Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 45. Hukuk Dairesi 2022/226 E. 2022/352 K. 23.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
45. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/226
KARAR NO: 2022/352
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2020/949
KARAR NO: 2021/1051
DAVA TARİHİ: 31/05/2019
KARAR TARİHİ: 11/11/2021
DAVA: İflas (Kambiyo Senetlerine Özgü İflas Yoluyla Takip)
KARAR TARİHİ: 23/03/2022
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalılar aleyhine Bakırköy … İcra Müdürlüğünün … E. sayılı dosyası ile iflas yolu ile takibe geçildiğini, davalıların ödeme emrini tebliğ aldığını, itiraz etmeleri üzerine takibin kesinleştiğini, davalıların müvekkiline olan borçlarını ödememesi nedeniyle müvekkilinin mağdur olduğunu, bu nedenle davalılar hakkında iflas kararı verilmesini talep ettiklerinden huzurdaki davayı ikame ettiklerini, izah edilen nedenlerle, alacağın tahsili amacıyla depo kararı oluşturulmasını, ödenmemesi halinde ise davalıların İİK 158 mad. istinaden iflasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davalılar tarafından davaya cevap verilmemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2019/413 E. 2019/1178 K. sayılı 05/12/2019 tarihli kararı ile; “…İİK.nun 173/2 maddesi atfıyla aynı kanunun 166/2 maddesi uyarınca Türkiye Ticaret Sicil Gazetesinde ve tirajı 50.000’in üzerinde ve yurt düzeyinde dağıtım yapılan gazetelerden birinde iflâs talebi ilan edilmiş, gazete nüshaları dosyaya ibraz edilmiş, yargılama sırasında … vekili vasıtasıyla davaya müdahil olmuş ve iflâs talebine itiraz eden olmamıştır… Toplanan ve sunulan deliller, kesinleşen icra dosyası, bilirkişi raporu, ticaret sicil kayıtları ve tüm dosya içeriğine göre kesinleşen takibe ve usulüne uygun düzenlenip tebliğ edilen depo kararına rağmen davalılar tarafından depo emrinde belirlenen borç ödenmediğinden davalıların İİK.nun 173 ncü maddesinin 3 ncü fıkrası hükümlerine göre iflâsına karar verilmesi gerektiği” gerekçesiyle davalıların ayrı ayrı iflasına karar verilmiştir. Bu karara karşı asli müdahil … AŞ vekili ve asli müdahil … Bankası vekili tarafından yetki ve alacağın varlığına ilişkin itiraz ileri sürülerek istinaf yoluna başvurulmuştur.
DAİREMİZİN KALDIRMA KARARI Dairemizin 11/11/2020 tarihli 2020/1494 E. 2020/230 K. sayılı kararı ile; “Dava, İİK’nun 167, 171 vd maddelerinde düzenlenmiş olan, kambiyo senetlerine özgü iflas yoluyla takibe borçlunun itiraz etmemesi sonucu açılan iflas davasıdır …Asli müdahil … AŞ vekilinin yetki itirazı yönünden değerlendirme; İİK 154/3 fıkrası gereğince iflas davasında borçlunun muamele merkezinin bulunuğu yer asliye ticaret mahkemesi kesin yetkilidir. İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğünden celp edilen kayıtlara göre davalıların gerçek kişi tacir olarak her üçünün de 28/05/2019 tarihinde sicile tescil edilen adresleri … Mah. … Cad. … Ap ..: … Bağcılar/İstanbul’dur. