Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 45. Hukuk Dairesi 2022/216 E. 2022/384 K. 30.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
45. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/216
KARAR NO: 2022/384
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 18. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2020/49
KARAR NO: 2021/16
DAVA TARİHİ: 17/01/2020
KARAR TARİHİ: 13/01/2021
DAVA: Kooperatif Üyeliğinden İhraç Kararının İptali
KARAR TARİHİ: 30/03/2022
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı kooperatifin 03/10/2019 tarihinde 42 sayılı yönetim kurulu kararı ile müvekkilinin ortaklık haklarının haksız ve hukuka aykırı bir şekilde sonlandırdığını, bu kararın Kadıköy … Noterliği’nin 17/10/2019 tarih ve … yevmiye no.lu ihtarnamesi ile müvekkiline iletildiğini, davalı her ne kadar ortaklıktan çıkarılma sebebini kooperatif ana sözleşmesinin 10. maddesine dayandırmış ise de; bu maddenin eski metninde … Sitesinde konut sahibi olmak koşulunun olmadığını, bu koşulun her ne kadar davalı tarafından değiştirildiği ileri sürülmekte ise de değişiklik yönünde alınmış bir genel kurul kararının olmadığını, 29/12/1993 tarih ve … sayı 512 sayfa no.lu Ticaret Sicil Gazetesi incelendiğinde görüleceği üzere bu kararın müvekkilinin yokluğunda yeterli çoğunluk sağlanmadan alındığını, sözleşmenin esasına yönelik olan bu kararın alınmasında Kooperatif Ana Sözleşmesinin 33.maddesinde ifade edilen toplantı ve karar nisabı sağlamadığından müvekkili açısından yok hükmünde olduğunu, davalı kooperatifin önce ordu mensubu kişilerin konut ihtiyacını gidermek amacıyla yapı kooperatifi olarak kurulduğunu, bu amaca ulaşıldıktan sonra (her üyeye bir daire verildikten sonra) yapısını değiştirip işletme kooperatifi olarak çalışmalarına devam ettiğini, bu yapı değişikliğinden sonra kooperatifin elinde üyelere dağıtılmayan daire ve arsalar kaldığını, ihtiyaç sahiplerinin konut ihtiyacını karşılamak olan kooperatifin mülkiyetin el değiştirdiği durumlarda üyelik hakkının devir işleminin ordu mensubu olmayan kişiye devredilememesinin hukuka aykırı olduğu, ayrıca kuruluş amacına göre site işletme kooperatifinin sitenin güvenlik, temizlik, bakım, onarım işlerinin yapılması için bu personel istihdamı sağlamak iken aynı site içerisinde bir kısım kooperatife üye olan ve üye olmayan insanların mevcut olduğundan ve herkes için verilmesi gereken ortak hizmetlerin verilmesinde sıkıntılar doğduğundan kooperatif içerisinde bulunan dairelerin kat mülkiyetine geçirildiğini ve tüm daire sahiplerinden aidat toplanmaya başlandığını, bu uygulama ile birlikte kooperatifin artık bir amacının kalmadığını, süreç içerisinde tasfiye edilip gayrimenkuller satılıp üyelere gelirleri dağıtılması gerekirken, milyon liralık gayrimenkuller elde tutularak haksız kazanç elde edilmeye çalışıldığını belirterek, sonuç olarak ortaklıktan çıkarılma kararının iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Kooperatif ana sözleşmesinin 10.maddesinde “Yenilevent sitesinde konut maliki olmanın” ortaklık şartı olarak düzenlendiğini, ana sözleşmenin 14.maddesinin ise, ana sözleşmenin 10. maddesinde yazılı ortaklık şartlarını kaybedenlerin ortaklıktan çıkartılacağını ve bu işlemi yapmanın da yönetim kurulunun görev ve sorumluğu olduğunu düzenlediğini, ana sözleşmenin 10. maddesindeki açık düzenleme sebebiyle müvekkili Kooperatif Yönetim Kurulu tarafından