Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 45. Hukuk Dairesi 2022/43 E. 2022/38 K. 19.01.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
45. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/43
KARAR NO: 2022/38
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2021/1136 (DERDEST)
DAVA TARİHİ: 30/12/2021
ARA KARAR TARİHİ: 06/01/2022
DAVA: Konkordato (Adi Konkordatodan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 19/01/2022
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA Davacı vekili talep dilekçesinde özetle; Açılan konkordato davasında tensip kararı ile dosyanın bilirkişiye tevdi edilmesi neticeisnde sunulan rapor ile geçici mühlet alınmasına ilişkin şartların gerçekleştiğinin tespit edildiğini, bu sebeple öncelikle geçici mühlete ve dava dilekçelerinde belirttikleri tedbirlere karar verilmesini talep ettiklerini ayrıca müvekkili şirketin sağlık kuruluşu olması ve SGK ile çalışmalarının bir zorunluluk olması, SGK tarafından müvekkili şirketin bir kısım ödenmesi gereken ceza ve borçları gerekçe gösterilerek faaliyetlerinin durdurulmaya çalışılması nedenleriyle, İİK’nun 294 m. hükmü uyarınca amme alacaklarının tedbir kapsamında olması ve İİK m. 287 hükmü gereğince mahkeme tarafından borçlunun malvarlığının korunması için gerekli tedbirlere hükmedilmesinin zorunluluğu nazara alınarak, davacıların iştigal konusunu teşkil eden hastane hizmetinin devamı için olmazsa olmaz olan SGK ile çalışmasının düzenlenmesine bu bağlamda İİK 296 maddesi gereğince davacı şirket ile SGK arasında akdedilen sözleşmelerin feshinin tedbiren durdurulmasına, feshedilmişse yeniden sözleşmesinin kurulmasına, davacının hak edişleri üzerine hangi sebebe dayanırsa dayansın kesinti uygulanmamasına, uygulanmış olan kesintilerin kaldırılması ile davacı şirkete iadesine karar verilmesini ve bu doğrultuda İstanbul Topkapı Sağlık Sosyal Güvenlik Merkezi’ne müzekkere yazılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI Mahkemece; “…Somut olayda borçlu vekili, İİK 296 maddesi gereğince davacı şirket ile SGK arasında akdedilen sözleşmelerin feshinin tedbiren durdurulmasına; feshedilmişse yeniden sözleşmesinin kurulmasına; Davacının hak edişleri üzerine hangi sebebe dayanırsa dayansın kesinti uygulanmamasına; uygulanmış olan kesintilerin kaldırılması ile davacı şirkete iadesine ilişkin tedbir talebinde bulunmuş ise de, bu işlemlerin başka davaların konusunu oluşturabilecek nitelikte işlemler olduğu ve borçluların malvarlığının korunması amacıyla örtüşen talepler olmadığı, davacı talebinin, maddi hukuk alanında sonuçlar doğuran ve borçlu konkordato talep eden şirkete nazaran üçüncü kişi konumunda olanların maddi hukuktan doğan talep ve def-i haklarını etkileyen tedbirler olarak değerlendirildiğinde konkordato talebinde, gerek geçici mühlet ve gerekse kesin mühlet süresi içerisinde, üçüncü kişilerin sahip oldukları hakları ve yüklendiği borçları etkileyeceğinden bu konuda tedbir kararı verilemeyeceğinden, davacı vekilinin ihtiyati tedbir talebi, konkordatonun amacına uygun olmaması sebebiyle yerinde olmadığından reddine ancak çoğun içinde azda vardır ilkesi gereğince SGK’nın konkordatoyu gerekçe göstererek sözleşmelerin feshinin tedbiren önlenmesine karar verilmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.” gerekçesiyle, “1-Davacı vekilinin talebinin kısmen kabulü ile; Borçlunun SGK ile yapmış olduğu sözleşmelerin, SGK tarafından