Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 45. Hukuk Dairesi 2022/370 E. 2022/365 K. 23.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
45. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/370
KARAR NO: 2022/365
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2021/87 Esas
KARAR NO: 2021/625
KARAR TARİHİ: 22/09/2021
DAVA: İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 23/03/2022
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA Davacı vekili dava dilekçesinde; Müvekkili şirketin analitik ve fiziksel testler üzerine laboratuvar hizmeti vermekte olduğunu, davalı borçlunun da müvekkilinin işbu vermiş olduğu hizmetten değişik zamanlarda faydalanmış olduğunu, akabinde de verilen laboratuvar hizmetinin karşılığı davalı şirkete farklı tarihlerde fatura edildiğini, davalının faturalara yönelik herhangi bir itirazının olmadığını, müvekkili şirket ödenmeyen toplam 3.232,65-TL tutarındaki asıl alacağın ve 302,89-TL takip öncesi işlemiş faizin tahsili için İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası aracılığıyla icra takibine başlandığı, borçlu şirkete gönderilen ödeme emri üzerine de hem borca hem de yetkiye itiraz edildiğini, öncelikle davalı borçlunun yetki itirazının yerinde olmadığını, zira taraflar arasındaki hizmet ilişkisine göre hizmetin verildiği yer müvekkili şirket adresinin bulunduğu Kağıthane, İstanbul adresi olduğunu, dolayısıyla HMK m. 10 uyarınca hizmetin ifa edildiği yer açısından İstanbul (Çağlayan) Mahkemelerinin ve İcra Dairelerinin yetkili olduğunu, ayrıca; TBK m. 89’a göre para borcu götürülecek borçlardan olduğunu, işbu ediminin ifa yeri de yine alacaklı ikametgahı yani Kağıthane, İstanbul olduğunu, dolayısıyla bu yönüyle de İstanbul (Çağlayan) Mahkemelerinin ve İcra Dairelerinin yetkili olduğunu, HMK m. 6 uyarınca öngörülen genel yetki kuralı, kesin bir yetki kuralı olmadığını, müvekkili şirket, yetki kuralları arasından seçim hakkını kullanmış olduğunu ve İstanbul İcra Daireleri aracılığıyla borçlu şirket hakkında icra takibi başlatıldığını, İşbu izah olunanlar çerçevesinde de borçlunun yetki itirazı yerinde olmadığını, davalı borçlu firmanın borca yönelik yapmış olduğu itirazın da kaldırılması gerektiğini, davalı borçlunun ayrıca İİK uyarınca da icra inkar tazminatına mahkum edilmesi gerektiğini, tarafların incelenecek ticari defter ve kayıtlarından da taraflar arasındaki hizmet ilişkisi ile borcun varlığı ve miktarı da sübuta erecek ve davalının itirazının haksız olduğunun görüleceğini, müvekkili şirketin borçlu hakkında İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası aracılığıyla başlatmış olduğu icra takibine borçlu yanın yapmış olduğu haksız ve mesnetsiz itiraz neticesinde taraflar arasındaki uyuşmazlık arabuluculuk vasıtasıyla da çözülemediğini, beyanla, itirazın iptali ile İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün yetkili olduğunun tespitine ve takibin devamına, borçlunun itirazında haksız olması sebebiyle %20’den aşağı olmamak üzere davalı aleyhine icra inkâr tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderlerinin davalı üzerine bırakılmasına karar verilmesini beyan ve dava etmiştir.