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 2012/19-643 E. 2013/256 K. sayılı ve 20/02/2013 tarihli kararı; “…2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu (İİK)’nun “İflas Takiplerinde Yetkili Merci” başlığı altında düzenlenen 154/III. maddesinde, “Şu kadar ki, iflas davaları için yetki sözleşmesi yapılamaz ve iflas davası mutlaka borçlunun muamele merkezinin bulunduğu yer ticaret mahkemesinde açılır.” hükmü öngörülmüştür. Bu açık hüküm karşısında, borçlunun muamele merkezinin bulunduğu yerdeki Ticaret Mahkemesi’nin yetkisi kamu düzenine ilişkin olup, kesindir. Nitekim, aynı ilke Hukuk Genel Kurulu’nun 28.09.2011 gün ve E:2011/19-446, K:2011/569 sayılı ilamında da benimsenmiştir. İflası istenen kişinin ticaret siciline kayıtlı olduğu yer, muamele merkezi yönünden karine teşkil ederse de, ticaret sicilinde kayıtlı yerden başka bir yerin muamele merkezi olduğu kanıtlanırsa iflas davasının bu yer ticaret mahkemesinde açılması gerekir.” şeklindedir. Dosya kapsamı incelendiğinde; takip tarihi 14/05/2019, İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğünden celp edilen kayıtlara göre davalıların gerçek kişi tacir olarak sicile tescil tarihi 28/05/2019, dava tarihi 31/05/2019, Türkiye Ticaret Sicil Gazetesinde sicil kayıtlarının ilan edildiği tarih ise 03/06/2019’dur ve davalıların tamamının sicile kayıtlı adresleri ise aynı adrestir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu kararında da belirtildiği üzere sicilde kayıtlı adres muamele merkezi yönünden karine teşkil etmekle birlikte, muamele merkezi tacirin üçüncü kişilere karşı işlerini yürüttüğü merkez olup, asli müdahil vekili tarafından davalıların muamele merkezinin Gaziantep ili olduğu iddia edilmiş ve bir kısım kayıtlar sunulmuş ise de mahkemece bu yönde bir değerlendirme yapılmamıştır. Ayrıca dava dosyasında depo kararının davalı asillere “… Mah. … Cad. … Blk Ap N: … Bağcılar/İstanbul” adresine tebliğe çıkartıldığı ancak tebligatların adreste tanınmadıklarından bahisle iade edildiği ve Gaziantep ilindeki adreslerinde tebliğ edildiği de sabittir. Mahkemece öncelikle Asli müdahil … AŞ vekilinin yetki itirazlarına ilişkin delillerinin toplanması, gerektiğinde kolluk araştırması yapılarak, davalıların muamele merkezinin sicilde kayıtlı adresleri olup olmadığı tereddüte mahal vermeyecek şekilde tespit edilmelidir. Zira iflas davasında mahkemenin yetkisi kesin ve kamu düzenine ilişkin olduğundan mahkemece resen araştırılmadır. Asli müdahil … Bankası AŞ ve asli müdahil … AŞ vekillerinin esasa ilişkin itirazları yönünden değerlendirme; …Dava, kambiyo senetlerine özgü iflas yoluyla takibe davalı borçluların itiraz etmemesi sonucu açılan iflas davası olup, takip itirazsız kesinleştiğinden, İİK’nın 173/2.fıkrasının göndermesi ile İİK’nın 166/2 fıkrasında belirtilen usule göre ilan yapılması zorunludur. Yapılan ilan ile birlikte üçüncü kişiler, ilanı izleyen on beş gün içinde davalının iflasını gerektiren bir hal olmadığını ileri sürerek, itiraz ve davaya müdahale edebilirler. Somut olayda bu hüküm gereğince iflas davası 08/08/2019 tarihinde Türkiye Ticaret Sicil Gazetesinde, 27/07/2019 tarihinde … Gazetesinde ilan edilmiş, asli müdahil … Bankası AŞ vekili tarafından 31/07/2019 tarihinde, asli müdahil … AŞ vekili tarafından 06/08/2019 tarihinde müdahale talep dilekçesi sunulmuş ve ilk derece mahkemesince müdahale taleplerinin kabulüne karar verilmiştir. Her iki asli müdahil vekili de davalıların iflası gerektirir bir hali olmadığını iddia ederek davanın reddini savunmuş ve alacağın varlığı konusunda araştırma yapılmasını talep etmişlerdir. İlk derece mahkemesince gerekçeli kararda “İİK.nun 173/2 maddesi atfıyla aynı