konkordato gerekçe gösterilerek feshinin tedbiren durdurulmasına, 2-Borçlu vekilinin diğer tedbir taleplerinin reddine,” karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili yasal süre içerisinde sunmuş olduğu istinaf dilekçesinde özetle; Yerel mahkemeye sunulan Prof.Dr… ve Dr. Öğretim Üyesi … tarafından tanzim edilen 06/01/2022 tarihli Hukuki Mütalaada açıkça belirtilmiş olduğu üzere, konkordato talep eden davacı – borçlu şirketin kamu hizmeti veren bir sağlık kuruluşu olması, alacaklı SGK’nın sağlık hizmeti veren müvekkili davacı şirket ile arasındaki ilişkide tekel konumunda olması, konkordato projesinin başarıya ulaşabilmesi için hayati öneme sahip olması, mühlet süresi içerisinde amme alacaklıları da dahil olmak üzere alacaklılar arasında eşitliğin korunması gerektiği, konkordatonun bireysel değil kolektif menfaate hizmet etmesi, borçlunun işletme faaliyetlerinin devamının sağlanmasının ve malvarlığının bütünlüğünün korunmasının tüm alacaklıların menfaatine olacağının tartışmasız olması, tek bir alacaklıdan ziyade bütün alacaklıların maksimum yararının gözetilmesi gerektiği, halihazırda diğer sağlık kuruluşları gibi müvekkili davacı şirket tarafından Covid- 19 pandemi salgınına karşı kamu sağlığı için önemli bir mücadele verilmesi, mülga iflasın ertelenmesi kurumundan farklı olarak konkordatoda kanun koyucu tarafından maddi hukuk ilişkilerine tesir edilebileceğinin öngörüldüğü tartışmasız olduğundan, SGK’nın gerek faaliyet durdurulmasına gerekse de müvekkillinin hak ve alacakları üzerine takas – mahsup işlemi uygulamasının tedbiren durdurulmasına, sözleşmenin feshinin önlenmesine dair tedbir kararı verilmesi gerekirken yerel mahkemece yalnızca SGK tarafından konkordato gerekçe gösterilerek feshinin tedbiren durdurulması yönünde karar verilmiş olunmasının usul ve yasaya aykırı olduğunu beyan ederek kararın kaldırılmasına talepleri doğrultusunda; davacı şirket ile SGK arasında akdedilen sözleşmelerin feshinin tedbiren durdurulmasına, feshedilmişse yeniden sözleşmesinin kurulmasına, hak edişleri üzerine hangi sebebe dayanırsa dayansın kesinti uygulanmamasına, uygulanmış olan kesintilerin kaldırılması ile davacı şirkete iadesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında inceleme; 6100 sayılı HMK’nun 355.maddesi uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılmış, kamu düzenine aykırılık olup olmadığı ise re’sen gözetilmiş ayrıca HMK’nun 357. maddesindeki “İlk derece mahkemesinde ileri sürülmeyen iddia ve savunma istinafta dinlenemez ve istinafta yeni delillere dayanılamaz” kuralı nazara alınmıştır. Dava, borçlu şirket hakkında geçici ve kesin mühlet verilerek nihayetinde konkordatonun tasdik edilmesi istemine ilişkindir. Mahkemece 04/01/2022 tarihli ara karar ile 3 ay süreli geçici mühlet kararı verilmiş, İİK’nun 287 ve 297.maddeleri uyarınca tedbirlere hükmedilmiştir. Davacı vekili tarafından, SGK ile akdedilen sözleşmelerin feshinin tedbiren durdurulmasına, feshedilmişse yeniden sözleşme kurulmasına, hak edişleri üzerine hangi sebebe dayanırsa dayansın kesinti uygulanmamasına, uygulanmış olan kesintilerin kaldırılarak şirkete iade edilmesine karar verilmesi talep edilmiş, talebe ilişkin geçici komiser heyetinden rapor alınmıştır.Geçici komiser heyetinin 06/01/2022 tarihli raporunda özetle; İİK’nun 288/1’e göre mahkeme tarafından konkordato geçici mühletine karar verilmesi ile kesin mühletin sonuçları doğacağından