Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 45. Hukuk Dairesi 2022/297 E. 2022/1224 K. 02.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
45. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/297
KARAR NO: 2022/1224
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2020/448
KARAR NO: 2021/698
DAVA TARİHİ: 23/09/2020
KARAR TARİHİ: 20/10/2021
DAVA: Konkordatonun Tamamen Feshi
KARAR TARİHİ: 02/11/2022
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili … Ltd.’nin davalı müflis … Tic. A.Ş.’den alacaklı olduğunu, müvekkili şirket tarafından davalı şirket aleyhine Tuzla İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyası üzerinden icra takibi başlatıldığını, takibe davalı şirket tarafından itiraz edilmesi üzerine 23/05/2012 tarihinde İstanbul Anadolu 6. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2013/282 E. sayılı dosyası üzerinden açılan itirazın iptali davasında yapılan yargılama neticesinde 12/07/2017 tarihli kararla 1.452.139,68 USD’nin temerrüt tarihi olan 11/10/2011 tarihinden itibaren faiziyle tahsiline karar verildiğini, müvekkili şirket tarafından ilgili kararın icra takibine konulduğunu, davalı şirketin borçlarından kurtulmak maksadıyla önce doğrudan doğruya iflas talebinde, akabinde ise iflas içi konkordato talebinde bulunduğunu, davalı firmanın İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2015/908 E. sayılı kararını gerekçe göstererek müvekkiline olan borcunu ödemediğini, söz konusu kararın hüküm fıkrasında açık bir şekilde icra takibi konusunda kesinleşmiş alacaklar ile ilama bağlı alacaklara ilişkin hakların saklı tutulmasına karar verildiğinden müvekkili şirketin alacağının saklı tutulduğunu, müvekkili şirketin davalı şirkete karşı takibe devam etmesine engel bir durumun mevcut olmadığını, davalı tarafından müvekkiline İstanbul 6. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2013/282 E. sayılı kararına uygun bir ödeme yapılmadığını, davalı tarafından yapılan ödemelerin müvekkili şirketin faiz alacağını dahi karşılamadığını, davalı şirket hakkında verilen konkordatonun tasdiki kararında alacaklıların hangi ölçüde alacaklarından vazgeçtiği, borçlunun hangi takvim çerçevesinde borçlarını ödeyeceğinin belirtilmediği için hükmün İİK 303.maddesine uygun olmadığını, konkordatonun kabulü yönünde vekaleten oy kullanan kişilerin konkordato oylamasına katılması için özel yetkileri bulunmadığını, davalı firmanın nisabı tutturmak için gerçek olmayan bir kısım alacaklar oluşturduğunu, somut olayda hukuka uygun ve bağlayıcı nitelikte bir konkordato tasdik kararı bulunmadığını belirterek davalı şirketin tasdik olunan konkordatosunun feshine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; İstanbul Anadolu 4. Ticaret Mahkemesinin 27/04/2016 tarihli, 2015/908 E., 2016/414 K. sayılı kararının 01/06/2016 tarihinde kesinleştiğini, davacı şirketin ilgili kararın kesinleşmesinin üzerinden 4 yıl geçtikten sonra dava ikame ettiğini, davacının ikame etmiş olduğu işbu davanın reddedilmesi gerektiğini, davacının yalnızca iki durumda konkordatonun feshini talep edebileceğini, söz konusu hususların kanunda açık bir şekilde düzenlendiğini, müvekkili şirketin konkordatosunun feshedilmesini gerektiren herhangi bir sebebin mevcut olmadığını, davacı şirkete konkordato projesine uygun olarak ödemeler yapıldığını, söz konusu ödemelere ilişkin dekontların dava dosyasına sunulduğunu, müvekkili şirket tarafından tüm alacaklılara konkordato projesi çerçevesinde ödemeler yapıldığını, nisabın sağlanması için alacak oluşturulduğuna yönelik iddianın yerinde olmadığını, konkordatonun tasdikine karar verilmeden önce bu alanda uzman bilirkişilerce