kanunun 166/2 maddesi uyarınca Türkiye Ticaret Sicil Gazetesinde ve tirajı 50.000’in üzerinde ve yurt düzeyinde dağıtım yapılan gazetelerden birinde iflâs talebi ilan edilmiş, gazete nüshaları dosyaya ibraz edilmiş, yargılama sırasında … vekili vasıtasıyla davaya müdahil olmuş ve iflâs talebine itiraz eden olmamıştır.” şeklinde bir tespite yer verilmiş ise de dosyada “…” adında müdahil olmadığı gibi, “iflas talebine itiraz eden olmamıştır” tespiti de yukarıda yapılan açıklama uyarınca yerinde değildir. İİK 173.maddesi “…İflas talebinin ilanından itibaren onbeş gün içinde diğer alacaklılar davaya müdahale veya itiraz ederek iflası gerektiren bir hal bulunmadığını ileri sürerek mahkemeden talebin reddini isteyebilirler. Mahkeme, takip dosyasını getirtir ve basit yargılama usulü ile yapacağı inceleme sonunda borcun ödenmediği, itiraz ve şikayette de bulunmadığını tesbit ederse yedi gün içinde faiz ve icra masrafları ile birlikte borcun ifa veya o miktar meblağın mahkeme veznesine depo edilmesini 158 inci madde uyarınca emreder… ” hükmü yer almaktadır. Yapılacak ilanın amacı muvazaalı işlemlerin önlenmesi bakımından müdahil olabileceklerin iflas davasından haberdar olmaları sağlanarak müdahil alacaklılara itiraz hakkı tanınmasına yöneliktir. İflas davasına ilişkin asli müdahil … AŞ ve asli müdahil … AŞ vekillerinin itirazı olduğundan, mahkemece itirazlar değerlendirilerek, takip konusu alacağın varlığı üzerinde durularak ve taraflara ait ticari defter ve kayıtlar üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılarak karar verilmesi gerekirken doğrudan depo emri tebliği ile ödeme yapılmadığından iflas kararı vermiş olması yasal düzenlemelere uygun değildir. (Emsal nitelikte Yargıtay 19. Hukuk Dairesinin 2009/6282 E. 2009/6606 K. sayılı ve 02/07/2009 tarihli ilamı, Yargıtay 23. Hukuk Dairesinin 2012/2518 E. 2012/3949 K. sayılı ve 05/06/2012 tarihli ilamı). Açıklanan nedenlerle ilk derece mahkemesince öncelikle yetki yönünden araştırma yapılması, yetkili olduğu takdirde alacağın esasına ilişkin bilirkişi incelemesi yaptırılarak karar verilmesi gerektiğinden asli müdahil … Bankası AŞ ve asli müdahil … AŞ vekillerinin istinaf başvurularının kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının HMK 353/1.a.6 maddesi gereğince” kararın kaldırılmasına karar verilmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI Dairemizin kaldırma kararından sonra Mahkemece; “Dosya kapsamı incelendiğinde; takip tarihi 14/05/2019, İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğünden celp edilen kayıtlara göre davalıların sicile tescil tarihi 28/05/2019, dava tarihi 31/05/2019, Türkiye Ticaret Sicil Gazetesinde sicil kayıtlarının ilan edildiği tarih ise 03/06/2019’dur ve davalıların tamamının sicile kayıtlı adresleri ise aynı adrestir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu kararında da belirtildiği üzere sicilde kayıtlı adres muamele merkezi yönünden karine teşkil etmekle birlikte, muamele merkezi tacirin üçüncü kişilere karşı işlerini yürüttüğü merkez olup Mahkememizce yapılan araştırma sonucunda davalıların ağırlıklı olarak işlerini yürüttükleri yerin Gaziantep İli olduğu, bu ilde açılmış çok sayıda icra takibinin bulunduğu, davalıların tümünün mernis adreslerinin Gaziantep ili olduğu, davalıların sicile tescil tarihi 