sözleşmeler bakımından da aynı etkiye sahip olacağı, davacının mahkemeye vermiş olduğu talep dilekçesinin ekinde SGK ile akdedilen sözleşme ve SGK tarafından ilgili hastaneye gönderilen uyarı yazıları, uygulanacak para cezaları, mahsup miktarlarına ilişkin kayıtların yer almadığı, davacı şirketin 2021 yılı ilk 10 aylık periyodunda 177.689 toplam hasta sayısının %87,43 oranına isabet eden 155.354 kişinin SGK’lı olduğu, SGK’lı hastalardan elde edilen 78.235.469,33 TL tutarında kaynağın, şirketin 102.082.573,32 TL tutarında toplam cirosu içerisindeki payının ise %76,64 oranına isabet ettiği, bir sağlık kuruluşu bakımından SGK’lı hasta kabulünün oldukça hayati bir önem taşıdığı ve hastane bakımından SGK ile olan hizmet alım sözleşmesinin feshedilmesi ile buna bağlı olarak SGK sistemlerinin kapatılması ve hasta kabulünün yapılamamasının faaliyetin devamı bakımından ciddi bir tehlike oluşturacağı, -İİK 287/1 hükmüne göre, konkordato talebi üzerine mahkemece 286’ncı maddede belirtilen belgelerin eksiksiz olarak mevcut olduğunu tespit ettiğinde derhal geçici mühlet kararı verilerek, 297’nci maddenin ikinci fıkrasındaki haller de dahil olmak üzere, borçlunun malvarlığının muhafazası için gerekli tüm tedbirlerin alınacağı, bu bağlamda alınacak tedbirlerin sınırlı olmadığı, mahkemece verilebilecek ihtiyati tedbirlerin amacının konkordato talep eden borçlunun malvarlığı veya işletmesinin bütünlüğünün korunması ve konkordatonun amacına ulaşmasının sağlanması olduğu (İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi, E.2019/1672, K.2019/1058, T.13/06/2019), -SGK’nın yürüttüğü faaliyet niteliği itibariyle sadece SGK tarafından yürütülebilir bir faaliyet ve sağlığa ilişkin sağlanan devlet güvencesi bakımından da tek olduğundan SGK ile yapılmış olan sözleşmelerin ve SGK’lı hasta kabul ve tedavilerinin, sağlık kuruluşunun faaliyetlerinin devamı için, konkordatonun amacı ve borçlunun malvarlığının korunması bakımından elzem olduğu sonucuna ulaşmanın mümkün olduğu,-Bu itibarla, … Anonim Şirketi’nin SGK ile imzalamış olduğu sözleşmenin devamının tedbiren sağlanmasının konkordato kurumu ve yeniden yapılandırma sistemleri çerçevesinde, borçlunun faaliyetinin devamının sağlanarak, mal varlığının korunması amacına hizmet edeceği ve alacaklarının alacaklarına ulaşmalarının sağlanması bakımından önem arz edeceği, -Konkordato prosedürü içinde esas olan alacaklılar arasındaki eşitliğin sağlanabilmesi bakımından, borçlunun konkordato mühleti içinde (geçici ve/veya kesin mühlet) kural olarak konkordatoya tabi alacakların da ödememesi olup tasdik halinde kabul etmemiş olan alacaklılar için de mecburiyet kazanacağı bu sebeple, konkordato mühleti içerisinde eşitliğin mutlaka gözetilmesi gerektiği bunun ise ancak konkordatoya tabi alacakların kural olarak, ödenmemesi yolu ile mümkün olabileceği, 7101 sayılı Kanun ile yapılan değişiklikten sonra 6183 sayılı Kanun’a göre amme alacağı olarak nitelendirilecek alacakların tamamının konkordatoya tabi olmamasına rağmen İİK’nun 294. maddesinin birinci fıkrasında mühlet içinde borçlu aleyhine 21/07/1953 tarihli ve 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanuna göre yapılan takipler de dahil olmak üzere hiçbir takip yapılamayacağının düzenlendiği, yasal düzenleme ile geçici mühlet ve kesin mühlet içinde konkordato talep eden borçlu aleyhine kamu alacağının tahsili amacıyla takip yapılması ve başlatılmış takiplere