inceleme yapıldığını, davacı şirket tarafından herhangi bir delil ileri sürülmediğini, davacı tarafın hakkı olmayan bir parayı tahsil etmeye çalıştığını, itiraz edilen takibi harekete geçirmek amacıyla ikame edilen itirazın iptali davasının müvekkili firma lehine sonuçlandığını, davacı şirketin başlatmış olduğu takibin iptaline karar verildiğini, müvekkili şirket tarafından davacı şirkete konkordato projesi çerçevesinde tam ve eksiksiz ödeme yapılmasına rağmen davacı şirketin alacağını konkordato projesi dışında tahsil etmeye çalıştığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI Mahkemece; “…davacı, “davalının konkordato tasdiki davasını kötü niyetli olarak hile yapmak suretiyle konkordato projesini kendi lehine tasdik ettirdiğini” iddia ederek İİK’nin 308/f maddesi uyarınca kötü niyetle sakatlanmış konkordatonun feshini talep etmektedir. …Dosya kapsamı incelendiğinde, müflisin İstanbul Anadolu … İcra ve İflas Müdürlüğüne sunduğu 30/04/2015 havale tarihli dilekçe ile konkordato talebinde bulunduğu görülmektedir. Yani somut olayda konkordato talebi, 7101 sayılı Kanun’un yürürlüğü girdiği 15/03/2018 tarihinden önce gerçekleştirilmiştir. O halde somut olayda, İcra ve İflas Kanununun 7101 sayılı Kanun’la yapılan değişiklikten önceki halinin uygulanması gerekmektedir. Bu nedenle, Mahkememizce mülga İİK m.308 uyarınca konkordatonun tamamen feshinin koşullarının oluşup oluşmadığı değerlendirilmesi gereklidir. Konkordatonun tamamen feshini düzenleyen ve somut olayda uygulanması gereken İİK m.308, f.1’de “Her alacaklı suiniyetle muallel bulunan bir konkordatonun feshini tasdik kararını vermiş olan mahkemeden isteyebilir.” hükmü bulunmaktadır. Bu maddeye göre, her alacaklı, kötüniyetle sakatlanmış konkordatonun tamamen feshini isteyebilir. Somut olayda tamamen feshi istenen konkordato, Mahkememizin 27/04/2016 tarihli ve 2015/908 E., 2016/414 K. sayılı kararıyla tasdik edilmiştir. Dosyada bulunan 01/06/2016 tarihli kesinleşme şerhinden, Mahkememizce verilen tasdik kararının 30/05/2016 tarihinde kesinleştiği saptanmıştır. Yani somut olayda kesinleşmiş bir tasdik kararı bulunmaktadır. Davacı taraf ilk olarak, Mahkememizce verilen tasdik kararında “icra takibi sonucunda kesinleşmiş alacaklar ile ilâma bağlı alacaklara ilişkin hakların saklı tutulmasına” rağmen, İstanbul Anadolu 6. Asliye Ticaret Mahkemesinin 12/07/2017 tarihli ve 2013/282 E., 2017/713 K. sayılı kararıyla hükme bağlanan döviz alacağının tam olarak ödenmediğini öne sürmüştür… Mahkememizin tasdik kararında “İİK’nin 302. maddesine göre alacakları itiraza uğramış alacaklılara dava açmak için tefhim-tebliğden itibaren 10 günlük mehil verilmesine, bu süre içinde dava açılmadığı takdirde teminattan yararlanma ve konkordatoyu feshettirme haklarının düşeceğine” denildikten sonra “İcra takibi sonucunda kesinleşmiş alacaklar ile ilama bağlı alacaklara ilişkin hakların saklı tutulmasına” denilerek, alacakları borçlu tarafından itiraza uğramış olmakla birlikte, alacağı icra takibi sonucunda kesinleşmiş veyahut ilama bağlanmış alacaklıların mülga İİK m.302 çerçevesinde dava açmamış olsalar bile, teminattan yararlanma veyahut konkordatoyu feshettirme hakkına sahip oldukları hükme bağlanmıştır. Yani davacı vekilinin iddia ettiği gibi, Mahkememizce verilen tasdik kararında, icra takibi sonucunda kesinleşmiş alacaklar ile ilama bağlı alacaklar konkordatonun tasdikinin sonuçlarından ayrık tutulmamıştır… Somut olayda davacı taraf mülga İİK m.308 çerçevesinde konkordatonun tamamen feshini istediğinden yani somut olayda konkordato projesine göre ödemelerin gerçekleştirilmemesi nedeniyle mülga İİK m.307 çerçevesinde konkordatonun kısmen feshi