde bulunan mahkemelerinde açılan icra takibinin iptali davalarına bakmaya yetkili olduğunu, icra dairesinin yetkisine itiraz edilmediği için mahkemenin yetkisine de itiraz edilemeyeceğini, TBK’nun 89/1 maddesi uyarınca alacaklı davacı şirketin muamele merkezi bulunduğu yer icra dairelerinin de yetkili olduğunu, müvekkilinin adresi Sarıyer olduğu için İstanbul Mahkemelerinin yetkili olduğu belirtilerek kararının kaldırılması talep edilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında inceleme; 6100 sayılı HMK’nun 355.maddesi uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılmış, kamu düzenine aykırılık olup olmadığı ise re’sen gözetilmiş ayrıca HMK’nun 357. maddesindeki “İlk derece mahkemesinde ileri sürülmeyen iddia ve savunma istinafta dinlenemez ve istinafta yeni delillere dayanılamaz” kuralı nazara alınmıştır. Dava, işletmesi davacıya ait otoyol ve köprülerin kullanılmasından kaynaklı alacağın tahsili amacıyla başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir. İstanbul … İcra Müdürlüğünün … E. sayılı dosyası incelendiğinde davacı tarafından davalı aleyhine, ihlalli geçiş nedeniyle 1.212,40 TL geçiş ücreti, 4.849,60 TL ceza tutarı olmak üzere toplam 6.062,00 TL alacağın tahsili amacı ile ilamsız icra takibi başlattığı, davalı borçlu şirket vekilinin yasal süre içerisinde borca itiraz ettiği, davanın İİK 67. madde gereğince bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde açıldığı anlaşılmıştır. Davalı tarafça yasal süre içerisinde sunulan cevap dilekçesinde; HMK’nun 6.maddesi uyarınca yetkili mahkemenin İstanbul Anadolu Asliye Ticaret Mahkemeleri olduğu belirtilerek yetki itirazı ileri sürülmüş, Mahkemece itiraz kabul edilerek yetkili mahkemenin İstanbul Anadolu Asliye Ticaret Mahkemesi olduğuna karar verilmiştir. Uyuşmazlık, davanın açıldığı İstanbul Asliye Ticaret Mahkemesinin yetkili olup olmadığına ilişkindir. Somut dosyada olduğu gibi davalı borçlu icra dairesinin yetkisine ilişkin itirazda bulunmayarak yalnızca borca itiraz etmiş olsa bile, alacaklının açtığı itirazın iptali davasında yetki itirazını ileri sürebilir. Yargıtay 20. Hukuk Dairesi’nin 05/12/2019 tarihli 2019/5391 E. 2019/7167 K. sayılı kararında ifade edildiği üzere “…Davalı borçlu, icra takibine itirazı sırasında yetki itirazında bulunmayarak İstanbul İcra Dairesinin yetkisini kabul etmiş sayılmakta ise de; bu husus, itirazın iptali davasının görüleceği genel mahkemenin yetkisini de kabul ettiği anlamına gelmez. İcra dairesinin yetkisine itiraz etmeyen davalı borçlunun, itirazın iptali davasında mahkemenin yetkisine itiraz etmeye hakkı bulunmaktadır.” Kaldı ki itirazın iptali davasının takibi yapılan icra dairesinin yetki çerçevesinde açılacağını gösteren bir yasal düzenleme de yoktur. 2004 sayılı İİK’nun 50. maddesinde; para veya teminat borcu için takip hususunda HMK’nun yetkiye dair hükümlerinin kıyas yolu ile tatbik olunacağı belirtilmiştir. Takip ve dava tarihinde yürürlükte bulunan 6100 sayılı HMK’nun 6. maddesinde genel yetkili mahkemenin, davalı gerçek veya tüzel kişinin davanın açıldığı tarihteki yerleşim yeri mahkemesi olduğu düzenlenmiştir. Aynı Kanunun 10. maddesinde sözleşmeden doğan davalar için, sözleşmenin ifa edileceği yer mahkemesinin de yetkili olduğu belirtilmiştir ki bu da özel yetkiye ilişkin bir düzenlemedir. Ayrıca 6098 sayılı TBK’nun 89. maddesi uyarınca para alacağına ilişkin davalarda aksi kararlaştırılmadıkça para borcu, alacaklının yerleşim yerinde ödenmesi gerektiğinden alacaklının bulunduğu yer mahkemesi de yetkilidir. Her ne kadar mahkemece taraflar arasında akdi bir ilişkinin bulunmadığı belirtilmiş ise de; taraflar arasında, işletmesi davacıya ait otoyol ve köprülerin kullanılması hususunda sözleşme ilişkisi kurulmuş olup, davaya konu alacak taraflar arasındaki hizmet sözleşmesinden doğmaktadır. HMK’nun 10. maddesinde sözleşmeden doğan davalar için, sözleşmenin ifa edileceği yer mahkemesinin de yetkili olduğu kabul edilmiştir. Öte yandan davanın temelini oluşturan icra takibinin dayanağı, verilen hizmetin parasal karşılığı olup dava bu niteliği itibariyle bir miktar para alacağına ilişkindir. Diğer bir ifade ile davacının sözleşme kapsamında vermiş olduğu hizmet karşılığında davalının borcu para borcudur. TBK’nun 89/1 maddesi uyarınca borcun ifa yeri, tarafların açık veya örtülü iradelerine göre belirlenir. Aksine bir anlaşma yoksa para borçları, alacaklının ödeme zamanındaki yerleşim yerinde ifa edilir. Nitekim Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 25/04/2018 tarihli 2017-19-902 E. 2018/973 K. sayılı ilamında bu husus “..HMK’daki yetki kuralları