devam edilmesinin yasaklandığı, -SGK tarafından şirkete, sözleşmelere istinaden kesilen cezai şartlar nitelikleri itibariyle 6183 sayılı Kanun’a göre amme alacakları olup SGK’nın bu cezai şartın tahsilini ancak konkordato süresinin sona ermesinden sonra yapabileceği, bu cihetle … Anonim Şirketi lehine 04/01/2022 tarihi itibariyle geçici mühlet süresinin verilmesi akabinde, SGK’nin şirketlere yaptığı ödemelerden cezai şart kesmesi ve/veya eksik ödeme yapmasının İİK’ya aykırılık teşkil edeceği, -Bu itibarla, konkordato geçici mühlet süresi içerisinde bulunan … Anonim Şirketi’nin SGK ile yapmış olduğu sözleşmelerin feshinin ve SGK tarafından uygulanan her türlü cezai şartın uygulanmasının tedbiren durdurulmasının şirketin faaliyetine devam edebilmesi açısından uygun olabileceği kanaatine varıldığı belirtilmiştir. Davacı vekilinin sunduğu, Prof.Dr… ve Dr. Öğretim Üyesi … tarafından tanzim edilen 06/01/2022 tarihli hukuki mütalaada; Mülga iflas erteleme kurumu ile konkordato benzer özelliklere sahip olsa da, iflasın ertelenmesi döneminde gerek doktrinde gerekse Yargıtay ve mahkeme uygulamalarında muhafaza tedbirlerinin maddi hukuk alanında sonuçlar doğuracak şekilde olmasından kaçınması, hak ve def’ilerin kullanılmasının önlenmesi ya da iflası ertelenen şirketin senetlerinin protesto edilmemesi veya şirket alacaklılarının takas, mahsup ve hapis haklarını iflası ertelenen şirkete karşı kullanamayacakları yönünde muhafaza tedbirlerine karar verilmemesi gerektiği belirtilmiş ise de; iflasın ertelenmesinde borca batıklığın ticari faaliyetin devamı sırasında farklı enstrümanlarla (sermaye artışı, yeni pazarların bulunması, ticari karlılığın artırılması vs) ortadan kaldırılması ve mali durumun iyileştirilmesi hedeflenirken, konkordatoda temel amacın borç tasfiyesi olması dikkate alındığında, bu temel farklılık nedeniyle konkordato kurumunda Kanun koyucunun İİK m.296/2 hükmü ile maddi hukuk ilişkilerine doğrudan temas ederek, maddi hukuk ilişkisine tesir edebileceğini açıkça ortaya koyduğunu, ayrıca İİK m.294/6 düzenlemesi ile alacağın temlikinin hangi durumda hükümsüz kalabileceğine temas ettiğini, bu nedenle iflas ertelemeden farklı olarak üçüncü kişiler ile konkordato talebinde bulunmuş olan işletmeler arasındaki maddi hukuk ilişkisine tesir edecek biçimde tedbir kararı verilemeyeceği sonucuna varmanın mümkün olamayacağını,-Konkordatonun bireysel değil, kolektif menfaate hizmet etmesi, borçlunun malvarlığının bütünlüğünün tüm alacaklılar için teminat oluşturması, tek bir alacaklıdan ziyade bütün alacaklıların maksimum yararının gözetilmesi gereği ile mülga iflasın ertelenmesi kurumundan farklı olarak gerek açık kanuni düzenlemelerin varlığı (İİK m 296 ve m.294/6 vs) gerekse bazı maddi hukuk ilişkilerine yönelik olarak yargı kararları bağlamında üçüncü kişiler ile konkordato talebinde bulunmuş olan işletmeler arasındaki maddi hukuk ilişkisine tesir edecek biçimde hüküm kurulabilmesinin önünün açılmış olması dikkate alındığında somut olayda, geçici mühlet kararının elde edilmesinden sonra SGK’nın davacı şirketin bir kısım ödenmesi gereken ceza ve borçlarını gerekçe göstererek SGK ile davacı arasındaki sözleşmesel ilişkinin konkordatonun devamı sırasında SGK tarafından feshinin engellenmesine yönelik tedbir kararı verilebileceği, -Borçlu şirketin ticari faaliyetinin hastane işletmek olması, bu faaliyet kapsamında SGK ile yapılan sözleşmelerin şirket bakımından