28/05/2019, dava tarihi 31/05/2019, Türkiye Ticaret Sicil Gazetesinde sicil kayıtlarının ilan edildiği tarih ise 03/06/2019 olduğu dikkate alındığında ve iflas davalarında sicil adresine göre yetki belirlemesinde ilan tarihi gözönüne alındığında Mahkememizin yetkili olmadığı, sonradan Mahkememizin yetkili hâle gelemeyeceği anlaşıldığından, davanın HMK’nun 114/1(ç) ve 115/2.maddeleri uyarınca Gaziantep Asliye Ticaret Mahkemelerinin yetkili olması sebebiyle usulden reddine” karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili yasal süre içerisinde sunmuş olduğu istinaf dilekçesinde özetle; davalıların muamele merkezlerinin sicilde kayıtları oldukları İstanbul adresi olduğunu, davalılar şahıs şirketi olup birçok farklı firmada hissedarlıkları bulunduğunu ancak söz konusu firmalar iflas ettiğinden davalıların fiili olarak İstanbul adreslerinde faaliyetlerine devam ettiklerini, davalıların mernis adreslerinin bulunduğu karakollarca yapılan tahkikat neticesinde çoğunlukla İstanbul ilinde faaliyet gösterdiklerinin tespit edildiğini, yine davalıların sicilde kayıtlı oldukları adreste yapılan kolluk tespiti neticesinde ilgili site yönetimi tarafından davalıların söz konusu adreste faaliyet gösterdiklerinin tutanak altına alındığını, ilk derece mahkemesi tarafından Gaziantep iline yazılan müzekkerelere verilen cevaplar incelendiğinde davalıların 2018 yılına kadar fiili olarak Gaziantep ilinde faaliyette olduklarının ancak hissedar oldukları şirketlerin tasfiye halinde olduğunun belirtildiğini, sonuç itibari ile davalıların mernis adreslerinin Gaziantep ilinde bulunması veya 2015 yılı öncesinde Gaziantep ilinde faaliyet göstermiş olmaları asıl muamele merkezlerinin Gaziantep olacağı anlamını taşımadığını ayrıca davalıların taşınmaz sahibi ve hissedar oldukları şirketler sadece Gaziantep ilinde bulunmayıp, Niğde ve Kahramanmaraş illerinde de mal varlıkları ve şirket iştigalleri olduğundan bu değerlendirmeden yola çıkılarak yetkili mahkemenin tespitinde hataya düşüleceğinin aşikar olduğunu, İlk derece mahkemesince davalıların şirket kuruluş ilanlarının Türkiye Ticaret Sicil Gazetesine 03/06/2019 tarihinde yapıldığı işbu davanın ise 31/05/2019 tarihinde ikame edildiği dava ikame edildiği sırada geçerli bir adres tescili söz konusu olmadığından yetkisizlik kararı verilmiş ise de davalıların adres tescilini nakil şeklinde değil kuruluş şeklinde yaptıklarını, davalıların vergi açılışları ve resmi müsaadeleri alarak ticarete başladıklarını ve müvekkili şirket ile ticari faaliyette bulunduklarını ancak verilen hizmet üzerine müvekkiline ödeme yapılmadığından işbu davanın ikame edildiğini, davalıların adres ilanlarını sonradan yaptırmalarının kendi kusurları olup, davalılardan alacaklı olan müvekkilinin bu sebeple alacağından mahrum bırakılmasının kabul edilemeyeceğini, davalılara karşı yapılan bütün tebligatların tescil adresinden alındığını, davalılar tarafından dahi bu yönde bir itiraz mevcut olmadığını, davalıların hissedar oldukları … San. A.Ş., … San. A.Ş., …Tic. Ltd. Şti., … Tic. A.