Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 45. Hukuk Dairesi 2022/358 E. 2022/443 K. 13.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
45. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/358
KARAR NO: 2022/443
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2021/1136 (DERDEST)
ARA KARAR TARİHİ: 14/02/2022
BİRLEŞEN DOSYA
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2021/122
KARAR NO: 2022/118
DAVA: Konkordato (Adi Konkordatodan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 13/04/2022
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin her türlü sağlık hizmeti vermek için kurulduğunu ayrıca ana sözleşmede yazılı diğer alanlarda iştigal ettiğini, müvekkilinin hizmet verdiği sektörde yüksek teknoloji ve yüksek kalite standatlarına uygun faaliyet göstermekte iken maliyetlerin artması, döviz kurundaki dengesizlikler ve enflasyondaki artıştan çalışmalarının olumsuz etkilendiğini, yeni ortak alımı ile sıcak para girişi, sermaye artışı, sabit kıymet takdir satışlarından elde edecek gelir, faaliyet giderlerinin kısıtlanması neticesinde borçlarının tamamının ödeneceğini, müvekkil şirket ile grup şirketi olan … A.Ş. hakkında Bakırköy 3.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2021/1136 E. sayılı dosyasında görülmekte olan konkordato davası kapsamında SGK yönünden istenilen tedbir talebinin kabul edilmemesi üzerine istinaf kanun yoluna başvuruları neticesinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 45. Hukuk Dairesi’nin 19/01/2022 tarihli 2022/43 Esas – 2022/38 Karar sayılı kararı ile talebin kabulüne karar verildiğini, emsal ve güncel mahiyetteki BAM kararı da göz önünde bulundurulduğunda aynı sektörde faaliyet gösteren müvekkili şirket yönünden de SGK ve diğer kamu kuruluşları nezdinde doğmuş ve doğacak hak, alacak ve istihkaklarının üzerine haciz konulmamasına, konulmuş olanların kaldırılmasına, SGK ve diğer kamu kuruluşları kendi alacaklarını gerekçe göstererek müvekkilin hakediş ve alacakları üzerine blokaj konulmasının önlenmesine, SGK’nın alacaklarını gerekçe göstererek müvekkil ile yapmış olduğu sözleşmelerin feshedilmesinin ve kurum sistemlerinde müvekkile ilişkin ekranların kapatılmasının tedbiren önlenmesine dair ihtiyati tedbir kararı verilmesini talep etme zarureti hasıl olduğunu beyan ederek, bu yönde ve dava dilekçesinde talep ettiği diğer hususlarda tedbir kararı verilmesini, neticede konkordato projesinin tasdik edilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2021/122 E. sayılı dosyasında 08/02/2022 tarihli tensip 9.no.lu ara kararıyla; “l) Davacı şirketin geçici mühletin ilan tarihi ve sonrasında gelecek olan hakediş bedellerinin SGK tarafından kendi alacaklarına takas ve mahsup edilmesinin önlenmesine, hakediş bedellerinin konkordato komiser heyeti denetiminde kullanılmasına, n) Davacı ile SGK arasındaki sözleşmelerin SGK tarafından feshinin ve SGK’nın davacının faaliyetinin durdurulmasına yönelik işlemlerin tedbiren durdurulmasına yönelik talebinin reddine” karar verilmiş, Bu hususta ayrıca 08/02/2022 tarihli gerekçeli ara oluşturularak; “Davacı ile SGK arasında yapılan sözleşmelerin SGK tarafından feshinin ve SGK’nın davacının faaliyetinin durdurulmasına yönelik işlemlerinin tedbiren durdurulmasına yönelik talebi yönünden; İİK’nun 296.maddesi kesin mühletin sözleşmeler bakımından sonuçlarını düzenlemekte olup; “Sözleşmenin karşı tarafının konkordato projesinden etkilenip etkilenmediğine bakılmaksızın borçlunun taraf