tapu kayıtları üzerinde yapılan incelemede, … üyelik numarası ile müvekkili Kooperatifin ortağı olan davacının, … Sitesindeki taşınmazlarını satarak Kooperatife ortak olma koşulunu yitirdiğinin tespit edildiğini, durumun yönetim kurulu tarafından genel kurul gündemine taşındığını ve 18/05/2019 tarihinde icra edilen olağan genel kurul toplantısında yapılan müzakere ve oylama neticesinde alınan 13 no.lu karar ile bu koşulu yitiren ortakların ortaklıktan çıkartılması hususunda gereğinin yapılması için yönetim kuruluna talimat verildiğini, bunun üzerine yönetim kurulu kararı ile davacının ortaklıktan çıkartıldığını, davacının … Sitesinde konut maliki olduğuna dair bir iddiasının bulunmadığını, bu yönde dosyaya herhangi bir delil de sunmadığını, ortaklıktan çıkarma kararının Ana Sözleşmenin 10. ve 14. maddeleri ile Kooperatifler Kanunu’nun 16. maddesine uygun olduğunu, diğer yandan davacı ortaklıktan çıkarılmasının hukuki sebebi olan Kooperatif Ana sözleşmenin 10. maddesinde yapılmış olan değişikliğin davacının toplantıya katılmamış olması ve nisabın yetersiz olması sebebiyle yok hükmünde olduğunu ve bu sebeple alınan ortaklıktan çıkartılma kararının da hukuken hüküm ifade etmediğini iddia etmiş ise de Kooperatifler Kanunun 53/1. maddesinin kooperatif genel kurul kararları aleyhine bozma davası açma süresini “toplantıyı kovalayan günden başlamak üzere bir ay içinde” olarak belirlediğini, davacı bu yöndeki iddiasını bir aylık hak düşürücü süre içerisinde dava konusu yapmamış olduğundan bu aşamada dava konusu yapılmasına yasal olanak olmadığını, diğer yandan, Kooperatif genel kurulunca yapılmış olan ana sözleşme değişikliklerinin mer’i mevzuata ve Kooperatif Ana Sözleşmesine uygun olup, davacının aksi yöndeki iddiasının ispata muhtaç olduğunu ayrıca yönetim kurulu kararına karşı açılmış bir davada bu hususun tahkikat konusu yapılamayacağını beyanla davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI Mahkemece; “Dava, davacının ortaklıktan çıkarılmasına ilişkin 03/10/2019 gün ve 42 sayılı kooperatif yönetim kurulu kararının iptali istemine ilişkin olup, uyuşmazlık … sitesinde konut maliki olmayan davacının ortaklıktan çıkarılma şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediğine ilişkindir. Dosyanın kooperatif alanında uzman bir bilirkişiye tevdi ile uyuşmazlık noktasında rapor alınmasına karar verilmiş olup, bilirkişi tarafından sunulan 05/10/2020 tarihli raporda özetle; 03/10/2019 gün ve 42 sayılı Yönetim Kurulu kararının İptali istemine ilişkin, … sitesinde “konut maliki olmayan ortağın ortaklıktan çıkartılma şartlarının” gerçekleşmediğini, davacıya tebliğ edilen ihbarnamenin yasal unsurlarını taşımadığını, davalı kooperatif ana sözleşmesinin md. 33/2 f uyarınca, 18/05/2019 tarihli Genel Kurul Toplantısı Tutanağında madde 13 metninin içeriği olan “konut maliki olmayan ortağın ortaklıktan çıkartılması” gündem maddesinin oylamasında gerekli karar nisabına ulaşılamaması nedeniyle gündem maddesinin reddedilmiş sayıldığını, bu sebeple 03/10/2019 gün ve 42 sayılı Yönetim Kurulu kararın mutlak butlan ile batıl olduğu hususları rapor edilmiştir… Davacı vekilince 1163 Sayılı Kanunun 16/3 maddesinde öngörülen hak düşürücü süre içinde dava açılmıştır. Kooperatif anasözleşmesinin 14. maddesi ile kooperatif ortaklarının hangi hallerde ortaklıktan çıkarılacağı belirlenmiş olup, 1.fıkranın 1.bendi ile 10. Maddede yazılı