Ş. Şirketleri hakkında da Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/193 Esas sayılı dosyası ile 19/06/2019 tarihinde iflas kararı verilerek kararların kesinleştiğini, söz konusu şirketlerin de yine aynı adreste faaliyet gösterdiğini, İlk derece mahkemesi yargılaması sırasında taraflar arasındaki borç ilişkisi ile ilgili olarak bilirkişi raporu alınmasına karar verilmiş olup, bilirkişi tarafından hazırlanan rapora göre müvekkilin davalılardan ve dava dışı şirketten 247.800,00 TL alacaklı olduğu tespit edilmekle aslen İİK 173 maddesi uyarınca bu yönde bir araştırma yapılmasının dahi gerekmediğini beyan ederek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında inceleme; 6100 sayılı HMK’nun 355.maddesi uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılmış, kamu düzenine aykırılık olup olmadığı ise re’sen gözetilmiş ayrıca HMK’nun 357. maddesindeki “İlk derece mahkemesinde ileri sürülmeyen iddia ve savunma istinafta dinlenemez ve istinafta yeni delillere dayanılamaz” kuralı nazara alınmıştır.Dava, İİK’nun 167, 171 vd maddelerinde düzenlenmiş olan, kambiyo senetlerine özgü iflas yoluyla takibe borçlunun itiraz etmemesi sonucu açılan iflas davasıdır. Bakırköy … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı iflas yoluyla takip dosyasında; davacı tarafından, 14/05/2019 tarihinde davalılar … San. Ve Tic. A.Ş., …, …, … ve … aleyhine, düzenleme yeri İstanbul olan, 29/03/2019 düzenleme tarihli, 15/04/2019 vade tarihli, borçlunun … A.Ş, kefillerin …, …, … ve …, alacaklının … Ltd. Şti olduğu 247.800,00 TL bedelli senede dayalı olarak 247.800,00 TL asıl alacak, 3.839,20 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 251.639,20 TL’nin tahsili için kambiyo senetlerine özgü iflas yolu ile icra takibi başlatıldığı, davalılara ödeme emrinin 16/05/2019 tarihinde tebliğ edildiği, herhangi bir itiraz olmaması neticesinde takibin kesinleştiği anlaşılmıştır. İİK’nın 173 maddesinde “Borçlu beş gün içinde borcu ödemez, itiraz veya şikayette de bulunmazsa, alacaklı, bu durumu tevsik eden ödeme emri nüshası ile ticaret mahkemesinden borçlunun iflasına karar verilmesini istiyebilir.”, İİK’nın 156/4.fıkrasında ise “İflas istemek hakkı ödeme emrinin tebliği tarihinden bir sene sonra düşer.” düzenlemesi yer almaktadır. İİK’nın 176.maddesinin göndermesi ile İİK’nın 156/son fıkrası uyarınca, davacı tarafından iflasın, ödeme emrine itiraz edilsin edilmesin, ödeme emrinin tebliğ tarihinden itibaren bir senelik hak düşürücü süre içerisinde istenmesi gerekmektedir. Somut olayda, iflaslı takibe ilişkin ödeme emri borçlulara 16/05/2019 tarihinde tebliğ edilmiş, dava ise 31/05/2019 tarihinde bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde açılmıştır. İİK 160.maddesi gereğince davacı şirket tarafından, her bir davalı yönünden ayrı ayrı olacak şekilde iflas avansı 09/07/2019 tarihinde yatırılmıştır. İİK’nın 173/2.fıkrasının göndermesi ile İİK’nın 166/2 fıkrasında belirtilen usule göre mahkemece gerekli ilanlar yapılmış, iflas davası 08/08/2019 tarihinde Türkiye Ticaret Sicil Gazetesinde, 27/07/2019 tarihinde … Gazetesinde ilan edilmiştir. Asli müdahil … AŞ vekili tarafından 31/07/2019 tarihinde, asli müdahil … AŞ vekili tarafından 06/08/2019 tarihinde müdahale talep dilekçesi sunulmuştur.Mahkemenin 05/09/2019 tarihli ön inceleme duruşmasında davalı gerçek kişiler vekilinin “Müvekkillerin borcu ödeyecek durumu yoktur, asıl borçlu şirkette iflas etmiştir, depo emrinden feragat edilerek iflasımıza karar verilsin” şeklinde beyanına karşılık müdahil vekilleri davanın reddini savunmuşlardır. Kaldırma kararından önce mahkemece, 16/10/2019 tarihinde hazırlanan depo emri davalılara tebliğ edilmiş, kesin süre içerisinde depo kararı yerine getirilmemiş, 05/12/2019 tarihli celsede davalılar vekili “müvekkiller depo emrine konu parayı ödeyememişlerdir. İflaslarına karar verilsin” şeklinde beyan sunmuştur. 