olduğu ve işletmesinin devamı için önem arz eden sözleşmelerin devamı esastır. Bu sözleşmelerde yer alıp da, borçlunun konkordato talebinde bulunmasının sözleşmeye aykırılık teşkil edeceğine, haklı fesih sebebi sayılacağına yahut borcu muaccel hale getireceğine ilişkin hükümler, borçlunun konkordato yoluna başvurması durumunda uygulanmaz. Sözleşmede bu yönde bir hüküm bulunmasa dahi sözleşme, borçlunun konkordatoya başvurduğu gerekçesiyle sona erdirilemez. Bu fıkra kapsamında geçici ve kesin mühlet süresinde devam eden sözleşmeler nedeniyle borçlanılan edimler karşılıklı olarak ifa edilir” şeklindedir. İİK’nun 296.maddesiyle borçlunun tarafı olduğu sözleşmelerin bizatihi konkordato talebinde bulunması nedeniyle feshedilemeyeceği hüküm altına alınmış olup, davacı tarafça mahkememizden talep edilen ihtiyati tedbir, davacı ile SGK arasında yapılan sözleşmelerin SGK tarafından feshinin ve SGK’nın davacının faaliyetinin durdurulmasına yönelik işlemlerinin tedbiren durdurulması olup, davacı talebinin, maddi hukuk alanında sonuçlar doğuran ve borçlu konkordato talep eden şirkete nazaran üçüncü kişi konumunda olanların maddi hukuktan doğan talep ve def-i haklarını etkileyen tedbirler olarak değerlendirilebileceği, konkordato talebinde, gerek geçici mühlet ve gerekse kesin mühlet süresi içerisinde, üçüncü kişilerin sahip oldukları hakları ve yüklendiği borçları etkileyeceğinden bu konuda tedbir kararı verilmesinin mümkün olmadığı…” gerekçesiyle davacı ile SGK arasında yapılan sözleşmelerin SGK tarafından feshinin ve SGK’nın davacının faaliyetinin durdurulmasına yönelik işlemlerinin tedbiren durdurulması talebi reddedilmiştir. Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2021/122 E. 2022/118 K. sayılı 14/02/2022 tarihli kararıyla; “Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2021/1136 Esas sayılı dosyasında davacının grup şirketi olan Avrupa Şafak Sağlık Hizmetleri ve Anonim Şirketi’nin konkordato talepli dava açtığı, davacı şirket hakkında geçici mühlet kararı verildiği ve dosyanın derdest olduğu, grup şirketi olduğu anlaşılan davacıların konkordato yargılamasının birlikte yürütülmesi zorunluluğu nazara alınarak dosyanın Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2021/1136 esas sayılı dosyası ile birleştirilmesine” karar verilmiştir. Birleştirme kararı neticesinde, Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2021/1136 E. sayılı dosyasında 14/02/2022 tarihli tensip ara kararı ile; “1-Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2022/122 Esas sayılı dosyasında verilen 08/02/2022 tarihli tensip ara kararı uyarınca davacı şirkete 3 ay süre ile geçici mühlet verilmesine ve tedbirlere ilişkin tüm kararların aynen geçerli sayılmasına” karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili yasal süre içerisinde sunmuş olduğu istinaf dilekçesinde özetle; Konkordato talebiyle müvekkil şirketlerden asıl dosya davacısı “… A.Ş.” ile birleşen dava davacısı “… A.Ş.” grup şirket olması nedeniyle konkordato sürecinin birlikte yürütülmesi için Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2021/122 E. 2022/118 K. sayılı kararı ile dosyanın Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2021/1136 E. sayılı dosyası ile birleştirildiğini, birleşme kararını müteakip 14/02/2022 tarihli tensip ile “Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2022/122 Esas sayılı dosyasında verilen 08/02/2022 tarihli tensip ara kararı uyarınca birleşen dava davacısı olan şirkete 3 ay süre ile geçici mühlet verilmesine ve tedbirlere ilişkin tüm kararların aynen geçerli sayılmasına” karar verildiğini, müvekkili şirketlerin sağlık kuruluşu olup SGK ile çalışmalarının zorunlu olduğunu, asıl dosya davacısı … A.