istenmediğinden, davalının konkordato projesine göre ödemeleri gerçekleştirip gerçekleştirmediğinin incelenmesine gerek görülmemiştir. Davacı taraf ayrıca, Mahkememizce verilen tasdik kararında, tasdik edilen projedeki borçların ne şekilde ve hangi vadelerde ödeneceğinin belirtilmediğini, bu nedenle de ortada alacaklıları bağlayıcı bir konkordato kararından söz edilemeyeceğini öne sürmüştür. Davacı tarafın da işaret ettiği gibi, mülga İİK m.303 hükmüne göre konkordatonun tasdiki kararında, alacaklıların hangi ölçüde alacaklarından vazgeçtiği, borçlunun borçlarını hangi takvim çerçevesinde ödeyeceği açıkça yazılmalıdır. Ancak Mahkememizin 27.04.2016 tarihli ve 2015/908 E., 2016/414 K. sayılı kararında yalnızca “KONKORDATONUN TASDİKİNE” denilmiş fakat borçların ne şekilde ödeneceği hüküm altına alınmamıştır. Mahkememizce verilen kararın bu yönüyle hatalı olduğu düşünülebilirse de, bu husus temyiz sebebi yapılmadığından ve işbu davada konkordatonun tamamen feshi istendiği için ve bu sebeple araştırılan husus “konkordatonun dürüstlük kurallarına aykırı muameleler sebebiyle sakatlanıp sakatlanmadığına” yönelik olduğundan, tasdik kararının hüküm fıkrasındaki eksikliğin işbu davada tartışılmasına imkân bulunmadığı gibi gerek de yoktur. Davacı taraf ayrıca, vekilleri aracılığıyla konkordatonun kabulü yönünde oy kullanan alacaklıların vekillerinin vekaletnamelerinde HMK m.74 uyarınca bulunması gereken özel yetkinin bulunmadığını öne sürmüştür. Hemen belirtelim ki, konkordatoya özgü usul kurallarının eksikliğine dair bu tip hususların konkordatonun feshi sebebi yapılması mümkün değildir. Bütün bu eksiklikler ancak temyiz sebebi yapılabilir. Öte yandan davacı taraf, tasdik kararında, tasdik edilen konkordatonun icrasını sağlamak üzere gerekli gözetim ve yönetim tedbirlerini almakla görevli bir kayyım, komiser veya iflas idare memuru tayin edilmediğini öne sürmüştür. …mülga İİK m.303 hükmünde, tasdik kararıyla birlikte komiser veya uzman bir kişinin görevlendirilmesi mahkemenin takdirine bırakılmıştır. Bu nedenle, Mahkememizin tasdik kararında, gözetim ve yönetim tedbirlerini almakla görevli komiser veya uzman görevlendirilmemesinin Kanuna aykırı bir yönü bulunmamaktadır. Kaldı ki Kanuna göre tasdikten sonra böyle bir görevlendirme yapılma zorunluluğu bulunsaydı dahi, bu durum temyiz nedeni yapılmadığından işbu davada incelenmesi sonuca etkili değildir. Davacı tarafın diğer bir iddiası, borçlu tarafından gerçek olmayan bir kısım alacaklar üretilerek nisabın sağlandığı yönündedir. Yukarıda da belirtildiği gibi, borçlunun alacaklı çoğunluğunu sağlamak amacıyla hayali alacaklar ürettiğinin saptanması konkordatonun tamamen feshi sebebidir. Bu anlamda davacının ileri sürdüğü fesih istemlerinden konkordatonun tamamen feshi bağlamında değerlendirilebilecek tek fesih sebebi budur. Dosyada mevcut 09/06/2015 tarihli ikinci alacaklılar toplantısına ait tutanak incelendiğinde, … Yönetim A.Ş.’nin sıra cetvelinin 2, 7, 27, 28, 69, 72, 80, 87 ve 92 sırasındaki alacaklar için oy kullandığı anlaşılmaktadır. Bu toplantı tutanağı ile sıra cetvelindeki alacaklılar listesi birlikte ele alındığında, … A.Ş., … Bankası A.Ş., … Bankası A.Ş., … Bankası A.Ş., … Bankası A.Ş., … Bankası A.Ş., … A.O. ve … A.Ş.’nin davalı şirketten olan alacaklarının, … A.Ş. (ki bu varlık yönetim şirketinin TMSF’nin iştiraki olduğu tespit olunmuştur.) tarafından temlik alındığı anlaşılmaktadır. İflas İdare Memurları tarafından hazırlanan 05/08/2015 tarihli rapordan, konkordato nisabına esas alacak toplamının 237.066.048,51 TL, konkordato talebini kabul eden alacaklıların alacakları toplamının ise 210.908.068,88 TL olduğu tespit edilmiştir. Bu kabul oylarından … A.