ortaklık şartlarını kaybedenlerin ortaklıktan çıkarılacağı düzenlenmiştir. Kooperatif anasözleşmesinin 10.maddesinde ortaklık şartları sayılmış olup, 3.bendinde “… Sitesinde Konut Maliki Olmak” ortaklık şartları arasında sayılmıştır. Tüm dosya kapsamı incelendiğinde; … Sitesinde konut maliki olmayan davacının kooperatif ortaklığından çıkarılmasına ilişkin olarak verilen Kooperatif Yönetim Kurulu’nun 03/10/2019 tarihli ve 42 nolu kararında 1163 Sayılı Kanun ve kooperatif anasözleşmesine aykırılık bulunmadığı…” gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili yasal süre içerisinde sunmuş olduğu istinaf dilekçesinde özetle; dava dilekçesinde ileri sürdüğü hususları tekrar ederek aynı yönetim kurulu kararına ilişkin olarak farklı davacılar açısından açmış oldukları İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2020/46 E. sayılı dosyasında davalı tarafından alınan yönetim kurulu kararının yok hükmünde olduğu tespit edilerek davanın kabulüne karar verildiğini belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında inceleme; 6100 sayılı HMK’nun 355.maddesi uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılmış, kamu düzenine aykırılık olup olmadığı ise re’sen gözetilmiş ayrıca HMK’nun 357. maddesindeki “İlk derece mahkemesinde ileri sürülmeyen iddia ve savunma istinafta dinlenemez ve istinafta yeni delillere dayanılamaz” kuralı nazara alınmıştır. Dava, kooperatif üyeliğinden ihraç kararının iptali istemine ilişkindir. Davalı … Sitesi … İşletme Kooperatifi’nin ana sözleşmesinin 10.maddesi “Kooperatife ortak olabilmek için; 1-Medeni hakları kullanma ehliyetine sahip gerçek kişi veya 1163 sayılı Kooperatifler Kanununun 9. maddesinde sayılan tüzel kişilerden olmak. 2-Ordu mensubu (subay, askeri memur ve emeklileri dul ve yetimleri ile ordu’da görevli sivil memur ve müstahdemleri) olmak.” şeklinde iken, “3-… sitesinde konut maliki olmak.” maddesi eklenmiştir. Ana sözleşmenin 14. maddesinde ise; “Durumları aşağıda gösterilen hallere uyanlar yönetim kurulu kararı ile ortaklıktan çıkarılır. 1- l0.maddede yazılı ortaklık şartlarını kaybedenler,… Çıkartma kararı gerekçeli olarak yönetim kurulu karar defteri ile ortaklar defterine kaydedilir. Kararın onaylı örneği, çıkarılan ortağa tebliğ edilmek üzere 10 gün içinde notere tevdi edilir. Ortak, çıkarma kararının tebliğ tarihinden itibaren üç ay içinde iptal davası açabilir veya genel kurula itiraz edebilir. Bu itiraz ilk toplanacak genel kurula sunulmak üzere yönetim kuruluna noter aracılığı ile tebliğ ettirilecek bir yazı ile yapılır. Genel kurula itiraz edildiği takdirde, yönetim kurulunun çıkarma kararı aleyhine iptal davası açılamaz. İtiraz üzerine genel kurulca verilecek karara karşı iptal davası hakkı saklıdır. Üç aylık süre içinde genel kurula veya mahkemeye başvurmak suretiyle itiraz edilmeyen çıkarma kararları kesinleşir,” şeklinde düzenlenmiştir. … Sitesi … İşletme Kooperatifi ana sözleşmesinin 10.maddesinde yapılan değişiklik (“3-… sitesinde konut maliki olmak.” şartının eklenmesi) 20/06/1993 tarihinde yapılan genel kurul toplantısında 11.maddede görüşülerek karara bağlanmış ve 29/12/1993 tarih 3437 sayılı Ticaret Sicil Gazetesinin 512. sayfasında ilan edilmiştir. 