2004 sayılı İİK’nın 154/1. fıkrası uyarınca iflas yoluyla takipte yetkili icra dairesi borçlunun muamele merkezinin bulunduğu yerdeki icra dairesidir. Ancak, İİK’nın 154/3. fıkrası uyarınca icra dairesinin yetkisi kamu düzeninden olmadığından bu konuda yetki sözleşmesi yapılabilir. Borçlu ve alacaklı yetki sözleşmesi veya yetki şartı ile borçlunun muamele merkezinin bulunduğu yerden başka bir yer icra dairesini yetkili kılmışlarsa o yerin icra dairesi de iflas takibi için yetkili sayılır. Ayrıca icra dairesinin yetkisi kamu düzenine ilişkin olmadığından, iflas davasında Mahkeme icra dairesinin yetkili olup olmadığını resen inceleyemez. Ancak iflas davaları için yetki sözleşmesi yapılamaz ve kamu düzenine ilişkin kesin yetki kuralı gereğince iflas davası mutlaka borçlunun muamele merkezinin bulunduğu yer ticaret mahkemesinde açılır. Bakırköy … İcra Müdürlüğünün … E. sayılı iflas yoluyla takip 14/05/2019 tarihinde başlatılmış, takip talebinde borçluların adresleri “… Mah. … Cad. … Ap N: … Bağcılar/İstanbul olarak belirtilmiş, dava 31/05/2019 tarihinde açılmıştır. Dairemizin kaldırma kararından önce dosya kapsamında yer alan İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğünden celp edilen kayıtlara göre … sicil numaralı … (… Tekstil), …sicil numaralı …, … sicil numaralı … ve … sicil numaralı …’in sicile tescil tarihleri 28/05/2019 olup tüm davalıların adreslerinin “… Mah. … Cad. … Sit. … N: … Bağcılar/İstanbul” olduğu, Türkiye Ticaret Sicil Gazetesinde 03/06/2019 tarihinde ilan edildiği anlaşılmıştır. Dairemizin kaldırma kararından sonra mahkemece yeniden İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğüne müzekkere yazılarak “… sicil numaralı … ve … Kollektif Şirketi” kayıtları celp edilmiş, yapılan incelemesinde; şirket ana sözleşmesinin 24/01/2019 tarihinde tescil ve 31/01/2019 tarihinde ilan edildiği, ortaklarının …, …, … ve … olduğu anlaşılmıştır. Gaziantep Ticaret Sicil Müdürlüğünden ise davalıların ortak olduğu şirketlere ilişkin kayıtlar celp edilmiştir.Yine kaldırma kararının ardından mahkemece kolluk araştırması yapılmıştır. Bağcılar İlçe Emniyet Müdürlüğü Güneşli Polis Merkezi Amirliği raporunda … Sitesi yönetimiyle yapılan görüşmede davalıların belirtilen adreste iş yerlerinin faaliyetlerini devam ettirdiklerinin bilgisi alındığı belirtilmiştir. Şahinbey İlçe Emniyet Müdürlüğü’nün raporunda …’in … Mah.’deki adresine genelde ayda bir defa gelerek kaldığı, şahsın çoğunlukla İstanbul ilinde bulunduğu, işyeri konusunda bilgi sahibine rastlanmadığı, …’in mernis adresi olarak kayıtlı olan adreste ikamet etmediği ve tanınmadığı, …’in aynı zamanda mernis adresi olan adreste ikamet ettiği Gaziantep ilinde bulunduğu, ikamet adresinin dışında herhangi bir iş adresi ve işyeri bilgisine ulaşılamadığı, …’in adreste tanınmadığı belirtilmiştir. Güneşli Vergi Dairesinden gelen kayıtlara göre tüm davalıların … Mah. … Cad…. Sit. … N: … Bağcılar/İstanbul adresinde 24/01/2019 tarihinde faaliyete başladıkları, …’in işe