Ş.’nin payı hesaplandığında 205.306.230,50 TL bulunmuştur. Yani konkordato, … A.Ş.’nin kabul oyu sayesinde kabul edilmiştir. … A.Ş.’nin alacaklarının, kabul oyu kullanan alacaklıların alacakları toplamının içerisindeki payı %97,34’tür. … A.Ş.’nin temlik aldığı alacaklar BDDK denetime tabi finans kurumlarının alacakları olduğundan, davalının bu finans kurumlarıyla anlaşmalı olarak hayali alacaklar üretmesinin mümkün olmadığı kanaatine varılmıştır. Nitekim davacı tarafça aksi yönde herhangi bir delil de sunulmamıştır. Tüm bu nedenlerle, sonuç olarak davacı tarafça, davalının yapay alacaklar oluşturarak konkordatonun tasdikini sağladığı ispatlanamadığından mülga İİK. m.308 kapsamında konkordatonun tamamen feshine karar verilmesi talepli davanın reddine” karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili yasal süre içerisinde sunmuş olduğu istinaf dilekçesinde özetle; Dava dilekçesinde gerekçeleri belirtilmek suretiyle İİK’nin 308/e maddesindeki “konkordato projesi uyarınca kendisine ifada bulunulmadığı” ve İİK’nin 308/f maddesi uyarınca “davalı tarafından kötü niyetle sakatlanmış olması” nedenleri ileri sürülerek konkordatonun feshi isteminde bulunulduğunu, mahkemenin tarafların talep sonuçları ile bağlı olmasına rağmen, konkordatonun tamamen mi yoksa kısmen mi feshini talep ediyorsunuz şeklinde açıklama istemesi ve bunun sonucuna göre de değerlendirme yaparak, iddia ve istemlerinin inceleme dışı tutulması suretiyle davanın reddine karar vermesinin usule aykırı olduğunu,Mahkemece verilen duruşma ara kararı doğrultusunda davalı şirkete ait tüm defter ve dayanakları ile dava dosyası üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılıp rapor alınmasına karar verilmiş olmasına rağmen, ticari defter ve dayanağı belgeler ile konkordatonun tasdiki dosyasındaki İstanbul Anadolu …İcra Müdürlüğüne ait iflas dosyası incelenmeksizin bilirkişi kurulu tarafından sadece dava dosyası incelenmek suretiyle rapor sunulduğunu,İddia ve istemleri değerlendirilmeksizin hukukçu bilirkişi tarafından düzenlenen rapor diğer bilirkişiye de imzalatılmak suretiyle tanzim edildiğini ve sunulan raporun takdiri delil niteliği bulunmadığını, bu konuda Mahkemeye yaptıkları itirazlarının inceleme konusu yapılmadığını, hak arama özgürlüğünün kısıtlandığını, Konkordatonun tasdiki davasında verilen kararı temyiz etmek görevinin müdahil olarak taraflarının değil tasdik davasının davacısına ait olduğunu, davacı tarafından bu hüküm temyiz edilmeyerek kesinleşmiş ise borçlu tarafından alacaklılarına hangi miktarda ve ne ölçüde ödeme yapacağının belirgin olmamasının ise konkordatonun feshi nedeni olduğunu ve bu hususun kamu düzenine aykırılık teşkil ettiğini, Hukukçu bilirkişi … Yeni Konkordato Hukuku kitabında alacaklıların alacaklarından ne ölçüde vazgeçtiğinin ve borçlunun borçlarını ödeme planının kararda açıkça gösterilmemesini fesih nedeni olarak açıkladığı halde, dava dosyasındaki raporunda ise her nasılsa fesih nedeni olarak görmediğini, Dosyada mevcut 09/06/2015 tarihli ikinci alacaklılar toplantısına ait tutanağa göre … A.Ş.’nin sıra cetvelinin 2, 7, 27, 28, 69, 72, 80, 87 ve 92 sırasındaki alacaklar için oy kullandığını, toplantı tutanağı ile sıra cetvelindeki alacaklılar listesi birlikte ele alındığında, … A.Ş., … Bankası A.Ş., … Bankası A.Ş., … Bankası A.Ş., … Bankası A.Ş., … Bankası A.Ş., … A.O. ve … A.Ş.’nin davalı şirketten olan alacakları adına … A.