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun, “ortaklıktan çıkarılma esasları ve itiraz” başlıklı 16.maddesinde; “Kooperatif ortaklığından çıkarılmayı gerektiren sebepler anasözleşmede açıkça gösterilir. Ortaklar anasözleşmede açıkça gösterilmeyen sebeplerle ortaklıktan çıkarılamazlar. Ortaklıktan çıkarılmaya yönetim kurulunun teklifi ile genel kurulca karar verilir. Anasözleşme, çıkarılanın genel kurula başvurma hakkı saklı kalmak üzere, bu hususta yönetim kurulunu da yetkili kılabilir. Çıkarılma kararı gerekçeli olarak tutanağa geçirileceği gibi, ortaklar defterine de yazılır. Kararın onaylı örneği,çıkarılan ortağa tebliğ edilmek üzere, on gün içinde notere tevdi edilir. Bu ortak tebliğ tarihinden itibaren üç ay içinde itiraz davası açabilir. Tebliğ edilen karar, yönetim kurulunca verilmiş ise ortak, üç aylık süre içinde genel kurula da itiraz edebilir. Bu itiraz, ilk toplanacak genel kurula sunulmak üzere, yönetim kuruluna noter aracılığı ile tebliğ ettirilecek bir yazı ile yapılır. Genel kurula itiraz edildiği takdirde, yönetim kurulunun çıkarma kararı aleyhine itiraz davası açılamaz. İtiraz üzerine genel kurulca verilecek karara karşı itiraz davası hakkı saklıdır. Üç aylık süre içinde,genel kurula veya mahkemeye başvurmak suretiyle itiraz edilmeyen çıkarılma kararları kesinleşir. Haklarındaki çıkarma kararı kesinleşmeyen ortakların yerine yeni ortak alınamaz. Bu kişilerin ortaklık hak ve yükümlülükleri, çıkarılma kararı kesinleşinceye kadar devam eder.” düzenlemesi yer almaktadır. Yine kooperatif ana sözleşmesinin 14. maddesine de yukarıda yer verilmiştir. Davalı kooperatifi yönetim kurulunun 03/10/2019 tarih ve 42 nolu kararıyla; kooperatif ana sözleşmesinin 10.maddesinde yer alan “… sitesinde konut maliki olmak” koşulunu yitiren ortakların tapu kayıtlarının tetkiki ile tespit edildiği belirtilerek, liste halinde belirtilen davacı dahil 26 ortağın, ana sözleşmenin 14.maddesi uyarınca ortaklıktan çıkartılmalarına karar verilmiştir. Bu karar davacıya Kadıköy … Noterliğinin 17/10/2019 tarih ve … yevmiye no.lu ihtarnamesiyle 22/10/2019 tarihinde tebliğ edilmiş, dava 1163 Sayılı Kanunun 16/3 maddesinde öngörülen hak düşürücü süre içinde dava açılmıştır. Anasözleşme değişikliğinin yok hükmünde olduğu iddiası; Davacı vekili tarafından ana sözleşmenin 10.maddesinin değişikliğine ilişkin alınan ve 29/12/1993 tarih ve … sayı 512 sayfa no.lu Ticaret Sicil Gazetesinde ilan edilen kararın yeterli çoğunluk sağlanmadan alındığı için yok hükmünde olduğu iddia edilmiştir. 1163 sayılı yasanın 51. maddesinde; “Kanun veya anasözleşmede aykırı hüküm bulunmadıkça Genel Kurul kararlarında ve seçimlerde oyların yarıdan bir fazlasına itibar olunur. Kooperatifin dağılması veya diğer bir kooperatifle birleşmesi ve anasözleşmenin değiştirilmesi kararlarında fiilen kullanılan oyların 2/3ü çoğunluğu gereklidir. Anasözleşme, bu kararların alınması için oy çoğunluğu hakkında daha ağır hükümler koyabilir.” hükmü yer almaktadır. Kooperatif ana sözleşmesinin 33/3 maddesinde de kooperatifin dağılması, birleşmesi ve anasözleşmenin değiştirilmesine ilişkin alınacak kararlarda aynı nisap öngörülmüştür. Dosya kapsamında sadece ana sözleşme değişikliğinin ilan edildiği 29/12/1993 tarih ve … sayılı Ticaret Sicil Gazetesi’nin 512.sayfası mevcut olup, bu kararın alındığı toplantıya ilişkin gündem ilanı, toplantı tutanağı, hazirun cetveli dosya kapsamında yer almamaktadır. “Genel kurul kararlarının oluşması için yasanın öngördüğü koşulların hiçbirisi yoksa veya karar içeriği ve esasa ilişkin ögeleri yönünden kamu düzeni, yasanın