Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 45. Hukuk Dairesi 2022/326 E. 2022/422 K. 06.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
45. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/326
KARAR NO: 2022/422
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2021/692 Esas
ARA KARAR TARİHİ: 11/01/2022
MAHKEMEMİZ DOSYASI İLE BİRLEŞEN
İSTANBUL ANADOLU 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİNİN
2021/739 ESAS SAYILI DAVA DOSYASI
DAVA: Genel Kurul Kararının İptali (Kooperatif Genel Kurul Kararının İptali)
KARAR TARİHİ: 06/04/2022
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Mahkemenin 2021/692 esas sayılı dosyasında ihtiyati tedbir talepli dava dilekçesinde özetle; … Kooperatifi mülkiyetinde bulunan taşınmazları ortaklara devretmek üzere 24.10.2021 tarihli genel kurulun 8. Gündem maddesi ile … Ada … Parsel dışında ferdileşmeye ve bu konuda alınmış olan önceki genel kurul kararlarının kaldırılmasına yönelik 8 nolu madde ile usule ve esasa aykırı olarak genel alınan yönetim kurlunun ibrasını öngören 5. Maddenin iptali ile ferdileşme neticesinde tapu devri yapılacağından ve telafisi güç zararlar oluşacağından kısmi ferdileşme öngören 8 nolu maddenin ihtiyati tedbir kararı verilmek suretiyle durdurulmasına karar verilmesini talep etmişti. Mahkeme dosyası ile aynı mahkemenin 2021/739 esas sayılı dosyasının dava dilekçesinde özetle; Kooperatifler yasasinin 23.m ve 81.m de belirtilen eşitlik ilkesine aykırı olduğu açık ve net olarak belli olan genel kurul 8. gündem maddesiyle alınan kısmi ferdileşme kararının telafisi çok güç, neredeyse imkansız zararların doğmasının önlenmesi açısından ihtiyati tedbir kararı verilerek genel kurulun 8.gündem maddesiyle aldığı kararların yürütülmesinin acılen durdurulmasına, genel kurulun 10.gündem maddesi ile, aidatların %80 oranında arttırılmasıyla ilgili genel kurul kararının da iptaline karar verilmesini ,ihtiyati tedbir kararı verilerek genel kurul 10. gündem maddesi ile alakalı kararının yürütülmesinin acilen durdurulmasına karar verilmesini talep etmiştir. Mahkeme dosyası ile aynı mahkemenin 2021/744 esas sayılı dosyasının dava dilekçesinde özetle; 24.10.2021 tarihli Kooperatif Genel Kurulu tarafından oy çokluğu ile alınan “Kısmi Ferdileşmeye İlişkin” … no.lu karar başta olmak üzere kanuna ve ana sözleşmeye aykırı alınan tüm kararların kararının yürütülmesinin acilen durdurulmasına karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemenin 21/01/2021 tarihli ara kararı ile “Öncelikle asıl dava dosyası yönünden inceleme yapılmış olup; asıl dosya davacısı …, dava konusu genel kurul kararına oylama sırasında olumsuz oy kullanarak muhalefet gerekçelerini tutanağa yazdırmıştır. 6100 sayılı HMK.’nun “ihtiyati tedbirin şartları”na ilişkin 389-(2) maddesinde; “Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hâle geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hâllerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir” düzenlemesi bulunmaktadır. Aynı Kanun’un 390-(3) maddesinde ise; “Tedbir talep eden taraf, dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkça belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorundadır.” hükmü bulunmaktadır. Bu hükümler kapsamında eldeki talep incelendiğinde; Kooperatifler Kanunun 23. maddesinde üyeler arasında eşitlik ilkesinin geçerli olduğu hüküm altına alınmıştır. Davalı kooperatifin 24.10.2021 tarihli, olağan genel kurul toplantısında alınan 8 nolu kararı ile kooperatifin kat mülkiyetine geçilen bir kısım taşınmazları yönünden ferdi mülkiyete geçilmesine karar verildiği, davacı yönetim kurulu üyesinin alınan karara muhalefet ettiği, 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 23. madde hükmünde yazılı eşitlik ilkesi gereğince, kooperatifin iş ve işlemlerinde tüm üyelere eşit davranması gerektiği, kanun ve kooperatifin anasözleşme hükümlerinde kısmi ferdileşme yapılmasının mümkün olduğuna dair bir düzenleme yer almadığı gibi ferdileşme yapılması için davalı kooperatifin amacının gerçekleşmesi gerektiği aynı kanunun 81. maddesi lafzından tereddüte mahal vermeyecek şekilde