başlama tarihinin 08/04/2019 olduğu, “halı ve kilim imalatı” işi ile iştigal ettiği, …’in işe başlama tarihinin 08/01/2019 olduğu, “diğer lokanta ve restoranların faaliyetleri” işi ile iştigal ettiği, …’in işe başlama tarihinin 08/04/2019 olduğu, halı ve kilim imalatı işi ile iştigal ettiği, …’in işe başlama tarihinin 08/04/2019 olduğu, halı ve kilim imalatı işi ile iştigal ettiği, yoklama fişine göre … Mah. … Cad. … Sit. … N: … Bağcılar/İstanbul adresinde … ve … Kollektif Şirketi, … , …, … ve …’in faaliyet gösterdiği, ayrı ayrı düzenlenen yoklama fişlerine göre yoklama sırasında mükelleflerin Gaziantep’te olduğu, tespit edilen hususların mükelleflerin grup şirketlerinden olan … AŞ’nin çalışanı … nezdinde vekaleten tutulduğu belirtilmiştir. Şahinbey Vergi Dairesinden gelen kayıtlara göre …’in 01/01/2011 tarihinde “kendine ait veya kiralanan gayrimenkullerin kiraya verilmesi veya leasingi” faaliyetiyle işe başladığı ve 31/12/2018 tarihinde faaliyetini terk ettiği, …’in 01/01/2009 tarihinde “kendi adına menkul sermaye iradı” faaliyetiyle işe başladığı ve 31/12/2010 tarihinde faaliyetini terk ettiği, …’in 01/01/2014 tarihinde “kendine ait veya kiralanan gayrimenkullerin kiraya verilmesi veya leasingi” faaliyetiyle işe başladığı ve 31/12/2018 tarihinde faaliyetini terk ettiği belirtilmiş, … hakkında herhangi bir bilgi verilmemiştir. İflası istenen kişinin ticaret siciline kayıtlı olduğu yer, muamele merkezi yönünden karine teşkil etse de, ticaret sicilinde kayıtlı yerden başka bir yerin muamele merkezi olduğu kanıtlanırsa iflas davasının bu yer ticaret mahkemesinde açılması gerekmektedir. Muamele merkezinden kasıt, borçlunun ticarethanesinin bulunduğu yer olmayıp ticaret yaptığı kişilere yönelik olarak işlerini takip ettiği yerdir. Gerçek veya tüzel kişi tacir birden fazla yerde ticari faaliyette bulunmasına rağmen bu işletmelerden birinde yoğun şekilde faaliyetlerini yürüterek ticari işletmesini buradan idare ettiği takdirde muamele merkezi, ticari faaliyetlerin idare edildiği yerdir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunu 2012/19-643 E. 2013/256 K. sayılı ve 20/02/2013 tarihli kararı; “…2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu (İİK)’nun “İflas Takiplerinde Yetkili Merci” başlığı altında düzenlenen 154/III. maddesinde, “Şu kadar ki, iflas davaları için yetki sözleşmesi yapılamaz ve iflas davası mutlaka borçlunun muamele merkezinin bulunduğu yer ticaret mahkemesinde açılır.” hükmü öngörülmüştür. Bu açık hüküm karşısında, borçlunun muamele merkezinin bulunduğu yerdeki Ticaret Mahkemesi’nin yetkisi kamu düzenine ilişkin olup, kesindir. Nitekim, aynı ilke Hukuk Genel Kurulu’nun 28/09/2011 gün ve E:2011/19-446, K:2011/569 sayılı ilamında da benimsenmiştir. İflası istenen kişinin ticaret siciline kayıtlı olduğu yer, muamele merkezi yönünden karine teşkil ederse de, ticaret sicilinde kayıtlı yerden başka bir yerin muamele merkezi olduğu kanıtlanırsa iflas davasının bu yer ticaret mahkemesinde açılması gerekir. Somut olayda, iflas erteleme talebinde bulunanlar, şirketlerin merkezlerini Bursa ilinden Balıkesir iline taşımışlardır. Bu kapsamda, her iki şirket 05/04/2010 tarihinde Balıkesir Ticaret Odası’na kayıtlarını yaptırmış; daha sonra ise, şirketlerin merkezlerinin Balıkesir ilinde gösterilen adres olduğu 14/04/2010 