Ş’nin konkordatoya olumlu oy vermesinin tek alacaklının kabul oyu ile sağlandığı iddialarının açık bir örneği olduğunu, bu alacakların oy kullanan şirket tarafından temlik alındığına ilişkin dosyada her hangi bir yazılı belge olmadığını, İflas İdare Memurları tarafından hazırlanan 05/08/2015 tarihli raporda, konkordato nisabına esas alacak toplamının 237.066.048,51 TL, konkordato talebini kabul eden alacaklıların alacakları toplamının 210.908.068,88 TL olduğu, bu kabul oylarından … A.Ş.’nin payı hesaplandığında 205.306.230,50 TL olduğu, yani konkordatonun … A.Ş.’nin kabul oyu sayesinde ve konkordatoya kayıt yaptıran alacaklıların alacaklarının % 26 nın ödenmesi koşulu ile kabul gördüğü, bu hususun borçlunun serveti ile orantılı olmadığı halde muvazaalı bir şekilde kabul edildiğini, dürüst bir ödeme taahhüdü niteliği taşımadığını, İİK 308. maddesinde ifade edilen suiniyetli bir davranış şekli olduğunu, ayrıca davalı şirketin defter kayıtları incelenmediğinden kime ve ne şekilde ödeme yaptığı, iflas tarihinde … A.Ş tarafından %97 alacaklı olduğu bildirilen bu şirketin, gerçek bir alacağının olup olmadığı, varsa miktarının ne olduğu, konkordato tasdik kararından sonra tüm alacaklılara eşit bir ödeme yapılıp yapılmadığı, yapılmamış ise neden yapılmadığı hususları üzerindeki itirazlarının incelenmediğini, bilirkişi kurulunca borçlu şirket iflas masasına kayıt yaptıran ve % 97 alacaklı olduğu belirtilen … A.Ş.’nin BDDK denetiminde olduğundan yeniden inceleme yapılmasına gerek görülmediği belirtilmiş, mahkemece bu gerekçe aynen hükme geçirilmiş isede bu alacak kaynaklarının nereden geldiği, vekaletnamelerinde özel yetkisinin bulunup bulunmadığı, teklif edilen % 26 ödemesinin nasıl kabul edildiği, 2/3 çoğunluğun sağlanıp sağlanılamadığı, alacaklı sayısı ile alacak miktarlarının ne olduğunun değerlendirme konusu yapılmadığını, İstanbul Anadolu 6.Asliye Ticaret Mahkemesince 12.07.2017 tarih ve 2013/282 esas 2017/713 sayılı kararına karşı davalı tarafın istinaf isteminin İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesinin 16/11/2020 tarih ve 2017/6264 esas 2020/1915 karar sayılı ilamı ile “…konkordatoya göre karar verilmesi gerektiğine ilişkin davalının istemi yerinde değildir…” gerekçesiyle esastan reddine karar verildiğini ayrıca konkordatonun onanmasına karar veren Mahkemenin kararında açıkça icra takibi sonucunda kesinleşmiş alacaklar ile ilama bağlı alacaklara ilişkin hakların saklı tutulmasına karar verildiği halde, bu kararların bilirkişi kurulu tarafından görmezlikten gelindiğini ve mahkemece tartışılmadığını beyan ederek eksik inceleme neticesinde verilen kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında inceleme; 6100 sayılı HMK’nın 355.maddesi uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılmış, kamu düzenine aykırılık olup olmadığı ise re’sen gözetilmiş ayrıca HMK’nın 357. maddesindeki “İlk derece mahkemesinde ileri sürülmeyen iddia ve savunma istinafta dinlenemez ve istinafta yeni delillere dayanılamaz” kuralı nazara alınmıştır. Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkiline İstanbul Anadolu 6. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2013/282 E. sayılı dosyasındaki ilam doğrultusunda ödeme yapılmadığını ve davalı şirket hakkında verilen konkordatonun tasdiki kararında alacaklıların hangi ölçüde alacaklarından vazgeçtiği, borçlunun hangi takvim çerçevesinde borçlarını ödeyeceğinin belirtilmediği için hükmün İİK 303.maddesine uygun olmadığını, konkordatonun kabulü yönünde vekaleten oy kullanan kişilerin konkordato oylamasına katılması için özel yetkileri bulunmadığını, davalı firmanın nisabı tutturmak için gerçek olmayan bir kısım alacaklar oluşturduğunu ileri sürerek konkordatonun feshini talep etmiştir.Mahkemece ön inceleme duruşmasında, HMK’nın 31. Maddesi kapsamında, davacı vekilinden isteminin İİK’nın 308/e maddesindeki konkordato projesi