ilâmsız icra takiplerinde kıyasen uygulanır. İtirazın iptali davalarında icra takibinin yapıldığı icra dairesinin yetkisine yönelik itirazlar da öncelikle incelenmelidir. HMK’ nın 6. maddesine göre ilâmsız icrada genel yetkili icra dairesi borçlunun yerleşim yerindeki icra dairesi iken, sözleşmeden doğan para borçlarının takibi için başlatılan takipte sözleşmenin ifa edileceği yer icra dairesi de yetkili kılınmıştır. Takibin konusu sözleşmeden kaynaklı para borcu olduğunda sözleşmede aksine bir şart konulmamış ise para borçları alacaklının ödeme zamanındaki yerleşim yerinde ödeneceğinden, ifa yeri de alacaklının yerleşim yeri olacaktır. Böyle bir durumda alacaklı kendi yerleşim yerinde bulunan icra dairesinde de takip yapabilecektir. Yukarıdaki açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde, davacı fatura konusu edilen malların teslim edildiği hâlde bedelinin ödenmediğini belirterek iddia ettiği alacağı için takip başlatmıştır. Davalıya ilâmsız icra takibine dayanak Örnek: 7 Ödeme Emri gönderilmiştir. İlâmsız icra takibi yalnız para alacakları için geçerli olacağından, davanın dayanağı icra takibinin de para alacağına ilişkin olduğuna kuşku bulunmamaktadır. Taraflar arasındaki akdi ilişki inkâr edilmemiş olup, dosya kapsamına göre sözleşmenin ifa edileceği yer de açıkça belirlenmediğinden davacı, yerleşim yeri olan icra dairesinde de takip yapabilecektir. Bu nedenle mahkemece, Özel Daire bozma kararında belirtildiği gibi işin esasına girilerek sonucuna göre karar verilmelidir. Hukuk Genel Kurulunda yapılan görüşmelerde her alacağın sonuçta bir para ödemesine dayanabileceği, Borçlar Kanunu’nun 73/1. maddesinde getirilen düzenlemenin sadece karz (ödünç) akdinden doğan borçlarla sınırlı olduğunun kabulünün gerektiği, bütün para borcu ilişkilerinden doğan ihtilâflarda bu maddeye göre yetkili mahkeme ve icra müdürlüğünün tayini hâlinde; para borçlarıyla ilgi tüm ihtilâfların davacının ikametgâhında takibe ve davaya konu olması sonucunu doğuracağı, HMK ve İİK’da yer alan yetki ile ilgili kuralların da ihlal edilmiş olacağı, alacak talebinin konusunun teslim edilmiş mal olduğundan direnme kararının yerinde olduğu yönünde görüş ileri sürülmüş ise de, bu görüş açıklanan gerekçelerle Kurul çoğunluğu tarafından benimsenmemiştir…” şeklinde ifade edilmiştir. Davacı şirketin gerek takip tarihinde gerekse dava tarihindeki yerleşim merkezinin … Mah. … Cad. No: … Sarıyer/İSTANBUL olduğunu açıktır. Belirtilen yasal düzenlemeler ve açıklamalar doğrultusunda somut olay değerlendirildiğinde; işletmesi davacıya ait otoyol ve köprülerin kullanılmasından kaynaklı alacağın tahsili amacıyla başlatılan takibe yapılan itirazın iptali davasında yetkili mahkeme; HMK’nun 6. maddesi uyarınca davalının yerleşim yerinin bulunduğu Tuzla ilçesinin bağlı olduğu İstanbul Anadolu Asliye Ticaret Mahkemesi, TBK’nun 89. maddesi uyarınca davacının yerleşim yerinin bulunduğu İstanbul Asliye Ticaret Mahkemesi ile taraflar arasında sözleşme ilişkisi kurulduğu gözetilerek HMK’nun 10. maddesi uyarınca sözleşmenin ifa edildiği yani davalının hizmet aldığı köprü ve otoyol gişelerin bulunduğu yer mahkemesidir. Bu durumda TBK’nun 89.maddesi uyarınca dava yetkili mahkemede açıldığından davalının yetki itirazı ve mahkemenin yetkisizlik kararı yerinde değildir. Açıklanan nedenlerle, mahkemece işin esası hakkında karar verilmesi gerekirken yetkisizlik kararı verilmesi hatalı olduğundan 6100 sayılı HMK’nun 353/1.a.3 bendi uyarınca davacının istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve dosyanın mahal mahkemesine iadesine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere; 1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun sair istinaf sebepler incelenmeksizin KABULÜ ile İstanbul 18. Asliye Ticaret Mahkemenin 2021/409 E. 2021/817 K. Sayılı 22/11/2021 tarihli kararının 6100 sayılı HMK’nun 353/1.a.3 bendi uyarınca KALDIRILMASINA, 2-Dairemizin kararı doğrultusunda işlem yapılması için dosyanın mahkemesine İADESİNE, 3-Davacı tarafından yatırılan 220,70 TL istinaf başvuru harcının Hazineye irat kaydına, davacı tarafından yatırılan istinaf karar harcının ilk derece mahkemesince iadesine, 4-Davacı tarafın yapmış olduğu istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına, 5-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, 6-Yatırılan gider avansından kalan kısmın davacıya ilk derece mahkemesince iadesine, 7-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine, Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1.a.3, 362/1.c ve 362/1.g bendi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi.10/05/2022