anlaşılmakla, iptali istenilen kararın uygulanması halinde eşitlik ilkesinin bozulabileceğine ve ileride telafisi mümkün olmayan zararların doğabileceğine dair yaklaşık ispat koşulu gerçekleştiğinden, asıl dava dosyası yönünden ihtiyati tedbir talebinin kabulüne karar verilmesi gerektiği sonucuna varılmıştır. Mahkememiz dosyası ile birleşen yine mahkememize ait 2021/739 ve 2021/744 Esas sayılı dosyalara konu ihtiyati tedbir talepleri yönünden yapılan incelemede ise; Kooperatifler Kanununun 98 maddesi yollaması ile uygulanması gereken TTK’nın 446. Maddesi gereğince; genel Kurul kararlarına karşı iptal davası açılabilmesi için iptali istenen karara olumsuz oy vermenin dışında muhalefet şerhinin de tutanağa geçirilmesi gerekmektedir.Birleşen dosya davacıları tarafından davalı kooperatifin 24.10.2021 tarihinde gerçekleşen olağan genel kurul toplantısında alınan 8 nolu kararın iptali talep edilmiştir. 6102 sayılı TTK’nın 446. maddesi genel kurul kararlarının iptalinin şartlarını ve usulünü düzenlemiş olup, anılan maddede toplantıda hazır bulunup karara muhalif kalarak keyfiyeti zapta geçirten pay sahibinin iptal davası açabileceği belirtilmiştir. Belirtilen yasal düzenleme çerçevesinde tüm dosya kapsamı bir bütün olarak değerlendirildiğinde; birleşen dosya davacılarının iptali istenen genel kurulun 8 nolu maddesi yönünden toplantıda olumsuz oy kullandıkları ancak usulüne uygun muhalefet şerhini tutanağa geçirmedikleri görülmektedir. İptali talep edilen toplantı maddesi de muhalefette bulunmuş olma şartı aranmayan kararlardan değildir. Dolayısıyla dava konusu iptali talep edilen olağan genel kurulda alınan 8 nolu karara ilişkin, mahkememiz dosyası ile birleşen yine mahkememize ait 2021/739 ve 2021/744 Esas sayılı dosyaların davacılarının muhalefet şerhlerinin bulunmadığı ve bu nedenle yaklaşık ispat şartının gerçekleşmediği, tedbiren yürürlüğünün durdurulmasını isteminde davacının hukuki yararının bulunmadığı kanaatiyle, aynı doğrultudaki Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesinin 2020/302 E. 2020/787 K. Sayılı ilamı da nazara alınarak birleşen 2021/739 ve 2021/744 Esas sayılı dosya davacılarının ihtiyati tedbir taleplerinin reddine dair karar vermek gerekmiştir.Bunun yanı sıra her ne kadar birleşen 2021/739 Esas sayılı dosya davacıları 24.10.2021 tarihli genel kurul kararlarının tümden yürütülmesinin durdurulması yönünde talepte bulunmuş iseler de; yukarıda değerlendirilmesi yapılan 8 nolu karar dışındaki kararların niteliği ve uygulanmasının davacılar açısından telafisi güç veya imkansız zararlara yol açacağına ilişkin yaklaşık ispat şartının gerçekleşmediği sonuç ve kanaatiyle birleşen 2021/739 Esas sayılı dosya davacılarının ihtiyati tedbir taleplerinin tümden reddine ” karar verilmiştir. Verilen ara karara karşı birleşen mahkemenin 2017/739 esas sayalı dosyası yönünden davacılar vekilince yasal süresi içerisinde istinaf yasa yoluna başvurulmuş olup istinaf nedenleri olarak; Dava, davalı kooperatifin 24/10/2021 tarihli Olağanüstü Genel Kurulu’nda alınan kararların iptali istemine ilişkindir. Genel Kurul Toplantı tutanağının gerçeğe aykırı tutulduğunu, müvekkil …’un alınan kararlara muhalefet şerhi koymasına engel olunduğunu, bu hususta Beykoz Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulunulduğunu, bilhassa 10.gündem maddesi oylaması, video kayıtları incelendiğinde ve tanıklarımız dinlendiğinde açıklığıyla anlaşılacağını, diğer davacılar … ve … Genel kurul toplantısına katılıp yönetim kurulu ,denetim kurulu seçimlerine katıldıktan sonra vaktin gecikmiş olması, akşam vakti olması sebebiyle toplantıyı terkedip evlerine gittiklerini, bu sebeple yönetim kurulu ve denetim kurulu seçimlerinden sonraki genel kurul kararlarına sonradan muttalı olduklarını, bilhassa hukuka aykırı genel kurul 8. gündem maddesi ve 10.gündem maddesiyle alakalı genel kurul kararların yasalara aykırı olması sebebiyle iptali ile yürütmenin durdurulmasını talep etmelerine rağmen İşbu davacı müvekkillerim yönünden genel kurul kararlarına şerh koymadılar, iptal ve ihtiyatı tedbir isteyemezler tarzındaki mahkeme kararı yasalara ve hukuka aykırı olduğunu, davacı müvekkilerimin hukuka ve yasalara aykırı genel kurul kararlarına karşı yasal haklarını kullanmaları mahkemece engellendiğini ileri sürmüştür. İstinafa konu uyuşmazlık, birleşen mahkemenin 2017/739 esas sayalı dosyası yönünden, Olağan Genel Kurulu’nda alınan, asıl dosyada ihtiyati tedbir kararı verilen 8 nolu karar dışındaki 10 nolu kararın uygulanmasının durdurulması yönündeki ihtiyati tedbir şartlarının oluşup oluşmadığı ve mahkeme kararının gerekçesinin yerinde olup olmadığıdır. 