Ş. yönünden kısmen reddedilen tedbir talepleri yönünden yapılan istinaf başvurusu neticesinde Dairemizin 2022/43-38 EK sayılı kararıyla istinaf istemine konu taleplerinin kısmen kabul edildiğini, SGK ile yapılan sözleşmelerin feshedilmesinin önlenmesi asıl dosya davacısı için elzem olduğu gibi birleşen dosya davacısı … A.Ş. içinde hayati önem arz ettiğinden bu tedbir kararı olmadan konkordatonun amacının sona ereceğini ancak birleşen dosya davacısı yönünden Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2022/122 E sayılı dosyasında 08/02/2022 tarihli tensip tutanağının (n) bendinde taleplerinin reddedildiğini ardından birleştirme kararı verilmesi neticesinde Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2021/1136 E. sayılı dosyasında 14/02/2022 tarihli birleştirme tensip tutanağında “tedbirlere ilişkin tüm kararların aynen geçerli sayılmasına” denilmek suretiyle müvekkil şirketin SGK ile yapılan sözleşmelerinin feshinin tedbiren durdurulması ile yapılan fesihlerin geçersiz sayılarak yeniden sözleşmelerin kurulması taleplerinin reddedildiğini beyan ederek; Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2022/122 E. sayılı dosyasında verilen 08/02/2022 tarihli tensip ara kararının ve Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2021/1136 E. sayılı dosyasında verilen 14/02/2022 tarihli birleştirme tensip tutanağı ara kararının kaldırılmasına ve “Birleşen dosya davacısı yönünden Geçici mühletin tesisi edildiği 08/02/2022 tarih itibariyle feshedilmiş herhangi bir sözleşme varsa yeniden kurulmasına, bu tarihten itibaren başkaca hiçbir gerekçe veya sebep gözetilmeksizin mevcut SGK sözleşmelerinin feshinin tedbiren durdurulmasına” dair karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında inceleme; 6100 sayılı HMK’nun 355.maddesi uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılmış, kamu düzenine aykırılık olup olmadığı ise re’sen gözetilmiş ayrıca HMK’nun 357. maddesindeki “İlk derece mahkemesinde ileri sürülmeyen iddia ve savunma istinafta dinlenemez ve istinafta yeni delillere dayanılamaz” kuralı nazara alınmıştır. Dava, borçlu şirket hakkında geçici ve kesin mühlet verilerek tedbirlere hükmedilmesi, nihayetinde konkordatonun tasdik edilmesi istemine ilişkindir. Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2022/122 E. sayılı dosyasında 08/02/2022 tarihli ara karar ile davacı şirkete 3 ay süreli geçici mühlet verilmiş, İİK’nun 287 ve 297.maddeleri uyarınca tedbirlere hükmedilmiş, birleştirme kararının ardından Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2021/1136 E. sayılı dosyasında 24/03/2022 tarihli duruşmada “Borçlular tarafından dosyaya sunulan bilgi ve belgeler ile geçici komiser heyetinin raporu gözönüne alındığında konkordatonun başarıya ulaşmasının mümkün olduğu anlaşıldığından asıl ve birleşen davada borçlulara İİK’nın 289/3 ncü fıkrasının birinci cümlesi uyarınca 04/04/2022 tarihinden itibaren bir yıl süre ile kesin mühlet” verildiği anlaşılmıştır. Davacı vekili tarafından, SGK ile akdedilen sözleşmelerin feshinin tedbiren durdurulmasına, feshedilmişse yeniden sözleşme kurulmasına, hak edişleri üzerine hangi sebebe dayanırsa dayansın kesinti uygulanmamasına karar verilmesi talep edilmiş, mahkemece istem kısmen kabul