uyarınca kendisine ifada bulunulmadığı için kendisi yönünden konkordatonun feshini mi istediği, yoksa İİK’nın 308/f maddesi uyarınca konkordatonun davalı tarafından kötü niyetle sakatlanmış olması nedeniyle tamamen feshini mi istediği sorulmuş, davacı vekili “konkordatonun tamamen feshini” talep ettiklerini bildirmiştir. Yine aynı duruşmada mahkemenin HMK’nın 31.maddesi kapsamında davacı vekilinden “davacının konkordato tasdiki davasını kötü niyetli olarak hile yapmak suretiyle konkordato projesini kendi lehine tasdik ettirdiğini mi iddia ettiği” sorusu üzerine davacı vekili “Evet, biz davacı tarafın konkordato tasdiki davasını kötü niyetli olarak hile yapmak suretiyle konkordato projesini kendi lehine tasdik ettirdiğini iddia ediyoruz.” şeklinde beyanda bulunması üzerine, mahkemece dava konusu ihtilafın “Davacının konkordato tasdiki davasında kötü niyetli olarak hile yapmak suretiyle kendi lehine konkordato projesini tasdik ettirip ettirmediği” hususlarında toplandığı tespit edilmiş, davacı vekili “Yapılan tespitine bir diyeceğim yoktur” şeklinde beyanda bulunmuştur.Bu durumda davacının talebi, konkordatonun tamamen feshi istemine ilişkin olup, istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü gibi “konkordato projesi uyarınca kendisine ifada bulunulmadığı” gerekçesiyle fesih talep etmediği anlaşılmıştır.Yapılan açıklamalar uyarınca davanın konkordatonun tamamen feshi istemine ilişkin olduğu tespiti ile istinaf sebepleri bu kapsamda incelenmiştir. İstanbul Anadolu 13. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2013/174 E. sayılı dosyasında, … Ticaret A.Ş. vekili tarafından müvekkili şirketin borca batık olması sebebiyle İİK md.179 uyarınca doğrudan doğruya iflas kararı verilmesi talep edilmiş, mahkemece yapılan yargılama neticesinde 2013/174 E. 2013/43 K sayılı kararıyla, … Dış Ticaret A.Ş.’nin İİK. 179 ve TTK 376 maddeleri gereğince doğrudan doğruya iflasına, iflasın 12/03/2013 günü saat 15:30 itibariyle açılmasına karar verilmiştir. Kararın Yargıtay 23. Hukuk Dairesi’nin 15/11/2013 tarih 2013/5556 E. 2013/7124 K. sayılı ilamıyla onandığı ve karar düzeltme isteminin 15/09/2014 tarih 2014/1018 E. 2014/5609 K. sayılı ilamıyla reddedildiği anlaşılmıştır.
İflas kararının ardından tasfiye işlemlerinin İstanbul Anadolu … İcra Dairesi’nin … İflas sayılı dosyası üzerinden adi tasfiye usulüne göre yürütüldüğü, davacı vekilinin 30/04/2015 tarihli dilekçesi ile “masaya kayıtlı ana para borçlarının %26’sının konkordato tasdik kararının kesinleşmesi tarihinden itibaren 12 ay sonra başlamak üzere 60 aylık süre içerisinde her 3 ayda bir ödeme yapılarak 20 eşit taksit halinde ödenmek üzere” konkordato teklif ettiklerini belirterek ikinci alacaklılar toplantısında müzakere edilmesini talep ettiği, ikinci alacaklılar toplantısı ve konkordato müzakeresinin 09/06/2015 günü yapıldığı anlaşılmıştır.Toplantı neticesinde düzenlenen raporda nisaba dahil alacaklı sayısının 85, teklifi kabul eden alacaklı sayısının 57, reddeden alacaklı sayısının 6 olduğu, konkordato nisabına esas alacak miktarının 237.066.048,51 TL, teklifi kabul eden alacaklıların alacak toplamının 210.908.068,88 TL, reddeden alacak toplamının 15.777.174,86 TL olduğu, bu durumda alacaklı sayısı ve alacak miktarı yönünden gerekli nisabın sağlandığı ifade edilmiştir. İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2015/908 E. sayılı dosyası incelendiğinde, Müflis … Ticaret A.Ş. İflas idaresi tarafından 12/08/2015 tarihinde Konkordato Talebinin Tasdikine ilişkin dava açıldığı, Mahkemece alınan bilirkişi raporları doğrultusunda 27/04/2016 tarih 2016/414 Karar sayılı ilamla; “Müflis … Tic. A.