CEVAP Davalı tarafça cevap dilekçesi sunulmamıştır.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI Mahkemece ” … Netice olarak genel yetki kurallarının uygulanması gerektiği, buna göre 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 6. maddesi uyarınca yetkili icra müdürlüğünün davalı borçlunun yerleşim yeri olan İzmir İcra Müdürlükleri olduğu ve netice olarak davalı borçlunun icra dairesinin yetkisine yönelik itirazı haklı olduğu, itirazın iptali davaları bakımından dava şartı olan yetkili icra dairesinde yapılmış bir icra takibi bulunmadığı anlaşıldığından davanın dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine ” dair karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili yasal süresi içinde sunmuş olduğu istinafın reddine ilişkin ara karara itiraz dilekçesinde özetle; davanın yetki itirazının yerinde görülmesinin fahiş bir hatadan kaynaklandığı, yetki konusunun salt sözleşme minvalinde değerlendirmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu ve yine tahkikat konusunda da araştırma yapılmadığını belirterek mahkemece verilen kararın kaldırılması talep edilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE GEREKÇE HMK’nın 355. ve 357. maddeleri gereğince istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle bağlı olarak ve kamu düzenine aykırılık hususlarını da gözetilerek yapılan inceleme neticesinde; Dava, fatura ve cari hesaptan kaynaklanan alacağa ilişkin İstanbul … İcra Dairesi’nin … esas sayılı dosyasında başlatılan takibe yapılan itirazın iptali ve icra inkar tazminatı talebine ilişkindir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, yetkili icra dairesinde yapılmış icra takibi bulunmadığı belirtilerek dava şartı yokluğu nedeniyle davanın usulden reddine dair karar verilmiş ve iş bu kararın miktar itibariyle kesin olduğu gerekçeli kararda belirtilmiştir. Davacı vekilince sunulan istinaf başvurusu dilekçesi mahkemece değerlendirilmiş ve 26.10.2021 tarihli ek kararı ile istinaf başvurusunun dava konusu miktar nazara alınarak reddine dair karar verilmiş ve davacı vekilince, 28.12.2021 tarihli istinafın reddine yönelik karara karşı istinaf yasa yoluna başvurulmuştur. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 341/2.fıkrasında, miktar ve değeri üç bin Türk Lirasını geçmeyen malvarlığı davalarına ilişkin kararların kesin olduğu düzenlenmiştir. Aynı yasanın, “Parasal sınırların artırılması” üst başlığı ile, ek madde 1’de, 200’üncü, 201’inci, 341’inci, 362’inci ve 369’uncu maddelerdeki parasal sınırların her takvim yılı başından geçerli olmak üzere, önceki yılda uygulanan parasal sınırların, o yıl için 04.01.1961 tarihli ve 213 sayılı Vergi Usul Kanunun mükerrer 298’inci maddesi hükümleri uyarınca Maliye Bakanlığınca her yıl tespit ve ilan edilen yeniden değerleme oranında artırılması sureti ile uygulanacağı, ikinci fıkrada, 341’inci, 362’inci ve 369’uncu maddelerdeki parasal sınırların uygulanmasında hükmün verildiği tarihteki miktarın esas alınacağı ifade edilmiştir. İstinafa konu ilk derece mahkemesinin davadaki harca esas değerin 3.232,65 TL olduğu, bu haliyle miktar bakımından karar tarihi itibariyle geçerli olan kesinlik sınırı 5.880,00 TL’nin altında olduğundan davacının istinaf talep hakkı bulunmamaktadır. Bu nedenle miktar itibariyle kesin olan karara ilişkin istinaf dilekçesinin reddine karar verilmesi gerekmiş olup istinaf talebinin, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 352/1.b bendi gereğince miktar itibarı ile reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere; 1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 341 ve 352/1.b maddeleri uyarınca USULDEN REDDİNE, 2-Davacı tarafından yatırılan istinaf başvuru harcının Hazineye irat kaydına, 3-Davacı tarafça yatırılan istinaf karar harcının talep halinde ilk derece mahkemesince iadesine, 4-İstinaf yargılaması için davacı tarafça yapılan giderlerin davacı üzerinde bırakılmasına, 5-Yatırılan gider avansından kalan kısmın davacıya ilk derece mahkemesince iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine, Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 352/1.b bendi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi.23/03/2022