koruyucu kurallarına veya ahlak ve adaba aykırı yada konusu imkansız ise mutlak butlanla batıldır ve yok hükmündedir. Bu tür kararlar baştan beri hükümsüzdür. Sonradan geçerli duruma getirilemez. Her ilgili süreye bağlı olmadan geçersizliğin tespiti isteyebilir… Batıl genel kurul kararları baştan itibaren hüküm doğurmazlar ve daha sonra sağlığa kavuşturulamazlar; mahkemece re’sen dikkate alınırlar; bir davada itiraz olarak ileri sürülebilecekleri gibi süreye bağlı olmaksızın bir tespit davasının konusunu da oluşturabilirler. Diğer yandan söz konusu kararlar işlem güvenliği yönünden bir önemli sakıncayı içerirler. Kooperatifin bir kararının, kararın alınmasından yıllar sonra bile butlanının ileri sürülebilmesi tehlikesi ve tehdidi, kooperatifin yönetiminde, pay sahiplerinde ve alacaklılarda büyük tedirginliğe neden olabilir. Yıllar sonra mahkemece butlanın tespiti, o kararın kurduğu birçok ilişkiyi çoğu kez geriye etkili olarak ortadan kaldırır. Bu sakıncası sebebiyle mahkemelerin, geçersizlik kararlarını sıkı değerlendirmeler sonucu vermeleri gerekir… Kanunun emredici hükümlerine, ahlaka, kamu düzenine, kişilik haklarına aykırı veya konusu imkansız olan genel kurul kararları kesin olarak hükümsüzdür. Genel kurul kararlarının bir kısmının hükümsüz olması, diğerlerinin geçerliliğini etkilemez, ancak kesin olarak hükümsüz kararlar olmaksızın diğer kararların alınmayacağı açıkça anlaşılırsa, kararların tamamı kesin olarak hükümsüz olur (TB m.27 kıyasen). Mutlak butlanla batıl olan genel kurul kararları kooperatif ortakları ve üçüncü kişiler açısından hiçbir hak ve borç doğurmaz. Genel kurulun bu tür kararlarının iptali, her zaman istenebilir, bir aylık hak düşürücü süreye tabi değildir. Ortakların mutlak butlanla sakat kararların iptalini isteyebilmesi için genel kurul toplantısında hazır bulunması, itirazını tutanağa yazdırması da gerekmez… Kooperatifler Kanunu’nun; toplantı nisabı sağlanmadan alınan kararları (KK m.45, 21, 22); temsile ilişkin hükümlere uyulmaksızın alınan kararları (KK m.49) ve karar nisabına uyulmaksızın alınmış kararlar (KK m.22, 51, 52, 84) emredici kanun hükümlerine aykırılık teşkil ettiğinden mutlak butlanla batıl kararlardır (Kooperatifler Hukuku, Mahmut Coşkun, sayfa 741, 742, 743, 744).” Yukarıda yer verilen açıklamalar ve yasal düzenlemeler dikkate alındığında; anasözleşmede değişiklik yapılmasına ilişkin kararın yasada ve ana sözleşmede belirtilen çoğunluk ile alınması gerektiği emredici bir hükümdür. Emredici hükme aykırı olarak alınan kararlar ise baştan itibaren hükümsüz oldukları için herhangi bir süreye tabi olmaksızın ileri sürülebilirler. Yine bu nitelikte kararların yok hükmünde olduğunun tespiti yönünde dava açılabileceği gibi ayrı bir dava açılmaksızın mevcut bir davada itiraz olarak ileri sürülmesi de mümkündür. Nitekim eldeki dava ihraç kararının iptali istemine ilişkin olmasına rağmen davacı tarafça ayrıca anasözleşmede değişiklik yapılmasına ilişkin kararın yok hükmünde olduğu ileri sürülmüştür. Ancak mahkemece bu yönde bir araştırma ve değerlendirme yapılmamıştır. Açıklanan nedenlerle mahkemece öncelikle anasözleşmede değişiklik yapılmasına ilişkin kararın alındığı 20/06/1993 tarihli genel kurul toplantısına ilişkin gündem ilanı, çağrı kağıtları, toplantı tutanağı, hazirun cetveli dosya kapsamına alınıp incelenerek, kararın, kanunun emredici hükümlerine aykırı olup olmadığı yönünde