edilmiştir. Dairemizin 19/01/2022 tarihli 2022/43 E. 2022/38 K. sayılı kararında da özetlendiği üzere; Davacı vekilinin sunduğu, Prof.Dr. … ve Dr. Öğretim Üyesi … tarafından tanzim edilen 06/01/2022 tarihli hukuki mütalaada; Mülga iflas erteleme kurumu ile konkordato benzer özelliklere sahip olsa da, iflasın ertelenmesi döneminde gerek doktrinde gerekse Yargıtay ve mahkeme uygulamalarında muhafaza tedbirlerinin maddi hukuk alanında sonuçlar doğuracak şekilde olmasından kaçınması, hak ve def’ilerin kullanılmasının önlenmesi ya da iflası ertelenen şirketin senetlerinin protesto edilmemesi veya şirket alacaklılarının takas, mahsup ve hapis haklarını iflası ertelenen şirkete karşı kullanamayacakları yönünde muhafaza tedbirlerine karar verilmemesi gerektiği belirtilmiş ise de; iflasın ertelenmesinde borca batıklığın ticari faaliyetin devamı sırasında farklı enstrümanlarla (sermaye artışı, yeni pazarların bulunması, ticari karlılığın artırılması vs) ortadan kaldırılması ve mali durumun iyileştirilmesi hedeflenirken, konkordatoda temel amacın borç tasfiyesi olması dikkate alındığında, bu temel farklılık nedeniyle konkordato kurumunda Kanun koyucunun İİK m.296/2 hükmü ile maddi hukuk ilişkilerine doğrudan temas ederek, maddi hukuk ilişkisine tesir edebileceğini açıkça ortaya koyduğunu, ayrıca İİK m.294/6 düzenlemesi ile alacağın temlikinin hangi durumda hükümsüz kalabileceğine temas ettiğini, bu nedenle iflas ertelemeden farklı olarak üçüncü kişiler ile konkordato talebinde bulunmuş olan işletmeler arasındaki maddi hukuk ilişkisine tesir edecek biçimde tedbir kararı verilemeyeceği sonucuna varmanın mümkün olamayacağını, -Konkordatonun bireysel değil, kolektif menfaate hizmet etmesi, borçlunun malvarlığının bütünlüğünün tüm alacaklılar için teminat oluşturması, tek bir alacaklıdan ziyade bütün alacaklıların maksimum yararının gözetilmesi gereği ile mülga iflasın ertelenmesi kurumundan farklı olarak gerek açık kanuni düzenlemelerin varlığı (İİK m 296 ve m.294/6 vs) gerekse bazı maddi hukuk ilişkilerine yönelik olarak yargı kararları bağlamında üçüncü kişiler ile konkordato talebinde bulunmuş olan işletmeler arasındaki maddi hukuk ilişkisine tesir edecek biçimde hüküm kurulabilmesinin önünün açılmış olması dikkate alındığında somut olayda, geçici mühlet kararının elde edilmesinden sonra SGK’nın davacı şirketin bir kısım ödenmesi gereken ceza ve borçlarını gerekçe göstererek SGK ile davacı arasındaki sözleşmesel ilişkinin konkordatonun devamı sırasında SGK tarafından feshinin engellenmesine yönelik tedbir kararı verilebileceği, -Borçlu şirketin ticari faaliyetinin hastane işletmek olması, bu faaliyet kapsamında SGK ile yapılan sözleşmelerin şirket bakımından hayati önem taşıması, SGK ile yapılan sözleşmelerin devamının ticari hayatın devamı bakımından ve konkordato projesinin başarıya ulaşabilmesi açısından gerekli olması, borçlu şirket bakımından SGK’lı hasta kabulündeki önemin (projenin gerçekleştirilmesi bakımından) izahtan vareste olması, davacı bakımından SGK ile olan hizmet alım sözleşmelerinin feshedilmesi ve buna bağlı olarak SGK sistemlerinin kapatılması ve hasta kabulünün yapılamaması ihtimalinin gerçeğe dönüşmesinin davacının faaliyetin devamı bakımından ciddi bir tehlike oluşturacak olması karşısında, SGK’nın davacı ile olan ilişkisini sonlandırmasının önüne geçilmemesinin, davacıya nazaran tekel konumundaki kuruma (SGK’ya) konkordatonun ruhuna aykırı biçimde ve diğer tüm alacaklıların alacaklarına kavuşması