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 53. maddesi uyarınca, genel kurulda alınan kararların, oyunu kullanmasına haksız yere izin verilmemesi, çağrılmama, çağrının usulsüzlüğü, gündemin gereği gibi ilan veya tebliğ edilmemesi veya toplantıya ve karara yetkili olmayan kimselerin iştirak etmesi iddiaları dışında, yasa, anasözleşme ve afaki iyiniyet kurallarına aykırılık halleri ileri sürülerek iptalleri isteminde bulunabilmek için, toplantıya katılan üyenin ret oyu vermesi ve karara muhalif kalarak keyfiyeti zapta geçirmesi ve davanın bu iddiaların tümü bakımından toplantıyı izleyen bir ayın içinde açılması gerekmektedir. Aynı madde hükmü uyarınca, genel kurulda alınan kararların, yasaya, anasözleşmeye ve iyiniyet kurallarına aykırı olduğu iddiasıyla, toplantıda bulunan ortaklar ret oyu kullanıp, alınan kararlara muhalif kalarak, keyfiyeti tutanağa geçirdikten sonra kararın iptali için toplantıyı kovalıyan günden başlamak üzere bir ay içinde dava açabilir. 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 98. maddesi yollaması ile uygulanması gereken. 6102 sayılı TTK’nın, “Kararın yürütülmesinin geri bırakılması” başlıklı 449. maddesi, “(1) Genel kurul kararı aleyhine iptal veya butlan davası açıldığı takdirde mahkeme, yönetim kurulu üyelerinin görüşünü aldıktan sonra, dava konusu kararın yürütülmesinin geri bırakılmasına karar verebilir.” hükmünü, “Kararın etkisi” başlıklı 450 maddesi,”(1) Genel kurul kararının iptaline veya butlanına ilişkin mahkeme kararı, kesinleştikten sonra bütün pay sahipleri hakkında hüküm ifade eder. Yönetim kurulu bu kararın bir suretini derhâl ticaret siciline tescil ettirmek ve internet sitesine koymak zorundadır.” hükmünü içermektedir. TTK’nun 449. Maddesindeki, “genel kurul kararının yürütülmesinin geri bırakılmasına” ilişkin düzenleme, sadece dava açıldıktan sonra ve yönetim kurulu üyelerinin görüşü alındıktan sonra verilebilen kararlardan olup, özel geçici hukuki korumalardandır, yani bir başka anlatımla özel bir ihtiyati tedbirdir. İhtiyati tedbire ilişkin genel düzenleme, HMK’nın 389-399. maddelerinde düzenlenmiştir. Gerek Yargıtay 11. Hukuk Dairesi, gerekse de Yargıtay 23. Hukuk Dairesince, prosedür ve kanun yolu bakımından HMK’nın ihtiyati tedbire ilişkin hükümlerine tabi olacağı kabul edilmiştir. Geçici hukuki korumaların bir türü olan ihtiyati tedbirin şartları 6100 sayılı HMK’nun 389 uncu maddesinde düzenlenmiş olup, anılan düzenleme “Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hâle geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hâllerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir.” hükmünü haizdir. Anılan hükümde de açıkça belirtildiği üzere, ihtiyati tedbir kararı, bir hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hâle geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hâllerinde, uyuşmazlık konusu hakkında uygulanacak geçici bir hukuki korumadır. İhtiyati tedbir verilebilmesinin en önemli şartlarında biri, ihtiyati tedbir sebebinin mevcut olmasıdır. Kanunda bu husus genel olarak düzenlenmiş, hâkime oldukça geniş bir takdir alanı bırakılmıştır.(m. 389/1). Kanun, burada “mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından” söz etmektedir. Bu hüküm dikkate alındığında, mevcut durumun değişmesi hâlinde,hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşması,hakkın elde edilmesinin tamamen imkânsız hâle gelmesi,gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğması tehlikesi varsa, ihtiyati tedbir sebebi var kabul edilecektir. Hâkim kararında somut sebep gösteremiyor, bunu en azından açıklayacak veya asgari ölçüde ikna edecek delil değerlendirmesi yapamıyor, yaklaşık ispat ölçüsünü yakalayamıyorsa tedbire karar vermemelidir. Ancak bu da hiçbir zaman tam bir ispat seviyesinde ispat şartına dönüşmemelidir.