bir değerlendirme yapması gerekmektedir. İhraç kararının usulü yönünden inceleme; Anasözleşme değişikliğine ilişkin kararın yok hükmünde olmadığının tespiti halinde ise ihraç kararının usulüne uygun olup olmadığı değerlendirilmelidir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 27/04/2010 tarih ve 16-149 E, 212 K sayılı ilamında; “Uyuşmazlık; taşıma kooperatiflerinde, üyelik şartlarını taşımayan üyelerin ihracına karar verilebilmesi için, ihtarla üyelik şartını yerine getirmek üzere makul bir süre verilmesine gerek olup olmadığı noktasında toplanmaktadır. Kooperatif ana sözleşmesinin ortaklık şartlarını belirten 10. maddesinde, kooperatife ortak olabilme şartları arasında araç sahibi olma şartı da gösterilmiştir. Davalı kooperatif yönetim kurulu, davacının taşımacılık yapacak aracı bulunmadığı gerekçesiyle ihraç kararı vermiştir. Oysa, dosya içerisinde bulunan Denizli Emniyet Müdürlüğü’nün 02/01/2008 tarihli yazısında, davacı adına ihraç tarihi itibariyle … plaka nolu minibüs kaydı olduğu bildirilmiştir. Diğer yandan, kooperatif ana sözleşmesinin ortaklık şartlarını belirten 10 ncu maddesinde, kooperatife ortak olabilme şartları arasında araç sahibi olma şartı da gösterilmiş ise de, aracın yitirilmesi, hemen üyenin ortaklık sıfatını yitirmesi sonucunu doğuracak bir neden olarak kabul edilemez. Ortağın yeniden araç sahibi olma veya ortaklığı devir etme ihtimali mümkün bulunduğundan, bu konuda ortağa makul bir süre içerisinde araç sahibi olması yönünden en az bir defa ihtar yapılması ve bu şartı yerine getirmediği takdirde ihraç edilmesi gerekir. Bu uygulamanın hayatın olağan akışına, iyi niyet kurallarına ve kooperatifin amacına uygun olacağı açıktır. Açıklanan hususlar gözetilmeksizin davacının ihracına karar verilmesi doğru olmamıştır.” şeklinde karar verilmiştir. Yargıtay 15. Hukuk Dairesinin 01/04/2021 tarihli 2021/796 E. 2021/1359 K. sayılı ilamında; “…Dava, kooperatif ortaklığından çıkarma kararının iptali istemine ilişkindir. Somut olayda davalı kooperatif anasözleşmesinin 10. maddesinde site dahilinde konut maliki, oturma hakkı sahibi, genel hizmet tesislerinden birinin maliki veya kiracısı olmak koşulunu gerçekleştirmesi için makul süre ve aksi halde üyelikten ihraç edileceği uyarısını içeren ihtarname gönderilmesi, uyarının gereği yerine getirilmediği takdirde ihracına karar verilmesi gerekir. Davacıya anılan ihtarnamenin gönderilmediği anlaşılmıştır. Anasözleşmede ve 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nda anılan ortaklık koşulunu kaybedenler için ihraç öncesinde ihtar gönderilmesi öngörülmemiş ise de, 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 27. maddesinde parasal yükümlülükleri için ihraç öncesinde aranan uygun süre verilmesi koşulunun da, kıyasen uygulanması gerekir. Bu uygulamanın YHGK’nın 27/04/2010 tarih ve 16-149 E, 212 K sayılı ilamında da açıklandığı üzere, hayatın olağan akışına, iyiniyet kurallarına ve kooperatifin amacına uygun olduğunun kabulü gerekir. Davalının kooperatiften elde ettiği bağımsız bölümü satmasının üyeliğini devrettiği anlamına gelmeyeceği, davalının bu konuda açık bir beyanının da bulunamamasına ve yukarıda belirtilen ihtarların davalıya gönderildiğinin iddia edilmemesine göre davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken, reddine karar verilmesi doğru olmamış…” denilerek davanın reddi yönünde verilen kararın bozulmasına karar