ihtimalini neredeyse tamamen ortadan kaldıracak biçimde hareket edebilmesi olanağı doğuracağı, bunun ise hem bir kurumun menfaatinin tüm alacaklıların menfaatının önüne geçmesi anlamına geleceği hem de birey ile devlet alacakları bakımından eşitliği öngören İİK m.294/1 hükmünün ihdas amacına aykırı sonuç doğuracağı ifade edilmiştir. Konkordato, tacir yahut gerçek veya tüzel kişi bir borçlunun, borçlarını ödeme şekliyle ilgili yaptığı teklifin, kanunda öngörülen çoğunlukla alacaklılar tarafından kabul edilmesi ve yetkili mahkeme tarafından tasdik edilmesi sonucunda, borçlunun tüm adi borçlarını ödeyebileceği koşullar göz önüne alınarak, kararlaştırılan sürede ve/veya miktarda ödemesini mümkün kılan bir hukuki müessesedir. Konkordatonun amacı borçluyu borçlarından ve eğer iflas şartlarını taşıyorsa muhtemel bir iflastan kurtarmak, alacaklıların da belirli bir vadede ve/veya indirimle alacaklarını tahsil etmelerini sağlamaktır. Konkordato süreci alacaklılar arasında eşitlik ilkesine dayalı olarak yürütülür. Konkordatoda alacaklılar arasında herhangi bir ayırım yapılmaksızın benzer durumda bulunan bütün alacaklıları kapsayan adil ve dengeli bir ödeme planının ortaya konulması ve alacaklıların tatmin edilmesinde de aynı ilkelerin gözetilmesi gerekir. Mahkeme, konkordato talebi üzerine İİK’nun 286. maddesinde belirtilen belgelerin mevcut olduğunu tespit ettiğinde derhal geçici mühlet kararı vererek borçlunun malvarlığının korunması ve işletmesinin bütünlüğünün korunması, konkordatonun amacına ulaşması için gerekli olan tüm tedbirleri alır. Bu bağlamda İİK’nun 294.maddesinde mühlet içinde borçlu aleyhine 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanuna göre yapılan takipler de dahil olmak üzere hiçbir takip yapılamayacağı ve evvelce başlamış takiplerin duracağı, ihtiyati tedbir ve ihtiyati haciz kararları uygulanmayacağı belirtilmiştir. İİK’nun 308/c/3 bendi uyarınca konkordato kamu alacakları yönünden bağlayıcı değil ise de İİK’nun 294/1 bendinde mühlet içinde kamu alacakları için de takip yapılamayacağı açık olarak düzenlenmiştir. İİK’nun 296. maddesinde, kesin mühletin sözleşmeler bakımından sonuçları başlığı altında ilk fıkrada, sözleşmenin karşı tarafın konkordato projesinden etkilenip etkilenmediğine bakılmaksızın, borçlunun taraf olduğu ve işletmenin faaliyetinin devamı için önem arz eden sözleşmelerde yer alıp da borçlunun konkordato talebinde bulunmasının sözleşmeye aykırılık teşkil edeceğine, haklı fesih sebebi sayılacağına yahut borcu muaccel hale getireceğine ilişkin hükümlerin borçlunun konkordato yoluna başvurmasında uygulanmayacağı ifade edilmiştir. Davacı şirket hastane işletmekte olup, SGK ile akdettiği sözleşmeler kapsamında davacı şirketin elde edeceği gelir üzerinden SGK tarafından kesinti yapılması İİK 294 hükmüne aykırılık teşkil edeceği, alacaklılar arasında eşitsizlik yaratacağı açıktır ve mahkemece davacı şirketin geçici mühletin ilan tarihi ve sonrasında gelecek olan hakediş bedellerinin SGK tarafından kendi alacaklarına takas ve mahsup edilmesinin önlenmesine, hakediş bedellerinin konkordato komiser heyeti denetiminde kullanılmasına karar verilmesi yerindedir. Ancak “İİK’nun 296.maddesiyle borçlunun tarafı olduğu sözleşmelerin bizatihi konkordato talebinde bulunması nedeniyle feshedilemeyeceği hüküm altına alınmış olup, davacı tarafça mahkememizden talep edilen ihtiyati tedbir, davacı ile SGK arasında yapılan sözleşmelerin SGK tarafından feshinin ve SGK’nın davacının