hayati önem taşıması, SGK ile yapılan sözleşmelerin devamının ticari hayatın devamı bakımından ve konkordato projesinin başarıya ulaşabilmesi açısından gerekli olması, borçlu şirket bakımından SGK’lı hasta kabulündeki önemin (projenin gerçekleştirilmesi bakımından) izahtan vareste olması, davacı bakımından SGK ile olan hizmet alım sözleşmelerinin feshedilmesi ve buna bağlı olarak SGK sistemlerinin kapatılması ve hasta kabulünün yapılamaması ihtimalinin gerçeğe dönüşmesinin davacının faaliyetin devamı bakımından ciddi bir tehlike oluşturacak olması karşısında, SGK’nın davacı ile olan ilişkisini sonlandırmasının önüne geçilmemesinin, davacıya nazaran tekel konumundaki kuruma (SGK’ya) konkordatonun ruhuna aykırı biçimde ve diğer tüm alacaklıların alacaklarına kavuşması ihtimalini neredeyse tamamen ortadan kaldıracak biçimde hareket edebilmesi olanağı doğuracağı, bunun ise hem bir kurumun menfaatinin tüm alacaklıların menfaatının önüne geçmesi anlamına geleceği hem de birey ile devlet alacakları bakımından eşitliği öngören İİK m.294/1 hükmünün ihdas amacına aykırı sonuç doğuracağı ifade edilmiştir. Mahkemece yukarıda yazılı gerekçelerle borçlunun SGK ile yapmış olduğu sözleşmelerin SGK tarafından konkordato gerekçe gösterilerek feshinin tedbiren durdurulmasına, sair tedbir taleplerinin ise reddine karar verilmiştir. Davacı vekili tarafından reddedilen tedbir talepleri yönünden istinaf yoluna başvurulmuştur. Konkordato, tacir yahut gerçek veya tüzel kişi bir borçlunun, borçlarını ödeme şekliyle ilgili yaptığı teklifin, kanunda öngörülen çoğunlukla alacaklılar tarafından kabul edilmesi ve yetkili mahkeme tarafından tasdik edilmesi sonucunda, borçlunun tüm adi borçlarını ödeyebileceği koşullar göz önüne alınarak, kararlaştırılan sürede ve/veya miktarda ödemesini mümkün kılan bir hukuki müessesedir. Konkordatonun amacı borçluyu borçlarından ve eğer iflas şartlarını taşıyorsa muhtemel bir iflastan kurtarmak, alacaklıların da belirli bir vadede ve/veya indirimle alacaklarını tahsil etmelerini sağlamaktır. Konkordato süreci alacaklılar arasında eşitlik ilkesine dayalı olarak yürütülür. Konkordatoda alacaklılar arasında herhangi bir ayırım yapılmaksızın benzer durumda bulunan bütün alacaklıları kapsayan adil ve dengeli bir ödeme planının ortaya konulması ve alacaklıların tatmin edilmesinde de aynı ilkelerin gözetilmesi gerekir. Mahkeme, konkordato talebi üzerine İİK’nun 286. maddesinde belirtilen belgelerin mevcut olduğunu tespit ettiğinde derhal geçici mühlet kararı vererek borçlunun malvarlığının korunması ve işletmesinin bütünlüğünün korunması, konkordatonun amacına ulaşması için gerekli olan tüm tedbirleri alır. Bu bağlamda İİK’nun 294.maddesinde mühlet içinde borçlu aleyhine 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanuna göre yapılan takipler de dahil olmak üzere hiçbir takip yapılamayacağı ve evvelce başlamış takiplerin duracağı, ihtiyati tedbir ve ihtiyati haciz kararları uygulanmayacağı belirtilmiştir. İİK’nun 308/c/3 bendi uyarınca konkordato kamu alacakları yönünden bağlayıcı değil ise de İİK’nun 294/1 bendinde mühlet içinde kamu alacakları için de takip yapılamayacağı açık olarak düzenlenmiştir. İİK’nun 296. maddesinde, kesin mühletin sözleşmeler bakımından sonuçları başlığı altında ilk fıkrada, sözleşmenin karşı tarafın konkordato projesinden etkilenip etkilenmediğine bakılmaksızın, borçlunun taraf olduğu ve işletmenin