verilmiştir. Somut dosya kapsamında emsal ilamlarda da ifade edildiği gibi ortaklık şartlarını yitiren davacı ortağa, ortaklık koşullarını sağlaması yönünde makul süre verilerek aksi halde ortaklıktan ihraç edileceği uyarısını içeren ihtarname gönderilmesi, uyarının gereği yerine getirilmediği takdirde ihracına karar verilmesi gerektiği hususu mahkemece nazara alınmalıdır. Re’sen yapılan inceleme; 5235 sayılı Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanun’un 18/06/014 tarih 6545 sayılı Kanun’un 45. maddesi ile değişik 5. maddesinde ”…Asliye ticaret mahkemesi kurulan yerlerde bu mahkemelerde bir başkan ile yeteri kadar üye bulunur. Konusu parayla ölçülebilen uyuşmazlıklarda dava değeri üç yüz bin Türk Lirasının üzerinde olan dava ve işler ile dava değerine bakılmaksızın; İflas, iflasın kaldırılması, iflasın kapatılması, konkordato ve yeniden yapılandırmadan kaynaklanan iş ve davalara, 13/1/2011 tarihli ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununda hâkimin kesin olarak karara bağlayacağı işler ile davalara, şirketler ve kooperatifler hukukundan kaynaklanan genel kurul kararlarının iptali ve butlanına ilişkin davalara, yönetim organları ve denetim organları aleyhine açılacak sorumluluk davalarına, organların azline ve geçici organ atanmasına ilişkin davalara, fesih, infisah ve tasfiyeye yönelik davalara, 12/1/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununa ve 21/6/2001 tarihli ve 4686 sayılı Milletlerarası Tahkim Kanununa göre yapılan tahkim yargılamasında; tahkim şartına ilişkin itirazlara, hakemlerin seçimi ve reddine yönelik davalar ile yabancı hakem kararlarının tanıma ve tenfizine yönelik davalara ilişkin tüm yargılama safhaları, bir başkan ve iki üye ile toplanacak heyetçe yürütülür ve sonuçlandırılır…” hükmü düzenlenmiştir. Eldeki dava, yönetim kurulu kararının iptali istemine ilişkin ise de, kooperatif ana sözleşmesinde değişiklik yapan 20/06/1993 tarihli genel kurul kararının butlanı ileri sürüldüğüne göre davanın heyet halinde görülüp karara bağlanması gerekirken, tek hakimle yürütülüp hüküm tesisi cihetine gidilmesi de hatalıdır. Sonuç olarak; davaya heyet halinde bakılması ve yukarıda açıklanan esaslar dairesinde inceleme yapılarak karar verilmesi gerektiğinden, davacı vekilinin istinaf isteminin kabulü ile 6100 sayılı HMK 353/1.a.6 maddesine uyarınca ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına dair aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere; 1-Davacı tarafın istinaf başvurusunun KABULÜNE, 2-İstanbul 18. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin, 2020/49 Esas, 2021/16 Karar ve 13/01/2021 tarihli kararının 6100 sayılı HMK’nun 353/1a.6 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, 3-Dosyanın, Dairemiz kararına uygun şekilde yargılama yapılamak ve yeniden bir karar verilmek üzere mahal mahkemesine iadesine, 4-Harçlar Kanunu gereğince davacı tarafından yatırılan 162,10 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye GELİR KAYDINA, istinaf karar harcının talep halinde davacıya İADESİNE, 5-Davacının yapmış olduğu istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına, 6-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, 7-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine, Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 362/1.g bendi gereğince kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.30/03/2022