Ş.’nin iflas içi konkordato teklifi hakkında tasdik kararı verilebilmesi için İİK md. 298’de öngörülen koşulların oluştuğu…” gerekçesi ile davanın kabulüne karar verildiği, kararın eldeki dosya davacı vekiline 17/05/2016 tarihinde tebliğ edildiği, karara karşı yasal süresinde temyiz talebinde bulunulmaması nedeniyle 30/05/2016 tarihinde kesinleştiği anlaşılmıştır.İstanbul Anadolu 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2013/282 Esas sayılı dava dosyası incelendiğinde ise … Limited (yeni unvan … Limited) tarafından, … Tic. A.Ş. aleyhine, Tuzla İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasına yapılan itirazın iptali istemli dava açıldığı, Mahkemece 12/07/2017 tarih, 2017/713 Karar sayılı ilamla; “Talebin kısmen kabulü ile, 1.452.139.68 USD (Amerikan Doları)’nın 11.10.2011 temerrüt tarihinden itibaren 3095 sayılı Yasanın 4/a maddesi uyarınca Devlet Bankalarının Amerikan Doları döviz cinsinden açılmış 1 yıl vadeli mevduat hesabına ödenen en yüksek faiz oranı uygulanmak suretiyle fiili ödeme günündeki T.C. Merkez Bankası Efektif Satış Kuru üzerinden hesaplanacak TL karşılığının davalıdan tahsil ile davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine…” karar verildiği tespit edilmiştir. Müflis şirket 7101 sayılı Kanunun yürürlüğü girdiği 15/03/2018 tarihinden önce konkordato talebinde bulunduğu için İcra ve İflas Kanununa eklenen geçici 14. madde uyarınca, konkordatonun tamamen feshi isteminin de İİK’nın 7101 sayılı Kanunla yapılan değişiklikten önceki hükümleri kapsamında değerlendirilmesi gerekmektedir. İİK’nın değişiklikten önceki 308.maddesinde; “Her alacaklı suiniyetle muallel bulunan bir konkordatonun feshini tasdik kararını vermiş olan mahkemeden istiyebilir. 299, 300 ve 301 inci maddelerin hükümleri bu halde de caridir.” hükmü yer almaktadır. Borçlu, konkordatonun yapılması sırasında dürüst hareket etmemiş ve kötü niyetli bazı davranışları ile konkordatoyu kabul ve tasdik ettirmeyi başarmış olabilir. Borçlunun bu kötü niyetli davranışları sonradan öğrenilince, alacaklılardan birini talebi ile, konkordato tamamen (yani bütün alacaklılar için) feshedilir. Mesela borçlu, bazı alacaklılar ile gizlice anlaşarak onlara konkordato ile teklif ettiği paradan daha fazla bir para vermiş veya vermeyi vaad etmiş (m.306), uydurma alacaklılarla alacaklı çoğunluğu sağlamış ve bir kısım malını saklayarak, mevcudunu olduğundan az göstermiş ise, konkordato kötüniyetle elde edilmiş (suiniyetle muallel) bir konkordatodur; böyle bir konkordatonun tamamen feshi istenebilir (m.308). Böyle bir hileden zamanında konkordato tasdikine kadar haberdar olmayan her konkordato alacaklısı, konkordatonun tasdiki kararını vermiş olan ticaret mahkemesine başvurarak, konkordatonun tamamen feshi için dava açabilir. Ticaret mahkemesi basit yargılama usulüne göre yapacağı inceleme sonucunda, davacı alacaklının bildirdiği hilenin doğru olduğu kanısına varırsa, konkordatonun tamamen feshine karar verir. (Prof.Dr. Baki Kuru, Prof.Dr. Ramazan Arslan, Prof.Dr. Ejder Yılmaz, İcra İflas Hukuku Ders Kitabı, 27. Baskı, 2013, S.646) Konkordato, dürüst borçlular için öngörülmüş bir cebri icra müessesesi olduğu için borçlunun konkordatonun tasdikine yönelik dürüst olmayan tutum ve davranışları fesih sebebi teşkil eder. Başka bir deyişle, buradaki feshi sebebi konkordatonun dürüst olmayan bir davranışla oluşturulmasıdır. Bütün alacaklılar için konkordatonun feshinin hem iflas dışı hem de iflastan sonra konkordato bakımından uygulanma kabiliyeti bulunmaktadır. (Mahmut Coşkun, Konkordato ve İflas, 2019, sayfa 265) Konkordatoya dahil her alacaklı, konkordatonun tasdikinden sonra, borçlunun kötü niyetlerini ileri sürerek