tarihinde Ticaret Sicil Gazetesi’nde tescil ve ilan edilmiştir. Eldeki dava ise, 16/04/2010 tarihinde açılmıştır. Görüldüğü üzere, şirketlerin sicile kayıt edildiği Balıkesir il merkezi, İİK 154.madde kapsamında muamele merkezi yönünden karine oluşturur. Bu karinenin aksinin ispatına dair bir delil de dosyaya sunulmamıştır. Şu durumda, iflasın ertelenmesi istemi yönünden yetkili mahkemenin Balıkesir Asliye Hukuk Mahkemesi olduğu her türlü duraksamadan uzaktır.” şeklindedir. Dosya kapsamı değerlendirildiğinde; mahkemece “iflas davalarında sicil adresine göre yetki belirlemesinde ilan tarihi gözönüne alındığında Mahkememizin yetkili olmadığı, sonradan Mahkememizin yetkili hâle gelemeyeceği” gerekçesiyle kesin yetkiye ilişkin dava şartı yokluğundan davanın reddine karar verilmiş ise de, yapılan araştırmada davalıların ağırlıklı olarak Gaziantep ilinde ticari faaliyetlerinin olduğu ve devam ettiğine dair bir kaydın bulunmadığı, mernis adreslerinin Gaziantep olmasının ticari faaliyetlerinin merkezinin de Gaziantep olduğunu göstermediği ayrıca kolluk araştırmasında Gaziantep’te davalılara ait işyeri bilgisine ulaşılamadığı, Şahinbey Vergi Dairesinden gelen cevabi yazıya göre davalıların 2019 yılından önce faaliyetlerini terk ettikleri, Güneşli Polis Merkezi Amirliği raporunda … Sitesi yönetimiyle yapılan görüşmede davalıların belirtilen adreste faaliyetlerine devam ettiklerinin belirlendiği, bu durumda davalıların gerçek kişi tacir olarak ticari faaliyetlerini Gaziantep’te idare ettiklerinden söz edilemeyeceği, davalıların gerçek kişi tacir olarak sicile tescil tarihleri 28/05/2019 ise de Güneşli Vergi Dairesinden gelen kayıtlara göre davalıların 24/01/2019 tarihinde faaliyete başladıkları, davanın ise bu tarihlerden sonra 31/05/2019 tarihinde açıldığı anlaşılmakla, tüm bu açıklamalar ışığında, davalıların muamele merkezinin sicilde kayıtlı oldukları Bağcılar/İstanbul adresi dışında başka bir adres olduğuna dair yeterli somut bir veri bulunmadığı gözetilerek, mahkemece işin esası hakkında değerlendirme yapılması gerekirken, verilen karar hatalı olduğundan davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının 6100 sayılı HMK 353/1.a.3 maddesi uyarınca kaldırılmasına, asli müdahillerin alacağın muvazaalı olduğuna yönelik itirazları da değerlendirilerek davanın esasına ilişkin karar verilmek üzere dosya iadesine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere; 1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2020/949 E. 2021/1051 K. Sayılı 11/11/2021 tarihli kararının 6100 sayılı HMK’nun 353/1.a.3 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, 2-Dosyanın, Dairemiz kararına uygun şekilde yargılama yapılarak yeniden bir karar verilmek üzere mahal mahkemesine İADESİNE, 3-Davacı tarafından yatırılan 220,70 TL istinaf başvuru harcının Hazineye irat kaydına, 4-Davacı tarafından yatırılan istinaf karar harcının talep halinde ilk derece mahkemesince iadesine, 5-Davacının yapmış olduğu istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına, 6-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, 7-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine, Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1.a.3, 362/1.c ve 362/1.g bendi gereğince kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.23/03/2022