faaliyetinin devamı için önem arz eden sözleşmelerde yer alıp da borçlunun konkordato talebinde bulunmasının sözleşmeye aykırılık teşkil edeceğine, haklı fesih sebebi sayılacağına yahut borcu muaccel hale getireceğine ilişkin hükümlerin borçlunun konkordato yoluna başvurmasında uygulanmayacağı ifade edilmiştir. Davacı şirket hastane işletmekte olup, geçici komiser heyetinin raporunda 2021 yılı ilk 10 ayına ilişkin 177.689 toplam hasta sayısının %87,43 oranına isabet eden 155.354 kişinin SGK’lı olduğu ve SGK’lı hastalardan elde edilen 78.235.469,33 TL tutarında kaynağın ise şirketin 102.082.573,32 TL tutarında toplam cirosu içerisindeki payının %76,64 oranına isabet ettiği belirlenmiştir. Yani davacı şirket cirosunun önemli bir kısmının SGK’lı hastalardan sağlandığı için davacının SGK ile akdetmiş olduğu sözleşmelerin iptali yada sözleşme iptal edilmeksizin davacı şirketin faaliyetinin önlenmesine yönelik işlemlerin yapılması halinde konkordatonun başarı ihtimalini etkileyeceği açıktır. Yine bu sözleşmeler kapsamında davacı şirketin elde edeceği gelir üzerinden SGK tarafından davacı şirketin ceza veya borçlarına ilişkin hakedişlerinden kesinti yapılması İİK 294 hükmüne aykırılık teşkil edecek ve alacaklılar arasında eşitsizlik yaratacaktır. Bu durumda konkordatonun amacı ile aykırı düşmeyecek olan, borçlu şirketin geçici mühletin ilan tarihi ve sonrasında gelecek olan hakediş bedellerinin, SGK tarafından kendi alacaklarına takas mahsup edilmemesi yönünde ihtiyati tedbir kararı verilmelidir. Davacı vekili tarafından ayrıca feshedilmiş sözleşme varsa yeniden kurulması, hak edişleri üzerine uygulanmış olan kesinti varsa kesintilerin kaldırılması ile davacı şirkete iadesine karar verilmesi talep edilmiş ise de, dosya kapsamında sözleşmenin feshedildiği yada hakedişlerinden kesinti yapıldığı yönünde bir kayıt yer almamakta olup, bu yönde bir belge sunulmadığından bu istemlerin reddine karar verilmesi gerekmiştir. Açıklanan nedenlerle davacı vekilinin istinaf isteminin kabulü ile ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasına karar verilerek, 6100 sayılı HMK’nun 353/1.b.2 maddesi uyarınca aşağıdaki şekilde yeniden hüküm tesis edilmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE, 2-Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2021/1136 Esas, 06/01/2022 ara karar tarihli kararının KALDIRILMASINA ve 6100 sayılı HMK’nun 353/1.b.2 maddesi uyarınca YENİDEN KARAR VERİLMESİNE, a) Davacı vekilinin ek tedbir talebinin KISMEN KABULÜ ile; davacı ile SGK arasında yapılan sözleşmelerin SGK tarafından feshinin ve SGK’nın davacının faaliyetinin durdurulmasına yönelik işlemlerinin TEDBİREN DURDURULMASINA, b) Davacı şirketin hakediş bedellerinin SGK tarafından kendi alacaklarına takas- mahsup edilmesinin ÖNLENMESİNE, c) Davacı vekilinin feshedilmiş sözleşme varsa yeniden kurulması, davacı şirket hak edişleri üzerine uygulanmış olan kesinti varsa kesintilerin kaldırılması ve davacı şirkete iadesi istemlerinin REDDİNE, 3-İstinaf Giderleri Yönünden; a) Davacı tarafça yatırılan 220,70 TL istinaf başvuru harcının ve 80,70 TL istinaf karar harcının Hazineye irat kaydına, b) Dava ve talebin mahiyeti dikkate alındığında, davacının yapmış olduğu istinaf yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına, c) Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 362/1.f bendi gereğince kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.19/01/2022