konkordatonun feshini isteyebilir. Ancak ileri sürülen kötü niyetli eylemlerin, konkordatonun onanması sırasında ileri sürülmemiş ve mahkemece incelenerek reddedilmemiş olması gerekir (HGK 14/11/1979, 1977/12-1038; 1358). Bir başka değişle, bir alacaklı konkordatonun feshini gerektirecek fiili, konkordato sürecinde bilmesine rağmen, bunu konkordato tasdik duruşmasında itiraz olarak ileri sürmemişse artık bu nedenle konkordatonun feshini isteyemez. (Mahmut Coşkun, Konkordato ve İflas, 2019, sayfa 267) Konkordatonun bütün alacaklılar yönünden feshi için kesinleşmiş bir konkordato tasdik kararı olması, tasdik kararının borçlu ya da 3. şahıslar tarafından gerçekleştirilse bile dürüst olmayan tutum ve davranışlar sonucu oluşturulması, kötü niyetli eylemlerin konkordatonun onanması sırasında ileri sürülmemiş ve mahkemece incelenerek reddedilmemiş olması, borçlunun iflas etmemiş olması gerekir. Davacının fesih talebi ve istinaf sebepleri değerlendirildiğinde; konkordato oylamasında kabul oyu kullanan vekillerin vekaletnamelerinde bu yönde yetkilerinin olmadığı, tasdik kararında borcun ne şekilde ödeneceği yazılmadığı için kararın gerekli açıklıkta olmadığı ileri sürmüş ise de bu hususların tasdik yargılaması sırasında itiraz olarak ileri sürülmesi gerektiğinden, yukarıda yapılan açıklamalar uyarınca konkordatonun feshi istemine dayanak teşkil etmeyeceği açıktır. Yine müvekkiline, itirazın iptali davası neticesinde hükmedilen miktar uyarınca ödeme yapılmadığı iddiası ise konkordatonun tamamen feshi sebebi değildir. Davacı tarafından ayrıca alacaklı … A.Ş.’nin alacağına yönelik bir kısım itirazlar ileri sürülmüş ise de, tasdiki sağlayan hilenin ne olduğu açıklanmadığı gibi ispat yükü üzerinde olan davacı tarafından hileli işlemlerin ne şekilde gerçekleştirildiğine dair bir delil de ortaya konulmadığı ayrıca bir hilenin varlığı halinde bu durumdan konkordato tasdik sürecinde haberdar olmadığının da ispat edilmesi gerektiği, banka alacaklarının … A.Ş. tarafından temlik alınmasının ise tek başına alacağın hileli olduğuna yönelik iddiayı ispata yeterli olmadığı kanaatine varıldığından, dosya kapsamına göre ilk derece mahkemesi kararının gerekçesinde dayanılan delillerle, delillerin tartışılması sonucu ulaşılan maddi olay ve hukuki değerlendirme usul ve yasaya uygundur. HMK’nun 355. maddesi uyarınca kamu düzenine aykırılık olup olmadığı hususunda re’sen ve istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak inceleme yapılmış, kamu düzenine aykırı herhangi bir husus tespit edilmemiştir. Davacı vekilinin istinaf dilekçesinde yer verdiği itirazların açıklanan gerekçeler yerinde olmadığı anlaşılmakla istinaf başvurusunun HMK 353/1.b.1 bendi gereğince esastan reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere; 1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1.b.l bendi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-Davacı tarafından yatırılan 162,10 TL istinaf başvuru harcının Hazineye irat kaydına, 3-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 80,70 TL istinaf karar harcından, davacı tarafından yatırılan 59,30 TL’nin mahsubu ile bakiye 21,40 TL harcın davacıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına, 5-Yatırılan gider avansından kalan kısmın davacıya ilk derece mahkemesince iadesine, 6-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı HMK’nun 361/1. fıkrası ve 2004 sayılı İİK’nın 7101 sayılı Kanunla yapılan değişiklikten önceki 308.maddesinin yollaması ile 299.maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren on gün içinde Yargıtay nezdinde temyiz kanun yolu açık olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.02/11/2022