(Pekcanıtez,Hakan/Atalay,Oğuz/Özekes Muhammet; Hukuk Muhakemeleri Kanunu Hükümlerine Göre Medeni Usul Hukuku, 11. Bası, Ankara 2011-Sh.715-717) (Yüksek Yargıtay 11.Hukuk Dairesi’nin 24/04/2012 gün ve 2011/15388 esas,2012/6651 karar sayılı ilamında belirtildiği gibi) Somut olayda, mahkemece, 6102 sayılı TTK’nın 449. maddesi uyarınca iptal talebine konu 24/10/2021 tarihli olağanüstü genel kurul toplantısının 8 ve 10. maddesinin yürütülmesinin geri bırakılmasına ilişkin davacıların talebi hakkında, yazılı görüşlerini bildirmeleri için kooperatif temsilcilerine tebligat çıkartılmış olup kooperatif temsilcileri bu hususta yazılı görüşlerini dosyaya sunmuşlardır. Mutlak butlan (kesin hükümsüzlük) hali işlemin, başta Kooperatif Kanunu, Ticaret Kanunu ile ilgili kanunların emredici hükümlerine aykırı olmasıdır. Genel kurul kararlarının yokluğu, bunda hukuki yararı bulunan herkes tarafından ve bir süreye bağlı olmaksızın ileri sürülebilir. Yok hükmünde olan genel kurul kararları şeklen meydana gelmemiş olması nedeniyle başlangıçtan itibaren hiçbir hüküm doğurmayacağından, bununla ilgili olarak açılan davalar bir tespit davası niteliğinde olacaktır. Bir genel kurul kararı şekil ve usul açısından geçerli olmakla birlikte, konusu bakımından TBK m. 27.maddesi uyarınca emredici hukuk kurallarına yahut ahlak ve adaba aykırı veya imkansız ise sonucu yine yokluktur. Kanunun; şekil, usul ve konusu bakımından amir hükümlerine karşı gelinmesi, kamu düzeni ve kamu yararının ihlali anlamına geleceğinden böyle bir kararın geçersiz olması, iptal davasının açılmasına bağlı olmayacaktır. Bu tür kararların tespiti herhangi bir süreye bağlı olmaksızın hukuki yararı olan herkes tarafından muhalefet şerhi aranmaksızın ileri sürülebilir. İptal edilebilirlik ise kanuna, esas mukaveleye ve afaki objektif iyi niyet kurallarına aykırılıktır. İptal edilebilir kararlar yönünden ise davanın 1 aylık hak düşürücü süre içerisinde açılması, red oyu kullanılması ve iptali talep edilen her bir madde bakımından muhalefet şerhinin sunulması gerekmektedir. Uyuşmazlığa konu yürütmenin durdurulması talep edilen genel kurul gündeminin 10. maddesi, aidatların yüzde 80 oranında artırılmasına ilişkin olup yoklukla malul olmasını gerektirir bir husus bulunup bulunmadığı, iptal edilebilir kararlardan olduğu görülmüştür. Genel Kurul Toplantı tutanağının 10. maddesi incelendiğinde davacıların muhalefet şerhi bulunmadığı, davacıların genel kurul tutanağının gerçeğe aykırı tutulduğu iddiası ispata muhtaç olup yargılama sonucu belirlenebileceği, bu aşamada ibraz edilen belgelerin niteliği ve dosya kapsamına göre HMK 389. maddesi uyarınca yaklaşık ispat koşulu gerçekleşmediği gibi tedbir kararı verilmemesi halinde telafisi imkansız zararların doğma ihtimali bulunmadığından, mahkemece verilen ihtiyati tedbir talebinin reddine dair verilen kararda bir isabetsizlik görülmemiştir Sonuç olarak, mahkemece verilen karar usul ve yasaya uygun bulunduğundan ihtiyati tedbir talep eden birleşen dosya davacılar vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b.1 maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmiş aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;1-HMK’ nın 353/1.b.1 Maddesi gereğince birleşen dosya davacıların istinaf başvurusunun esastan REDDİNE, 2- Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden davacılar tarafından yatırılan 220,70 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 80,70 TL istinaf karar harçları peşin yatırıldığından bu konuda bir karar verilmesine yer olmadığına, 4-Davacıların yapmış olduğu istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerine bırakılmasına, 5-Yatırılan gider avansından kalan kısmın davalıya ilk derece mahkemesince iadesine, 6- Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1.b.1 bendi ile aynı Kanunun 362/1.f maddesi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi.06/04/2022