faaliyetinin durdurulmasına yönelik işlemlerinin tedbiren durdurulması olup, davacı talebinin, maddi hukuk alanında sonuçlar doğuran ve borçlu konkordato talep eden şirkete nazaran üçüncü kişi konumunda olanların maddi hukuktan doğan talep ve def-i haklarını etkileyen tedbirler olarak değerlendirilebileceği” yönündeki gerekçe hatalıdır. Zira İİK 296.maddesinde sözleşmenin karşı tarafının konkordato projesinden etkilenip etkilenmediğine bakılmaksızın, borçlunun konkordatoya başvurması gerekçesiyle sözleşmenin sonlandırılamayacağı düzenlenmiştir. Davacı şirket hastane işlettiğinden, cirosunun önemli bir kısmını SGK’lı hastalardan sağlandığı için davacının SGK ile akdetmiş olduğu sözleşmelerin iptali, konkordatonun başarı ihtimalini etkileyecektir. Ayrıca sözleşme hukuki açıdan sona erdirilmeksizin, fiili olarak sona ermesine sonuç doğuracak eylemlerin bulunması da mümkündür. Zira davacının talebine konu ettiği gibi faaliyetinin durdurulması mahiyetindeki işlemler, sözleşmenin eylemli olarak sona erdirilmesi sonucu doğuracaktır. Bu nedenlerle SGK’nın, davacının faaliyetinin durdurulmasına ilişkin işlemlerinin ve davacı ile yapılan sözleşmelerin SGK tarafından feshinin tedbiren durdurulmasına karar verilmesi gerekmektedir. Açıklanan nedenlerle davacı vekilinin istinaf isteminin kabulü ile Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2021/122 E. sayılı dosyasında 08/02/2022 tarihli tensip tutanağında; “n) Davacı ile SGK arasındaki sözleşmelerin SGK tarafından feshinin ve SGK’nın davacının faaliyetinin durdurulmasına yönelik işlemlerin tedbiren durdurulmasına yönelik talebinin reddine” yönündeki ara kararın ve bu kararına yönelik aynı tarihte oluşturulan gerekçeli ara kararın, birleştirme kararının ardından Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2021/1136 E. sayılı dosyasında 14/02/2022 tarihli birleştirme tensip tutanağında “tedbirlere ilişkin tüm kararların aynen geçerli sayılmasına” yönündeki kararın kaldırılmasına, “Davacı vekilinin tedbir talebinin kabulü ile; SGK’nın, davacının faaliyetinin durdurulmasına ilişkin işlemlerinin ve davacı ile yapılan sözleşmelerin SGK tarafından feshinin tedbiren durdurulmasına” karar verilerek, 6100 sayılı HMK’nun 353/1.b.2 maddesi uyarınca aşağıdaki şekilde yeniden hüküm tesis edilmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere; 1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE, 2-Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2021/1136 E. (derdest) sayılı 14/02/2022 ara kararına esas Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2021/122 E. sayılı dosyasında 08/02/2022 tarihli tensip tutanağı 9/n bendinde tedbir talebinin reddine ilişkin kararının KALDIRILMASINA ve 6100 sayılı HMK’nun 353/1.b.2 maddesi uyarınca YENİDEN KARAR VERİLMESİNE, a-Davacı ile SGK arasında yapılan sözleşmelerin geçici mühlet tarihinden itibaren SGK tarafından feshinin ve SGK’nın davacının faaliyetinin durdurulmasına yönelik işlemlerinin TEDBİREN DURDURULMASINA, 3-İstinaf yargılama giderleri yönünden, a-Davacı tarafça yatırılan 220,70 TL istinaf başvuru harcının ve 80,70 TL istinaf karar harcının Hazineye irat kaydına, b-Dava ve talebin mahiyeti dikkate alındığında, davacının yapmış olduğu istinaf yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına, c-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine, Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 362/1.f bendi gereğince kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.13/04/2022